Zamansiz nesid.
Edilenmistir. Yönetim
Edilenmistir. Yönetim
Moderatör tarafında düzenlendi:
ne yazikki kafir musrik tagutlarla bas hubel firavunlarla savasin diyeceklerine bagdadiyle savasin diyorlar iste ilginc olan budur bak devlenin bagdadinin adami ne diyor bu insanlara acik ve net obamaya kafir diyor sizin liderleriniz obamaya acik ve net kafir musrik tagut demislermidir biraz bunu dusunun harici cehennem kopegi ajan tekfirci diyenler neden sahveci musriklerle isbirligi icinde anlayin artik bas hubellerin tagutlarin firavunlarin savasi islamladir devle bagdadi sadece bahanedir kafir musrik tagut bas hubel amerika israil ingiltere fransa kanada avustralya almanya cin rusya iran daha saymadigim 100 lerce kufur sirk tagut devletler toplanmis devle bagdadiyi bahane ederek islama savas aciyorlar
sayfaya bakiyorum isiniz gucunuz bagdadiye devleye dusmanlik bu kin nefret neyedir simdi el-kaide taliban eymen zevahiri molla omer deseki tamam artik bagdadiyi destekliyoruz devleyi destekliyoruz deyince ne yapacaksiniz bakalim o gunlerde yakindir daha islam cephesinin ahrararussamin ceysul islamin livaul islamin livaul tevhidin oso ozgur suriye ordusuyla antlasma yaptigini goremeyen ancak kor olanlardir devamli hep beraber ortak operasyonlar yaptilar ve bunlar islam cephesi ahrararussam ceysul islam livaul islam livaul tevhid demokrasi istiyor reportajlarini liderlerini gormeyen ancak kordur
bunlarin tekbir getirmesimi islam alameti hatta simdi kursulerde ayet okuayn kafir musrik tagut munafik erdogan ayet kur-an okudugu icin muslumanmi halbuki bu tagut kafir musrik munafik erdoganda devleye bagdadiye savas acti devle bagdadi ne ajandir ne tekfircidir ne haricidir ne cehennem kopegidir ve devleye bahdadiye mason yahudi ajan diyenller ve devllenin bagdadinin arkasinda Amerika iran israil ingiltere esad var diyenler utanmalari lazim devle bahdadi hakkinda evet her haber iftiradir yalandir uydurmadir dusmanliklari devle bagdadi degil islamdir
Bu dewleciler kafalarinin çalışmadigini her seferinde nasilda ıspatliyorlar..
Sende diger mücahitlerin Allahin dini icin yaptiklarini google'den arastir! Devleciler bilgisayar basindan onlara atip tutarken iyi ama biz ONCA MÜCAHIDI KATLETMIS devleyi elestirince kafirlerle bir olmus oluyoruz! Daha dune kadar BAS KAFIR ESED ile ugrasacagina mucahidlerle savasan kimdi? Kafirlerle bir olmanin hükmünü arastirmissin bir de müslüman kani dökmenin hükmünü arastir!!googleden şunu yazın İSLAM DEVLETİ İLE ROPORTAJ 1 2 3 4 ŞEKLİNDE UZUN BİR YAZI DOSYASI VAR
4 PARÇADAN OLUŞAN MUHTEŞEM BİR YAZI ALLAH İÇİN OKUYUN
LÜTFEN KENDİNİZE ZULM ETMEYİN HADDİNİZİ AŞMAYIN GERÇEK MÜMİN MUVAHİDDLERİN ARKASINDAN KONUŞMAYIN
ŞU EKRAN BAŞINDA ONLARIN
ŞERİAT İÇİN YAPTIKLARININ ONDABİRİNİ YAPAMAYANLAR ALLAHATAN KORKUN VE İNSANLARI DEVLEYE KARŞI DÜŞMAN ETMEKTEN ARTIK VAZGEÇİN
Sorma Akhi.. Ne yüzsüz insanlar bunlar be..Ooo Devleciler gelmiş
Halifemiz Ebu Bekir'in halifeliğine karşı getirilen iddialara kısa reddiye
Halifemiz Ebu Bekir'in halifeliğine karşı getirilen iddialara kısa reddiye.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Salat ve Selam Peygamberimize, ailesine, ashabına ve onu takip edenlerin üzerine olsun.
Bu makalede, şeyh Ebu Bekir el Bağdadi'nin halifeliğine karşı getirilen en önemli iddialara kısa cevaplar verilecektir.
İlk iddia şöyle: "Ebu Bekir el Bağdadi ve onu seçen Ehli Hal vel Akd cahildir ve biz onları kendi gözlerimizle görmedik!"
Bu iddiayı ortaya atanlara öncelikle Allah Rasulu aleyhisselamın şu sözünü hatırlatın: "Bazı İnsanlara ne oluyor ki, Allah'ın kitabında olmayan bazı şeyleri şart koşuyorlar? Her kim Allah'ın kitabında olmayan bir şeyi şart koşarsa yüz kere şart koşsa hakkı yoktur. Allah'ın şartı hak ve mevsuktur." (Muttefekun aleyh)
Her kim Kuran ve Sünnet'ten delili olmadan bir ibadet eyleminin ifa edilmesi konusunda bir şart öne sürerse bu şart reddedilmiştir.
Allah'ın şeriatıyla hükmeden Kureyşli bir halifeyi göreve getirmek müslümanlar üzerine farzı kifayedir ve islam ümmeti üzerine düşen en önemli farizalardan birisidir.
Bunun bir örneğini Sahabe döneminde görüyoruz. Sahebeler, Allah onlardan razı olsun, Nebi aleyhisselamın vefatından sonra halife ilan etmede acele ettiler. Hatta Allah Rasulü'nü defnetmeden önce bunu yaptılar.
Ümmet, bu farizaya güç yetirdiği halde bunu yapmadığı takdirde günahkar olur.
Ümmetin üzerine farzı ayn olan diğer bir fariza, işitip ve itaat etmede halifeye biat etmesidir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin." (Nisa, 59). Ve Allah Rasulu aleyhisselam şöyle buyurdular: "Her kim (müslüman bir lidere) biat etmeden ölürse cahiliye ölümü üzere olmuş olur." (Müslim)
O yüzden her kim, müslümanların biatına layık bir halifenin görevlendirilmesi konusunda bir şart koşar da bu şart Kuran'da ve Nebi aleyhisselamın sünnetinde olmazsa, biz bu şartı reddederiz, geçersiz sayarız.
Getirilen geçersiz bir şart şudur: "Halifeyi veya Ehli Hal vel Akd'i kendi gözlerimizle görmedik." Bu şartın Kuran'da ve Sünnet'te kaynağı yoktur.
Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali (Allah hepsinden razı olsun) ve Ehli Hal vel Akd'den onlara ilk biat edenler, Şam'daki, Hindistan'daki, Kuzey Afrika'daki ve o dönemde müslümanların yaşadığı diğer bölgelerdeki müslümanlar tarafından görülmemişti. Buna rağmen onların halifeliği meşru idi!
Dolayısıyla dünya üzerindeki müslümanların, seçilen halife hakkında bilgisiz olmaları, halifeliğinin meşruluğuna etki etmez. Fakat halifeyi belirleyen Ehli Hal vel Akd'in onu gözleriyle görmeleri gerekir ki, onun halifeliği için gerekli olan şu şartların yerine gelip gelmediğini bilsinler:
1. Müslüman olması
2. Erkek olması
3. Akil-baliğ olması
4. Adil olması
5. Kureyşli olması
6. Hür olması
7. Bilgili olması
8. Cesur olması
9. Ve halifede bulunması gereken vacip ve müstehap olan diğer şartlar.
İkinci iddia şöyle: "İslam Devleti, hilafetin ilanı konusunda guruplarla, fırkalarla ve diğer kuruluşlarla istişare etmedi. Aynı şekilde doğuda ve batıda bulunan müslüman alimlere ve el-Kaide'ye danışmadı!"
Bu iddiaya şöyle cevap verilir;
Bütün alimlerle veya zamanın bütün cihad liderleriyle istişare edilmesi hilafetin ilanı ve biatın meşruluğu için bir şart değildir. Bu da Kuran ve Sünnet'te dayanağı olmayan geçersiz bir şarttır.
Esasında yakında bulunan ve imamın kendisiyle belirlendiği Ehli Hal vel Akd müslümanlarıyla istişare edebilecek olanlarla istişare etmek yeterlidir.
Ebubekir'in (r.a) halife olarak belirlendiği sırada Ehli Hal vel Akd'den olan bütün sahabelerle istişare edilmemişti. Bunlardan birisi de Ali bin Ebu Talib'dir (r.a). Aynı şekilde Medine dışında bulunan müslümanlarla, örneğin Mekke'deki veya diğer bölgelerde bulunan müslümanlarla istişare edilmemişti. Buna rağmen Ebubekir'in (r.a) halifeliği geçerli ve meşru idi!
Diğer Raşid halifelerin durumu da aynıdır. Kendileriyle istişare edilenler, sadece Medine'deki müslümanlara yakın olanlardı ve buna rağmen onların halifelikleri meşru ve geçerliydi.
Üçüncü iddia şöyle: "Ebu Bekir el Bağdadi'nin halifeliğinin meşru ve geçerli olabilmesi için İslam ümmetinin veya en azından alimlerin ittifakı gereklidir."
Getirilen bu şart yine delili olmayan bir şarttır ve dolayısıyla reddedilir. Ali bin Ebu Talib'in (r.a) halife seçimi sırasında İslam ümmetinin bir ittifakı sözkonusu değildi. Muaviye bin Ebu Süfyan (r.a) ona biat etmedi. Aynı şekilde Şam ehli ona biat etmedi. Aksine ona karşı savaştılar. Buna rağmen Ali bin Ebu Talib'in (r.a) halifeliği meşru ve geçerliydi.
Dördüncü iddia şöyle: "İslam Devleti, bulunduğu topraklarda tam güce sahip değilken nasıl hilafet ilan edebilir."
Bu iddiaya şöyle cevap verilir;
Hayır, Allah Azze ve Celle, İslam Devleti'ne Doğu Halep'ten Diyala kentine kadar olan topraklarda tam güce sahip olmayı nasip etti. İslam Devleti bu topraklarda had cezalarını uyguladı, cizyeyi yürürlüğe koydu ve şeriat mahkemelerini kurdu.
Allah Rasulu aleyhisselam, 1 kilometre kare olan Medine'de hilafeti kurmuştu. Peki İslam Devleti için ne denebilir?
Onlardan hilafetin ilan edilebilmesi için sahip olunan topraklarda tam güce sahip olma şartı gerektiğine dair Kuran ve Sünnet'ten bir delil getirmelerini istediğin zaman sana tek bir delil dahi getiremeyeceklerdir. Bu sadece hevadan gelen bir sözdür.
Bu iddiaya yine şu şekilde cevap verilebilir;
Allah Rasulu aleyhisselamın son dönemlerinde Arap Yarımadası'nın büyük bir bölümü onun kontrolünde bulunuyordu. Peygamberin vefatından sonra Arapların bir çoğu irtidat ettiler ve müslümanlar Arap Yarımadası'nın kontrolünü büyük oranda kaybettiler. Mekke, Medine ve Bahreyn haricinde Arap Yarımadası büyük oranda mürtedlerin kontrolüne geçti. Mürtedlerin Medine'ye saldırmalarından çekinen müslümanlar, silahlarıyla uyudular ve silahlarıyla sabahladılar. Hatta bazıları, Medine'nin düşman eline geçmesi korkusuyla, Allah Rasulu'nun emriyle Rumlara karşı hazırlanan Usame bin Zeyd'in ordusunun Medine'den ayrılmasına itiraz ettiler.
Bütün bunlar sahabeleri bir halife tayin etmekten alıkoymadı. Hatta sahabelerin daha önce müslümanların elinde bulunan Arap Yarımadası'nda tam güce sahip olmadıkları dönemde bile hilafet meşru ve geçerliydi.
Yine Osman bin Affan (r.a) isyancılar tarafından evinde hapsedildiği ve hatta bayram namazını kıldırmaya bile gidemediği dönemde kendisi halen halife konumundaydı ve onun halifeliği öldürülünceye kadar meşru ve geçerliydi. Onun halifeliği 'tam güce' sahip olmadığı gerekçesiyle geçersiz sayılmamıştı.
O yüzden böyle bir şartın Allah'ın dininde geçersiz ve reddedilen bir şart olduğunu bil.
Beşinci iddia şöyle: "İslam Devleti haricidir, kan dökücüdür, zalimdir. İslam Devleti, Baasçılar ve Rafiziler tarafından gizlice yönetilmektedir. Böyle olduğu halde onların hilafeti nasıl meşru olabilir?
Bunu dillendirenlere şöyle cevap verilir;
"De ki: Eğer doğru söylüyorsanız delilinizi getirin" (Neml, 64)
Böyle bir iddiada bulunuyorsanız o halde İslam Devleti'nin ve onun liderlerinin sapık bir itikada sahip olduklarını veya onların fasık olduklarını veya haksız yere kan akıttıklarını veya onların Baasçı veya Rafizi olduklarını beyanatlarla veya şahitlerle ispatlayın.
İslam Devleti'nin düşmanlarının beyanatları kabul edilemez. Çünkü şeriat mahkemeleri kurallarına göre düşmanın beyanatı kabul edilmez.
Onların fasık olduğunu, kan döktüğünü, günahklar olduğunu kabul etsek bile şeriata göre hilafet, diğer şartlar yerine geldiği müddetçe yine de meşru ve sahihtir.
Çünkü Ehli Sünnet'e göre fasığın yaptığı hac ibadeti veya diğer ibadetleri geçerlidir. Aynı şekilde fasığın halifeliği başka bir seçeneğin olmadığı zamanda geçerlidir.
Altıncı iddia şöyle: "Her cihadi gurubun Kureyşli bir emiri olabilir ve bu emir, İslam Devleti'nin yaptığı şeyleri yapabilir ve kendi gurubu tarafından halife ilan edilebilir. Bu, kaosa ve kan dökülmesine sebep olacaktır."
Bu iddiayı öne sürenlere Allah Rasulu aleyhisselamın şu sözünü hatırlatın: "İsrailoğullarını Peygamberler yönetmekteydiler. Ne zaman biri ölürse ardından diğer peygamber gelirdi. Benden sonra artık bir peygamber yoktur; halifeler olacaktır, hem de pek çok. Sahabeler: "bize ne emredersin?" dediler. Rasulullah (a.s): "Birinciye yaptığınız biata bağlı kalınız. Onlara haklarını veriniz (emirlerini dinleyip itaat ediniz). Şüphe yok ki, Allah da onlara, idare ettikleri milletlerin haklarından soracaktır." (Ahmed)
Halifemiz, Emirul Müminin Ebu Bekir el Bağdadi, müslümanların halifesi ve imamı olarak ortaya çıkan ilk şahıs olduğu ve şeriate göre halifelik için gerekli olan şartların tamamının kendisinde toplanması sebebiyle kendisine biat edilmesini hak etmiştir.
Başka birisinin ortaya çıkıp halifelik iddia etmesi durumunda Allah Rasulu aleyhisselam onun öldürülmesini emretmiştir. Allah Rasulu aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Kim bir imama biat ederse onunla gönül rızası ile tokalaşsın ve gücü yettiğince itaat etsin. Eğer başka biri gelip onunla mücadele ederse sonra çıkanın boynunu vurun." (Müslim)
Bu açık delillerden sonra artık bu konuda şahsi arzulara yer yoktur.
Şeyh Ebu Bera es-Seyf
- See more at: http://www.mustaqim.net/icerik/hali...n-iddialara-kisa-reddiye#sthash.ugHi3ZvT.dpuf
Şu an Rakka'da havalar nasıl ?OOO DEVLETSİZLERDE BURDAYMIŞŞ
GERÇİ ONLARIN SİTESİ DEMİİ YAAA
MÜSLÜMANLARA TAHAMMÜL EDEMEYEN İNSANLAR