Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Farz Namazların 3 Ve 4. Rekatında Zamm-ı Sure Neden Okunmaz?

0 Çevrimdışı

0645

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Kıymetli kardeşlerim benim Namazla ilgili bir müşkülüm var.farzların 3.4.rekatlarda zam-mı sure okumuyoruz.okunmamasının sebebi hikmeti nedir acaba.bu konuyu anlatırsanız memnun olurum.saygılarımla.ALLAH aemanet olunuz. :teşekkür
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
0645;139229' Alıntı:
Kıymetli kardeşlerim benim Namazla ilgili bir müşkülüm var.farzların 3.4.rekatlarda zam-mı sure okumuyoruz.okunmamasının sebebi hikmeti nedir acaba.bu konuyu anlatırsanız memnun olurum.saygılarımla.ALLAH aemanet olunuz. :teşekkür

Selamun aleykum kardeşim :

Öğle Namazının Farzının Son İki Rekâtında Fâtiha’dan Sonra Okuduğu Âyetler



Son iki rekâtta sadece Fâtiha’yı okumakla yetinirdi.”
(Buhârî, Sıfatu's-salât 26 (45), c.2, s.779; Muslim, Salat 155 (451), c.3, sf: 1412.)


Her Rekâtta Fâtiha Okumanın Farziyeti

Peygamber (s.a.v.) “namazını düzgün kılmayan kişiye”, her rekâtta Fâtiha’yı okumasını emretmiştir.
Birinci rekâtta Fâtiha’yı okumasını emretmiş, (Ebû Dâvud, Salât 131, 132 (818), c. 3, sf: 271) ard
ından ona şöyle demiştir:
Artık namazının tamamında böyle yap.”

(Buhârî, Sıfatu's-salat 14,41 (26, 62), c.2, sf: 766, 790-791; Muslim, Salat 45, 46 (397), c. 3, sf: 1258-1259) (Bir başka rivâyette bu: “her rekâtta” diye geçmektedir) (Ahmed b. Hanbel , sahih)

İkindi Namazı
“Allah Rasûlu‎ (s.a.v.) ilk iki rekâtta Fâtiha ve birer sûre okurdu. Birinci rekâtta ikinci rekâttan daha uzun okurdu.” (Buhârî, Sıfatu's-salat 15 (28, 31), c.2, sf: 767, 769; Muslim, Salat 154 (451), c.3, s.1411; İbn Mâce, İkametu's-salât 5 (819), c. 3, s. 27)

Sahâbe, “Peygamber’in, insanların birinci rakâta yetişmelerini sağlamak için böyle yaptığını düşünürlerdi.” (Ebû Dâvud, Salât 124, 125 (800), c.3, sf: 246)

Her birinde on beş âyet kadar, öğle namazının ilk iki rekâtında okuduğunun yarısı kadar okurdu.”
Son iki rekâtta sadece Fâtiha’yı okuduğu olurdu.”
(Buhârî, Sıfatu's-salât 26 (45), c.2, s.779; Muslim, Salat 155 (451), c.3, sf: 1412)



----------


103. Namazın İlk İki Rekatını Uzun Son İki Rekatını İse Kısa Tutmak

770- Ebû Avn, Câbir İbn Semure'nin şöyle dediğini duymuştur:
"Ömer Sa'd'a şöyle demişti; Namaz da dahil olmak üzere her konuda hakkında şikayette bulundular. Bunun üzerine Sa'd şu cevabı verdi; Ben namazların ilk iki rekatını uzun son iki rekatını ise kısa tutuyorum. Ben Rasûlullah'a uyarak onun kıldırdığı namazı kıldırdıktan sonra onların ne söyledikleri hiç umurumda bile olmaz! Ömer (r.anh) onun bu cevabına şöyle mukabelede bulundu: Doğru söylüyorsun, zaten biz de senin söylediğin gibi davrandığını düşünüyorduk."
(İbn Hacer, el Fethul Bâri ; C: 2)


107. Son İki Rekatta Fatiha Sûresini Okumak

776- Abullah İbn Ebû Katâde babasının şöyle dediğini nakletmişür:
"Rasûlullah öğle namazının ilk iki rekatında Fatiha sûresi ile birlikte birer sûre daha okurdu. Son iki rekatta ise sadece Fatiha sûresini okurdu ve okuduğu âyetleri bize duyururdu. İlk rekatları ikinci rekatlara göre daha uzun tutardı, ikindi ve sabah namazlarında da aynısını yapardı."


108. Öğle Ve İkindi Namazlarında Gizli Okumak

111- Ebû Ma'mer şöyle demiştir:
"Habbâb'a, Rasûlullah (s.a.v.) öğle ve ikindi namazlarında (Kur'an) okur muydu?' diye sorduğumda bize Evet' diye cevab vermişti.
Biz 'Peki siz O'nun okuduğunu nasıl anlıyordunuz?' diye tekrar sorunca şöyle demişti: Sakalının oynayıp durmasından anlardık."



