Soru Hak Bildiğini Anlatmaya Çekinmek Hakkında Neler Önerirsiniz?

Allahu Ekber1 Çevrimdışı

Allahu Ekber1

Al-Wala' wal-Bara'
İslam-TR Üyesi
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Bismillahirrahmanirrahim

Esselâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuhu,

Bildiğim ve hak olduğunu düşündüğüm meseleleri anlatma konusunda çekingenlik yaşıyorum. Hata yapmaktan ve yanlış bir söz söylemekten korktuğum için susmayı tercih ediyorum. Ancak bu durum da beni rahatsız ediyor çünkü hak bildiğim bir meseleyi anlatmamanın vebali olduğunu düşünüyorum.

Bana "Kuran ve Sünnet'e bağlı kal" denildiğinde bu da beni düşündürüyor. Çünkü bize karşı çıkanlardan da Kuran ve Sünnet'i delil olarak gösterenler olabiliyor. Ben de geçmişte şu anki görüşte değilken kendimi ehli sünnet olarak görüyordum ve o hâlimde de doğru bildiğimi savunuyordum. Şimdi ise hak olduğunu düşündüğüm şeyleri anlatmaya kalktığımda "Ya yine yanlış bir şey söylersem?" diye endişe ediyorum.

Bu yüzden şunu merak ediyorum: Bildiğim doğruları anlatmamak bir vebal midir? Eğer öyleyse bu korkuyu ve çekingenliği nasıl yenebilirim? Ayrıca anlatırken hata yapmamak için nasıl bir yol izlemeliyim?

Bu konuda siz kardeşlerimden tavsiyeler bekliyorum.

Sözlerimde hata etmişsem, bilerek veya bilmeden yanlış bir şey söylemiş ya da eksik ifade kullanmışsam Allah’tan af dilerim ve siz kardeşlerimden de helallik isterim.

Allah bizleri faydalı ilim öğrenen, öğrendikleriyle amel eden, hakka tabi olan ve bâtıldan sakınan kullarından eylesin.

Vesselâm
 
C Çevrimdışı

Cilicia

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Benzer durum bende de var. Daha çok öğrenmek gerekiyor. En azından bir yerden anlatmaya başlamak gerek en yakınlarından olabilir çünkü her an yanyana olduğun birine yanlış bilgi versen de hemen düzeltebilirsin fakat yabancı birini bir daha bulamayıp onun vebalini alma riski var.
 
Allahu Ekber1 Çevrimdışı

Allahu Ekber1

Al-Wala' wal-Bara'
İslam-TR Üyesi
Benzer durum bende de var. Daha çok öğrenmek gerekiyor. En azından bir yerden anlatmaya başlamak gerek en yakınlarından olabilir çünkü her an yanyana olduğun birine yanlış bilgi versen de hemen düzeltebilirsin fakat yabancı birini bir daha bulamayıp onun vebalini alma riski var.

Ailene hak olduğunu düşündüğün bir meseleyi anlatsan, sonra bunun yanlış olduğunu fark etsen ve aynı konuyu birkaç kez tekrarladıysan, bu durumda anlattıklarının ciddiye alınmama ihtimali olabilir. Dahası, önemli bir meseleyi aileden birine anlattıktan sonra o kişinin vefat ettiğini ve sonrasında aslında yanıldığını fark ettiğini düşün, sanada vesvese vermek gibi olmasın akh.
 
A Çevrimdışı

Azeribirmuvahhid

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Bismillahirrahmanirrahim

Esselâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtuhu,

Bildiğim ve hak olduğunu düşündüğüm meseleleri anlatma konusunda çekingenlik yaşıyorum. Hata yapmaktan ve yanlış bir söz söylemekten korktuğum için susmayı tercih ediyorum. Ancak bu durum da beni rahatsız ediyor çünkü hak bildiğim bir meseleyi anlatmamanın vebali olduğunu düşünüyorum.

Bana "Kuran ve Sünnet'e bağlı kal" denildiğinde bu da beni düşündürüyor. Çünkü bize karşı çıkanlardan da Kuran ve Sünnet'i delil olarak gösterenler olabiliyor. Ben de geçmişte şu anki görüşte değilken kendimi ehli sünnet olarak görüyordum ve o hâlimde de doğru bildiğimi savunuyordum. Şimdi ise hak olduğunu düşündüğüm şeyleri anlatmaya kalktığımda "Ya yine yanlış bir şey söylersem?" diye endişe ediyorum.

Bu yüzden şunu merak ediyorum: Bildiğim doğruları anlatmamak bir vebal midir? Eğer öyleyse bu korkuyu ve çekingenliği nasıl yenebilirim? Ayrıca anlatırken hata yapmamak için nasıl bir yol izlemeliyim?

Bu konuda siz kardeşlerimden tavsiyeler bekliyorum.

Sözlerimde hata etmişsem, bilerek veya bilmeden yanlış bir şey söylemiş ya da eksik ifade kullanmışsam Allah’tan af dilerim ve siz kardeşlerimden de helallik isterim.

Allah bizleri faydalı ilim öğrenen, öğrendikleriyle amel eden, hakka tabi olan ve bâtıldan sakınan kullarından eylesin.

Vesselâm
Hocam vesvese o. Şöyle düşünün, ben zaten doğru akidede isem neden aklımdan yanlış bir şey söylemek geçsin ki? Bazen evde oturun pratik yapın. Düşünün doğru yolda olan bir alimsiniz ve büyük bir ilim meclisinde ders veriyorsunuz. İnsanlara doğruyu anlatmak var aklınızda. Ama yanlış anlatırım düşüncesine kapılıp vesveye kulak verince insanları bundan mahrum bırakmış oluyorsunuz. Söyleyeceğiniz şey için yeterli ilminiz olduğunu düşünüyorsanız tabiri caizse gaza basın durmayın. Yanlışı anlatmayacağınızdan eminseniz tabii. Artık mevzu bilmediğiniz bir yere gelince de frene basın durun. Dikkatli biriyseniz böyle vesveselere hiç kulak vermeyin.
 
Allahu Ekber1 Çevrimdışı

Allahu Ekber1

Al-Wala' wal-Bara'
İslam-TR Üyesi
Hocam vesvese o. Şöyle düşünün, ben zaten doğru akidede isem neden aklımdan yanlış bir şey söylemek geçsin ki? Bazen evde oturun pratik yapın. Düşünün doğru yolda olan bir alimsiniz ve büyük bir ilim meclisinde ders veriyorsunuz. İnsanlara doğruyu anlatmak var aklınızda. Ama yanlış anlatırım düşüncesine kapılıp vesveye kulak verince insanları bundan mahrum bırakmış oluyorsunuz. Söyleyeceğiniz şey için yeterli ilminiz olduğunu düşünüyorsanız tabiri caizse gaza basın durmayın. Yanlışı anlatmayacağınızdan eminseniz tabii. Artık mevzu bilmediğiniz bir yere gelince de frene basın durun. Dikkatli biriyseniz böyle vesveselere hiç kulak vermeyin.
Allah (Subhânahu wa Ta‘âlâ) razı olsun, güzel diyorsunuz. Lakin benim asıl anlatmak istediğim mesele daha farklı. Eskiden hak olduğunu düşündüğüm şeyleri savunurdum, akidemin doğruluğuna inanır ve kim bilir bu doğrultuda kimlere neler anlattım. Belki de hala bu anlatımların vebali üzerimdedir. Sonuçta büyük alimler bile hata yapabiliyorken, benim gibi bir cahilin yanılmaması mümkün mü? İyi, hoş, susmayı deniyorum ama bu sefer de hak olduğunu düşündüğüm ve bildiğim bir meseleyi anlatmamakla karşı karşıya kalıyorum. İşte bu noktada bir paradoksun içine sıkışmış gibiyim.
 
A Çevrimdışı

Azeribirmuvahhid

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allah (Subhânahu wa Ta‘âlâ) razı olsun, güzel diyorsunuz. Lakin benim asıl anlatmak istediğim mesele daha farklı. Eskiden hak olduğunu düşündüğüm şeyleri savunurdum, akidemin doğruluğuna inanır ve kim bilir bu doğrultuda kimlere neler anlattım. Belki de hala bu anlatımların vebali üzerimdedir. Sonuçta büyük alimler bile hata yapabiliyorken, benim gibi bir cahilin yanılmaması mümkün mü? İyi, hoş, susmayı deniyorum ama bu sefer de hak olduğunu düşündüğüm ve bildiğim bir meseleyi anlatmamakla karşı karşıya kalıyorum. İşte bu noktada bir paradoksun içine sıkışmış gibiyim.
Eskilerden dolayı tövbe edin çok endişe etmeyin. Elinizden geldiğince o insanlardan helallik isteyin. Emin olduğunuzu anlatın olmadığınızı da anlatmayın. Allah niyetinizin iyi olduğunu sizden daha iyi biliyor.
 
Allahu Ekber1 Çevrimdışı

Allahu Ekber1

Al-Wala' wal-Bara'
İslam-TR Üyesi
Eskilerden dolayı tövbe edin çok endişe etmeyin. Elinizden geldiğince o insanlardan helallik isteyin. Emin olduğunuzu anlatın olmadığınızı da anlatmayın. Allah niyetinizin iyi olduğunu sizden daha iyi biliyor.
Önerilerin için Allah (Subhânahu wa Ta‘âlâ) razı olsun, Allah (Subhânahu wa Ta‘âlâ) tövbelerimizi kabul etsin Amin, Bildiğim bilmediğim kaç kişi vardır kim bilir aklıma geldikçe karşılaştıkca isterim inshaAllah, dediğiniz gibi Allah (Subhânahu wa Ta‘âlâ) bizi biliyor Alhamdulillah ama buradaki mesele vebal olduğu için daha farklı oluyor tabi, bir kişiye yanlışı anlatıp o yanlışın yayılması ve yapılmasından dolayı alınacak vebal...
 
Mustafa bin Yılmaz Çevrimdışı

Mustafa bin Yılmaz

''Selef,selef ve selef...''
İslam-TR Üyesi
Rivayete göre, Ebû Hüreyre (r.a.), Hz. Peygamber'in vefatından sonra hadis rivayet etme konusunda bir dönem tereddüt yaşamıştır. Bunun nedeni,
duyduğu hadisleri eksiksiz ve doğru bir şekilde aktarma konusundaki büyük sorumluluk hissi ve yanlış aktarım yapmaktan duyduğu korkudur. Bu durum, hak olanı gizlemekten ziyade, hakikati tam ve doğru bir şekilde ifade etme kaygısından kaynaklanıyordu. Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber'in sağlığında ona bu endişesini dile getirmiş ve unutma korkusuyla hadisleri aktarmada zorluk çektiğini belirtmiştir.

Bir gün, Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber'e gelerek şöyle demiştir: "Ya Resûlallah! Ben senden çok şey işitiyorum, fakat bunları unutmaktan korkuyorum." Bunun üzerine Hz. Peygamber, Ebû Hüreyre'ye şu şekilde karşılık vermiş ve ona bir dua etmiştir: "Elbiseni yere ser!" Ebû Hüreyre, Peygamber'in emrine uyarak elbisesini yere sermiş, Hz. Peygamber ise ellerini birleştirip bir şey toplar gibi yaparak Ebû Hüreyre'nin elbisesine doğru hareket etmiş ve şöyle buyurmuştur: "Şimdi elbiseni topla ve göğsüne bastır." Ebû Hüreyre bu emri yerine getirdiğinde, Allah'ın lütfuyla hafızasının güçlendiğini ve işittiği hadisleri unutmadığını ifade etmiştir. Bu olaydan sonra Ebû Hüreyre, "O günden beri işittiğim hiçbir şeyi unutmadım" demiştir (Buhârî, İlim 42; Müslim, Fedâil 159).
 
Allahu Ekber1 Çevrimdışı

Allahu Ekber1

Al-Wala' wal-Bara'
İslam-TR Üyesi
Rivayete göre, Ebû Hüreyre (r.a.), Hz. Peygamber'in vefatından sonra hadis rivayet etme konusunda bir dönem tereddüt yaşamıştır. Bunun nedeni,
duyduğu hadisleri eksiksiz ve doğru bir şekilde aktarma konusundaki büyük sorumluluk hissi ve yanlış aktarım yapmaktan duyduğu korkudur. Bu durum, hak olanı gizlemekten ziyade, hakikati tam ve doğru bir şekilde ifade etme kaygısından kaynaklanıyordu. Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber'in sağlığında ona bu endişesini dile getirmiş ve unutma korkusuyla hadisleri aktarmada zorluk çektiğini belirtmiştir.

Bir gün, Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber'e gelerek şöyle demiştir: "Ya Resûlallah! Ben senden çok şey işitiyorum, fakat bunları unutmaktan korkuyorum." Bunun üzerine Hz. Peygamber, Ebû Hüreyre'ye şu şekilde karşılık vermiş ve ona bir dua etmiştir: "Elbiseni yere ser!" Ebû Hüreyre, Peygamber'in emrine uyarak elbisesini yere sermiş, Hz. Peygamber ise ellerini birleştirip bir şey toplar gibi yaparak Ebû Hüreyre'nin elbisesine doğru hareket etmiş ve şöyle buyurmuştur: "Şimdi elbiseni topla ve göğsüne bastır." Ebû Hüreyre bu emri yerine getirdiğinde, Allah'ın lütfuyla hafızasının güçlendiğini ve işittiği hadisleri unutmadığını ifade etmiştir. Bu olaydan sonra Ebû Hüreyre, "O günden beri işittiğim hiçbir şeyi unutmadım" demiştir (Buhârî, İlim 42; Müslim, Fedâil 159).
SubhanAllah ne güzel, okuduğu dua hakkında bir bilgi var mı?
 
Geri
Üst Ana Sayfa Alt