Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Hilâfet'in Kaldırılması ve Türkiye'nin Mahvoluşu: Şehid Abdullah Azzam

HuZeYFeN' Çevrimdışı

HuZeYFeN'

Üye
İslam-TR Üyesi
Hilâfet'in Kaldırılması ve Türkiye'nin Mahvoluşu: Islam düşmanları bununla Ingiliz askerlerinin Türk ordusunu yararak ve herhangi bir mukavemet görmeksizin yürüyüp Kudüs'ü işgal etmesi hususunda ittifak ettiler. Ve ona şöyle dediler: "Şayet biz Türkiye'yi mağlup edersek ve ona el koyarsak orayı sana teslim edeceğiz!" Fiilen Türkiye'yi birçok komedileri oynattıktan sonra M. Kemal'e terkettiler.

Osmanlı devletini mağlup eden müttefik devletler 1922'de Isviçre'de Lozan antlaşmasında Islambol'u tekrar M. Kemal'e vermeleri için ona dört şartı kabullendirdiler. (Bugün Islambol'a Istanbul denilmektedir. Halbuki onun aslı Islambol'dur, fakat batılı ülkeler Islam'a karşı kin beslediklerinden Islam adının anılmasına tahammül edememektedirler. Bu nedenle Islambol'un adı değiştirilip Istanbul yapılmıştır. Işte Halidel Istanboli'nin asıl adı da Halid El-Islamboli'dir).


Müttefiklerin ileri sürdükleri dört şart ise şunlardı:
1- Hilâfet kaldırılacak,
2- Islamî şiarlar ve kadınların örtünmesine karşı savaşılacak,
3- Hilâfetin tekrar ihyası için bütün çalışmalara karşı savaş açılacak,
4- Şeriat kaldırılıp yerine batılı ülkelerin kanunları getirilecek. Maalesef M. Kemal bu şartları kabullendi. Ondan sonra ona Türkiye'yi teslim ettiler.

O da planı uygulamaya başladı, Hilâfet'i kaldırıp Cumhuriyeti ilan etti, köpeklerini sokaklara saldı, iffetli kadınların elbiselerini yırttırdı, erkeklerin Islamî kıyafetlerini yasakladı, öyle ki caddelerde takke giyenler bile muhakemelere sevk edildi. Türkiye'de Islam'ı çağrıştıran elbiselerin giyilmeleri suç sayıldı, ayıplandı. Bu mesele böyle devam etti. Öyle ki, başörtüleri ile üniversiteye giden kızların başörtüleri yasaklandı, bu mesele o kadar ileri gitti ki, millet meclisini ve cumhurbaşkanını meşgul etti.

Millet meclisi bile peruğun dahi Türk Anayasasına ters olduğuna karar verdi. Böylece Türkiyeli bir kız ya başını açacak yahut da üniversite tahsilinden mahrum aklmış olacak. Müslüman kızları üniversitlerden uzaklaştırdılar.

Şu an sizler Istanbul'a gittiğinizde oradaki kadınların bir müslüman kadın mı, yoksa Avrupalı kadın mı olduğunu farkedemezsiniz. Isviçreli veya Fransalı bir kadın ile Türkiyeli bir kadının artık hiçbir farkı kalmamış.

Mesela bir dönemde Ilahiyat Fakültesi'nde bir kız öğrenci (Hatice Babacan) başına geçirdiği bir türbanla gelir. Üniversite meclisi toplanır ve başına koyduğu bu türbanın devletin anayasasına muhalefet olduğunu kararlaştırır. Ve davayı Milli Eğitim Bakanlığına havale eder.

Türban davasını Milli Eğitim Bakanlığın'dan başbakanlığa ve cumhurbakanlığa havale ederler. Bakanlar meclisi toplanarak kız öğrencinin başına geçirdiği bu türbanın devletin anayasasına ters olduğunu, kız öğrencinin bu türbanı başından çıkartması ya da okuldan ayrılması gerektiğini bildirilir. Ve kız öğrenci üniversiteden ayrılır.
Gerçekten, bir toplum öz benliğinden ve fıtratından uzaklaştırılıp yok edildiği takdirde o toplumu tekrar Islam'a döndürmeniz çok zordur.

(Şehid Abdullah Azzam, Tevbe Suresinin Gölgesinde Cihad Dersleri)
 
Üst Ana Sayfa Alt