Bir zamanlar iki kızıyla birlikte yaşayan yaşlı bir adam vardı.
Kızları her şeyi merak eder ve pek çok soru sorarlardı.
Babaları sorularının kimine cevap verebilirken,kimilerini cevapsız bırakırdı.Ve kısa bir süre sonra kızlar,tüm sorularına cevap verebilecek birine ihtayaç duymaya başladılar.
Bu nedenle babaları onları dağda tek başına yaşayan bir bilgenin yanına göndermeye karar verdi.Kızlar kısa süre sonra bilgenin yanına gittiler ve ona ardı arkası kesilmeyen sorular sormaya başladılar.
Sorular,sorular,,sorular...
Babalarının aksine bilge kızların tüm sorularını cevaplayabiliyordu.Aradan aylar geçti.Giderek kızların canı sıkılmaya başlamıştı.Ne sorarlarsa sorsunlar bilge kişi soruları tek tek cevaplayabiliyordu.
Zaman geçtikçe bilgenin her soruyu cevaplayabilmesi karşısında kızmaya başladılar.Ona bir oyun oynayıp cevaplayamayacagı bir soruyu bulmaya kara verdiler.Bir gün büyük kız kardeş elinde masmavi sevimli bir kelebekle geldi eve.
''Aklıma çok güzel bir fikir geldi''Dedi, küçük kız kardeşine.
'Bu güzel kelebeği ellerimde saklayacağım ve bilgeye gidip ellerimin içindeki kelebeğin canlımı yoksa ölümü olduğunu soracagım.
''Sonrada bilgeye oynayacağı oyunu açıkladı:''Bilge kelebeğin ölü olduğunu söylerse ellerimi açacagım ve kelebeği serbest bırakacağım.Canlı olduğunu söylerse o zaman ellerimi sıkıca kapatacağım ve bilemediniz işte..
Kelebek ölü diyeceğim.''Yani ne cevap verirse versin sonunda sorumun doğru cevabını bilmemiş olcak.
''İki kız kardeş akıllarına koyduklarını yapmak için gittiler agacın altında oturan bilgeye bir soru sormak istediklerini söylediler.
Büyük kız kardeş,arasında kelebeği sakladığı ellerini uzatarak,bilge kişiye sordu:
''Ellerimin arasında bir kelebek var''dedi.''söyleyebilirmisiniz,bu kelebek canlımı yoksa ölümü?
Bilge kişi iki kız kardeşin yüzlerine baktı ve bir süre birşey söylemedi.
Sonra gülümseyerek onlara yaşamları boyunca kulakalrında küpe olarak kalacak bir yaşam dersi verdi:
''Sen akllı bir kızsın''dedi''Bu sorunun cevabı da aynen kelebek gibi senin ellerinde...''
Genç..
delişmen...
Kanı hızlı akan...
Hayata meydan okuyan ve onu test etmek isteyendir genç.
Hayatın bizatihi bir test,bir sınav oldugunu kolayca anlayamayan türlü türlü tercihler arasında sekerken hayatın yüzeyinde kayıp gittiğini farkedemeyen de genelde gençlerdir.
Oyüzden değilmidir,o şerefli sözde
''GENÇLERİN EN HAYIRLISI YAŞLILARA BENZEYENDİR'' buyurulmuştur.
Yaşı genç olsada bir yaşlının bilgeliğini kuşanabilen hayatın derinine inebilen sorularının cevaplarının aslında hep kendi elinde saklı olduğunu bilebilen gençtir,hayırlı genç.
İnsan en çok gençken zalimdir.Ve en çokta kendine zalimdir.
Odagını kendine değilde dışarıya ayarladığında kendine zulme inen ilk basamağa adım atmıştır.
Onun insafsız eleştiri oklarından herkes nasibini alır,kendisi hariç.!!
Oysa insan öncelikle kendinden sorumludur.Çevresini,topluımunu,dünyasını değiştirmenin yolunun kendinden geçtiğini anladığında genç bilgelik yoluna girmiş demektir.
Ellerinın yıkmak için değil,yapmak için,reddetmek için değil kucaklamak için yumruk yapıp sıkmak için değil,duayla gökyüzüne açılmak için verildiğini farkettiğinde işte o zaman genç hayat karşısında özgür olabilecektir.
O zaman bir kelebek narinliğinde eline emanet edilen gençlik nimetinin kıymetini bilecektir...
