Soru Eşari ve Maturidi âlimlerden, ilim alınırmı?

Selamün Aleykum;
Eşari ve Maturidilerin eserlerinden istifade etmek caiz olduğuna göre onlardan ders okumak ve ilim almakta caizmi?

et-Türki' Alıntı:

Selamün Aleykum;
Eşari ve Maturidilerin eserlerinden istifade etmek caiz olduğuna göre onlardan ders okumak ve ilim almakta caizmi?

Genişletmek için tıkla ...

Neden caiz olmasınki?

Evet

Eşari ve Maturidiler olmasa ayağını kımıldatamaz caiz değil diyenler. İbn Hacersiz Nevevisiz Nesefisiz Taftazanisiz sen hangi ilim dalında konuşacaksın?

ez-Zehebî' Alıntı:

Eşari ve Maturidiler olmasa ayağını kımıldatamaz caiz değil diyenler. İbn Hacersiz Nevevisiz Nesefisiz Taftazanisiz sen hangi ilim dalında konuşacaksın?

Genişletmek için tıkla ...

Muhaysini'nin(Allah onu korusun) şu sözünü çok beğenirim: "Günümüzde alimler Selefi/Eş'ari/Maturidi olarak değil, Tağutlara karşı duranlar ve durmayanlar olarak ayrılmalıdır"
Bu meselelere caiz değildir diyenler ile "4 Mezheb imamı delil değildir" diyenler ile "Fevzanmı biliyor senmi" diyenler aynı adamlardır genel olarak.
Bizim Haşevi olmadığımız gibi, Maturidi ve Eş'ariler Cehmi değildir!
Sufi-Eş'ari olan Şeyh Said'in yaptığını İbni Selman'ın küfrüne karşı o anlı şanlı cezire alimleri yapmamaktadır.
İlimdede aynı şekilde Maturidi ve Eşarilerin gerisinde kalmışlardır. Hemen her ilim dalını tedvin edenler Maturidi yada Eşaridir.
Saçmalamaya luzum yok! İmam Buhari, Haricilerden bile Hadis öğrenmiş yani bir nevi ilim almıştır

Bismillah...

Dinimizin asılları olan kuran ve sünnete bakıldığında bunun doğru olmadığı anlaşılır. Zira eşariler ameli imandan saymazlar bu ise çok büyük bir felaketin başlangıcıdır...
Yine Allah telanını sıfatları konusunda selef akidesine ters düşünceleri vardır..
Yine kelama dalmaları nasları bırakmalarıda ümmete çokça zarar vermiştir..
Bu tür sebeplerden ötürü bir mümin sahihi bir itikada sahip olan ilim ehlinden ilim alması gerekir. Aksi takdirde sahih olmayan bir itikada sahip olur. Bu ise kulun ileri de çokça istikametten ayrılmasına yol açabilir.
İmam Ahmed döneminin mutezilisinden ilim almayı kesinlkile doğru görmezdi. Selef imamları bidat ehlinden ilim almayı doğru görmezlerdi...

Size acizane nasihatim böyle bir işe dalmayın..Akıbetiniz -Allah muhafaza-cehennem olabilir...

subhanallah... ameli imandan saymayan tek eşari midir? Esarinin Allahin sifatlari hakkindaki gorusunu okudun mu? Ummete zarar mi verdi en cok yararlandigimiz naklettigimiz alimlerin arasinda esari alimler var en basitinden aklina 10 tane alim getirsen bunlarin 8i eşaridir veya maturididir zaten. imam ahmedin savas verdigi Mutezileyle esariyi kiyaslamak buyuk bir seydir. Mutezileyle ahmed b.hanbel r.a savastigi gibi esari alimler de savasmistir. akibetiniz cehennem olabilir yazmissin vallahi ne diyecegimi bilmiyorum Allah hidayet versin

BüyükBarbaros' Alıntı:

Bismillah...

Dinimizin asılları olan kuran ve sünnete bakıldığında bunun doğru olmadığı anlaşılır. Zira eşariler ameli imandan saymazlar bu ise çok büyük bir felaketin başlangıcıdır...
Yine Allah telanını sıfatları konusunda selef akidesine ters düşünceleri vardır..
Yine kelama dalmaları nasları bırakmalarıda ümmete çokça zarar vermiştir..
Bu tür sebeplerden ötürü bir mümin sahihi bir itikada sahip olan ilim ehlinden ilim alması gerekir. Aksi takdirde sahih olmayan bir itikada sahip olur. Bu ise kulun ileri de çokça istikametten ayrılmasına yol açabilir.
İmam Ahmed döneminin mutezilisinden ilim almayı kesinlkile doğru görmezdi. Selef imamları bidat ehlinden ilim almayı doğru görmezlerdi...

Genişletmek için tıkla ...

Akhi saydığın üç meselenin pratikte herhangi bir önemi yok ki. Onlarda farklı mezhepteyse onları bırakır. İlim almanın şartı hocanın adil olması ve yalan söylememesidir. Hocanın taassub göstermesinden endişe edilen mevzularda öğrenci daha dikkatli olur yeterlidir.

Ayrıca iman konusunda amelin imandan sayılmaması Eşarilerin tümünün görüşü değil, Ebul Hasen'in ve Malati'nin de değil, Eşari muhakkiklerinin görüşüdür. Aslında seleften Ebu Hanife'nin ve Hammad'ın görüşüdür. İbn Teymiyye'nin dediği gibi bu kendi başına lafzi bir ihtilaftır ve önemi yoktur. Tasdik ve ikrardan kasıt imanın geçerli olmasının şartlarıdır, ki örneğin bugünün Selefilerden şeyh Elbani de aynısını söylemiş, amel imanın kemali için şarttır demiştir. Bu 9.yy. tartışmalarını daha doğru yansıtır, ki Elbani iman mevzuunda en az iki kitabı tahkik etmiştir (Ebu Ubeyd ve İbn Teymiyye). Not: Bunun tekfir ile bir ilgisi yoktur ve nass ile belirtilen küfür ameller mevzubahis değildir.

Bu konuda Sefer Havale nin ""Mürcie inancı ve islam ümmeti üzerindeki kötü etkisi" kitabını mutlaka öneririm...

Bence çok basit sapmalar ileride çok büyü sapmalara yol açabilir. Bu yüzden bu tür ehlisünnetin inancına tam olarak bağlı olmayanlardan ilim almamak gerekir...

BüyükBarbaros' Alıntı:

Bu konuda Sefer Havale nin ""Mürcie inancı ve islam ümmeti üzerindeki kötü etkisi" kitabını mutlaka öneririm...

Bence çok basit sapmalar ileride çok büyü sapmalara yol açabilir. Bu yüzden bu tür ehlisünnetin inancına tam olarak bağlı olmayanlardan ilim almamak gerekir...

Genişletmek için tıkla ...

Tek bir şey söyleyeceğim: İmam Buhari(r.aleyh), Haricilerden hadis öğremiş yani ilim almıştır. Sitte yazarlarıdan bazıları Rafızilerden dahi hadis öğrenmiştir yani ilim almıştır.

Ne güzel kafa maşallah, selefin kendisi olan Ebu Hanife’nin akidesi ne zamandır tehlikeli olmuş? Amel imandan değildir akidesi kendisinin görüşüdür.
Kelam nedir? Neden kötüdür? Şu anda köksüz bir durumda olan selefilerin kelam düşmanlığı niyedir? Bizzat İbn Teymiyye’nin dediği gibi selefin yerdiği kelam ehli bidatın kelamıdır. Ehli Sünnetin kelamı değil! Ehli Sünnetin Kelamının ilk imamı da Ebu Hanife’dir.

ez-Zehebî' Alıntı:

Ne güzel kafa maşallah, selefin kendisi olan Ebu Hanife’nin akidesi ne zamandır tehlikeli olmuş? Amel imandan değildir akidesi kendisinin görüşüdür.
Kelam nedir? Neden kötüdür? Şu anda köksüz bir durumda olan selefilerin kelam düşmanlığı niyedir? Bizzat İbn Teymiyye’nin dediği gibi selefin yerdiği kelam ehli bidatın kelamıdır. Ehli Sünnetin kelamı değil! Ehli Sünnetin Kelamının ilk imamı da Ebu Hanife’dir.

Genişletmek için tıkla ...

Ufak bi not:
Ebu Hanife'nin(r.aleyh), iki öğrencisinin kelam aleyhine pek çok sözü nakledilir. Bunun sebebi o zamanlar kelamcı denilince genel olarak Cehmiye, Mutezile, Cebriye, Kaderiye vb fırkalar akla gelirdi.
Bunu bu gün bizim Sufilere verdiğimiz tepki gibi düşünebilirsiniz.
Ehl-i Sunnet kelamının kurucusu Ebu Hanife'dir biraz iddialı bir cümle olmakla beraber haklılık payıda var. Ama Nuh el-Cami'dende, el-Faqih ve'l-Mutefaqqih'te şöyle bir nakli var: "Ebu Hanife'ye sordum. 'İnsanların konuştuğu cevher, a'raz hakkında ne dersin ey imam?', 'Bunlar felsefecilerin sözleridir. Sen selefin yoluna ve eserlere (rivayet) tabi ol. Tüm yeniliklerden sakın. Çünkü yenilik bidattir. "

İmam Malik' Alıntı:

Ama Nuh el-Cami'dende, el-Faqih ve'l-Mutefaqqih'te şöyle bir nakli var: "Ebu Hanife'ye sordum. 'İnsanların konuştuğu cevher, a'raz hakkında ne dersin ey imam?', 'Bunlar felsefecilerin sözleridir. Sen selefin yoluna ve eserlere (rivayet) tabi ol. Tüm yeniliklerden sakın. Çünkü yenilik bidattir. "

Genişletmek için tıkla ...

Nuh el Cami hakkında çokça cerh ifadesi vardır. Ebu Hanife fıkhul ekberinde bu tür tabirleri kullanan bir adam. Bunları bidat görmesi saçma. Ebu Hanife’nin de ehli sünnetin ilk kelamcısı olduğunu ben değil bağdadî diyor. Hangi bağdadî hatırlamıyorum. Önemli değil bu zaten, Ebu Hanife el Alim vel Muteallim adlı eserinde bizzat sahabenin kelam yapmadığını ama kendisinin yapmak zorunda olduğunu söylüyor.