Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Evdeki Böcek, Sinek, Karınca, Örümcek Haşare Gibi Hayvanları Öldürmek Caiz mi?

M Çevrimdışı

Mavisakal

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selamün aleyküm;
Evimizdeki hayvanları öldürmek günah mıdır yada nasıl önlem alınmalıdır.Uzun süredir mutfakta karıncalar cirit atıyor şuan tezgah üstünde yaklaşık ikiyüzden fazla karınca var ama onlarda bizim gibi canlı canını almak bize düşmez diye dokunmuyoruz sonuçta bizde dünyayı göze aldığımızda karınca kadar küçüğüz diye düşünüp bıraktık bunlar baya çoğaldı şuan evde gırgır yapınca bile gırgırdan 20 karınca çıkıyor.Ayrıca evin duvarında örümcekler ve ağları, hamam böceği, kelebek lavaboda sinekler ve dün gördüğüm kanatlı karınca bugün biranda çoğaldılar araştırdığım kadarıyla sivrisinekten daha çok acıtıp üreme döneminden dolayı binayı sarabiliyolarmış ne yapmamı önerirsiniz internetten süpergeyle çep diyeni var, kolonya dök yuvalarını yak diyeni var , ilaçlama yap diyeni var fakat bunlar ne kadar doğru bilmediğimden bişey yapmadım artık onlar evin sahibi ben misafirim gibi davranınca gına geldi. Bu mesajı yazarken omzuma uçan karınca oturdu sohbet ediyoruz bilgili kardeşlerim yardımcı olursanız çok iyi olur.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Selamün aleyküm;
Evimizdeki hayvanları öldürmek günah mıdır yada nasıl önlem alınmalıdır.Uzun süredir mutfakta karıncalar cirit atıyor şuan tezgah üstünde yaklaşık ikiyüzden fazla karınca var ama onlarda bizim gibi canlı canını almak bize düşmez diye dokunmuyoruz sonuçta bizde dünyayı göze aldığımızda karınca kadar küçüğüz diye düşünüp bıraktık bunlar baya çoğaldı şuan evde gırgır yapınca bile gırgırdan 20 karınca çıkıyor.Ayrıca evin duvarında örümcekler ve ağları, hamam böceği, kelebek lavaboda sinekler ve dün gördüğüm kanatlı karınca bugün biranda çoğaldılar araştırdığım kadarıyla sivrisinekten daha çok acıtıp üreme döneminden dolayı binayı sarabiliyolarmış ne yapmamı önerirsiniz internetten süpergeyle çep diyeni var, kolonya dök yuvalarını yak diyeni var , ilaçlama yap diyeni var fakat bunlar ne kadar doğru bilmediğimden bişey yapmadım artık onlar evin sahibi ben misafirim gibi davranınca gına geldi. Bu mesajı yazarken omzuma uçan karınca oturdu sohbet ediyoruz bilgili kardeşlerim yardımcı olursanız çok iyi olur.
Âleykum selam we rahmetullah;

--------- Dinimiz canlılara karşı merhametli ve şefkatli olmamızı emreder. Keyfî olarak bir hayvanın öldürülmesine cevaz yermez. Avcılığı meşru sayar. Ancak hayvanların neslini tüketmemek, keyfi öldürmemek, bir ihtiyaçtan dolayı avlanmak üzere birtakım prensibler koymuştur. Bazı hayvanlar çoğalıp iyice zararlı ve tehlikeli düzeye geldiklerinde onların öldürülmesini emreder. Zira her şey insan için, onun yararlanmasından yana yaratılmıştır. Yaratılan bazı canlılar ona zarar verecek duruma gelince imha edilmesindeki sakınca kalkar.
-------- Hayvanlar (bilhassa evcil) aynı zamanda dünyamızı süslemekte, hayatımıza renk ve mana katmaktadırlar. Onları koruyub nesillerinin tükenmesini önlemek sünnettir. Rasûlullah (a.s.) efendimiz bir kediyi hapsedip aç ve susuz bırakarak ölümüne sebeb olan bir kadını cehennemle, susuzluktan dili dışarı sarkmış bir köpeğe, kuyuya inip ayakkabısına su doldurarak ona su içiren adamı da cennet ile müjdelemiştir.

