Kuran ilimlerini öğrenip onu anlamak hususunda yeterli bilgiden sonra sünnetleri doğru olarak anlamak gelir. Sünnetleri anlamış kimsenin dilini tutması ve anlayamadığı hadisi rivayet etmemesi, onun için daha hayırlıdır. Rivayet ettiği hadisin zahiri ibaresini anlasa da hadisten maksadın ne olduğunu bilmeden “Resulullah şöyle buyurdu” diyerek bilmediği hadisleri okumasın, dilini ağzında tutsun, bu onun için daha hayırlıdır.
Sünnet, eskiden beri hadisleri ezberleyen ama bunlardan çok az bir kısmını anlayan kimselerin elinde kalmıştır. Hz. Aişe’nin Ebu Hureyre’yi oraya oturup rivayette bulunmasının şaşırtması, onun yalancılıkla itham etmesinden değildir. Bilakis onun rivayet usulündendir. O şekilde rivayeti bu hadislerin karışık bir ortamda elde edilmesinden dolayı heder olacağı içindir.
Müslim sahihden, “Hz.Ömer’in Ebu Hureyre’yi : “Kim lailahe illalah derse cennete girer” hadisini rivayet ettiğini duyunca hiddetlenmiştir” diye bildirir. Hz.Ömer’in böyle davranması Ebu Hureyre’yi hadisi anlayamayacak birine rivayet ettiği içindir. İslamın sadece dille söylenen bir kelime olduğunu ve başka bir şey gerekmediğini sanan birine söylediği için böyle davranmıştır.
Böyle yanlış anlaşılacağını sezdiğinden dolayı hadis sahih de olsa rivayet etmekten men etmiştir. Çünkü cahilin islamı tek bir kelimeye hasredip islamın ruhundan uzak olmasından o hadisin o cahile rivayet edilmemesi daha evladır. İbni Abdulber, Ebu Hureyre’den aynı şeyi nakletmiştir. Ebu Hureyre şöyle demiştir, “Size öyle hadisler rivayet ettim ki Ömer b .Hattab zamanında rivayet etseydim Ömer beni kamçıyla döverdi.
Ömer’in bu engellemesindeki sır TOPLUMU KURAN ÖĞRETİLERİ ÜZERİNE KURMAK, ZİHİNLERİ ONU DÜŞÜNMEK VE İNCELEMEKLE MEŞGUL ETMEK VE ONDAN HÜKÜM ELDE ETMEK İÇİNDİR. Bu seviyeye geldikten sonra hadisler rivayet edilince Kuran ile aydınlanmış zihinler bu hadisleri alacaklar ve doğru manalarından sapmayacaklardır.
(bu konu MUHAMMED GAZALİNİN ..FUHHUS SİRE KİTABINDAN TARAFIMDAN ALINMIŞTIR)
Sünnet, eskiden beri hadisleri ezberleyen ama bunlardan çok az bir kısmını anlayan kimselerin elinde kalmıştır. Hz. Aişe’nin Ebu Hureyre’yi oraya oturup rivayette bulunmasının şaşırtması, onun yalancılıkla itham etmesinden değildir. Bilakis onun rivayet usulündendir. O şekilde rivayeti bu hadislerin karışık bir ortamda elde edilmesinden dolayı heder olacağı içindir.
Müslim sahihden, “Hz.Ömer’in Ebu Hureyre’yi : “Kim lailahe illalah derse cennete girer” hadisini rivayet ettiğini duyunca hiddetlenmiştir” diye bildirir. Hz.Ömer’in böyle davranması Ebu Hureyre’yi hadisi anlayamayacak birine rivayet ettiği içindir. İslamın sadece dille söylenen bir kelime olduğunu ve başka bir şey gerekmediğini sanan birine söylediği için böyle davranmıştır.
Böyle yanlış anlaşılacağını sezdiğinden dolayı hadis sahih de olsa rivayet etmekten men etmiştir. Çünkü cahilin islamı tek bir kelimeye hasredip islamın ruhundan uzak olmasından o hadisin o cahile rivayet edilmemesi daha evladır. İbni Abdulber, Ebu Hureyre’den aynı şeyi nakletmiştir. Ebu Hureyre şöyle demiştir, “Size öyle hadisler rivayet ettim ki Ömer b .Hattab zamanında rivayet etseydim Ömer beni kamçıyla döverdi.
Ömer’in bu engellemesindeki sır TOPLUMU KURAN ÖĞRETİLERİ ÜZERİNE KURMAK, ZİHİNLERİ ONU DÜŞÜNMEK VE İNCELEMEKLE MEŞGUL ETMEK VE ONDAN HÜKÜM ELDE ETMEK İÇİNDİR. Bu seviyeye geldikten sonra hadisler rivayet edilince Kuran ile aydınlanmış zihinler bu hadisleri alacaklar ve doğru manalarından sapmayacaklardır.
(bu konu MUHAMMED GAZALİNİN ..FUHHUS SİRE KİTABINDAN TARAFIMDAN ALINMIŞTIR)