Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Dinin Asıllarında Ehl-i Sunnetin Usûlu

Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Dinin Asıllarında Ehl-i Sunnetin Usûlu
ehl-i-sunnet-ne-demektir-ve-ozellikleri-nedir_0.jpg
İbn Ebî Hâtim er-Râzî (h.327) dedi ki ; "Babam (Ebû Hâtim er-Râzî) ve Ebû Zur'a er-Râzî'ye, Ehl-i Sünnet'in ve bütün beldelerde yetiştikleri âlimlerin, dînin asılları hakkındaki mezheblerini ve bu konuda kendi îtikâd ettikleri şeyin ne olduğunu sordum."
Dediler ki ; "Hicaz'ı, Irak'ı, Mısır'ı, Şam'ı ve Yemen'iyle bütün beldelerdeki âlimlere yetiştik. Onların mezhebleri şöyle idi :

◾Îmân söz ve ameldir. Artar ve eksilir.
◾Kur'ân Allâh'ın kelâmıdır, indirilmiştir. Hiçbir yönüyle mahlûk değildir.
◾Kaderin hayrı ve şerri Allah'tandır.
◾Nebî'sinden sonra bu ummetin en hayırlısı Ebû Bekir es-Sıddîk, sonra Ömer b. Hattâb, sonra
Osmân b. Affân, sonra Ali b. Ebî Tâlib'tir. Râşid ve hidâyete erdirilmiş halîfeler de işte
bunlardır.
◾Rasûlullâh
'in isimlerini zikredip cennette olduklarına şâhidlik ettiği on kişi, O'nun şâhidlik
ettiği üzere (cennetlik)'dir. Onun sözü sâdece haktır.
◾Muhammed
'in ashâbının tümüne rahmet okunur ve aralarında geçen tatsızlıklar
hakkında dil tutulur, konuşulmaz.
◾Allâh Teâlâ, Kitâb'ında ve Rasûl'unun diliyle kendisini vasfettiği gibi, keyfiyyeti bilinmeksizin
Arş'ının üzerindedir, yarattıklarından ayrıdır.
◾Her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. "Hiç bir şey O'nun benzeri değildir. O işiten ve görendir."
(Şûrâ-11)
◾Allâh Tebâreke ve Teâlâ âhirette görülecektir. Cennet ehli O'nu gözleriyle görecekler ve O
nasıl ve ne şekilde dilerse konuşmasını işiteceklerdir.
◾Cennet ve Cehennem haktır. Yaratılmışlardır ve ebediyyen yok olmayacaklardır.
Cennet, dostlarının mukâfâtı, ateş -Allâh'ın rahmet ettikleri mustesnâ- günahkarların cezâsıdır.
◾Sırât köprüsü haktır.
◾Kulların iyi ve kötü amellerinin tartılacağı iki kefeli terâzi haktır.
◾Nebî'miz
ﷺ'e ikrâm edilecek Havz haktır.
◾Şefaat haktır.
◾Tevhîd ehlinden birtakım insanların şefaatle cehennemden çıkacakları haktır.
◾Kabir azâbı haktır.
◾Munker ve Nekîr (melekleri) haktır.
◾Kirâmen Kâtibîn (melekleri) haktır.
◾Ölümden sonraki diriliş haktır.
◾Büyük günah sâhibleri Allâh'ın meşîeti altındadır. (Dilerse afveder,dilerse azâb eder.)
◾Kıble ehlini günahları sebebiyle tekfîr etmeyiz. Gizli hallerini Allâh'a havâle ederiz.
◾Cihâd ve hac farîzalarını her zamanda müslümanların yöneticileriyle birlikte yerine getiririz.
◾Yöneticilere başkaldırmayı ve fitnede savaşmayı doğru görmeyiz.
◾Allâh'ın işlerimizin başına idâreci olarak geçirdiği kimseleri dinler ve itaat ederiz. İtaatten elimizi çekmeyiz.
◾Sünnet ve Cemaat'e tâbî olur, şuzûz ve aykırılıktan, ihtilâf ve ayrılıktan uzak dururuz.
◾Müslümanların yöneticileriyle berâber cihâd etmek, Allâh'ın Nebî'si
'i gönderdiği
zamandan kıyâmete kadar bâkî olarak kalacaktır. Hiçbir şey onu ibtâl etmez.
◾Hac da böyledir.
◾Sâime/otlayan hayvanların zekatları da müslümanların emir sâhibi yöneticilerine verilir.
◾İnsanlar dünyâ hükümlerinde ve mîraslarında mûmindirler. Onların Allâh indinde ne
olduklarını ise bilemeyiz.
◾Hakkıyla mûmin olduğunu söyleyen bid'atçıdır. Allâh indinde mûmin olduğunu söyleyen yalancılardandır.
Allâh'a gerçekten îmân ettiğini söyleyen isâbet etmiştir.
◾Murcie sapkın bir bid'at tâifesidir.
◾Kaderiyye sapkın bir bid'at tâifesidir. Bunlardan, Allâh'ın olacak olayları olmadan bildiğini inkâr eden kâfirdir.
◾Cehmîler kâfirdir.
◾Râfizîler İslâm'ı reddetmiştir.
◾Kur'ân'ın yaratılmış olduğunu iddiâ eden, dinden çıkaran küfür ile Yüce Allâh'a kâfir olmuştur.
◾Bu kimsenin kâfirliğinde şubhe eden de -eğer anlayan ve câhil olmayan kimselerden ise- kâfirdir.
◾Allâh'ın kelâmı hakkında şek eden ve şubhe ile tevakkuf ederek "bilmiyorum mahluk mudur
yoksa mahluk değil midir" diyen cehmîdir.
◾Câhilliğinden dolayı tevakkuf (durana) edene öğretilir, bid'atçilikle vasfedilir. Tekfîr edilmez.
◾Kur'ân'ı lafz/telaffuz edişim mahluktur/ ‎(
لفظي بالقرآن مخلوق) veyâ
‎Kur'ân benim lafzımla mahluktur/ ‎(
القرآن بلفظي مخلوق) ‎diyen de cehmîdir.
İbn Ebî Hâtim dedi ki ; Babamı şöyle derken işittim :
◾Bid'at ehlinin alâmeti, eser/hadis ehline dil uzatmaktır.
◾Zındıkların alâmeti, Ehl-i Sunnet'i Haşeviyye diye isimlendirmeleridir. Bununla da
rivâyetleri ibtâl etmeyi murâd ederler.
◾Cehmiyye'nin alâmeti Ehl-i Sunnet'i Muşebbihe diye isimlendirmesidir.
◾Kaderiyye'nin alâmeti Ehl-i Sunnet'i Cebriyye diye isimlendirmesidir.
◾Murcie'nin alâmeti Ehl-i Sunnet'i muhâlife ve noksâniyye diye isimlendirmesidir.
◾Râfizîlerin alâmeti Ehl-i Sunnet'i Nâsıbe diye isimlendirmeleridir.
◾Oysa Ehl-i Sünnet'e tek bir isimden başkası izâfe edilemez. Şu isimlerin hepsinin onda
toplanması imkansızdır. İbn Ebî Hâtim dedi ki ;
◾Babamın ve Ebû Zur'a'nın bid'at ve dalâlet ehlini hecretmeyi emrettiklerini ve bu konuda
oldukça sert ve şiddetli davrandıklarını işittim.
◾Rivâyetler dışında rey ile kitâb yazılmasını kötü görürlerdi.
◾Kelâm ehli ile oturup kalkmaktan ve kelamcıların kitablarına bakmaktan nehyederler, kelamcı
asla felâh bulmaz derlerdi."

İbn Ebî Hâtim dedi ki ; "Ben de bu akideyi benimsiyorum"
(Lâlekâî, Şerh'u Usûl'i İ'tikâd'i Ehli's Sünnet'i ve'l Cemâa, C. 1, Sf: 197-201)
 
İmam Ebu Hanif Çevrimdışı

İmam Ebu Hanif

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Dinin Asıllarında Ehl-i Sunnetin Usûlu
Ekli dosyayı görüntüle 29992
İbn Ebî Hâtim er-Râzî (h.327) dedi ki ; "Babam (Ebû Hâtim er-Râzî) ve Ebû Zur'a er-Râzî'ye, Ehl-i Sünnet'in ve bütün beldelerde yetiştikleri âlimlerin, dînin asılları hakkındaki mezheblerini ve bu konuda kendi îtikâd ettikleri şeyin ne olduğunu sordum."
Dediler ki ; "Hicaz'ı, Irak'ı, Mısır'ı, Şam'ı ve Yemen'iyle bütün beldelerdeki âlimlere yetiştik. Onların mezhebleri şöyle idi :

◾Îmân söz ve ameldir. Artar ve eksilir.
◾Kur'ân Allâh'ın kelâmıdır, indirilmiştir. Hiçbir yönüyle mahlûk değildir.
◾Kaderin hayrı ve şerri Allah'tandır.
◾Nebî'sinden sonra bu ummetin en hayırlısı Ebû Bekir es-Sıddîk, sonra Ömer b. Hattâb, sonra
Osmân b. Affân, sonra Ali b. Ebî Tâlib'tir. Râşid ve hidâyete erdirilmiş halîfeler de işte
bunlardır.
◾Rasûlullâh
'in isimlerini zikredip cennette olduklarına şâhidlik ettiği on kişi, O'nun şâhidlik
ettiği üzere (cennetlik)'dir. Onun sözü sâdece haktır.
◾Muhammed
'in ashâbının tümüne rahmet okunur ve aralarında geçen tatsızlıklar
hakkında dil tutulur, konuşulmaz.
◾Allâh Teâlâ, Kitâb'ında ve Rasûl'unun diliyle kendisini vasfettiği gibi, keyfiyyeti bilinmeksizin
Arş'ının üzerindedir, yarattıklarından ayrıdır.
◾Her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. "Hiç bir şey O'nun benzeri değildir. O işiten ve görendir."
(Şûrâ-11)
◾Allâh Tebâreke ve Teâlâ âhirette görülecektir. Cennet ehli O'nu gözleriyle görecekler ve O
nasıl ve ne şekilde dilerse konuşmasını işiteceklerdir.
◾Cennet ve Cehennem haktır. Yaratılmışlardır ve ebediyyen yok olmayacaklardır.
Cennet, dostlarının mukâfâtı, ateş -Allâh'ın rahmet ettikleri mustesnâ- günahkarların cezâsıdır.
◾Sırât köprüsü haktır.
◾Kulların iyi ve kötü amellerinin tartılacağı iki kefeli terâzi haktır.
◾Nebî'miz
ﷺ'e ikrâm edilecek Havz haktır.
◾Şefaat haktır.
◾Tevhîd ehlinden birtakım insanların şefaatle cehennemden çıkacakları haktır.
◾Kabir azâbı haktır.
◾Munker ve Nekîr (melekleri) haktır.
◾Kirâmen Kâtibîn (melekleri) haktır.
◾Ölümden sonraki diriliş haktır.
◾Büyük günah sâhibleri Allâh'ın meşîeti altındadır. (Dilerse afveder,dilerse azâb eder.)
◾Kıble ehlini günahları sebebiyle tekfîr etmeyiz. Gizli hallerini Allâh'a havâle ederiz.
◾Cihâd ve hac farîzalarını her zamanda müslümanların yöneticileriyle birlikte yerine getiririz.
◾Yöneticilere başkaldırmayı ve fitnede savaşmayı doğru görmeyiz.
◾Allâh'ın işlerimizin başına idâreci olarak geçirdiği kimseleri dinler ve itaat ederiz. İtaatten elimizi çekmeyiz.
