Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Hayrettin Karaman: Silahlı Mücadele Caizdir

  • Konbuyu başlatan Ebu & Dücane
  • Başlangıç tarihi
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Misafir
hayrettin-karaman-silahli-mucadele-caizdir.jpg


Hayrettin Karaman Lafı az da olsa eğip bükmeden yazmış,


Ebu Hanîfe'ye göre: Meşru ve adil bir yönetime dahi -silaha başvurmadan- muhalefet eden bir kimse cezalandırılamaz. Zalimin ise devlet başkanlığı geçerli/meşru değildir, başarı şansı güçlü görüldüğü takdirde ona karşı gerektiğinde silahlı mücadele caizdir.

07 Şubat 2013 Perşembe - 08:19/Timetürk


Hayrettin Karaman'ın Yeni Şafak'ta bugün yayımlanan "Dengesiz yorumlar" başlıklı yazısı:

Suriye'de bir avuç Nusayrî, mezheplerinin gereği olan sıkı takıyye içinde halkın büyük çoğunluğunu teşkil eden Sünnîleri zaman içinde eritme politikası takip ediyorlar. Siyasi muhalefet yasaklanıyor, İhvan üyesi olmanın cezası idam oluyor. Devrim/isyan öncesi Libya'da, Mısır'da, Tunus'ta İslam'a açık veya kapalı savaş açılıyor, ülkeler laik/seküler sistemlere sürükleniyor. Mali'de bir yandan güçlü misyonerlik teşkilatı Hristiyanlaştırma faaliyetine hız verirken diğer yandan Batılı sömürgecilerin aletleri olan yönetimler efendilerine hizmet ediyorlar. Orduya sırtını dayamış olan (ülkenin servetinden onlara da yalatan) idareciler, İslam ülkeleri ve İslam dini üzerinde çeşitli (tamamı gayr-i meşru ve Müslümanların aleyhinde) emelleri, planları olan irili ufaklı sömürgecilerle işbirliği yapıyorlar; sömürgeciler onları koruyor, onlar da sömürgecilerin menfaatlerini koruyorlar. Ayıplar örtülemez hale gelince işbirlikçilerin biri gidiyor (gideriliyor) diğeri geliyor/getiriliyor.

Durum böyle devam ederken İslam'dan yazarlarının pek sesleri çıkmıyor; bu durumdan memnun olduklarını söyleyemem, ama değişmesi için bir çaba, bir yol gösterdikleri de görülmüyor.

Ateş düştüğü yeri yakıyor, mazlum ve mağdur halklar önce silahsız isyanlarda bulunuyorlar, onlara karşı acımasız şiddet kullanılınca onlar da silaha sarılıyorlar. Kimi yerlerde hesap tutuyor, fazla kan dökülmeden zalim veya kafir yönetim uzaklaştırılıyor, daha Müslümancası olsun diye çalışılıyor. Kimi yerlerde ise hesap tutmuyor, zalimin ölçüsü ve vicdanı yok, dünyanın göze önünde halkı ve ülkeyi mahvediyor veya Mali'de olduğu gibi yabancıları ülkesine müdahaleye davet ediyor, pis çizmeler/paletler İslam topraklarını kirletiyor.

İşte o zaman kalemler ateşin yazılar döktürüyor, İslam hukukuna müracaat ederek 'zalim, fasık veya kafir yönetime isyanın' caiz olup olmadığı konusundaki yorumları aktarıyorlar ve birçoğu da 'isyanı Ehl-i sünnet dışı, Hariciliğe mahsus bir yol ve yöntem' olarak mahkum ve ilan ediyorlar.

Bir kere Arab Baharı'nden beri tutulan yol, hesapsız kitapsız isyan (ayaklanma, sevra, devrim, haricîlik) değil, temekkündür. Temekkün, 'fazla kan dökülmeden, faydadan çok zarara sebep olmadan meşru olmayanı değiştirmek mümkün görülürse silahlı da olsa buna teşebbüs' demektir ve bu yol ehl-i sünnet dışı bir yol değildir. Ehl-i sünnet'in çoğuna izafe edilen sabır (isyan etmeyip zalim ve kafir yönetimi Allah'a havale etmek, durumın düzelmesi için dua ve nasihat yolunu seçmek) bir icma hükmü değildir ve tartışmaya açıktır.

Ebu Hanîfe'ye göre:

Meşru ve adil bir yönetime dahi -silaha başvurmadan- muhalefet eden bir kimse cezalandırılamaz. Zalimin ise devlet başkanlığı geçerli/meşru değildir, başarı şansı güçlü görüldüğü takdirde ona karşı gerektiğinde silahlı mücadele caizdir.

 
A Çevrimdışı

Ahmet.Kaymar

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Prof. Karaman'ın bu yazısı dikkatle okunmalı, satır satır ve kelime kelime tahlil edilmesi gereken bir yazıdır. Profesör Karaman'ın ilmî hayatı boyunca böyle bir yazı yazdığı görülmemiştir.
 
M Çevrimdışı

Musluman.

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bunu Samimi Bir şekilde yazığına İnanmıoyrum Defalarca Belirttiğimiz gibi Türkiyenin Suriye politikası gereği Böyle açıklamalar yapmaktadırlar.

Yarın Aynı Kıyam Türkiye de Olsa bu Belam ların Nasıl Tepki Gösterecekleri Aşikardır.
 
Ömer İbn Abdulaziz Çevrimdışı

Ömer İbn Abdulaziz

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hayrettin Karaman El Bani'nin daha cesur davranmış. Tabii ki bunlar hep siyasi hamlelerdir. Yoksa yanı başımızda duran Suriye meselesiyle Hayrettin Karaman'ın bu fetvası tevafuk değildir.

Gelelim El Bani'nin konuya dair fetvasına:


السؤال 41: ما يسمى في الوقت الحاضر بالانقلاب العسكري على الحاكم هل هو وارد في الدين أم هو بدعة ؟

الجواب: هذه الأفعال لا اصل لها في الإسلام وهي خلاف المنهج الإسلامي في تأسيس الدعوة وإيجاد الأرض الصالحة لها وإنما هي بدعة كافرة تأثر بها بعض المسلمين وهذا ما ذكرته في التعليق والشرح على العقيدة الطحاوية.

Soru: “Zamanımızda “Yöneticilere karşı Askeri inkılap (darbe, ayaklanma) denilen şey dinde mi gelmiştir yoksa bir bid’at midir?

Cevap: "Bu fiillerin İslam’da aslı yoktur. Bu, davetin kurulmasında ve salih ülke oluşturulmasında İslamî menhece aykırı bir metottur. Bu ancak bazı müslümanların kafirlerden etkilendikleri bir bidattir. Bu hususu Akidetu’t-Tahaviyye şerhi ve dipnotlarında açıkladım."


Akidetu't Tahavviye'nin şerhinin dipnotlarında nasıl açıklamış acaba? Birde onlara bakalım.

"Soydaşımız olan ve konuştuğumuz dili konuşan yöneticilerin zulmünden kurtulmanın yolu, Müslümanların Rablerine tevbe etmeleri, akidelerini düzeltmeleri, kendilerini ve ailelerini doğru olan İslam terbiyesi ile yetiştirmeleridir. Bu ise Allahu Teala’nın “Şüphesiz bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe, Allah, onlarda bulunanı değiştirmez” buyruğunu gerçekleştirmek demektir.

Günümüz davetçilerinden biri “İslam devletini kalplerinizde kurunuz, böylece toprağınız üzerinde de kurulur” derken buna işaret etmiştir. Kurtuluşun yolu, bazılarının kuruntu ettiği gibi yöneticilere karşı silahlı askeri devrimler yapmak değildir. Bu işler, günümüz bid’atlerinden olduğu gibi, kişilerin ilk olarak kendi nefislerini değiştirmelerini emreden şeriatın nasslarına da aykırıdır. Üzerine bina yapabilmek için temelin mutlaka ıslah edilmesi gerekir. “And olsun ki, Allah'a yardım edenlere O da yardım eder. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür."

Bakalım gerçekten de öylemiymiş? Alimler kafir sultana karşı nasıl bir tavır takınılmasını söylemişler?


Kadı Iyad Rahimehullah bu konuda şöyle der: "Yönetici kafir olursa veya şer’i ahkamı değiştirirse ya da bid’atçı olursa; velayet hakkını yitirir, ona itaat edilmez. Müslümanların ona karşı çıkması ve eğer imkanları varsa onu görevden indirip yerine adaletli birini getirmeleri gerekir. Mü’minlerden bir grubun buna gücü yeterse, kafiri, yönetimden uzaklaştırmaları vacip olur. Ancak imam konumundaki şahıs bid’atçı ise, bu durumda güç yetirileceğinden emin olunmadıkça ona karşı çıkılmaz. Böyle bir durumda Müslüman bulunduğu yerden başka bir yere hicret eder ve dinini kurtarır."

(Sahihu Müslim şerhi, Nevevi, 12/229, Kitabu’l-İmara)


İbn-i Hacer İbn-i Battal’dan nakletmektedir. Şöyle der: "İbnu’t-Tin, Davudi’den şunu nakleder: Zalim ve haksız yöneticiler konusunda alimlerin görüşü şudur: Fitne ve zulme yol açmadan azledilmeleri mümkün ise, azledilmeleri vaciptir. Eğer ki buna güç yetirilemiyor ise, sabretmek vaciptir. Bazıları fasık kişilere velayeti vermenin caiz olmadığını söylerler. Adaletli iken sonradan haksızlık ve zulüm işlerse, kendisine karşı çıkmanın caiz olup olmadığı konusunda ihtilaf ettiler. En doğrusu ise, kafir olmadıkça, onlara karşı çıkmamaktır. Ama kafir olursa karşı çıkmak vacip olur."

(Fethu’l-Bari, 13/7-8)


El Baninin bu sözleri Tahavi'nin: "İmamlarımıza karşı çıkmayı uygun görmüyoruz" sözü üzerine söylemiştir. Ki Müslüman imamlara karşı çıkmamak üzerine avamıyla alimiyle tüm ümmet icma etmiştir. Fakat işin tuhaf ve ilginç olan tarafı da El Bani'nin bu sözü günümüz kafir hükümetlerine uygulamasıdır.

El Bani vb. Suud müftülerinin Türkiye uzantıları da bugün bu fetvaları yaymaya başladılar. Bu sebeple Müslümanların uyanık olması gerekir. Kelimeleri yerlerinden oynatan, dini tahrif eden şeytanlara karşı ilim ve hüccetle galip gelmek Taifetul Mansura'nın bir özelliğidir.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt