Bu hadis inkarcılığı nefis ve heva yolunu tutmaktır. Câsiye suresi 18.Ayette insanlar ikiye ayrılmıştır Şeriata uyanlar ve bilmeyenlerin hevaları/na uyanlar.
Şeriata uyanlar bellidir, diğerleri ise sadece isim ve akide değiştirerek karşımızda yer alır.
İşlerine gelince sahih rivayeti inkar edip modernizme uyarlayabildikleri yerde zayıf rivayete yapışmak şeklinde de gözükebilir. (Aişe radıyAllâhu anh evlilik yaşını 18 e yükseltmek için zayıf rivayetler kullanmak gibi Esma rivayeti örnek)
Kimi zaman da Kur'an-ı Kerim'i doğru düzgün okusalar dahi doğru sonuca ulaşabilecekken hadisleri inkâr edip Ayetlerini hevalarına göre yorumlamak suretiyle (geçmişte kadınların örtüsünü indiremeyen cenahın şimdi başörtüsü İslâmda yok diyerek gelmesi gibi. Ayetlerde değil yalnız başörtüsü kadının yüzünün dahi avret olduğu sonucuna ulaşılabiliyor.)
Hadis inkarcılarının genelde atatürkçü olması da zaten amacın ne olduğunu gösterir. Kur'an-ı Kerim'i tek ahkam kaynağı olarak gören bir adam bile şayet biraz samimiyse hiçbir tağuta (m.kemal dahil) musamaha göstermez ancak ben tağutu yalayan Kur'ancı modeli görüyorum. O yüzden benim gözümde tarikatçılığa karşı çıkan başka bir (19) tarikat(ı) kurulmuş şekilde. Kur'anı kullanarak Allah Rasulüne savaş açmak; binlerce hadis nakleden sahabe, tabiin, tebe i tabiinden gelen şeylere karşı durmak insanı yalnızca bidat ehli yapmaz kafir de yapar.
Bu hadis inkarcılığı; aynı tasavvuf gibi tohumu daha ilk asırda atılmıştır. Öyle ki Sahabe hayattayken, bir toplulukta sadece Kur'an fikri çıkınca İmran bin Husayn radıyAllahu anh ın buna öfkelendiği ve gidip onları uyardığı nakledilir. O sahabenin, bu topluluğa karşı getirdiği deliller ise, ahkam meselelerinde ayrıntıları hadisler ile biliyor oluşumuzdur. Bu yüzden konuşmasında biz şunu Rasûlullahtan öğrenmedik mi, bunu Rasûlullahtan görmedik mi diyerek herkesin bildiği tevaturleri anlatmak suretiyle onları mağlup ediyor.
Sonra hadis inkarcılığı mutezile adıyla karşımıza çıktı. Öyle ki bunların bir imamının "Falan hadisi Rasûlullahtan bizzat duysam yine inkar ederim" dediği nakledilir. Ancak adam en azından açık sözlüymüş. Bunlar devleti ele geçirmeyi başardılar. Onları da İmam Ahmed rahimehullah tokat manyağı yaptı. Öyle ki rivayetlere göre, Mutasım yanında ibn Ebu Duad ile beraber zindanda işkence gören İmam Ahmede gelir, İmam Ahmed orada ibn Ebu Duad ı mağlup eder, Mutasım da ağzını açamaz ve İmam, mutezile ile girdiği her munazarayı kazanırdı.
Bugün yine karşımıza çıktılar. Şimdi de ümmetin başında bir halife olmamasından, Şeriat idaresi olmamasından, insanların İslam ilimleri hususunda zayıf bırakılmasından istifade ederek, sosyal medya denilen ve her zehirli fikrin de kolaylıkla yayılmaya ve gençlerin karşısına çıkmaya fırsat bulduğu yer aracılığıyla yayılıyorlar. Alimlerimiz bunlara cevap veriyor. Şeriat yolunu mu tutacakları, heva yolunu mu tutacakları ise artık bugünkü insanlara bağlı. Allah hadis inkarcılarının zihniyetlerini yok etsin.