Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Fethullah Gülen: Cami Cemevi Yanyana Olsun

E Çevrimdışı

ENSARİ

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
artık onlar erdi muradına darısı kimlere olsun diyelim.. :)
fethullah-gulen-muslumanligi_150122.gif
 
K Çevrimdışı

Kuşçu

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
MaşaAllah hizmet güzel cami ve cemevi yanyana ama hocaefendi içindekikini daha henüz söylemedi..ileride cami,havra ve kilisede yanyana olursa deme keyfe o zaman ...:cihad:

Akhi, asıl bir papazın arkasında bir saf hristiyan, bir saf müslüman bir saf da yahudi namaz kılarsa işte o zaman değme fetullahın keyfine.
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
MaşaAllah hizmet güzel cami ve cemevi yanyana ama hocaefendi içindekikini daha henüz söylemedi..ileride cami,havra ve kilisede yanyana olursa deme keyfe o zaman ...:cihad:


YIL 2008

Bilkent'e sinegoglu, kiliseli cami

10:15 | 15 Eylül 2008


İhsan Doğramacı’nın babası adına Bilkent’te yaptırdığı caminin belli bir bölümünün sinagog ve kilise olarak ayrılması tartışmaları da beraberinde getirdi. İlahiyatçılar, caminin 120 metrekarelik alanının havra ve kilise olarak ayrılmasında dinen herhangi bir sakınca olmadığını söylerken, oluşabilecek misyonerlik faaliyetlerine karşı da dikkatli olunması yönünde uyarıda bulundular.
TÜM YERYÜZÜ MESCİT’TİR
Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Profesörü Şahin Filiz, ANKA’ya yaptığı açılamada, havra, cami, kilise gibi mekanların dinlerde daha sonra ortaya çıkmış kapalı ibadet alanları olduğunu söyleyerek “Cami, kilise ve sinagogun bir arada bulunmasında, burada birlikte ibadet edilmesinde herhangi bir sakınca yok. Çünkü bütün yeryüzü ibadet edilebilir mescit kılınmıştırö dedi. Profesör Filiz, İslamdininde bütün yeryüzünün mescit olduğuna işaret ederek, “Yani ibadet edilebilen, namaz kılınabilen bir ibadethanedir aslında tüm evren. O nedenle her yerde ibadet edilebilir. Dolayısıyla özel binalara, cami gibi binalara ihtiyaç yokturö dedi. Cami ya da mescidin, insanların bir araya gelerek ibadet edebilecekleri alanlar olarak sonradan ortaya çıktığını ifade eden Profesör Filiz, şunları söyledi:
“Normalde her yerde bütün yeryüzü üzerinde ibadet etmek İslam dinine göre zaten Kuran’da da serbest bırakılmıştır. Dolayısıyla havra, cami, kilise bunlar dinlerde daha sonra ortaya çıkmış kapalı ibadet alanlarıdır. Yani daha sonra bunlar ilgili dinlerle özdeşleşmiştir. Dolayısıyla Hazreti Peygamber döneminde de o zamanki mescitlerde bazı Hıristiyanların ibadet ettiğini biliyoruz. Temiz olmak şartıyla her yerde, her din mensubu ibadetini yapabilir. Bunda hiçbir sakınca bulunmuyor. Tüm yeryüzü ibadet edilebilir bir alandır diyen Kuran’ı Kerim’e göre, kilisede namazın kılınmasında hiçbir sakınca yok."
MİSYONERLİK FAALİYETLERİNE DİKKAT
İlahiyat Profesörü Zekeriya Beyaz ise, bu durumun dinen herhangi bir mahsuru olmadığını belirtirken; doğru bulmadığını da ifade etti. Beyaz, “Misyonerlerin ısrarla halkımızı Hıristiyanlaştırmak istediği bir dönemde böylesi davranışlar onlara hizmet anlamı taşır diye düşünüyorumö dedi. İlahiyat Profesörü Beyaz, kilise ile havra için ayrılan bölümün bir süre fuzuli olarak kalacağını, ardından bir başka hizmet için kullanılacağını düşündüğünü söyledi. Beyaz, bu camiyi “son yılların dinler arası diyalog modasının yansımalarıö sözleriyle değerlendirerek “Zorlama ile olmaz bu konular. Zaten Türk milletinde yabancı dinlere ve milletlere karşı bir düşmanlık yoktur ki, onu yatıştırmak için olur olmaz yerlere kilise ve havra yapılsın" diye konuştu.
İBADETHANELER HALKIN İHTİYACINA GÖRE YAPILIR
Profesör Zekeriya Beyaz, caminin yapıldığı yerde ne Yahudi ne de Hıristiyan olduğunu söyleyerek “Hiç bir cemaat olmayan yere kilise ve havra yapmanın fuzuli masraf ile biraz da gösteriş ve işgüzarlık anlamını çağrıştırdığını düşünüyorum. Ne Hıristiyanlar ibadet eder, ne de Yahudiler var orada. İbadethaneler halkın ihtiyacına göre yapılır" diye konuştu.
Eski YÖK Başkanı İhsan Doğramacı’nın, babası Doğramacızade Ali Sami Paşa adına Bilkent’te yaptırdığı camiden gayrimüslimlerin de faydalanması amaçlanıyor. Caminin 120 metrekarelik alanı havra ve kilise olarak ayrıldı. Kadir gecesi hizmete girecek caminin bir bölümünde namaz kılınırken, diğer bölümlerinde de Hıristiyan ve Yahudi ayinleri de düzenlenebilecek.



d46961c8dba4.jpg



-------------------------------

Doğramacızade Ali Sami Paşa Camii

Vikipedi, özgür ansiklopedi


Doğramacızade Ali Sami Paşa Camii


[TH="bgcolor: #99CC99, colspan: 2, align: center"]Temel bilgiler


[TH]Yer
Ankara, Türkiye

[TR="class: note"]
[TH]İnanç
İslam


[TH]Açılış yılı
2008


[TH]Durum
Etkin


[TH="bgcolor: #99CC99, colspan: 2, align: center"]Mimari

[TR="class: note"]
[TH]Mimar(lar)
Erkut Şahinbaş


[TH]Mimari tür
Cami


[TH="bgcolor: #99CC99, colspan: 2, align: center"]Özellikler


[TH]Minare sayısı
1


Doğramacızade Ali Sami Paşa Camii Ankara'nın Çankaya ilçesinde, Bilkent semtinde bulunan cami.
İhsan Doğramacı tarafından babası Ali Sami Paşa adına yaptırılmıştır. Erkut Şahinbaş'ın mimarı olduğu Türkiye'nin ilk teknolojik camisi sadece ibadet hizmeti vermemektedir. Resim sergisi, konser ve seminerlerin yapılacağı cami, Osmanlı’da olduğu gibi hem ibadet, hem de kültür merkezi şeklindedir. Seminer salonlarının ikisi, talebe göre sinagog ve kilise olarak kullanılacak şekilde tasarlanmış böylece binanın 3 semavi dine birden hizmet edebilmesi sağlanmıştır.
Bir otoparkı ve geniş bir yeşil alanı kapsayan 50 dönümlük arazi üzerinde, 4500 metrekare kapalı alana kurulan, iki yıl süren yapımı 15 milyon dolara mal olan cami, 26 Eylül 2008 Cuma günü açılmıştır. Caminin açılışına, İçişleri bakanı Beşir Atalay, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Necati Çetinkaya, İçişleri eski Bakanı Abdulkadir Aksu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ve Prof. Dr. İhsan Doğramacı katılmıştır. [1]
Doğramacızade Ali Sami Paşa Camisi'nde akıllı bina sistemi uygulanmıştır. Caminin aydınlatma, ısıtma ve soğutma sistemleri bilgisayar kontrollü organize edilmekte, ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemleri namaz vakitlerine göre çalışmaktadır. Yapılacak programa göre ısıtma ya da soğutma sistemi ile havalandırmayla ilgili sistemler namaz vaktinden 30-45 dakika önce devreye girmektedir
İhsan Doğramacı'nın 25 Şubat 2010 tarihinde vefatından sonra 28 Şubat 2010 tarihinde caminin arka tarafında bulunan anıt mezara defnedilmiştir.


--------------------------------------

Ve tahmin ettiğim gibi İlluminati caminin mimarisine egemen olmuş
1-s2.0-S0003682X12003568-gr6.sml
1-s2.0-S0003682X12003568-gr4.sml
1-s2.0-S0003682X12003568-gr2.sml


18475785.jpg
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
İstanbul ve 4 şehre daha Cami-Cemevi yoldaİstanbul Kartal, İzmir Çiğli, Gaziantep, Adana ve Çorum'da cami-cemevi projesi hayata geçirilecek

10 Eylül 2013 Salı - 09:04


Ankara ’da önceki gün temeli atılan ve Fethullah Gülen’in önerisi, Cem Vakfı ile Alevi-Sünni işadamlarının desteğiyle yapılacak olan Cami-Cemevi-Aşevi projesi büyük ses getirdi. Bazı Alevi derneklerinin tepki göstermesi ve çıkan olaylara karşın projeden geri adım atılmayacak. Ankara’dan sonra beş ayrı kentte benzer proje hayata geçirilecek. Bu yerlerin İstanbul Kartal, İzmir Çiğli, Gaziantep, Adana ve Çorum olduğu öğrenildi. Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Eğitim Sağlık ve Araştırma Vakfı Başkanı Kemal Kaya, projeye karşı çıkanlara diyalog çağrısı yaptı. Protestoların demokratik bir hak olduğunu söyleyen Kaya, “Bizler de onlar da medeni insanlarız. Kimin kafasında hangi soru işareti var ise bize aktarsın. Her türlü diyaloğa, soru işaretlerini gidermeye hazırız” dedi.

Radikal gazetesinden Ömer Şahin'in haberine göre, projeyi yürütecek olan Hacı Bektaş-ı Veli Kültür, Eğitim, Sağlık ve Araştırma Vakfı’nda ikisi Sünni 10 yönetici bulunuyor. Kendisi de Alevi olan Vakıf Başkanı Kemal Kaya, Alevi kesimden gelen tepkileri anlamakta zorlandığını söyledi. Bu projenin cemevlerinin ‘statüsü’ açısından bir kazanım olduğunun altını çizen Kaya, karşı çıkanların en büyük kaygısı olan ‘Sünnileştirme-asimilasyon’ iddialarına da açıklık getirdi.


Devlet projesi değil

Alevileri Sünnileştirme gibi projeleri olmadığını vurgulayan Kemal Kaya şunları söyledi:

“Bu proje devlet projesi değildir. İki özel kuruluşun gönülleri kazanmaya dönük çalışmasıdır. İlk kez de uygulanmıyor. Bu model Hacı Bektaş’ta var. Biz her caminin yanına cemevi olsun demiyoruz. İhtiyaç olan yerlerde olabilir. Tarihte Alevilerin devletle sorunu olmuştur ama halk arasında Alevi-Sünni sorunu olmamıştır. Çorum, Maraş, Sivas olayları da böyledir. Dedeler, Alevilerin kanaat önderleridir. Cemleri de dedeler yapacak. Eğer ‘asimilasyon-Sünnileştirme’ gibi kaygıları olanlar varsa gelsinler cemleri denetlesinler.”


‘Mahalle baskısı var’

Mamak’ta Alevilerin yoğun yaşadığı Tuzluçayır’da temeli atılan proje polis müdahalesine yol açan gösterilere neden olmuştu. Vakıf yetkilileri, Alevilerin büyük çoğunluğunun projeyi desteklediği düşüncesinde. Bazı Alevi dedelerinin telefonla arayıp “Tarihe not düştünüz” sözleriyle destek verdiğini söyleyen bir vakıf yetkilisi, “Maalesef yoğun bir ‘mahalle baskısı’ yaşanıyor. Sessiz çoğunluk projenin yanında yer alıyor” dedi


‘İyi niyetli dahi olsa olumlu adım değil’

Eski AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu: Sayın İzzettin Doğan’ın “Böyle bir kompleks inşa edilecek, parayı da onlar verecek” yaklaşımı rencide edicidir. 12 Eylül’ün ‘karıştır barıştır’ politikası akla geliyor. İnsanlar inançlarından mutludur; onları dönüştürücü çabalara gitmemelidir. Bu girişimi iyi niyetli dahi olsa, anlamlı ve olumlu bulmuyorum.


Şah Kulu Sultan Dergâhı Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Taştekin: Keşke bu proje Başbakan veya Cumhurbaşkanımız tarafından ilan edilseydi. O zaman toplumsal barışa dönük bir adım olurdu. Gülen Cemaati ile parelel düşünen İzzettin Hoca’nın bu proje için Alevilerin fikirlerine başvurması gerekirdi. Sonunu düşünmeden ‘evet’ demesi bizi incitti, kendisini küçük düşürdü. Bizim talebimiz, cemevlerinin yasal statüye kavuşması ve laik devletin inanç merkezlerine karışmamasıdır. O para helal midir, değil midir; biz nereden bileceğiz? Burada nasıl ibadet yapacağız? Bizim itirazımız, kompleksin cemaat tarafından yapılmasınadır. Düşünün, Aleviler ramazan ayında buraya gitti, saz çaldı, o zaman ne olacak?


Hacı Bektaşi Veli Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez: Alevi geleneğinde cami yoktur. Hacıbektaş Dergâhı’nda vardır fakat o da Osmanlı tarafından zorla yapılmıştır. Proje asimilasyon programıdır.


Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu: Dayatmacı bir zihniyetin ürünü. Kabul edilemez. Tarihsel olarak tasavvufî akımlarla yakın ilişkisi olsa da Sünni/müteşerri İslam’da anlaşıldığı şekliyle klasik bir tarikat değildir. Cemevleri Alevi ibadethanesidir.


‘Baba Mansur’ soyundan gelen Alevi kanat önderlerinden Seyit Derviş Tur: Cami-Cemevi Kültür Merkezi Alevi-Sünni kardeşliğini pekiştiren bir projedir. Protesto için sokağa çıkan canlarımız eski siyasetçilerdir. Çoğu şimdi derneklerimizin, federasyonlarımızın, vakıflarımızın başına geçtiler. Bunlar, Alevilerin bugüne kadar gelen hükümetlerle olsun bugünkü hükümetle olsun barışık olmasını istemezler.


‘Türkmen Alevi Bektaşi Derneği Genel Başkanı Özdemir Özdemir: “Fethullah Hoca’nın uzattığı samimi, dost eli, düşman eli değil. Protestolarla geri çevrilmemeli. İzzetin Hoca, samimi bir insan olduğu için Alevi kardeşlerimiz için uygun görüp, uygulamak istemiş.


Aydos Dernekler Federasyonu Başkanı Nurikan Akdemir: İnsanların ortak paydalarını bir arada yaşayabildiği, aynı yerde insanların birbirine, kimliğine saygı gösterdiği bu projeye destek veriyoruz. Sünni kesimde de Alevilik üzerine bazı algılar vardı. Onları da yıkmış olacak. Onlar da Aleviliğin ibadet şeklini, İslam’ın bir yorum farkıyla ibadet yaptığını görecekler.


Hacı Bektaşi Veli Kültür Eğitim Sağlık ve Araştırma Vakfı Başkanı Kemal Kaya: Cemevlerinin statü kazanması konusunda bir adım bu. Arkadaşların neye itiraz ettiğini anlayabilsem... Belki sermayesine itiraz ediyorlardır ama susamışsınız, suya ihtiyacınız var, suya birisi kova sallamış, içmemezlik yapar mısınız?


Alevi dedesi Celal Abbas Bektaşoğlu: Senelerdir zıtlaşıldı, ne geçti elimize, hangi tarafın eline ne geçti? Protestocular marjinal gruplar. Suyu bulandırmak istiyorlar.


Olaylı tören

Cami- Cemevi ve Kültür Merkezi kompleksinin temeli önceki gün atılırken tören öncesi olaylar çıkmıştı. Temel atma törenini protesto eden bir grup, Tuzluçayır Meydanı’na barikat kurarak yolu kapatmıştı. Polisin uyarılarına karşın protestosunu sürdüren gruba polis müdahale etmişti. TOMA’lardan sıkılan tazyikli su ile dağıtılmak istenen grup, polislere uzun süre direnirken ortalık savaş alanına dönmüştü.

timeturk
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Türkiyede neler olmadıki önce kadınları erkeklerle cemaatin içerisine soktuk,Hristiyanlarıda cennete soktuk onlardada tek Allah inancı var diye,şimdi sıra icra zamanında cami,havra,kilise bir arada bu çok uzak ihtimalde değildir.:kafaçakma
 
M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
...fethullah gülen - ben ve de keskin bir kılıç yanyana olsak ah
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İslam-tr Sakini
Site Emektarı
Prof. Ahmet Akgündüz'den 'Cami-Cemevi' projesine eleştiri

DİYALOG İÇİN TEVHİD SARTI
Evvela şunu belirtmek istiyorum ki, alevî-sünnî diyalogunun yapılabilmesi için, her ikisinin de ehl-i tevhîd manasında ve İslâmın gölgesi altında düşünülmesi gerekir. Aksi takdirde, bugün Alevîliğe, özellikle belli çevreler tarafından öyle manalar verilmektedir ki, bu manaları, ne Alevîliğin ileri gelenleri ve ne de din mensubu bir insanın kabul etmesi mümkün değildir.
Mesela "Alevîlik bir inanç sisteminden ziyâde hayât tarzıdır. Alevîlik öte dünya üzerinde değil bu dünya üzerine; efsâne üzerine değil insan üzerine kuruludur. Osmanlı değil ve Arap hiç değildir. Çoğunlukla Türk, biraz Kürt'tür. Orta Anadolu insanının yaşam tarzıdır. İslâmdan etkilenmiştir; ama Şamanist karakter taşır. Kısmen Budizm ve Hıristiyanlığın etkisi altında kalmıştır. Şi`î hareketiyle çok az ilgilidir ve soyut bir Ali sevgisi vardır."[1].
Dikkat edilirse, bu sözleri söyleyen insan, başta âhireti inkâr etmektedir; İslâmiyetle olan bağını, sadece. Şamanizm kadar görmektedir. Hz.Peygamber' e uymayı Arap olmak gibi takdim etmektedir. Bu grup ile, adları ne olursa olsun, bizim diyalogumu olamaz; kestikleri yenmez ve kız alınıp verilemez. Buna tarih boyu karşımız çıkan Dürziler, Nusayriler ve kısaca imanın altı esasını ve İslamın beş şartını kabul etmeyen herkes dahildir. Ben Aleviyim dese de farketmez.
HAK PEYGAMBER HZ.MUHAMMED VURGUSU

İkinci olarak ise,burada şunun tesbit edilmesi gerekir: Tarih boyu, başta Alevîlerin ve biz sünnîlerin hürmet gösterdiği on iki imam olmak üzere, alevîsi ve sünnîsiyle bütün Müslümanlar, Kur'an ve Sünnet'in temel esasları olan Allah'ı bir bilmekte; Hz. Muhammed'i O'nun hak peygamberi olarak kabul etmekte ve Kur'an'ın Allah'ın kelâmı olduğuna iman etmekte ittifâk halindedirler.
Bu üçünden taviz verenin, adı ister sünnî olsun ister alevî olsun, müslüman olarak karşımıza diyalog için çıkması mümkün değildir. Ancak başka bir dinin mensubu olarak onunla mu`â-mele edilir. Zann ediyorum ki, bu noktada, hakiki alevilerden hiçbirinin itirâzı yoktur.
Ayrıca başta İmam Ca`fer-i Sâdık olarak bütün imamlar ve İslâm âlimleri, zarûriyât-ı diniye olarak adlandırdıkları namaz, oruç ve zekât gibi farzları; içki içmemek, fuhuş yapmamak ve kumar oynamamak gibi yasakları, dinin tabi`î parçaları görmede ittifâk halindedirler. Bizim tesbitlerimize göre, bunları yapmamak ayrıdır; reddetmek ayrıdır. Alevî veya sünnî bir insan, bu saydıklarımızı yerine getirmeyebilir; ancak dinde yoktur demeleri mümkün değildir. Böyle bir inkâr karşısında, alevî sünnî diyalogunun da manası yoktur.
HATALAR ZİNCİRLEME GİDER
Bu grup ile diyalog mümkündür; kestikleri yenilir ve kız alınıp verilebilir. Yeter ki, imanın altı esasını ve İslamın beş şartını kabul etsin. Bize göre, Alevilerle diyalog, İslamın hükümleri çerçevesinde ve daha müşahhas olarak Bediüzzaman’ın telif ettiğ Dördüncü Lem’anın prensipleri ışığında yapılmalıdır. Aksi takdirde hatalar zincirleme birbirini takip edecektir.

TAVRI DİNİ BULMUYORUM
Üçüncü olarak, ister Sünni ve isterse her iki gruptan Aleviler iddia etsinler; Cemevleri dini ıstılah olarak mabed yahut kanunlarda geçtiği şeklinde ibadethane kabul edilemez. Zira Cemevi, Osmanlı Devleti’nin 600 yıllık tarihi boyunca zaviyedir ve tekyedir. Tarikatların zikir merkezidir. Resulüllah’ı diğer peygamberlerden ayıran beş imtiyazdan biri, bütün yeryüzünün ona mescid kılınmasıdır.
Bu manada, her yer ibadet yeridir. Cemevlerinde de namaz kılınabilir; ancak mabed statüsü verilemez. Bu manada Hoca Efendi Hizmetinin tavrını, asla doğru ve dini bulmuyorum. Diyalog adına dinden taviz verilmez. Her ne kadar, kültür merkezi kasdediliyor dense de, özellikle konuyu suiistimal etmek isteyenler, bunu kullanacaklardır.
O halde bizim diyalogumuz, Allah'a iman eden, Hz. Peygamber'i hak Peygamber kabul eyleyen ve Kur'an ile onun getirdiği emir ve yasakları yaşayamasa bile, reddetmeyen hakiki alevîlerle olacaktır. Aksi takdirde biraz sonra arz edeceğimiz gibi, İslâmın tasavvufî ve itikâdî bir kolunun Anadolu âdetleriyle yoğrulmuş şekli demek olan alevîlikle, bahsi edilen ve alevîliği yeni bir din gibi kabul eden anlayışı bağdaştırmak mümkün olmayacaktır.
İŞTE KIRMIZI ÇİZGİLER
Bu sebeple Alevilik konusundaki bazı kırmızı çizgileri tekrar hatırlatmakta fayda vardır:
1. Alevilik ve Bektaşilik Anadolu’da bir tarikat şeklinde yürümüştür ve bu sebeple de Bektaşi ve Alevi tekkelerine veya dergâhlarına son zamanlarda ve özellikle de 28 Şubattan sonra Cem Evi denmeye başlanmıştır. Eskiden beri cem âyinleri vardır. Bu manada Cem Evleri tekye veya dergahtır; asla mabed değildir. Eğer mabed kabul edilirse, Aleviliği müstakil bir din kabul edenlerin görüşü desteklenir ki, hükümet bu günahın ardından kıyamete kadar kalkamaz. Batılıların isteği de budur. Aleviliği elen batılı İslamologlar onları müstakil bir din mensubu olarak göstermeye çalışmaktadırlar.[2]
2. Avrupa’da yıllardır Türkiye aleyhine iki oyun oynanıyor: Birisi, Kürtler üzerinden ve diğeri de Aleviler üzerinden. Türkiye’yi dışarıdan vurmaya çalışanlar, tıpkı Bahailik gibi, Aleviliği de bağımsız bir din gibi takdim etmeye çalışıyorlar. Bunu şırıngalayan da, bizim Ali ve Muhammed ile alakamız yok; biz Aleviyiz diyen dinsiz grup. Gerçek Aleviler de bundan rahatsızdır kanaatindeyim ve zaten rahatsız olmalılar. Siz eğer, Cem evleri ibadethane mi değil mi sorusunu bu dinsizliği Alevilik kabul edenlere bıraktınız zaman, iş tamamen çığırından çıkacaktır.
3. Eğer Cem evleri ibadethane sayılır ve bunlara camiler gibi bazı muafiyetler ve tahsisatlar yapılırsa, ben de Akgündüz Hoca olarak bir Nakşibendi Dergahı açacak ve buna mabed dedirteceğim.
4. Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması ve Din Derslerini Anayasadan çıkarılması gibi istekler, Aleviliği yeni bir din olarak sunanların isteğidir.
5. Eğer Cem Evlerine bütçeden maddi bir destek verilirse, Türkiye’de mevcut bütün tarikatların da Bütçeden tahsisat isteme hakkı vardır.
6. AK Parti hükümeti Kilise ve Havra açma konusundaki hatasını burada tekrarlamamalıdır. Cumhuriyet döneminde Ecevit Hükümeti bile bu tavizi vermemiş ve daha doğrusu verememiştir.
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İslam-tr Sakini
Site Emektarı
Ahmet akgündüzün bize görede yazdıklarında bazı akidevi sıkıntılar var.bir örnek vereyim....müslüman inandığını yaşamak zorundadır ve gayreti içerisindedir..sadece inkar etmeyerek bu yükümlülükten kurtulamaz ...birde yazdıklarında görülüyorki bir tasavvuf ehli .....bunların dışında eleştirilerinde haklı
 
Üst Ana Sayfa Alt