Sünnetin Delil Olmayacağını Söyleyen Hasta Kalbliler:
Peygamber efendimiz, hadislerle amel etmeyecek olan kişilerin nasıl insanlar olacaklarını bizlere tanıtmış ve bu gibi insanlardan uzak olmamızı beyan etmiştir. Bu hususta
حدثنا قتيبة حدثنا سفيان بن عيينة عن محمد بن المنكدر وسالم أبي النضر عن عبيد الله بن أبي رافع عن أبي رافع وغيره رفعه قال لا ألفين أحدكم متكئا على أريكته يأتيه أمر مما أمرت به أو نهيت عنه فيقول لا أدري ما وجدنا في كتاب الله أتبعناه
Ebu Rafi (Ebu Rafı, Rasulullah'ın azadlı kölesi olup, İsmi Eslem'dir) Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Sakın sizden birinizi koltuğuna yaslanmış otururken, kendisine emrettiğimiz veya yasakladığımız hususlardan bir husus geldiğinde "biz bunu bilmiyoruz. Biz Allah'ın Kitabında ne bulduksa ona tabi oluruz" diyen biri olarak görmeyeyim (bulmayayım). "
(Ebû Dâvûd, Kit. Sunnet, bab: 6 hadis no: 4605; Tirmizî, Kit. İlim, bab: 10 hadis no: 2663; İbn Mâce, Kit. Mukaddime, bab: 13)
حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ نَجْدَةَ حَدَّثَنَا أَبُو عَمْرِو بْنُ كَثِيرِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ حَرِيزِ بْنِ عُثْمَانَ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي عَوْفٍ عَنْ الْمِقْدَامِ بْنِ مَعْدِي كَرِبَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ أَلَا إِنِّي أُوتِيتُ الْكِتَابَ وَمِثْلَهُ مَعَهُ أَلَا يُوشِكُ رَجُلٌ شَبْعَانُ عَلَى أَرِيكَتِهِ يَقُولُ عَلَيْكُمْ بِهَذَا الْقُرْآنِ فَمَا وَجَدْتُمْ فِيهِ مِنْ حَلَالٍ فَأَحِلُّوهُ وَمَا وَجَدْتُمْ فِيهِ مِنْ حَرَامٍ فَحَرِّمُوهُ أَلَا لَا يَحِلُّ لَكُمْ لَحْمُ الْحِمَارِ الْأَهْلِيِّ وَلَا كُلُّ ذِي نَابٍ مِنْ السَّبُعِ وَلَا لُقَطَةُ مُعَاهِدٍ إِلَّا أَنْ يَسْتَغْنِيَ عَنْهَا صَاحِبُهَا وَمَنْ نَزَلَ بِقَوْمٍ فَعَلَيْهِمْ أَنْ يَقْرُوهُ فَإِنْ لَمْ يَقْرُوهُ فَلَهُ أَنْ يُعْقِبَهُمْ بِمِثْلِ قِرَاهُ
El-Mikdam İbn Ma'dikerib'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.) (şöyle) buyurmuştur: "Şunu iyi biliniz ki bana Kur'an-ı Kerim ile birlikte (onun bir) benzeri de verilmiştir. Dikkatli olun koltuğuna kurulan tok bir adamın size: (Sadece) şu Kur'an lazımdır onda bulduğunuz helali helal, haramı da haram kabul ediniz (yeter), diyeceği (günler) yakındır. Şunu iyi biliniz ki ehli eşek eti, yırtıcı (hayvanlar) dan köpek dişli olanlar, (bir süre kalmak üzere İslam topraklarına pasaportlu olarak giren) anlaşmalı (kafir)lerin kaybettiği mallar size helal değildir. Ancak sahibinin kendisine ihtiyaç duymadığı (için almadığı) yitik mallar bu hükmün dışındadır. Kim bir kavme misafir olursa o kavmin onu ağırlaması gerekir. Eğer ağırlamazlarsa, o misafir ağırlama hakkını alarak onları cezalandırabilir."(Ebû Dâvûd, Kit. Sünnet bab: 6, Hadis no: 4604; Tirmizî, Kit. İlim, bab: 10, Hadis no:2664; İbn Mace, Kit. Mukaddime, Bab: 12; Musned, İmam Ahmed, c. IV, sf: 131)
Diğer bir rivayette şöyledir:
حدثنا محمد بن بشار حدثنا عبد الرحمن بن مهدي حدثنا معاوية بن صالح عن الحسن بن جابر اللخمي عن المقدام بن معد يكرب قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ألا هل عسى رجل يبلغه الحديث عني وهو متكئ على أريكته فيقول بيننا وبينكم كتاب الله فما وجدنا فيه حلالا استحللناه وما وجدنا فيه حراما حرمناه وإن ما حرم رسول الله صلى الله عليه وسلم كما حرم الله
قال أبو عيسى هذا حديث حسن غريب من هذا الوجه
Mıkdam b. Ma’dikerib (r.anh)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:قال أبو عيسى هذا حديث حسن غريب من هذا الوجه
"Dikkat edin olabilir ki, koltuğuna yaslanan bir kimseye benim hadisim ulaşır.” O da der ki: "Bizimle sizin aranızda Allah'ın kitabı bulunmaktadır. Onda neyin helal olduğunu görürsek onu helal sayarız. Neyin de haram olduğunu görürsek onu haram sayarız." Dikkat edin. Allah'ın rasulunün haram kıldığı, Allah'ın haram kıldığı gibidir."
(Tirmizî, Kit. ilim: bab: 10, hadis no: 2664 Hasen garib)
Bütün bunlardan sonra Peygamberi hafife almayı ve onun sünnetini red etmeyi, bir modernlik sayan, kendilerinin de aydın ve ileri görüşlü oldukları vehmine kapılan bir kısım zayıf iradeli taklidçilere şunu hatırlatmada fayda vardır:
Sizler Rasulullah'ın sünnetini reddederek biryere varamazsınız. İslâm'a hizmet etmeniz yerine ona şubheler sokmuş oluyorsunuz. Rasulullah'ı devre dışı bırakarak, Kur'an'ı felsefi görüşleriyle açıklamaya çalışan şımarıklara zemin hazırlıyorsunuz. İçinizden kâfirlere şirin görünme hastalığına yakalananlar da şunu iyi bilsinler ki, bu halleriyle onlara yaranamazlar. Müslüman olduğunuzu söylediğiniz müddetçe sizler onların nezdinde gericisiniz. Örümcek kafalısınız. Yobazsınız. Murtecisiniz. O halde nedir sizin bu haliniz? Kimlere hizmet ediyorsunuz? İyi niyetli olmanız yeterli değildir. Biraz da kafanızı çalıştırıp bilgisizliğinizi anlayınız. Aczinizi itiraf ediniz. Allah'ın elçisinin önüne geçmekten haya ediniz ve şu âyetin sesine kulak veriniz:
"Ey iman edenler! Allah'ın ve Rasulünün önüne geçmeyin. Allah'dan korkun. Şubhesiz ki Allah, işiten ve bilendir." (Hucurat 1)
Diğer yönden başka bir takım mu'minler de "Orta yolu tutalım. Hadisleri ne tamamen reddedelim. Ne de sahih denen her hadisi alalım. Hadislerin mutevatir olanlarını alalım. Diğerlerini yedek bir kaynak kabul edelim. Aklımıza ve mantığımıza uyarsa onları alırız. Şayet uymazlarsa almayız. Mutevatir hadisler de parmak sayılarını geçmez" şeklinde iddialarla ortaya çıkmaktadırlar.
Aslında bunlarla hadisleri tamamen reddedenler arasında pratikte pek fark yoktur. Çünkü bunlar da yalnız kendi ölçülerine göre mutevatir saydıkları bir kaç hadisi kayıtsız şartsız kabullenmekte, diğer sahih hadislerin kabullenilmesinde akıllarını hakem kılmaktadırlar. Bunlara şunu sormak yerinde olur:
"Sizler mutevatir olmayan sahih hadislerin kabul edilip veya edilmeyeceği hususunda aklınızı hakem kılıyorsunuz. Ancak sizlerin her biriniz diğerinden farklı düşünüyorsunuz. Şimdi müslümanlar peygamberlerinin hadisini bırakıp da sizlerden hanginizin aklını esas alsınlar. Çünkü her biriniz kendi aklının daha üstün olduğunu iddia ediyor. Yoksa sizler, müslümanların ittifak içinde olmalarından rahatsız mı oluyorsunuz? Müslüman olmanız dolayısıyla hakkınızda böyle bir kanaate varmak istemiyoruz. Fakat davranışlarınız insanları buna sürüklüyor. Bırakın bu meseleleri de akıllarınızın enerjilerini müslümanlara faydalı olacak meselelere harcayın. Zira İslâm dini, akılların mahsulü bir din değil, nakillerin ortaya koyduğu bir dindir. Akıllarınızı nasları anlamada kullanınız. Onları yargılamada kullanmayınız. Çünkü akıllarınız nasları yargılayacak güçte değildir. Âyette buyurulduğu gibi:
"Size ilimden sadece az bir pay verilmiştir.” (İsra 85)
İlgili Konular:
Hadis - Sunnet
İlmi Konu - Hadis - Sünnet
HADİS - SÜNNET HADİS: Peygamber (s.a.v.)'in sözleri, fiilleri, takrirleri ile ahlâkî ve beşerî vasıflarından oluşan sünnetinin söz veya yazı ile ifade edilmiş şekli. Bu mânâda hadis, sünnet ile eş anlamlıdır. Hadis kelimesi, "eski"nin zıddı "yeni" anlamına geldiği gibi, söz ve haber...
www.islam-tr.org
Hadis Uydurmanın 7 Sebebi
Kur'ân'dan Hadis Mudafâsı
İlmi Konu - Kur'an Müslümanlığı
KUR'AN MÜSLÜMANLIĞI Soru Bazı hocalar dinde reformun gerektiğini, hatta geç bile kalındığını söylüyor. Ancak, bunu böyle iddia edenlerin; halk arasında alışılagelmiş İslam anlayışına ters düştüğünü düşünüyoruz. Acaba eskiler mi Kur’anı anlayamadı, bizler mi Kur’anı yanlış anlıyoruz ...
islam-tr.org