Makale Hanefi Mezhebine Göre Şeyhlerden Medet Ummanın Hükmü

Ahıskalı Çevrimdışı

Ahıskalı

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
YANLIZ SENDEN MEDET UMARIZ

Ebu'l-Hasen el-Eş'ari, Risaletu ila Ehli's-Suğr adlı eserinde, ''Yanlız sana ibadet eder ve senden medet umarız'' ayetini aktardıktan sonra şöyle demiştir;

فلم يفرق بين العبادة وبين الاستعانة
''Allah ibadet ile meded ummanın arasını ayırmamış/arasında bir fark görmemiştir.''

İbadet ancak Allah için olur, hakeza istimdad olarak söylenen meded umma eylemi de ancak Allah'a olur. Kul bütün durumlarda ve vakitlerde Rabbinin yardımına ve mededine muhtaçtır.

Ebu Mansur el-Maturidi ise şöyle demiştir;

فذلك طلب المعونة من اللَّه تعالى على قضاء جميع حوائجه دينًا ودنيا
''Bu ayet dünyevi ve dini bütün hacetlerin kazasında Allah'tan medet taleb etme anlamındadır.''

ŞEYHÜLİSLAM İBN KEMALİN BU HUSUSTA SÖYLEDİKLERİ

Bu yazdıklarımı onun Fatiha tefsirinden aktarıyorum;

{‌إِيَّاكَ ‌نَعْبُدُ} لأنَّك مالكٌ {وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ} لأنَّ ما سِواك هالكٌ.
والعبوديَّة: التذلُّلُ، والعبادة أبلغُ منها؛ لأنَّها غايةُ التَّذللِ، ولهذا اختَصَّتْ بالربِّ.
عدَلَ عن الغَيْبة إلى الخِطاب وهو صنعةُ الالتفاتِ، وقد اقتضاهُ المقام، وذلكَ من أوَّل السورة إلى هناك ثناءٌ، والثناءُ في الغَيبة أَولى، ومن هاهنا إلى آخره دعاءٌ، والدُّعاء في الحضور أَوْلى.
والمعنى: نخصُّكَ يا مَن لا تسوغُ العِبادةُ إلَّا لهُ؛ لاتِّصافه بما ذُكر من إضافة النِّعم الدُنيويَّة والأُخرويَّةِ، ولا تجوزُ الاستعانةُ إلَّا به؛ لكمال قُدرته، وإحاطةِ ملكوته بكلِّ شيءٍ، بغاية التَّذللِ في طلب المعونةِ، لا نعبدُ غيرك ولا نستعين بِسواكَ

''Sen zira maliksin yanlız sana taparız ve yanlız senden medet umarız zira hepsi helak olucudur
Ubudiyyet tezellüldür ibadet ise ondan daha üst derecededir zira ibadette tezellülün son noktasıdır.
....
Allah'tan başkasıyla istiane(istimdad) caiz olmaz zira en Kadir olan O'dur.’’


AMA ALLAH DOSTLARI YARATIYOR DEMİYORUZ Kİ!

Bazı kimseler Allah dostu kabul ettikleri zatlardan ölü veya uzakta bir diri olsun medet istediklerinde onlaradan hacet taleb ettiklerinde, Şeyhlerimiz yaratıyor demiyoruz ki diyorlar. Hatta zihnim beni yanıltmıyorsa Cübbeli de bu şekilde Allah’tan başkasına dua etmenin meşruiyetini böyle ispatlamaya çalışıyordu. Yanlız;

İbn Kesir tefsirinde[1]; müşriklerin herşeyi yaratanın Allah olduğuna ve putların fiziki fayda veya zarar veremeyeceğini itiraf ettiklerini söyler hatta hakeza;

İmam Maturidi de tefsirinde bunu şöyle tahkik eder;

يتركون عبادة من يعلمون أنه خالق كل شيء، ويعبدون من يعلمون أنهم لا يخلقون وهم يخلقون، ويتركون عبادة من يعلمون أنه يملك النفع والضر لأنفسهم أيضاً

''Herşeyin yaratıcısı bildikleri Allah’a ibadeti terkedip, hiçbir şeyi yaratamayan mahlûk olduklarını bildikleri şeylere taptılar.

Hakeza, fayda ve zarara malik olan Allahı da terkettiler.’’


ALLAHTAN BAŞKASINDAN MEDET UMMAK ŞİRKTİR

Allah Teala şöyle buyurmaktadır;

وَاَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلّٰهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللّٰهِ اَحَدًاۙ

‘’ Ve şüphe yok ki secde edilen yerler, Allah'a aittir, artık orada Allah'la beraber hiçbir kimseyi çağırmayın.(ve Allah'a yalvarırken başkasını katmayın)

Meali parantez dışında kalan meali Abdulkadir Gölpınarlıdan ve parantez içindeki meali ise Diyanet mealinden iktibas ettim.

Hasenu’l-Basrinin beyanına göre burada mescitlerden kasıt bütün yeryüzüdür, yani yeryüzünün her noktasıdır.[1]

Ayette geçtiği üzere yeryüzünde Allahtan başka kimseye yalvarıp, çağırmak suretiyle onlardan medet ummamız kesinlikle yasaklanmıştır. Zira ayette احدا kelimesi geçmektedir. Yani Allahtan başka herhangi bir ‘’kişi’’ anlamını taşır. Dolayısıyla Allahtan gayrı medet umulan salih, peygamber, veli, insan, cin, melek olsun bunlardan medet ummak, istimdad eylemek, yardıma çağırmak bu ayetin beyanı veçhiyle bir şirktir.

Bu Ayetle Alakalı Şah Veliyyullah Dihlevinin Beyanı

Şah Veliyyullah Dihlevi, özellikle tarikat çevreleri tarafından sevilen ve kitapları satılan bir zattır. Bu zatın en meşhur eserlerinden Hüccetullahi’l-Baliğa adlı eserinden şu ibareleri sizlere aktarmak istiyorum;

وَمِنْهَا أَنهم كَانُوا يستعينون بِغَيْر الله فِي حوائجهم من شِفَاء الْمَرِيض وغناء الْفَقِير، وينذرون لَهُم، يتوقعون إنْجَاح مقاصدهم بِتِلْكَ النذور، ويتلون اسماءهم رَجَاء بركتها، فَأوجب الله تَعَالَى عَلَيْهِم أَن يَقُولُوا فِي صلَاتهم:

‘’Onlar hacetlerinin yerine gelmesi, hastalıklarının şifası, fakirlikten zenginliğe erişmek adına Allah’tan başkasından yardım isteyip (istiane yapıyorlardı) ve Allahtan başkalarıyla nezrde bulunup hacetlerinin karşılanacağını tahmin ediyorlardı. İsimlerini zikredip bereket temenni ediyorlardı. Bunun üzerine Allah namaz kılınırken onlara şöyle demelerini emretti…’’


إياك نعْبد وَإِيَّاك نستعين . وَقَالَ تَعَالَى فَلَا تدعوا مَعَ الله أحدا . وَلَيْسَ المُرَاد من الدُّعَاء الْعِبَادَة كَمَا قَالَه الْمُفَسِّرُونَ، بل هُوَ الِاسْتِعَانَة لقَوْله تَعَالَى: بل إِيَّاه تدعون فَيكْشف مَا تدعون

‘’Yanlız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım isteriz…. Allah'la beraber hiçbir kimseyi çağırmayın.(ve Allah'a yalvarırken başkasını katmayın) En son naklettiğimiz bu ayette duadan kasıt müfessirlerin beyanıyla ibadet olanı değildir bilakis istiane(istiğasedir) Zira Allah Teala şöyle buyurur; Sadece ona dua eder(ondan yardım ister) ve istediğiniz şeyi verip sıkıntınızı giderirdi)’’


VELİLERİN TASARRUFUNA İNANMANIN ŞİRK OLUŞU

Ey Abdulkadir Geylani Bana Cevizimi Bul Sana Fatiha Diyen Said Nursinin Hükmü!


İbn Nüceym el-Hanefi el-Bahru’r-Raik adlı eserinde İbn Kutluboğa el-Hanefi’nin eserinden naklen 2/320, İbn Abidin el-Hanefi Reddu’l-Muhtar adlı eserinde 2/439 şu fetva vardır;

وَأَمَّا النَّذْرُ الَّذِي يُنْذِرُهُ أَكْثَرُ الْعَوَامّ عَلَى مَا هُوَ مُشَاهَدٌ كَأَنْ يَكُونَ لِإِنْسَانٍ غَائِبٌ أَوْ مَرِيضٌ، أَوْ لَهُ حَاجَةٌ ضَرُورِيَّةٌ فَيَأْتِي بَعْضَ الصُّلَحَاءِ فَيَجْعَلُ سُتْرَةً عَلَى رَأْسِهِ فَيَقُولُ ‌يَا ‌سَيِّدِي ‌فُلَانٌ ‌إنْ ‌رُدَّ غَائِبِي، أَوْ عُوفِيَ مَرِيضِي أَوْ قُضِيَتْ حَاجَتِي فَلَكَ مِنْ الذَّهَبِ كَذَا، أَوْ مِنْ الْفِضَّةِ كَذَا، أَوْ مِنْ الطَّعَامِ كَذَا، أَوْ مِنْ الْمَاءِ كَذَا، أَوْ مِنْ الشَّمْعِ كَذَا، أَوْ مِنْ الزَّيْتِ كَذَا فَهَذَا النَّذْرُ بَاطِلٌ بِالْإِجْمَاعِ

''Avamın çokça yaptığı ve görüldüğü gibi bir insan birşeyini kaybetmiştir veyahut hastadır veya zaruri bir haceti vardır. Sonra gider bazı salihlerin (kabirlerine) ve başını eliyle örtüp; Ey Seyyidim Falanca! Eğer kaybettiğim geri verilirse, hastalıgıma şifa bulursam veya hacetim görülürse sana bu kadar altın, yemek, su, mum demesi icmaen batıl(haram) bir ameldir.’’

İbn Abidin Reddu’l-Muhtar’da bu tarz bir amelin haram oluşunun vecihlerini beyan ederken bunlar arasında şu vecihi de zikretmiştir;

وَمِنْهُ أَنَّهُ إنْ ظَنَّ أَنَّ الْمَيِّتَ يَتَصَرَّفُ فِي الْأُمُورِ دُونَ اللَّهِ تَعَالَى وَاعْتِقَادَهُ ذَلِكَ كُفْرٌ

Eğer ‘’Ey Seyyidim ihtiyacım görülsün sana şu veya şu’’ derken ölülerin Allahtan gayrı işlerde tasarruf sahibi olduğuna inanıyorsa bu inancı küfürdür.’’

Veliler Tasarruf Sahibidir Demek Küfürdür

Hanefi mezhebinin ibadetlerle alakalı meşhur Meraku’l-Felah adlı esere Haşiye yazan Tahtavinin Haşiyetu’t-Tahtavi adlı Türkiyede özellikle Nakşibendi medreselerinde okutulan bu eserde de -sayfa:693- Yine Bahru’r-Raik adlı hanefi fıkıh eserinde 2/321,, İbn Abidin el-Hanefi’nin Reddu’l-Muhtarında 2/439 şu ibare geçmektedir;

‌إنْ ‌ظَنَّ ‌أَنَّ ‌الْمَيِّتَ ‌يَتَصَرَّفُ ‌فِي ‌الْأُمُورِ دُونَ اللَّهِ تَعَالَى وَاعْتِقَادُهُ ذَلِكَ كُفْرٌ

''Eğer kişi (Said Nursi gibi Ey Geylani sana hurma gelsin bana istediğim beni yorma deyip te) ölülerin Allah’tan gayrı (âlemdeki) işlerde tasarruf ettiğine itikad ediyorsa bu inanç küfürdür.’’

Birtakım Sufilerin Yakub Peygambere (Aleyhisselam) Attıkları İftira

İsmailağa tarikatının te’lif heyetinin İsmailağa Yayınevinde neşretmiş oldukları ‘’Akaid ve Tasavvufa Dair Vehhabilerin İtirazlarına Cevaplar’’ adlı çalışmanın 269. Sayfasında aynen şu cümleler yer almaktadır;

‘’İbn Abbas (radıyallahu anhuma); (Yusuf Aleyhisselam Rabbinin burhanını görmeseydi..) ayetini tefsir ederken şöyle demiştir; Yakub Aleyhisselam Yusuf aleyhisselama surete bürünerek göründü ve göğsüne vurdu da şehvet parmaklarının uçlarından çıktı…

Burada Yakub aleyhhiselam’ın ruhunun, surete bürünüp vurma veya bazı rivayetlerde parmaklarını ısırma şeklinde bir tasarrufta bulunduğu görülmektedir.’’


Aktardıkları rivayetin kaynağı olarak İbn Ebi Hatim’in tefsirini göstermişler, bu rivayet orada aynı şekilde mevcuttur ama bir önceki rivayette ise Ya’kub aleyhisselamın şekline bürünen zatın Cibril Aleyhisselam olduğunu yine İbn Abbas radıyallahu anhu aktarmaktadır![2]

Anlaşılıyor ki Yusuf aleyhisselam’ın o ibtiladan kurtulmasında Yakub aleyhisselam’ın hiçbir dahli yoktur, tarikatçıların burada salih kimselerin tasarruf edebileceğine dair iddia böyle çürütülmüş oldu. Zira, burada fail Cibril aleyhisselam’dır!

Şeyhlerin Ruhları Hazır ve Nazırdır İnancı

Yine İbn Nüceym el-Hanefinin Bahru’r-Raik adlı eserinde Müellif Bezzaziyeden 5/137, Abdurrahman Şeyhzadenin Mülteka Şerhi tarikatlarda meşhur Mecmau’l-Enhurda 1/691 sahifeden şu fetvayı aktarmak istiyorum;

وَيَكْفُرُ بِقَوْلِهِ ‌أَرْوَاحُ ‌الْمَشَايِخِ ‌حَاضِرَةٌ، ‌تَعْلَمُوَيَكْفُرُ بِقَوْلِهِ ‌أَرْوَاحُ ‌الْمَشَايِخِ ‌حَاضِرَةٌ، ‌تَعْلَمُ

‘’Kim, şeyhler hazır (ve nazırdır) bilirler. derse kafir olur.’’

İmam Alusi ve Allah Dostlarından Himmet İsteyen Şirk Ehli

Allah Teâla Zümer/45. ayette şöyle buyuruyor;

وَاِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَحْدَهُ اشْمَاَزَّتْ قُلُوبُ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِۚ وَاِذَا ذُكِرَ الَّذ۪ينَ مِنْ دُونِه۪ٓ اِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ

‘’Böyle iken, Allah bir olarak anıldığı zaman ahirete inanmayanların yürekleri burkulur da, O'ndan başkaları anıldığı zaman derhal yüzleri güler.''

Alusi de bu ayetin tefsirinin sonunda şu yaşadığını aktarıyor;

وقَدْ قُلْتُ يَوْمًا لِرَجُلٍ يَسْتَغِيثُ في شِدَّةٍ بِبَعْضِ الأمْواتِ ويُنادِي يا فُلانُ أغِثْنِي فَقُلْتُ لَهُ: قُلْ يا اللَّهُ فَقَدْ قالَ سُبْحانَهُ: ﴿وإذا سَألَكَ عِبادِي عَنِّي فَإنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدّاعِ إذا دَعانِ﴾ [البَقَرَةَ: 186] فَغَضِبَ وبَلَغَنِي أنَّهُ قالَ: فُلانٌ مُنْكِرٌ عَلى الأوْلِياءِ، وسَمِعْتُ عَنْ بَعْضِهِمْ أنَّهُ قالَ: الوَلِيُّ أسْرَعُ إجابَةً مِنَ اللَّهِ عَزَّ وجَلَّ وهَذا مِنَ الكُفْرِ بِمَكانٍ

‘’Ölülerle istiğase yapan/onlardan medet uman zor durumda biri Ya Falan yardım et! diye seslenince, Ben de ona; Ya Allah de deyip ayet okudum. Bunun üzerine sinirlendi ve duyduğum kadarıyla (arkamdan konuşup) bu adam evliyanın münkdiridir diyormuş. Yine bazı kimselerden işittim ki, Allahtan istemektense Veliden istemek daha hızlı faidelidir. İşte bu küfrün ta kendisidir.’’






[1]أراد بها: البقاع كلّها، وذلك أنّ الأرض جُعلتْ للنبي ﷺ مسجدًا، وكان المسلمون بعد نزول هذه الآية إذا دَخل أحدهم المسجد قال: أشهد أن لا إله إلا الله، والسلام على رسول الله
[2] الباحث القرآني


[1] الباحث القرآني
 
Son düzenleme:
Ahıskalı Çevrimdışı

Ahıskalı

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Ahmed bin Hanbel örneğini ele alıcak olursak, İmamın amel ettiği o hadisin şevahidi/diğer varyantları, İmam Ahmedin yöresinde&mekanında hazır olan meleklerden istediğine delalet ediyor. Zaten meselede gaipte olana yalvarmak ve ölüden istemek suretiyle Allaha dua etmek yerine, Allahtan ister gibi başkalarından medet ummak değil midir?













 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
AbdulMuizz abiye sormuştum ama cevab gelmemişti buraya yazayım dedim konu açılmışken.
Forumda bir değil hem de 2 tane soru cevab bölümü olmasına rağmen, usulune göre soru sorana cevab vermeye çalışmamıza rağmen Her konunun altına mesaj paylaşıp soru sormak da nedir?

Burada kaldıracağım, konuları sabote etmeyi bırakmazsan engelleneceksin
 
Geri
Üst Ana Sayfa Alt