Endonezya Mücahidlerinden Şam Mücahidlerine Çağrı
Allah’a hamd, kendisinden sonra başkası olmayan son resul Muhammed’e, ashabına ve onların yolundakilere selam olsun. Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e ve sizden olan idarecilere de itaat edin. Eğer...
21 Mayıs 2014 00:21
Allah’a hamd, kendisinden sonra başkası olmayan son resul Muhammed’e, ashabına ve onların yolundakilere selam olsun.
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e ve sizden olan idarecilere de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz –Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah’a ve Resul’e götürün. Bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. (Nisa 59)
Allah’ın elçisi (sav) şöyle buyurmuştur: Eğer üzerinize emir olarak Habeşli siyahi bir köle bile tayin edilse – Allah’ın kitabı ile sevk ve idare ettikçe- ona itaat edin (Buhari Enes bin Malik’ten rivayet etmiştir).
islahhaber.net-HABER
Şam’daki mücahid kardeşlerimiz: Birkaç gün önce Es Sahab Medya ümmetin hakimi Mücahid Şyh Dr. Eymen Zevahiri’nin (Allah onu korusun) “Şam Mücahidlerinin Kanını Muhafaza İçin Şahitlik” başlıklı, Devle ile Cephe arasındaki anlaşmazlıklarla alakalı bazı gerçekleri, emir ve tavsiyeleri içeren bir konuşma yayınladı.
Bu sözler bizleri o kadar duygulandırdı ki Allah ve Elçisinin liderimiz Habeşli köle olsa bile itaat etmemizi emrettiği şekilde size Emir’in tavsiyesini dinleyip birlik olmanız ve ona itaat etmeniz çağrısında bulunuyoruz. Biz onun liderimiz ve Emir’imiz olduğu hususunda anlaşmadık mı? Şehit Emir’imiz Usame’den –Allah ona rahmet etsin- sonra halefi olarak ona biat etmedik mi? Neden bazılarımız sözlerinden dönüyor ve itaatini geri çekiyor? Ey Şam’daki kardeşler, kendi aranızdaki savaşları durdurun ve Şam halkına ayrı bir yük olmayın. Onlara merhametiniz yok mudur? Onların yaraları çok ve apaçık ortada değil midir? Şam halkı Nusayrilere ve mürted müttefiklerine karsı cihadınızı sabırla bekledi, kendi çatışmalarınızla o insanların yaralarını artırmayın. Sizin vazifeniz problemlerini azaltmak ve yaralarını tedavi etmek değil midir?
Bu beyanatı Devlet’ul İslam’a ve özellikle Şeyh Ebu Bekir Bağdadi’ye yöneltiyoruz –Allah onu korusun-, (Zevahiri) bizim büyüğümüz, öğretmenimiz ve Emirimizdir. Sana olan sevgisinden dolayı senden bazı şeyler istemiştir. İsteklerine cevap ver ve askerlerine savaş meydanında ve medyadaki saldırıları durdurma emri ver. Mücahitlerle savaşmaya ve ikmal yollarını kesmeye son ver, takipçilerine ve askerlerine düşmanlığı sonlandırma emri ver, kendi hatalarını ve grubunun hatalarını düzelt ve kendini Irak’a ada. Emir’imizin hikmet dolu bu çağrısı Sykes Picot’a dayanmamaktadır. Bu çağrıyı reddedersen de sabret, Hz. Muhammed (sav) demiştir ki: “İdarecisinde sevmediği bir şey gören sabretsin. Kim ki itaatten dışarı çıkar, cemaatten ayrılır ve bu hal üzere ölürse cahiliye olumu ile ölmüş olur –Buhari ve Müslim-”. Ne kadar haksızlığa uğradığın, senin ve askerlerinin hakları alındığına bakmaksızın bu çağrıya uyarsan Allah seni hem bu dünyada hem ahirette mükâfatlandıracaktır.
Irak’ın Sünni Müslümanları mücahitlerin topraklarında yükselmesini beklemektedir. Irak’a odaklan, Irak’taki Devle’nin hatasını düzelt ve düşmanları Amerikan ajanı Safevi Şiaları ile mücadele eden Sünnilere yârdim et. Kendi aranızdaki ve diğer mücahit gruplarla aranızdaki meseleleri uzlaşma ile çözün, özellikle de Ensar’ul İslam ile.
Ey Ebu Bekir Bağdadi, biz bu beyanatı duyduğumuz zaman Allah ve Resulüne itaat ederiz:
Müminler kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ki rahmete eresiniz (Hucurat-10).
Ve Allah’ın elçisi (sav) demiştir ki:
“Din ihlastır. Sordular: Kime? Allah’a, Kitap’ına, Elçisine, Müslümanların imamlarına ve halka”. (Müslim Temim’ul Dari’de rivayet etmistir).
Ey Şeyh Bağdadi, bu bizim sana nasihatimizdir ve belki de sana nasihat veren seni savunandan daha çok seni sevmektedir. Biz bununla sadece Allah’ı razı etmeyi, Şam’daki cihadı güçlendirmeyi ve ümmetin istedi olan mücahitlerin birleşmesini sağlamayı amaçlıyoruz.
Bu beyanatı yazarken Devle’nin dogu bölgesinde (Deyrizur) mücahitlerle savaşmak için askerlerini topladığını haber alıyoruz. Bunu durdur ey Muhammed’in torunu! Bu hareketi sana deden mi öğretti?
Kıymetli kardeşimiz Şeyh Ebu Fatih Cevlani’ye –Allah onu korusun- ve Nusret Cephesi’nden askerlerine gelince, sizin beyanatlarınızı okuduk ve siz Emiriniz Şeyh Mücahit Dr. Eymen Zevahiri’nin emirlerine itaat ettiniz. Biz ve cihad eden tüm kardeşler sizin açıklamanızdan razı ve hoşnuttur. Allah’tan (cc) açıklamanızın inananları mutlu edecek, kafirleri ve münafıkları öfkelendirecek mücahitler arasındaki bu savaşı bitirmede bir başlangıç noktası olmasını diliyoruz.
Tüm bu zaman boyunca Nusret Cephesi’ne haksızlık edildiğine ve iftiraya uğradığına şahit olduk. Siz bu savaşa sürüklenmemek için geri durdunuz, savaşan tarafların arasını düzeltmeye çalıştınız ve fitnenin başlangıcında birçok Devle askerine yârdım ettiniz.
Tüm bu yaptıklarınıza Devle’nin cevabi düşmanlık ve savaş oldu. Aslında askerleriniz Devle tarafından muhasara edilmekte ve sırtından bıçaklanmaktadır. Tüm bunlara rağmen siz kendinizi savunmada kalacağınızı beyan ettiniz. Kendinizi savunmak hakkinizdir.
Vaadini yerine getir ki Allah, Elçisi ve müminler ne yaptığınızı görsün.
Son çağrı medyaya ve internette kendilerini mücahitlerin meseleleri ile meşgul edenleredir. Eymen Zevahiri’nin son çağrısı sosyal medya sitelerinde, forumlarda vb. yerlerde mevcut olan hakaret ve çekişmelerin son bulmasını istemektedir.
Ey Allah rızasını gözetenler, dikkat edin ve Allah’la aranızı bozmak isteyenlerden sakının. İnsanlar dilleriyle biçtiklerinden başka şeyler için mi cehenneme yüzüstü atılacaklardır? Yazdıklarınız ve yaydıklarınızla Müslüman kani dökmede ve mücahitlerin arasını bozmada Allah’tan korkun. Özellikle Endonezya’daki tüm Müslümanlar, burada üzücü bir durum görüyoruz. Cihatçı olduğunu iddia eden bazılarınız Şam’dan uzak olmalarına rağmen saldırılarda bulundu ve hatta ölümle tehdit etti. Siz mücahitlerin arasındaki savaşı durdurmaya vesile olmalısınız, savaşa sebep değil, sanki onlar Şam’daki savaşı Endonezya’ya taşımaktadırlar.
Endonezya’daki İslamcı gazetecilere ve özellikle Devle yanlısı olanlara fitne yaymayı bırakmaları ve Şam’da olup bitenleri çarpıtmayı kesmeleri çağrısında bulunuyoruz. Allah kafalarınızı yok ederek sizi durdurmadan önce buna son verin. Şam’daki Müslümanların ve Mücahitlerin acılarına ve yaralarına şahit olmadınız mı? Yaraları sarmak için Şam’a gelmelisiniz ancak siz evinizde kalıp internet ve sosyal medyada tartışıp lanet okumayı seçtiniz.
İçinizde Şeyh Eymen Zevahiri, Şeyh Ebu Katade Filistini, Seyh Muhammed Makdisi, Şeyh Abdullah Muhaysini, Şeyh Süleyman Nasir Ulvan ve Şeyh Ebu Mariya Kahtani –Allah onları korusun- gibi cihad liderleri hakkinda sert sözler sarf etmeye ve temelsiz ithamlarda bulunmaya cesaret eden birçok kişi var.
İçinizde oralarda olduklarını iddia ettikleri komutanların kendilerine biat ettiği haberlerini yayarak Şam’daki fitneyi Yemen ve Horasan gibi başka bölgelere yaymaya çalışanlar var. Ey Allah’ın kulu, bunu neden yapıyorsun? Şam’daki katliamın diğer ülkelere de yayılmasını mı istiyorsun? Allah seni durdurmadan önce dur! Allah seni doğru yola iletsin ve gazabından korusun.
Şahit ol Ya Rab, tebliğ ettim!
Şahit ol Ya Rab, tebliğ ettim!
Şahit ol Ya Rab, tebliğ ettim!
Son duamız, Allah’a hamd eder, Resulü Muhammed’e, ashabına ve Hesap Günü’ne kadar onların yolundan gidenlere salat ve selam ederiz.
Asıl üstünlük Allah’a, Elçisine ve Müminlere aittir ancak Münafıklar bilmezler.
Sawt’ul Cihad Nusantara’daki kardesleriniz.
Ekrem Yılmaz islahhaber.net için Türkçeye tercüme etmiştir.
Bildirinin orjinali
http://justpaste.it/fjg1
https://alfidaa.org/vb/showthread.php?t=98629
NOT:
Sykes-Picot Anlaşması
I. Dünya Savaşı sırasında, 29 Nisan 1916'da Kut'ül Ammare Kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı 6. Ordusu karşısında bozguna uğramasından 17 gün sonra 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan[1] ve Türkiye'nin Orta Doğutopraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmadır.
1915'te Arabistan Yarımadası'nı ele geçiren İngiltere, Osmanlı'ya karşı ayaklanan Mekke'li Şerif Hüseyin'i destekleyerek Irak ve Filistintoprakları üzerinde kendisine bağımlı bir Arap devleti kuracaktı. Mekke Şerifi Hüseyin ile Mısır'daki İngiliz Yüksek Komutanı McMahon arasında böyle bir antlaşma gizli olarak imzalanmıştır. Fransa böyle bir plana karşı çıkıp İngiltere'ye baskı yaparak yeni bir antlaşma yapılmasını istedi. Rusya'nın onayı ile imzalanan bu antlaşmaya göre;
Kaynak: wikipedi
Allah’a hamd, kendisinden sonra başkası olmayan son resul Muhammed’e, ashabına ve onların yolundakilere selam olsun. Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e ve sizden olan idarecilere de itaat edin. Eğer...
21 Mayıs 2014 00:21
Allah’a hamd, kendisinden sonra başkası olmayan son resul Muhammed’e, ashabına ve onların yolundakilere selam olsun.
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e ve sizden olan idarecilere de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz –Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah’a ve Resul’e götürün. Bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. (Nisa 59)
Allah’ın elçisi (sav) şöyle buyurmuştur: Eğer üzerinize emir olarak Habeşli siyahi bir köle bile tayin edilse – Allah’ın kitabı ile sevk ve idare ettikçe- ona itaat edin (Buhari Enes bin Malik’ten rivayet etmiştir).
islahhaber.net-HABER
Şam’daki mücahid kardeşlerimiz: Birkaç gün önce Es Sahab Medya ümmetin hakimi Mücahid Şyh Dr. Eymen Zevahiri’nin (Allah onu korusun) “Şam Mücahidlerinin Kanını Muhafaza İçin Şahitlik” başlıklı, Devle ile Cephe arasındaki anlaşmazlıklarla alakalı bazı gerçekleri, emir ve tavsiyeleri içeren bir konuşma yayınladı.
Bu sözler bizleri o kadar duygulandırdı ki Allah ve Elçisinin liderimiz Habeşli köle olsa bile itaat etmemizi emrettiği şekilde size Emir’in tavsiyesini dinleyip birlik olmanız ve ona itaat etmeniz çağrısında bulunuyoruz. Biz onun liderimiz ve Emir’imiz olduğu hususunda anlaşmadık mı? Şehit Emir’imiz Usame’den –Allah ona rahmet etsin- sonra halefi olarak ona biat etmedik mi? Neden bazılarımız sözlerinden dönüyor ve itaatini geri çekiyor? Ey Şam’daki kardeşler, kendi aranızdaki savaşları durdurun ve Şam halkına ayrı bir yük olmayın. Onlara merhametiniz yok mudur? Onların yaraları çok ve apaçık ortada değil midir? Şam halkı Nusayrilere ve mürted müttefiklerine karsı cihadınızı sabırla bekledi, kendi çatışmalarınızla o insanların yaralarını artırmayın. Sizin vazifeniz problemlerini azaltmak ve yaralarını tedavi etmek değil midir?
Bu beyanatı Devlet’ul İslam’a ve özellikle Şeyh Ebu Bekir Bağdadi’ye yöneltiyoruz –Allah onu korusun-, (Zevahiri) bizim büyüğümüz, öğretmenimiz ve Emirimizdir. Sana olan sevgisinden dolayı senden bazı şeyler istemiştir. İsteklerine cevap ver ve askerlerine savaş meydanında ve medyadaki saldırıları durdurma emri ver. Mücahitlerle savaşmaya ve ikmal yollarını kesmeye son ver, takipçilerine ve askerlerine düşmanlığı sonlandırma emri ver, kendi hatalarını ve grubunun hatalarını düzelt ve kendini Irak’a ada. Emir’imizin hikmet dolu bu çağrısı Sykes Picot’a dayanmamaktadır. Bu çağrıyı reddedersen de sabret, Hz. Muhammed (sav) demiştir ki: “İdarecisinde sevmediği bir şey gören sabretsin. Kim ki itaatten dışarı çıkar, cemaatten ayrılır ve bu hal üzere ölürse cahiliye olumu ile ölmüş olur –Buhari ve Müslim-”. Ne kadar haksızlığa uğradığın, senin ve askerlerinin hakları alındığına bakmaksızın bu çağrıya uyarsan Allah seni hem bu dünyada hem ahirette mükâfatlandıracaktır.
Irak’ın Sünni Müslümanları mücahitlerin topraklarında yükselmesini beklemektedir. Irak’a odaklan, Irak’taki Devle’nin hatasını düzelt ve düşmanları Amerikan ajanı Safevi Şiaları ile mücadele eden Sünnilere yârdim et. Kendi aranızdaki ve diğer mücahit gruplarla aranızdaki meseleleri uzlaşma ile çözün, özellikle de Ensar’ul İslam ile.
Ey Ebu Bekir Bağdadi, biz bu beyanatı duyduğumuz zaman Allah ve Resulüne itaat ederiz:
Müminler kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ki rahmete eresiniz (Hucurat-10).
Ve Allah’ın elçisi (sav) demiştir ki:
“Din ihlastır. Sordular: Kime? Allah’a, Kitap’ına, Elçisine, Müslümanların imamlarına ve halka”. (Müslim Temim’ul Dari’de rivayet etmistir).
Ey Şeyh Bağdadi, bu bizim sana nasihatimizdir ve belki de sana nasihat veren seni savunandan daha çok seni sevmektedir. Biz bununla sadece Allah’ı razı etmeyi, Şam’daki cihadı güçlendirmeyi ve ümmetin istedi olan mücahitlerin birleşmesini sağlamayı amaçlıyoruz.
Bu beyanatı yazarken Devle’nin dogu bölgesinde (Deyrizur) mücahitlerle savaşmak için askerlerini topladığını haber alıyoruz. Bunu durdur ey Muhammed’in torunu! Bu hareketi sana deden mi öğretti?
Kıymetli kardeşimiz Şeyh Ebu Fatih Cevlani’ye –Allah onu korusun- ve Nusret Cephesi’nden askerlerine gelince, sizin beyanatlarınızı okuduk ve siz Emiriniz Şeyh Mücahit Dr. Eymen Zevahiri’nin emirlerine itaat ettiniz. Biz ve cihad eden tüm kardeşler sizin açıklamanızdan razı ve hoşnuttur. Allah’tan (cc) açıklamanızın inananları mutlu edecek, kafirleri ve münafıkları öfkelendirecek mücahitler arasındaki bu savaşı bitirmede bir başlangıç noktası olmasını diliyoruz.
Tüm bu zaman boyunca Nusret Cephesi’ne haksızlık edildiğine ve iftiraya uğradığına şahit olduk. Siz bu savaşa sürüklenmemek için geri durdunuz, savaşan tarafların arasını düzeltmeye çalıştınız ve fitnenin başlangıcında birçok Devle askerine yârdım ettiniz.
Tüm bu yaptıklarınıza Devle’nin cevabi düşmanlık ve savaş oldu. Aslında askerleriniz Devle tarafından muhasara edilmekte ve sırtından bıçaklanmaktadır. Tüm bunlara rağmen siz kendinizi savunmada kalacağınızı beyan ettiniz. Kendinizi savunmak hakkinizdir.
Vaadini yerine getir ki Allah, Elçisi ve müminler ne yaptığınızı görsün.
Son çağrı medyaya ve internette kendilerini mücahitlerin meseleleri ile meşgul edenleredir. Eymen Zevahiri’nin son çağrısı sosyal medya sitelerinde, forumlarda vb. yerlerde mevcut olan hakaret ve çekişmelerin son bulmasını istemektedir.
Ey Allah rızasını gözetenler, dikkat edin ve Allah’la aranızı bozmak isteyenlerden sakının. İnsanlar dilleriyle biçtiklerinden başka şeyler için mi cehenneme yüzüstü atılacaklardır? Yazdıklarınız ve yaydıklarınızla Müslüman kani dökmede ve mücahitlerin arasını bozmada Allah’tan korkun. Özellikle Endonezya’daki tüm Müslümanlar, burada üzücü bir durum görüyoruz. Cihatçı olduğunu iddia eden bazılarınız Şam’dan uzak olmalarına rağmen saldırılarda bulundu ve hatta ölümle tehdit etti. Siz mücahitlerin arasındaki savaşı durdurmaya vesile olmalısınız, savaşa sebep değil, sanki onlar Şam’daki savaşı Endonezya’ya taşımaktadırlar.
Endonezya’daki İslamcı gazetecilere ve özellikle Devle yanlısı olanlara fitne yaymayı bırakmaları ve Şam’da olup bitenleri çarpıtmayı kesmeleri çağrısında bulunuyoruz. Allah kafalarınızı yok ederek sizi durdurmadan önce buna son verin. Şam’daki Müslümanların ve Mücahitlerin acılarına ve yaralarına şahit olmadınız mı? Yaraları sarmak için Şam’a gelmelisiniz ancak siz evinizde kalıp internet ve sosyal medyada tartışıp lanet okumayı seçtiniz.
İçinizde Şeyh Eymen Zevahiri, Şeyh Ebu Katade Filistini, Seyh Muhammed Makdisi, Şeyh Abdullah Muhaysini, Şeyh Süleyman Nasir Ulvan ve Şeyh Ebu Mariya Kahtani –Allah onları korusun- gibi cihad liderleri hakkinda sert sözler sarf etmeye ve temelsiz ithamlarda bulunmaya cesaret eden birçok kişi var.
İçinizde oralarda olduklarını iddia ettikleri komutanların kendilerine biat ettiği haberlerini yayarak Şam’daki fitneyi Yemen ve Horasan gibi başka bölgelere yaymaya çalışanlar var. Ey Allah’ın kulu, bunu neden yapıyorsun? Şam’daki katliamın diğer ülkelere de yayılmasını mı istiyorsun? Allah seni durdurmadan önce dur! Allah seni doğru yola iletsin ve gazabından korusun.
Şahit ol Ya Rab, tebliğ ettim!
Şahit ol Ya Rab, tebliğ ettim!
Şahit ol Ya Rab, tebliğ ettim!
Son duamız, Allah’a hamd eder, Resulü Muhammed’e, ashabına ve Hesap Günü’ne kadar onların yolundan gidenlere salat ve selam ederiz.
Asıl üstünlük Allah’a, Elçisine ve Müminlere aittir ancak Münafıklar bilmezler.
Sawt’ul Cihad Nusantara’daki kardesleriniz.
Ekrem Yılmaz islahhaber.net için Türkçeye tercüme etmiştir.
Bildirinin orjinali
http://justpaste.it/fjg1
https://alfidaa.org/vb/showthread.php?t=98629
NOT:
Sykes-Picot Anlaşması
I. Dünya Savaşı sırasında, 29 Nisan 1916'da Kut'ül Ammare Kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı 6. Ordusu karşısında bozguna uğramasından 17 gün sonra 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan[1] ve Türkiye'nin Orta Doğutopraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmadır.
1915'te Arabistan Yarımadası'nı ele geçiren İngiltere, Osmanlı'ya karşı ayaklanan Mekke'li Şerif Hüseyin'i destekleyerek Irak ve Filistintoprakları üzerinde kendisine bağımlı bir Arap devleti kuracaktı. Mekke Şerifi Hüseyin ile Mısır'daki İngiliz Yüksek Komutanı McMahon arasında böyle bir antlaşma gizli olarak imzalanmıştır. Fransa böyle bir plana karşı çıkıp İngiltere'ye baskı yaparak yeni bir antlaşma yapılmasını istedi. Rusya'nın onayı ile imzalanan bu antlaşmaya göre;
- Rusya'ya, Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu'nun bir kısmı,
- Fransa'ya, Doğu Akdeniz bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları,
- İngiltere'ye Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya verilecektir.
- Fransa ile İngiltere'nin elde ettiği topraklarda Arap devletleri konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacak,
- İskenderun serbest liman olacak,
- Filistin'de, kutsal yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim kurulacaktır.
Kaynak: wikipedi