Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu .
Hurilerin Âşıkları (Abdullah Azzam) kitaptan not aldiklarim. kitapta Allahu alem saydığım kadarıyla 125 ve daha fazla Afganistan'da şehid düşen Arap gençlerin mücahidlerin hayatları(vasıfları ,özellikleri,kerametleri,vasiyetleri sehid(inşaAllah) oluşları) anlatılmakta.
50 başlık altında topladığım önemli gördüğüm kesitler sunmadan önce mücahidlerin özelliklerinden başlıyorum :
1-)Pazartesi ve Perşembe orucu-şevval ayı ve diğer oruçları tutmaları
2-)Gece ibadetlerine düşkün olmaları (Ribattan önce ve sonra)
3-)Şehidlerin ölürken gülmeleri-tebessüm
4-)Namazda bir rekatlari 20 veya 30 dakika sürmesi
5-)Evlilik ve nişanı erteleyip cihad etmek istemeleri (arzuları)
6-)Çok zayıf bedenlerine rağmen çok zor şartlara ve dondurucu soğuğa dayanmaları
7-)İstihare namazı kılmaları
Dünya diploması aldıktan sonra boş durmayıp ahiret diploması(şehadet)kazanmak için çabalamaları
9-)Vasiyetlerde kabirler yerle düz-kabrin üstünde birşey olmaması
10-)Rüyalarında hurileri görmek
11-)Canlarını Rahmana hediye etmeleri-cesur olmaları -Sadece Allah'tan korkmak
12-)Şehidlerin öldükleri yere gömülmeleri-yikanmaz-cenaze namazı kılınmaz
13-)Ailelerin vefattan sonra İslam'a ters bağırış cağrış yapmamalarını vasiyet etmeleri -inna lillahi ve Inna ileyhi raciun demelerini istemek
14-)Cuma günü Kehf suresini okumak (çok Kur'an okumaları)
15-)Seherde çok dua etmek dilleri Allah'ın zikri ile meşgul hep
16-)Boş işlerle uğraşmamak çok çalışkan olmalari
17-)Az yemek , az uyumak , az konuşmak
1Kanlarının aktığı yerden çiçek açması (kanları akıcı oluyor)
19-)Yemekleri şekersiz çay ve kuru ekmek
20-)Allah'ın hükmü dışında birşeye boyun eğmemeleri
21-)Allah'a kendi yolunda öleceğine dair söz vermeleri (ölüme susamak)
Ey ilke sahibi insanlar! Ey davayı omuzlayan insanlar! Eğer iddianızda samimi iseniz bu dine canınızı ve kanınızı feda etme konusunda cimri olmayın. Ruhunuzu ve kanınızı âlemlerin Rabbi olan Allah'a sunun. Çünkü onları size veren Allah'tır ve onları tekrar sizden satın almak istiyor...
Bana , sonradan gelecek nesiller içinde , iyilikle anılmayı nasip eyle (şuara84)
Hazırlayan Mehmet Işık 17 Mayıs 2020 pazar 16:30/ 24 Ramazan 1441.
Şehitlerin kanı rahmanın mizanında çok ağır bir yer teşkil etmektedir.
Ey Cennet rüzgarı es es üstümüze ...Kahraman İslam hepimiz sana fedayiz .
Emirdi, fakat kardeşlerinin kırıntıları ile kendini doyururdu. Bizzat kendisi yemek yapar, herkese yemek yemesini emreder kendisi ise onlar doyduktan sonra yerdi.(Abdurrahman el Mısri)
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Şehidin Allah nezdinde yedi tane özelliği vardır:
1) Kanının ilk damlası ile birlikte ona mağfiret olunur bağışlanır,
2) Cennetteki yerini görür,
3) Kabir azabından korunur,
4) En büyük korkudan yana emin olur(kiyamet gününün korkusu),
5) Ona iman süsü giydirilir(ona hem dünyadan hem de içindekilerden daha hayırlı olan yakuttan bir Onur tacı giydirilir)
6)Yetmiş iki huri ile evlendirilir,
6) Akrabalarından yetmiş iki kişi hakkında şefaatçi yapılır.”
Tirmizi 3/17, İbni Mace 2/184, Ahmed 4/131
1-)Hamdi el-benna(mısırlı)
Bir süre hizmetler bürosunun sorumluluğunu üstlendi... kardeşleri doyduktan sonra yemeye otururdu.Onların bardaklarının dibinde kalan artık çayları bir bardağa boşaltır sonra kalan kuru ekmek kırıntıları ile birlikte bu çayı afiyetle içerdi. Genelde sünneti uygulamak için yemeğin sonunda tabağı yalardı...
2-) Tunuslu muhmamed b.ibrahim
Ben Afganistan'a geldiğimde yaptığım işi Allah için yapıyor oluşumu hatırladıkça kalbimde huzur,Rabbim ile aramda güzel bir ilişki olduğunu hissediyordum. Ona karşı yakın olma Arzum artıyor ve beni Ondan uzaklaştıracak şeylere karşı nefret duygularım devreye giriyordu...
Şunu bil ki: Seni unutmadım ve ebediyen unutmayacağım. İnşaAllah seni ahirette de unutmayacağım. Rabbim Fazlı ve rahmeti ile ikimizi tekrar cennette bir araya getirsin...
Allah'ın selamı üzerine olsun.. Gönlümden geçen sana daha fazla daha uzun bir mektup yazmaktı fakat yarın sabah erkenden host tarafına gideceğim için vaktim kalmadı...
7 Mart 1986 pazar
Muhammed Bin İbrahim
3-)Iraklı Ebu Asım(Muhammed Osman)
"Biz bazen arkadaşlarla kendi aramızda dünyalık konuları gündeme getirip konuşurduk. Ebu Asım sessiz durur ve konuşmaya katılmazdı. Sonra hissettirmeden aramızdan sessizce sıvışırdı... Daha sonra onu başka bir odada Kur'an okurken görürdük."
Kendisi her hafta pazartesi ve Perşembe oruçlarını tutmayı ayrıca gece, Rabbine ibadet etmeyi severdi. İlim talep etmeye aşık birisiydi. Kendisini Peşaver'de ilk gördüğümde 2 cüz hariç Kur'an'ı ezberlemiş ti. Daha sonra Benceşir'de gördüğümde hepsini ezberlemişti...
Ramazan ayı girmişti...Gençler yavaş yavaş teravih namazı için onun yanında toplanıyorlardı.Onlara namaz kıldırıyordu. İnsan onun sesini duyunca sanki yeni nazil olmuş gibi Kur'an'ı taptaze dinliyordu.
İşte böyle bir süreçte ailesi ısrarla memleketine dönmesini istiyordu. Kahramanımız ise asla dönmeyeceğim diyordu. Sonunda onu ikna etmek için telefona nişanlısını getirdiler. Nişanlısı telefonda ona:"Hayatta kaldığım sürece kimseyle evlenmeyeceğim" diyordu. Kahramanımız Ebu Asım ise: 'Beni unut başkası ile evlen, artık dönüş yok yaşamında ölümünde burada olacak diyordu...
Recep ayına girilmişti. Ebu asım sevinçten ellerini ovuşturarak: "Ah be, Ramazan ayında şehit olmak ne güzel diyordu." Recep ayından itibaren büyük bir sevinçle ramazanın kalan günlerini tek tek sayıyordu...
İsimleri yazan Safiyullah kardeş:'Allah'a yemin ederim ki bu genç (Ebu Asım) kesinlikle geri dönmeyecek (şehit olacak). Hem sen onun iki gözü arasındaki şehadet nurunu görmedin mi? Şu yiğidin yüzüne baksana!' Sonra üçüncü ve dördüncü kez yemin ederek Ebu Asım'ın bu çatışmalarda şehit olacağını söyledi..."
4-)Ebu Abdülhak
Ailesinin gelmesi ile gecelerini ikiye taksim etti. Bir gece eşiyle kalıyordu, bir gece atölyede telsizlerle kalıyordu... Eş ile birlikte olduğu gecelerde aklı hep atölyedeki cihazlarla meşgul olduğu için kadın kızar ve ona: 'Sen benim gecemde kumamı(kumadan kastı telsiz cihazlarıdır) getirip hakkımı yiyorsun. Bu gece bana ait olması gerekir kumanın gecesi değildir.'derdi.
