A
Çevrimdışı
Başörtüsü sorunu Kemalist sistemin, Müslüman halkın sırtına yüklediği ağır bir yüktür. Sistem, başından beri iktidarını korumak adına, halkına zulmetmeyi adeta bir ilke ve değişmez prensip olarak benimsemiştir. Dün İstiklal Mahkemelerinde aynı Müslüman, milletin kanaat önderlerini idam ederek ve Kürtlere karşı uyguladığı ayrımcı ve ırkçı politikalarla, 87 yıldır gündemi meşgul etmekteler. 28 Şubat post modern darbesinde bu milleti hizaya çekerek, insanları cezaevlerine ve ölüm kuyularına doldurarak, zulme dayalı iktidarlarını devam ettirdiler. TC, baskıcı cuntası ve onun kravatlı bukalemunları, halkın önünde verdikleri sözleri yine unutup, son çırpınış olarak da başörtüsü özgürlüğünün üniversite ile sınırla kalması gibi kabul edilemez bir politik kurnazlığı içine girdiler.
Başörtüsünün hayatın bütün alanlarında özgürleşmesini isteyenleri, provokatörlükle ve en son olarak sözde başörtülü ve sözde isminin anlamı hayırlı kadın anlamına gelen, Hayrunnisa Gül Hanım tarafından, cehaletle isimlendirildi. Asıl cehalet başındaki başörtüsünün şuurunda olmamakla beraber, Allah’ın emri olan başörtüsünü belirli bir yaş ortalaması biçmektir... Behey insafsız ve vicdansızlar, başörtülü çocuk başını örtü diye zulüm mü görüyor demektir? Yoksa onu ailelerinden koparmak mıdır zulüm? Yok, efendim sınıfındaki başı açık olanlara örnek olurlar onlarda kapanacak, sonra mahalle baskısı çıkacak, saçma sapan entrikalar ve bir sürü korku ve endişe… Oysaki başörtülü örencinin velisi, başı açık kızlar, kızlarımızın başını açtırır bilmem şu olur bu olur endişesi taşımamakta. Bu çocuklara kıyafet devrimi yaptıracağınıza, ilkokullara kadar giren çocuk istismarcılarını, tecavüzcüleri, uyuşturucuları, tinercileri, çocuk kaçıranları ve her gün gazete manşetlerine düşen, daha binlerce pisliği temizleyin. Önce kalkıp gidin okul dağılışlarına, anneleri, babaları, amcaları, dayıları, abi ve ablaları görün. Neden zahmet edip okul önlerine geliyorsunuz ne endişeniz var? Size diyecekler ki; “Çok endişemiz var çok”.
Hükümet dedikleri zat, referandum sonrasında yargı tasallutundan büyük ölçüde kurtulmuş olmasına rağmen, net adımlar atamadığı gibi Müslümanlardan aldığı oyla iktidarını sürdüren, Müslümanların gasp edilen haklarının iadesini taahhüt eden bir partinin, insan haklarından sorumlu bir milletvekili, inancı gereği kız çocuklarının başlarını örten aileleri tehdit ediyor ve bazı duyarlı ve vicdanlı seslerin tepkisine rağmen, Ak Partiden çıt çıkmıyor. Hiçbir Allah’ın kulu da bu adamın faşizm kokan tehditlerine, en küçük bir eleştiride bulunmuyor. Buda yetmiyor, başındaki başörtüsü yüzünden defalarca, kaldığı resmi köşkte kriz yaşanıyor ve hor görülüyor. Aynı sözde başörtülü Nisa Hanım Efendi, başörtülü okula gitmekten cehaletle bahsediyor... Asıl cehalet sahibi kim, ak ile kara gibi ortadadır.. Siz, size yakışanı yaptınız, biz bize yakışan tavrı göstereceğiz inşallah...
Adaletten ve özgürlükten yana olan duyarlı kimselerin, ailelerinin çocuklarını kendi değerlerine göre yetiştirme hakkını ayaklar altına alan uygulamalara karşı çıkmaya davet ediyor. Kendi ıslah evlerinde, üniversite, lise, ilk ve orta öğretim okullarındaki ve çocuk yetiştirme yurtlarında yaşanan rezaletlerin hesabını veremeyen devlet, hangi hakla ve samimiyetle çocukların velayetini talep ediyor! Size bir çocuk değil bir kedi teslim edilse KUDUZ olur elinizde. Müslüman halk, kimseden lütuf beklemiyor. İnancının gereğini yerine getirip Müslümanca yaşamak istiyor. Çocuklarını inancı gereği okutmak isterken diğer taraftan bahanelerinin arkasına sığınan hükümet denilen zat ve sürece hükümet endeksli yaklaşan yazarlar ve bir takım sözde muhafazakâr, aslında ise fesat basın organları olan kurumlar bu taaa okyanusların ötesine gider, ilköğretim okullarına başörtülü giren öğrencilere ve onlara sahip çıkan ailelere provokatörlük, ”ahmaklık”, “gericilik” ve en son cehalet yaftalarıyla... İnançları gereği başörtüsü takmayı tercih eden öğrencileri ve ailelerini çözüme giden süreci baltalamakla ”suçlayan” ve “çocuklarını ellerinden almakla” tehdit eden iktidar partisini, milletvekillerini ve Hayrunnisa Gül’ü şiddetle kınıyor ve bu çirkin sözlerinden dolayı derhal özür dilemelerinin gerektiğini vurgulamak istiyorum. Gerçi onların özürleri kabahatinden büyük olur... Ama Müslüman halka bir özür borçlu olduklarını ve borçlarını seçim meydanlarına inmeden ödemeleri gerektiğini duyuruyorum.. Seçim meydanlarında başörtülü çocuklar ve provokatörlükle, ahmaklıkla, cehaletle suçlanan aileleri tarafından kınama cezasına çarptırılacaklarını da ümit ediyorum... Ve vicdan sahibi bütün Müslümanları, yıllardır fiziksel ve zihinsel işkencelere maruz kalan başörtülü kardeşlerimizin yanında olmaya davet ediyorum…
Cumhuriyet ile beraber başlayan zulmün uzantıları, birçok alanda varlığını halen devam ettiriyor. Cumhuriyetin kurulmasından 87 yıl sonra, aynı düşünceyi taşıyan ve aynı zulmü bir daha tekrarlamakla tehdit eden cumhuriyetin yeni kahramanlarıyla karşılaşıyoruz. Ezmede ve hak, hukuk çiğnemede üstüne olmayan devlet, zaman ve şartların değişimine rağmen dayatma ve zorda diretiyor. Başörtüsünün, hayatın bütün alanlarında özgürleşmesini isteyenler olarak, onlara karşı her plartform da yekvücut olma zamanıdır... Onlar istemede, hak batıla üstün gelecektir inşallah... Hepimizin İslami meselelerde ve İslam’ın temel ilkelerini hedef alan hiçbir girişime karşı sessiz kalmamamız gerekir. Bu, İslami sorumluluğumuzun gereğidir.
ZİLLET BİZDEN UZAKTIR
Ebuzer Çetin
Başörtüsünün hayatın bütün alanlarında özgürleşmesini isteyenleri, provokatörlükle ve en son olarak sözde başörtülü ve sözde isminin anlamı hayırlı kadın anlamına gelen, Hayrunnisa Gül Hanım tarafından, cehaletle isimlendirildi. Asıl cehalet başındaki başörtüsünün şuurunda olmamakla beraber, Allah’ın emri olan başörtüsünü belirli bir yaş ortalaması biçmektir... Behey insafsız ve vicdansızlar, başörtülü çocuk başını örtü diye zulüm mü görüyor demektir? Yoksa onu ailelerinden koparmak mıdır zulüm? Yok, efendim sınıfındaki başı açık olanlara örnek olurlar onlarda kapanacak, sonra mahalle baskısı çıkacak, saçma sapan entrikalar ve bir sürü korku ve endişe… Oysaki başörtülü örencinin velisi, başı açık kızlar, kızlarımızın başını açtırır bilmem şu olur bu olur endişesi taşımamakta. Bu çocuklara kıyafet devrimi yaptıracağınıza, ilkokullara kadar giren çocuk istismarcılarını, tecavüzcüleri, uyuşturucuları, tinercileri, çocuk kaçıranları ve her gün gazete manşetlerine düşen, daha binlerce pisliği temizleyin. Önce kalkıp gidin okul dağılışlarına, anneleri, babaları, amcaları, dayıları, abi ve ablaları görün. Neden zahmet edip okul önlerine geliyorsunuz ne endişeniz var? Size diyecekler ki; “Çok endişemiz var çok”.
Hükümet dedikleri zat, referandum sonrasında yargı tasallutundan büyük ölçüde kurtulmuş olmasına rağmen, net adımlar atamadığı gibi Müslümanlardan aldığı oyla iktidarını sürdüren, Müslümanların gasp edilen haklarının iadesini taahhüt eden bir partinin, insan haklarından sorumlu bir milletvekili, inancı gereği kız çocuklarının başlarını örten aileleri tehdit ediyor ve bazı duyarlı ve vicdanlı seslerin tepkisine rağmen, Ak Partiden çıt çıkmıyor. Hiçbir Allah’ın kulu da bu adamın faşizm kokan tehditlerine, en küçük bir eleştiride bulunmuyor. Buda yetmiyor, başındaki başörtüsü yüzünden defalarca, kaldığı resmi köşkte kriz yaşanıyor ve hor görülüyor. Aynı sözde başörtülü Nisa Hanım Efendi, başörtülü okula gitmekten cehaletle bahsediyor... Asıl cehalet sahibi kim, ak ile kara gibi ortadadır.. Siz, size yakışanı yaptınız, biz bize yakışan tavrı göstereceğiz inşallah...
Adaletten ve özgürlükten yana olan duyarlı kimselerin, ailelerinin çocuklarını kendi değerlerine göre yetiştirme hakkını ayaklar altına alan uygulamalara karşı çıkmaya davet ediyor. Kendi ıslah evlerinde, üniversite, lise, ilk ve orta öğretim okullarındaki ve çocuk yetiştirme yurtlarında yaşanan rezaletlerin hesabını veremeyen devlet, hangi hakla ve samimiyetle çocukların velayetini talep ediyor! Size bir çocuk değil bir kedi teslim edilse KUDUZ olur elinizde. Müslüman halk, kimseden lütuf beklemiyor. İnancının gereğini yerine getirip Müslümanca yaşamak istiyor. Çocuklarını inancı gereği okutmak isterken diğer taraftan bahanelerinin arkasına sığınan hükümet denilen zat ve sürece hükümet endeksli yaklaşan yazarlar ve bir takım sözde muhafazakâr, aslında ise fesat basın organları olan kurumlar bu taaa okyanusların ötesine gider, ilköğretim okullarına başörtülü giren öğrencilere ve onlara sahip çıkan ailelere provokatörlük, ”ahmaklık”, “gericilik” ve en son cehalet yaftalarıyla... İnançları gereği başörtüsü takmayı tercih eden öğrencileri ve ailelerini çözüme giden süreci baltalamakla ”suçlayan” ve “çocuklarını ellerinden almakla” tehdit eden iktidar partisini, milletvekillerini ve Hayrunnisa Gül’ü şiddetle kınıyor ve bu çirkin sözlerinden dolayı derhal özür dilemelerinin gerektiğini vurgulamak istiyorum. Gerçi onların özürleri kabahatinden büyük olur... Ama Müslüman halka bir özür borçlu olduklarını ve borçlarını seçim meydanlarına inmeden ödemeleri gerektiğini duyuruyorum.. Seçim meydanlarında başörtülü çocuklar ve provokatörlükle, ahmaklıkla, cehaletle suçlanan aileleri tarafından kınama cezasına çarptırılacaklarını da ümit ediyorum... Ve vicdan sahibi bütün Müslümanları, yıllardır fiziksel ve zihinsel işkencelere maruz kalan başörtülü kardeşlerimizin yanında olmaya davet ediyorum…
Cumhuriyet ile beraber başlayan zulmün uzantıları, birçok alanda varlığını halen devam ettiriyor. Cumhuriyetin kurulmasından 87 yıl sonra, aynı düşünceyi taşıyan ve aynı zulmü bir daha tekrarlamakla tehdit eden cumhuriyetin yeni kahramanlarıyla karşılaşıyoruz. Ezmede ve hak, hukuk çiğnemede üstüne olmayan devlet, zaman ve şartların değişimine rağmen dayatma ve zorda diretiyor. Başörtüsünün, hayatın bütün alanlarında özgürleşmesini isteyenler olarak, onlara karşı her plartform da yekvücut olma zamanıdır... Onlar istemede, hak batıla üstün gelecektir inşallah... Hepimizin İslami meselelerde ve İslam’ın temel ilkelerini hedef alan hiçbir girişime karşı sessiz kalmamamız gerekir. Bu, İslami sorumluluğumuzun gereğidir.
ZİLLET BİZDEN UZAKTIR
Ebuzer Çetin
