Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Güne Düşen

kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Şeyh Suleyman el Ulvan: Müslüman Kadının Mahremleri ve Diğer Kadınlar Arasındaki Kıyafeti

"Kadının mahremlerinin yanındaki kıyafeti diğer kadınların yanındaki kıyafetiyle aynıdır. Temel ilke kadının(tamamen)avret olmasıdır. Ve bunun delili Peygamber(s.a.v.)'in "Kadın avrettir."(Tirmizî) hadisidir. Bunun üzerine kadının mahremlerinin ve diğer kadınların önünde,(hadislerle)câiz kılınanlar dışında-yüz, boyun, eller ve ayaklar gibi-örtünmeleri lâzımdır. Bir kadının kollarını, ya da baldırlarını, ya da göğsünün yarısını ya da göğüslerinin bir kısmını gösterebilmesine gelince bunun hiçbir temeli yoktur. Ya da erkek kardeşlerinin yanında olmasına rağmen dar kıyafetler giyebileceği. Sahih Muslim'de; ALLAH'ın Elçisi şöyle dedi:"Cehennem'de azap görecek ve şu ana kadar görmediğim iki tip insan vardır: inek kuyruğu gibi kırbaçları olan ve onlarla insanları döven erkekler ve giyinik ama çıplak görünen, kötülüğe davet eden kadınlar; ve kendileri de buna meyledecekler. Başları, bir tarafa eğimli Baktriya devesinin(çift hörgüçlü deve)hörgüçleri gibi görünecek. Cennet'e girmeyecekler, ve şu, şu mesafeden hissedilen kokusunu da alamayacaklar." Bu genel bir hadistir. Bu hadisin uygulanmasını yabancı erkeklerin etrafındaki kadınlarla sınırlamak doğru değildir. İnsanların elde ettikleri bu durum zayıftır ve onu destekleyecek hiçbir delil yoktur. "Başları çift hörgüçlü devenin hörgüçleri gibi görünecek..." Bu sadece yabancı erkeklerin yanında mı? Bu hatalı, kastedilen başka kadınların ve mahremlerinin yanında olmaktır. Ve bu hadisin mahremlerle (hem erkekler hem de diğer kadınlar) ilgili olduğu daha önce anlaşılmıştı ve bu hadis(el-Kasiyaat el-'Ariyaat)birçok şekilde açıklanmıştı: ilk açıklama, şeffaf/transparan giysiler giyen kadınlardan bahsediyor. Eğer kadın mahremlerinin ya da diğer kadınların yanında şeffaf/transparan elbise giyerse, kollarını ve bacaklarını tamamen gösteren bir şey giyenlerin durumu nedir? Mecburen bu hadise dahildir. "Kasiyaat Ariyaat"'ın ikinci değerlendirmesi; Kaasiyaat görünen giysidir ve Ariyaat, bu giysinin tümüyle(kadının)kollarının(ve bacaklarının), karnının, ve göğüslerinin, kalçalarının vb. şeklinin tanımlandığı ölçüde dar olmasıdır. Bu fitneyi doğurduğu için haramdır/yasaklanmıştır. Ve eğer bir kadın sokaktaysa ve abaya ona yapışmaya başlarsa, vücudunun her bölümünü tasvir eder. Çünkü elbisesi (abayanın altındaki) bol değildi, dar ve teşhir ediciydi(çıplakmış gibi)."
(Lanterns of Tawheed)
 
Son düzenleme:
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Şeyh Ahmed Musa Jibril: Kur'an'ın Gücü

"Biliyor muydunuz? Bugün Müslümanların ihmal ettikleri ve terk ettikleri bu Kitab'ın Peygamberimiz(s.a.v.) döneminde Kureyş'in inançsızlarının kalplerine olan etkisinden gerçekten korktukları bir Kitab olduğunu biliyor muydunuz? Onun gerçekten onları değiştireceğini hissettiler ve buna karşı(ya da Kur'an'a karşı)uyardılar. Evet, Peygamber(s.a.v.)'e ve onun Mesajına inat ettiler ama aynı zamanda ondan korktular, onun onları değiştireceğinden korktular. Sadece onu dinleyerek onlara işleyeceğinden/onları kımıldatacağından korktular. Onlar belagatliydiler. Bunun nedeni onların Arap dilinin belagat uzmanları olmalarıdır. Kur'an Kureyş'in inançsızlarına okunduğunda onların kalplerine nüfuz etmiş/işlemiştir. Bunlar inanmayanlardı. Kur'an Mü'minlerin kalplerine nüfuz ettiğinde/işlediğinde, bizde Selefimizden Sahih rivayetler vardır; bazılarının bilincini yitirdiği ve bazılarının öldükleriyle. El Hattab El Bağdadi, ve onu Hılyetu'l Evliya'da da bulacaksınız, Siyer A'lam an Nubala'da. Tahdhib al Kamal ve ayrıca al Taqreeb'de. Bir Âyeti duyan adam olan Ali ibn El Fudayl ibn İyyad'ın hikâyesi. Babası El Fudayl ibn İyyad'tı. Hicret'ten 187 yıl sonra vefat eden ünlü ibadetçi, âlim. Al Thalabi. Al Thalabi 4. Hicri yüzyılın bir âlimiydi. Bir Âyetin anlamının öldürdüğü kişilerle ilgili hikâyeler üzerine koca bir kitap derledi. Bir Âyet okudular, o eve çarptı ve öldüler. O kitaptaki bazı hikâyeler abartılı. Ancak, orada bazı güvenilir/sıhhatli hikâyeler var. Şaşırmayın. Kur'an öldürecek kadar güçlü mü? Neden bahsediyorsun? Hadi ama, ne diyorsun Ahmed? Bu ondan daha derin! Dağları parçalıyor! "...Eğer biz, bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün..." [Haşr-21] Ama nasıl oluyor da ben hiçbir şey hissetmiyorum? Kalpler Kur'an'ı anlamadıkları zaman taşlardan ve dağlardan daha sert hâle geldi! "...Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi; hatta daha katı oldu..." [Bakara-74] O kadar güçlüdür ki, Habibimiz(s.a.v.) en aşırı zorluklar altında yaşadı, Kureyş'in işkencesi, ölmeden önce biri dışında bütün çocuklarının ölümü, sevgili eşinin ölümü, amcasının ölümü, Sahabenin ölmesi, kafirlerin onunla alay etmesi ve ona zarar vermesi, saçı hiç grileşmedi. Kur'an'daki birkaç Sûre onun saçlarını grileştirdi..."
(Lanterns of Tawheed)
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
"Ey sayfaları çevirip sözlüklere dalan ve manalar içinde en kırıcı kelimeleri ve incitici ibareleri ayıklayarak getiren ve sadık bir muvahhidin yüreğini inciten ve kalbini kanatıp ve gözyaşını akıtan kimse!

Bilmez misin ki Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Hazret-i Ebubekir’e, sahabelerden bazılarına kızdığında “Onlara kızman sebebi ile olur ki Rabbin de sana kızmıştır!” dediğini?
Bilmez misin ki güzel söz sevgi ve kardeşliği tesis eder, kötü kelime ise buğz ve nefreti?
ALLAH-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.
Seyyid Kutub bu ayetin tefsirinde şöyle diyor: “Çünkü şeytan, kardeşler arasında hata ile dilden çıkan sözler aracılığıyla bir sürtüşme çıkarmak ve bunun arkasından gelecek bir kötü karşılık verme ile de aralarındaki sevgi, dostluk ve uyum havasını, ayrılık, sertlik ve düşmanlığa dönüştürmek ister. Güzel söz ise kalplerin yaralarını sarar, katılıklarını yumuşatır ve onları güzel bir sevgi etrafında toplar.’’

Ey öfkelenip de öfkesine hâkim olmayan ve kötülük yapıp bağışlamayan ve ALLAH’ın velilerinin haysiyetini yererek, küçümseyerek ve aşağılayarak ALLAH’ın sınırlarını koruduğunu zanneden kimse!
Bilmez misin, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in “Faizin en büyüğü kişinin Müslüman kardeşinin haysiyetinde haddini aşmasıdır’’ ve “Müslüman, Müslümanların dilinden ve elinden salim oldukları kimsedir.” dediğini?
Yoksa fitnede ve fitne alevlendiğinde kardeşinin haysiyetini çiğnemenin sana helal olduğunu mu zannedersin?
Ebu Umame’den Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki ALLAH (azze ve celle) daha önceleri haram kıldığı şeyleri fitne zamanında helâl kılmamıştır.”

Ey mücahidleri eleştiren, nefeslerini ve sözlerini sayan, eylemlerini gözlemleyen; sanki ALLAHu Teâlâ senin için mücahidlerin hatalarının peşine düşmekten başka bir cihad kılmamış!..

Bilmez misin, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün minbere çıkıp yüksek bir sesle;“Ey diliyle Müslüman olmuş ve imanın kalbine ulaşmadığı kimseler! Müslümanlara eziyet etmeyin, onları ayıplamayın ve onların ayıplarının peşine düşmeyin! Kim Müslüman kardeşinin ayıbının peşine düşerse ALLAH da onun ayıbının peşine düşer. Ve ALLAH kimin ayıbının peşine düşerse, onun ayıbını evinin içinde dahi olsa ortaya çıkarır.” dediğini?
Korkmaz mısın, mücahidlerin bazılarına dil uzatmandan dolayı ALLAH’ın sana karşı savaş açacağını?
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: “ALLAH-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Kim benim dostuma düşmanlık ederse Ben de ona savaş açarım.

Ey dağın en yüksek yerinden taş atan ve mücahidler arasındaki yangını alevlendiren ve buna çok da aldırış etmeyen!
Kaç tane kalbi, birbirlerine bağlı iken aralarını açtın. Ve kaç tane şahsı, sevgi örtüsüyle örtünür bir hâlde iken aralarını ayırdın.
Bilir misin, ağzından çıkan bir kelimenin alevli bir şarapnel parçası gibi mücahidler arasında kalan o az sevgi ve kardeşliği de yakıp tükettiğini?
Bilir misin, ey fitneyi tutuşturan? Sen ki mücahidler arasında fitneyi teşvik ederek, akan her kandamlasının mesuliyetini taşımaktasın.
Bir rivayette “Muhakkak ki fitne zamanında sarf edilen sözler sanki damlayan bir kan gibidir.
Huzeyfe bin Yeman şöyle demiştir: “Fitne fısıltı ile döllenir ve açığa vurma ile yavrular.
İbn-i Sa’d, Tabakatu’l Kubra’da Abdullah bin Akim’in bir mecliste otururken şöyle dediğini rivayet eder: “Osman’dan sonra bir halifenin kanının dökülmesine yardımcı olmam.” Orada bulunanlar bu sözü garip karşıladılar. Çünkü o Hazret-i Osman’a karşı bir kılıç kaldırmamış ve kimse onun hakkında böyle bir suçlamada bulunmamıştı. Orada bulunanlardan biri “Ey Ebu Ma’bed, sen Osman’ın kanının akıtılmasına yardımcı oldun mu?” diye sorduğunda o;“Ben bir adamın kötülüklerinin konuşulmasının, kanının dökülmesine yardımcı olduğunu sanırım.” demiştir.
Bilmez misin, ey fitneyi tutuşturan? Dilin fitnesi mızrağın fitnesinden daha az değildir...
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) dilin fitne zamanında dilin tehlikesinden sakındırarak şöyle buyurmuştur: “Fitneden sakının, muhakkak ki dil fitnede kılıcın etkisi gibi etkilidir.
İbn-i Mace’nin diğer bir rivayetinde ise “Dil fitne zamanında kılıçtan daha etkilidir.’’ buyurmuştur.
İmam Beğavi şöyle demiştir: “Selefimiz fitne zamanında konuşmayı terk etmeyi evla görmüşler ve şöyle demişlerdir: “ALLAH ellerimizi bu kana bulaşmaktan korumuş, biz niye dillerimizi onunla kirletelim..."
(-Şeyh Ebu Munzir Eş-Şankıti)
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
"Ey sayfaları çevirip sözlüklere dalan ve manalar içinde en kırıcı kelimeleri ve incitici ibareleri ayıklayarak getiren ve sadık bir muvahhidin yüreğini inciten ve kalbini kanatıp ve gözyaşını akıtan kimse!

Bilmez misin ki Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Hazret-i Ebubekir’e, sahabelerden bazılarına kızdığında “Onlara kızman sebebi ile olur ki Rabbin de sana kızmıştır!” dediğini?
Bilmez misin ki güzel söz sevgi ve kardeşliği tesis eder, kötü kelime ise buğz ve nefreti?
ALLAH-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.
Seyyid Kutub bu ayetin tefsirinde şöyle diyor: “Çünkü şeytan, kardeşler arasında hata ile dilden çıkan sözler aracılığıyla bir sürtüşme çıkarmak ve bunun arkasından gelecek bir kötü karşılık verme ile de aralarındaki sevgi, dostluk ve uyum havasını, ayrılık, sertlik ve düşmanlığa dönüştürmek ister. Güzel söz ise kalplerin yaralarını sarar, katılıklarını yumuşatır ve onları güzel bir sevgi etrafında toplar.’’

Ey öfkelenip de öfkesine hâkim olmayan ve kötülük yapıp bağışlamayan ve ALLAH’ın velilerinin haysiyetini yererek, küçümseyerek ve aşağılayarak ALLAH’ın sınırlarını koruduğunu zanneden kimse!
Bilmez misin, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in “Faizin en büyüğü kişinin Müslüman kardeşinin haysiyetinde haddini aşmasıdır’’ ve “Müslüman, Müslümanların dilinden ve elinden salim oldukları kimsedir.” dediğini?
Yoksa fitnede ve fitne alevlendiğinde kardeşinin haysiyetini çiğnemenin sana helal olduğunu mu zannedersin?
Ebu Umame’den Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki ALLAH (azze ve celle) daha önceleri haram kıldığı şeyleri fitne zamanında helâl kılmamıştır.”

Ey mücahidleri eleştiren, nefeslerini ve sözlerini sayan, eylemlerini gözlemleyen; sanki ALLAHu Teâlâ senin için mücahidlerin hatalarının peşine düşmekten başka bir cihad kılmamış!..

Bilmez misin, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün minbere çıkıp yüksek bir sesle;“Ey diliyle Müslüman olmuş ve imanın kalbine ulaşmadığı kimseler! Müslümanlara eziyet etmeyin, onları ayıplamayın ve onların ayıplarının peşine düşmeyin! Kim Müslüman kardeşinin ayıbının peşine düşerse ALLAH da onun ayıbının peşine düşer. Ve ALLAH kimin ayıbının peşine düşerse, onun ayıbını evinin içinde dahi olsa ortaya çıkarır.” dediğini?
Korkmaz mısın, mücahidlerin bazılarına dil uzatmandan dolayı ALLAH’ın sana karşı savaş açacağını?
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir: “ALLAH-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Kim benim dostuma düşmanlık ederse Ben de ona savaş açarım.

Ey dağın en yüksek yerinden taş atan ve mücahidler arasındaki yangını alevlendiren ve buna çok da aldırış etmeyen!
Kaç tane kalbi, birbirlerine bağlı iken aralarını açtın. Ve kaç tane şahsı, sevgi örtüsüyle örtünür bir hâlde iken aralarını ayırdın.
Bilir misin, ağzından çıkan bir kelimenin alevli bir şarapnel parçası gibi mücahidler arasında kalan o az sevgi ve kardeşliği de yakıp tükettiğini?
Bilir misin, ey fitneyi tutuşturan? Sen ki mücahidler arasında fitneyi teşvik ederek, akan her kandamlasının mesuliyetini taşımaktasın.
Bir rivayette “Muhakkak ki fitne zamanında sarf edilen sözler sanki damlayan bir kan gibidir.
Huzeyfe bin Yeman şöyle demiştir: “Fitne fısıltı ile döllenir ve açığa vurma ile yavrular.
İbn-i Sa’d, Tabakatu’l Kubra’da Abdullah bin Akim’in bir mecliste otururken şöyle dediğini rivayet eder: “Osman’dan sonra bir halifenin kanının dökülmesine yardımcı olmam.” Orada bulunanlar bu sözü garip karşıladılar. Çünkü o Hazret-i Osman’a karşı bir kılıç kaldırmamış ve kimse onun hakkında böyle bir suçlamada bulunmamıştı. Orada bulunanlardan biri “Ey Ebu Ma’bed, sen Osman’ın kanının akıtılmasına yardımcı oldun mu?” diye sorduğunda o;“Ben bir adamın kötülüklerinin konuşulmasının, kanının dökülmesine yardımcı olduğunu sanırım.” demiştir.
Bilmez misin, ey fitneyi tutuşturan? Dilin fitnesi mızrağın fitnesinden daha az değildir...
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) dilin fitne zamanında dilin tehlikesinden sakındırarak şöyle buyurmuştur: “Fitneden sakının, muhakkak ki dil fitnede kılıcın etkisi gibi etkilidir.
İbn-i Mace’nin diğer bir rivayetinde ise “Dil fitne zamanında kılıçtan daha etkilidir.’’ buyurmuştur.
İmam Beğavi şöyle demiştir: “Selefimiz fitne zamanında konuşmayı terk etmeyi evla görmüşler ve şöyle demişlerdir: “ALLAH ellerimizi bu kana bulaşmaktan korumuş, biz niye dillerimizi onunla kirletelim..."
(-Şeyh Ebu Munzir Eş-Şankıti)

CazakAllahul hayr kardeşim

Sübhanallah
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
"Askeri yelek giyen, roketatar ve oyuncak bebeği aynı anda taşıyan, kumlarda sürünen ve ağır silahları büyük bir hayranlıkla inceleyen bu çocuklar siyonistlerin çocukları! Her yıl işgal altındaki Batı Şeria'da sözde İsrail devletinin kuruluşu ve "bağımsızlığı" sebebiyle kutlamalar yapan işgalciler, elbette çocuklarına silah eğitimi verme geleneğini de es geçmiyor! Dikkat edin, bu çocuklar hikayelerle değil "Tüm Müslümanlar teröristtir, hepsini öldürün!" sloganlarıyla büyüyor..."
media%2FFSFGgMzXwAQO53g.jpg%3Fname%3Dsmall

media%2FFSFGnSWWUAUJzrt.jpg%3Fname%3Dsmall

media%2FFSFGnSUX0AUcoii.jpg%3Fname%3Dsmall

media%2FFSFGnUsXEAEoVXJ.jpg%3Fname%3Dsmall

(Beyaz Minare Medya)
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

1 Milyoncu : )
İslam-TR Üyesi
Benim günüme düşen evin holünde 30 dakka yurumek :D balkonda 5 dakka oturmak.
Sonra korse takmadan tekrar yurume calismalari ve sonra yine 5 dakka oturmak.
Kaslari guclendirmek icin bi suru hareket 5 dakka oturmak. Sonra paso yatış.
Gune düşenlerim bunlar benim
Sonraki hedef merdiven çıkma / inme(y)
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Enes (radıyallahu anh). ALLAH Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
Yeryüzündeki her şeye sahip olsa da şehid dışında cennete giren hiç kimse tekrar dünyaya dönmek istemez.
Gördüğü hürmetten dolayı dünyaya dönmek ve 10 kere daha öldürülmek ister. O ne büyük keramet ve ne yüce makamdır! Öyleyse ona hazırlanan nerede? Onu isteme hususunda dürüstler nerede? Yolunu tutmada ciddi olanlar nerede? Fırsatını değerlendirenler nerede? "Biz onu istiyoruz, biz onu istiyoruz," diyerek kafilelerine yetişenler nerede? Cihad sahaları kapılarını açtı. Senin ve genişliği yerler ve gökler kadar olan cennetler arasında onların (kâfirlerin) seni öldürmesinden başka hiçbir şey yok. O vakit ALLAH’ın izniyle ALLAH’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu Peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salih kişilerle beraber o Cennetlerin ehlinden olursun. Ki bunlar ne güzel arkadaştır! Çok geçmeden hak kafilesine yetiş. Kendini cesaret kümeleri için hazırla. Rahman’ın askerlerinden olmak için dünya bağlarını kalbinden kopar. Bugün bulduğunu yarın bulamayabilirsin. Gevşek davranan niceleri, pişmanlığın fayda vermediği bir vakitte pişmanlıktan parmaklarını ısırdı.
Dürüst mücahidlere, ALLAH’ın kendilerine verdiği ödül ve kendilerini başarılı kıldığı şey kutlu olsun. Öne geçen şehidlere müjdeler olsun. Öyle ki ALLAH kendilerini seçti, keremi ve lütfu ile kabul etti.
ALLAH, pek büyük lütuf sahibidir.


Mevla’nın davetçisine cevap verdiler

Ve hafif olarak harekete geçtiler.

Beklemeye takatleri kalmadı

İki güzellikten birini şiar edindiler

Zaten hür olanlar savaşta kaçmayı reddeder

Cennet'i umanlar öldürülmeyi ya da Zafer kazanmayı önemsemezler

Yurdu cennet olanlara Tuba!

Sonra Tuba! Sonra Tuba!

İnsanlar ölümün utanç verici olduğunu sanıyor

Oysa asıl ayıp alçakça
yaşamaktır


Böylece kahramanların kıssaları birbirini izler

Aydınlanmak isteyenler için şanları kalır

Acaba kendileri hakkında “Onlar haddi aştılar, Kötülüğü hak ediyorlar” diyenler utanmaz mı?

Acaba kendileri hakkında “Onlar daha delikanlı, daha küçükler” diyenler utanmaz mı?

Acaba kendileri hakkında “kararlılığı ve ağırbaşlılığı kaybettiler” diyenler utanmaz mı?

Acaba kendileri hakkında “Savaşa daldılar kendilerini kandırdılar” diyenler utanmaz mı?

Acaba kendileri hakkında “Yoldan saptıkları gibi kaybolup gittiler” diyenler utanmaz mı?

Oysa ne kayboldular ne de saptılar

Sadece dinde alçaklığı kabul etmediler


Bizim için Rahman’ın katında bir gün var ki

O günde şüphe duyanlara düşmanlık faslı vardır


ALLAH’ım, bizi hak yola ilet ve sabretmeyi bize nasip et!​

Öncesinde ve sonrasında ALLAH’a hamdolsun.
Önderimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, ailesine ve ashabına salât ve selam olsun."

-Şehid Şeyh Ebu Yahya el-Libi
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
media%2FFXJVBIaXoAIRVdR.png%3Fname%3Dsmall

İsrail.

Resimde gerçekte tam olarak ne oluyor bilmiyorum ama Biiznillâh Cehennem'de de böyle bağıracaklar...bu soytarıları cidden erkek gibi gören var mıdır o da aklıma geldi. Küçük kızlar bile daha ciddiye alınır ve bunlara adamlık dersi verirler...
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
RAŞİD HALİFELERDEN SONRA ÜMMET KİMLERLE BİRLİKTE CİHAD ETTİ?

"Selef Haccac ile birlikte savaşmıştır. Emevilerde Haccac ve benzeri ordu komutanlarının kimler olduklarını bilir misin? Birinci asırda Kuzey Afrika Berberileri birkaç kez mürted oldu ve Ehli Sünnet mensupları bazı zamanlar sancağını Haricilerden olduğu bilinen bir komutana vermenin dışında bir seçenek bulamadı. O vakit Ehli Sünnet'ten olan Kuzey Afrika alimlerinin sloganı şöyle idi: "Kıble ehliyle birlikte kıble ehli olmayanlara karşı savaşıyoruz."

Sonra Abbasiler geldi ve Kur'an'ın yaratılması fitnesi başgösterdi. Me'mun, sonrasında Mutasım, Vasık, Mutevekkil ve onlarla birlikte Abbasi devletinde yönetimde olanlar sadece Kur'an'ın mahluk olduğuna inanan bid'atçiler değillerdi. Yalnızca ona çağırmakla yetinmiyorlardı. Bununla birlikte alimleri bu konuda imtihan ediyor, onlara işkence ediyor ve öldürüyorlardı. Peki, başlarında Ehli Sünnet'in imamı (Ahmed bin Hanbel) olmak üzere, dönemin alimleri onların arkasında namaz kılmayı ve onlarla birlikte savaşmayı terk etmiş midir? Asla.

Abbasilerden sonra Selçuklulara bir göz atalım. Selçuklular Türklerden ve soylarından gelen Afgan, Özbek ve Orta Asya halkından oluşan insanlardı. ALLAH'ın dini hususunda cahillerdi. Aralarında eski dinlerin eserleri ve tasavvuf çok yaygındı. Genel halleri cahillikti. Âlimler onlar için medreseler açtılar. Imam Ebu Hamid Gazali ve Imam Cuveyni döneminde olduğu gibi. Onlara öğrettiler, nasihat ettiler ve titizlikle üzerinde durdular; arkalarında namaz kıldılar ve onlarla birlikte savaştılar.

Sonra bir de Moğolların dönemine bir göz atalım. O dönemde İslam önderlerinden ikisi büyük bir duruş sergilemiştir. Bunlardan birincisi İbn Teymiye'dir. İnsanları onlara karşı savaşa teşvik etmiş ve bizzat kendisi de savaşmıştır. Peki kiminle? Memluklerle, Mısır ve Şam ordusunda bulunan Memluk emirleriyle, Peki Memlukler kim? Tarihlerine bak, onların zamanında cehaletin, bid'atlerin, tasavvufun yayıldığını, kabirleri tavaf ettiklerini, Mısır'da Bedevi'nin kabrini tazim ettiklerini ve bunların dışında, adam öldürme, zulüm, kan akıtma, insanların mallarına haksızlık ettiklerini; fıskın, şarkıcıların, müzik ve içkinin çoğaldığını görürsün.Hatta bazıları bunu kabul etmemişlerdir. İmam İbn Teymiyye'ye, onlarda bu haller bulunurken Mısır ve Şam emirleriyle birlikte savaşılması hakkında sorulduğunda şöyle demiştir: ''Bunlarla birlikte savaşmayı ancak bir cahil reddeder. Onlarla birlikte cihad terk edildiğinde İslâm ehli ne yapar?''

Sonra, onların ardından Eyyubiler gelmiştir. Melik Selahaddin (ALLAH rahmet etsin) Haçlılara karşı cihad etmiştir. Onun döneminin emirlerinin çoğu Şafii ve Eş'ari idi ve o dönemin selefileri onlarla birlikte cihada karşı çıkmamış ve bugün olduğu gibi onun hakkında konuşmamış ve yalan yollu selefi salihin mezhebine intisap edenler gibi onların kusurlarını deşmemişlerdir.

Sonra Eyyubiler gitti ve Memlukler Devleti kuruldu. İz bin Abdüsselam onları da uyarmayı sürdürdü. Peki, Moğol savaşı geldiğinde, onun tutumu ne oldu? Orduyu savaşa teşvik etti, onlarla birlikte savaşmaları için insanlar görevlendirdi ve Ayn Calut savaşı oldu. İz bin Abdüsselam'ın, zaferle sonuçlanan Ayn Calut savaşında, Mısır ordusunu Memluklerden olan Kutuz ve Baybars sancağı altında Moğollara karşı savaşa teşvik etmesi meşhurdur.

Memlukler gitti ve Osmanlılar geldi. Peki Osmanlılar kim? Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in müjdelediği üzere onların eliyle Rumların başkenti Kostantiniye fethedildi. Orada ezan sesleri yükseldi. Yetmiş sene öncesine kadar Müslümanların darı ve hilafetin başkenti oldu.

Peki İslam önderleri, Hanefi ve Sofi oldukları için onlarla birlikte cihadı terk etmiş midir? Talep ve savunma olarak düşmanla cihadı terk etmişler midir?"
-Ebu Musab es-Suri (rahmetullahi aleyh)
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Kadınlarımıza Nasihat...

Altın Bir Kural!

"Kocanın ayıplarını ifşa edersen, ifşa edilmişin eşi olursun. Ona kral gibi davranırsan, kralın zevcesi olursun."

Bir kadın, eşinin ayıplarını ve hatalarını örtmelidir. Özellikle kadın, kocasının öfkeli ve duygusal olduğu anları, ciddi bir sebep yokken hemen arkadaşlarına veya ailesine anlatmamalıdır.

Ki çoğu zaman işin sonunda iki taraf da barışır ama arkaşlar ve aile artık kocanın ayıplarından haberdardır. Hem de kadının ağzından..

İşte böyle bir durum, hassas olan kadında çok kötü bir his bırakır ve artık "keşke" demekle de hiçbir şeyi değiştiremez.

Elbette bazı sorunlar ve durumlar ciddidir ve bu sorunların çözümü için gerekli kişilerle, büyüklerle konuşulması, istişare edilmesi gerekir. Çünkü insan bazen ne yapacağını bilemez. Nasihate ihtiyaç duyar. Lakin genelde kadınlar, küçük kavgalarda bile kocalarının her yanlışını, günahını ve eksiğini hemen ailelerine ve yakın arkadaşlarına anlatırlar. Bu hasleti terk etmek gerekir.

Unutmayın ki, aşağıdaki hadis kocalarınızı da kapsıyor:

"Bir kul, bir başka kulun ayıbını dünyada örterse, ALLAH da Kıyamet Günü onun ayıbını örter." (Sahih Müslim)
(Beyaz Minare Medya)
 
V Çevrimdışı

VOYAGER

Üye
İslam-TR Üyesi
"Kendisi himmete muhtaç dede
Nerde kaldı gayriye himmet ede."
veya
"Kendisi himmete muhtaç dede
Kime himmet ede"
vecizesini düşününce mâlum şirketleşmiş-sözüm ona vakıflaşmış-holdingleşmiş-ticarîleşmiş birtakım efendiler veya şıh-şeyh-seyda vs. vs. denilen zevat ile sakal-cüppe-iki metre sarık aklıma geliyor. Acaba hata bende midir? Yoksa bunları baştacı edip Âhirette bunlardan himmet bekleyenlerde midir?
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
İdlib'de bir pano:
"Peçeniz bakışları örtsün, cezbetmesin."
media%2FFZp5_5NWIAIQeJH.jpg%3Fname%3Dsmall
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Şeyhu'l-İslam İbn Teymiyye (rahimehullah) şöyle demiştir: "Doğu'da bir kadın esir alınırsa, Mağrib halkı onun esaretini çözmelidir." Yani doğusu batısı tüm herkes, küfür milletinin düşmanlarının eline düşen bir esiri kurtarmak için harekete geçmelidir.

Devamla Şeyhu'l-İslam şöyle demiştir: "Tutsakları çıkarmak en büyük vazifelerdendir. Vakfın parasını ve diğer şeyleri buna harcamak da en büyük ibadetlerden biridir."

Üzgünüm ey halkım! Onlar eğleniyorlar.

Sanki saldırgan güçleri yenmişler gibi...

El İz bin Abdusselam (rahimehullah) şöyle demiştir: "Müslüman esirleri kâfirlerin elinden kurtarmak, en faziletli ibadetlerdendir ve bazı âlimler şöyle dediler: Bir Müslümanı yakalarlarsa, biz onu kurtarıncaya veya onları yok edinceye kadar onlarla savaşmaya devam etmeliyiz, öyleyse çok sayıda Müslümanı esir ettilerse ne dersiniz!?"

Öyle ki hapishaneler Müslüman kadınlarla dolu!!

ALLAH'ın karşısına çıkıp, bunlardan hesap vermek için hazır olun!
(t.me/s/smuhafizlari)
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
(Alıntıdır)
"Tevbe etmiş büyücünün birisi bunları yazdı:

Biri bir iş için bana geldiğinde cinleri gönderirdim. Ya evinin huzurunu bozmak, hastalık bulaştırmak ve zihinsel hastalık oluşturmak için gönderirdim. Bazen cinler geri gelir ve bana hedefi göremediklerini söylerdi, bazen seslerini duyduklarını ama yine de göremediklerini söylerlerdi.
Güçleri en yüksek olan İfriti gönderirdim ve onlar da aynı bahanelerle geri dönerlerdi.
Onlara "Şurada oturup orada çalışıyorlar" dememe rağmen onların cevabı: "Evet aynı yerlere gittik ama hiçbir yerde yoklar."
Tövbe ettikten sonra, insanların korunma seviyelerinin aynı olmadığını anladım. Hiç koruması olmayanlar var, bu kişilerde hedefimizi yerine getirmek çok kolay. Kur'an'la ve Zikrlerle iyi korunanlar var ama bazen namazlarını kaçırıyorlar, bu kişilerin seslerini cinler duyarlar ama
kendilerini göremezler.
Kendilerini güçlü bir şekilde koruyanlar ise, cinler tarafından asla görünmezler.

Bu olaylardan sonra şu ayeti anladım:
"Kur'an okuduğun zaman senin ile ahirete inanmayan kimseler arasına görünmeyen bir perde çekeriz." [İsra Sûresi 45. ayet]

Yani hem insanların şerrinden hem de cinlerin şerrinden korunursunuz.
Kur'an'ı her gün okuyun, okuyamazsanız odalarınızda ve arabalarınızda açın çalsın, özellikle Bakara Sûresi."
(ALLAH'u Âlem)
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
"Cihad sevgisi ne zamana kadar hayaller ve kişisel düşüncelerle sınırlı kalacak?

Bu istek ne zamana kadar müslümanların trajedilerini gördüğünde,döktüğün utanç gözyaşlarıyla kısıtlı kalacak?

Veya bir neşid yada şiir dinlediğindeki geçici coşkuyla...
Cihad sevgisi ne zamana kadar, sadece diğer işlerinin yanında yürüttüğün ve kendisiyle boş vaktini geçirdiğin bir iş olarak kalacak?

Ey cihada gelmekte tereddüt eden!
Başka hiçbir ibadete eşit olmayan ibadete gel. Resûlullah'ın üç kere temenni ettiği ölüme şehadete gel!

Engelleri yıkın! Sınırları geçin!
Ve her yönden genişliği sema ve arz kadar olan, ALLAH'ın şehit kullarına hazırladığı Cennet'e koşun...

Ey tereddüt eden, bu bir farzıdır!"

-Ebu Ducane el-Horasani (Rahmetullahi Aleyh)
 
Mubadil Çevrimdışı

Mubadil

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İnsanlara Noel bayramının, piyango biletinin haramlığından bahsetmeden önce Allah'ın haramlarını helal kılanın, helallerini ise haram kılanın veya Allah'ın hükmüyle hükmetmeyenlerin durumundan bahsedilse daha etkili olacağını düşünüyorum.
 
Alketa Çevrimdışı

Alketa

1 Milyoncu : )
İslam-TR Üyesi
Evde su an 2 tane akp tepsisi var.
Cumhurbaskanimizin selamini getirdim dedi 2 teyze. Tepsi yerine ceyrek altin tercih ederdim
Secime kadar 10 tepsi daha gelse
12li tepsi setim olur
Ceyizim icin harika tepsi koleksiyonu
Yani günüme düsen akpli teyzoşlar.
 
Ebu Tahir Çevrimdışı

Ebu Tahir

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
Evde su an 2 tane akp tepsisi var.
Cumhurbaskanimizin selamini getirdim dedi 2 teyze. Tepsi yerine ceyrek altin tercih ederdim
Secime kadar 10 tepsi daha gelse
12li tepsi setim olur
Ceyizim icin harika tepsi koleksiyonu
Yani günüme düsen akpli teyzoşlar.
Akp tepsisi nasıl birşeymiş çok merak ettim fotosunu atsana
 
Üst Ana Sayfa Alt