Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Hani Ingiliz’ler Gitmişti?

_katre_ Çevrimdışı

_katre_

الحمدلله
Site Emektarı
Hani İngiliz’ler Gitmişti?

Ekli dosyayı görüntüle 3585

Hâla Allah’a tevbe edip O’ndan bağışlanmayı dilemiyecekler mi? Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir. (Maide:74)

Hafta sonu bir kaç ihtiyaç için, büyük bir alışveriş merkezine gittim. Alışveriş merkezinde bulunan mağazalardan birinin önüne küçük yapay bir ağaç koymuşlar. Aralarına iki adet para kutusu. Üzerine büyük puntolarla yazılmış bir not asmışlar:

“Dileklerin gerçek, şansın bol olsun!”
Küçücük ağacın üzerinde neredeyse kurdela bağlayacak yer kalmamış…
O kadar insan ne istemiş o küçük ağaçtan. Dileklerini kim gerçek yapacak, kim bol şans verecek?

Nasıl bir dilek bu? Allah’a sunulmamış dileklerin ağırlığı nedir, böyle bir gafletin insana tezahürü ne ola ki?

Alışveriş merkezinin tam ortasına kurulan devasa çam ağacı, bir kenarda ren geyikleri, kızak ve kocaman noel baba heykeli!
Bunların etrafına toplanmış resim çektiren, çocuklarını noel babanın yanına dikip o anı ölümsüzleştirmeye çalışan insanlar ibretlikti…

Toplum olarak ciddi bir şahsiyet problemimiz var. Egolarımızın ardında gizlenmiş, acınası bir kompleks hali… Uzunca bir zamandır biz olmaya utanmış, utandırılmışız. Hep başkaları gibi olarak, başkaları gibi davranarak var olmaya çalışıyoruz. Şairin dediği gibi; Kendi ellerimizle bozduk kendi güzelliğimizi.
O gün girdiğim iki mağazadan, koşar adımlarla çıktım. Her girdiğim mağaza, her vitrin hıristiyanlığın simgeleriyle doluydu. Kan kırmızı şapkalarla, sahte sakallarla “ho ho” layan insanlar, aziz(!) nikolas’ın ruhunu yaşatmaya çalışıyorlardı sanki.

Işıltılı çam ağaçları, nur yüzlü dedeme hiç benzemeyen sinsi ve göbekli adamlar, beni sokaklara daha da yabancılaştırıyordu…
Kendi ülkemin sokaklarında değil, İngiltere’de bir caddede yürüyor gibi hissettim. Hani İngiliz’ler gitmişti? Hani kahraman ilan ettikleri şahıs bu ülkeyi onların elinden kurtarmıştı? Hani o olmasa adımız yorgo filan olurdu?

Yani olmadı da ne oldu? Ali, Ayşe, Mehmet adlarıyla Yorgo’dan farksız yaşadığımızı kim inkar edebilir? Adı Ali, ama yorgo gibi namaz kılmıyor. Adı Ayşe ama, Yorgo’nun karısından daha dekolteli giyiniyor. Adı Mehmet olsa da, Yorgo gibi içki içip, yeni yıl kutluyor…

93 Harbi yıllarında İngiliz Sömürge Bakanı Gladiston, Lordlar Kamerasında elinde Kur’an’ı kaldırmış, “Bu Kur’an Müslümanların elinde durdukça biz Türkleri yenmiş sayılmayız” diye haykırmıştı. 40 yıl sonra aynı kürsüde Lord Curzon’a aynı şey sorulmuştu. “Türklere İstiklallerini niçin verdiniz?”. Curzon: “Korkmayın 30 sene sonra kendi elleri ile Kur’an’ı yok ettirecek bir özgürlük verdim onlara!”demişti.

Batılı dayatmalara “Hayır!” diyemeyen, batının kendisine sunduğu yaşam biçimlerini sorgulamadan kabul edip içselleştiren insanlar, Müslüman ümmetin acı kayıplarıdır.

“Onlar bilmiyorlar” demek istiyorum ancak, sanki bu bilmezlik değil de; “Bilmezden gelmek“miş gibime geliyor.
Bilmemek hesap gününde belki mazeret olarak kabul edilebilir ancak; Bilmezden gelmenin, yok saymanın açıklaması olamaz.

Her şeye rağmen, bütün günahlarımızı el aleme yüklemenin saçma olduğuna inanıyorum.

Bâtıla aldanan biziz, hakikati unutan biziz. Özünden kopan, Kur’an’a ittiba etmeyen, Rasulün önderliğini geri plana atan, İslam’ı sadece kafa kağıtlarımızda tutup, yaşantılarımıza Allah’ın emirlerini dahil etmeyen bizleriz.

Ez cümle; Bize bizden oldu, her ne olduysa…

Cahide Sultan
 
Üst Ana Sayfa Alt