Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Her Şii'ye Rafizi Denir mi?

Ahıskalı Çevrimdışı

Ahıskalı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
بسم الله الرحمن الرحيم و به نستعين
Mezhebler hakkında araştırma yapma muhabbeti hasıl olalı daha çok olmadı. Etraftan duyduğum ve gördüğüm kadarıyla şii yani Ali taraftarı kimselerin mezheplerini hak kılabilmek adına sunni kaynaklardan istidlalde bulunduklarını farkettim. Acaba gerçekten Şiilik Ehlu'l-Beyt yolumuydu, veyahut şiilik caferilik adı altında hak bir mezheb olarak kabul edilebilirmiydi gibi sorular aklıma gelmeye başladı. Adeta sunni kimliğimi bir kenara bırakarak alıcı gözüyle mukayeseli olarak şiiler ve ehli sünnet arasındaki savaşın kaynaklarını ve sebeblerini araştırmaya başladım ve gerçekten ilginç bilgiler edindim. Diyebilirim ki amelde Ebu Hanifeye tabi ashaba sövmeyenn Zeydi Şiiler mevcud olduğu gibi, Ebubekir ve Ömer'e söven rafizilerde vardı. Rafizilik demişken Ahmed bin Hanbel'in rafızilik tanımını sizlere nakledeyim;

أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَحْمَدَ، قَالَ: قُلْتُ لِأَبِي: مَنِ ‌الرَّافِضَةُ؟ قَالَ: الَّذِي يَشْتِمُ وَيَسُبُّ أَبَا بَكْرٍ وَعُمَرَ رَحِمَهُمَا اللَّهُ

Ahmed Bin Hanbelin oğlu babasına; Rafiziler kimdir diye sordu. İmam da Ebubekr ve Ömer'e söven kimselerdir diye cevap verdi.

Sonra aklıma takılan başka bir soru; Ehli Sünnet ve'l Cemaat fırkasının ismen İslam'da yeri olduğu gibi, Ali veya sair ehlu'l-beyt taraftarı manasına gelen şii/şia kelimeside sünnette varid olmuşmuydu? Bunun cevabı net bir şekilde evetti. Birinin isnadı sahih olmak üzere yaklaşık on küsür rivayet vardı;

  • Taberani'nin Mu'cemu'l-Kebiri'nde Ali ve şiası/taraftarları havzu kevsere nurani bir şekilde varacakları naklediliyor.
  • Taberi Tefsrinde ise Beyyine Suresi 7. Ayetin tefsirinde Rasulullah'ın Ey Ali sen ve şian/taraftarların mahlukatın en hayırlısısınız dediği nakledilmiştir ama bu rivayetin senedinde İbnü'l-Carud adlı bir ravi hakkın İbn Hacer el-Askalani rafizi olduğunu öne sürmüştür.
  • Tarihu Medineti Dimaşq adlı eserde ise rivayet edildiğine göre Rasulullah صلى الله عليه وسلم Ali ve Şiasının kıyamet günü kurtuluşa erenler olduğunu belirtmiştir, ama bu rivayet de tedkik edildiğinde isnaden sahih olmadığı görülecektir.
  • Suyuti'nin Dürrü'l-Mensur adlı eserinde (Onlar Yaratılmışların En Hayırlılarıdır.) ayeti akabinde Rasulullah Ali'ye Ya Ali sen ve şian kıyamet günü razı ve razı olunanlardansınız rivayetini nakletmiştir.
  • Lalekai'nin Şerhu Usuli'l-İ'tikad eserinde Rasulullah Rafizilerin alametlerinden bahsederken söz şunu diyerek başlamıştır: ''Ya Ali müjde sen ve şian cennetliksiniz.''
  • Ahmed bin Hanbel'in Fedailu's-Sahabe (Sahabelerin Faziletleri) adlı eserinde yine bi üstteki hadisi nakletmiştir. Yanlız araştırıldığında senetteki Sevvar bin Mus'ab'ı Ahmed bin Hanbel cerh etmiştir.
  • Hakim'in Müstedrekinde Rasulullah Alinin şiasını ehli beyt ağacının yaprakları olarak tavsif ettiği nakledilmiştir. Hakim bu rivayeti naklettikten sonra hadisin metnine şazz demiştir.

Yukarıdaki rivayetlerden hiç biri sunni kimseler için hüccet değildir. Tamamı zayıftır, bununlan birlikte şu rivayeti de nakletmek istiyorum;

حَدَّثَنَا أَبُو سَعِيدٍ الْأَشَجُّ، حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ، عَنْ أَبِي الْجَحَّافِ دَاوُدَ بْنِ أَبِي عَوْفٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو الْهَاشِمِيِّ، عَنْ زَيْنَبَ بِنْتِ عَلِيٍّ، عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ مُحَمَّدٍ، قَالَتْ: نَظَرَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِلَى عَلِيٍّ فَقَالَ:هَذَا فِي الْجَنَّةِ، وَإِنَّ مِنْ ‌شِيعَتِهِ قَوْمًا يَعْلَمُونَ الْإِسْلَامَ، ثُمَّ يَرْفُضُونَهُ، لَهُمْ نَبَزٌ يُسَمَّوْنَ ‌الرَّافِضَةَ مَنْ لَقِيَهُمْ فَلْيَقْتُلْهُمْ فَإِنَّهُمْ مُشْرِكُونَ

Fatıma bint Muhammed dedi ki; Rasulullah صلى الله عليه وسلم Ali'ye bakıp;
-Ya Ali sen cennettesin, ama Şiilerinden bir grup İslamı bilecekler ama yüzçevirecekler. Bunlara Rafızi denir nerde bulursan bunları öldür zira onlar müşriklerdir.

Bu rivayeti Ebu Ya'la Müsnedinde 12. cildinin 116. sahifesinde 7649. numaralı olarak nakletmiştir. Heysemi de Mecmau'z-Zevaid adlı eserinde 10. cildinin 22. sahifesinde 16432. numarasında nakletmiştir ve ricalinin tamamının sika yani güvenilir olduğunu hükmetmiştir sonra ilaveten demiştir ki; ''Zannettiğim kadarıyla Zeyneb bint Ali, Fatıma bint Muhammed'i duymadı.'' Ama Ebu Ya'la'nın müsnedinin tahkikini yapan Hüseyn Selim Esed adlı zat isnadının sahih olduğunu hükmetmiştir. Bende buradaki hadis ricalinin ahvalinin hocalarının ve talebelirinin zikredildiği siteye isnaden senedinin muttasıl olduğu kanaatindeyim.

Bir diğer rivayet ise şu şekilde;


عن زيد بن وهب قال‏:‏ بينا نحن حول حذيفة إذ قال‏:‏ كيف أنتم وقد خرج أهل بيت نبيكم صلى الله عليه وسلم فرقتين يضرب بعضهم وجوه بعض بالسيف‏؟‏ فقلنا‏:‏ يا أبا عبد الله وإن ذلك لكائن‏؟‏ فقال بعض أصحابه‏:‏ يا أبا عبد الله فكيف نصنع إن أدركنا ذلك زمان‏؟‏ قال‏:‏ انظروا الفرقة التي تدعوا إلى أمر علي فالزموها فإنها على الهدى‏.‏
Zeyd bin Vehb dedi ki; Huzeyfe'nin etrafındaydık dedi ki; Rasulullah'ın ehli beytinden iki fırka çıkıp birbirinin yüzlerine kılıçla vurdukları zaman ne yapacaksınız? Biz de; ''Ya Eba Abdillah böyle birşey olacak mı?'' Bazı arkadaşlarımız da; ''Ya Eba Abdillah o zamana yetişince ne yapalım?'' diye sorunca kendisi şöyle dedi;
''Ali'nin emrine çağıran fırkaya tabi olun onlar hidayet üzeredirler!''
Bu forumdaki tartışmada gördüğüm kadarıyla bu eseri Bezzar nakletmiştir ve Heysemi ricaline sika demiştir. Hakeza bu hadislerin aratıldığı ve tahriçlerinin bulunduğu sitede İbn Hacer el-Askalani Fethu'l-Bari adlı eserinde isnadına ceyyid demiştir.
Son olarak şu rivayeti nakletmek istiyorum. Bu rivayeti Sehavi Buldaniyyat adlı eserinde naklediyor ve hadisin hasen derecesinde olduğunu belirtiyor;

Ebu Zerr el Gıfari رضى الله عنه Rasulullah'tan صلى الله عليه وسلم şöyle işittiğini naklediyor, Rasulullah buyuruyor ki;
''İçinizdeki Ehli Beytimin misali kendi kavmi içindeki Nuh'un gemisi gibidir. Binen kurtuldu, Geri kalan boğuldu. ve hakeza Beni İsrail içindeki Hitta kapısı gibidir.''

Bu hadisten anlaşılıyor ki Ali taraftarlığı yani Şii kavramı bizzat Rasulullah'ın ağzından çıkmıştır. Zira Muaviye رضى الله عنه ile Ali عليه السلام arasında yaşanan savaşta Ali'nin tarafında olanlara araplar Ali'nin şiası derler. İbn Hacer el-Askalani rafızilerle şiilerin arasını ayırarak şöyle bir tanımlama getirmektedir;

التشيع في عرف المتقدمين هو اعتقاد تفضيل علي على عثمان ، وأن عليا كان مصيبا في حروبه ، وأن مخالفه مخطئ ، مع تقديم الشيخين وتفضيلهما ، وربما اعتقد بعضهم أن عليا أفضل الخلق بعد رسول الله صلى الله عليه وسلم ، وإذا كان معتقد ذلك ورعا دينا صادقا مجتهدا فلا ترد روايته بهذا ، لا سيما إن كان غير داعية .
وأما التشيع في عرف المتأخرين فهو الرفض المحض ، فلا تقبل رواية الرافضي الغالي ولا كرامة


"Teşeyyu'(Şiiliği benimsemek)den kasıt mütekaddim ulemanın örfünde, Ebu Bekir ve Ömer'i en üstün kabul etmekle beraber Ali'yi Osman'dan üstün görmek, Aliyi yaptığı savaşlarda haklı, muhaliflerini ise hatalı telakki etmektir. Belki bunlardan bazısı Ali'yi Rasulullah صلى الله عليه وسلمden sonra en üstün zat kabul ederler. Eğer bu itikada sahip olan kişi vera sahibi, mütedeyyin, sadık ve müctehid ise bu itikadı sebebiyle rivayetleri rededilmez. Özellikle itikadını yayma çabası yoksa... Müteahhir ulemanın örfünde ise şiilik katıksız rafiziliktir. Böyle gulat bi rafizinin ne rivayeti ne de kerameti kabul edilir."

İmam Zehebi رحمه الله da bu konu bağlamında Mizanu'l-İ'tidal adlı eserinde şunu demiştir;

البدعة على ضربين : فبدعة صغرى : كغلو التشيع ، أو كالتشيع بلا غلو ولا تحرف ، فهذا كثير في التابعين وتابعيهم مع الدين والورع والصدق ، فلو رد حديث هؤلاء لذهب جملة من الآثار النبوية ، وهذه مفسدة بينة
"Bidat iki kısımdır; Küçük bidate gelince; Gulat derecede şiiliği benimsemek ya da sapkın derecede olmaksızın ve gulat görüş ortaya koymaksızın teşeyyu' izhar etmektir. Bu ikinci tarz bahsedilen teşeyyu' tabiin ve tebeu't-tabiin'de dindar ve veralı olmalarıyla beraber çok görülmüştür. Eğer bunların rivayetlerini reddedersek rivayet edilen hadislerin cümlesi elden gider."

Bunca nakilden anlaşılıyor ki Ali'nin taraftarları manasına gelen Şia/Şii kelimesi sünnette varid olmuştur. Hatta fitne zamanı o zamanda bu fırkaya davet etmişlerdir. İbn Hacer el-Askalani'nin dediği gibi bir insan illa şia olacam diyorsa ashaba dil uzatmasın ve mezhebini yaymasın. Ehli beyt muhabbetini İmam Şafii gibi gönlünde yaşasın ve düşüncelerini ümmetin tefrikasına sebeb kılmasın.
 
Üst Ana Sayfa Alt