Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Hanefilerde Necasetin Miktarına Delili Nedir?

O Çevrimdışı

ogrencitalebe

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Hanefi mezhebinde necasete getirdikleri miktarın delili nedir ?
Hz.Peygamber sallahu aleyhi vesellem bir hanım sahabeye hayız kanını suyla temizlemesini, eserindense zarar gelmeyeceğini buyuruyor bu bir delil olur mu ?

Kolonya elbiseye damlasa ve buharlaşsa o elbiseyle namaz kılınır mı ?
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Bunlar (bir dirhem/el ayası kadar olan necasetin namaza engel olmadığı görüşü); mezheb muctehidlerin Kur'an ve sunnete istinad ederek yaptıkları şahsi ictihadleridir.



Aişe (r.anhâ)'nın nakline göre Rasûlullah (s.a.v.) :
"Biriniz, tuvalet ihtiyacını görmek istediğinde taharatlenmek için yanına üç taş alsın. Bunlar ona yeter." buyurmuştur.
(Ahmed b. Hanbel, VI, 38; Ebû Dâvûd, Taharet, 21; Nesâî, Taharat, 7)
Şevkâni'nin Neylu'l-Evtâr'ında (1, 88) zikredildiği üzere hadisi Ebû Dâvûd, Nesâî, Ahmed b. Hanbel ve Dârakutnî rivayet etmiştir. Dârakutnî hadisin isnadını "sahih hasen" olarak nitelemiştir.

Aişe (r.anhâ)'nn rivayetinde tuvalet ihtiyacını gördükten sonra taharatlenmek için taş kullanımının yeterliliğine ve suyla temizlik yapmanın zorunlu olmadığına delâlet etmektedir. Selef ve Halef âlimlerin çoğu ve farklı bölgelerdeki muftuler; kazâ-yı hâcetten sonra temizliğin hem taş hem de suyla yapılmasının daha fadiletli olacağında icmâ etmişlerdir. Aynî’de, suyla yıkamanın zorunlu olmadığı ifade edilmektedir. (Umdetu'l-kâri, 1/720)


İbn Abidin, Reddu'l-Muhtar'da (1/326) nakledildiğine göre konuyla ilgili Şerhu'l-Munye'deki açıklama:
"Bize göre az olan pisliğin bağışlandığında icmâ bulunmaktadır. Nitekim tuvalet ihtiyacını gördükten sonra taşla taharatlenmenin yeterli olduğunda icmâ bulunmaktadır." şeklindedir.
Pisliği tamamıyla temizlemediği, azaltıb kurutmasını temin ettiği bilinmesine rağmen taşla taharatlenmenin yeterli olması, temizlik yapılan yer miktarınca kalan necasetin bağışlandığını göstermektedir. Bu kadar miktardaki necasetle namaz kılınır. Temizlenen yer bir dirhem miktarı kadardır.
el-Kifâye'de (1/177) nakledildiğine göre İbrahim en-Nehaî şöyle demiştir: "Konuyu açıklamak üzere 'makat / kıç / oturak / yeri kadar' demeyi kaba buldukları için onun yerine 'dirhem miktarı' demeyi uygun görmüşlerdir.

Ebû Abdillâh Sadruddîn (Şemsuddîn) Muhammed b. Abdirrahmân b. Huseyn el-Hatîb ed-Dımaşkî es-Safedî el-Osmânî'nin eseri Rahmetu'l-Umme Fî İhtilâfi'l-Eimme'de (sf: 7) rivayet edildiğine göre Ebû Hanife (rahimehullah.): "Bir kimse tuvalet ihtiyacını gördükten sonra taharatlenmeden abdest alıp namazını kılsa namazı sahih olur." demiştir.
Böylece o, kazayı hacet mahallini diğer necasetler için de bağışlanan miktarın ölçüsü olarak belirlemiştir. Bu ise bir dirhem-i bağalî (3,776 g.) kadardır. (Mehmed Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, sf: 104)
Ebû Hanife (rahimehullah), etrafa taşması ve bir dirhemden fazla olması halinde, necâsetin temizlenmesi gerektiğini söylemiştir. (Tehanevi, İ’lau’s-sünen / Hadislerle Hanefi Fıkhı, Necis Sayılan Maddeler ve Hükümleri)



HAKİKİ NECASETİN SU İLE TEMİZLENME ŞEKLİ

Necaset-i hakikiye'nin giderileceği üç yer vardır. Beden, elbise ve namaz yeri.
Temizleyiciler bölümünde geçtiği gibi necasetin giderilmesinde asıl olan tahûr sudur. Çünkü Rasulullah (a.s.) Esma binti Ebu Bekr'e elbisesini nasıl hayızdan temizleyeceği konusunda:
"Ovalar sonra da su ile çitiler." (Buharî, Muslim ve Ahmed rivayet etmiştir. Neylu'l-Evtâr, I, 38) buyurmuştur.

Hanefî'lerce racih görüşe göre, hakikî necasetler (hükmîler değil) gül suyu, sirke, meyve ve bitki suyu gibi dışındaki sıvılarla da temizlenebilir. Bunun caiz olduğu da yukarıda geçmişti. Hanelilere göre su dışında yirmi bir temizleyici ile temizlik yapma imkânı vardır. Diğer mezhebler bunların bir kısmında Hanefî'lere muvafakat, bazılarında ise muhalefet etmişlerdir.

Su ile temizlemenin şekli ve şartları ise şöyledir (Hanefî'ler için: el-Bedayi', I, 87-89; ed-Durru'l-Muhtar, I, 303-310; Fethu'l-Kadîr; I, 5"; Merakı'l-Felâh, 26 vd.

Malikî'ler için : Bidayetu'l-Muctehid, 1,83; eş-Şerhu's-Sağîr, I, 81-82 elKavânînu'l-Ftkhıyye, 35.
Şafîîler için: el-Mecmâ: I, 188; Muğni'l-Muhtâc, I, 83-85; el-Muhezzeb, 1,48.
Hanbeliler için el-Muğnî, I, 52-58; Keşşafu'l-Kınâ', I, 208-213);


a) Sayı:


Hanefî'lere göre: Hanefi'ler görünmeyen necasetlerde üç sayısını şart koştular. Dediler ki: Eğer necaset, sidik, köpek salyasının eseri vb. gibi görünmeyen cinsten ise bunların temizliği, yıkayan tarafından arlık temiz oldu kanaati hasıl oluncaya kadar yıkanmakla gerçekleşir. Bu temizlik de üç defa yıkamakla sağlanır. Köpek necaseti de olsa yıkamayı üc defa tekrar etmek şeklinde takdir etmelerinin sebebi öyle yapıldığında gelip zan hasıl olduğu içindir. Zahir sebeb, kolaylık için aslının yerinde tutulur.
Şu iki hadis delilleridir:
"Köpeğin ağzını sokmasından dolayı kap üç defa yıkanır."

(Ebu Hurayra'den iki yolla rivayet edildi: Birincisi, -silsilesinde- metruk bir ravi olan Dârakutni'nin rivayetidir. Onun sahih isnadla başka bir rivayeti daha vardır. İkincisi de İbni Adiyy'in Kamil'inde ve lbni Cevzî'de dir. Bu, sahih olmayan bir hadistir. Nasbur-Raye, 1,130 vd)

"Sizden biriniz uykusundan uyandığında, kaba sokmadan önce elini üç defa yıkasın."

(Bu hadisi Malik, Şafiî, Ahmed -Musnedinde- ve Kutub-i Sitte sahibleri Ebu Hurayra'den rivayet etmiştir. Sahih-hasen hadistir)

Görünen bir şey olmadığı hâlde Rasulullah (a.s.) üç defa yıkamayı emretmiştir. Köpeğin ağzını sokmasından dolayı yedi defa yıkama emri ise insanların köpekle ülfetlerini kesmek için İslâmın başında idi. İçki haram edildiğinde küplerin kırılmasını emretmesi ve içki kaplarından su içmeyi yasaklaması gibi.
Necaset, kan vb. gibi görünen bir pislik ise temizliği -sahih olana göre- bir defada da olsa pisliğin kendisinin giderilmesi ile olur. Ancak renk ve koku gibi giderilmesi zor bir eseri kalırsa bu zarar vermez. Racih olana göne, su saf bir hâl alıncaya kadar yıkanır. Rasulullah (a.s.)'ın hayızlıya, kanın eseri çıkmaması durumunda: "Su sana yeter, eseri ise zarar vermez." (Ahmed, Tirmizî, Ebu Dâvud ve Beyhakî, Ebu Hurayra'den rivayet ediyorlar:

"Havle binti Yesar dedi ki: "Ya Rasulullah! Benim tek bir elbisem var ve onda hayız oluyorum".
Peygamber buyurdu ki: "Temizlendiğin zaman kan bulunan yeri yıka ve onunla namaz kıl."
Havle dedi ki: "Ya Rasulullah! İzi çıkmazsa?"
Buyurdu ki: "Su sana yeter, kanın eseri ise zarar vermez." Neylu'l-Evtâr, 1,40) buyurması buna delildir.

Eserin giderilmesi için temiz sudan başka sabun ve sıcak su gibi bir şeye gerek duyulduğunda meşakkat belirmektedir. Buna göre, necis bir şeyle boyanan bir elbise, renk kaldığı hâlde, su saf bir hâl alıncaya kadar yıkanarak temizlenir.
Esah olan görüşe göre, necis bir yağın eseri, yıkamak suretiyle beraberinde bulunan necaset giderildiği için zarar vermez. Kirlenmiş hayvanı ve nebatî yağlar bir kap içinde üç defa üzerine su dökülüp çalkalandıktan sonra alınmakla temizlenmiş olur.
Süt, bal, pekmez ve yağ üç defa ateşte kaynatılarak temizlenin üzerine su konur, yağ üste çıkıncaya kadar kaynatılır ve suyu bir şeyle alınır. Bu üç defa tekrarlanır.
İçkiyle pişirilmiş bir et üç defa kaynatılıp soğutulmakla temiz olur. Buna göre bağırsakları boşaltılmadan kaynatılan tavuk üç defa yıkamakla temizlenir. Fetvaya esas olan görüşe göre içi ve dışı temizlenir. Tüyünün yolunması için, tüy dipleri gevşeyecek kadar sıcak suya konan tavuk üç defa yıkama ile temiz olur.
İçkide pişen buğday, fetvaya esas olan görüşe göre asla temizlenmez. Fakat sidikten şişse üç defa suda ıslatılır ve kurutulur. Bir ekmek içki ile yoğrulursa, eseri gidinceye kadar sirke dökülür ve temiz olur.


b) Necasetten çok emen ve sıkılabilenlerin sıkılması:

Hanefî'lere göre: Necaset mahalli necaseti çokça emen cinsten ise bakılır: Elbise gibi sıkılacak şeylerden olması hâlinde temizlenmesi, necaset görünüyorsa kayboluncaya kadar yıkanıp sıkılması ile; görünmüyorsa her defasında sıkılmak üzere üç defa yıkamak suretiyle olur. Çünkü su, çok olan necaseti ancak sıkma ile çıkarabilir, yıkama da sıkmaksızın tamam olmaz.
Eğer necaset mahalli toprak veya madenî kaplar gibi necaseti hiç emmeyen cinsten ise ya da mest ve nalin gibi necaseti az emenlerden ise temizlenmesi necasetin kendisinin giderilmesiyle olur.
Hasır, halı ve tahta gibi sıkılamayanlardan olması hâlinde üç defa suya batırılır, her defasında da kurutulur ve temizlenmiş olur. Bu Ebu Yusuf'un görüşüdür. Racih olan da budur. Muhammed ise asla temizlenmez demiştir..

Yerin temizlenmesine gelince:
Gevşekse allına sızıncaya kadar üzerine su dökülür, necaset giderilmiş olur. Belli bir sayı şart değildir, içtihada ve temizlendiğine dair galib zanna göredir. Suyun toprağın altına sızması sıkma yerine geçer. Zâhiru'r-rivayeye kıyasla üzerine üç defa su dökülür ve her defasında da su alta iner.

Eğer toprak sertse:
Altında bir çukur veya sarnıç varsa üzerine üç defa su dökülür, çukura kadar temizlenir. Suyun gideceği bir yer yoksa, yıkamada yarar olmayacağı için yıkanmaz. Şafıî'lerde ise üzerine çok su dökmekle temiz olur.
Hanefi'lerin dışındakiler, sıkılmaları mümkün olanlarda sıkmayı şart koşmadılar. Çünkü sıkılırsa geriye kalan ayrılanın bir bölümüdür, onun temizliği de farzdır. Buradaki ihtilâfın kaynağı -aşağıda açıklanacağı gibi- yıkama suyunun temiz olup olmadığıdır. Eğer suyun temiz olduğuna hükmedilirse sıkma gerekmez. Aksi olursa gerekir, ancak ihtilâftan kurtulmak için sıkmak sünnettir. Fakat sıkılması mümkün olmayan şeylerde sıkma şartının bulunmayacağı hususunda ihtilâf yoktur.
(Vehbe Zuhayli, İslam ans. C.1, sf: 119 - 129)


Ez cumle; Necâsetin elbiseye hangi yolla ve neresine geldiği kat'i olarak biliniyorsa, sadece o bölgesi temizlenir. Eğer necâset (necâset-i ğaliza / kaba necâset) mevcut o bölgenin haricinde, başka yerde de necaset olma olasılığı bulunuyor, zannediliyor diye vesvese yapılmamalıdır. Zan ile necaset hukmu verilmez.

Eşyada esas olan temizliktir. Necis olduğu kesin olarak bilinmedikçe hepsi temiz kabul edilir. Hatta gayr-ı muslimlerin elbiseleri de temiz kabul edilir.




****


1. Su Veya Temizleyici Özelliği Olan Sıvı :

Necis bulunan şeyi hem su ile, hem de temiz olup temizleyici, özelliği bulunan sirke, gülsuyu, benzin ve benzeri maddelerle temizlemek caizdir. Ancak suyun dışındaki temiz ve temizleyici özelliği olan sıvıların sıkıldığında dokunduğu yerden su gibi çıkıp akıcılığının olması gerekir. Bulaştığı yerden sıkılsa bile pek çıkmayan yağ, pekmez ve benzeri maddelerle temizlik yapmak caiz değildir. Çünkü amaç gerçekleşmemektedir. Süt, ayran, üzüm suyu ve benzeri maddeler de bu cümledendir.[5]

Kullanılmış suya gelince, bu konuda farklı görüş ve ictihad bulunmasına rağmen İmam Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'e göre bununla da temizlik yapmak caiz değildir. Fetva buna göredir.

Bedene ya da eşyaya dokunan necaset gözle görülen türden ise izi kalmaymcaya kadar yıkanır. Ancak dokunduğu yerde leke bırakan ve giderilmesi çok zor olan murdar maddelerin izini bıraktığı lekeyi mutlaka gidermek şart değildir. Hem bu hususta şu kadar defa yıkamak diye bir sayı da gerekli görülmemiştir. [6]Hatta bir tek yıkamada necasetin eseri gideriliyorsa, onunla da yetinilebilir. Ne var ki üç defa yıkamakta yarar vardır. Üç kez yıkandığı halde hâlâ temizlenmiyen bir necaset temizleninceye kadar yıkanır.

Ancak sabun, deterjan ve benzeri temizleyici maddelerle gide-rilebüen necaseti mutlaka bu maddelerle yıkayıp temizlemek şart değildir. Sadece temiz bir su ile iyice yıkanması da yeterlidir.

îslâm Şeriatı sabun ve benzeri temizleyici özelliği bulunan maddeleri tavsiye eder, fakat mutlaka bunlarla yıkayıp temizlik yapmayı emretmez. Çünkü böyle bir emirde kamu kesimi için meşakkat vardır. Din ise meşakkati getirmez, onunla emretmez. Hem herkesin sabun ve benzeri bir madde te'min etmesi mümkün değildir.

Burun gibi sıcak ya da kaynar su ile yıkamayı vâcib kılmamıştır. Çakü her yerde ve her zaman suyu ısıtmak, ya da kaynatarak kullanmak mümkün değildir. Bu bakımdan sıcak su ile yıkamayı ve gereken temizliğin yapılmasını tavsiye etmekle yetinir. Kamu kesimi üzerine içinde güçlük ve sıkıntı bulunan bir sorumluluk yük^ lemez.

Buna bir örnek verelim îçinde necaset bulunduğu bilinen bir boya ya da kına ile elbise ya da vücudunun bir yerini boyayan kimse, berrak su akmcaya kadar o yerleri yıkar. Kına yada boyanın rengi kalsa bile bunu gidermeye kendini zorlamaz; yani bu konuda rengi giderici nitelikte bir madde kullanmaya gerek görülmemiştir.[7]

Bu nedenle, elbise ya da bedene dokunan necis bir yağ sabun ve benzeri bir madde kullanılmadan su ile yıkanır, fakat yağın eseri dokunduğu yerde kalırsa, necaset temizlenmiş sayılır. Ne var ki bu durumlarda sabun ve benzeri bir madde kullanmak her zaman tavsiye edilmiştir. Fakih Ebulleys bu görüşte katılmış ve en sahih olarak kabul edilmiştir.

a — Dokunan necis gözle görülmeyen türden ise, üç defa yıka makla yetinilir.[8]

Necis olan eşyayı yıkarken her defasında sıkmak gerekir. Özel-kle üçüncü defasında daha iyice sıkılmalı ve gözeneklerdeki suyun ıkmasını -imkân oranında- sağlanmalıdır. Tabii sıkma işi ve niseti her şahsın gücüne göre değişebilir. Bir tek defa sıkmayı yeterli jörenler de var. El-Kâfî sahibi bunu daha uygun kabul etmiştir. Fet-/â da buna göredir. [9]Ama birinci görüş ihtiyata daha uygun-lur. EI-Muhit sahibi Muhammed Rediyüddin de ayni görüştedir.

b — Elbiseyi hırpalar, ya da zayıflatır ölçüde sıkmak sünnete aygun değildir. Çünkü eşyayı korumak, onun çabuk yıpranmasını önlemek İslâm Şeriatına daha uygundur.[10]

c — Necaset dokunmuş bir elbiseyi üç defa yıkadıktan ve her defasında sıktıktan sonra bir iki damla damlayıp bir yere dokunacak olursa, bakılır : Üçüncü kez yıkadıktan sonra kendi bilek gücü nisbetinde iyice sıkmış ve artık damlayacak kadar içinde su kalmamışsa, son olarak bir iki damlanın kendiliğinden meydana gelmesiyle ne elbise, ne eller, ne de damlanın dokunduğu yer necis sayılır. Üçüncü defa iyice sıkmamış ve bir kez daha sıkıldığı takdirde birkaç damla daha suyun çıkması mümkün görülüyorsa, o takdirde son olarak çıkan bir iki damla hem dokunduğu yeri, hem elleri, hem de elbiseyi necis yapmış sayılır.[11]

Ancak bu konuda şu hususu dikkate almak gerekir : Üç defa ayrı ayrı iyice yıkanan ve bu arada sabun ve benzeri temizleyici madde de kullanılan bir elbiseden üçüncü yıkama ve sıkmadan sonra akan bir iki damlanın temiz olduğuna hükmedebilir. El-Muhit sahibi Muhammed Radiyüddin bu meseleyi sadece su ile yıkandığı duruma göre değerlendirmiştir.

Sıkılması mümkün olmayan bir eşya üç defa ayn ayrı yıkanmak ve her defasında üzerindeki suyun iyice akıp giderilmesiyle temizlenmiş sayılır. Suyun giderilmesi, damlamıyacak kadar suyun kalmamasıyla takdir olunur.[12] Bu da, yıkanan eşyanın suyu bolca emiştiğinde dikkate alınır. Bakır, porselen ve benzeri suyu emmiyen, yani gözenekleri bulunmayan maddelerde ise böyle bir takdire gerek yoktur.[13]

d — Alkollü bir madde içinde pişirilen et ve benzeri bir madde temizlenebilir mi?

Kadın su bulamadığı veya düşünemediği için et ya da buğday gibi bir maddeyi alkollü bir sıvı içinde pişirecek olursa, Ebû Yusuf a göre, o maddenin temizlenebilmesi onu üç defa ayrı ayn temiz su ile pişirip her defasında kaynayan suyu dökmek suretiyle mümkündür. İmam Ebû Hanîfe'ye göre, o madde artık hiç bir suretle temiz-lenemez. Fetva da buna göredir.[14]

îmal edilen bıçak ve benzeri bir alet, tuğla, kiremit ve benzeri bir madde necis suya batırüır, yani ocaktan çıkarılıp kavlamak için necis suya batırılıp çıkarılırsa, İmam Ebû Yusufa göre bunlar üç defa temiz suya sokularak yıkanırsa temizlenmiş olur. Ne var ki her defasında üzerinde damlayacak kadar suyun kalmamasına dikkat edilmelidir.

e — İçine necaset kansan bal :

îçine necaset karışan bal'ın üzerine su dökülerek eski miktarına- gelinceye kadar kaynatılır ve bu anıelye üç defa tekrar edilirse temizlenmiş sayılır. Pekmezi de buna kıyas etmişlerdir.

f — Murdar olan yağ :

îçine necis karışan bir yağı temizlemek için altı delik ya da musluklu bir kaba konur, üzerine o nisbette ya da daha fazla su dökülür ve karıştırılır, yağ tamamen üste çıkınca musluk açılıp su akıtılır ve bu ameliye üç defa tekrar edilir.[15]

g — İdrar dokunmuş bir toprak nasıl temizlenir?

Üzerine idrar edilen bir toprak sert ve katı biçimde değilse üzerine üç defa bolca su dökülmek suretiyle temizlenmiş olur. Katı ise her defasında bir bez ile silinerek temizlenmesi sağlanır.

h — Hasır ve benzeri bir yaygıya dokunan necaset :

Hasır ve benzeri bir yaygıya dokunan necaset iyice kurumusşa Önce bir çubuk ya da benzeri bir aletle kazınır, sonra da mümkünse yıkanır. Dokunan necaset yaş ise üç defa iyice yıkamakla temizlenir.[16]

Necaset dokunan bir halı ya da kilim bir akara konulur ve tam bir gece üzerinden su akıp giderse temizlenmiş sayılır. Sahih olan da budur. [17]Bunun dışmda onu bol su ile her defasında sıkmak, mümkün değilse başka bir bezle suyunu almak suretiyle üç defa yıkamakla da temizlenmiş olur. Sabun ve günümüzdeki mevcut deterjanla yıkanması daha iyi temizlenmesini sağlar. Bu bakımdan tavsiye edilmesi uygundur.

i — İçinde şarap bulundurulan bir küp, şarap boşaltıldıktan sonra temizlenebilmesi için, küp yeni ise her defasında birer saat bekletilmek şartiyle üç defa su doldurulup boşaltılarak temizliği sağlanır. Küp çok eski ise birer saat bekletmeye gerek yoktur üç defa bol su ile yıkanır.[18]

j — Dibağat edilmiş deriye necaset dokunursa bakılır :

Deri dokunan necaseti emiyor, ıslaklığı siniyorsa, yıkarken sıkmak mümkünse sıkılır ve bu ameliye üç defa tekrar edilir. Necaseti emmiyor, ıslaklık içine sinmiyorsa o takdirde sadece üzerine su döküp necaseti giderecek biçimde temizlenir. Ebû Yusuf'a göre her yıkayıştan sonra biraz beklenir, dokunan suyun akıntısı kesilinceye kadar ara verilir.[19]

k — Necis kalan elbiseyle namaz kılmak :

Elbisenin bir ucuna necaset dokunur da, başka tarafı necis oldu zannedilerek yıkanır, asıl necis olan taraf olduğu gibi kalır ve bu. elbiseyle birkaç vakit namazı kılmırsa, kılman bu namazların iadesi vâcib olur. O halde elbisenin hangi kısmına necaset dokunduğu kesin olarak bilinmiyor veya bu konuda şüphe ediliyorsa, elbisenin tamamını yıkamak daha uygvın olur. İhtiyata muvafık olan da budur.

2 — Silmek Suretiyle Temizlemek :

Konunun başlangıcında da belirttiğimiz gibi, necaseti temizlemenin vasıtalarından biri de silmektir. Buna bir örnek verecek olursak, ayna, madeni eşyalar, bıçak ve benzeri şeyleri gösterebiliriz,

O halde bu gibi maddelerden birine necaset dokunduğunda, bunu yıkamak suretiyle temizlemek mümkün olduğu gibi ıslak bir bezle de tekrar sümek suretiyle temizlemek mümkündür.[21]

Bu konuda dokunan necasetin sıvı ya da kuru, gözle görülebilen ya da görülemiyen olması arasında pek fark yoktur.

Necaset dokunan madeni eşya pürüzlü ya da motifli olursa, yine de onu silmek suretiyle temizlemek caizdir. Ancak dokunan necaset ıslak bezin ulaşamıyacağı kadar girintilerde kalırsa, o takdirde onu su ve benzeri bir sıvı ile yıkamak gerekir. [22]


3 — Çiteleyip Ovmak Suretiyle Temizlemek :

Temizleme yollarından biri de çiteleyip ovmaktır. Bazı necis sayılan şeyler var ki dokunduktan bir müddet sonra kuruyup elbisede bir sertlik meydana getirir. Bunu çitelemek, ya da ovmak suretiyle temizlemek mümkünse öyle yapılır. İnsan menisi buna bir örnek olarak gösterilebilir : Çamaşırına meni dokunan kimse isterse bunu yı-kamayıp çitelemez-, ovmak suretiyle temizliyebilir. Ancak dokunan meni henüz ıslak bulunuyorsa, o takdirde yıkanması vâcib olur. îyice kurumuşsa istihsanen çitelenerek temizlenmesi caizdir.[23]

Kadınla erkek menisi arasında bu konuda bir fark yoktur. Sahih olan görüş te budur. Çitelendikten sonra elbisede kalan menin izi zarar vermez. Nitekim yıkandıktan sonra da böyle bir iz kalırsc, yine de temizlenmiş sayılır.[24]

Elbiseye değil de bedene dokunan meni, ister yaş, ister kurumuş olsun, herhalde su ile yıkanması gerekir. Şafiî Mezhebine göre meni neris değildir; bu bakımdan yıkanması vâcib sayılmamış, ancak sünnet ya da müstehab kabul edilmiştir.[25]

Elbiseye dokunan meni astara kadar geçmiş bile olsa, şayet kurumuşsa çitelemekle temizlenir. Yıkanması şart değildir.[26]


Ayakkabıya Dokunan Necaset :

Sokak ve caddelerdeki necasetle zaman zaman temas halinde olan ayakkabı, yürürken temiz toprağa sürtüne sürtüne temizlenmiş sayılır. Ancak dokunan necaset ıslak bir vaziyette bulunuyor ve toprak ile tam temas halinde değilse, onu herhalde yıkamak gerekir. [27]


4 — Güneş, Ateş, Rüzgar Ve Gölgede Kurumak Suretiyle Temizlenmek :

Toprağa dokunan necaseti yıkamak suretiyle temizlemek mümkün olduğu gibi, necis olan kısmı bir kürekle izi kalmayacak biçimde kaldırıp atmakla da temizlemek mümkündür. Bunun dışında bir de bir süre güneşin dokunması veya üzerinde ateş yanmasıyla eseri kalmıyacak şekilde toprağın temizlendiğine hükmedilebilir. Ayrıca rüzgarın bir süre dokunması veya uzun müddet gölgede kalıp iyice özelliğini kaybetmesi sonucu necis toprağın temizlendiğine keza cevaz verilebilir.

Tabiatiyle bu konuda sadece yeryüzü söz konusu değildir; duvar, ağaç, ot, kamış ve benzeri şeyler de bu cinstendir. Ancak ağaç, ot, kamış ve benzeri şeyler kesilmedik bulundukları sürece bu hükme girerler. Kesilip koparıldıklan takdirde, dokunan necasetten bunları ancak yıkamak suretiyle temizlemek mümkündür.[28]

Tuğla ve kiremit yere döşeli olduğu takdirde toprak hükmünde sayılır, yani bu konuda onun gibidir; sözü edilen sebeplerden biriyle temizlenebilir. Bir yapı ya da döşemede kullanılmadık bir halde bulunuyorsa, o takdirde dokunan necaseti yıkamak gerekir.[29]

Yere dokunan necaset güneş ya da ateş vasıtasiyle temizlendikten sonra o yere su dökülecek olursa, tekrar necis olur mu? Sahih görüşe göre, necis olmaz ve bu bakımdan ikinci kez temizlemeye gerek yoktur.[30]


5 — Tezek Yakılıp Kül Haline Geldiğinde Temiz Olur Mu?

Tezek ve benzeri necis sayılan şeyler ateşe atılıp yakılarak kül haline gelirse, temizlenmiş sayılır. İmam Muhammed'in görüşü bu doğrultudadır ve fetva da ona göredir.[31]

Boğazlanan hayvan kellesi, üzerindeki kan ile birlikte ateşe tutulup üzerindeki kılları yakılınca bu arada mevcut kan da yanarak özelliğini kaybediyorsa, o takdirde kelle temizlenmiş sayılır.

Bunun gibi içine necaset karışmış bulunan bir çamurdan imal edilen küp, testi, çanak ve benzeri toprak kaplar, pişirilince temizlenmiş sayılır.[32]

Tandır necis bir ıslak bezle silinirse, pişirilen ekmek necis olur mu? Bu konuda sahih görüş şudur : Islak bez necis olduğu halde kızgın olan tandır bununla silindiğinde ıslaklık derhal kuruyorsa O takdirde ekmek pişirmek caiz olur. Yok eğer tandır ıslaklığı kurut-mıyacak kadar kızgın değilse, o yere yapıştırılan hamur necis olur.

Tezek ve benzeri necis sayılan maddelerle tandır ya da fırın kızdırılacak olursa, ekmek pişirilecek kısmı önce ıslak ayni zamanda temiz bir bezle siliniyorsa, o takdirde kerahet bile yoktur. [33]


6 — Kimyasal Değişime Uğrayan Necis Bir Maddenin Bu Suretle Temizlenmesi :

Yeni bir küp ya da benzeri bir kaptaki şarap sirkeleşirse, müc-tehid imamların ittifakıyle temizlenmiş olur. Çünkü burada kimyasal anlamda, bir değişim vardır. Şarap ile yuğrulan hamur, yıkamakla temizlenmez, ama üzerine sirke dökmek suretiyle şarabın eseri giderilirse, temizlenmiş olur.[34]

Şarap içine ekmek konulduktan sonra o şarap sirkeye dönüşürse, sahih kavle göre şarap ta, ekmek te temiz olur; şu şartla ki, ekmekte şarap kokusu kalmamış olacak. Şaraba konulan soğan ve benzeri maddelerin durumu da hükümde böyledir.[35]

Şarap suya, ya da su şaraba karıştıktan sonra sirkeye dönüşürse, sahih kavle göre temiz olur.

Şaraba düşen fare, şişip dağılmadan çıkarıldıktan sonra o şarap sirkeye dönüşürse, o sirkeyi yemekte bir sakınca görülmemişse de sirkeye karışan veba ya da bulaşıcı hastalık yapan herhangi "bir mikrobun sirkeyle yok olup olmadığını dikkate almak gerekir. Çünkü müctehid imamlar devrinde ne laboratuvar, ne de kimyevî tahliller vardı. İçtihadın bu konudaki temel dayanağı, şarabın sirkeye dönüşmesiyle bütün özelliklerini kaybettiği ve içine düşen fareden ona bulaşan şeylerin de bu nedenle yok olduğudur.

O halde içtihadın bu konudaki ana kaidesinin ışığı altında şaraba bulaşan mikrop ve benzeri zararlı şeylerin, sirkeye dönüşmesiy-le yok olup olmadığını araştırmak gerekir. Şayet fareden bir veba mikrobu şaraba bulaşmışsa, sirkeye dönüşmesiyle bu mikrobun imhaya uğrayacağını sanmıyorum. Bu bakımdan bu tür maddeleri kullanmadan önce gerekli tahlili yaptırmak hem dinimizin ana kaidesine, hem de müctehid imamların ictihad esaslarına uymamızı sağlar.

Ama şaraba düşen fare şişip dağılmaya yüz tuttuktan sonra çıkarılır ve o ş.arap sirkeye dönüşürse, sözü edilen sirkenin yenilmesi helâl olmaz.

Bunun gibi köek dilini şaraba dokundurarak salyasını kabın içine akıtırsa, o şarap bilahare sirkeye dönüşse bile yenmesi haramdır. Çünkü köpek salyası sirkeleşmez.[36]

Gerçi köpek salyasının şarapla birlikte sirkeleşip sirkeleşmeme-si kanaatimce bir laboratuvar konusudur. Ancak ne var ki kuduz virüsünün bulaşma tehlikesi her zaman mevcuttur. Bu nedenle müc-tehidin içtihadını bu açıdan değerlendirip sözü edilen sirkenin yenilmesinin kesin olarak haram olduğunu söylemek en isabetli yoldur.

Şaraba karışan idrar da böyledir. Yani o şarap sirkeye dönüşse yine de helâl olmaz.[37]

Necis olan bir sirkeyi şaraba kanşırdıktan sonra o şarap ta sir-keleşirse yine helâl olmaz. Çünkü içindeki necis yok olmaz.

Tuzlaya Düşüp Ölen Domuz Veya Eşek :

însan vücudu için çok önemli ve yararlı olan Sodyum - klorür -Mutfak tuzu, yemek tuzu, sofra tuzu adiyle anılan bu madde daha çok tuzlalarda elde edilir. Gerçi Hidrojen klorür kadar çürütücü kuvvetli bir asit taşımıyorsa da genellikle dokunduğu yumuşak sulu maddeleri zamanla çürütüp kendine çevirir.

O halde tuzlaya düşüp ölen domuz, eşek ve benzeri bir hayvan zamanla tuzun etkisiyle çürüyüp tuzlaşınca, İmam Ebû Hanîfe ile. İmam Muhammed'e göre hem bulunduğu yerin tuzu, hem onların kendisi temizdir. Ebû Yusuf bu görüşe muhalefet etmiştir.

Bu konuda da farklı iki ictihaddan hangisiyle amel etmenin daha doğru olduğunu tesbit için kimyasal bir tahlile ve yetkili bir kimyacının görüşüne ihtiyaç vardır.

Necis bir yağı sabun bileşiminde kullanmak :

Necis bir yağı sabun imalinde kullanmak caiz midir? Genellikle bunun caiz olduğuna fetva verilmiş ve neden olarak da necis maddenin değişimine uğrayarak özelliğini kaybetmesi gösterilmiştir. Kimya bakımından, sabun, yağ asitlerinin ya sodyum, ya da potas-yum tuzlarından meydana gelen bileşiklerdir. Demir kazanlarda ısıtma buharla olur. Bu durumda yağda bulunan serbest asitler kolayca sabunlaşarak bütün kütle içinde dağılırlar. Bazende yağ asitleri özel kaplarda kaynatılan soda içine katılarak sabunlaştırıhr.

Ayrıca içine antiseptik bir ilaç katılan sabunlar mikrop öldürücü bir özellik taşır.

Durum bu olunca, yüksek derecede buharla kaynamada ve yağdaki asitlerin sabunlaşmasıyla yağ eski özelliğini kaybetmiş sayılır. Elde edilen sabun sadece temiz ve temizleyici olmakla kalmaz, aynı zamanda necaseti de iyice temizliyen bir madde olarak bilinir. Hele içine antiseptik bir ilaç katılmışsa, mikropları da öldürücü bir özellik taşır. [Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/122-131]



[5] Hidâye - El-Kâfî - Et-Tebyin - Fetâvâ-yi Hintüyye.
[6] El-Muhit / Serahsî.
[7] Fethu'l kadir - Fetâvâ-yi Hindiyye.
[8] El-Muhit / Serahsi.
[9] En-Nevazil - Tatarhaniyye - Fetavâ-yi Hindiyye.
[10] Fetâvâ-yi Kadıhan.
[11] El-Muhit / Serahsi Radiyuddin.
[12] Et-Tebyin - Fetâvâ-yi Hindiyye.
[13] Fetâvâ-yi Hindiyye - El-Muhit / Serahsi.
[14] Fetâvâ-yi Hindiyye.
[15] Fetâvâ-yi Hindiyye - Bahrirâik - Ez-Zahidi.
[16] El-Muhit - El-Mebsut - Fetâvâ-yi Hindiyye.
[17] Şerh-i Munyeti'l-Musalli / İbrahim Halebi.
[18] Fetâvâ-yi Kadıhan - Fetâvâ-yi Hindiyye.
[19] Fetvâyi Kadıhan - Fetâvâ-yi Hindiyye.
[21] El-Muhit / Radiyuddin - Fetvâ-yi Hindiyye.
[22] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/126-127.
[23] El-lnaye - Fetâvâ-yi Hindiyye.
[24] Fetâvâ-yi Hindiyye - El-Muhit / Serahsi Radiyüddin.
[25] Fetâvâ-yi Kadıhan - El-Hulasa.
[26] Ceyhere-i Neyyire, Et-Tebyîn - Fetâvâ-yi Hindiyye.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/127.
[27] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/127-128.
[28] Bahrirâik - Cevhere-i Neyyire - Fetâvâ-yi Hindiyye.
[29] El Muhit / Serahsî Radiyuddin - Munyetu'l-Musallî.
[30] Fetâvâ-yi Kadıhan.
Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/128.
[31] El-Hulasa - Bahrirâik - Fetâvâ-yi Hindiyye.
[32] El-Muhit / Serahsi Kadiyüddln.
[33] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/128-129.
[34] Fetâvâ-yi Hindiyye : C. l, S: 44.
[35] Fetâvâ-yi Kadıhan - Fetâvâ-yi Hindiyye.
[36] Fetâvâ-yi Kadıhan - Fetâvâ-yi Hindiyye.
[37] El-Hulasa - Fetâvâ-yi Hindiyye.





İlgili konular:



NECASETLERDEN BAĞIŞLANAN ORANLAR

https://www.islam-tr.org/konu/elbis...durumunda-temizlenmesi-ve-abdest-alimi.34107/

HAKİKİ NECASETİN SU İLE TEMİZLENME ŞEKLİ

https://www.islam-tr.org/konu/elbis...durumunda-temizlenmesi-ve-abdest-alimi.34107/


Kolonya Kullanmanın Namaza ve Abdeste Bir Zararı Olur mu?

https://www.islam-tr.org/konu/kolonya-kullanmanin-namaza-ve-abdeste-bir-zarari-olur-mu.24349/

Makyaj ve Alkollu Kolonya, Parfümler Kullanılmış Vaziyette Kılınan Namazın Sıhhati Nedir?
https://www.islam-tr.org/konu/makya...aziyette-kilinan-namazin-sihhati-nedir.32157/
 
Üst Ana Sayfa Alt