109. İmamın Okuduğu Ayeti Cemaate Duyurması

778- Abullah İbn Ebû Katâde babasının şöyle dediğini nakletmiştir:
"Rasûlullah öğle ve ikindi namazlarının ilk iki rekatında Fatiha sûresi ile birlikte birer sûre daha okur ve bazen okuduğu âyetleri bize duyururdu. İlk rekatları da daha uzun tutardı."


111. İmamın Açıktan Âmîn Demesi

Atâ şöyle demiştir: "Âmîn demek bir duadır. Abdullah İbnu'z-Zubeyr namaz kıldırdığında hem kendisi hem de cemaat 'Âmîn' derdi. Hatta yükselen ses mescidde yankılanırdı.

Ebû Hureyre namaz kıldıran imama: 'Benden önce harakât edip de beni seninle birlikte Âmîn demekten mahrum bırakma!' derdi."

Nâfi' şöyle demiştir: "Abdullah İbn Ömer 'Âmîn' demeyi terk etmezdi ve cemaati de bunu söylemeye teşvik ederdi. Ben ondan Âmîn' demenin çok hayırlı olduğuyla ilgili pek çok söz işittim."

780- Ebû Hurayra, Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu naketmiştir:
"İmam 'Amîn' dediği zaman siz de 'Âmîn' deyin. Zira meleklerle aynı anda 'Amîn' demeye muvaffak olan bir kimsenin geçmiş günahları bağışlanır."

İbn Şihâb şöyle demiştir:" Rasûlullah Âmîn' derdi
(İbn Hacer el Fethul Bari ; C: 2)


Allah Rasulu (s.a.v.) : "Beni nasıl namaz kılarken görüyorsanız siz de o şekilde kılın" buyurmuştur.
(Buharî, Ezan, 18; Ahmed b. Hanbel, Musned, 5/53)


İlgili Konu:


Sünnet Namazların 3 Ve 4. Rekatında, Fatihadan Sonra Zamm-ı Sure Okumanın Hükmü Nedir?
Çözüldü - Sünnet Namazların 3 ve 4. Rekatında, Fatihadan Sonra Zamm-ı Sure Okumanın Hükmü Nedir?
 
0 Çevrimdışı

0645

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Kardeş emek vermşsin tşk ederim.Fakat oradaki hikmeti anlayamadım .beni mazur gör.Efendimizden böye gördük deyip tefekkür etmiyelimmi?saygılar.
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
0645;139283' Alıntı:
Kardeş emek vermşsin tşk ederim.Fakat oradaki hikmeti anlayamadım .beni mazur gör.Efendimizden böye gördük deyip tefekkür etmiyelimmi?saygılar.
Kuran ve sünnette açıklanmamış konular hakkında insanların açıklamaları , zandan , tahminden öteye gitmez. O konuda kendi düşüncelerini yansıtacaklardır. Doğru da olabilir yanlışda. Kesin hükümler değillerdir.
Mesela bir alim "neden 2 defa secde yapıyoruz?" sualine "şeytan 1 defa dahi secde yapmaktan çekinmişken insanın 2 kez secde yaparak üstünlüğünü ve imanını ortaya koymak içindir" demiştir. Evet bu ifade doğru da olabilir yanlışta. Allahın (c.c.) namazda 2 defa secde etme hikmetini veya başka rukunlarla ilgili hikmetinin aslını ancak Allah c.c. kendisi bilir. Rasulullah (s.a.v.) bildirmemişse insanlar ancak kendi zanlarını , bilgilerince ifade edebilirler.
Allahrasulundan başka herkesin sözü alınırda bırakılırda. Hele ki Allahın hikmeti konusunda daha da hassastır.

İnsanlar sadece tefekkür edip kendilerince izahatlarda bulunabilirler ama illa bu işte Allahın kastı budur denilemez.

Soruna gelirsek 3 ve 4. rekatlardaki zamm-ı sure okunmama ya da tersinden bakarak 1 ve 2. rekatlarda neden fatihadan sonra zamm-ı sure okuyoruz ? diye de bir başkası düşünebilir.
Farz ibadetler Allah c.c. emirleridir. Bu ibadetlerin uygulanışını Kelime-i şehadetin ikinci yarısı olan "Muhammeder Rasulullah" cümlesinde buluyoruz. Allahın emirlerini peygamber efendimizin tatbikinden alıyoruz. Aksi taktirde her kes kendine göre farklı farklı uygulardı.
Allahrasulunun şer'i meseleerde nefsinden konuşmadığını (vahiyle hareket ettiği) (Necm, 2-3) biliyoruz. Rasulullahın hiç bir ashabı da bunu bildiğinden Rasulullahın ibadetlerini kendine sorarark "neden böyle yaptın , niye böyle tuttun, neden oluyor, bu ne ... vb" gibi çeşitli sorular sormaktan ise Peygamberden gördükleri şekilde yapmaya çalışmışlardır.
Mesela onlar farz namazların 3 -4 rekatındaki zammı sure okumamasının hikmetini düşünmekten ise Namazın başlı başına hikmetine anlayıp kavramaya çalışmışlardır.
 
0 Çevrimdışı

0645

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ya da tersinden bakarak 1 ve 2. rekatlarda neden fatihadan sonra zamm-ı sure okuyoruz ? diye de bir başkası düşünebilir.
Farz ibadetler Allah c.c. emirleridir. Bu ibadetlerin uygulanışını Kelime-i şehadetin ikinci yarısı olan "Muhammeder Rasulullah" cümlesinde buluyoruz. Allahın emirlerini peygamber efendimizin tatbikinden alıyoruz. Aksi taktirde her kes kendine göre farklı farklı uygulardı.
Allahrasulunun şer'i meseleerde nefsinden konuşmadığını (vahiyle hareket ettiği) (Necm, 2-3) biliyoruz. Rasulullahın hiç bir ashabı da bunu bildiğinden Rasulullahın ibadetlerini kendine sorarark "neden böyle yaptın , niye böyle tuttun, neden oluyor, bu ne ... vb" gibi çeşitli sorular sormaktan ise Peygamberden gördükleri şekilde yapmaya çalışmışlardır.
Mesela onlar farz namazların 3 -4 rekatındaki zammı sure okumamasının hikmetini düşünmekten ise Namazın başlı başına hikmetine anlayıp kavramaya çalışmışlardır.
Tşk ederim.Bu konuda tam olarak mutmain olamadım .AncakNamazın hikmetinden bahsederseniz ,oradan bir şeyler yakalaya bilirim belki .saygılarımla.
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Kuran ve sünnette açıklanmamış konular hakkında insanların açıklamaları , zandan , tahminden öteye gitmez. O konuda kendi düşüncelerini yansıtacaklardır. Doğru da olabilir yanlışda. Kesin hükümler değillerdir.
Mesela bir alim "neden 2 defa secde yapıyoruz?" sualine "şeytan 1 defa dahi secde yapmaktan çekinmişken insanın 2 kez secde yaparak üstünlüğünü ve imanını ortaya koymak içindir" demiştir. Evet bu ifade doğru da olabilir yanlışta. Allahın (c.c.) namazda 2 defa secde etme hikmetini veya başka rukunlarla ilgili hikmetinin aslını ancak Allah c.c. kendisi bilir. Rasulullah (s.a.v.) bildirmemişse insanlar ancak kendi zanlarını , bilgilerince ifade edebilirler.
Allahrasulundan başka herkesin sözü alınırda bırakılırda. Hele ki Allahın hikmeti konusunda daha da hassastır.
İnsanlar sadece tefekkür edip kendilerince izahatlarda bulunabilirler ama illa bu işte Allahın kastı budur denilemez.
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Namazın Hikmeti

Namazın sayı ve şekil tarafının hikmeti üzerine yorumlar yapılmıştır, ama bunlar beşeridir, kullar kendi hal ve intibalarına göre yapmışlardır, herkesi bağlamaz. Kısaca şunu söyleyebilirim: Namazdan maksat Allah ile daha canlı, daha yakın, daha etkili...ilişki kurmaktır. Bu maksatla yapılan başka bir hareket namazın yerini tutmaz (tutsaydı o da emir veya tavsiye edilirdi). Bu yaklaşma, beraber olma tecrübesinde zihin, şuur ve beden işbirliği yapmalıdır; bu üçlü işbirliği amacı daha kolay sağlar. Ellerimizi yukarıya kaldırarak önümüzdeki dünya işlerini, mâsivâyı (Allah'tan başka ne varsa hepsini) arkaya atarız, sonra O'nun kelamı ile konuşmaya başlarız, bu konuşma bizde bir hasret, bir iştiyak, bir kavuşma arzusu uyandırır, bu arzuyu tatmin için huzurda eğiliriz, bu hareket arzuyu biraz daha kamçılar, yerlere kapanmak isteriz, bu da tam olsun diye tekrar düzelir ve oradan secdeye gideriz, secde kulun Allah'a en yakın olduğu andır, orada mirac yaşanır, sonunda oturur tahiyyât okuruz; tıpkı mirac sonrası Efendimizin okuduğu gibi...


Beş Namaz Beş Vakitte Kılınır

Bazı konular bıkmadan, usanmadan tekrar tekrar tartışılıyor; bunlardan biri de namaz vakitleridir. Sünnî İslam'da, olağanüstü ve olağan dış durumlar haricinde, beş farz namazın beş vakitte kılındığında şüphe yoktur. Hz. Peygamber (s.a.v.) ve ashâbının uygulamaları bilinmektedir; bu uygulama, "yolculuk, tehlike, sıkıntılı durumlar haricinde" beş vakit namazın, bugün de bildiğimiz ve kıldığımız beş ayrı vakitte kılınması şeklinde olmuştur. İlgili âyet ve hadisleri yorumlarken, bunlardan hüküm çıkarırken bu yaygın ve devamlı uygulamanın göz ardı edilmemesi gerekir.
Kur'an-ı Kerim'de -hadislerde olduğu kadar açık olmasa da- beş vakte şöyle işaret edilmiştir:
"Gündüzün güneşin gün ortasını aşmasından gecenin karanlığına kadar namaz kıl; bir de sabah namazını; çünkü sabah namazı şahitlidir" (İsra: 17/78).
İsrâ sûresinin buraya kadarki kısmında umumiyetle ulûhiyet, âhiret ve peygamberlikle ilgili inanç konuları üzerinde durulmuştur. Burada ise ibadetlerin en önemlisi kabul edilen namaz konusuna geçilmektedir. Tefsirlerde genellikle namazın farz kılındığı İsrâ olayının ardından inen sûrenin bu âyetinde beş vakit namaza işaret edildiği belirtilmektedir.
Âyet metnindeki "dulûk", güneşin bir günde izlediği farazi çemberi dönerken gündüz vakti en yüksek noktayı geçerek batmaya (batıya) yönelmesidir. Gün ortasından başlayarak çemberin dörtte üçlük kısmını tamamlaması diye de açıklanmıştır ki bu da ikindi vaktidir. Ayrıca günbatımı için de kullanılmıştır (İbn Âşûr, XV, 182).
Sonuç olarak müfessir İbn Âşûr'a göre "dulûku'ş-şems" deyimi, öğle ikindi ve akşam vakitlerini içermektedir.
Nitekim "ilâ" edatının da bu deyimin birden fazla vakti içerdiğine işaret etmektedir.


Mufessir Şevkânî bu deyimin anlamı konusundaki üç görüşü şöyle sıralar:

a) Zeval vakti (Fahreddin Râzî'ye göre bu çoğunluk görüşüdür; XX, 25);
b) Günbatımı,
c) Güneşin zevalinden batımına kadar geçen süre (İbn Âşûr'un da bu görüşü benimsediğini görmüştük).


Âyet metnindeki "gasak" karanlık demektir, şafağın tamamının kaybolduğu yatsı vaktini ifade eder; "kur'ânu'l-fecr" ise sabah namazına işaret eder. Ayrıca bu deyimin, namaz içinde Kur'an okunması gerektiğini de ima ettiği, bu bütün namazlar için gerekli olmakla birlikte burada sabah namazının örnek olarak anıldığı, nitekim Hz. Peygamber'in uygulaması uyarınca sabah namazında daha fazla Kur'an okunduğu belirtilmektedir.

Sonuç olarak Fahreddin Râzî'nin şu görüşü tercihe şayan görünmektedir (XX, 27):
Âyette başlıca üç vakit zikredilmiştir; "dulûku'ş-şems" öğle ve ikindiyi, "gasaku'l-leyl" akşam ve yatsıyı, "kur'ânu'l-fecr" de sabah namazını ifade etmektedir. Öğle ile ikindinin ve akşamla yatsının bir arada anılması, sıkışık durumlarda bu namazların cem edilebileceğini (öğle ile ikindi, akşamla da yatsı birleştirilerek dört namazın iki vakitte kılınabileceğini) göstermektedir.
Yolculukta ve sıkışık durumlarda namazların, sırası bozulmadan birleştirilerek kılınmasına izin verilmiş olması, beş farz namazın vakitlerinin belli olmaması veya değiştirilmesi mânasına gelmez. Normal hallerde beş farz namaz beş ayrı vakitte kılınacaktır. Bazı mezheplerde namazların, olağan dışı hallerde de birleştirilmesi caiz görülmemiştir. Bu konuda, ilgili hadislere dayanarak en geniş yorumu yapan ve birleştirmeyi, yolculuk dışında da caiz gören alimler de bunun mutad hale getirilmesini, böylece beş vakit namazın vakitlerinin değiştirilmesini caiz görmemişlerdir.
(http://www.hayrettinkaraman.net/yazi/hayat2/0042.htm )
 
Üst Ana Sayfa Alt