bu tarz adamlar lüx içinde yaşayanlardır, rahat arabalarındadır, seramik kaplı evlerindedir... Doğruyu görmek işlerine gelmiyor...
Aynen öyle kardeşim.
Bu adam İstanbuldan Ankaraya genç kızlara hususi ''modern hadis yaklaşımı'' yahut hadis düşmanlığı dediğimiz dersleri vermeye geliyordu.
Hepsi genç kızlardan müteşekkil bir gruba ders veriyordu. Biz ise ne zaman kendisinin ilminden istifade(!) etmeye kalkıştı isek burun kıvırmayla yüzyüze karşı kaldık.
Yeryüzünde yaşayan öyle insanlar vardır ki bunların temel gıdası edindikleri primlerdir. Günümüz şartlarında her insan anasının karnından yetenekli doğuyor.
Heleki internet ortamı... Herkes zihninde yücelttiği her ne varsa onu olabiliyor internette.
Klavye alimi, klavye müceddidi, klavye mücahidi, klavye muhaddisi.
Allahu tealaya hamd olsun ki hem bu dünyada hem ahirette bunlardan intikam alıyor ve yüzlerindeki maskeyi çıkartıyor.
İslami anlamda ise bir takım kişiler edinmek istedikleri primlerini bonuslarını internet üzerindeki sosyal ağlardan çok rahat elde edebiliyorlar.
Bunlar intenet üzerinden coştukça coşarlar esip gürledikçe gürlerler. Lakin bunların yanında bir el ateş edilse yahut ne bileyim alimlik taslayanlarının yanında bir hüccet getirilse kedi gibi sinerler köşeye.
Bunların çoğu samimi değildirler. Tek dilekleri de insanlrın ilgisini çekmek, yeni yeni insanlarlar tanışmak, mümkünse sansasyon yapmaktır.
İlginç bir şekilde karşı cinse zaafiyetleri vardır. Bir kadından gelecek arkadaşlık teklfini ve sair teklifleri redd edemezler etmezler.
Kur yapmak için riyanın kralına baş vururlar. Allahu teala ise bunların riyalarını mutlaka ama mutlaka yüzlerine vurur.
İnsanlar, “İnandık” demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler.
Andolsun, biz onlardan öncekileri de imtihan etmiştik. Allah doğru söyleyenleri de mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.(Ankebut 2-3)