Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ermeni Kökenli Rektörler

raba_84 Çevrimdışı

raba_84

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Osman Özsoy



Bugün için başka bir konuyu yazmak üzere dün akşam bilgisayarın başına oturduğumda her zaman olduğu gibi önce e-maillerime bir göz attım. Gelen kutusuna düşen son e-mail, bir okuyucudan geliyordu ve şöyleydi;

“Sayın Hocam, Sizin Ermeni asıllı rektörlerle ile ilgili bir yazınız vardı. O rektörleri şöyle bir açıklayıverseniz diyorum. Ama tabi kanuni sonuçlarını tam olarak bilemiyorum. Bu rektörlerin bu kadar agresif tavır sergilemelerinin arkasında yatan sebebi ben âcizane buna bağlıyorum. Yoksa kanuna karşı bu kadar saldırgan olmaları nasıl açıklanabilir? Saygılarımla.”

Soyadı bizde mahfuz (Ahmet T. isimli) okuyucumuzun bahsettiği yazı, 25 Haziran 2007 tarihinde bu köşede yayınlanan “Ermeni kökenli kaç rektör var?” başlıklı yazıydı. Son bir haftadır bahsi geçen yazıyı hatırlatan bunun gibi çok sayıda e-mail aldım.

Okuyucularımızın cevabını merak ettiği konu sizlerin de dikkatinizi çektiyse, üzgün olduğumu ifade etmekle yetineyim. Çünkü kimler olduklarını ben de bilmiyorum. Eğer bugün yaşananları kısmen de olsa anlamaya yardımcı olacaksa (bilemiyorum ne kadar ilgisi var) bahsi geçen yazının ilgili paragraflarını yeniden paylaşmak isterim. Ardından haliyle birkaç çift sözümüz olacak… O tarihte şöyle yazmışız;

“…Geçtiğimiz hafta Erzurum’daydık. Atatürk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü tarafından düzenlenen ‘II. Uluslararası Türk - Ermeni İlişkileri Sempozyumu’na katıldık. Alanında tanınmış 50’yi aşkın bilim adamının iştirak ettiği toplantının katılımcıları arasında askeri zevat da vardı. Sempozyumda Türk - Ermeni İlişkileri konusunda çok çarpıcı bildiriler sunuldu, önemli noktalara temas edildi. Özellikle soykırım iddialarıyla nereye varılmak istendiğine ilişkin çarpıcı saptamalarda bulunuldu.

Fakat asıl çarpıcı açıklamayı o sırada dinleyiciler arasında bulunan ve Azeri Milletvekili Paşeyava’nın konuşmasına katkıda bulunmak üzere söz alan bir profesör yaptı. Orgeneral (E) Edip Başer’in başkanlığını yaptığı oturumda bildiri de sunan (burada ismini vermek istemediğim) profesör konuşmasında; Türkiye’de en güçlü lobinin Ermeni lobisi olduğunu söyledikten sonra, Ermeni kökenli rektör sayısının 14’ü bulduğunu iddia etti. Bilemiyorum artık bu sayı doğru mu, doğru olsa bile Ermeni kökenli vatandaşların rektör atanmasına neden temas etme gereği duydu. Bununla neyi anlatmak istedi. Benim bu konuda bir fikrim yok. Bir gazeteci olarak sadece konuşulanları aktarmış olayım.”

Kim bunlar?

Okuyucumuzun hatırlattığı yazıda geçen satırlar böyle. O gün bu iddiayı ortaya atan kişi, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden birinde profesördü. Çok sayıda üst düzey resmi zevatın da bulunduğu o günkü toplantıda kimsenin ortaya atılan iddiayı yadırgamaması ve “mümkündür” diye düşünmesi dikkatimi çekmişti. Zaten konuşmacılar yoğun olarak ülkemizdeki Ermeni lobisinin gücünden bahsediyorlardı. Bu iddiayı bahsi geçen yazıma taşırken kendime ait şu düşünceleri de özellikle kayda geçirmek istemiştim;

“…Bu noktada sorun olan insanların milliyetleri değil elbette. Hiçbir insan doğuştan gelen özelliklerinden, hele dininden ve milliyetinden dolayı kesinlikle kınanamaz. Ne din müsaade eder buna, ne evrensel hukuk, ne de vicdan… Benim konuşulanlardan anlayabildiğim kadarı şu: Eğer insanlar olduklarından farklı davranıyorlarsa ve kendilerini gizleme çabasında oluyorlarsa bir çapanoğlu var demek işin içinde. O zaman acaba neyin peşindeler diye haliyle merak ediyor insan. Her neyse, hepsi bizim vatandaşımız…”

Bu öfke neden?

Bu arada şunun da altını çizmek lazım… “Ermeni kökenli kaç rektör var?” başlıklı yazı yayınlandığında, henüz Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun uzun süre tartışılan bir açıklaması henüz gündemde yoktu. Prof. Halaçoğlu 2007 yılı Ağustosunda Kayseri’de katıldığı ‘Türk Kültürü ve Tarihinde Avşarlar” konulu sempozyumda 8–10 yıldır devam eden bir çalışmasından da söz etmiş ve 1915’teki tehcirden kurtulmak isteyen Ermenilerin Anadolu'da kalmak için kendilerini Kürt Alevi olarak gösterdiklerini böylece sürgünden kurtulduklarını söylemişti. Yani ülkemizde çok sayıda gizli Ermeni vardı.

Prof. Halaçoğlu’nun açıklaması o günlerde, ismi cismi Müslüman gibi olan, ama İslam ve Müslümanlar söz konusu olduğunda toplumun değerleriyle inanılmaz derecede ters düşen insanların gerçek sosyal kimliklerinin ne olduğu konusunda meraka neden olmuştu. Hatta tam da o günlerde Vatan yazarı Tuğçe Baran bir söyleşisinde, "Bu ülkede başörtüsüne karşı çıkanlar Müslümanlıkla problemi olanlardır” demişti. Bu cümlenin altını kalın kalemle çizmenizi öneriyorum. Keşke Tuğçe Hanım ne demek istediğini biraz daha açsa… Gerçekten de başörtüsüne karşı çıkanların bir kısmı aslında İslami her şeye muhalif olmayı adet edinenler olmasın… İyi ama neden? Toplumun kendi içinde sorun etmediği bir konuyu birileri ciddi bir biçimde sorun ediyorsa acaba bilmediğimiz başka faktörler bunda etkili olmuş olabilir mi?

Bakın bu yazıda bir şey iddia ve ima ediyor değiliz. Olup bitenleri anlamaya çalışıyoruz. Meclis iradesini hiçe sayan ve ipotek koymaya çalışan, Meclis’in ne karar aldığı umurumuzda bile değil diyen, biz istemedikçe bu ülkede hiçbir şey olamaz iddiasında bulunan, milletin ne düşündüğünü zerre kadar önemsemediğini açıkça zikreden zihniyetin genetik kodlarını ve milletle bu kadar ters düşmeyi göze almalarının nedenlerini anlamaya ihtiyacımız var. Bu keskin karşıtlığın nedenleri sadece hukuki gerekçelerle izah edilebilecek kadar basit midir, yoksa giderek kabaran bu öfkenin bilmediğimiz başka nedenleri mi vardır?

Nihayetinde ben de değişik üniversitelerde görev yapan akademisyenim. Başörtülü başörtüsüz tüm öğrencilerin kendi aralarındaki kaynaşmasını ve muhabbetini görüyorum. Bazen düşünüyorum da, bu özgürlük toplumsal kaosa neden olur diyenlerle ayrı ülkelerde mi yaşıyoruz demekten kendi alamıyorum. Dün akademisyen bir dostum, bu hafta üniversiteye gidince öğrencilerin ortak sevincini ve coşkusunu gördüm ve mutluluktan ben de ağladım dedi. Milleti bu kadar sevince boğan bir gelişme birilerini bu kadar rahatsız ettiyse bilelim ki neden?

Toplumun yüzde 80’inin sorun etmediği bir konuyu bu kadar sorun etmek ve duvarında “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” yazan Meclis iradesini önemsememek hangi zihinsel koddan besleniyor acaba? Bu öfkenin kaynağı nedir? Bunun muhakkak bir izahı olmalı? Bu sorunun cevabı bende yok.

Yaptığı açıklama ile bazılarının yüreğini hoplatan Prof. Halaçoğlu keşke biraz daha aydınlatsa kamuoyunu. Bir gün gerçekler ortaya çıkacaktır ama ülke de gereksiz yere zaman ve enerji harcamaya devam edecektir. Olsun… Bekleriz. Zaten başka gidecek yerimiz yok ki? Kolay almadık ki, kolay gözden çıkaralım. Sabır… Sabır…
 
Üst Ana Sayfa Alt