Keyfî olarak bir serçenin öldürülmesine bile üzülen Rasûlullah (a.s.) efendimiz bu konuda da ummetini yeterince aydınlatmıştır.
Şafii'nin, Ahmed ve Nesâî'nin Amr b. eş-Şerîd'den, o da babasından merfuân yaptıkları rivayette şöyle buyurulmuştur:
"Kim bir serçeyi boş yere öldürürse, kıyamet gününde o serçe sesini yükseltip Allah'a şöyle şikâyette bulunacak: Ya Rabb'î falan kişi beni yok yere öldürdü, bir menfaat sağlamak için öldürmedi..."
(Nesâî, dahaya: 42, sayd:34; Dâremî, edâhî: 16; Ahmed: 2/166, 197)

Ebu Hurayra'dan (rivayet edildiğine göre) Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Peygamberlerden birisi bir ağaç altına indî de kendisini (orada) bir karınca ısırdı. Bunun üzerine (yanında bulunan kimselerden eşyası) (oradan çekmelerini) istedi. Bu emir üzerine (eşyası) ağacın altından çıkarıldı. Sonra o karınca hakkında emir verdi de derhal (yuvası) yakıldı. Bunun üzerine (yüce) ALLAH kendisine; (o birtek karıncayı) yaksaydın ya?' diye vahy buyurdu."
(Muslim, selam 149)

Ebu Hurayra'nın Rasûlullah (s.a.v.)'dan (rivayet ettiğine göre) Peygamberlerden birini bir karınca ısırmış da emir vererek karıncanın yuvasını yaktırmış. Bunun üzerine ALLAH O'na:
"Seni bir karınca ısırdı diye ummetlerden teşbihte bulunan bir ummeti helak mi ettin?" diye vahy buyurmuştur.
(Buharî, cihad, 153, Bedu’l-halk, 16, ; Muslim, Selam, 148,149,150; Nesaî, sayd 38; İbn Mâce, sayd 10; Ahmed b. Hanbel, II, 403)


Rivâyetlere göre karınca yuvasını yaktıran peygamberin Musa (a.s.) olması kuvvetli görüştür. Musa (a.s.) mizacı sert, asabi bir peygamber olduğu mâlumumuzdur.
Musa, öfkeli ve kederli bir halde kavmine dönünce: ‘Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız? Rabbinizin emrini (benimle sözleştiği kırk günün sonunu beklemeyip) acele mi ettiniz?’ dedi. Levhaları yere attı ve kardeşinin başını tutup kendisine doğru çekmeye başladı. Kardeşi şöyle dedi: Ey anamın oğlu! Bu kavim beni küçümsedi, neredeyse beni öldürüyorlardı. Bana düşmanları sevindirecek şekilde davranma, beni bu zalim kavimle bir tutma! (Âraf, 150)

Karınca hadisi, en sahih hadis eserlerimizde geçmektedir ve muthiş kuvvetli sahihtir. bundan dolayı kimse "peygamberler böyle büyük hata yapar mı, canlı canlı mâsum hayvanları yaktırmaz" diyerek hadisi inkar etmeye , akıl yürüterek sıhhatini tenkid etmeye girişmesin. İnsanoğlu aceleci yaratılmış olsa da hikmetini anlayamadığı dini meselelerde böyle basitçe nefsi hezeyanlarla hüküm vermeye kaymamalıdır. Nitekim Kitabullah'da Musa (a.s.), Hıdır (a.s.)'ın durup dururken çocuğu öldürme hikmetini anlayamaması sebebiyle, söz vermesine rağmen itiraz etmiş ve bunun sonunda yol arkadaşlığı son bulmuştu.

"Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında, o kul hemen onu öldürdü. Mûsâ dedi ki: "Mâsum bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!" (Kehf 74)

Karıncaların yakıldığını bahseden kıssadaki peygamber (kuvvetli görüş Musa (as.), korkunç şekilde helak edilmiş bir belde görmesi üzerine dehşete kapılmış ve etrafına bakınırken kendi kendine Ya Rabb! Burada masum günahsız çocuklar ve hayvanlar da vardı!.. diyerek yürümüş ve nihayet kıssanın geçtiği ağacın altında istirahat etmeye başlamıştır. İşte bu olayın vuku bulması, onun sessiz de olsa içinden seslendirdiği bir nevî itirazına fiili bir cevab t eşkil etmiş ve pratikte uygulanmıştır.
(İbn Hacer el Askalâni , Fethu’l-Bari, C. 6 , Sf: 358)
Nitekim sunnetullah böyle işlemektedir:
Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden yalnız zulmedenlere dokunmakla kalmaz, hepinize şamil olur. Biliniz ki Allah’ın cezalandırması şiddetlidir. (Enfal, 25)
İmtihan sırrının bir gereği olarak mûsibetler umûmi gelir ve mâsumlar da o zalimlere gelen mûsibetten payını alırlar, fakat ölümden sonra yolları ayrılır. Zâlimler, cehenneme; masumlar ise cennete giderler.

Peygamberler hakkında nass bulunmayan konularda kendileri ictihadlarda bulunabilirler. Bunun neticesinde hatalı olmaları durumunda Allah tarafından ikaz edilebilir. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) de Medine hurmalıklarının aşılanmaması mevzuunda kendi görüşünü söylemiş ve sonucunda hata ettiği ortaya çıkmıştı.

Rasulullah (s.a.v), Medine’ye varırken hurma ağaçlarını aşılayanları görüyor. Onlara seslenerek o işi bırakmalarını söylüyor.
Sonra ağaçlar verimsiz kalınca tekrar şöyle buyuruyor: “Bende bir beşerim. Dininizle ilgili size herhangi bir emir verdiğim zaman ona sarılın, ama re’yim (kendi görüşüm) ile size bir emir verdiğim zaman biliniz ki, bende bir beşerim.
Başka bir rivayette de, “Siz dünya işlerini benden daha iyi bilirsiniz.” diyor.
Bir başka rivayette ise “ancak ben, iyi olacağını zannetmiştim.”
(Muslim bi Şerh-i Nevevi, c: 15, sf: 116 ; İrşadu’l Fuhul, sf: 378)

Yine Bedir'de esir alınan muşrik savaşçıların öldürülmeleri yerin fidye alınarak serbest bırakılması da hatalı olduğu sonradan nass ile ortaya çıkmıştır.
"Hiçbir peygamberin, yeryüzünde ağır basmadıkça (kesin zafere ulaşıp üstün gelmedikçe) esirleri olması layık değildir. Siz dünya malını istersiniz, oysa Allah ahireti kazanmanızı murad eder. Allah azizdir, hakimdir. - Eğer Allah'dan bir yazı (hüküm) bulunmasa idi aldığınız fidyeden dolayı size mutlaka büyük bir azab dokunurdu. (Enfal 67 - 68)

Yine Yunus (a.s.), kaviminin dâvetini olumlu cevab vermemesi üzerine Rabb'inin izni olmadan kendi karar vererek kavmine (Ninova) kızarak uzaklaşması üzerine bindiği gemiden denize atılmış ve balığın kendisini yutmasına mâruz kalmıştı:
"Sen Rabb'inin hükmünü sabırla bekle. "Balık sahibi" (Yûnus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabb'ine niyaz etti. Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o mutlaka çırıl çıplak kınanacak bir halde oraya atılacaktı."(Kâlem 48 - 49)


"Zunnûn (Yûnus bin Metta)'a gelince, o öfkeli bir halde (halkını bırakıp) gitmişti. Bizim, kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihayet karanlıklar içerisinde: 'Senden başka hiçbir İlah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben, zalimlerden oldum.' diye niyaz etti." (Enbiya 87 - 88)

Allah'ta, onun bu duasını / teşbihini kabul ederek onu kederli halden kurtardı. Yûnus (a.s.) , kavmini, Allah'ın emrini beklemeden terk etmekle ilahi uyarıyı gerektiren şeyi işlemiştir.

"Doğrusu Yûnus da, gönderilen peygamberlerdendi. Hani o, dolu gemiye binmişti. Gemide olanlarla karşılıklı kura çektiler de yenilenlerden oldu. Yûnus, (gemide bulunanlara Allah'a karşı yaptığı ile ilgili) kendisini kötülerken onu bir balık yuttu. Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar balığın karnında kalırdı. Halsiz bir vaziyette iken kendisini dışarı çıkardık. Ve üstüne (gölge yapması vb. şeyler için) kabak türünden geniş yapraklı bir bitki bitirdik. Yûnus 'u, yüz bin veya daha çok kişiye Peygamber olarak gönderdik. Sonunda ona iman ettiler. Bunun üzerine Biz de, onları, bir müddete kadar yaşattık." (Saffât, 139-148)


***

Evlerde bulunan ve insanoğluna zarar ve tehlike verebilen karınca, sinek, böcek, haşare gibi vahşi hayvanların yoğunluğundan dolayı rahatsızlık duyulur. Bu tür hayvanları öldürmeden (hayvanlara en az zararla) evden uzaklaştırmak mumkun ise, o yol üzerine hareket edilmelidir. Gerekirse günümüzdeki mevcut teknolojik aletler (sadece hayvanların duyabileceği ses çıkararak bu tür zararlı hayvanları evden uzaklaştıran elektronik aletler) denenmeli, bunun haricinde farklı uygulamalar (karıncalar için limon koymak, kireçleme v.s. , fareler için kedi beslemek, sinekler için pencere ve kapılara sineklik takılması taktikler) denenmelidir. Tüm bu yolların çaresiz kalması durumunda zarar veren hayvanı öldürmek gibi yollara başvurulmalıdır.

Öldürülmesine İzin Verilen Hayvanlar

عن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت : قَالَ رَسُول اللّهِ : خَمْسٌ مِنَ الدّوَابِّ كُلُّهُنَّ فَاسِقٌ، يُقْتَلْنَ في الْحِلِّ وَالحَرَمِ: الغُرَابُ، وَالْحِدَأةُ، وَالعَقْرَبُ، وَالْفَأرَةُ، وَالْكَلْبُ الْعَقُورُ . أخرجه الستة.ولمسلم في رواية قالت: أمَرَ رَسولُ اللّهِ . بقتل خمسِ فَوَاسِقَ في الْحِلِّ وَالحَرَمِ، وَأبدل أبو داود في رواية له عن أبي هريرة، مكان الغراب : الحية » وقيلَ هذه« الحيوانات خمس فواسق على سبيل استعارة لخبثها .
Aişe (r.anha) dan yapılan rivayette, adı geçen, Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu bildirmiştir:
Karga, çaylak, akrep, sıçan, kelb-i akur (yırtıcılar).
"Beş fasık hem hilde, hem de Harem'de öldürülür: Akrep, karga, fare, saldırgan kudurmuş köpek / yırtıcılar ve çaylak."

(
Buharî, Bed'u'l-Halk 16, Cezau's-Sayd 7; Muslim, Hacc 66-67, 73, 79(1198); Muvatta, Hacc 90, (1, 357); Tirmizî, Hacc 21, (837); Nesâî, Hacc 113, (5, 208), 82, 84, 86, 88; Ebû Dâvud, menâsik: 39; Taberânî, hac: 88; Ahmed: 2/8, 32, 37, 48, 50)
Ebu Davud, Ebu Hurayra (radıyallahu anh)'den kaydettiği bir rivayetinde, karga yerine "yılan" demiştir.

Aişe (r.anha) dan yapılan rivayete, göre: Rasulullah (s.a.v.) şu beş fasıkın hil ve haremde öldürülmesini emretmiştir: Karga, çaylak, akrep, fare, ısırıcı köpek.."
(Buharî, hac: 7; Muslim, hac: 70; Daremî, menasik: 19)

"İbn Ömer (r.anhuma) dan yapılan rivayete göre: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Hayvanlardan beş tür var ki, ihramlının onları öldürmesinde bir günah yoktur: Karga, çaylak, akrep, fare ve ısırgan köpek."
(Muslim, hac: 67, 73, 76,79; Nesâî, hac: 82, 84, 86, 88 114 116, 113; Taberânî, hac: 88, 90; Ahmed: 2/8, 32, 37, 48, 50, 52, 54, 56)

İlim ehlinden bir gurup da bu hadis gereğince görüş belirtmiş ve şöyle demişlerdir: Kargalardan yalnızca alaca olanı öldürülebilir. Çünkü, hadisteki ifade mutlak olanı kayıtlamaktadır.
Ebu Davud'un Sünen'inde de Ebu Said el-Hudrî'den, Peygamber (s.a.v.)'ın: "Ve kargaya ok atar fakat onu öldürmez" (Ebu Dâvud, Menâsik, c. 39; Tirmizi, Hacc, 21; İbn Mâce, Menâsîk 91) diye buyurmaktadır.
Mucahıd de bu görüştedir. Cumhur ise, İbn Ömer hadisi gereğince görüş belirtmişlerdir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.


وعن سعيد بن أبي وقّاص رَضِيَ اللّهُ عَنْه : ] أنّ النّبِىّ # أمَرَ بِقَتْلِ الْوَزَغِ، وَسَمّاهُ فُوَيْسِقاً
[. أخرجه مسلم وأبو داود.
Sa'd b. Ebi Vakkas (r.anh) den yapılan rivayete göre, adı geçen şu bilgiyi vermiştir:
"Rasulullah'ın (s.a.v.) vezâğ'ın / keler öldürülmesini emretti."

(Muslim, selâm: 142, 144; Ahmed: 1/176, 6/421, 462)

Evde yaşayan, insanın canına, malına, sağlığına ve huzuruna zarar veren karınca, örümcek, sinek, böcek ve haşareleri mümkün olduğunca öldürmemeye gayret göstererek dışarı atmaya çalışmalıyız. Her canlının hayatını korumaya gayret göstereceğiz. Buna rağmen onlara engel olamıyor ve bize zarar veriyorsa onları öldürmak câizdir, haram değildir. Ev dışında (nasla cevaz verilenler keler, karga, fare, kuduz köpek gibi saldırganlar, akrep, yılan, çaylak hariç) hayvanları öldürmek değildir. En azından mekruhtur.

Öldürülmesine izin verilen yılanın evde bulunması halinde;
Ebu Lubabe (r.anh)'den yapılan rivayette, adı geçen diyor ki;
"Rasûlullah (a.s.), evlerde yaşayan küçük ince yılanların öldürülmesini men'ettiğini, ancak bunlardan kuyruğu kısa maviye çalan renkte olanının ve bir de sırtında beyazımsı iki çizgi, şerit bulunanın öldürülmesine ruhsat verdiğini, zira bu iki tür yılanın gözün ferini aldığını ve kadınların karnında oluşan ceninlerin düşmesine sebeb olduklarını buyurduğunu duydum." (Buharî, bed-i halk: 15; Ebû Dâvud, edeb: 163; Nesâî, hac: 84; Ahmed: 2/29, 49, 83,147,157)

Ebû Sâid (r.anh)'den yapılan rivayette, Rasûlullah'ın (a.s.) şöyle buyurduğu belirtilmiştir:
"Şubhesiz ki sizin evlerinizde yaşayan yılanlar vardır. Onları üç defa uyarınız (ev halkına görünmemeleri rahatsız etmemeleri hususunda uyarıda bulununuz). Ondan sonra tekrar size görünürlerse öldürünüz."
(Ebû Dâvud, edeb: 162; Tirmizi, sayd: 15; Ahmed: 3/27) Muslim'deki rivayette "üç gün uyarıda bulununuz" buyurulmaktadır.


Öldürülmesi Yasak Olan Hayvanlar

عن ابن عبّاس رَضِيَ اللّهُ عَنْهما قال
نَهَى رَسولُ اللّهِ
# عَنْ قَتْلٍ أرْبَعٍ مِنَ الدّوَابِّ : النَّمْلَةِ، وَالنّحْلَةِ، وَالْهُدْهُدِ، وَالصُّرَدِ
. أخرجه أبو داود
İbnu Abbas (radıyallahu anhumâ) anlatıyor:
"Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) dört hayvanın öldürülmesini yasakladı: "Karınca, arı, hudhud, surad (sarı ve yeşil renkli ağaçkakan kuşu)."
(Ebu Davud, Edeb 176, 5267; Kutub-i sitte, Katl, 1, 4951)


Abdurrahman b. Osman (r.anh) den yapılan rivayette, adı geçen diyor ki:

"Bir tabib, Rasulullah'ın (a.s.) yanında bir ilaçtan (tedavi etme maddesinden) bahsetti. Bu ilaçta kurbağanın da bulunduğunu (yani terkibinde kurbağa da bulunduğunu) söyledi.
Bunun üzerine Rasulullah (a.s.) Efendimiz kurbağanın öldürülmesini men'etti.
"

(Nesâi, sayd: 36; Ahmed: 3/453, 499; Dârimî, edâhî: 26)

Harem Dahilinde Olunsa Bile Öldürülebilecek Hayvanlar

Hanefî'lere göre:
îhramlı kimsenin pire, sivrisinek, karasinek, yılan, akrep, fare, kurt, karga, çaylağı öldürmesi caizdir. Diğer canavarlar da saldırırlarasa, onları da öldürmesinde bir sakınca yoktur.

Pire, sivrisinek, karasinek ve benzeri haşerat av kapsamına girmez. O balamdan bunlar insana eziyet veren-cinstendirler. Yılan, akrep, fare, kurt, karga ve çaylak hakkında ise, Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz bunların hilde de, haremde de öldürülmelerini emretmiştir. (el-İhtiyar Ta'lilu'l-Muhtar-: 1 /145'den özet)

Şafîî'lere göre:
Av hayvanlarından eti yenilmeyenler iki gruba ayrılır:
Bir grubu saldırgan mutecavizdir ki, onda zarar verme söz konusudur. Aynı zamanda eti de yenilmez, îhramlı kimse onları öldürebilir. Mesela arslan, kurt, kaplan, karga, çaylak, akrep, fare ve ısırgan köpek bu cümledendir. Îhramlı bunların küçüğünü de, büyüğünü de öldürebilir. İsterse bunlar ona saldırmasın ve zarar vermesin..
Diğer bir grup ise, onların da eti yenilmez ve ihramlı için zararlı da değildirler. Meselâ kartal, doğan gibi yırtıcı kuşlar; akbaba, keler, kertenkele, sokak kedisi ve benzeri eti yenilmeyen hayvanları ihramlının öldürmesinden dolayı fidye gerekmez. O bakımdan ihramlı diğer haşeratı da öldürebilir. Ancak başında zuhur eden bitleri giderdiği takdirde fidye olarak bir sadaka vermesi hayırlıdır.

Hem bu mezhebe göre, sadece eti yenilen kara hayvanlarının av kapsamına girenleri öldürmekten dolayı fidye gerekir. Diğerlerinden dolayı gerekmez. (Şafiî, el-Umm: 208, 209'dan özetlenerek)

Hanbelî'lere göre:
Kara hayvanlarından av kapsamına girip eti yenilmeyenleri öldürmekten dolayı ceza gerekmez. Meselâ yırtıcı, parçalayıcı canavarlar, haşerattan habis ve zararlı olanlar ve kuşlardan yırtıcı olanlar bu cümledendir. Bunları öldüren ihramlıya ceza gerekmez. (Şemsuddin İbn Kudame, eş-Şerhu'l-Kebir: 3/284) Böylece ısırgan köpek, karga, fare, akrep, yılan, çaylak ve benzeri hayvanlar hakkındaki cevaz, bu gibi zararlı hayvanları da kapsamaktadır.

Malikî'lere göre:
Vahşi, yırtıcı, parçalayıcı hayvanları ihramlının kendisine saldırsın, saldırmasın öldürmesi caizdir. Bundan dolayı ceza gerekmez. Yabanî kediyi ve tilkiyi, saldırsa bile öldürdüğü takdirde ceza gerekir. Ancak İbn Kasım ve Sahnun'a göre, bunlar saldırdığı takdirde ceza gerekmez. Aynı zamanda İmam Malik'e göre, yırtıcı kuşları öldürmekten dolayı ceza gerekir. Çünkü ona göre kuşların hepsinin eti yenilir. (Sahnun, el-Mudevvenetu'l-Kûbra: 1/442, 443)

***


Not:
Öldürülmesi mubah kılınan hayvanlara fasık denmektedir. Lugatte fasık, çıkan mânasına gelir. Yani kulluktan çıkan, emir dinlemeyip dışına çıkan insana fasık denir. Hayvanlara da fasık denmesi, diğerlerinin umumi adetinden (insanlara faydalı olmak) çıkmalarından ileri gelir.
Hanefîlerle Malikîlere göre, bu hayvanlar, eziyete sebep olup zarar verdikleri için fasık diye adlandırılmış ve öldürülmeleri tecviz edilmiştir.
Şafiî'ye göre, etleri yenilmediği ve diğer hayvanların hükmünden çıkarılarak öldürülmeleri caiz kılındığı için bunlara fasık denmiştir. Sayılan bu zararlı hayvanları, ihramlı bir kimse de öldürebilir, fidye gerekmez.
Hadisete geçen Kelb-i Akur'u bazı alimler kuduz köpek diye anlamıştır. Bazıları bununla saldırgan olan bütün hayvanları anlamıştır. Kurt, aslan, kaplan, pars gibi. Bunlar saldırınca yaralar, hatta öldürürler. İnsana saldırmayan tilki ve sırtlana kelb-i akur denmez.
Cumhur-u ulemâ "Diğer zararlı hayvanlar da bu hayvanların hükmüne tabidir, öldürülmeleri caizdir" der.


en-cok-hangi-haserelere-karsi-ilaclama.jpg
5 fasık.jpg
 
Benzer konular Forum Tarih
Nesîbe Lena Makaleler 1 896
Ebu Muhammed Eymen Kur'an ve Sünnete Göre Rukye 11 8K
ruveyda Makaleler 3 2K
rucane İslami Eğitim 3 5K

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt