Gül Kurusu
Diğer isimleri; Rose pedal – rosenbluete – flos
Bileşimi; uçucu yağ, tanen, pektin, gallik asit, citronel, geraniol gibi pek çok madde bulunur.
Şifaları; Kabızlığı önler. Özellikle çocukların kabızlığını hemen önler.Bu yönü ile zayıflatıcı özelliği taşır. Safra atıcıdır. Gargara halinde boğaza faydalıdır.Dişetlerine de faydalıdır. Bayılmalarda bayılanı ayıltır. Romatizma için, suyunu lapa olarak kullanılır. Ciğer tıkanıklığına ,ve akyuvarların yenilenmesini sağlar. GÜL Yaprağı; Bademcik iltihabına dişeti hastalıklarına ağız yarasına göz nezlesine göz kanamalarına faydalıdır, siğilleri yok eder.
Bağırsakları düzenler, ishali keserken, kabızlığı da giderir. Mikrop öldürücü, uyarıcı, damarları büzücü, cildi rahatlatıcı etkileri vardır.
Bunun için çiçekler (Rosa gallica'run çiçekleri) gonca halindeyken ve çiy kalkınca toplanıp, gölgelik ve havadar bir yerde kurutulur, ışık almayan cam kavanozlarda saklanır. Böyle hazırlanmış 20 gram taçyaprak üzerine 1 litre (5 bardak) kaynar su dökülüp, 10-15 dakika demlenir, süzülüp günde 2-3 kez birer bardak içilir.
50 gram taze gül çiçeği 1 litre (5 bardak) su içine bırakılıp güneşte bir hafta bekletilir ve sonra gargara olarak kullanılırsa gribe, soğuk algınlığına, öksürüğe iyi gelir, âdet kanamalarını azaltır.
Kullanımı: siğil, romatizma mafsal için lapa, göz için pansuman.Bir bardak kaynamış suya bit tutam atılması şeklinde ve 20-30 dakika bekletilip temizlendikten sonra içilmesi diğer şifaları mümkün kılar.
Diğer Bilgiler; Gülgiller familya-sındandır. Rosa cinsinden 250 kadar türün ortak adıdır.
Gül, kışın yapraklarını döken, dikenli, çalımsı ya da bazen tırmanıcı, odunsu bir bitkidir.
Gövdesi yuvarlak ve yeşildir, yan dallarla zenginleşir.
Dala bir sapla bağlı yapraklar, kenarları tırtıklı 3-7 yaprakçıktan oluşur.
İlkbaharda başlayıp sonbahar sonuna kadar gövdeden ayrılan dikenli dalcıkların ucunda açan çiçekler beyaz, pembe, kırmızı, sarı, turuncu renkli ve genellikle güzel kokuludur.
Türkiye'de 25 kadar yabani, sayısı belirsiz kültür gülü yetiştirilmektedir.
Tarihin derinliklerinden bu yana insanlar gülü sevmişler, onunla ilgilenmişlerdir.
Örneğin, Hititler döneminde "Sila" diye adlandırılan ve ilaçlarda kullanılan bir çiçektir, gül.
Yine İÖ 600-700 yıllarında Anadolu'da Milet (Söke'nin güneyi) ve Eskişehir yakınlarında ünlü gül bahçeleri vardır.
Osmanlılarda gülle yapılmış yiyecek ve içecekler çok sevilirdi ki bunlardan
bazıları bugün de sevilerek tüketilmektedir: Güllaç (Gülaç), Gülbeşeker, Celencebin
(Gülbalı), Güllabiye, Gül mayası, Gülreçeli, Gülşerbeti, Gülşurubu.
Turhan Baytop Türkiye'de Eski Bahçe Gülleri adlı değerli eserinde, Osmanlılardan
Cumhuriyete uzanan süreçte Anadolu'da yetiştirilen 24 gül çeşidini şöyle sıralıyor:
Ahmediyye gülü, Anadolu gülü, Beyaz gül, Çay gülü, Fındık gülü, Frenk gülü,
Hoşâb gülü, Japon gülü, Katmerli sarı gül, Kırk kandil gülü, Köpek gülü,
Lâyemut gülü, Mayıs gülü, Menekşe gülü, Misk gülü, Okka gülü, Sarı gül,
Siyah gül, Şam gülü, Tevrizi gülü, Van gülü, Yağ gülü, Yeşil gül, Zeybek gülü.
Çiçeklerin, bahçelerin şahı ya da kraliçesi olan gülün taçyaprakları günümüzde
de pastalara konur, şurup, sirke, reçel yapılır.
Gülün taçyapraklarının şeker ve suyla kaynatılmasıyla yapılan gülbeşeker macunu ise güçlendiricidir.
Gülyağı: İsparta gülü, Şam gülü, Yağ gülü adlarıyla anılan Rosa damascena türünün taze çiçeklerinden su buharı aracılığıyla damıtılarak elde edilir.
Bu tür, pembe çiçekli, çok dikenli, az katmerlidir.
Anayurdu bilinmeyen bu melez gül İsparta ve Burdur dolaylarında gülyağı için yetiştirilir.
3 bin 500 - 4 bin kg çiçekten 1 kg gülyağı elde edilebilir.
Gülyağı soluk sarı, kokulu, keskin lezzetli bir sıvıdır. İnce gülyağı, Itırşahi yağı da denir.
Bir de Katı ya da Kalın gülyağı vardır ki, gülün organik bir çözücüyle damıtılmasıyla elde edilir; tereyağı kıvamında, kırmızımtıraktır. Bu tür, parfümeri sanayiinde kullanılır.
Gülsuyu: Gülyağı elde edilirken, yan ürün olarak ortaya çıkar.
Renksiz bir sıvıdır, gül kokuludur. Özellikle fenil-etil alkol içeriklidir.
Mikrop öldürücü etkisi vardır.
En çok göz rahatsızlıklarında dışardan kullanılır, diğer cilt rahatsızlıklarında da etkilidir.
Gülsuyu güzellik losyonlarının içine de katılır; çünkü deriyi gerginleştirici etkisi vardır.
Gülsuyunun diğer yararları arasında sindirimi kolaylaştırmasını, ishalde kesici, kabızlıkta yumuşatıcı rolü oynamasını ve sıkıntılı hallerde ferahlatıcı etkisini de sayabiliriz.
Gülsuyunun yararlarını modern tıp da kabul eder.
alıntı ,
Diğer isimleri; Rose pedal – rosenbluete – flos
Bileşimi; uçucu yağ, tanen, pektin, gallik asit, citronel, geraniol gibi pek çok madde bulunur.
Şifaları; Kabızlığı önler. Özellikle çocukların kabızlığını hemen önler.Bu yönü ile zayıflatıcı özelliği taşır. Safra atıcıdır. Gargara halinde boğaza faydalıdır.Dişetlerine de faydalıdır. Bayılmalarda bayılanı ayıltır. Romatizma için, suyunu lapa olarak kullanılır. Ciğer tıkanıklığına ,ve akyuvarların yenilenmesini sağlar. GÜL Yaprağı; Bademcik iltihabına dişeti hastalıklarına ağız yarasına göz nezlesine göz kanamalarına faydalıdır, siğilleri yok eder.
Bağırsakları düzenler, ishali keserken, kabızlığı da giderir. Mikrop öldürücü, uyarıcı, damarları büzücü, cildi rahatlatıcı etkileri vardır.
Bunun için çiçekler (Rosa gallica'run çiçekleri) gonca halindeyken ve çiy kalkınca toplanıp, gölgelik ve havadar bir yerde kurutulur, ışık almayan cam kavanozlarda saklanır. Böyle hazırlanmış 20 gram taçyaprak üzerine 1 litre (5 bardak) kaynar su dökülüp, 10-15 dakika demlenir, süzülüp günde 2-3 kez birer bardak içilir.
50 gram taze gül çiçeği 1 litre (5 bardak) su içine bırakılıp güneşte bir hafta bekletilir ve sonra gargara olarak kullanılırsa gribe, soğuk algınlığına, öksürüğe iyi gelir, âdet kanamalarını azaltır.
Kullanımı: siğil, romatizma mafsal için lapa, göz için pansuman.Bir bardak kaynamış suya bit tutam atılması şeklinde ve 20-30 dakika bekletilip temizlendikten sonra içilmesi diğer şifaları mümkün kılar.
Diğer Bilgiler; Gülgiller familya-sındandır. Rosa cinsinden 250 kadar türün ortak adıdır.
Gül, kışın yapraklarını döken, dikenli, çalımsı ya da bazen tırmanıcı, odunsu bir bitkidir.
Gövdesi yuvarlak ve yeşildir, yan dallarla zenginleşir.
Dala bir sapla bağlı yapraklar, kenarları tırtıklı 3-7 yaprakçıktan oluşur.
İlkbaharda başlayıp sonbahar sonuna kadar gövdeden ayrılan dikenli dalcıkların ucunda açan çiçekler beyaz, pembe, kırmızı, sarı, turuncu renkli ve genellikle güzel kokuludur.
Türkiye'de 25 kadar yabani, sayısı belirsiz kültür gülü yetiştirilmektedir.
Tarihin derinliklerinden bu yana insanlar gülü sevmişler, onunla ilgilenmişlerdir.
Örneğin, Hititler döneminde "Sila" diye adlandırılan ve ilaçlarda kullanılan bir çiçektir, gül.
Yine İÖ 600-700 yıllarında Anadolu'da Milet (Söke'nin güneyi) ve Eskişehir yakınlarında ünlü gül bahçeleri vardır.
Osmanlılarda gülle yapılmış yiyecek ve içecekler çok sevilirdi ki bunlardan
bazıları bugün de sevilerek tüketilmektedir: Güllaç (Gülaç), Gülbeşeker, Celencebin
(Gülbalı), Güllabiye, Gül mayası, Gülreçeli, Gülşerbeti, Gülşurubu.
Turhan Baytop Türkiye'de Eski Bahçe Gülleri adlı değerli eserinde, Osmanlılardan
Cumhuriyete uzanan süreçte Anadolu'da yetiştirilen 24 gül çeşidini şöyle sıralıyor:
Ahmediyye gülü, Anadolu gülü, Beyaz gül, Çay gülü, Fındık gülü, Frenk gülü,
Hoşâb gülü, Japon gülü, Katmerli sarı gül, Kırk kandil gülü, Köpek gülü,
Lâyemut gülü, Mayıs gülü, Menekşe gülü, Misk gülü, Okka gülü, Sarı gül,
Siyah gül, Şam gülü, Tevrizi gülü, Van gülü, Yağ gülü, Yeşil gül, Zeybek gülü.
Çiçeklerin, bahçelerin şahı ya da kraliçesi olan gülün taçyaprakları günümüzde
de pastalara konur, şurup, sirke, reçel yapılır.
Gülün taçyapraklarının şeker ve suyla kaynatılmasıyla yapılan gülbeşeker macunu ise güçlendiricidir.
Gülyağı: İsparta gülü, Şam gülü, Yağ gülü adlarıyla anılan Rosa damascena türünün taze çiçeklerinden su buharı aracılığıyla damıtılarak elde edilir.
Bu tür, pembe çiçekli, çok dikenli, az katmerlidir.
Anayurdu bilinmeyen bu melez gül İsparta ve Burdur dolaylarında gülyağı için yetiştirilir.
3 bin 500 - 4 bin kg çiçekten 1 kg gülyağı elde edilebilir.
Gülyağı soluk sarı, kokulu, keskin lezzetli bir sıvıdır. İnce gülyağı, Itırşahi yağı da denir.
Bir de Katı ya da Kalın gülyağı vardır ki, gülün organik bir çözücüyle damıtılmasıyla elde edilir; tereyağı kıvamında, kırmızımtıraktır. Bu tür, parfümeri sanayiinde kullanılır.
Gülsuyu: Gülyağı elde edilirken, yan ürün olarak ortaya çıkar.
Renksiz bir sıvıdır, gül kokuludur. Özellikle fenil-etil alkol içeriklidir.
Mikrop öldürücü etkisi vardır.
En çok göz rahatsızlıklarında dışardan kullanılır, diğer cilt rahatsızlıklarında da etkilidir.
Gülsuyu güzellik losyonlarının içine de katılır; çünkü deriyi gerginleştirici etkisi vardır.
Gülsuyunun diğer yararları arasında sindirimi kolaylaştırmasını, ishalde kesici, kabızlıkta yumuşatıcı rolü oynamasını ve sıkıntılı hallerde ferahlatıcı etkisini de sayabiliriz.
Gülsuyunun yararlarını modern tıp da kabul eder.
alıntı ,
Son düzenleme: