Genç Mucahid Adayına Tavsiyeler

Genç MUcahid Adayına Tavsiyeler

Allah yolunda cihadı seçen, cihad etmek isteyen cihada çıkan genç mucahidlere, mucahid adaylarına önemli nasihatler
09 Mayıs 2010 Pazar Saat 21:12

Çıkış:
Cihada çıkarken kendini, büyük ihtimalle eve dönmeyeceğin fikrine alıştırmalısın. Akrabalarını ancak ahrette görebileceksin. Bu modern çağda cihad, gerçekten çok zor fakat ödül de onunla orantılı olarak daha büyük. Tabiî ki her şey, Allah’a bağlıdır; belki de evine zafer, ödül ve ganimetlerle geri dönersin. Yine de senin için bu cihadda, dünyaya temelli olarak “Allaha ısmarladık” demek daha kolaydır.
Niyet:
Düzgün bir niyete sahip olmalısın. Kelimetullah’ı yüceltmek için cihada çıkıyorsun ve Allah’ın kelimesi İslam’dır. Onu nasıl yüceltirsin? Emin ol ki, Kafkasyalıları Müslüman olmaktan alıkoyamazlar. Evet; namaz, oruç, hac da İslam’ın rükunlarıdır.
Fakat güç ve hüküm yetkisi de Allah’a ait olmalıdır. Kafirler tarafından işgal edilen topraklarda güç ve hakimiyet, tağutlara aittir. Bu nedenle Allah’ın dininin tamam olması için, kafirleri ve uşaklarını kendi ellerinle sürmelisin. Şunu da bilmelisin ki, dünya Müslümanlarının amacı hilafeti yeninde inşa etmektir.
Zayıflık:
Bil ki cihada çıkmanın hemen akabinde, bu sana zor gelecek ve kendini alıştıramadığın bazı şeyler olacak. Bu yüzden cihada yeni katılan Müslümanlar zayıftır. Bu, sen kendini hazırladıkça yavaş yavaş geçer. Ümidini kaybetme, bu çabuk geçer.
Sebat:
Allah(c.c.), kullarından sebat ister. Bu yüzden cihadda sebat sahibi olmalısın. Çünkü sen ölmek için değil, Allah’ın kelimesini yükseltmek için çıktın. Cihad , İslam’ın zirvesidir. Bu nedenle sebat, olağanüstü olmalıdır.
Sabır:
Bu, cihadın en önemli unsurlarından birisidir. İbadetlerin hiçbir formu, cihadda olduğu kadar sabır gerektirmez. Cihada çıkarken sabır toplamalısın.
İlim:
Cihad, bir ibadettir. Onu doğru bir şekilde sürdürebilmek için ilme ihtiyacın vardır. Bundan dolayı boş vakitlerinde cihad fıkhı tahsil et. Yine tecrübeli mücahidler hayattalarken onlardan savaş bilgisi edin. Muharebe tecrübesi edinilmeli.
Tevekkül:
Cihadda azami efor harcayıp Allah’a tevekkül etmelisin. Kafirlerin ölümü yahut talihsizlikler, sana bağlı değildir. Bunlar Allah’ın fiilleridir. Senden ancak gayret edip tevekkül etmen istenir.
Sıkıntılar:
Allah, mucahidleri imtihan eder. Bu yüzden çeşitli sıkıntılara hazırlıklı ol. Açlık, yaralanma, hastalanma, esir düşme ve yalnızlık…
Sevgi:
Eğer Allah sana cihadı nasip etmişse bu, senin yeryüzündeki en talihli insanlardan biri olduğun anlamına gelir. Bu yüzden Rabbini sevip O’na şükretmelisin. Onunla buluşmayı hayal etmelisin. Yine Allah Resulü(s.a.s.)’nü ve sana akrabalarından daha yakın olan mücahid kardeşlerini de sevmelisin.
Sertlik:
Allah subhanehu ve teala, mucahidin kafirlere kaşı sert olmasını istemektedir. Bu yüzden kafirlere karşı çatışma ve dinlenme anında öfke ve düşmanlık hissetmelisin. Bir adam, bir aslanı yahut kaplanı hor gördüğü vakit ne olacaktır? Hayvan o adamı param parça edecektir. İşte bu yüzden Allah’ın düşmanlarına karşı bir aslan yada kaplan olmalısın.
Şeytan:
Bil ki, sana daima zarar veren İblis(l.a.), cihada çıkışının ardından tuzaklarını çoğaltacaktır. Bu yüzden şeytanın en güçlü ayartmalarına karşı dikkatli ol!
Direnç:
Çatışma anında yahut başka herhangi bir imtihanda, bir demir gibi dirençli olmalısın. Kafirler, senin azminden dolayı yılmalılar.
Allah’ı Zikretmek:
Allah Kuran’da, çarpışma anında Müslümanlardan kendisini zikretmelerini istiyor. Muharebe anında herkes dua etmeli.
İhsan:
Sürekli Allah’ın seni izlediğini hatırlamalısın. Muharebede, kampta, dinlenirken vs… Bunun için ihsan makamında olmalısın. İmam ibni Hacer(r.h.), diyor ki: “İhsan, her zaman Allah’a boyun eğmektir. Hakimiyeti O’na atfetmek, her şeyde O’nun emirlerini gözetmek, O’nun sürekli izlediğini hissetmek, O’nun ezelden ebede güç ve azametini bilmek…

Cihad Gençliğine!
Ali b. Hamid el-Harbi
Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir. Salât ve selam, peygamberlerin sonuncusu Muhammed Mustafa’nın üzerine olsun…
Bu vasiyetimi, cihad meydanlarında Allah düşmanlarına karşı cihad eden tüm mücahid gençlere yapıyorum. Özellikle de Arap yarımadasının mücahidlerine…
Vasiyetime mücahidlerin komutanlarından başlıyor ve şöyle diyorum:
“Allah (sb) buyuruyor ki:
"Cihad eden, ancak kendisi için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnidir." (29 Ankebut/6)
"Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir. Siz (savaşa çıkmamakla) O'na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir." (9 Tevbe/39)
Sizlere Allah (sb)’nın vasiyet ettiği şeyle vasiyette bulunuyor ve "Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın! Mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin! Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır." (9 Tevbe/41) diyorum.
Yine sizlere, Rasulullah (s)’in vasiyet ettiği şeyle vasiyette bulunuyor ve “Müşrikleri Arap Yarımadasından çıkarın!” diyorum.
Ey Allah yolundaki kardeşlerim!
Hiç şüphesiz Allah (sb) dinine yardım edip etmediğimizi ve gece gündüz akıtılan müslüman kanlarının hesabını bize soracaktır. Onların kanları başka bir sebepten dolayı değil, sadece Aziz ve Hamid olan Allah’a iman ettikleri için akıtılıyor. Peki, Allah (sb)’nın bizlere bunun hesabını sormayacağını mı zannediyorsun? Bugün bizler Haremeyn’de (Mekke ve Medine) bizzat işitiyor ve görüyoruz ki Allah’ın düşmanı olan ve haça tapan Hıristiyanlar, Afganistan, Irak veya diğer yerlerde Müslüman kardeşlerimizi öldürüyorlar. Yine biliyoruz ki onlar memleketimizde mallarımızı tahrip ediyor, yağmalıyor ve yok ediyorlar. Üstelik bunu “Âl-i Selûl” nizamının (Allah onlara lanet etsin) münafık uşaklarının fetvalarıyla yapıyorlar.
Ey kardeşim!
İmtihan çok büyük ve hitaplar çetin! Öyleyse hemen kalk ve Allah (sb)’nın huzurunda mazur sayılabilmek için O’nun dinine yardıma koş! Çünkü İslam, sizi buna çağırıyor ve ümmet sizin yardımlarınızı bekliyor. Sizden bunları, Allah (sb) istiyor ve dinine yardım etmenizi, mustazafları korumanızı ve yardımcı olmanızı emrediyor.
Ey kardeşim!
Bil ki sana verilen can bir tanedir. Onu niçin Allah yolunda harcamayasın? Sen nefsini Allah’ın yanında hesab et ve bil ki Allah’ın yanında olanlar daha hayırlı ve ebedidir. Öyleyse şehitlik yolunda yürü ve o yolda senden önce yürüyen kardeşlerine katıl!
Ey Allah’ın süvarileri! Haydi, atlarınıza binin! Çünkü Allah (sb)’nın düşmanları, girmeleri dahi haram olan Mekke ve Medine şehirlerini ellerine geçirdiler. Orada kardeşlerimizin kanlarını akıttılar ya da birçoğunu bu şehirlerden kovdular. Şimdi biz bu durumda cihadın farz-ı ayn mı yoksa farz-ı kifaye mi olduğunu mu tartışalım? Ey kardeşim sen bu tartışmaları geç de Allah (sb)’nın yolunda cihada koş! Cihaddan maksadın güzel sözler ve övgü duymak ya da ganimet ele geçirmek değil, Allah’ın rızasını ve şehitliği kazanmak olsun.
Ey kardeşim artık sen adımlarını ya kardeşlerine yardım etmek için atacaksın ya da onları terk etmek için… Eğer sen kardeşlerini yardımsız bırakırsan Allah (sb) da seni yalnız bırakacaktır. Ancak kardeşlerine yardım edersen Allah da sana yardım edecektir.
“Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Müminler ancak Allah'a güvenip dayansınlar.” (3 Ali İmran/160)
Ey kardeşim kendi nefsin için Allah (sb)’dan sakın! Halini düzeltmeye çalış! Çünkü ümmetin senin gibi kimselere ihtiyacı var. Eğer elini çabuk tutmaz ve gevşek davranırsan vakit geçmiş olabilir.
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven, müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir.” (5 Maide/54)
Oturanların oturmasından ve yalnız bırakanların yalnızlığından Âlemlerin Rabbi olan Allah’a sığınırım. Kıyamet gününde onlarla Allah’ın huzurunda hesaplaşacağız, Allah (sb) aramızda hâkim olacaktır. Hiç şüphesiz O, hâkimlerin en hayırlısıdır.
Allah yolunda gayret gösterenlere ise şöyle sesleniyorum:
Ey yiğitler, gözünüz aydın! Müjdeler olsun size! İnsanların en hayırlısı olan Ashabı Kiram’ın sevabının elli katıyla müjdelenen sizlere…
İnsanlar otururken sizler kalktınız ve cihada koştunuz. Onlar dini terk ettikleri zaman siz yardımına koştunuz. İnsanların şüphe ettikleri güne siz yakinen iman ettiniz. İnsanlar korktuğu zaman ise sizler aslan kesildiniz. Ne mutlu sizlere! Müjdeler olsun… Müjdeler olsun!
Allah (sb)’nın müjdesiyle müjdelenin ki O, şöyle buyurmuştur:
“Rableri onlara katından bir rahmet, hoşnutluk ve içinde tükenmez nimetler bulunan cennetleri müjdeler. Doğrusu büyük ecir Allah katındadır.” (9 Tevbe/21,22)
Rasulullah (s)’in müjdesiyle müjdelenin ki O, şöyle buyurmuştur:
“Allah (sb) mücahide cennette yüz derece vaad eder. Bu derecelerin her birisinin arası sema ile arz arası kadardır.”
Ne mutlu sizlere! Siz Allah için ölümü talep ettiniz, Allah da size tükenmez nimetler içinde ebedi bir hayat bahşetti. Ne mutlu sizlere! Ölümle karşılaştınız, size ölümü kolaylaştırdı. Ölüm acısı olarak bir çimdik acısından başka bir acı hissetmediniz.
Ne mutlu sizlere Rasulullah (s)’in yarenleri! Sizler Firdevs cennetlerinde peygamberler, sahabiler ve salihlerle arkadaşlık yapacaksınız. Sizler insanların en hayırlılarısınız. Sizler, Allah için O’nun yolunda korkusuzca ölüme yol alıyorsunuz.
Son olarak sizlere Allah’a karşı muttaki olmayı, O’nu sürekli olarak zikretmeyi tavsiye ediyorum. Emirlerinize itaat edin! Allah’ın kelamını özellikle de Tevbe ve Enfal surelerini manasını düşünerek bol bol okuyun! Rasulullah (s)’in ve sahabilerinin hayatını okuyun. Yine bizden önce gelip geçen Hattab, Şeyh Ebu Hafs, Hamza ez-Zubeyr, Şeyh Iyeyrî gibi kahraman kardeşlerimizin hayatlarını okuyun!
Allah (sb)’dan rahmetinin birleştiği yerde hepimizi toplamasını niyaz ederim.
Velhamdulillahi Rabbil Âlemin…
Cihadın Sesi Dergisi
H.1424/ Zilkade (7. sayı)

Allah senden Razı olsun İnşaAllah.