Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Günümüzde Kadın ve Kadının Cihad Anlayışı

K Çevrimdışı

kunyem yok

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Günümüzde Kadın ve Kadının Cihad Anlayışı


Hamd, âlemleri yoktan var eden, her şeyi belirli bir düzende tertipleyip, düzenleyen ve tüm bunları sadece “ol” emriyle olduran, bütün eksik sıfatlardan münezzeh, bütün övgü, tanzim, ibadet ve taatlere layık olan, şanı yüce, ilmi bütün ilimleri kuşatan, hükmetme de ortağı olmayan, hükmünü muhakkak bir hikmete bağlayan, tek hüküm ve hikmet sahibi ALLAH’ a mahsustur.

Salat ve selam O’nun, indirdiği kitapta Habibim! Diyerek yücelttiği, Allah’ın en sevgili kulu, indirdiği son dinin peygamberi, rahmetenlil alemin olan, insanlığın ve tüm insanların kendisinde muhakkak güzel örnekler bulacağı Resulü Hz. Muhammed (s.a.v.) min, Kendisinden evvel gelmiş ve geçmiş tüm peygamber ve nebilerin, Allah Resulu’nun, gökteki yıldızlara benzettiği ve hangisine uyarsanız hidayeti bulursunuz, dediği ashabının, ehl-i beyti’nın, Onların yolundan gidenlerin, şehidlerin, sıddıkların ve Allah’ın salih kullarının üzerine olsun.

Kovulmuş ve lanetlenmiş şeytanın şerrinden, şeytanlaşmış nefislerin şerrinden, cinlerin ve insanların şerrinden tek sahibim, tek koruyucum, tek dayanağım olan Cenab-ı ALLAH’a sığınırım. O ALLAH ki, bana acıdı ve beni iman nuruyla şereflendirdi. Ben zelildim, O’nun diniyle izzet buldum. Ben sefildim, O’nun hidayetiyle zenginleştim, ben noksandım O’nun şeriatıyla tamam oldum. Hamd olsun alemlerin Rabbine, hamd olsun alemlerin sahibine.

Yazıma başlamadan önce bu yazıyı okuyacak olan okurlara, yazının başında şunları demeyi uygun gördüm. Her şeyi tüm açıklığıyla ve doğruluğuyla yazdım. Bazı yerler de biraz açık ve uygunsuz kelimeler de kullandım. Ama kimsenin hak etmediği şeyler değildi onlar. İçine yalan, dolan, iftira katmadım. Bu kalemi Allah rızasını kazanmak için elime aldım. Allah rızasını kazanırken, insanların benden razı olmayışları zerrece beni alakadar etmez. Bu yazıyı kim üstüne alıyor ise alsın ve hatalarının farkına varsın. Katiyen hiç bir kınayıcının kınamasından korkmadım şimdiye kadar, bundan sonra da bi iznillah korkacak değilim. Ve sizlere şunları söylemeye kendimi mecbur hissediyorum.

Asla nefislerinizde olanı saklamaya çalışmayın. Sizin nefislerinizde gizlediğiniz şeyleri Allah azze ve celle, ya bu dünya da, ya da kıyameti kübra’da yüzünüze çaput gibi çarpacaktır.
Ve hakikat yalana karşı mücadeleye memur ediyor beni. Ben isyandayım. Bütün yalanlara ve riyalara isyan ediyorum. Buna bütün bir ömrümü hasredecek dahi olsam, bu memuriyetim devam edecektir inşAllah. bunu böylece bilin..


Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm aklımı bir hayli meşgul eden bir konu hakkında bi iznillah bir takım mütalaalarda bulunmam gerektiğini hissettim. Gün geldi Allah azze ve celle bana nasip etti bende uzun zamandır beni üzerinde düşündüren bu konuyu, ele alma fırsatını buldum.

Günümüzde kadın ve bu kadının cihad anlayışı konusunu seçmemin nedeni, bu konunun artık mümin kadınlar arasında baş edilemez bir mevzu haline gelmesinden ve kadının bu konuda boş heves ve heyecanlarla hareket etmesinin önüne geçmektir. Bu taze heyecanının dünyası ve ahreti için bir felaket olmasının bir nebzede olsa önünü kapamak ve müminelere, islamda kadın için geçerli olan cihat anlayışını göstermeyi hedef edindim. Rabbim muzaffer kılsın.

Allah azze ve celle kitabında birçok ayette cihadı farz kılmış, cihadın, mücahidlerin ve şehidlerin faziletlerinden bahsetmiştir. Aynı şekilde Allah Resulu s.a.v de birçok hadisinde bu konunun ehemmiyetine dikkat çekmiştir. O kadar ki, Allah Resulü s.a.v. şöyle buyurmuşlardır.

“işin başı iman etmektir, direği namazdır, zirve noktası cihaddır” diyerek cihadın dinde gidilecek en son nokta, ulaşılacak en yüksek ve bereketli ibadet olduğuna dikkat çekmiştir.

Ve yine aynı Resul s.a.v. “Kim gazve yapmadan ve gaza yapmayı temenni etmeden ölürse nifaktan bir şube üzerine ölmüş olur." Diyerek tehdit etmiştir.

Cihadın faziletine dair birçok ayet mevcuttur ama burada birkaçını zikretmemiz konunun ehemmiyetini ve cihadın faziletini anlamamız için yeterlidir. Zaten bu yazının amacı cihad ve faziletleri değildir. Yalnızca kadınlarda mevcut alan cihad anlayışına doğruluk kazandırmaktır.

Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
(BAKARA/218)

Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip-ayırdetmeden ve sabredenleri de belirtip-ayırdetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
(AL-İ İMRAN/142)

Mü'minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va'detmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
(NİSA/95)

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte gerçek mü'min olanlar bunlardır. Onlar için bir bağışlanma ve üstün bir rızık vardır.
(ENFAL/74)



Yoksa siz, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan ve Resûlü'nden ve mü'minlerden başka sır-dostu edinmeyenleri Allah 'bilip (ortaya) çıkarmadan' bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
(TEVBE/16)

Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cihad edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Bunlar) Allah katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.
(TEVBE/19)



De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.
(TEVBE/24)



Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah yolunda savaşsınlar; kim Allah yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz.
(NİSA/74)

Allah azze ve celle kimi ayetlerde cihadın ecrini müjde verirken, kimi ayetlerde de mazeretsiz cihada katılmayanları fasık ve dahası kalplerinde hastalık bulunan kimseler olarak zikretmiştir. Mahşer günü cihad edenle, cihad etmeyeni ayırt edeceğini bildirmiş ve cihad edeni, cihad etmeyenden üstün tutacağını vaad buyurmuştur.

Ve yine Allah Resulu;

Enes b. Malik (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:
«Sabahleyin ve akşamleyin herhangi bir zamanda Allah yolunda bir kere cihad için yürüyüş hiç şüphesiz dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır.»(Buhari-Müslim)

buyurmuşlardır. Tüm bu müjde ve tehditler karşısında asr-ı saadet hem sevinmiş hem de korkmuştur. Bunun için hem müjdeye muvaffak olma, hem de tehditle yüzleşmemek için mallarını ve canlarını Allah yolunda sarf etmekten zerrece çekinmemişlerdir. Hatta birçok sahibi şehadetle şereflenmek için adeta ölümün üstüne yürümüştür. Allah onlardan razı olsun.

Tabi ki bu ayet ve hadisleri işiten ve gören, bu müjde ve tehdidi haber alan Müslüman kadında müjdeyle sevinip, tehditten korkmaktadır. Ve belki biraz heyecan, belki biraz cahillikten olsa gerek, ani bir heyecanla hem dünyasını hem de ahretini yıkma yoluna giderler.

Bu ayet ve hadislerde muhattab alınan kadınlar değil, erkeklerdir. Kadına ne oluyor ki, kendisinin üzerine farz kılınmamış bir mesele de bu kadar korku duyuyor ve kendisine farz olmayan bir meseleyi yapmak için bin bir çaba harcıyor da, bilakis Allah’ın ve Resulü’nun s.a.v. onun üzerine farz kıldığı meselelerde hafiflik gösteriyor. Yoksa bu cihad aşkıyla yanan Müslüman bacılar, ALLAH ın indirdikleriyle ve Resulü’nun emrettikleriyle değil de, kendi heva ve heveslerine mi itaat ediyorlar?

Bugün cihad ve şehadet kavramlarının muhatabı kadınmış gibi, kadın üzerine vazife olmayan bir işi göğüslemeye çalışıyor. Bu işi göğüslemeye çalışırken de, hem fıtratına aykırı davranıyor, hem ümmetin geleceğini tehlikeye atıyor, hem mümin erkekleri vebal altında bırakıyor, hem de üzerine farz kılınan diğer ibadet ve taatlerde eksiklik ve gevşeklik gösteriyor. Böyle bir cihad anlayışını, bırakın Allah ve Resulu’nun kabul etmesini, aklı başında, dinini ve vazifelerini hakkıyla bilen mümin bir kadının bile kabul etmemesi gerekir. Ne Allah ne de O’nun indirdiği şeriatla uzaktan yakından bağdaşmayan bu safdil kadınların, pembe hayallerle yapmaya çalıştıkları cihad, şeytanın insanları Allah ile aldatmasından başka bir şey değildir.

Kadın yaratılış itibarıyla zayıftır, korunmaya, kollanmaya ve gözetilmeye ihtiyacı vardır. Erkek ise, bunun aksi olarak, koruyucu ve kollayıcı bir fıtrata sahiptir. Bunu da Allah azze ve celle şu ayetiyle bildirmektedir.

اَلرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللّٰهُ بَعْضَهُمْ عَلٰى بَعْضٍ وَبِمَا اَنْفَقُوا مِنْ اَمْوَالِهِمْ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّٰهُ وَالّٰتٖى تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِى الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ فَاِنْ اَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا عَلَيْهِنَّ سَبٖيلًا اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلِيًّا كَبٖيرًا

Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.

(NİSA suresi 34. ayet)

Allah u Teala’nın kadını bu şekilde erkeklerden zayıf olarak yaratmasının hikmetleri saymakla bitmez. Kadın toplumun devamı ve bekası için gerekli en önemli şahsiyettir. Kadın var olmasaydı, insanların devamı olmaz, soy tükenir, ve insanlık biterdi. Kadın var edildi, onu var eden Allah azze ve celle onun için yaratılışına en uygun şekilde üzerinde hükmetti. Ona zor görevler biçmedi, ona ağır yükler yüklemedi, onu zorda bırakacak hiçbir hüküm indirmedi, içinde ve sonunda hikmeti olmayan hiçbir meseleyi kadına emretmedi. Ve yine birçok hükmü, hikmeti gereği kadına farz kılmadı. Şüphesiz ki Allah her hak sahibine hakkını vermiştir. Allah ki, adaletlilerin en adaletlisi, yarattığı kulunu o kuldan daha iyi bilendir.

Tüm bunlara itirazı olan bir kadın, bakın üzerine basa basa söylüyorum; Allah’ın yanlış hükmettiğini söylemek ister gibi hareket etmektedir. Öyle bir iftirayı hiç kimse Allah azze ve celleye atma cesaretini kendinde bulamaz değil mi?

Peki, öyleyse siz ey kadınlar! Ey ben Müslümanlardanım diyen nice kadınlar! Size ne oluyor da, Allah’ın sizin için farz kıldıklarını angarya görüp, beğenmeyip, üzerinize farz olmayan ve fıtratınıza ters düşen meselelerde mücadele ediyorsunuz?

İslam nizamı eksik bir nizam değildir. Çünkü Allah u Teala, dininizi tamamladım ve sizin için en güzel şeriat olarak islamı beğendim, demiştir. Muhakkak ki onun sözü doğrudur.

İslam nizamında erkeğin de kadının da görevleri taksim edilmiş ve her kim üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirirse cennet kendisine vaad edilmiştir. Cennete girme konusunda ne erkeğin kadına, ne de kadının erkeğe bir üstünlüğü yoktur. Herkes emrolunduğu şeyden hesaba çekilecektir.

Bugün beşeri sistemlerde hakim olan kadın erkek eşitliği, günümüz sözde Müslüman kadınlara da tesir etmiştir. Bu tesirin en büyük örneği de kadının üzerine verilen görevleri beğenmeyip, küçümsemesi ve erkeğin fıtratına düşen işlerde onunla yarışa girmesidir. Bu ibadet ve taatler konusunda bile olsa durum değişmez.

Bugünün çağdaş kadın! Profili kendini erkeğe denk tutmakta ve erkeğin yapabileceği her işi kendisinin de yapmaya muktedir olduğunu iddia etmektedir. Feminist düşüncenin kadınlar üzerinde oluşturduğu, aşağılık psikolojisiyle birlikte bu kadınlar, gerek sosyal hayatta, gerekse iş hayatında kadın ve erkeğin omuz omuza yürüyebileceğini ve kadınında erkeğin görebileceği işleri görmesi gerektiğini savunmaktadırlar. Hatta daha da öteye giderek erkeklere de kendi asli vazifelerini yüklemeye çalışmaktadırlar. Erkeği, ev işlerini yapma, çocuğu büyütme gibi şeylere koşmaktadırlar. Vallahi bu kadınların ellerinden gelse, neredeyse erkeklere doğum yapma görevini de yükleyeceklerde, anatomileri buna uygun olmadığından bu konuda seslerini çıkartmamaktadırlar.

Müslüman kadın da etkilendiği bu çağdaş feminist felsefeyi, inancına uyarlayarak onların izledikleri yolu gizli olarak takip ediyor. İmanlı kadın, feminist düşünceyi savunamayacağını çok iyi bilir, bu nedenle açıktan bu görüşü savunmasa da bunu inancının altından yürütmeye gidiyor ve erkeklere taksim edilen vazifeyi kapmaya çalışıyor. Nitekim İslam erkek ve kadın arasında vazife taksimini yapmış ve aralarında da adaletle hükmetmiştir.

İşte kadının yapması gereken vazifeler ve bu vazifeleri hakkıyla yapan kadının mükafatı:

Abdurrahman b. Avf, Allah Elçisi’nin s.a.v. şöyle buyurduğunu riyavet etmektedir.
“Kadın beş vakit namazını kıldığı, ramazan orucunu tuttuğu, namusunu koruduğu ve eşine gereği gibi itaat ettiği zaman kendisine, ‘cennetin kapılarından dilediğinden gir’ denilir.

(Ahmed,1573; Taberani)

İşte ne kadar açık, ne kadar net bir anlatım. Ne kadar kısa ve ne kadar öz bir taksim. Allah Resulu’nün sözüne iman eden bir kadın Resulun s.a.v verdiği bu garantiyle teskin olur ve ömrü boyunca bunları yapmakla uğraşır. Bakın, Allah ve Resulu kadına hiçbir zorluk yüklememiş, ona verdiği görevleri sadece dört maddede sınırlandırmıştır. Ve bunları hakkıyla yaptığı sürece istediği kapıdan cennete gireceğine dair Fahri Kainat kefil olmuştur.

İşte eğer İslami bir feminizme -islami bir feministlik olmaz tabi, islamda feminizmin bırakın ilkelerinin, adının bile yeri yoktur- sahip olmak istiyorsanız Müslüman hanımlar bunlardan bahsedin. En azından doğruyu söylemiş olursunuz. İslamın kadına verdiği kıymetten bahsedin. Onu asla zora koşmadığını konuşun. İslamın kadına ne kadar narin baktığını anlatın. İlla bir kadınsı felsefe yüklenmek isterseniz buyurun islamın kadını ne kadar koruduğuna bir kez daha şahitlik edin. Ona ne kadar az ve zahmetsiz amelle cennet vaad ettiğini gösterin.

Bu dört altın kuraldır bir kadın için, beş vakit namazını kılmak, ramazanda orucunu tutmak, namusunu korumak ve kocasına itaat etmek. Daha bunları hakkıyla yerine getiremeyen kadın, nasıl olur cihat kendisine farz olmadığı halde, cihat etmek için can atar. Hiçbir hadiste, Allah Resulü kadına cihadı emretmemiştir. Hiçbir cihat ayeti kadına hitap etmemektedir. Kadının kolaylıkla cenneti kazanabileceği bu dört altın kuralı önemsemeyip, cihada yönelmesini hangi akıl, hangi izan izah edebilir. Bu daha marul kesemeyen kadının, ağaç kesmeye çalışması gibidir bu durumdur.

Kadının bu az ve kolay ameline karşılık yine Allah Resulü s.a.v. kadının bunları yapmaktan bile aciz olacağını ve kadınların çoğunun cehennem odunu olacaklarını bildiriyor.

Ebu Said el Hudri anlatıyor:
“Allah Resulü kurban ya da ramazan bayram namazı için namazın kılınacağı mescide çıktı. Kadınların bulunduğu bölüme uğradı ve şöyle konuştu:

Ey kadınlar topluluğu! Çokça sadaka verin. Ben sizin çoğunuzun cehennemlik olduğunu görüyorum.
Bunun üzerine kadınlar; ‘niçin ey Allah’ın elçisi?’ diye sordular. Allah elçisi şu karşılığı verdi:
Siz çokça lanet edersiniz ve kocanızın iyiliklerine karşı nankörlük edersiniz.”
(Buhari, 293. 1369)

(bu hadis Müslim, 1467; Nesei,1557 de muhtevası aynı şekilde zikredilmiştir.)

Aman Ya Rabbi, bu nasıl bir şeydir ki, kadın sadece bu dört emirle, erkekler ise cihad gibi zorlu bir ibadetlerle mesulken nasıl olurda kadın bu emirleri hakkıyla yerine getiremez de, erkek o zorlu görevleri yerine getirip cennete girer, kadında cehenneme odun olur.

Bunun en büyük nedenlerinden biri, işte günümüz sözde mücahide bacılarımızın yaptıklarıdır. Kendi asli görevlerini terk edip, üzerlerine vazife olmayan konularda erkeklerle boy ölçüşmeye çalışıyorlar. Bu nasıl bir anlayıştır. Kadın daha kendi üzerine farz ilimlerden bir haber iken, ana-babasına, kocasına itaatten kaçarken, örtüsünü hakkıyla muhafaza edemezken, namusunu basit nefsi eğlencelerde hibe ederken, namazlarına ehemmiyet göstermezken; duyduğu birkaç ayet ya da hadisle aşka gelip “mücahideyim! Şehadet istiyorum! Cihada çıkmayı arzuluyorum! Rabbim bana cihad nasip et, cihad meydanlarında deli gibi savaşırım, cihada gidecek bir yol bulsam, burada bir dakika durmam gibi!!!” boş temennilerde bulunması ne kadar ikna edici ve inandırıcı. Asıl kimlikleriyle ne kadar çelişki içindeler bilemezsiniz. Ama ben bilirim!!! Böyle insanlara o kadar şahid oldum ki, artık bu söylemleri duymak, benim için ağır bir mide bulantısından başka bir şey ifade etmiyor.




İşte ey kadınlar topluluğu! Size islamın kadına verdiği bir değeri daha göstermek istiyorum. Ve sizlere cihad görmeden, eline herhangi bir silahı almadan, bir kafirin boynunu vurmayı bırakın, ona bir taş dahi atmadan ve canınızı tehlikeye atmadan mücahide olabileceğiniz bir müjdeyi veriyorum.

İbn Abbas anlatıyor;
“bir kadın Peygamberin huzuruna gelerek; ‘Ey Allah’ın Resulu, ben kadınların temsilcisi olarak katınıza gelmiş bulunuyorum’ dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: ‘şu cihad ibadetini Allah erkeklere farz kıldı, eğer onlar cihada gidiyor ve sağ salim dönebiliyorlarsa ödüllendiriliyorlar, eğer öldürülüyorlarsa Rableri katında diri olarak rızıklandırılıyorlar. Biz kadınlar ise onların geride bıraktıkları görevleri yerine getiriyoruz. Bundan bize bir pay var mıdır?’ Allah Resulu s.a.v. kadına şöyle cevap verdi;

Karşılaştığın bütün kadınlara şu bilgiyi ulaştır ki, kadının kocasına itaati, onun haklarını yerine getirmesi, erkeklerin cihad sevabına denktir. Ne yazık ki sizden çok azı bunu yapar.”

(Ahmed ve Nesai sağlam iki kanalla tespit etmişlerdir; aynı haberi Hakim de kaydetmiş ve hadis hakkında dayanak zincirlerinin sağlam olduğunu söylemiştir.)

Bu hadisin tahlilini yaparsak şu sonuçlar çıkar. Allah Resulu’nun s.a.v. yanına gelen kadın, ne kadar ince ayarlı bir soru soruyor. ‘Neden kadınlar cihad ibadetinden mahrumlar’ demiyor, çünkü o kadın Allahın şu ayetini hakkıyla iman etmiş bulunmaktadır.

وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُبٖينًا

Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.

(AHZÂB suresi 36. ayet)


Bu ayete iman etmiş bu Müslüman kadın, ‘neden biz de cihada çıkıp, cihad ibadetinden bir pay almıyoruz’ demiyor. Allah ve Resulünün hükmünün hikmetini gerek biliyor, gerek bilmiyor, ama o hükme tam olarak iman ediyor. Ve kendi vazifesinin cihad etmek olmadığının da bilinciyle sorusunu, şöyle soruyor; ‘biz geride kalıp, üzerimize düşen görevleri yerine getiriyoruz, buna rağmen erkeklerin cihad ibadetinden biz kadınlara bir pay var mıdır?’ diyor.

Allah u ekber! bu Müslüman hanımın bu soruyu sorma uslubu bile Müslümanlığına yaraşır şekilde. Erkeğin ibadetinden pay almak istiyor.

Ama gelin ve görün ki, bugünün Müslüman hanımları üzerine düşen vazifelerden feragat etmişler, cihad ehli olmaya soyunmuşlardır. Bu nasıl bir gaflettir, bu nasıl bir cahilliktir. Bu nasıl Allah ve Resulünün hükmüne razı olmayıştır.
Sahabeden hangi hanım sizin kadar cihada çıkma meraklısı olmuştur. Zira siz mi cihada ve şehadete daha layıksınız yoksa onlar mı? O sahabe hanımların içinde Resulullahın hanımları, müminlerin anneleri de bulunmaktadır. Onlar mı cihada ve şehadete daha layıktı yoksa sizin gibi daha kocasına itaati nefsine yediremeyen günümüz sözde Müslüman kadınları mı? Size ne oluyor da kocalarınızın üzerinizde farz olan hakkını çiğneyip, üzerinize farz olamayan ve fıtratınıza ters işlerin peşine düşüyorsunuz.

Allah’a ve ahiret gününe inanan akıllı bir kadın, cennete kolay yoldan ulaşmanın yollarını arar. Cennet sadece dört şartla ayağınıza serilmişken, sizler cihad meydanlarında erkeklerle omuz omuza savaşmak mı istiyorsunuz?

Vallahi sizler nefislerinizde olanı gizliyorsunuz. Eğer gaye Allah rızasını kazanmak ve cennete ulaşmaksa, bu ha cihadla gerçekleşmiş, ha kocaya itaatle ne fark eder? Eğer sizler kocaya itaati terk edip, cihad meydanlarına kahramanca adınızı yazdırmanın derdindeyseniz, zannetmeyin ki, şehadet sizi bulur. Sizler cihad meydanında ölseniz dahi, cehenneme kütük olmaktan öteye geçemezsiniz.

Günümüz cahil Müslüman kadınlarında ki yanlış anlayışlardan biri de, kafirlerin işgal ettiği bir beldeye hicret edip, orada müminlerle birlikte kafirlere karşı savaşmaktır. Bu nasıl bir fikirdir. Bunun kıstası nedir? Bu nasıl bozuk ve yanlış bir anlayıştır.

İslam fıkhında bir kadının üzerine cihad ancak kafir kendi şehrini işgal ederse farz olur. O zaman kadın erkek ayrım olmadan cihada girişir. Ki nitekim sahabe hanımlarından da buna örnek vardır. Ama ne zaman cihad farz konumuna düşmüştür kadına, dikkat edin!
Düşman kapısına dayandığı zaman. Bu ayarı bilmek gerekir.

Bir mümin hanımın iki büyük emaneti vardır. Bunlardan biri imanı, diğeri namusudur. Bu iki emaneti var gücüyle korumalı, bu iki emaneti düşman eline teslim etmemek için gerekirse, canını feda etmekten zerrece çekinmemelidir. Aynı şekilde bir erkeğinde kendisinde olan emanetleri vardır. Bunların birincisi imanı, ikincisi namusudur. Ve bir erkek Allah’ın emriyle kadını kendine nikahladığı zaman, onun namusu artık o erkeğin namusudur. Bir mümin bunları koruduğu sürece izzet sahibidir. Karısının, kızının, annesinin, bacısının namusunu müdafaa etmek, tıpkı kendi imanını müdafaa etmek gibi farzdır o erkeğe.

 
K Çevrimdışı

kunyem yok

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Bugün sağda solda İslam beldelerine gidip, cihada soyunacağım diyen sözde mümineler, şu tehlikeleri idrak etmekten mahrumdurlar.

Birincisi; İslam fıkhında mümin bir hanım işgal bölgesine cihada gidemez.

İkincisi; bir kadın daha mahremi olmadan 90 km gidemezken, kmlerce mahremsiz yol kat etmesi mübah olur mu?

Üçüncüsü; üzerine vazife olan ibadet ve taatleri küçümseyerek ve onları yerine getirmekten kaçarak, üzerine vazife olmayan cihad ibadetini yapmaya kalkışması kendisine cenneti değil, cehennemi kazandırır.

Dördüncüsü; böyle bir kadın cihad ortamında erkeklere sadece eziyet ve yük olmaktan öteye gidemez. Çünkü yaratılış itibarıyla kendisi, savaşa dayanabilecek ve o gücü kaldırabilecek fıtratta ve kuvvette değildir. Böylece mümin erkekleri ancak sıkıntıya sokar ve onları zor durumda bırakır.

Beşincisi; kadın bir heyecan için namusunu tehlikeye atmaktadır. Oysa ki, Allah Resulu ona cihadı değil, namusunu korumasını emretmiştir. İşgal altındaki bir beldede esir edilecek kadının akıbetini düşünebiliyor musunuz?

Bir mümin erkek esir edildiği zaman ona türlü türlü işkence edilir, hapse atılır, en son nokta şehit edilir. Bunların hepsinin de ecrini Allah misliyle verir ona. Ve bir mümin erkek esir düştüğünde onu kurtarmak, o bölgedeki mümin erkeklerin üzerine farz olur, eğer o bölgedeki erkeklerin gücü yetmiyorsa, sırasıyla çevre beldelere genişler.

Peki, kadın esir edildi mi ne olura gelelim? Çok açık konuşacağım ve çok net olacağım. Bir kadın esir düştü mü onun namusu gitmiş demektir. Artık o kadın kafirlerin eğlencesi olmuştur. Evet, rahat evinde oturup Allah a ve kocasına itaat etmekten kaçan kadın, işgal edilmiş bir beldeye giderek kafirin kucağına düşmeyi yeğlemektedir. Bu nasıl bir mantıktır. Bu nasıl bir imandır.

Ey kadın! Allah ve Resulu sana bunu mu emretti? Böyle yapan bir kadın asla samimi bir Müslüman değildir. Asla değildir, asla değildir! Bunlar kendi adlarını yüceltmek ve insanların arasında öldükten sonra da itibar kazanmak için cihada koşan ikiyüzlü, kafire fahişe olmayı yeğleyen, islamın yüz karası kadınlardır.

(burada kendi ülkelerinde esir edilen mümin ve mücahide bacılarımızı tenzih ediyorum. Onlar kendi beldelerinde zulme uğramışlardır. Onlara bu konuda bir vebal yoktur. Şüphesiz ki o bacılarımız Allah katında tertemiz mücahidelerdir. Benim bahsettiklerim işgal beldesine gidip cihada merak salan sözde mücahideleredir.)

Üstelik bu kadınlar bu işi yaparken, Müslüman erkeklerin izzetlerini kirletmişlerdir. Onları büyük vebal altında bırakarak büyük günaha girmişleridir. Zira bir Müslüman kadın esir düştüğünde, onu kurtarmak yeryüzünde ki bütün mümin erkeklerin üzerine farzdır. Kendini hevası ve hevesi için tehlikeye atan bu akılsız kadın bunca erkeğin vebalini nasıl taşımayı yeğler?

Öyle kimselerdirler ki bunlar, kocası kendisini yatağa davet etse, meleklerin lanetini yeğler ve kocasının davetine icabet etmez, etse de bunu adama kırk takla attırdıktan sonra yapar, kocasına asi olmayı marifet addeden bu kadın, iki adım ötedeki kocasının yatağına gitmiyor ama kmlerce öteye cihada gidebiliyor. Ki Allah Resulü’nun sözlerini söylüyorum. İşte kadın bu yüzden cehenneme odun olmaya müstahaktır. Çünkü o samimi bir mümin olsa idi, onun niyeti cenneti kazanmak olsa idi, önce kocasının yatağına icabet ederdi. Üstelik bu durum üzerine farz olduğu halde, bundan imtina ediyor.

Bütün ibadet, taat ve cihadların gayesi Allah’ın rızasını ve onun vaad ettiği cenneti kazanmak içindir. Bu gaye erkeklerde cihad yolundan geçerken, kadınlarda kocaya itaat yolundan geçmektedir. Fıtratlar başkadır ve bu farklı fıtratlara farklı görevler verilmiştir. Yukarıda ki hadiste, kadının Allah Resulune yönelttiği soruya aldığı cevaba bir bakın: “Karşılaştığın bütün kadınlara şu bilgiyi ulaştır ki, kadının kocasına itaati, onun haklarını yerine getirmesi, erkeklerin cihad sevabına denktir. Ne yazık ki sizden çok azı bunu yapar.”

Bakın her sözü şüphesiz hak olan peygamber, ‘sen ne diyorsun kadın, hiç cihada giden erkekle, evinde oturan kadın bir olur, aynı sevabı kazanır mı?’ demiyor. O yoluna canımı feda ettiğim Resul biz kadınları müjdeliyor. Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber! Kadının kocasına itaati ve onun haklarını yerine getirmesiyle onların cihad sevabına denk sevap aldıklarını söylüyor. Biz kadınlara müjde veriyor! Böyle yapan kadınların sevabıyla, cihad meydanında cenke tutuşmuş mücahidin sevabı denktir, diyor. Bakın mümin hanımlar, ‘onların kazandıkları sevap gibidir’ demiyor. Bire bir denktir, diyor. Müjdeler olsun biz kadınlara, müjdeler olsun biz kadınlara. Cihad etmeseler bile Allah Resulu onları cihad sevabından bırakın mahrum etmeyi, erkeklerin cihadından hiç düşürmeden, aynı ölçü de kadına da sevap veriyor. Böyle bir Resule ancak şu denir. Bırak canımı ya Resulullah, anam babam sana feda olsun.

Bununla ümitlenin hanımlar ama devamında gelen tehditten korkun. Cennet bu kadar kolayken, ne yazık ki yine bunu çok az kadın yapabiliyor. Kocasına itaati bile çok az kadın yapabilirken, cihad meydanında cenke tutuşmayı hayal eden bir kadın asla ihlas sahibi değildir. Bin canım olsa binini de Allah ve Resulu yoluna vermekten çekinmem. Bin canım da olsa, hayır! Bir tanesi de bana kalsın demem. Ama benim vazifem bana takdir edilen ölçülerden ileri gidemez. Şeri hükümleri iyi bilen bir müminenin bilmesi gereken çok önemli bir nokta vardır. Şeraitsizlikle şeriat gelmez. Şeri hükümleri çiğneyip, üzerine farz olmayan bir ibadeti yapmaya kalkmak, üstelik yukarda zikrettiğim tehlikelere rağmen, seni aptallıktan ve cehennem odunu yapmaktan kurtaramaz.

Bu meseleyi aydınlatmak istedim. Özellikle bir takım sosyal paylaşım sitelerinde kadınların, şehadet aşkıyla yanarak!!! Kendilerini teşhir etmeleri ne kitaba, ne imana sığar. Bunların şehadet isterim, söylemeleri ancak kuru bir lakırdı ve boş bir hayalden ibarettir. onlar, kendi ütopik dünyalarında kurdukları hayalleri gerçeğe dökmeye çalışmayı arzu etmektedirler. Lakin kaçırdıkları ve akıl edemedikleri bir nokta vardır. Hayalle gerçek farklı şeylerdir.

Sizler cihad meydanlarının ve işgal bölgelerinin sizin kahramanlık hikayenizle çalkalanacağını düşünüyorsunuz. Halbuki bu nidaları atan ihlastan yoksun cahil kadınlar, kendi namuslarını kafirlerin yatağında bırakmaktan öteye gidemeyeceklerini çok iyi bilmeleri gerekir. Daha silah nedir, kavga nedir, bilmeyen bu hatun, cenk edecekmiş… Üstelik cihad fıkhından da bir haber… Nasıl komik bir Müslüman hanım imajı değil mi? bunların söyledikleri aslı astarı olmayan kuru bir nidadır işte.

Bir de bir takım Müslüman erkeklerin böyle kadınları desteklediğini görüyoruz. İşgal altında ki beldelerde yüzlerce mümin kadın esaret altındayken, bu vebal boynuna az mı geldi, bu kadınları esir olmaya göndermek istiyorsun?

Üstelik Allah ve Resulunun emrinden yüz çevirip. Sana da yazıklar olsun ey mümin diye geçinen erkek! Sen ki, hani o kadının namusunu kendine Allah’ın emriyle helal kılmıştın ve namusunu koruyacağına dair Allah’a kesin bir söz vermiştin. Sözünün gereği mi o kadını böyle aptalca ve Allah’ın kanunları dışında bir işe sevk ediyor, destek oluyor ve tasdik ediyor hatta o kadının aptallığına, cesaret ve imanın büyüklüğü deyip, arka çıkıyorsun. Oysaki mümin bir erkek şöyle demeli değil miydi?

Kadının evinin dışında bir yerde hayrı ve cenneti beklemesi doğru değildir bacım.

Müslüman bir hanım cihad sevabı mı almak istiyor? O halde nikahı altında bulunduğu kocasını cihada teşvik etsin, onu kendi elleriyle cihada göndersin ve onun bu halinden razı olsun. Geride kaldığındaysa, onun emanetlerine, çocuklarına ve namusuna sahip çıksın ve sabredip kocası için hayır duada bulunsun. Böylelikle o da kocasının cihad da kazandığı sevabın aynısını, kolu dahi yorulmadan alacaktır. Bunu Allah’ın Resulü vaad etmiştir.

Kocasını cihada göndermek bir kadının nefsine ağır gelebilir. Bunun için gerçekten mücahid bir imana sahip olmak gerekir. İman lezzetini tam olarak tatmış bir kalp bu durumu kabul eder. Bundan lezzet alır. Elbette ki, kadının erkeğin gerisinde yalnız başına kalması, küçümsenecek bir olay değildir. Üstelik, şeraitin hakim kılındığı topraklar üzerinde yaşamıyorsanız, bu durum iki katı zorlaşır. Çünkü o kadın hem geçim telaşı yaşayacaktır, hem de etrafındakilerin yalnız bir kadına olan bakışlarından kendini muhafaza etmeye çalışacaktır. Bu da kolay bir iş değildir. Şeriatın hakim olduğu bir beldede, kocası cihada giden bir hanımın yaşamasıyla, bunun tam tersi durumun zorlukları bir olmadığı gibi emin olun ki, mükafatı da bir olmaz. Böyle bir durumda kadının düşünmesi gereken şey şudur; bu dünya geçici bir eğlence ve metadan ibarettir. İnsan ömrü de çok kısadır. Bu kısa ömürde çile çekmek, ebedi saadete kavuşmaya değer. Böyle düşünen hanımlar olduğu sürece, emin olun ki, müslümanlar yeniden, eski güçlerine ve izzetlerine kavuşacaklardır.

Kadın buna rıza göstermekten – ki zaten farz ibadetlerde kimsenin rıza göstermesi beklenmez- acizse bile, yine ona Allah Resulü başka bir amelle mücahid sevabı veriyor.

Ya’la b. Utbe anlatıyor: ‘Allah elçisinin zamanın da adamın birisinin Saliha bir kadını vardı. Bu kadın kocası yanına girdiğinde onu şöyle selamlardı: ‘Merhaba ey benim ve ev halkımın efendisi! Eğer sıkıntın ahretin içinse, Allah bu sıkıntını arttırsın. Eğer sıkıntın bu dünya ile ilgili ise şüphesiz yüce Allah seni rızıklandıracak ve sana ihsanda bulunacaktır.’ Adam Resulullah’ın s.a.v. huzuruna gelerek kadının kendisine söylediklerini O’na söyledi. Bunun üzerine Resulullah: “o kadına, Allah yolunda cihad eden mücahidlerin sevaplarının yarısı vardır; aynı zamanda o, Allah’ın emekçilerinden bir emekçidir.” Buyurdu.

Erkek cihad ibadetiyle mükellef tutulmuştur. Kadın ise, kocasına itaat etmek ve onun hoşlanacağı şeyleri yapmakla mükellef kılınmıştır. Tabi bunun da bir ölçüsü vardır. Eğer koca, kadından Allah’a isyan edecek şeyleri istiyorsa, o zaman şu kural geçerlidir. Allah’a isyan noktasında hiçbir kula, asla itaat yoktur. Bu isyana sevk eden kocası dahi olsa. Kadın üzerinde en büyük hakka sahip olan kimse kocasıdır. Erkeğin üzerinde en büyük hakka sahip olan kimseyse annesidir. Bakın nasıl bir adalet işliyor. Nasıl bir intizam söz konusu.

Daha kocasına itaat etmeyi nefsine yediremeyen bir kadın, cihad etmeyi kaldırabileceğini sanıyor. Böyle düşünerek ancak gülünç oluyorlar. Ki ben hiç zannetmiyorum hakikatte böyle bir şeyi istediklerini. Çünkü bunlar ağzı olup konuşan insanlar sınıfına dahildirler. İcraat sıfır, nefis terbiyesi sıfır, ilim sıfır, itaat sıfır ama gel gör ki, tüm bunlara rağmen mücahid ruhları tavan yapmış. İşte islamın hasretle beklediği yeni Müslüman imajı!!!


Net dünyası karmaşık bir dünyadır. Ben işin içinden çıkmadım. Önceden var olan hassasiyetlerimden, bu insanların tutarsız hallerini gördükten sonra, o uğrunda her şeyi feda edebileceğim hassasiyetlerimi vücudumda bir mikrop gibi hissetmeye başladım. Sosyal paylaşım sitelerinde, mücahide resimleriyle ekranını donatan bu safdil hanımlar, eşiğinde oldukları tehlikeleri ya göremiyorlar, ya da görüyorlar ama görmemezlikten gelmek nefislerine hoş geliyor.

Bunlardan birkaç misal vermek istiyorum ki, konunun ne kadar korkutucu olduğu bir kez daha gözler önüne serilsin. Tuhaf isimlerle sayfa açan bu kadınların taktıkları isimlerde bir hayli ilginç “rüzgarın kızı- sahra kızı- rüzgar gülü- şehideyim bütün dünya üstüme gelsin- şehidin kızı- şehadete tutkun şehide- anne ben cihad isterim- cihad meydanlarında bir garip şehide” bu isimleri gördükçe olayın acı yanını unutup, gülmekten alıkoyamıyorum kendimi. ( son isim çok dramatik oldu, kendimi takdir ediyorum.)

Cihad, şehid, şehadet gibi kavramlar bunlar sayesinde ayağa düştü. İşte sizin böyle bi takım saçma isimlerinizin neden olduğu felaketlerden sadece biri.

Bir diğeri ise, profil resimleri.. hayranım o mücahidelerin kullandıkları resimlere. Kendisi normal hayatta, pür makyaj, mayhoş bir örtü takarken, profildeki resme dikkat edin. Peçeli hanım resimleri… faili meçhul kimselerin resimleri. Bazıları daha da ileri gidip, normalde peçeli olmadığı halde, peçeli resim çekilip bunu ekranına koyuyor. Bunu yaparken şunu demek istiyor güya “ ey Müslümanlar, özellikle ahiler, bakın da mücahide nasıl olurmuş görün” dersem inanmayın tabi. Asıl gaye kendini beğendirmek. Altına yapılan yorumlara dikkat edin, hep erkek ve sadece gözleri göründüğünden olsa gerek, gözlerine bin bir iltifat… Hanımefendi de teşekkür ediyor… yahu transparan peçe yapıp da oraya resmini koyan hanım bile gördüm. Amacın ne senin kadın? Senin nefsin hakikati söyleyemez zira.

Dur ben söyleyeyim, mücahidler tarafından beğeni kazanmak. Erkekleri baştan çıkarıp, tahrik etmek. Lütfen ama kızmayın bana sakın! Acı dahası utanç verici ama bir o kadar da gerçek. Birinin bu hakikati söylemesi gerekiyor.

Bu kadınlar, sandığınız kadar saf değiller. Kasıtlı olarak oraya resimlerini peçeli koyuyorlar. (gerek peçeli, gerek peçesiz herhangi bir kadın figürü kullanmak kati surette Müslüman bir hanıma yakışmayacak bir olaydır. Kendi resmi olsun, olmasın zerrece farkı yok)

Alın size istatistik bir veri söyleyeyim. Artık günümüz erkeklerini, bacağı, kolu, başı açık kadınlar tahrik etmiyor. Bilakis böyle sadece gözleri gözüken, diğer yerleri hayal gücüne terk edilen kadınlar daha etkileyici oluyor. Ve dahası, peçe fantezisi olan erkeklerin sayısı da azımsanmayacak kadar fazla.

Şimdi diyeceksiniz ki, madem durum böyle dışarı çıkan mümin bir hanım ne yapacak. Böyle düşünen erkekler, evet sapıklıkta sınır tanımayan anguslardır. Kadın dışarı çıkarken örtüsü şeriata uygun biçimde olacak. Ama gerekemedikçe evinden dışarı çıkamayacak. Çarşaf giyse bile, zaruri bir durum yoksa, dışarıda yüzünü elini göstermesine ne gerek vardır ki, fitne ortamında kadının elleri de yüzü de haramdır. Örtünmesi gerekir. Sadece gözlerin açıkta bırakıldığı bir örtü biçimi çok sakıncalıdır. Ya yüz tamamen örtülecek, ya tek göz açıkta kalacak ya da gözle birlikte burunda açıkta bırakılacak. Yok öyle gözlere boya badana yap, çarşaf giy ama yine gözlerinle de olsa tahrik etmeye devam et.

İslamda örütünün temel amaçlarından biri, toplumun refah ve huzurunu sağlamak için, erkekleri herhangi bir şekilde tahrik etmenin önüne geçmektir. Sen bu işi ha çarşafla yapmışsın, ha eşarpla, ha çıplak ne fark eder. Gözlerini bütün cezp ediciliğiyle oraya koyan kadın aslında şu mesajı veriyor “ gözlerim böyleyse, gerisini siz düşünün artık!”

Oraya resmini koyan kadın yedi gün, yirmi dört saat, dışarıda gibidir. Zira onun resmini bilmem kaç tane mahremi olmayan kişi dilediği zaman görüyor. Hata belki dışarıda karşılaşsalar, adam bu denli dikkatli yüzüne bakamayacak. Ama resmine dilediği gibi bakıyor. Çünkü onda kota yok, gören yok. Bakan razı, baktıran razı. Ne demeli? Mücahide bacının işine karışılmaz, maazAllah elindeki kılıcı bir sallarsa, boynum gövdemden firar eder.

Böyle bir profile sahip mücahide(!) bacı şöyle yazıyor. “Hadi kadınlar toplanıp cihada gidelim.” Altına da bizim safdil hanımlar yorumlar ekliyor. “hadi gidelim, öyle yapalım, böyle yapalım, sen bizi götür vs..” tabi araya erkeklerden de güzel nükteler ekleniyor. “işte böyle mücahide! Bacılarımız(!) olduğu sürece sırtları yere gelmezmiş miş miş miş…”
“ulan deyyus derler adama, senin namusun ayaklar altındayken, ha sırtın ha yüzün yere gelmiş ne önemi var!”

Böyle adamlar ve kadınlar işgal beldelerinde cihada davet ederken kadınları, pevenklikten öte bir rol oynamıyorlar. Onları kafirlerin yataklarında eğlence etmeye çalışıyorlar. Aklı başında bir mümin kadın böyle fitnelerin kucağına düşmez. Namusu için gerek ölür, gerek öldürür. Çünkü onun asli vazifesi, namusunu müdafaa etmektir.

Beş kuruş izzete bile sahip olmayan adam! Sana ne oluyor ki, Allah’ın namusunu korumanı emrettiği kadını, kafirlere sunuyorsun. Yazıklar olsun senin sözde Müslümanlığına, yazıklar olsun senin erkekliğine! İşgal yerlerinde her gün kafir tarafından tecavüze uğrayan hakiki izzet ve namus sahibi mümin bacılarımızı, içinde bulunduğu durumdan kurtardın da, onların vebalini boynundan attın da, şimdi yeni veballer mi almak istiyorsun sen?

Vallahi böyle erkeklerden mahşerde davacıyım!

Ey Allah’ın Resulü! Mümin kadınları emanet ettiğin erkeklerin haline sen şahitsin! Sen de şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!

Bir de bu safdil kadınları, seni cihada götüreceğim, diye kandırıp, ırzlarına geçen kurnaz adamların varlığını da işittik. “haydi, kızlar cihada, ama önce yatak odasına; e malum cihada giden yol yatak odasından geçer.”

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlar vardır. Bazı durumlar olur ki, kelimeler anlatmada yetersiz kalır. İşte öyle bir haldeyim bu durum karşısında. Kelimelerin kiyafetlere bulaştığı yerde.

Merak ediyorum, ama gerçekten merak ediyorum, “koca beni cihada gönder,” diye bir kampanya başlatsak, bu kampanyaya destek olan aptal müminlerin sayısı kaç olur? Bu rakamsal veriyi gerçekten merak ediyorum. Zira buna bakarak vahametin hangi düzeyde olduğuna daha iyi karar verebiliriz.

Bunları görmeyi bırakın, böylelerinin varlığını bilmek bile, vücudumdaki tüm kas mekanizmasını, beynimin emrinden çıkarıyor.

Bayan mücahide kimliğiyle, erkek mücahid kimliğiyle başlıyorlar orda sohbete, muhabbete. Tabi ki, öncelikli hedef, İslam dünyasının içinde bulunduğu bugünki felaket durumunu konuşmak. Ya da bir takım İslami ilimler üzerinde bilgi alışverişinde bulunmak. Kadın-erkek bire bir sohbet. Aman ne güzel, ne hayırlı bir olay. Evli- bekar fark etmez. E konu cihatsa, geri kalan her şey teferruat.
“ama onlar kötü bir şey konuşmuyorlar ki” islamın akıbeti hakkında kafa yorup, beraberce baş başa verip üzüntü duyuyorlar. Ne masum bir tablo!!!


Çevirin bu masum gibi görünen tablonun arkasını, kaldırın perdesini, gösterin iç yüzünü. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. Sizler İslami bir takım argümanları kullanarak, kendinizi beğendirip, hiç olmadığınız bir kimliğin altından iğrenç nefsi isteklerinizi gerçekleştiren kimselersiniz. Sizler nefsinin kölesi bile olmayı becerememiş, nefsinin köpeği olmuş kimselersiniz. Sizler dini alaya ve eğlenceye alıp, islamı kendinize rant kazanmak için kullanan riyakar kadın ve erkeklersiniz. Şimdi nefislerinizde olanı gizleyin bakalım. Ta ki, Allah bunu açığa çıkarıp, sizleri rezil ve rüsvay edene kadar gizleyin.


Bunlar ancak internet dünyasının sözde mücahideleri ve mücahidleri olmaya mahküm kimselerdir. Bunlar orda burada cihad ya da tebliğ adı altında erkek bayan karma bulunarak sohbet ve muhabbetten zerrece sıkıntı duymazlar.

Halbuki uğruna canlarını verebileceklerini iddia ettikleri islam, bundan şiddetle kaçınmalarını emretmiştir onlara. Daha nefsine bu kalın ayarı çekmekten aciz kimseler, cihad gibi ince ayar gerektiren meseleyi dillerine dolayıp, her yerde samimiyetsiz bir şekilde “şehadet” kavramını ağızlarında laçka etmeleri, onların mücahidliğini değil, ancak ve ancak sefilliğini gösteriyor. Bunlar islamın değil, ancak nefislerinin esiridir.
Şehadet gökten yağmur gibi yağsa, bu gibi kimseler bundan zerrece nasiplenemezler dahi. Çünkü, şehidlikte mutlak bir kural vardı. Doğru bir itikad ve bu itikad üzerine mücadele. Mücadele etmeyeyim ama mücahid olayım, demek nasıl aptalca olursa, yukarda bahsettiğim kadında o derece aptaldır. Cennete kestirmeden gitmenin yolunu arıyor olsa gerek. Bu erkekler içinde geçerli bir durumdur. Hayatları boyunca Müslümanlığın izleri üzerinde görülmemiş, ama Müslüman diye geçinen bir gencin şehadeti istemesini kimse samimi bulmaz.

Allah ve Resulüne iman etmiş bir kadın olarak, hayallerimle avunarak değil, bilakis gerçeğin ta kendisiyle, Resulullah’ın s.a.v şu sözünü kendime kalkan yaparak şehadeti bekliyorum.

“Şehid olmayı ihlasla isteyen bir mümin, sıcak yatağında ölse bile şehiddir.”

Bi iznillah bir kadın olarak, bana şehadet gelirse, ya yukarda bahsedilen şekilde gelecek, ya da düşman benim kapıma dayandığında gelecek. Mümin bir kadının başka bir şekilde şehadet istemesi ve beklemesi kendisine helal olmaz.

ALLAH bizleri doğurgan ve sevecen kadınlardan kılsın. Rahmetiyle muamele buyursun. Öyle çocuklar yetiştirip, cihad meydanlarında Allah yoluna adayalım ki, Allah cehennem ateşini üzerimizi haram kılsın. Kocamıza öyle güzel itaat edip hoşnutluğunu kazanıp, kendi ellerimizle cihada uğurlayalım ki, Allah bizlere de onların sevaplarından versin.

O’nun mağfireti olmasa, hiç birimiz cehennem odunu olmaktan kendimizi kurtaramayız. Hele ki, böyle üç kuruşluk bir iman ve ihlasla.

Tek bildiğim ve söylediğim söz şudur. Allah bizleri kendisine tam teslim olmuş kullarından eylesin ve bizi asla kendi nefsimizin eline bırakmasın. Nefsimizde taşıdıklarımızla bizleri, dünya ve ahrette rezil etmesin.

Hamd alemleri yoktan var eden Allah’a mahsustur. Salat ve selam; Habibi’nin, O’nun yolundan gidenlerin, mücahid erkeklerin ve itaatkar kadınların üzerine olsun.


Vesselam

Nesibe Büşra A.

15.12.2011
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
tek derdiniz bu mu oldu....subhanallah varın gidin işinize.....Rabbim Allah yolunda saf saf çarpışanları sever...hayat iman hicret cihat ve şehadet inş.
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
sübhanALLAH

kadına cihad farz değil bunu biliyoruz.

cihada giden bacılara yaptığını kınayana ne demeli ?

Mücahide hanım sahabelerde vardı,hatta deniz seferine çıkmış ve kıbrısta şehid olan hanım sahabe bile var ne yani şimdi yanlış mı yapmış ?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Cihad ; hiç bir zaman (velev ki kafirler ülkesine saldırsa da) kadına farz-ı ayn olmaz.
Yukarıdaki yazı güzel yazılmış , bu konuda yerinde tesbitlerde bulunmuş. Fakat şunu söyleyeyim ki ; Bugün cihad beldelerinde ne Türkiye'den ne de Dunyanın herhangi bir yerinden Cihad beldelerine tek başlarına gidebilen ve gidebilecek bir kadın/kız ummuyorum. Ancak şu var ki, Cihada giden yakınlarıyla birlikte giden var(dır).


Kocalarıyla beraber Cihad beldelerinde bulunan Özbek Cundullah Cemaatinin Mucahidleri



SIRASINI BEKLEYEN ÖZBEK KADIN İSTİŞHADİLER


ÖZBEK CUNDULLAH KADIN MUCAHİDELER

7952
 
A Çevrimdışı

Abdullah ed-Dımeşki

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Net dünyası karmaşık bir dünyadır. Ben işin içinden çıkmadım. Önceden var olan hassasiyetlerimden, bu insanların tutarsız hallerini gördükten sonra, o uğrunda her şeyi feda edebileceğim hassasiyetlerimi vücudumda bir mikrop gibi hissetmeye başladım. Sosyal paylaşım sitelerinde, mücahide resimleriyle ekranını donatan bu safdil hanımlar, eşiğinde oldukları tehlikeleri ya göremiyorlar, ya da görüyorlar ama görmemezlikten gelmek nefislerine hoş geliyor.

Bunlardan birkaç misal vermek istiyorum ki, konunun ne kadar korkutucu olduğu bir kez daha gözler önüne serilsin. Tuhaf isimlerle sayfa açan bu kadınların taktıkları isimlerde bir hayli ilginç “rüzgarın kızı- sahra kızı- rüzgar gülü- şehideyim bütün dünya üstüme gelsin- şehidin kızı- şehadete tutkun şehide- anne ben cihad isterim- cihad meydanlarında bir garip şehide” bu isimleri gördükçe olayın acı yanını unutup, gülmekten alıkoyamıyorum kendimi. ( son isim çok dramatik oldu, kendimi takdir ediyorum.)

Cihad, şehid, şehadet gibi kavramlar bunlar sayesinde ayağa düştü. İşte sizin böyle bi takım saçma isimlerinizin neden olduğu felaketlerden sadece biri.

Bir diğeri ise, profil resimleri.. hayranım o mücahidelerin kullandıkları resimlere. Kendisi normal hayatta, pür makyaj, mayhoş bir örtü takarken, profildeki resme dikkat edin. Peçeli hanım resimleri… faili meçhul kimselerin resimleri. Bazıları daha da ileri gidip, normalde peçeli olmadığı halde, peçeli resim çekilip bunu ekranına koyuyor. Bunu yaparken şunu demek istiyor güya “ ey Müslümanlar, özellikle ahiler, bakın da mücahide nasıl olurmuş görün” dersem inanmayın tabi. Asıl gaye kendini beğendirmek. Altına yapılan yorumlara dikkat edin, hep erkek ve sadece gözleri göründüğünden olsa gerek, gözlerine bin bir iltifat… Hanımefendi de teşekkür ediyor… yahu transparan peçe yapıp da oraya resmini koyan hanım bile gördüm. Amacın ne senin kadın? Senin nefsin hakikati söyleyemez zira.

Dur ben söyleyeyim, mücahidler tarafından beğeni kazanmak. Erkekleri baştan çıkarıp, tahrik etmek. Lütfen ama kızmayın bana sakın! Acı dahası utanç verici ama bir o kadar da gerçek. Birinin bu hakikati söylemesi gerekiyor.

Bu kadınlar, sandığınız kadar saf değiller. Kasıtlı olarak oraya resimlerini peçeli koyuyorlar. (gerek peçeli, gerek peçesiz herhangi bir kadın figürü kullanmak kati surette Müslüman bir hanıma yakışmayacak bir olaydır. Kendi resmi olsun, olmasın zerrece farkı yok)

Alın size istatistik bir veri söyleyeyim. Artık günümüz erkeklerini, bacağı, kolu, başı açık kadınlar tahrik etmiyor. Bilakis böyle sadece gözleri gözüken, diğer yerleri hayal gücüne terk edilen kadınlar daha etkileyici oluyor. Ve dahası, peçe fantezisi olan erkeklerin sayısı da azımsanmayacak kadar fazla.

Şimdi diyeceksiniz ki, madem durum böyle dışarı çıkan mümin bir hanım ne yapacak. Böyle düşünen erkekler, evet sapıklıkta sınır tanımayan anguslardır. Kadın dışarı çıkarken örtüsü şeriata uygun biçimde olacak. Ama gerekemedikçe evinden dışarı çıkamayacak. Çarşaf giyse bile, zaruri bir durum yoksa, dışarıda yüzünü elini göstermesine ne gerek vardır ki, fitne ortamında kadının elleri de yüzü de haramdır. Örtünmesi gerekir. Sadece gözlerin açıkta bırakıldığı bir örtü biçimi çok sakıncalıdır. Ya yüz tamamen örtülecek, ya tek göz açıkta kalacak ya da gözle birlikte burunda açıkta bırakılacak. Yok öyle gözlere boya badana yap, çarşaf giy ama yine gözlerinle de olsa tahrik etmeye devam et.

İslamda örütünün temel amaçlarından biri, toplumun refah ve huzurunu sağlamak için, erkekleri herhangi bir şekilde tahrik etmenin önüne geçmektir. Sen bu işi ha çarşafla yapmışsın, ha eşarpla, ha çıplak ne fark eder. Gözlerini bütün cezp ediciliğiyle oraya koyan kadın aslında şu mesajı veriyor “ gözlerim böyleyse, gerisini siz düşünün artık!”

Oraya resmini koyan kadın yedi gün, yirmi dört saat, dışarıda gibidir. Zira onun resmini bilmem kaç tane mahremi olmayan kişi dilediği zaman görüyor. Hata belki dışarıda karşılaşsalar, adam bu denli dikkatli yüzüne bakamayacak. Ama resmine dilediği gibi bakıyor. Çünkü onda kota yok, gören yok. Bakan razı, baktıran razı. Ne demeli? Mücahide bacının işine karışılmaz, maazAllah elindeki kılıcı bir sallarsa, boynum gövdemden firar eder.

Böyle bir profile sahip mücahide(!) bacı şöyle yazıyor. “Hadi kadınlar toplanıp cihada gidelim.” Altına da bizim safdil hanımlar yorumlar ekliyor. “hadi gidelim, öyle yapalım, böyle yapalım, sen bizi götür vs..” tabi araya erkeklerden de güzel nükteler ekleniyor. “işte böyle mücahide! Bacılarımız(!) olduğu sürece sırtları yere gelmezmiş miş miş miş…”
“ulan deyyus derler adama, senin namusun ayaklar altındayken, ha sırtın ha yüzün yere gelmiş ne önemi var!”

Böyle adamlar ve kadınlar işgal beldelerinde cihada davet ederken kadınları, pevenklikten öte bir rol oynamıyorlar. Onları kafirlerin yataklarında eğlence etmeye çalışıyorlar. Aklı başında bir mümin kadın böyle fitnelerin kucağına düşmez. Namusu için gerek ölür, gerek öldürür. Çünkü onun asli vazifesi, namusunu müdafaa etmektir.

Beş kuruş izzete bile sahip olmayan adam! Sana ne oluyor ki, Allah’ın namusunu korumanı emrettiği kadını, kafirlere sunuyorsun. Yazıklar olsun senin sözde Müslümanlığına, yazıklar olsun senin erkekliğine! İşgal yerlerinde her gün kafir tarafından tecavüze uğrayan hakiki izzet ve namus sahibi mümin bacılarımızı, içinde bulunduğu durumdan kurtardın da, onların vebalini boynundan attın da, şimdi yeni veballer mi almak istiyorsun sen?

Vallahi böyle erkeklerden mahşerde davacıyım!

Ey Allah’ın Resulü! Mümin kadınları emanet ettiğin erkeklerin haline sen şahitsin! Sen de şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab! Şahid ol ya Rab!

Bir de bu safdil kadınları, seni cihada götüreceğim, diye kandırıp, ırzlarına geçen kurnaz adamların varlığını da işittik. “haydi, kızlar cihada, ama önce yatak odasına; e malum cihada giden yol yatak odasından geçer.”

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlar vardır. Bazı durumlar olur ki, kelimeler anlatmada yetersiz kalır. İşte öyle bir haldeyim bu durum karşısında. Kelimelerin kiyafetlere bulaştığı yerde.

Merak ediyorum, ama gerçekten merak ediyorum, “koca beni cihada gönder,” diye bir kampanya başlatsak, bu kampanyaya destek olan aptal müminlerin sayısı kaç olur? Bu rakamsal veriyi gerçekten merak ediyorum. Zira buna bakarak vahametin hangi düzeyde olduğuna daha iyi karar verebiliriz.

Bunları görmeyi bırakın, böylelerinin varlığını bilmek bile, vücudumdaki tüm kas mekanizmasını, beynimin emrinden çıkarıyor.

Bayan mücahide kimliğiyle, erkek mücahid kimliğiyle başlıyorlar orda sohbete, muhabbete. Tabi ki, öncelikli hedef, İslam dünyasının içinde bulunduğu bugünki felaket durumunu konuşmak. Ya da bir takım İslami ilimler üzerinde bilgi alışverişinde bulunmak. Kadın-erkek bire bir sohbet. Aman ne güzel, ne hayırlı bir olay. Evli- bekar fark etmez. E konu cihatsa, geri kalan her şey teferruat.
“ama onlar kötü bir şey konuşmuyorlar ki” islamın akıbeti hakkında kafa yorup, beraberce baş başa verip üzüntü duyuyorlar. Ne masum bir tablo!!!


Çevirin bu masum gibi görünen tablonun arkasını, kaldırın perdesini, gösterin iç yüzünü. Kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın. Sizler İslami bir takım argümanları kullanarak, kendinizi beğendirip, hiç olmadığınız bir kimliğin altından iğrenç nefsi isteklerinizi gerçekleştiren kimselersiniz. Sizler nefsinin kölesi bile olmayı becerememiş, nefsinin köpeği olmuş kimselersiniz. Sizler dini alaya ve eğlenceye alıp,islamı kendinize rant kazanmak için kullanan riyakar kadın ve erkeklersiniz. Şimdi nefislerinizde olanı gizleyin bakalım. Ta ki, Allah bunu açığa çıkarıp, sizleri rezil ve rüsvay edene kadar gizleyin.


Bunlar ancak internet dünyasının sözde mücahideleri ve mücahidleri olmaya mahküm kimselerdir. Bunlar orda burada cihad ya da tebliğ adı altında erkek bayan karma bulunarak sohbet ve muhabbetten zerrece sıkıntı duymazlar.

Halbuki uğruna canlarını verebileceklerini iddia ettikleri islam, bundan şiddetle kaçınmalarını emretmiştir onlara. Daha nefsine bu kalın ayarı çekmekten aciz kimseler, cihad gibi ince ayar gerektiren meseleyi dillerine dolayıp, her yerde samimiyetsiz bir şekilde “şehadet” kavramını ağızlarında laçka etmeleri, onların mücahidliğini değil, ancak ve ancak sefilliğini gösteriyor. Bunlar islamın değil, ancak nefislerinin esiridir.

Alıntı yaptığım şu yazılar tüm gerçekleri ve netteki bu pisliklerin, namussuzlukların içeriğini ortaya koymuş.
Ciddende durum anlatıldığı gibi aşşağılık bir vaziyette.
Çok güzel yazı, içindekilerinde %99.9'u doğru.
 
K Çevrimdışı

künyesiz

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
çok güzel bir söz vardır:şehid olmak için şehidler gibi yaşamak gerekir yok öyle bedava şehadet... Bu arada çok yerinde saptamalar... Rabbim sebatınızı artırsın.
 
haticebeyaz Çevrimdışı

haticebeyaz

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Guzel bir yazi. Kadinlarin Kuran ve sunnete gore cihad anlayislarinin nasil olmasi gerektigini guzel acikliyor. Elinize saglik.
 
Üst Ana Sayfa Alt