Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Ezan Okunurken Çalgı, İlahi veya Neşid Dinlemenin Hükmü??

  • Konbuyu başlatan şeriatkılıcı
  • Başlangıç tarihi
Ş Çevrimdışı

şeriatkılıcı

Misafir
Selamun aleyküm. benim bi sorum olacak ezan okunurken neşid vb şeyler dinlemenin dinen bi sakıncası varmıdır?? ve bu konuyla ilgili ayet veya hadis varmıdır?ayrıca müzik dinlemenin ezan okunurken veya okunmazken dinlemenin sakıncalı olduğunu biliyorum peki ya neşid?? cevaplarınız için şimdiden teşekkürler...
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Bu din bize nasıl def-i hacet yapacağımızı dahi bildirmiştir.

Selman-ı Farisi (r.anh): "Rasulullah (s.a.v.) bize her şeyi, hatta nasıl def-i hâced yapacağımızı bile öğretti" (Sahih-i Muslim, 1401 C: 1, Sf: 223, K. Tahâra: 17 Hadis No: 57 (262) diyerek, teferruat gibi görülen meseleleri dâhi öğrettiğini haber vermiştir.


Ezan okunurken de Rasulullahın talimatları mevcuddur. Bu Allah ve rasuluna saygı ve sevmenin nişanelerindendir. Ayrıca Rasulullah (s.a.v.)in bizden yapıp söylememiz ve dua etmemizi istedikleri gibi yapılması gerekenleri terk etmiş olarak bayağı insanların seviyesi ve tutumuyla benzerlik göstermiş (Haşa) oluruz.
Bir kişi meşru olan neşide veya herhangi bir haber vs meşgul olabilir dinleyip izleyebilir. Fakat ezan zamanı, dua ibadet zamanlarında ara verip, yapılması gerekenleri yaptıktan dinlemesinde sakınca yoktur. Kafirleri çıldırtan ; İslamın hakimiyeti Allah ve Rasulullahı duyuran, şeriatı ilan eden ilanlara biz dahi saygı göstermez kaale almazsak biz kimin sünnetine uymuş oluruz?
Şimdi Ezan okunurken ve okunduktan hemen sonra ummetim diyenlerin yapacakları nelerdir, bunları okuyalım:


Ezanı duyan kimsenin söylenenleri tekrar ederek, muezzinin dediği gibi söylemesi sünnettir.
Çünkü Ebu Said el-Hudri Radıyallahu anh'dan gelen rivayete göre Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
"Ezanı duyduğunuz vakit muezzinin dediği gibi siz de söyleyiniz."

[ Muslim, I, 288, Hadis no: 383 ]

Ancak hayyaale's-salah ile hayyaale'l-felah cümlelerinde: "Lâ havle velâ kuvvete illâ billah: (Allah ile olmadıkça hiçbir şeye güç ve kuvvet yetirilemez.") der.

Ayrıca Ömer b. el-Hattab Radıyallahu anh'dan şöyle dediği de rivayet edilmiştir:
Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:
"...Sonra hayyeale's-salah dedi. O: lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah buyurdu. Sonra (muezzin): hayyeale'l-felah dedi. O (Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem) lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah, dedi."

[ Muslim, I, 289, H. no: 385 ]

Muezzine, muezzinin sesini duyana, muezzine karşılık verene, bundan sonra Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'e salavât getirmesi, daha sonra Allah'tan ona "el-vesîle"yi vermesini istemek sünnettir.
Çünkü Abdullah b. Amr b. el-Âs Radıyallahu anh'dan gelen rivayete göre o Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'i şöyle buyururken dinlemiştir:
"Muezzini duyduğunuz vakit onun dediği gibi deyiniz. Sonra bana salât (ve selâm) getiriniz. Çünkü kim bana bir defa salât (ve selâm) getirirse, Allah onun karşılığında ona on defa salât getirir. Sonra benim için Allah'tan "el-vesile"yi dileyiniz. Bu, cennette Allah'ın kullarından sadece bir kula verilecektir. Onun kendim olacağımı ümit ederim. Her kim benim için "el-vesile"yi isterse, benim de şefaatim ona helâl olur."

[ Muslim, I, 289, Hadis no: 384 ]

Câbir b. Abdullah Radıyallahu anh'dan rivayete göre Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:



"Her kim ezanı duyduktan sonra "Ey bu eksiksiz davetin ve kılınacak olan namazın Rabbi olan Allah'ım! Sen Muhammed'e el-vesîle’yi (denilen o makamı) ve "fazilet"i ver. Onu kendisine vaadettiğin "Makam-ı Mahmud'a yükselt." derse kıyamet gününde benim şefaatim ona helâl olur."

[Buhârî, I, 152 ]

"Allahumme rabbe hâzihî'd-da'veti't-tâmmeh ve's-salâti'l kâimeh, âti Muhammeden'il vesîlete ve'l-fadîlete ve'b'ashu mekamen Mahmûden ellezi veadteh. İnneke la tuhliful mîâd.
( "Allâh'ım! Ey bu tam dâvetin, yâni mubârek ezânın ve kılınmak üzere bulunan namazın mukaddes Rabbi. Peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)'e vesîleyi ve fazîleti ihsan et ve O'nu, kendisine va'd buyurmuş olduğun Makâm-ı Muhmûd'a eriştir. Şubhe yok ki, sen va'dinden dönmezsin.")


Ezan duasında da gördüğümüz gibi Rasulullah (s.a.v.) "benim şefaatim ona helal olur" dediği kişinin şefaate hak kazanabilmesini Allaha dua edip Rasulullaha Vesile verilmesini ve Makam-ı Mahmuda yükseltilmesi için dua edilmesine şart koşmuştur.

Çok net anladığımız gibi Rasulullah (s.a.v.) kendisine dua edilmesini (şefaat ya Rasulullah) değil aksine Allaha dua edilmesini ve Allah c.c. den istenmesini buyurmaktadır. Çünkü dua peygambere değil sadece ALLAH c.c. yapılır . Allah'a yapılması gereken dua, peygamberi dahi olsa mahlukatına yapılamaz, şirktir.
Rasulullah s.a.v. , gözlerinin açılması için kendisine gelen a'ma için abdest alıp namaz kılmasını istedikten sonra kendisiyle beraber Allaha el açıp dua etmesini istemiştir.


1732 - Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ezanla kaamet arasında yapılan dua reddedilmez (mutlaka kabule mazhar olur.) "
"Öyleyse, dendi, "ey Allah'ın Rasûlu, nasıl dua edelim?"
"Allah'dan, dedi, dünya ve âhirat için âfıyet isteyin!"
( Ebû Dâvud, Salât 35, (521); Tirmizî, Salât 46, (216), Daavât 138, (3588, 3589).


1722 - Nu'man İbnu Beşîr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.v.): "Dua ibadetin kendisidir" buyurdular ve sonra şu âyeti okudular.
"Rabbiniz: ''Bana dua edin ki size icâbet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir" buyurdu." (Gâfır 60).
( Tirmizî, Tefsir, Gâfir, (2973); Ebû Dâvud, Salât 358, (1479).



Kullarım sana beni sorduğu zaman onlara ilet ki şubhesiz ben çok yakınım. Bana dua edince , dua edenin duasına icabet ederim. O halde onlarda benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinlerki dosdoğru yolu bulmuş olsunlar” (Bakara 186)




Sa'd İbni Ebî Vakkas radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:


"Kim muezzini işittiği zaman:
"Tek olan ve ortağı bulunmayan Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve rasulü olduğuna şahidlik ederim. Rab olarak Allah'tan, rasûl olarak Muhammed'den, din olarak İslam'dan razı oldum, derse, o kimsenin günahları bağışlanır."
(Muslim, Salât 13. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 42; Nesâî, Ezân 38; İbni Mâce, Ezân 4)

Aynı bahis ile ilgili olarak Beyhakî'nin rivayetinde ilk duanın sonunda bir de: "İnneke lâ tuhlifu'l-mîâd = Şubhesiz ki sen vaadinden caymazsın" ilâvesi vardır ki, biz de dualarımıza bunu ilâve ederiz.
Hadiste geçen "ezanı işittiği zaman" sözüyle anlatılmak istenen, ezanın tamamını işittikten sonra demektir.
 
Üst Ana Sayfa Alt