Âleykum selam we rahmetullah;
قُلْ لِمَنْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قُلْ لِلّٰهِۜ كَتَبَ عَلٰى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَۜ لَيَجْمَعَنَّكُمْ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَا رَيْبَ ف۪يهِۜ اَلَّذ۪ينَ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
"De ki: "göklerde ve yerde olanlar kimindir?", "Allah'ındır" de. O, rahmet etmeyi kendi (nefsi) üzerine almıştır; and olsun ki, sizi vukuu şubhe götürmeyen kıyamet gününde toplayacaktır. Kendilerine yazık ettiler; çünkü onlar inanmazlar." (Enam 12)
Ayette geçen nefsi, kendisine manasındadır. Yâni Allah c.c., kullarına rahmette bulunmayı kendisi yapacaktır. Buradaki nefsi - kendisi; "Her nefs (canlı) ölümü tadacaktır" (Zâriyat 56 - Ankebut 57) ayetindeki manada kullanılmamıştır. Çünkü kul olan (ins ve cin, melek) mutlaka ölecek ve sorguya çekilmek için Kıyâmetten sonra Haşr olunacaklardır. Allah (c.c.) ise kulları gibi mahlûkat değil, aksine İhlas suresindeki gibi "doğmamış, doğurulmamıştır (çocuk edinmemiş, bir baba vesilesiyle dunyaya gelmemiştir)"
Devam edecek olursak...
Ölümü tadacak olan nefis sahibleri, Hâlık (yaratıcı) tarafından sonradan yaratılan, ezeli olmayan ölümlü aciz kullardır ve el Mûmît (her canlıya ölümü tattıracak olan) tarafından canları alınacaktır. Allah (c.c.) ise, bizzat kendisi Yaratan, Ezeli (el Evvel) ve ebedi (el Âhir) Hayy ve Kayyum olduğu gibi aynı zamanda el Bâkî (Daimi, ölümsüz, ebedi) olandır!