◾Sünnet ve Cemaat'e tâbî olur, şuzûz ve aykırılıktan, ihtilâf ve ayrılıktan uzak dururuz.
◾Müslümanların yöneticileriyle berâber cihâd etmek, Allâh'ın Nebî'si
'i gönderdiği
zamandan kıyâmete kadar bâkî olarak kalacaktır. Hiçbir şey onu ibtâl etmez.
◾Hac da böyledir.
◾Sâime/otlayan hayvanların zekatları da müslümanların emir sâhibi yöneticilerine verilir.
◾İnsanlar dünyâ hükümlerinde ve mîraslarında mûmindirler. Onların Allâh indinde ne
olduklarını ise bilemeyiz.
◾Hakkıyla mûmin olduğunu söyleyen bid'atçıdır. Allâh indinde mûmin olduğunu söyleyen yalancılardandır.
Allâh'a gerçekten îmân ettiğini söyleyen isâbet etmiştir.
◾Murcie sapkın bir bid'at tâifesidir.
◾Kaderiyye sapkın bir bid'at tâifesidir. Bunlardan, Allâh'ın olacak olayları olmadan bildiğini inkâr eden kâfirdir.
◾Cehmîler kâfirdir.
◾Râfizîler İslâm'ı reddetmiştir.
◾Kur'ân'ın yaratılmış olduğunu iddiâ eden, dinden çıkaran küfür ile Yüce Allâh'a kâfir olmuştur.
◾Bu kimsenin kâfirliğinde şubhe eden de -eğer anlayan ve câhil olmayan kimselerden ise- kâfirdir.
◾Allâh'ın kelâmı hakkında şek eden ve şubhe ile tevakkuf ederek "bilmiyorum mahluk mudur
yoksa mahluk değil midir" diyen cehmîdir.
◾Câhilliğinden dolayı tevakkuf (durana) edene öğretilir, bid'atçilikle vasfedilir. Tekfîr edilmez.
◾Kur'ân'ı lafz/telaffuz edişim mahluktur/ ‎(
لفظي بالقرآن مخلوق) veyâ
‎Kur'ân benim lafzımla mahluktur/ ‎(
القرآن بلفظي مخلوق) ‎diyen de cehmîdir.
İbn Ebî Hâtim dedi ki ; Babamı şöyle derken işittim :
◾Bid'at ehlinin alâmeti, eser/hadis ehline dil uzatmaktır.
◾Zındıkların alâmeti, Ehl-i Sunnet'i Haşeviyye diye isimlendirmeleridir. Bununla da
rivâyetleri ibtâl etmeyi murâd ederler.
◾Cehmiyye'nin alâmeti Ehl-i Sunnet'i Muşebbihe diye isimlendirmesidir.
◾Kaderiyye'nin alâmeti Ehl-i Sunnet'i Cebriyye diye isimlendirmesidir.
◾Murcie'nin alâmeti Ehl-i Sunnet'i muhâlife ve noksâniyye diye isimlendirmesidir.
◾Râfizîlerin alâmeti Ehl-i Sunnet'i Nâsıbe diye isimlendirmeleridir.
◾Oysa Ehl-i Sünnet'e tek bir isimden başkası izâfe edilemez. Şu isimlerin hepsinin onda
toplanması imkansızdır. İbn Ebî Hâtim dedi ki ;
◾Babamın ve Ebû Zur'a'nın bid'at ve dalâlet ehlini hecretmeyi emrettiklerini ve bu konuda
oldukça sert ve şiddetli davrandıklarını işittim.
◾Rivâyetler dışında rey ile kitâb yazılmasını kötü görürlerdi.
◾Kelâm ehli ile oturup kalkmaktan ve kelamcıların kitablarına bakmaktan nehyederler, kelamcı
asla felâh bulmaz derlerdi."

İbn Ebî Hâtim dedi ki ; "Ben de bu akideyi benimsiyorum"
(Lâlekâî, Şerh'u Usûl'i İ'tikâd'i Ehli's Sünnet'i ve'l Cemâa, C. 1, Sf: 197-201)
Taberi nin şerhus sunnesi gibi olmuş sıralama
 
Üst Ana Sayfa Alt