Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Her Güne Bir Ayet

meyyit Çevrimdışı

meyyit

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"...Kim Allah'a ve Peygamberi'ne itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük

kurtuluş budur. Kim Allah'a ve Peygamberi'ne karşı isyan eder ve hudûnu/sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için

alçaltıcı bir azap vardır." (4/Nisâ, 13-14)
 
İSTİŞHAD Çevrimdışı

İSTİŞHAD

الله لا ينسى أحداً ، هذا أمر كاف ليطمئن قلبك
Admin



Dedi ki: "Rabbim, beni de kardeşimi de bağışla! Bizi rahmetine al. Sen rahmet edenlerin en merhametli olanısın!"

Araf 151
 
İ Çevrimdışı

İki Hicretyolu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şimdi ekmekte olduğunuzu gördünüz mü? Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirmekte olan biz miyiz? Vakıa 63.64

Taneyi ve çekirdeği yaran kuşkusuz Allah'tır. O, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarıcıdır. Enam 95

Şimdi içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu sizler mi. buluttan indiriyorsunuz, yoksa indirmekte olan biz miyiz? Vakıa 68.69

Sizin için gökten su indiren O'dur.16-Nahl 10,
 
S Çevrimdışı

soru işareti

Üyeliği İptal Edildi
Banned
"Rahman'ın kulları öyle kimselerdir ki yeryüzünde gösterişsizce yürürler. Cahiller kendilerine laf atınca 'selam' derler."
 
İ Çevrimdışı

İki Hicretyolu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.(Bakara-177)
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
dua.jpg

NEML 62

(Bu düzmece ilahlar mı daha iyi) yoksa sıkıntıya düşene, kendisine yalvardığı takdirde cevap vererek sıkıntısını gideren ve sizi ardarda gelen kuşaklar halinde yeryüzüne egemen kılan Allah mı? Allah'ın yanı sıra başka bir ilah mı var? Ne kadar kıt düşüncelisiniz

dua.jpg
 
E Çevrimdışı

Ebu UsameZeyd

Üyeliği İptal Edildi
Banned
62- (Bu düzmece ilahlar mı daha iyi) yoksa sıkıntıya düşene, kendisine yalvardığı takdirde cevap vererek sıkıntısını gideren ve sizi ardarda gelen kuşaklar halinde yeryüzüne egemen kılan Allah mı? Allah'ın yanı sıra başka bir ilah mı var? Ne kadar kıt düşüncelisiniz

Böylece onların gerçek durumlarını ve iç alemlerinin giriş-çıkışlarını hatırlatarak vicdanlarına dokunuyor.

Sıkıntı ve musibet zamanlarında darda kalan insan bu belayı ve sıkıntıyı bertaraf etmesi için Allah'ın dışında başka bir sığınak bulamaz. Bu hal, insanın sınırlarının daraldığı, boğazın sıkıldığı, güçlerin etkisiz duruma düştüğü, dayanakların devrildiği, insanın etrafına bakındığı halde kendisini yardımın vasıtalarından ve kurtuluşun nedenlerinden soyutlanmış halde gördüğü, ne kendisinin ne de yeryüzünde başka bir kuvvetin bir fayda sağlayamadığı, sıkıntı zamanı için hazırladığı her şeyinin eriyip gittiği veya kendisini yalnız bıraktığı, felaket anında yardımını umduğu herkesin kendisini tanımazlıktan geldiği veya sırtını döndüğü... Şartların halidir. Bu zaman diliminde fıtrat uyanır, yardıma ve kurtarmaya gücü yeten biricik kuvvete sığınır. Bolluk ve rahat zamanlarında Allah'ı unutmuş da olsa, bu sırada O'na yönelir. Çünkü niyazda bulunduğunda dara düşene yardım eden O'dur. Yalnız O'dur. Başkası değil. Yakarışı kabul eden ve belayı başından savan, onu güvene ve huzura kavuşturan O'dur. Boğazını sıkan sıkıntıdan da kurtaran O'dur

İnsanlar bolluk zamanlarında ve gaflet dönemlerinde bu gerçekten habersiz yaşarlar. Bu gerçekten habersiz olarak yeryüzünün basit-değersiz güçlerinin birinden kuvvet, yardım alma ve onların himayesine girmeye çalışırlar. Yalnız dara düştüklerinde, başlarına bir bela geldiğinde ise, fıtratlarının üzerini kapla-yan gaflet perdesi yırtılır. Rabb'lerine dönüp yönelirler. Daha önceleri gaflet içinde olup büyüklük taslamış olsalar dahi, O'na içtenlikle yalvarırlar.

Kur'an-ı Kerim büyüklük taslayan inkarcıları fıtratlarında gizli olan bu gerçekle yüzyüze getiriyor. Bu gerçeği, daha önce sıraladığı evrensel gerçekler sırasında ele alıyor. Göklerin ve yerin yaratılışı, gökten yağmurun yağması, güzelim bahçelerin yetiştirilmesi, yeryüzünün bir yerleşim alanı yapılmasına dağların yükseltilmesi, nehirlerin akıtılması, iki denizin arasına bir engelin konması gerçeklerinin yanında düşen insanın Allah'a sığınması, başkasının değil, sadece yüce Allah'ın O'nun niyazını kabul etmesi gerçeği de ele alınıyor. Demek ki, bu da önceki büyük gerçekler gibi önemli bir gerçektir. Bu gerçeklerin bir kısmı dış dünyada bir kısmı insanların iç aleminde olmakla birlikte hepsi de aynı döneme sahip gerçeklerdir.

Hayatlarında yer alan bir gerçekle onların duygularına dokunmaya devam ediyor: "Sizi ardarda gelen kuşaklar halinde yeryüzüne egemen kılan Allah mı?" İlk önce onların insanlık cinsini yeryüzüne yerleştiren, kuşak kuşak, nesil nesil varlıklarını sürdüren, yeryüzü yurdunda kendilerini halife kılıp birbirlerine mirasçı kılan yüce Allah değil mi?

Onları bu yeryüzünde varlıklarını sürdürmelerine imkan sağlayan, yasalara uygun biçimde yaratan bu yeryüzünde halifelik görevini yerine getirebilecek güçler ve yeteneklerle donatan, onları bu kapsamlı göreve hazırlayan Allah değil mi?

Bu yasalar sayesinde yeryüzü onlara bir yerleşim bölgesi kılınmıştı. Evrenin tamamı birbiriyle uyumlu ve ahenkli hale gelmiştir. Böylece yeryüzünde hayat için gereken bütün şartlar ve uygunluklar bir araya getirilmiştir. Bu evrenin özünde ve ahenginde zorunlu olan pek çok şartlardan sadece bir tanesi ihlal edildiğinde bu yeryüzünde hayatın varlığı imkansız hale gelir.

Ve nihayetinde ölüm ve hayatı belirleyen ve bunu nesiller boyunca sürdüren Allah değil mi? Eğer önceki insanların tamamı yaşasaydı, yeryüzü onlara ve sonrakilere dar gelirdi. Hayatın, uygarlığın ve düşüncenin gelişimi sekteye uğrardı. Zira ancak nesillerin yenilenmesi ile düşünceler deneyimler ve çalışmalar yenilenebilir. Öncekiler ile sonrakiler arasında bir çatışma çıkmadan hayatın evrelerinin yenilenmesi mümkün olmamaktadır. Ancak öncekiler ile sonrakiler arasında düşünce ve bilinç alanında bir çatışma olması kaçınılmaz bir durumdur. Eğer önceki insanlar hep hayatta olsalardı, çatışma ve çelişkiler çok geniş alanlara yayılacaktı! İleriye doğru atılan hayat kervanı yolundan alı konacaktı!

Bunların hepsi insanın içindeki gerçeklerdir. Bunlar da tıpkı çevresindeki gerçekler gibi birer olgudur.

"Allah'ın yanı sıra başka bir ilâh mı var?"

Onlar insanın iç aleminin derinliklerin ve hayatın içinde birer realite olarak gözlenen bu gerçekleri unutuyorlar ve onları hesaba katmıyorlar.

"Ne kadar kıt düşüncelisiniz."

Eğer insan buna benzer gerçekleri hatırlayabilirse, fıtratın başta gelen bağı ile sürekli Allah'a bağlılığını sürdürür. Rabb'inden habersiz yaşamaz. Kimseyi O'na ortak koşmaz.

seyid kutup- fizilal-il kur-an neml 62 tefsiri
 
E Çevrimdışı

Ebu UsameZeyd

Üyeliği İptal Edildi
Banned
NİSA

97 — Melekler; nefislerine zulmedenlerin canlarını aldıkları zaman : Ne yapıyordunuz? deyince; biz yeryüzünde zayıf düşürülmek istenmiş kimselerdik, diyecekler. Melekler de: Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydi-niz? diyecekler. Onların varacakları yer cehennemdir. Dönülecek yer olarak ne kötüdür orası.

98 — Ancak erkek, kadın ve çocuklardan çaresiz kalarak bir yol bulamayan zavallılar müstesnadır.

99 — Umulur ki Allah onları affetsin. Ve Allah; Afüvv, Ğafûr olandır.

100 — Her kim Allah yolunda hicret ederse; yeryüzünde bereketli yer ve genişlik bulur. Allah'a ve Rasûlüne hicret ederek evinden çıkan kimseye ölüm gelirse; onun ecrini vermek Allah'a düşer. Ve Allah Ğafûr'dur, Rahim'dir.

İBN KESİR TEFSİR


Cihâd ve Hicret
Buhâri der ki: Bize Abdullah îbn Yezîd el-Mukrî... İbn Abbâs'tan rivayet etti ki; müslümanlardan bir grup müşriklerle beraberdiler. Bu ise, Allah Rasûlüne karşı olan müşriklerin çok görünmesine sebep oluyordu. Atılan bir ok gelip onlardan birine isabet ederek öldürdü. Ya da birinin boynuna vurdu ve öldürdü. Bunun üzerine Allah Teâlâ : «Melekler, "kendilerine yazık edenlerin canlarını aldıkları zaman...» âyetini indirdi. Hadîsi Leys de Ebu'l-Esved'den rivayet etmiştir.
İbn Ebu Hatim der ki: Bize Ahmed îbn Mansûr er-Remâdî'nin... îbn Abbâs'tan rivayetine göre; o, şöyle demiştir: Mekke halkından bir kavim müslüman olmuştu ve müslümanlıklannı gizliyorlardı. Bedir günü müşrikler onları beraberlerinde çıkardılar ve onlardan bazısı yaralanıp (öldü). Müslümanlar: Bu arkadaşlarımız müslüman idiler, dediler ve bu kendilerine zor geldi de onlar için bağışlanma dilediler. Bunun üzerine : «Melekler kendilerine yazık edenlerin canlarını aldıkları zaman...» âyeti nazil oldu. Bu âyet müslümanlardan kalanlara yazıldı ve bildirildi ki; onlar için özür yoktur. Râvî devamla şöyle anlatır : Onlar (hicret etmek üzere) çıktıklarında müşrikler kendilerine kavuşup aralarına fitne saldılar. Bunun üzerine: «İnsanlardan öyleleri vardır ki; inanmadıkları halde; Allah'a ve âhiret gününe inandık, derler.» (Bakara, âyeti nazil oldu.
îkrime şöyle diyor: Bu âyet Mekke'de müslüman olduklarını söyleyen Kureyş'ten bazı gençler hakkında nazil olmuştur. Ali îbn Ümeyye İbn Halef, Ebu Kays îbn Velîd İbn Mugîre, Ebu'l-Âs İbn Münebblh İbn el-Haccâc ve Harîs İbn Zem'a bunlardandır.
Dahhâk da şöyle der: Bu âyet Allah Rasûlü ile birlikte hicret etmeyip Mekke'de kalan bazı münafıklar hakkında nazil olmuştur. Bunlar Bedir günü müşriklerle birlikte çıktılar ve ölenler içinde bunlar da öldü. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme genel olarak dinini yaşama imkanı olmadığı ve hicrete gücü yettiği halde müşriklerin arasında kalanlar hakkında nazil olmuştur. Bu kişi icmâ' ile nefsine zulmetmiş, haramı işlemiş sayılır. Bu âyet-i kerîme'nin metni de onların kendilerine yazık ettiklerini ve haram işlediklerini bildirmektedir İd; bu âyette Allah Teâlâ: Melekler (hicreti terketmek suretiyle) kendilerine yazık edenlerin canlarını aldıkları zaman: Ne yapıyordunuz (Niçin hicreti terke-derek burada kaldınız?) deyince; biz, yeryüzünde zavallı kimselerdik (yerde gitmeye ve memleketten çıkmaya güç yetiremezdik.) diyecekler. Melekler de: Allah'ın yeri geniş değil miydi? cevâbını verecekler.
Ebu Dâvûd der ki: Bize Muhammed İbn Dâvûd İbn Süfyân'ın... Semûre İbn Cündeb'den rivayetine göre; Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyurmuşlardır : Kim müşrikle birleşir ve onunla birlikte oturursa onun gibidir.
Süddî der ki: Abbâs, Akîl ve Nevfel esîr olduklarında; Allah Rasûlü Abbâs'a: Kendin ve kardeşinin oğlu yerine fidye ver, buyurdular. Abbâs : Ey Allah'ın Rasûlü, senin kıblene namaz kılmadık mı? Senin şe-hâdetini getirmedik mi? deyince; Allah Rasûlü; Ey Abbâs, siz hasım-laştınız, size de hasım olundu, buyurdular ve : «Allah'ın yeri geniş değil miydi?...» âyetini okudular. Hadîsi İbn Ebu Hatim rivayet etmiştir.
Allah To&lk: «Ancak erkek, kadın ve çocuklardan çaresiz kalarak bir yol bulamayan zavallılar müstesnadır.» buyuruyor ki; bu âyet ile AUah Teâlâ, müşriklerin ellerinden kurtulmaya gücü yetmediği için hicreti terkeden kişilerin özürlerini kabul buyurmuş oluyor. Şayet bildiklerine güç yetirebilselerdi o yola girerlerdi. Bunun içindir ki, Allah Teâlâ : «çaresiz kalarak bir yol bulamayanlar...» buyurmuştur. Âyetteki ( J«-, ) kelimesini Mücâhid, tkrime ve Süddî; yol olarak tefsir
etmişlerdir.
Allah Teâlâ: «işte Allah'ın onları affetmesi umulur.» buyuruyor ki; Allah Teâlâ onların, hicreti terketmek suretiyle kazanmış oldukları günâhlarından vazgeçecektir. Allah Teâlâ hakkında kullanılan ( <^-t ) kelimesi bir çeşit kesinlik ifâde etmektedir ki, Allah Teâlâ: «Ve Allah, Afûvv, Ğâfûr olandır.» buyurmuştur.
Buhârî der ki: Bize Ebu Nuaym'm... Ebu Hüreyre'den rivayetine göre; o, şöyle demiştir": Allah Rasûlü (s.a.) yatsı namazını kılarlarken (rükû'dan doğruluklarında); Allah, kendisine hamdedeni işitir, dedikten sonra secdeye varmadan önce: Allah'ım; Ayyaş îbn Ebu Rebîa'yı kurtar, Allah'ım; Seleme îbn Hişâm'ı kurtar, Allah'ım; Velîd îbn Ve-lîd'i kurtar, Allah'ım; mü'minlerin zavallılarım kurtar. Allah'ım; Mudar üzerine baskım şiddetlendir. Allah'ım; onlara Yûsufun seneleri gibi (kıtlık) seneleri ver, diye duâ buyurdular.
îbn Ebu Hatim der ki :Bize babamın... Ebu Hüreyre'den rivayetine göre; o, şöyle demiştir -.Allah Rasûlü (s.a.) selâm verdikten sonra kıbleye dönerek şöyle buyurdular: Allah'ım, Velîd îbn Velîd'i, Ayyaş îbn Ebu Rebîa'yı, Seleme İbn Hişâm'ı ve kâfirlerin ellerinden kurtulmak için çaresiz kalarak bir yol bulamayan müslümanlann zavallılarını kurtar, buyurdular.
îbn Cerîr der ki: Bize Müsennâ^mn... Ebu Hüreyre'den rivayetine göre; Allah Rasûlü (s.a.) Öğle namazının peşinden şöyle duâ buyururlardı : Allah'ım; Velîd'i, Seleme îbn Hişâm'ı, Ayyaş îbn Ebu Rabîa'yı ve müşriklerin ellerinden kurtulmak için çâre ve bir yol bulamayan müslümanlann zayıflarını kurtar.
Bu hadîsi te'yîd eden ve başka kanallardan rivayet edilmiş sahih hadîsler mevcûddur.
Abdürrezzâk der ki: Bize îbn Uyeyne'nin... îbn Abbâs'tan rivayetine göre, o; ben ve annem kadın ve çocuklardan olan zavallılardan idik, demiştir.
Buhârî der ki : Bize Ebu Nu'mân'ın... îbn Abbâs'tan rivayetine göre, o; annem, Allah Teâlâ'nın özrünü' kabul ettiklerinden idi, demiştir.
Allah Teâlâ: «Her kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde bereketli yer ve genişlik bulur.» buyuruyor ki; bu hicret ve müşriklerden ayrılma konusunda bir teşviktir. Mü'min nereye giderse gitsin, müşriklerden (kurtulacağı) geniş yer ve korunacağı bir sığınak bulur.
îbn Abbâs; ( (U-I^JI t bir yerden başka bir yere gitmektir, demiştir. Bu açıklama Dahhâk, Rebî' îbn Enes ve Sevrî'den de rivayet edilmiştir. Mücâhid ise; hoşlanmadığından uzak bir yer, şeklinde tefsir etmiştir. Süfyân İbn Uyeyne de bu kelimeyi; burçlar ile tefsir etmiştir. Zahir olan mânâya göre ise —ki en doğrusunu Allah bilir— bu kelime, kendisiyle korunulacak ve düşmanlardan kaçılıp kurtulunacak korunaklı yer anlamındadır.
Âyet-i kerîme'deki «Genişlik» ( **-.? ) kelimesinden bir çoklarının söylediğine göre nzık kasdedümektedir. Katâde bu görüşte olup «Yeryüzünde bereketli yer ve genişlik bulur.» âyeti hakkında o, şöyle demiştir: Allah'a yemîn ederim ki, sapıklıktan hidâyete, azlıktan zenginliğe kavuşur.
Allah Teâlâ : «Allah'a ve Rasûlüne hicret ederek evinden çıkan kimseye, ölüm gelirse; onun ecrini vermek Allah'a düşer.» buyuruyor ki; bir kimse evinden hicret niyetiyle çıkar da yolculuk esnasında ölürse; onun için Allah katında, hicret edenin sevabı hasıl olur. Nitekim Bu-hârî, Müslim, diğer sahihler, Müsnedler ve Sünen'lerde zikredilen ve Yahya îbn Saîd el-Ansârî kanalıyla... Ömer İbn el-Hattâb'dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyurmuşlardır: *
Ameller, niyyetlere göredir. Her kişi için niyet ettiği vardır. Kimin hicreti Allah ve Rasûlüne ise, onun hicreti Allah ve Rasûlünedir. Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık, ya da evleneceği bir kadın ise hicreti, ancak hicret ettiği şeyedir.
Bu, hicret ve her amel için genel bir hükümdür. Buhârî ve Müslim'de zikredilen bir hadîs-i şerife göre bir adam doksandokuz kişiyi öldürmüş sonra bir âbid ile sayıyı yüze tamamlamıştı. Sonra da bir âlime; kendisi için tevbe olup olmadığını sormuştu. Âlim: Senin ile tevbe araşma kim girebilir? diyerek ona kendi memleketinden Allah'a ibâdet edilen diğer bir memlekete gitmesini tavsiye etmişti. Memleketinden diğer memlekete muhacir olarak giderken ölüm onu yolda yakalamış ve rahmet melekleri ile azâb melekleri onun hakkında ihtilâfa düşmüşlerdi. Birinciler; tevbe etmiş olarak geldi, derken diğerleri; henüz ulaşmadı, diyorlardı. Onlara iki yer arasının ölçülmesi emredildi. Hangisine daha yakınsa ondan sayılacaktı. Allah Teâlâ birine yaklaş-tırılmasıru, diğerinden uzaklaştırılmasını emretti de hicret ettiği yere bir karış yakın buldular. Onu rahmet melekleri aldı. Diğer bir rivayette ise onun; kendisine ölüm geldiğinde; göğsü ile hicret etmekte olduğu yere doğru ilerlediği kaydedilmiştir.
îmâm Ahmed der ki: Bize Yezîd îbn Harun'un... Abdullah İbn Atîk'den rivayetine göre; o, Allah Rasûlü (s.a.) nü şöyle buyururken işitmiş: Kim evinden Allah yolunda hicret etmek üzere çıkarsa —bu sırada Allah Rasûlü orta, işaret ve baş parmaklarını birleştirerek: Nerede cihâd edenler? buyurdular— ve hayvanından düşer de ölürse; onun ecri Allah üzerinedir. Kendisini bir hayvan sokar da Ölürse* onun ecri yine Allah üzerinedir. Ya da yatağında ölürse yine ecri Allah üzerinedir.
Râvî der ki: Allah'a yemîn ederim ki; Allah Rasûlünden önce araptan hiç kimseden bu sözü duymamıştım. Kim de kendisine vurulmak suretiyle olduğu yerde Öldürülürse; güzel bir dönüş kendisine vâ-cib olmuştur.
îbn Ebu Hatim der ki: Bize Ebu Zür*a'mn... Zübeyr İbn Avvâm'-dan rivayetine göre; o, şöyle demiştir: Hâlid İbn Hizam, Habeş ülkesine hicret etti ve yolda onu bir yılan soktu, öldü. Onun hakkında : «Allah'a ve Rasûlüne hicret ederek evinden çıkan kimseye, ölüm gelirse; onun ecrini vermek Allah'a düşer. Ve Allah Ğafûr'dur, Rahîm'dir.» âyeti nazil oldu. Zübeyr şöyle anlatır: Ben Habeşistan ülkesinde iken onun gelmesini gözlüyor ve bekliyordum. Onun vefatı haberi bana ulaştığında, bundan daha fazla beni üzen bir şey olmamıştı. Zîrâ akrabalarından ya da ailesinden bir kısmıyla Kureyş'ten hicret edenlerin sayısı bir kişi daha eksilmişti ve benim yanımda Esed îbn Abdüluzzâ oğullarından hiç kimse yoktu. Ondan başkasını da ummazdım.
Bu hadîs gerçekten garîbtir. Zîrâ bu hâdise Mekke'de olmuştur." Halbuki bu âyet, Medine'de nazil olmuştur. Şayet bu hâdise bu âyetin nüzul sebebi değilse bile herhalde Zübeyr, bu âyetin hükmünün başkalarıyla birlikte ona da şâmil olmak üzere nazil olduğunu kastetmek istemiştir. Allah en doğrusunu bilir.
îbn Ebu Hatim der ki: Bize Abdullah İbn Cafer'in kölesi Süleyman İbn Davud'un... İbn Abbâs'tan rivayetine göre; o, şöyle demiştir: Damre İbn Cündeb Allah Rasûlü (s.a.) nün yanına gitmek üzere çıkmıştı. Allah Rasûlü (s.a.) ne ulaşmadan önce yolda öldü. Bunun üzerine; «Allah'a ve Rasûlüne hicret ederek evinden çıkan kimseye, Ölüm gelirse...» âyeti nazil oldu.
Yine İbn Ebu Hatim der ki: Bize Abdullah İbn Racâ'ın... Saîd İbn Cübeyr'den rivayetine göre; Ebu Damre —ya da Ebu Dumeyre— İbn Ays kör olup Mekke'de idi. «Ancak erkek, kadın ve çocuklardan çaresiz kalarak bir yol bulamayan zavallılar müstesnadır.» âyeti nazil olunca; ben zenginim ve çârem de var, diyerek Hz. Peygamber (s.a.) e gitmek üzere hazırlandı. Ancak Ten'îm denilen yerde ölüm kendisine kavuştu da «Allah'a ve Rasûlüne hicret ederek evinden çıkan kimseye, ölüm gelirse...» âyeti nazil oldu.
Hafız Ebu Ya'lâ der ki: Biae İbrahim îbn Ziyâd'ın... Ebu Hürey-re'den rivayetine göre; Allah Rasûlü (s.a.) şöyle buyurmuşlardır: Kim haccetmek üzere çıkar da ölürse; kıyamet gününe kadar ona hacc mükâfatı yazılır. Kim umre yapmak üzere çıkar da ölürse; kıyamet gününe kadar ona umre yapmış mükâfatı yazılır. Kim de Allah yolunda savaşmak üzere çıkar da ölürse; kıyamet gününe kadar ona gâzî (Allah yolunda savaşan kişinin) mükâfatı yazılır. Bu hadîs bu kanaldan rivayetinde garîbtir.
 
Y Çevrimdışı

yiğido

Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. Enes Radiyallahu Anh anlatıyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem buyurdular ki:

"Öğleden evvel veya öğleden sonra bir kerecik ALLAH yolunda yola çıkış, dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır."

(Buhari, Cihad 5,6)
 
Y Çevrimdışı

yiğido

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Said el-Hudri Radiyallahu Anh anlatıyor: Resulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem buyurdular ki:

"Size, insanların en hayırlısı ve en şerlisini haber vereyim mi?

İnsanların en hayırlısı o kimsedir ki, kendi veya başkasının atı sırtında ya da yaya olarak, ölünceye kadar ALLAH yolunda çalışır.

İnsanların en şerlisine gelince, o da, ALLAH'ın Kitabı'nı okuyup (emir ve yasaklarına) riayet etmeyen kimsedir."

(Nesai, Cihad 8)
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
254.jpg


Rahman ve Rahim olan Rabbimizin adı ile


"Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, boyun eğen erkekler ve boyun eğen kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler ve Allah'ı çok anan kadınlar; işte Allah bunlar için bağış ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. "(Ahzap 35)

254.jpg
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Video Galeri - Haber7 haber7.com - Güncel Haberler, Son dakika haberleri ---- Bu noktada haber var



سْــــــــــــــــــــــم- ِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم



Bütün bu olaylardan sonra kalpleriniz yine katılaştı. Şimdi onlar taş gibi, hatta taştan bile daha katıdırlar. Çünkü öyle taşlar var ki, içlerinden ırmaklar akar. Yine öyle taşlar var ki, çatlarlar da bağırlarından su fışkırır. Yine öyle taşlar var ki, Allah korkusu ile dağlardan yuvarlanıp aşağı inerler. Allah yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.
(Bakara 74)
 
Muzzammil Çevrimdışı

Muzzammil

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
687f.jpg




'' Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onları azablandırsın, rüsvay etsin ve sizi onlara karşı üstün kılsın ve mü'minler topluluğunun göğüslerini ferahlandırsın. ''

Surat al-Tawba / 14


قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ
 
İ Çevrimdışı

İki Hicretyolu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
‎''Eğer şirk koşmuş olsalardı (bütün) yapmış oldukları şeyler boşa çıkardı.''

(En'am: 88)

Bütün ameller ancak küfür işlendiğinde boşa çıkar. Çünkü iman üzere ölen mutlaka cennete girecektir. Eğer cehenneme girmişse mutlaka oradan çıkıp sonunda cennete girecektir. Eğer bütün amelleri boşa çıkmışsa hiç bir zaman cennete giremez. Bütün amellerin boşa çıkması ancak bu amellerin hepsini yok eden birşey işlendiğinde olur. O da sadece küfürdür. Bu kaidenin ehli sünnetin temel itikadından olduğu bilinmektedir...

Şeyhülislam ibni Teymiyye (rahmetullahi aleyh)
(Es-Sarimül Meslul c:2, s: 214..
 
MuhacirSelman Çevrimdışı

MuhacirSelman

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Rahman Rahim Allah’ın adıyla

Hayvanlarda sizin için elbette bir ibret vardır. Onların içlerindeki sütten size içiririz. Onlarda sizin için daha birçok faydalar da vardır ve onlardan yersiniz de.

Mü’minun suresi 21
 
İ Çevrimdışı

İki Hicretyolu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
‎"Rabbinin adını an, bütün varlığınla yalnız O'na yönel!"

Müzzemmil sûresi (8)
 
Muzzammil Çevrimdışı

Muzzammil

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
بسم الله الرحمن الرحيم



Gerçekten Biz; sana, Kevser'i verdik.
إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ

Öyleyse Rabbın için namaz kıl ve kurban kes.
فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ

Sana buğzeden; şüphesiz ki zürriyetsiz olan, işte odur.
إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ


( Surat al-Kawthar / 1-2-3 )
 
İ Çevrimdışı

İki Hicretyolu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
‎(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.(Bakara 273)
 
İ Çevrimdışı

İki Hicretyolu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı sağlam tut ve o kâfir millete karşı bize yardım et." (Bakara, 250)
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Zilzal Süresi

1- Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı,

2- Yeryüzü ağırlıklarını dışarı çıkardığı,

3- Ve insanın "Buna ne oluyor" dediği zaman,

4- İşte o gün yer haberlerini söyler,

5- Çünkü Rabbin ona vahiy ile herşeyi bildirmiştir.

6- O gün insanlar ayrı ayrı gruplar halinde, ilahi divana çıkarlar ki, yaptıkları işler kendilerine gösterilsin.

7- Artık kim zerre ağırlığınca hayır yapmışsa onu görür,

8- Ve kim zerre ağırlığınca şer yapmışsa onu görür.


Van ilimizin zelzelelerle Kıyametten küçük bir alametle belirdiği bu günlerde bu ayetlerin daha net anlaşılacağını ümit ediyorum.RABBİMİZDEN,gelen bu azapların şerrinden,yine RABBİMİZE sığınıyorum.






 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt