“Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl! Derler.”(Furkan 74)
“Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helâkini arttır.”(Nuh 28)
“(Onlar şöyle yakarırlar: ) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.”(Al-i İmran 8)
“Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!"(İbrahim 35)
Dua, insanın zayıflığını ve yaratıcısına olan ihtiyacının şuurunu veren önemli bir ibadettir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem; “Dua ibadetin ta kendisidir” buyurmuştur.[1]
Dua sebebiyle nefiste sekine, göğüste genişleme ve sabır kazanılır, başa gelenlere tahammül dua ile kolaylaşır. Bu, duanın kabul çeşitlerinden biridir.
Dua, dilin zikri ve kalbin boyun eğmesi ile olur. Müslüman, duanın kabul edileceği vakitleri araştırarak, bilinen dua edeplerini gözeterek Allah’a dilediği gibi dua eder. Duanın en önemli edeplerinden bazıları; duada ihlâslı olmak, aceleci olmamak, kalbin hazır olması ve helal yemek gibi şeylerdir.
Dua, insanın başına bir bela gelip de Allah’a yakarmasına has bir ibadet değil, aksine her zaman devam etmesi gereken bir ibadettir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; “Kim Allah’ın kendisine şiddet ve musibet anında icabet etmesini isterse, rahatlık anlarında duayı artırsın.”[2]
Müslüman kendisine, anne babasına, aile halkına ve çocuklarına dua etmelidir. Zira insan buna her zaman muhtaçtır. Sonra bu ümmet için, âlimler, davetçiler, gençler ve kadınlar için de dua etmelidir.
Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) özlü duaları tercih eder, diğerlerini bırakırdı."[3]
Peygamberler, kendileri, anne babaları ve zürriyetleri için dua etmişlerdir. Allah Teala buyuruyor ki; “Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl! Derler.”(Furkan 74)
“Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helâkini arttır.”(Nuh 28)
“(Onlar şöyle yakarırlar: ) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.”(Al-i İmran 8)
“Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!"(İbrahim 35)
Bu konudaki pek çok nebevi dualardan bazıları şunlardır; Enes r.a.’den; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in duası genelde şöyle idi; “Allah'ım! Bize dünyada bir iyilik ve ahirette bir iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru.”[4]
İbn Mesud r.a.’den; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle derdi; “Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik isterim.”[5]
Tarık Bin Eşyem r.a.’den; “Bir kimse Müslüman olduğu zaman Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem önce ona namazı öğretir ve şöyle dua etmesini emrederdi; “Allah’ım! Beni bağışla, bana rahmet et, bana hidayet, afiyet ver ve beni rızıklandır.”[6]
Bundan başka da bilinen dualar vardır. Kabule şayan dua çeşitlerinden biri de, müslümanın diğer kardeşinin gıyabında yaptığı duadır. Bu aynı zamanda hayatta da olsalar, ölmüş de olsalar, dinde kardeşlik haklarındandır.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Müslüman kişinin kardeşinin gıyabında yaptığı dua kabule şayandır. Başı üzerinde görevli bir melek, o kardeşine hayırlı dua ettikçe; “Âmin, aynısı sana da olsun” der.”[7]
Ey sevgili kardeşim! Âlimlere ve Allah rızası için çalışanlara da dua etmeyi unutma! Allah’a bu dini galip kılması ve kelimesini yüceltmesi için tazarru et.
Şu büyük sevabı elinden kaçırma: Ubade Bin Samit r.a.’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle derken işittim; “Kim mümin erkek ve mümin kadınlar için bağışlanma dilerse, Allah ona her mümin erkek ve her mümin kadın kadar sevap yazar.”[8]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Ebu Davud ve Tirmizi
[2] Tirmizi ve Hakim sahih kaydıyla.
[3] Ebu Davud ceyyid isnad ile.
[4] Buhari ve Müslim
[5] Müslim
[6] Müslim.
[7] Müslim
[8] Taberani rivayet etmiş, Elbani “hasen” demiştir.
“Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helâkini arttır.”(Nuh 28)
“(Onlar şöyle yakarırlar: ) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.”(Al-i İmran 8)
“Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!"(İbrahim 35)
Dua, insanın zayıflığını ve yaratıcısına olan ihtiyacının şuurunu veren önemli bir ibadettir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem; “Dua ibadetin ta kendisidir” buyurmuştur.[1]
Dua sebebiyle nefiste sekine, göğüste genişleme ve sabır kazanılır, başa gelenlere tahammül dua ile kolaylaşır. Bu, duanın kabul çeşitlerinden biridir.
Dua, dilin zikri ve kalbin boyun eğmesi ile olur. Müslüman, duanın kabul edileceği vakitleri araştırarak, bilinen dua edeplerini gözeterek Allah’a dilediği gibi dua eder. Duanın en önemli edeplerinden bazıları; duada ihlâslı olmak, aceleci olmamak, kalbin hazır olması ve helal yemek gibi şeylerdir.
Dua, insanın başına bir bela gelip de Allah’a yakarmasına has bir ibadet değil, aksine her zaman devam etmesi gereken bir ibadettir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; “Kim Allah’ın kendisine şiddet ve musibet anında icabet etmesini isterse, rahatlık anlarında duayı artırsın.”[2]
Müslüman kendisine, anne babasına, aile halkına ve çocuklarına dua etmelidir. Zira insan buna her zaman muhtaçtır. Sonra bu ümmet için, âlimler, davetçiler, gençler ve kadınlar için de dua etmelidir.
Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) özlü duaları tercih eder, diğerlerini bırakırdı."[3]
Peygamberler, kendileri, anne babaları ve zürriyetleri için dua etmişlerdir. Allah Teala buyuruyor ki; “Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl! Derler.”(Furkan 74)
“Rabbim! Beni, ana-babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla, zalimlerin de ancak helâkini arttır.”(Nuh 28)
“(Onlar şöyle yakarırlar: ) Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin.”(Al-i İmran 8)
“Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!"(İbrahim 35)
Bu konudaki pek çok nebevi dualardan bazıları şunlardır; Enes r.a.’den; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in duası genelde şöyle idi; “Allah'ım! Bize dünyada bir iyilik ve ahirette bir iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru.”[4]
İbn Mesud r.a.’den; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle derdi; “Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik isterim.”[5]
Tarık Bin Eşyem r.a.’den; “Bir kimse Müslüman olduğu zaman Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem önce ona namazı öğretir ve şöyle dua etmesini emrederdi; “Allah’ım! Beni bağışla, bana rahmet et, bana hidayet, afiyet ver ve beni rızıklandır.”[6]
Bundan başka da bilinen dualar vardır. Kabule şayan dua çeşitlerinden biri de, müslümanın diğer kardeşinin gıyabında yaptığı duadır. Bu aynı zamanda hayatta da olsalar, ölmüş de olsalar, dinde kardeşlik haklarındandır.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Müslüman kişinin kardeşinin gıyabında yaptığı dua kabule şayandır. Başı üzerinde görevli bir melek, o kardeşine hayırlı dua ettikçe; “Âmin, aynısı sana da olsun” der.”[7]
Ey sevgili kardeşim! Âlimlere ve Allah rızası için çalışanlara da dua etmeyi unutma! Allah’a bu dini galip kılması ve kelimesini yüceltmesi için tazarru et.
Şu büyük sevabı elinden kaçırma: Ubade Bin Samit r.a.’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle derken işittim; “Kim mümin erkek ve mümin kadınlar için bağışlanma dilerse, Allah ona her mümin erkek ve her mümin kadın kadar sevap yazar.”[8]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Ebu Davud ve Tirmizi
[2] Tirmizi ve Hakim sahih kaydıyla.
[3] Ebu Davud ceyyid isnad ile.
[4] Buhari ve Müslim
[5] Müslim
[6] Müslim.
[7] Müslim
[8] Taberani rivayet etmiş, Elbani “hasen” demiştir.