Kızları her şeyi merak eder ve pek çok soru sorarlardı.
Babaları sorularının kimine cevap verebilirken,kimilerini cevapsız bırakırdı.Ve kısa bir süre sonra kızlar,tüm sorularına cevap verebilecek birine ihtayaç duymaya başladılar.
Bu nedenle babaları onları dağda tek başına yaşayan bir bilgenin yanına göndermeye karar verdi.Kızlar kısa süre sonra bilgenin yanına gittiler ve ona ardı arkası kesilmeyen sorular sormaya başladılar.
Sorular,sorular,,sorular...
Babalarının aksine bilge kızların tüm sorularını cevaplayabiliyordu.Aradan aylar geçti.Giderek kızların canı sıkılmaya başlamıştı.Ne sorarlarsa sorsunlar bilge kişi soruları tek tek cevaplayabiliyordu.
Zaman geçtikçe bilgenin her soruyu cevaplayabilmesi karşısında kızmaya başladılar.Ona bir oyun oynayıp cevaplayamayacagı bir soruyu bulmaya kara verdiler.Bir gün büyük kız kardeş elinde masmavi sevimli bir kelebekle geldi eve.
''Aklıma çok güzel bir fikir geldi''Dedi, küçük kız kardeşine.
'Bu güzel kelebeği ellerimde saklayacağım ve bilgeye gidip ellerimin içindeki kelebeğin canlımı yoksa ölümü olduğunu soracagım.
''Sonrada bilgeye oynayacağı oyunu açıkladı:''Bilge kelebeğin ölü olduğunu söylerse ellerimi açacagım ve kelebeği serbest bırakacağım.Canlı olduğunu söylerse o zaman ellerimi sıkıca kapatacağım ve bilemediniz işte..
Kelebek ölü diyeceğim.''Yani ne cevap verirse versin sonunda sorumun doğru cevabını bilmemiş olcak.
''İki kız kardeş akıllarına koyduklarını yapmak için gittiler agacın altında oturan bilgeye bir soru sormak istediklerini söylediler.
Büyük kız kardeş,arasında kelebeği sakladığı ellerini uzatarak,bilge kişiye sordu:
''Ellerimin arasında bir kelebek var''dedi.''söyleyebilirmisiniz,bu kelebek canlımı yoksa ölümü?
Bilge kişi iki kız kardeşin yüzlerine baktı ve bir süre birşey söylemedi.
Sonra gülümseyerek onlara yaşamları boyunca kulakalrında küpe olarak kalacak bir yaşam dersi verdi:
''Sen akllı bir kızsın''dedi''Bu sorunun cevabı da aynen kelebek gibi senin ellerinde...''
Genç..
delişmen...
Kanı hızlı akan...
Hayata meydan okuyan ve onu test etmek isteyendir genç.
Hayatın bizatihi bir test,bir sınav oldugunu kolayca anlayamayan türlü türlü tercihler arasında sekerken hayatın yüzeyinde kayıp gittiğini farkedemeyen de genelde gençlerdir.
Oyüzden değilmidir,o şerefli sözde
''GENÇLERİN EN HAYIRLISI YAŞLILARA BENZEYENDİR'' buyurulmuştur.
Yaşı genç olsada bir yaşlının bilgeliğini kuşanabilen hayatın derinine inebilen sorularının cevaplarının aslında hep kendi elinde saklı olduğunu bilebilen gençtir,hayırlı genç.
İnsan en çok gençken zalimdir.Ve en çokta kendine zalimdir.
Odagını kendine değilde dışarıya ayarladığında kendine zulme inen ilk basamağa adım atmıştır.
Onun insafsız eleştiri oklarından herkes nasibini alır,kendisi hariç.!!
Oysa insan öncelikle kendinden sorumludur.Çevresini,topluımunu,dünyasını değiştirmenin yolunun kendinden geçtiğini anladığında genç bilgelik yoluna girmiş demektir.
Ellerinın yıkmak için değil,yapmak için,reddetmek için değil kucaklamak için yumruk yapıp sıkmak için değil,duayla gökyüzüne açılmak için verildiğini farkettiğinde işte o zaman genç hayat karşısında özgür olabilecektir.
O zaman bir kelebek narinliğinde eline emanet edilen gençlik nimetinin kıymetini bilecektir...