Bu hastalık sırasında kahramanımız rüyasında Allah Resulü'nü görmüş... Allah Resulü ona bir kağıt vermiş. Birden kendi ismini şehitler arasında olduğunu görmüş. Uyanınca hemen yanındaki arkadaşını çağırmış ve ona:' Vasiyetimi yaz. Kardeşim şahadet haberim geldi' demiş. Arkadaşı ona 'şehadet nerede sen nerde! Şahadet dediğin savaşta olur...' Bunu duyan kahramanımız: 'Ben istemediğim halde hastanede bulunuyorum.Aslında gönlüm çatışmaların olduğu cephelerde fakat elden bir şey gelmiyor.Sen Allah'ın şu ayetini duymadın mı?'
"Allah yolunda hicret edenlere, sonra öldürülen veya ölenlere Allah, elbette güzel bir rızık verecektir. Rızık verenlerin en hayırlısı yalnız Allah'tır .And olsun ki, onları hoşnut olacakları bir yere koyar.Şüphesiz Allah bilendir, Halim'dir."
hac suresi 58-59
5-)Ahmed zehrani (Taif)
Kışın Caci'yi gören kimse burada yaşayan insanların ne ne korkunç çileler ve zorluklar çektiğini hemen fark eder. Sıcaklık -20 derecenin altına düşer. Bizzat ben sıcak suyun yüzümde aniden donduğuna çok şahit olmuşumdur. Bir insan suyu sakallarına dokundurur dokundurmaz hemen sakal su ile birlikte donuyor. Kışın buradaki hayat şartlarını ancak sıradışı insanlar katlanabilir.
Kur'an okurken sesi çok güzeldi. Kur'an'ı hüzünlü bir makamda okurdu. Aynı şekilde marş ve kaside söylerdi. Karargahta arkadaşların stresini söylediği marşlarla giderir onlara moral verirdi. Taif' te imamlık yaptı odası onun sesini özlüyordu. Şeyh temim onun Kur'an okumasını seviyordu. Bu yüzden onun arkasında namaz kılmaktan zevk alıyordu. Daha sonradan öğrendiğime göre piyasada satılan ona ait bir marş ve ezgi kaseti varmış.Ezanı Ahmed'in ağzından dinlemek ne kadar güzel oluyordu.
Operasyondan bir gün önce onlarla beraberdim.Geceyi onların arasında geçirdim. Kendisi ile birlikte nöbet tutan bir arkadaşı şöyle demişti:" Ahmed cuma gecesi nöbet boyunca hep Teheccüd namazı kıldı!"
Ebu Fadıl bana şöyle demişti:" Bir ay önce Ahmed'i gördüm.Bana her açtığında şehid olmam için dua etmen şartı ile sana bu Kur'an'ı hediye ediyorum demişti!" Gerek Ahmed ve gerekse kardeşi Muhammed, Taif' te birer davetçi şahsiyet olarak biliniyorlardı. Onlar sürekli taif'te emri bi'l-maruf ve nehy-i an'il-münker görevini yaparlardı.
1987 yılının Nisan ayında bir cuma sabahı gençler şakalaşarak ve kendi aralarında konuşarak ona uğramışlardı...O ,gençlere Allah'ın zikriyle uğraşın diye tavsiyede bulunmuştu. Sonra başka gençlere: Bugün günlerden cuma, sakın Kehf suresini okumayı unutmayın demiş. Sanki Ahmed bu günün kendisi için dünyada son gün olduğunu hissetmişti. Taif'li kardeşlerden Ebu huzeyfe ile vedalaşmış ve ona:" Anneme ve babama selam söyle çünkü ben bugün şehit olacağım demişti."
6-)Ebu zeheb(İskenderiye)
Ben onlara; 'imamımız (başınız) kim?'diye sorduğumda; Kur'an hafızı olan Ebu zeheb dediler. Bu gencin taptaze sesi ve hüzünlü (dokunaklı) bir makamı vardı.Onu Sabah bizimle namaz kılarken görürdüm.Sonra bizden ayrılır tekrardan ancak yatsı namazından sonra görürdüm. Bu ortama herkes sabredemezdi. Çünkü her taraf bembeyaz, insan göğüslerine kadar kara saplanıyor ve soğuklara sabredemiyordu...
Ben bütün kalbi samimiyetimle bu adamın çok yakında aramızdan şehid olarak ayrılıp, Allah'a gideceğine inanıyordum... O ,gece saat 10'a kadar füzeleri yerleştiriyor, silahları hazırlıyor ve hedefleri belirliyordu. Sonra uykulu olmasına rağmen yatağa girmiyor, biraz kestirmeye çalışıyordu... Gece saat birde herkes uyurken o kalkarak yapması gereken işleri yapıyordu .
Bu delikanlı ne çadırını terk etti ne de hazırlıklarına ara verdi...Aralıksız çalıştı.Tam bir hafta sonra Şaban ayının 27'sinde 1987/ 1407 yılında ölüm bu genci bekliyordu...
Şefik ve usame ile keşif yapmak için ikindiden sonra çıktılar...Namaz için toprağı ayakları ile düzeltiyordu... Birden ayaklarının altındaki mayın patladı.İki ayağı diz kapakları ile birlikte uçtu. Bu arada usame'ninde iki parmağı koptu. Şefik'de ufak şarapnel parçalarına hedef olmuştu. Onunla ilgili gördüğüm rüya gerçekleşmişti... Rüyamda onu alnı beyaz güzel bir kadınla otururken görmüştüm.Sonra aynı günün sabahında onun şehadet haberi ile müjdelendim.
İki kopmuş bacağından kopuk elinden kan akmaya başladı.O hep "hasbunallah ve n'ime'l vekil( Allah bize yeter, O ne güzel vekildir)"diyordu.Dünyaya veda ettiği son sözleri ise şöyle idi.Ya Hayyu Ya Kayyum bi rahmetike esteğisu... (Ey diri ve herşeyin dizginini elinde bulunduran zat! Rahmetinden yardım istiyorum.) Sonra mübarek naaşı alınıp toprağa gömüldü. Doğrusu bu Allah için yapılmış samimi bir şehadet idi. Kanı ile ebediyet satırlarını yazmıştı. Artık ebediler arifler arasında nurlu bir harf olarak kendini tescillenmişti!
7-)Yasir Ebu nur (Abdurrahim el-arca)-filistin
Yasir mektuplarına hep şunu yazardı:"Mezarı Şerif'te ilk şehid Arap ve huri aşığı ..."
Çok Kur'an okurdu. Genelde pazartesi ve perşembe günleri oruçlu olurdu.Gördüğü rüyalar o kadar net olurdu ki tevil ve yoruma gerek kalmazdı.Defalarca rüyasında şehid olduğunu görmüştü.Gördüğü rüyaları mezar-ı şerif'teki arkadaşlarına (mektuplarında )uzun uzun anlatırdı.
Abdurrahim ölümü arıyordu, çatışma haberlerini takip ediyordu. Ahiretini sıcak ateşinden korunmak için sıcak cephelerin ateşinde ısınmak istiyordu.
Ebu hamid Mervan (Şam)
Dünyadan yüz çevirmişti: O nefsini dünyadan uzak tutuyordu. Cepheden yazdığı bir mektubunda şöyle diyordu : Ben dünyayı terk ettim. Bütün tağutları ayaklarımın altına aldım ve ben onlardan uzağım.
Bir başka mektubunda ise şöyle diyor:"... Uçaksavar konusuna gelince şunu bilin ki birbirinden güzel 100 tane kadınla evlenmekten daha güzel, daha lezzetli ve daha ferahlatıcıdır..."
9-)Şehid Ebu hafs (Hişam hani mansur-filistin)
Şakir zendani şöyle dedi: "Ebu hafs şehid olduğunda oradaydım. O, normalde esmer birisiydi fakat şehid olduktan sonra yüzü aydınlandı. Ben yüzünün tozlandığını zannettim.Sonra yüzü ay gibi parlamaya başladı.Onu şehadetinden bir gün sonra gömdük. Sanki uyuyor, cesedi taptaze duruyordu. Yanında ölmüş büyük kafirin cesedi vardı bu ceset şişmiş ve siyahlaşmıştı."
10-)hmet muhammed ahmedi(yemen şehidlerinin ilki)
Cihada hicri 1405 recep ayında geldi.Ben ramazan ayında çok Kur'an okuduğunu görüyordum. Oğlum İbrahim (ramazan ayında kamptaydı) ona kaç hatim yaptığını sorunca; bu sefer 5 hatim yaptım demiştir. Ramazan'da çok az uyurdu. Onun görevi gençleri sahura kaldırmaktı.
Bir genç kızı istemeye gitmişti...Kızın kardeşi ona şu soruları sormuştu:
Genç:Şehadet'in (diploman) var mı ?Şehidimiz: Evet benim şehadetim la ilahe illallah'dır.
Genç: İşin,mesleğin var mı?
Şehidimiz: Mesleğim cihattır.
Genç:Evin var mı?
Şehidimiz: En güzel ev cennettir.
Ben, ev isteyen değil bana cihad topraklarına gitmede arkadaşlık yapacak bir eş istiyorum diyordu... Onun niyeti eşini de kendisi ile cihad bölgesine götürmekti.
Şehid haberim sizin için hüzün değil bayram olsun!
11-)Safiyullah el-efdali(herat'ın aslanı)
Seyyid Nurullah, şehid olmadan birkaç gün önce onunla telsizle görüşmüş ve aralarında şu konuşma geçmişti:
Seyyid Nurullah: Defalarca seni aradım fakat bulamadım !
Safiyullah : Cepheye lazım olan malzemeleri taşımak için eşek kiralamıştım.
Seyyid Nurullah: Ruslar mühimmatlarını ve yiyeceklerini cepheye uçaklarla taşıyorlar sen ise eşeklerle taşıyorsun!
Safiyullah: Biz Allah'ın izniyle Rusya'yı yeneceğiz. Onların uçaklarına karşı bizim eşeklerlerimiz var! Sonra şunu da ekledi: Ölümümün yaklaştığını hissediyorum. İnşallah sizi arayacağım.
Sonra şöyle dedi. "Ben çok hastayım tek korkum (şehid olarak değil de deve gibi) yatağımda ölmek. Korkakların gözüne uyku girmez. Ben cepheye gideceğim. Çünkü yatağımda bu şekilde ölmek benim için utanç verici bir şeydir." Sonra cepheye gitti bir şehid olmadan geri dönmedi.
Amcasının oğlu Atikullah'ın şehid olması Atikullah,kendini her gün Herat'ta bir komünist avlamaya adamıştı. Babası ise onu evlenqdirmek için tatlı ve diğer malzemeleri almıştı... Tam da evlilik günü ölüm haberi geldi .Düğün için alınan tatlılar şehidlik haberinin sevinci adına dağıtıldı. Oruçlu olduğu halde 6 komünist merkezini ele geçirdikten sonra Davab'ta şehid olmuştu.
12-)Osman (Halid kürdi -medine)
Osman, Sa'd, Dr.Salih hep beraber gittiler. Yol ayrımına geldiklerinde Osman biraz ilerledi. Daha adımını birkaç metre ileriye atar atmaz aniden bir gümleme duyuldu. Ruslar'ın yere döşediği mayına basmıştı. Karnı delinmiş ve bütün iç organları dışarıya çıkmıştı. Ayrıca ayağı kopmuş ve elinde hafif bir sıyrık vardı. Karnı yarılıp mide ve bağırsakları dışarı çıkmıştı. Dr Salih mide ve bağırsaklarını tekrar karnına yerleştirmeye çalışıyordu ve battaniye ile onu sarıyordu. Bu sırada gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Bir yandan ağlıyor, bir yandan da battaniyeyi Osman'ın bedenini sarıyordu. Osman ağladığını fark edince niçin ağlıyorsun sadece elimde basit bir yara var dedi.Aslinda karnının yarıldığını, ayağının koptuğunu acı hissetmediği için bilmiyordu.
"Ben şehid olmayı seviyorum fakat isterim ki cihad etmekten saçım sakalım ağarsın sonra şehid olayım ."
Bu sözleri söyleyen Osman etrafındaki arkadaşlarını sakinleştiriyordu.
Osman kanı akar şekinde taşındı. Baygınlık geçirmedi aklı tamamen yerinde idi. Sonra ruhunu teslim etti. Bu sırada kanından misk kokusu gelmeye başladı. Rabbi ile buluştu fakat ayağının koptuğunu, karnının yarıldığını, organlarının çıktığını bilmez halde.
Osman gitti fakat arkasında, kendisini tanıyanların kalbinde çok derin bir yara bıraktı.
13-)Seyyid Ahmed Süleyman el-kelşi/ mısır
Müslümanlar tağutun hapishanelerinde çürüyor fakat kimse (Allah'ın rahmeti ettikleri hariç )onları duymuyor. Kimse onlar için bir şeyler düşünmüyor ,kimse onlara dua etmiyor. Eğer Allah'ın dinini bırakmak için duygularımız bize hâkimse vay başımıza geleceklere. Böyle bir şey varsa yerin altı üstünden bizim için daha hayırlıdır. Evet, böyle bir şey varsa bilinmelidir ki; Allah ,bizim yerimize başka bir kavim getirir. Bu kavim eli ile Allah'ın dinini yeryüzüne hakim kılar.
14-) Şehidlerin kanı İslam ağacının yaşaması demektir
Kalbimin derinliklerinde yaşayan hamza'yı taşımak için şehid olduğu yere geldim. Hamza'yı Yemen'in başkenti San'a'da tanımıştım. Kendisi oruçlu olduğu halde kaç kere evinde yemek yemiştim. Ondan ve babasından çok şeyler öğrenmiştim... Etraf misk gibi kokmakdaydı. Kanının güzelliğinden dolayı bütün her yer güzel kokuyordu. Hamza'nın bir damla kanı elbiseme bulaşmıştı. Orada bulunan herkese bu kanı koklattım. Herkesin bu temiz kanın misk gibi korktuğuna dair kanaatine şahit oldum. Evet, bu kan Me'sede'deki toprağı suya doyurdu. Böylece kurumaya yüz tutmuş İslam ağacının damarları da bu kandan emerek kendine geldi.
Sabahleyin Yermük'e( iki arkadaşının şehid olduğu yer) geldim .Parmağımı kanlarına sürünce donmadığını ve akıcı olduğunu bizzat gördüm. Hala etraftan mis kokular geliyordu. Sadece ben değil Ahmet el-beyşi, Yermük askerleri ve daha başkaları şehidlerin kanını temizliği ve misk gibi kokması konusunda aynı şeyleri söylüyordu. Ben de elimi Âlemlerin Rabbine kaldırdım ve yalvararak, Ya Rab! bunların şehadetini kabul et ve bu kervana yeni canlar kat dedim.
15-)Hişam b. Abdulvehhab ed-deylemi(yemen)
Bir Şehide Şahitlik
Gerçekten bu delikanlı Hişam öldü mü?
Şimdi anladım derslere gelmediğinde ona attığım fırçalardan dolayıp ısrarla özür dilemesinin sebebini! Ona defalarca Hişam Allah'tan kork bu sınıfın başkanı sensin. Öğrencileri her azarladığımda seni şikâyet ediyorlar. Eğer başkan olarak sen kurallara uymazsan kim uyacak.
Sürekli bana: Hocam ben çok meşgulüm eğer vize alabilirsem yurt dışına çıkıp, çok uzaklara gideceğim ve bir daha dönmeyebilirim... Sen büyükelçilik ile pasaport dairesi arasında gidip gelmenin ne kadar zor olduğunu biliyorsun... Ben ona: Hişam beni hayrete düşürüyorsun. Sen nereye gitmek istiyorsun? Bana kusura bakma hocam derdi. Eğer vizeyi alırsam ve yolculuğa çıkma netleşirse sana söylerim. Doğrusu ben de şaşırmıştım. Bir yandan arkadaşları onu şikâyet ediyor öbür taraftan ona güvenim sonsuz ve gurur duyduğum öğrencim idi...
Günler geçiyor fakat Hişam bir yere gitmiyordu... Her gün benden izin almaya geliyordu. Ben de onu denetliyordum. Sonra yine öğrencilerden şikâyetler geliyordu... Hişam sürekli son derslere girmiyor. Ben onu çağırtıp soruyordum. Verdiği cevabın sıcaklığı emsallerinde olmayan bir imana sahip olduğu izlenimini veriyor insana. (hocam ezan sesini duyduğumda sıraların arasında oturup, cemaati kaçırmak istemiyorum)
Eğitim yılı bitti... Hişam lise diplomasını aldı... Ben onu ararken Bir de duydum ki hindikuş dağlarının zirvesinde cihad ediyor. Sanki aldığı lise şahadetnamesi(diploması) yeterli değilmiş gibi hızlıca diğer bir şahadeti elde etmek istiyordu. Allah sana rahmet etsin ey Hişam! Bizi de senin katıldığın şehidler kervanına katsın.
Evet , evet sen doğru söylüyordun ey Hişam: Hayyale's salah(haydi namaza) çağrısına hıyanet eden Hayyalel cihad(haydi cihada) çağrısına kolaylıkla hıyanet eder.
Ebu Mazin
16-)Ebu Musab el-Filistini
"Allah'tan dileğim bugün akşam olmadan beni şehidler arasına alsın." Tam da Zekeriya'nın istediği gibi olmuştu.Güneş batmadan arkasından ağlamalar başlamıştı.Yermük'teki diğer yedi arkadaşı özellikle son nefesine şahit olan Ebu Amr ve Ebu Zübeyr kanının misk gibi koktuğuna şahit olmuslardi.
"Burada iyilik sayacı gece gündüz demeden çalışıyor .İnşaAllah kötülük sayacı hiç çalişmıyordur.
17-)Ebu Şihab(Şakir hasan kureyşi)
Ebu Şihab'ın ismini Belh'e gelen mühendislik fakültesi öğrencisi olan kardeşi Abdurrahman en-Necdi'den öğrendim.Abdurrahman sürekli kalbine ve göklere işaret ederek şöyle diyordu: Ben buraya şurdan(kalpten) bir kurşun yiyerek şuraya (göklere =cennete )gitmek için geldim.
Şakir hep rüyalarında şehid olduğunu ve hurilerden bahsettiğini görürdü .Bazen geç saatlerde uyurdu.Katarlı Ebu Halid onu namaz için uyandırırdı.Fakat o yatağından çok geç çıkardı .Ebu Halid ona: Huriler seni çağırıp beklerken ,sen çok geç kalkıyorsun ! Bunun üzerine Şakir hızlıca kalkıyor ,hurileri kastederek :"Tmm tamam bekleyin geliyorum derdi."
Şahit olunan bir diğer kerameti ise şöyledir.Buz gibi dondurucu soğuklarda üç gün kalan bir ceset normalde büzüşür ve sertleşir .Çünkü bu soğuk ortamda su anında buza dönüşmektedir .Fakat arkadaşları Şakir'i yumuşak bir halde sanki uyuyor gibi buluyorlar.
Bir diğer keramet ise şudur:Arap arkadaşlarından birisi onu rüyada peygamberin sağ tarafına defnedilmiş olarak görmüş .Ben bizzat bu gencin yanına gittim ona bu rüyayı gerçekten gördüğüne dair yemin eder misin dedim. O,yemin ederek böyle bir rüya gördüğünü söyledi .
1Ebu Cafer eş-Şami
Ebu Cafer savaş meydanına geldiğinde sadece 9 gün kaldı.Çok kısa sürede şehadet(18.12.1987 cuma) şerbetini içti .
Allah için cihad et kardeşim ,eğer takvalıysan cihad et
Hem dünyaya sahip olursun hem de Allah'ın rızasını alırsın
Eğer Firdevs cennetini istiyorsan malını ve canını harca
Orada en güzel gelinler ve huriler mümin kulu bekler .
...Sevgili eşim inşaAllah sen kıyamet günü cennette hurilerin başı olacaksın ..
Senin kanın hiçbir kitabın ve hiçbir hatip ve vaizin yapmadığı ve yapamayacağı etkiyi yaptı .
Biz kendi aramızda cihad ağacını kanımızla sulayacağımıza dair söz verdik.Yine İslam âleminin gençleri üzerinden geçip ,cihad meydanlarına gitsin diye bedenlerimizi onlara köprü yapacağımıza dair söz verdik.