Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

En Sevdiğiniz Sahabe (r.a) ? | Etkinlik

Mustafa bin Yılmaz Çevrimdışı

Mustafa bin Yılmaz

''Selef,selef ve selef...''
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum ve rahmetullahi ve bereketuhu..

Değerli forum üyeleri. Bu konunun altına sizden en sevdiğiniz sahebe r.a'nın bir kıssasını paylaşmanızı ve bu kıssadan nasıl bir ders çıkartabiliriz veya siz nasıl bir ders çıkardınız? Bunları paylaşmanız hem benim hem de diğer üyeler için faydalı olacaktır inşallah.

Örneğin;
Peygamberin miraca yükselme olayı Ebu Bekr (r.a)'a anlatıldığı vakit hemen peygamberi tasdik etmesi gibi. Bu olaydan çıkarılabilecek dersler veya sizin bu kıssadan çıkardığınız dersler gibi.

Katılım gösterirsek faydalı olacaktır inşallah..
 
A Çevrimdışı

Azeribirmuvahhid

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Enes bin Malik radıyallahu anh. Kıssasını tam hatırlamıyorum ama hayatı boyunca peygamberi ve halifeleri görmüş. 4 halife döneminde de yaşamış. Çocukluğundan beri aleyhisselatu vesselamın yanında olmuş. Bayağı hadis rivayet etmiş. Enes ismini de sevdiğim için en sevdiğim sahabe o olabilir. Düşünün peygamber ölen zamana kadar ondan ayrılmamış. Hayatını bu yolda feda etmiş. Bizim de onun gibi yapıp dinimiz uğrunda hayatımızı feda etmemiz lazım. Enes r.a. vesilesiyle sahabenin peygambere olan bağlılığını görüyoruz. Allahtan dileğim de iman edenleri onları sabit tuttuğu gibi sabit tutmasıdır. Hidayeti hakedenlere hidayet etmesidir. Bizi Enes r.a. gibi peygambere bağlı ve fedakar yapmasıdır.
 
Ummu Aişe Çevrimiçi

Ummu Aişe

حسبنا الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Ve aleykum selamu ve rahmetullahi ve berakatuhu,

Ömer (radıyallahu anh)

Gençliğimde hayatını ilk öğrendiğim sahabelerdendi ve hem cesur, hem tavizsiz, inadı inat; bununla birlikte hakkı tanıma ve hakka isabet etmede öncülerden. Uzun yıllar onu örnek almaya çalışırken "İzin verin kellesini alayım." şeklinde bir hırsla hakkı savunuyordum. Bununla birlikte, zamanla öğrendim ki bu onun İslam öncesi tabiatının izleriydi ve İslam onun bu keskin yönünü tamamen törpüledi, zaman içinde onu olması gereken çizgiye getirdi. En nihayetinde merhamet ve adaleti olgunlukla dengeleyen bir lider oldu.

Bu açıdan sevdiğimiz önder isimleri örnek alırken bazı öne çıkarılan hikayelerine değil, tüm hayatlarını başları ve sonları ile değerlendirmek çok önemli. Nitekim onların da hayatlarının başı, ortası ve sonları aynı değil; öğreniyor ve gelişiyorlar. Ve örnek alınacaksa, hak üzere yaşayanların sonları, öncelerinden daha örnek alınası bence. Tabii ki gençliğin verdiği atiklik gibi şeylerin örnek alınma zamanı gençliktir, bunun gibi şeyler ayrı.
 
Mustafa bin Yılmaz Çevrimdışı

Mustafa bin Yılmaz

''Selef,selef ve selef...''
İslam-TR Üyesi
Bütün sahabeler Allah Rasulü'nün dediği gibi yıldız ancak ben de bugün Ebu Bekr r.a.'ı paylaşmak isterim. Nübüvvet geldikten ömrünün sonuna kadar peygambere sadakati ile, teslimiyeti ile örnek teşkil eden bir lider. Miraç hadisesinde ki teslimiyeti, yüzüne çivili ayakkabı ile basılmasına, 2 gün komada kalmasına rağmen uyandıktan sonra Allah Rasûlü'nü sorması, Allah Rasulü ile hicret etmesi. Ve benim için belki de en büyük hadiselerden birisi şudur; Allah Rasulü vefat ettiğinde sahabeler Allah Rasulü vefat etti dediklerinden Ömer b. Hattab r.a kim Allah Rasulü öldü derse onun kellesini alırım diyerek çıkıştığı o şiddetli günde, Ebu Bekir r.a.'ın müthiş görüşü ve lider karekterliğini ortaya koyması benim için büyük bir hadise. Şu sözün güzelliği tüm olayı aydınlatıyor:
"Kim Muhammed'e (s.a.v.) tapıyorsa bilsin ki o ölmüştür, kim de Allah azze ve celle'ye tapıyorda bilsin ki o ezeli ve ebedidir."

Allah bize Sıddık Ebu Bekir r.a gibi bir teslimiyet versin. Eğer onun gibi bir teslimiyete sahip olursak vallahi kurtuluşa ereriz. Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve bereketuhu. Hayırlı ramazanlar ve Cumalar..
 
Ummu Aişe Çevrimiçi

Ummu Aişe

حسبنا الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Bütün sahabeler Allah Rasulü'nün dediği gibi yıldız ancak ben de bugün Ebu Bekr r.a.'ı paylaşmak isterim. Nübüvvet geldikten ömrünün sonuna kadar peygambere sadakati ile, teslimiyeti ile örnek teşkil eden bir lider. Miraç hadisesinde ki teslimiyeti, yüzüne çivili ayakkabı ile basılmasına, 2 gün komada kalmasına rağmen uyandıktan sonra Allah Rasûlü'nü sorması, Allah Rasulü ile hicret etmesi. Ve benim için belki de en büyük hadiselerden birisi şudur; Allah Rasulü vefat ettiğinde sahabeler Allah Rasulü vefat etti dediklerinden Ömer b. Hattab r.a kim Allah Rasulü öldü derse onun kellesini alırım diyerek çıkıştığı o şiddetli günde, Ebu Bekir r.a.'ın müthiş görüşü ve lider karekterliğini ortaya koyması benim için büyük bir hadise. Şu sözün güzelliği tüm olayı aydınlatıyor:
"Kim Muhammed'e (s.a.v.) tapıyorsa bilsin ki o ölmüştür, kim de Allah azze ve celle'ye tapıyorda bilsin ki o ezeli ve ebedidir."

Allah bize Sıddık Ebu Bekir r.a gibi bir teslimiyet versin. Eğer onun gibi bir teslimiyete sahip olursak vallahi kurtuluşa ereriz. Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve bereketuhu. Hayırlı ramazanlar ve Cumalar..
Ve aleykum selamu ve rahmetullahi ve berakatuhu, çok doğru; ve duanız için de amin ecmain ahi.
 
Tora Bora'ya Çevrimdışı

Tora Bora'ya

Muhibbân-ı Tayyare
İslam-TR Üyesi
Aleykum selam ve rahmetullahi ve berekatuhu. Çok zor bir soru sordun, koca bir mucevheratı gösterip hangisi diye soruyorsun...
Ama madem birini söyleyeceğiz Ömer ra diyeceğim. "Karısını dul, evlatlarını yetim bırakmak isteyen şu vadide peşimden gelsin" diye hicret ederken meydan okuması çok hoşuma gidiyor hatırladıkça :)
Kendi zamanında da yapılmış onca fethe rağmen zar zor bir maaş bağlatılıyor, mu'minleri seviyor onları gözetiyor vs
 
Horasan Fedaisi Çevrimdışı

Horasan Fedaisi

Metanol alevi
İslam-TR Üyesi
Rasûlullahın sav Süvarisi Ebu Katade


Hikayesine dair şu alıntıyı yapabilirim:

...
"Müslümanların sayısı Medine’de gün geçtikçe artıyordu. Bu arada hak dinin kurtarıcı eli Hz. Ebû Katâde’ye de ulaştı. Ebû Katâde (r.a.) hiç tereddüt etmeden Müslüman oldu.

“Fâris-i Resûlullah (Resûlullah’ın Süvarisi)” unvanıyla anılan Hz. Ebû Katâde, Uhud ve Hendek Savaşlarına katıldı. Hicret’in 6. yılında vuku bulan Gàbe Zü-Gared Gazası’nda çok büyük kahramanlıklar göstererek Peygamberimizin duasına ve medhine mazhar oldu. Bu gaza şu şekilde cereyan etti:

Peygamberimizin sağılır durumda 20 devesi vardı. Bunlar Gàbe’de otlatılmakta iken Gatafan ve Fezârîlerden 40 atlı, bir gece baskın yaparak, develeri otlatan Hz. Ebû Zerr-i Gıfârî’nin oğlunu şehit ettiler. Develeri de götürdüler.

Sabahleyin develerin sütlerini Resûlullah’a götürmek için Gàbe’ye hareket eden Seleme bin Ekvâ (r.a.), develerin götürüldüğünü haber alınca, Seniyyetü’l-Veda tepesine çıktı. Müşriklerin bazılarını gördü. Medine’ye doğru yöneldi ve üç kere “Baskına uğradık! Yetişiniz, bastan var, savaş var!” diye bağırdı.[1]Sesinin Medine’den duyulduğuna kanaat getirdikten sonra da baskıncıları takip etmeye koyuldu. Yaya olduğu hâlde onlara yetişti ve üzerlerine ok yağdırmaya başladı. Bir yandan da, “Ben Ekvâ’nın oğluyum! Bugün, alçakların öleceği gündür!” diye haykırıyordu. Onlardan birkaçını öldürdü. Bazıları develeri bırakıp kaçmak mecburiyetinde kaldı.[2]

Durumu haber alan İslam süvarileri, Peygamberimizin yanında toplandılar. Bu sırada Resûlullah’ın süvarisi Ebû Katâde başını yıkamakla meşguldü Atı kişnemeye ve ayaklarını yere vurmaya başladı. Ebû Katâde başını yıkamayı bırakarak, “Vallahi bu at, süvari kokusu almıştır! Bu, hazırlanmış bir savaşa işarettir.” dedi ve atına binerek hemen Peygamberimizin yanına gitti. Resûlullah onu görür görmez, “Ey Ebû Katâde! Hemen hareket et. Allah yardımcın olsun!” buyurdu. Hz. Ebû Katâde, diğer süvarilerle birlikte baskıncı müşrikleri takibe başladı.

Onlara ilk yetişen, Muhriz bin Nadre (r.a.) oldu. Başından beri müşrikleri takip eden ve onları zor durumda bırakan Hz. Seleme bin Ekvâ, Hz. Muhriz’in önüne çıktı ve diğer süvariler de gelinceye kadar beklemesini istedi. Ancak şehit olmak arzusuyla dolu olan Muhriz, onun isteğini reddetti ve şöyle dedi:

“Ey Seleme! Şayet sen Allah’a ve ahiret gününe inanıyor, cennet ve cehennemi hak ve gerçek tanıyorsan, benimle şehitlik arasından çekil!” dedi. Ve müşriklerin üzerine yürüdü. Onlardan Abdurrahman bin Uyeyne’yi mızrakla yaraladı. Ancak o da Hz. Muhriz’i şehit etti. Ebû Katâde yetişti ve Muhriz’in katili Abdurrahman’ı öldürdü.[3]

Bundan sonra müşrikleri takibe devam eden Hz. Ebû Katâde, duraklamadan üzerlerine saldırdı. Reisleri olan Mes’âde’yi öldürdü. Bu adamı kendisinin öldürdüğünü belli etmek için kaftanını çıkardı, üzerine örttü. Ebû Katâde diyor ki: “Sonra ilerledim. Mes’âde’nin yeğeninin üzerine yürüdüm. Kendisi 17 kişilik bir süvari müfrezesinin içinde belli oluyordu. Onu mızrakladım. Sırt omurgasını vurup deldim. Yanında bulunan süvariler bozulup dağıldılar.”

Peygamberimizle birlikte gelen sahabiler, Ebû Katâde’nin öldürdüğü Mes’âde’nin üzerine örttüğü kaftanı görünce tanıdılar ve “Ebû Katâde öldürülmüş. İnna lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.” dediler. Peygamberimiz ise şöyle buyurdu:

“Hayır, Ebû Katâde öldürülmemiştir. Fakat o ölü, Ebû Katâde’nin öldürdüğü bir müşriktir. Ebû Katâde, onu kendisinin öldürdüğü bilinsin diye kendi kaftanını onun üzerine örtmüştür.[4]Allah, Ebû Katâde’yi rahmetiyle esirgesin. Beni peygamberlikle şereflendiren Allah’a yemin ederim ki, Ebû Katâde şiir okuyarak müşriklerin ardına düşmüştür.”

Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer koşarak ölü üzerindeki örtüyü açtılar. Mes’âde’nin yüzünü görünce, “Allahu ekber! Allah ve Resûlü doğru söylemiştir.” dediler.

Neticede İslam mücahitleri, müşrikleri bozguna uğrattılar. Develerin 10 tanesini kurtardılar. Ebû Katâde, Peygamberimizin yanına geldiğinde Resûlullah ona bakarak şöyle dua etti:

“Ey Allah’ım! Onun saçına ve derisine bereket ver, onu zinde yaşat ve muradına erdir.”

Daha sonra “Mes’âde’yi sen mi öldürdün?” diye sordu. Ebû Katâde, “Evet.” dedi. Peygamber Efendimiz, onun yüzündeki yara izini gördü ve “Yanıma yaklaş.” buyurdu. Ebû Katâde, Resûlullah’ın yanına yaklaştı. Peygamberimiz onun yarasına mübarek ağız suyunu sürdü. Neticede Ebû Katâde’nin hiçbir ağrısı ve sızısı kalmadı.[5]

Mücahitler Medine’ye dönerlerken Peygamberimiz, Ebû Katâde’yi ve Seleme bin Ekvâ’yı şöyle takdir ve taltif etti:

“Bugün süvarilerin en hayırlısı Ebû Katâde, piyadelerin en hayırlısı da Seleme idi.”[6]

Sahabiler, Allah’ın Resûl’ü uğrunda böyle canlarını feda edercesine çalışıyorlardı. Resûlullah da onlara hem dua ediyor, hem de methederek şevk veriyordu.

Hicret’in 8. yılında Müslümanların Rumlarla yapmış olduğu Mute Savaşı’nda, İslam mücahitlerinin karşısına dikilen 200 bin kişilik düşman ordusunun 100 binini müşrik Arap askerleri teşkil ediyordu. Bunlar arasında Kudaalardan birçok kabile bulunuyordu. Bu kabilelerden birisi de Benî Gatafanlar idi. Gatafanlar, Medine’nin doğusunda yer alan Hadıra’da ikamet ediyorlardı. Peygamberimiz bu kabileyi cezalandırmak için askerî birlik hazırladı. Bu birliğin başına da.. Ebû Katâde’yi kumandan tayin etti. Yolcu ederken şu tavsiyede bulundu:

“Geceleri yürüyüp gündüzleri gizleniniz. Dağınık düzenle dört taraftan kuşatarak Gatafanlara birden baskın yapınız! Kadınları ve çocukları öldürmeyiniz...”

Ebû Katâde, Peygamber Efendimizin tavsiyelerine harfiyen uydu. Çok tedbirli hareket etti. Hadıra’ya vardıklarında mücahitleri ikişer ikişer gruplara ayırdı. Allah’ın emirlerini yerine getirmelerini ve yasaklarından kaçınmalarını tavsiye etti ve devamla şunları söyledi:

“Ölmedikçe hiç kimse arkadaşından ayrılmayacak. Dönünce arkadaşı hakkında bana bilgi verecek. Arkadaşından sorulduğu zaman, ‘Onun hakkında benim bilgim yok.’ demeyecek! Ben tekbir getirdiğim zaman siz de tekbir getireceksiniz. Kaçan düşmanı kovalamak için ardına düşüp birlikten uzaklaşmayacaksınız...”

Ebû Katâde bunları söyledikten sonra tekbir getirerek, Gatafanların konak yerlerinde kalabalık bir topluluğa hücum etti. Büyük bir zaferle Medine’ye döndüler.[7]

Huneyn Savaşı’na katılan ve büyük kahramanlıklar gösteren Ebû Katâde, Tebük Savaşı’na da iştirak etti. Peygamberimizin hemen yanı başında yürüyordu.

Resûlullah bir ara sahabilere, “Yarın su bulamazsınız, susuzluğa uğrayacaksınız!” buyurarak, ihtiyatlı olmalarını hatırlattı. Bunun üzerine sahabiler su aramaya çıktılar. Ebû Katâde ise, Peygamberimizin yanından ayrılmadı. Susuzluğa dayanabilirdi, ama Resûlullah’a bir zarar gelmesine tahammül edemezdi. Peygamberimizin yanında kalmayı tercih etti.

Gece idi… Bir ara Peygamber Efendimiz devesinin üzerinde uyudu, düşecek gibi oldu. Ebû Katâde, Resûlullah’ın yanına geldi ve onu doğrulttu. Sonra da gözünü Peygamberimizden hiç ayırmadan başında nöbet tuttu. Peygamberimiz tekrar eğildi. Hz. Ebû Katâde yine doğrulttu. Bu defa Resûlullah uyanmıştı. “Kimsiniz?” diye sordu. Ebû Katâde olduğunu öğrenince şöyle dua etti:

“Sen Resûlullah’ı koruduğun gibi, Allah da seni korusun.”[8]


[1]Sîre, 3: 293-294.
[2]Tabakât, 2: 81.
[3]Müslim, Cihad: 132.
[4]Sîre, 3: 297.
[5]Üsdü’l-Gàbe, 5: 275.
[6]Müslim, Cihad: 132.
[7]Müsned, ?: 11; Tabakât, 2: 132.
[8]Müsned, 5: 298-302.
Sorularla İslamiyet


Buradan çıkarılabilecek birçok ders var aslında. Olayların içinde bunların yer aldığını düşünüyorum
 
Horasan Fedaisi Çevrimdışı

Horasan Fedaisi

Metanol alevi
İslam-TR Üyesi
Bu alıntılardan sonra şunu eklemek istiyorum:

İlk başta dört halife gelir bizim için ve sahabelerin her birisi birer cevherdir. Ancak şu unutulmamalı ki sadece bir Peygamberin değil genel olarak herhangi bir adamın büyük bir mücadeleye atıldığında kendisine manevi anlamda esas büyük destek ehli Beytinden, eşlerinden ve çocuklarından gelir. Bütün bir Arap yarımadasının, Bizans/Doğu Roma devletinin ve Sasani devletinin, yahudi kalelerinin kıskacı altında kalmışken Peygamberimize sav muhakkak manevi anlamda ve moral anlamında en büyük destek her gün yanına vardığı eşlerinden gelmiş ve onu teselli etmişlerdir. Hudeybiye antlaşmasından sonra da olduğu gibi. Keza müşrikler Allah Rasûlünü sav yalanlarken onu en cesurca savunanlardan birisi ve kendisini Peygamberimiz sav rahat hicret edebilsin diye yatağa ölüm pahasına atan çocuk Hazreti Alidir. Bu yüzden Ehl-i beytin çok ayrı bir yeri vardır ve şüphesiz Allah Rasûlünün sav halk arasında en büyük moral kaynaklarındandı.
 
Mustafa bin Yılmaz Çevrimdışı

Mustafa bin Yılmaz

''Selef,selef ve selef...''
İslam-TR Üyesi
Bu alıntılardan sonra şunu eklemek istiyorum:

İlk başta dört halife gelir bizim için ve sahabelerin her birisi birer cevherdir. Ancak şu unutulmamalı ki sadece bir Peygamberin değil genel olarak herhangi bir adamın büyük bir mücadeleye atıldığında kendisine manevi anlamda esas büyük destek ehli Beytinden, eşlerinden ve çocuklarından gelir. Bütün bir Arap yarımadasının, Bizans/Doğu Roma devletinin ve Sasani devletinin, yahudi kalelerinin kıskacı altında kalmışken Peygamberimize sav muhakkak manevi anlamda ve moral anlamında en büyük destek her gün yanına vardığı eşlerinden gelmiş ve onu teselli etmişlerdir. Hudeybiye antlaşmasından sonra da olduğu gibi. Keza müşrikler Allah Rasûlünü sav yalanlarken onu en cesurca savunanlardan birisi ve kendisini Peygamberimiz sav rahat hicret edebilsin diye yatağa ölüm pahasına atan çocuk Hazreti Alidir. Bu yüzden Ehl-i beytin çok ayrı bir yeri vardır ve şüphesiz Allah Rasûlünün sav halk arasında en büyük moral kaynaklarındandı.
Konuyu sadece bir sahabe için açtım gibi ama bu şekilde kıssalar paylaşılarak tüm sahabilere de yer verilebilir inşallah. Bu kıssa okulda ders niteliğinde anlatılacak bir kıssa...
 
Culeybib Horasani Çevrimdışı

Culeybib Horasani

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
تِلْكَ اُمَّةٌ قَدْ خَلَتْۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْۚ وَلَا تُسْـَٔلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ۟
Onlar bir ümmetti, geldi geçtiler. Onların kazandıkları onlara, sizin kazandığınız sizedir.
2/Bakara Suresi, 141

Rabbim cümlesinden razı olsun,bizler müslümanlar olarak hepsini seviyoruz.
Bütün sahabilerin farklı özellikleri , onları öne çıkaran karekterleri, kişilikleri eşya ve hadiseler karşısında almış oldukları tavırlar var.Kıyamete kadar bu güzel tavırları ve üstün ahlakları ile ümmete örnek olmaya devam edecekler.

Bu söylediğimize en güzel örnegi ,ilk dört halifemizin şahsında bina edebiliriz;

Hz Ebu Bekr (ra)_Sıddıkıyyet
Hz Ömer (ra)_ Adalet
Hz Osman(ra)_Haya
Hz Ali (ra)_İlim
Muvahhid bir müslüman,bu sıraladığımız özelliklelerden,mutlaka kendisine bir pay çıkarmak ve hayatına tatbik etmek zorundadır.
Bir muvahhid, yaşadığı topluma daveti ilk olarak şahsi özellikleri ile yapar ve toplum sizi degerlendiriken,sözlerinizden ziyade davranışlarınızla değerlendirir.Söylediginiz sözle , yaptığınız eylemin , kesinlikle çakışmaması lazımki:davetniz inandırıcı ve kabul edilir olsun.
Bunun en büyük ve engüzel örnegi :Müşrik bir toplumun,Allah Rasulu (sav)e peygamberlik gelmeden önce *Muhammed'il Emin *
vasfını vermesidir .
Allah Rasulu (sav) yaşadığı toplumu tek bir söze davet etti:
*La ilahe illallah*bu söze ve davete icabet edenler Allah Rasulü'nün ashabı oldular ve kıyamete kadar hafızalara kazınan Asrı Saadetin güzide birer parçası oldular.
Onlar'ı anlatan alimlerimiz ciltler dolusu eserler kaleme aldılar ve anlatmakla bitiremediler.

Burada bazılarını anarsak mesela Musab bin Umeyr'i hatırlayabiliriz.Mekkenin en güzel kumaşlardan yapılmış,en güzel elbiseleri giyen , Mekke'nin en yakışıklı delikanlısı.
Davete icabet etti sözünde durdu ve Bedr'in Aslanların dan oldu, şehadet mertebesine ulaştı.En güzel elbiseleri giyen Musab (ra) defnedilirken üzerinde ki elbisesini başına çektikleri zaman ayakları, ayaklarına çektileri zaman başı açılıyordu.Allah rasulü sav elbisesini başına çektirdi ve ayaklarını medine çayırı olan izhir otuyla kapattırdı.

Abdullah ibn Mesud(ra)hepinizin malumu Allah Rasulu ile ilk tanışması çobanlık yaparken.Mülk suresini, kabenin yanında toplu haldeki müşriklerin yüzüne okudu,bedenen zayıf bir yapıya sahip olmasına rağmen. Çok kötü dayak yedi.okumaktan hiç geri durmadı.Allah azze ve celle bedr günü ,en azılı müşrik ebu cehilin kafasını kesmeyi nasib etti.Bir gün ağaca çıktı ve diğer sahabiler bacaklarının ince oluşuna güldüler,Allah Rasulü (sav) abdullahın bacakları kıyamet günü uhud dağından ağır gelecek dedi.

Ebu Übeyde bin Cerrah (ra)aşarai mübeşşere den,ümmetin emini.
Günlerden bedir,saflar netleşmiş müşriklerin ve müslüman'ların safı ayrılmış.Babası müşriklerin tarafında ve müşrik babasının canını alıyor.
Allahu Ekber.Dişlerini Allah rasulu için feda eden,Hz ömer bir oda dolusu Ebu Ubeyde isterim dediği sahabi.
Rabbim cümlesinden razı olsun.

Günümüzde de sahte kahramanların çogaldıgı, Supermen ,böcek adam,taş adam,kadın erkek ahlaksız artistler vb bir çok kötü karekterin,insanlara örnek alınması gereken tipler olarak sunulduğu bir sistem ve toplumda yaşıyoruz.

Bu aşamada kendimize sormamız gereken bir takım sorular var:

Sahabeyi ne kadar tanıyoruz?
Hangi sahabiyi kendimize örnek aldık?
Mensubu olduğumuz cemaatin gündeminde sahabenin yeri nedir?

Müslüman bir toplumun inşası için ,ümmetin davetçileri,muvahhidleri ilk başta Allah Rasulu nü ve ashabını iyi tanımalı ve tanıtmalıdır.
Ümmet olarak bu konulara dikkat etmezsek ,bizlere kendi değerlerimizi unutturup ,sahte ahlaksız ve Allah sız tipleri kahraman diye sunmaya devam edecekler.
Rabbim Ailemizi,neslimizi,bütün müslümanları muhafaza eylesin.
Allahumme Amiin...
 
7 Çevrimdışı

7 Nokta

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. Ömer (ra) ve Hz.Ebu Zerr (ra)

Ebu Zer el-Gıfârî​

"Tebük seferine çıkılmış, bir hayli yol alınmıştı.

Aradan epey bir zaman geçtikten sonra ashâbdan Ebû Zer -radıyallâhu anh- da orduya yetişti. O, zayıf hayvanı yola dayanamadığı için gerilerde kalmış, sonunda hayvanını terk ederek yaya hâlde ve binbir meşakkatle ordunun ardından yetişmişti. Bunu gören Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- mütebessim bir şekilde:

“–Allah selâmet versin! Ebû Zer yalnız yaşar, yalnız ölür ve yalnız başına diriltilir.” buyurdular."
 
Son düzenleme:

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt