Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Eski Işid Üyesi Ebu Hasan Kerimov El Azeri Ile Suriye’de Röportaj

F Çevrimdışı

furkan

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
asdfg.jpg



Devle Cemaati içeresinde yaşadığı sıkıntılar ve şahit olduğu yanlış eylemler yüzünden Cemaatten kaçarak kurtulmak zorunda kalan ve ülkesine geri dönmeye çalışan Ebu Hasan Kerimov ile Türkiye sınırına yakın Dana (Suriye) ilinde röportaj yapma fırsatı buldum. Kendisi sorularımı içtenlikle yanıtlayarak cevapladı ve can güvenliği için yüzünü gizleme ihtiyacı hissetti.
SORU: Ebu Hasan kardeşim Devle Cemaatine hangi tarihte nasıl katıldın?

-Cemaate Geçen yıl Ramazan bayramında katıldım. Gruba katılmak için öncelikle Şanlıurfa’ya gittim. Bu şehirde Devle cemaatine yol yapan Zaza asıllı olan bir kaçakçı vardı. Bu kaçakçı aracılığı ile Suriye’deki Tal Abya’da geçiş yaptım. Buradan beni teslim alan Gaziantepli Muhammed isimli şahıs beni Rakka’ya götürdü.

SORU: Rakka ilinde neler yaptın? Sana verilen görev ne idi?

Muasker Şerki denilen yerde yaklaşık bir ay askeri eğitim aldım. Eğitimim ardından Rakka Muhafaza’ya (Rakkada bulunan Valilik binasına) bağlı bir polis olarak atandım. Genel görevimiz asayişi sağlamak, asli görevimiz ise Özgür Suriye Ordusunun hacizlerini engellemek ve silahlarına el koymaktı.

SORU: Ceyşul Hur ile neden sorun yaşıyordunuz?

İlk başlarda Ceyşul Hur (Özgür Suriye ordusu) ile hiç bir sorunumuz yoktu, beraber Esed’e karşı operasyonlar yapıyorduk. Aniden Cemaatin siyaseti değişiverdi. Cemaat içindeki emirlerimiz bize Ceyşul Hur’un çocukları ve kadınları kaçıran, hırsızlık ve yolsuzluk yapan gruplar olduğunu ve onlara acımamız gerektiğini anlattı.

SORU: Devle Cemaatinden ayrılma sebebin nedir?

Cemaat içerisinde kaldığım süre içerisinde pek çok zulüm, haksızlık, Müslüman ahlakına ve İslam hukukuna muhalif olaylara tanık oldum. Esasen bu gruptan ayrılmaya karar vereli yaklaşık üç ay oldu ama güvenli bir şekilde kaçma fırsatını ancak yakalayabildim.

SORU: Grubu terk etmek isteyenler tehdit mi ediliyor?

-Grubu terk etmek isteyenler çeşitli bahaneler ile emirlerimiz tarafından ve grupta etkili olan kişiler tarafından acımasızca katlediliyordu. Gruba yeni katılanlara ise bu kardeşlerin başka illere gönderildiği söyleniyordu.

-Seni gruptan ayrılmaya sevk eden nedenleri bizim ile paylaşabilir misin?

-Beni Cemaat’ten ayrılmaya sevk eden en önemli neden halkla ve diğer gruplar ile yaşadıkları sıkıntılardır. Özellikle Halid Es Suri’nin katledilmesi olayına Emirlerimizin büyük sevinç duyması onlardan nefret etmeme sebep oldu. O gün makarda adeta Esed öldürülmüş gibi bir bayram havası hâkimdi. Oysaki onun Suriye cihadına sağlamış olduğu katkılar her kesim tarafından bilinirdi.

SORU: Sivil halk ile de sorunlar yaşıyor muydunuz, ilişkileriniz nasıldı?

-Elbetteki sorunlar yaşıyorduk. Halk bizi hiç sevmiyordu. Sadece korkusundan selam veriyordu.

SORU: Neden sevmiyorlardı?

Halk bizden korkuyordu. Cemaat içindeki tekfirci gençler halka zulmediyordu. Halkın üzerine araba sürmeleri, Haciz noktalarında gerekli gereksiz bekletmeler ve aramalar, onları akide testine tabi tutma ve sorguya çekmeleri bizlerden nefret etmelerine sebep oldu. Sürekli olarak halk ile sorun yaşıyorduk. Halktan ve tüccarlardan vergi adı altında haraç isteniyordu. Vermeyenler devletin emrine karşı gelen Mürtedler olarak adlandırılarak öldürülüyordu. Cami imamlarını dahi öldürmekten çekinmiyorlardı.

SORU: Ne gerekçe ile cami imamlarını öldürdüler?

-Nedeni Devle’yi eleştirmeleriydi. Devle’nin eleştiriye tahammülü yoktu. Bir cami imamının halk içinde Devle’nin bazı uygulamalarını eleştirdiğini duydular ve adamı ailesinin içinden darp ederek alıp öldürdüler. Mahkemeye dahi çıkarma ihtiyacı hissetmiyorlardı.

Kendi Emirlerimizden sigara içenler olduğu halde halka sigara içtiği için celde uygulanıyordu. Cemaat içerisindeki uygulamalar İslam devleti uygulamalarından çok, mafya çetelerinin uygulamalarına benziyordu.

Grup üyelerinden tekfirci kimseleri özellikle seçerek gruplar oluşturuyorlar bu grupları kendilerine muhalif olan Sünni köylerine yollayıp halkı Müşrik ve Mürted oldukları gerekçesi ile katlediyorlardı. Deyr Zor madendeki bu gruplardan biri bir köyü komple yok etti. Yine aynı bölgedeki bir köyün halkı bizim cemaatten dört kişiyi öldürdü. Bir sivili öldürdükleri için halk isyan etmiş ve onları köyden çıkarmış.

Emirimiz ”Bunları katletmek vacip oldu.” dedi. Köye gece girdiler ve etrafına bomba yerleştirerek köyü komple havaya uçurdular. O köyde kimse sağ kalmadı.

Buna benzer bir vakada Atme tarafında yaşandı. Ceyşul Hur makarı (Askeri tesisi) dedikleri bir evi havan yağmuruna tuttuk, sonradan o evin Ceyş komutanlarından birinin yakınlarının evi olduğunu ve ölenlerin tamamının kadın ve çocuk olduğunu öğrendik. Allah bizleri affetsin gerçekten orayı askeri bir üs sanıyorduk.

SORU: Özgür Suriye Ordusu ile neden savaşmaya başladınız? Daha önce bu grup ile ortak operasyonlar yapmıyor muydunuz?

Elbette yapıyorduk, bunu devle içinde kimse inkâr edemez, onların akidesi o gün ne idiyse bugünde aynıdır. Onların içinde açık bir şekilde Şeriat isteyen gruplarda vardır. Münafıkların başını çektiği gruplarda var. Bunların hepsini aynı kefeye koymak adaletsizlik olur. Bu olaylar Ebu İsa adında Rakka ilinde Ceyşul Hur’un emiri olan kişinin öldürülmesi ile başladı. Ebu İsa çok güçlü bir emirdi. Devle Rakka’nın kontrolünü ele geçirmek için çirkin bir siyaset izliyordu. Ebu isa Devle’ye biat etmek istedi kabul etmediler ve öldürdüler. Nedeni ise Türkiye’den yardım aldığı iddiasıydı. Oysa ÖSO içerisinde Türkiye’den yardım alan birçok emirin biatını Emirlerimiz kabul etmişlerdi. Onun Nusret Cephesi ile olan iyi ilişkilerinden dolayı kendisine kinlenmişlerdi. Ebu İsa Nusret Cephesi ile ortak ameliyeler yapılıyordu ve çok başarılı bir komutandı. Ailesi ve kendisi temiz ahlaklı güler yüzlü insanlardı, hepsini acımasızca katlettiler. Onlar için kadın ve çocuk öldürmek bir köpeğin öldürülmesi kadar basit bir iştir, yeter ki Devle’ye muhalif olsun.

Taibe Sulhne tarafında da Ceyşul Hur ile çatışmaya girdiler. Afeti resul grubunu sürmek istediler. Bölgeden çıkarmak için adam topladılar. Bizim makardan da adam istediler. Ensarlardan biri ”Bunların içinde Müslüman olabilir.” dedi. Emirimiz sen şu ağacın oraya git dedi. Gidince üzerine el bombası attı, param parça oldu ve çocuğu vahşice şehit ettiler.

Livaut Tevhid ve Ahrar’a da aynı çirkin siyaseti uyguladılar. Sudan nedenler ile onların kanlarını ve mallarını mübah kıldılar.

SORU: Livaut Tevhid ile neler yaşandı?

Onlar ile eskiden hiç bir sorunumuz yoktu, kardeş gibiydik birden siz Ahrar’ın ve Suud’un polisiniz dediler. Emirlerinden biat istediler, yoksa çatışacaklarını söylediler. Mallarını gasp ettiler ve emirlerini Dana (Suriyede bir şehir) da yakalayıp infaz ettiler. Oysa bu insanlar kendilerine evlerini açmış, evlenmeleri için kızlarını dahi vermişlerdi.

Livaut Tevhid’in emirinin kızı Devle’den bir Mücahit ile evli idi. Kocası annesi ile konuştuğunu duyunca kafasından vurarak hamile kadını öldürüverdi. Allah’a şahidimdir ki o hamile kadını gecenin bir yarısında öldürdüler.

SORU: Kadının annesi ile konuşmasında ölümüne sebep olacak ne gibi bir suç unsuru olabilir?

Onu Devlet içerisindeki gizli bilgileri annesine vermek ile yani ajanlık ile suçladılar. Öyle dahi olsa hamile bir kadını öldürmeleri kesinlikle yanlış bir tutumdu. O an onların hepsini öldürmek ve kaçmak istedim fakat buna cesaret edemedim.

SORU: Ahraruş Şam ile neden savaşmaya başladınız?

-Devle ile Ahararuş Şam çatışmasının gerçek nedeni Devle’nin her grubun kazanımlarında gözü olması, onların halk nazarında ki değerlerini ve muhabbetlerini kıskanmalarıdır. Devle sudan bahaneler ortaya sunarak onları yıldırma ve sindirme politikası izler.

Ahrar ile Rakka’da çatışma sebeplerinden biride emniyet birimimizin Ahrar’ın hacizinde durmamaları ve hızlı bir şekilde direk geçmeleridir. Her grup diğer gurubun haciz noktasında durmalı ve kendini tanıtmalıdır. Devle cemaati içerisindeki kardeşler aşırı kibirli ve saygısız davranışlarda bulunuyordu. Kendilerini elit ve dokunulmaz sanıyorlardı. Bu ise diğer grupları aşırı rahatsız ediyordu. Emniyet birimlerimizden biri Rakka’daki Ahrar hacizinde durmamış ve çok hızlı geçmiş, Onlarda Şebbiha olabileceği düşüncesi ile ateş açmışlar ve araba isabet almış. Ölen veya yaralanan olmamıştı. Emirimiz çok sinirlendi ”Biz Müslüman isek bunlar kim?” diyerek bizleri tahrik etmeye başladı. ”Bunlar bize, size silah çekti, ancak bir kâfir Müslümana silah çeker. Bunlar Suud’un polisi” diyerek Ahrar’daki mücahitleri öldürmek için hazırlandılar.

Emirlerin nazarında Mücahitlerin hiç bir değeri yoktu. Amaçları için onları araç gibi kullanıp her türlü pis planlarını onar aracılığı ile hayata geçiriyorlardı.

Allah şahidimdir ki Rakka’da Ahraruş Şam ile husumet yaşayınca, sivil bir çocuk henüz on bir yaşındaymış. Elinde ekmek olan bir çocuk olduğunu göre göre Müşrik olduğu gerekçesi ile Devle’deki bir Kanasçı tarafından öldürdü.

SORU: Nusret Cephesi ile neler yaşandı?

O dönemde Nusret Cephesi ile kardeş gibiydik. Bir grup olduğumuz söyleniyordu.

Nusret Cephesi ile sorunumuz ilk olarak Nusret’in Rakka Emirini öldürmemiz ile başladı. Halep yolunda arabasının içinden onu aldılar. Onun Mürted ve Münafık olduğunu söylediler. Devle’nin bilgilerini kâfirlere verdiğini iddia ettiler ve infaz ettiler.

Esasen Emirlerimizin Nusret Cephesinin Suriye’deki başarılarını ve halk nazarındaki muhabbetini kıskandıkları gün gibi ortadaydı. Halk onları delicesine seviyor, destekliyor ve kahraman olarak nitelendiriyordu. Bizlerden ise o derece nefret ediyorlardı. İstediğiniz Suriyeliye bu gerçeği teyit ettirebilirsiniz.

SORU: Halep’te neler yaşandı? Bu konuda bir bilginiz var mı?

Halep’te Devle ve Nusret Cephesi arasında da çatışmalar başladı. Şeyh Eymen Ez Zevahiri’nin Irak Şam İslam Devletini feshettiği kararı ile kardeşlik yerini karşılıklı bir düşmanlığa bıraktı. Cemaat içerisinde Cepheye veya Devle’ye meyilli olanları araştırıyorlardı. Cepheye sempatisi olanları gece makardan alıp infaz ediyorlardı. Soranlara ise bu kardeşlerin Halep veya Deyr Zor gibi başka illere gönderildiği söyleniyordu.

Sülük tarafında meşhur bir kuyu var. Devasa büyüklükte ve çok derin. Öldürdükleri muhaliflerini ve ihtilaf yaşadıkları mücahitleri infaz edip bu kuyuya atıyorlar.

Muasker kerşide eğitim alanının arka tarafındaki petrolün orada cezaevimiz vardı. Yüksek mertebedeki muhaliflerimiz Liva Hak, Ahrar, Cephe gibi önemli grupların ele geçirilen emirlerini burada topluyorlardı. Oranın şeri kadısı on beş güne bir bölgeye gelip esirlerin öldürülmesi emrini veriyordu. Bu merkezde on beş güne bir düzenli infaz vardı.

Şeri kadı şunu söylüyordu ”Bu kâfirdir. Bunu istediğin gibi öldürebilirsin! İstersen kes, istersen yak mübahdır. Eğer bu adamlar Müslüman olsalar bize biat ederlerdi. Biat etmeyen herkes kâfirdir.”

Vallahi bu emirler ilim konusunda hiç bir birikimi olmayan kimselerdi. Kim ne kadar insan öldürürse bu kimseler ister sivil halk olsun ister muhalifleri fark etmez onun emir olma olasılığı yükseliyordu. Özellikle Nusret Cephesinden Devle’ye katılan kimselere derhal komutanlık ve bölge emirlikleri verilerek Cepheden katılımlar teşvik ediliyordu.

Tapka’da bir emir vardı. Kendisine ”gülen adam” diyorlardı adı Abdulmuhim Türkiydi. İilk zamanlarda Abdulmuhim çok vasat bir kimseydi. Ceyşul Hur’daki kimseleri kesinlikle tekfir etmiyordu iyi ilişkileri vardı. Örgütün muhaliflerini katletmede cesaret gösteren kimseleri hızlı bir şekilde yükseltmesi onunda dikkatini çekti. Eskiden bizzat bana ”Özgür Suriye ordusunu içerisinde Müslüman çoktur.” demesine rağmen bölgesinde sivil veya askeri bütün Ceyşul Hur yanlılarını katletti. Ve hızla yükselerek Tapka’nın Genel Emiri oldu. Bu şahıs Kimya, algam ve fecurat işlerinden ve kimyasal gaz yapımından anlar. Emirlerimiz kendisinden birçok genci bu konuda eğitmesini istedi. Bu Şahıs ve Gaziantep ilindeki arkadaşları Türkiye’de bulunan tekfircileri tespit ederek bölgeye gelmeleri için teşvik ediyor ve masraflarını karşılıyor.

SORU: Cemaat ile yollarınızı ayıran kırılma noktası nedir?

Cephedeki Mücahitleri öldürmemiz emrini verdiler. O yüzden ayrıldım. Oysa bir kaç gün önce Cephe’yle kardeş olduğumuzu söylüyorlardı. Deyr Zor’da bir eve gittik. Nusret’in eviydi, oturduk, yedik, içtik, sohbet ettik, sarıldık. Birden Emirimiz gencin birini yakalayıp başına silah dayadı üstünü aradı. Gerekçesi Devle aleyhinde konuşmasıymış. Devle’yi eleştirmiş. Çocuğu öldürmek istedi. Diğer arkadaşlarımda diğerlerine silah çekip silahlarını topladılar. Ve öldürdüler. O gün tahminen 30 Mücahidi öldürdüler.

Emirlerimize bütün cesaretimi toplayıp onları neden vurduklarını sordum? ”Biz bunları Kuran sünnete çağırdık gelmediler” dediler. Aynı olayı bir başka emire sordum ”Bizim burada haciz noktamız vardı onlar önce kardeşlerimize saldırılar.” dedi. Çelişkilerinden yalan konuştuklarını anladım. Onların yalanı ve hilesi pek boldur. Onların şerrinden Allah’a sığınırım.

Bende bu yüzden bir fırsatını bularak kaçtım. Sonradan hakkımda ölüm kararı çıkartıldığını duydum. Cemaate giren herkesin resmini, ev ve iş adresinin olduğu öz geçmişini alıyorlar. Tıpkı mafya mantığı var. Örgüte giren sağ çıkamaz! Birçok kardeşim onlardan ayrılmak istiyor ama kurtulamıyor. Eymen Ez Zevahiri ye ve âlimlerimize bunların bu azgınlık ve asiliklerine rağmen bizlerin durumunu bildikleri için sabırlarından ve itidalli çağrılarından dolayı teşekkür ediyor ve onları takdir ediyorum. Allah onlardan razı olsun.

Röportajı yapan: Muhammed İsra / DANA- SURİYE 01.05.2014
 
H Çevrimdışı

haradirm

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kan dondurucu bunun hesabini allaha nasil verecek bunlar. Anlatılanlara gore esadin sebbihalarindan hicbir farki yok bunların.
 
EBU HANİFE Çevrimdışı

EBU HANİFE

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Seyhin Allah onu korusun aciklamsindan sonra boyle bir haberin cikmasi biraz garib olmus,akla bir cok sey geliyor...Fitneye koruklemek gibi bir sey...en azinda seyhin aciklamasi sirasinda bi sukunetin olmasi guzel olurdu...Fitnenin serrinden Allah swt siginirim...Her ne kadarda isid hatali olsada.

Allah swt dusmanlarimizin planlarini bozsun.Amin
 
O Çevrimdışı

Omar Khattab

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Kan dondurucu bunun hesabini allaha nasil verecek bunlar. Anlatılanlara gore esadin sebbihalarindan hicbir farki yok bunların.

IŞİD aleyhine bir haber olduğunda sanki orada olmuşcasına,olaylara bizatihi şahit olmuşcasına hemen doğru kabul ediyorsunuz.Akla mantığa,insanlığa uygun olsun ya da olmasın IŞİD'in aleyhine bir haber ise size göre haber kesin doğrdur.

Seyhin Allah onu korusun aciklamsindan sonra boyle bir haberin cikmasi biraz garib olmus,akla bir cok sey geliyor...Fitneye koruklemek gibi bir sey...en azinda seyhin aciklamasi sirasinda bi sukunetin olmasi guzel olurdu...Fitnenin serrinden Allah swt siginirim...Her ne kadarda isid hatali olsada.
Allah swt dusmanlarimizin planlarini bozsun.Amin

Bu kardeş gibi haberi hüsnü zan ile değerlendirmek sizin için çok mu zor ?
 
Ebu Yusuf Çevrimdışı

Ebu Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Yapılan roportaj gercek adamda gercek bir adam. Anlattıklarının yarısından fazlası doğru diğerleri Allahu alem. Lakin roportaj gercek bir roportaj.
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bunlar Harici bir grup haline dönüşmüşler ve işlerine giren Mücahidlerde kurtulamıyor Rabbim onları tez zamanda onların elinden kurtarsın..artık onlarla cihad esed ile cihaddan farkı kalmamış bizzat onlardan daha elzem hala gelmiştir,zira esedin safı bellidir,bunlarınki ise asla belli değildir Müslümanların arasına giren iğrenç bir fitne grubu haline dönüşmüş ve şiddetle onlarla savaşmak bir yerde vacip bile olmuştur..
 
W Çevrimdışı

wert

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Cok ilginç bunlar doğruysa Allah devleye lanet etsin ve bunu bize ulastirana ve bu kardesimize rahmet etsin.Eger iftiraysa Allah svt Kahhar ismiyle bu iftiracilara lanet etsin
 
halidvelid Çevrimdışı

halidvelid

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Cok ilginç bunlar doğruysa Allah devleye lanet etsin ve bunu bize ulastirana ve bu kardesimize rahmet etsin.Eger iftiraysa Allah svt Kahhar ismiyle bu iftiracilara lanet etsin

bence her iki durumda da Allah haksız olan tarafa gerçeği görmeyi, tevbe etmeyi ve ıslah olmayı nasip etsin. Zaten bir avucuz, birbirimize lanet okuyarak az olan sayımızı daha da azaltmayalım.
 
Üst Ana Sayfa Alt