I
Çevrimdışı
Bismihi Teala
Selamun Aleykum
Ben Kulumazim malesef banned aldığım için yeni bir üyelik açmak zorunda kaldım Size söz verdiğim delilimi öncelikle bu mesaj ile gödermek istedim. Elbette ki amacım kabul ettirmek değil sadece olaylara tek taraflı değil karşı tarafında sözlerini ve delillerini dinlemeniz ve öyle hüküm vermeniz Allah ve Resulu'nun (s.a.a) nezdinde daha doğrudur. Gelelim meselemizin özüne ki Şia inancına göre sahabeler konusu çok büyük bir önem taşımaktadır. Nitekim onlar Kuran’ın tefsirinde İslam-i hükümler ve ilimlerde Peygamberin hadislerini ve siresini nakleden, açıklayan şahsiyetlerdir.
İşte bu sebeplerden dolayı, her Müslüman’ın İslam’ı sahih ve doğur bir şekilde öğrenmede köprü konumunda olan sahabeleri iyi tanıması ve bilmesi gerekir.
Peygamber Efendimizin sahabeleri, onların adaletlerinin mizan ve ölçüleri Şia ve Ehl-i Sünnet arasındaki ihtilafların en büyük ve önemlilerinden bir tanesidir. Zira Ehl-i Sünnet sahabenin tamamını adil bilmekte ve onlara karşı yapılan herhangi bir eleştiriyi kabul etmemektedirler.
Ehl-i Sünnete göre sahabe, Nevevi’nin de Müslim’in şerhinin mukaddimesin de zikrettiği gibi şöyledir; ‘Peygamberi bir an bile gören her Müslüman sahabedir. Ve bu kendi konumunda sahihtir. Buhari Ahmed b. Hanbel ve bütün hadisçiler bu g örüşe sahiptirler.’ Sahih-i Müslim, Şerhi Nevevi, c.1, s.28
Şia inancına göre, sahabelerin tamamı bir makam ve derecede olmayıp, hepsi adil değillerdir. Onlara itiraz etmek ve onları eleştirmek caizdir. Şianın bu inancına Kuran ve sünnetten deliller vardır.
Ama, bazı şahıslar bilerek veya bilmeyerek bir takım hedef ve gayeler doğrultusunda Şiaya saldırarak, onların sahabeye hakaret ettiklerini, sahabeyi tekfir ettiklerini ve sahabeye lanet ettiklerini söylemiş ve Şiaya iftirada bulunmuşlardır.
Bu yalan ve iftiradan başka bir şey değildir. Zira herhangi bir sahabeyi eleştirmek onu tekfir etmek anlamına gelmez. Eğer eleştiri sağlam ve inandırıcı delillere dayalı ise, peki öyleyse bu öfke ve iftira nedir?
Sahabenin içerisinde mümin olanlar vardır ki ALLAH’u Teala, Kuran’ı Kerimde onları övmüş ve şöyle buyurmuştur; ‘Andolsun ki; o ağacın altında sana biat ederlerken ALLAH, o müminlerden razı olmuştur.’ Feth, 18
Allame Lütfullah Safi bu ayet hakkında şöyle diyor; ALLAH’u Teala övgüsü o ağacın altında Peygambere biat eden müminlere mahsustur. Ama (bu övgü) orada hazır bulunan Abdullah b. Übeyy, Avs .b Huli gibi münafıklara asla şamil olmamıştır.
Bu ayet biat etmeyenlerin tamamına şamil olmadığı gibi aynı şekilde, biat edenleri de akıbetlerinin hayırlı olacağına asla delalet etmez. Zira ayet sadece biat edenlerin biatine razılığa delalet etmektedir. Yani ALLAH bu biatı onlardan kabul etti ve onların da bu biatine mükafat verecektir anlamındadır. Ama onların bu biatı, ALLAH’ın onlardan ebedi olarak razı olması anlamına gelmez. Bu sözün delili ALLAH’ın Kuran’ı Kerimdeki şu buyruğudur. ‘Muhakkak ki; sana biat edenler ancak ALLAH’a biat etmektedirler. ALLAH’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa ancak kendi aleyhine şahitlik bozmuş olur. Kimde ALLAH ile olan ahdine vefa gösterirse ALLAH ona büyük bir mükafat verecektir.’ Feth, 10
Eğer ALLAH’ın biat edenlerden razılığı ebedi ve daimi olmuş olsaydı, hakka biat edenlerden hiç kimse biatini bozmazdı. Aksi takdirde ayette geçen ‘Kim ahdini bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur’ cümlesinin bir anlamı kalmazdı.
Sahabeler içerisinde öyleleri vardı ki; Peygamber onların kendi vefatından sonra murted olacaklarından ve kıyamette helak olacaklarından haber vermiştir.
Buhari kendi sahihinde Sehl b. Saad’dan şöyle nakleder; Peygamberin şöyle buyurduğunu duydum. ‘Ben sizden önce havuzun (Kevser) kenarında olacağım. Gelen herkes ondan içecek ve ondan içenler asla susamayacaklar. Doğrusu bana gelen bölükler olacaktır ki; ben onları tanıyorum onlarda beni tanıyorlar. Daha sonra ben ve onlar arasında ayrılık düşecektir. Ben onların benden olduğunu söyleyeceğim. Bana denilecek ki; Sen bunların vefatından sonra dinde ne gibi değişiklikler yaptığını bilmiyorsun. Bunun üzerine ben diyeceğim ki; benden sonra dinde değişiklik yapıp da murted olanlar ALLAH’ın rahmetinden uzak olsun. Sahih-i Buhari, c.9, s.144, Kitab-ul fiten
Peygamberin birgün sahabesine şöyle dediği naklolunmuştur; Ben sizden önce havuza gideceğim. Bazılarını benim yanıma getirecekler. Onların yanına yaklaşmak istediğimde onlar benden uzaklaştırılacaklardır. Ben diyeceğim ki; Ya Rabb’i ashabım! Bana buyuracak ki; sen bilmiyorsun (bunlar) senden sonra ne işler yaptılar!’ Sahih-i Buhari,c.9, s.144, Kitab-ul fiten
Peygamber Efendimiz kendisinden sonra murted olanları, dini hükümleri değiştirenleri ve ALLAH’ın kelamını tahrif eden Yahudi ve Nasranilere benzetmiştir.
Ebu Said Hurdi Peygamber Efendimizin şöyle buyurduğunu nakletmiştir; Doğrusu sizler (adım-adım) karış-karış geçmiş ümmetlerin sünnetlerine uyacaksınız. Onlar kertenkelenin oyuğundan (yuvasından) girseler bile, sizlerde onlara tabi olacaksınız. Dedik ki; ey ALLAH’ın Resûlü Yahudi ve Nasranileri mi diyorsun? Evet, kimler olacak diye buyurdular. Sahih-i Buhari, c.9, s.315, Kitab-ul İtisam bil kitab ve-s sünnet
Sahabelerin içerisinde öyleleri vardır ki; ALLAH onlar hakkında şöyle buyurmuştur. ‘Onlar bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman dağılıp ona giderler ve seni ayakta bırakırlar.’ Cuma,11
Çok fazlada uzatmak istemiyorum ve Muaviye'nin Hz. İmam Ali (a.s) olan düşmanlığını gösterelim;
İbn esir tarihi'nin 3. cildine bakcak olursak ;
İbn esir'in tarihi'nin 3. cildine baktığızda ;
Zeyd bin Erkam (Radiyallahü anh)'den rivayet edildiğine göre Resûlullah s.a.v Ali, Fâtime, Hasan ve Hüseyin (Radiyallahü anhüm)'e hitaben şöyle buyurdu: «Sizler, barış halinde bulunduğunuz kimse ile bende barış halinde olurum ve harp halinde bulunduğunuz kimse ile ben de harp halinde olurum.»
Süneni ibni Mace, Mukaddime, hadis 145
İbn Esir'in tarihine baktığımızda 4. cildine;
1. Muaviye neye emr ediyordu?
2. Muaviye emr edince Sad neden Alinin a.s faziletlerini saymaya başladı?
3. imam Hasan a.s Muaviye l.a ile antlaşma yaparken neden imam Alinin a.s sövülmemesini şart koştu?
4. Ömer b. Abdulaziz neyi yasaklıyordu?
5. Valiler kaç yıl Hz. İmam Ali (a.s) söverken ve teşvik ederken neden böyle faziletli birisine düşmanlık nerede sahabe'nin fazileti nerede hürmet?
Hz. Ali’ye Lanet Edip Lanet etmeye Emir Vermesi:
Muaviye
Hz. Ali’ye lanet etti.
(İkd’ül Ferid İbn-i Abdu
Rabbih’in c.4, s.366 / İbni Ebil Hadit' in "Şerhu Nehc'ül Belağa"c.1, s.356;
c.3, s.258 – 1.Baskı-Mısır)
Muaviye Hz.Ali’ye
sövdü.
(İbn' ül Esir' in "Üsd' ül Gabe" c.1, s.134
/ el-İsabe c.1, s.77 / El-Kamil İbn’ül
Esir c.3, s.302 / el-Suyuti' nin
"Tarih'ül Hulefa" s.190 / İbn-i Abdurabbih’in
“el-İkd’ül Ferid” c.2, s.144 /
İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika"
s.33 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs
Sıdk s.310)
• Muaviye namaz kıldığında (Allah
kabul etmesin) Ali'ye, Hasan’a, Hüseyin’e, İbn-i Abbas’a Kays bin Sa’d bin
İbadet ve Eşter’e lanet etti.
(Şeyhülislam
Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi el-Belhi'nin "Yenabi'ul Mevedde"
s.162)
Muaviye Hz. Ali’ye sövmeleri için emir
verdi.
(Sahih-i Müslim c.2, s.360 /
Sahih-i Tirmizi c.5, s.301, Hadis No: 3808 /el-Hakim Nişaburi'nin "Müstedrek alas-Sahihayn" c.3, s.109 /Hasais en-Nisai s.48, 81 Haydariye Bas. /el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet'üt Talib" s.84,86 Haydariye Bas./İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.1, s.206, Hadis No: 271,272 / ez-Zerendi el Hanefi'nin "Nazım Dürer es-Simtayn" s.107 /Menakib-i Hüvarezmi s.59 /İbn-i Esir'in "Üsd'ül Gabe" c.1, s.134; c.4, s.25-26 /el-Askalani eş-Şafii’nin “el-İsabe fi Temyiz es-Sahabe” c.2, s.509 /
İbn-i Mezahim’in
“Vak’it Siffiyn” s.82, 92 /
İbn-i Abdu Rabbih’in “İkd’ül Ferid” c.4, s.29
/
İbn-i Ebil Hadit'in "Şerhu Nehc'ül Belağa" c.1, s.256, 361, Mısır 1. Bas. /
Sıbt İbn-i Cevzi’nin “Tezkiret’ül Havas” s.63 /
el-Emini’nin “el-Gadir” c.1,
s.257; c.3, s.200)
Muaviye mimberde Hz.Ali'ye
lanet okudu ve bütün valilerine de ona lanet okumalarını emretti.
Peygamberin zevcesi Ümmü Seleme, Muaviye'ye mektup yazarak şöyle dedi :
Siz mimberde Hz. Ali'ye ve onu seven herkese lanet ettiğiniz
için Allah ve resulüne küfrediyorsu-nuz. Ben, Allah ve Resulünün Hz.Ali'yi
sevdiğine şehadet ediyorum. Ama Muaviye onun sözlerini
dinlemedi.
(Bkz. İbn-i Abdurabbih'in "İkd'ül
Ferid" kitabı c.4, s.366)
İslam ülkelerinde
minberlerde Ali'ye (a.s) küfür edilmesine emir verdi. (Bu emir Emevi
halifelerinden Ömer b. Abdulaziz'in (99-101) dönemine kadar icra edildi).
Muaviye mümessillerinin ve içlerinde sahabelerin de bulunduğu idarecilerinin
yardımıyla, has ve seçkin Ali taraftarlarını öldürdü ve bazılarının başını
mızraklara takıp şehirlerde gezdirdi. Rastladıkları Şiilere, Ali'den (a.s) uzak
olduklarını ve ona sebbetmelerini teklif ediyorlardı. Bu tekliften çekinenler
derhal katlediliyordu.
(en-Nesaih’ül Kafiye S.58,63, 77-78) Aziz kardeşim bunları inkar edemeyeceğin gibi kabul etmeye bilirsin sadece tektraflı hüküm vermeni istemem Biz şia'larıda söz ver ve dinle ve Adaletli hükümver diğer merak ettiğin konularıda bu şekilde kanıtlamaya ve elimden gelen yardımı yaparım Allah hayırlara vesile olmasını dua ederim
Selamun Aleykum
Ben Kulumazim malesef banned aldığım için yeni bir üyelik açmak zorunda kaldım Size söz verdiğim delilimi öncelikle bu mesaj ile gödermek istedim. Elbette ki amacım kabul ettirmek değil sadece olaylara tek taraflı değil karşı tarafında sözlerini ve delillerini dinlemeniz ve öyle hüküm vermeniz Allah ve Resulu'nun (s.a.a) nezdinde daha doğrudur. Gelelim meselemizin özüne ki Şia inancına göre sahabeler konusu çok büyük bir önem taşımaktadır. Nitekim onlar Kuran’ın tefsirinde İslam-i hükümler ve ilimlerde Peygamberin hadislerini ve siresini nakleden, açıklayan şahsiyetlerdir.
İşte bu sebeplerden dolayı, her Müslüman’ın İslam’ı sahih ve doğur bir şekilde öğrenmede köprü konumunda olan sahabeleri iyi tanıması ve bilmesi gerekir.
Peygamber Efendimizin sahabeleri, onların adaletlerinin mizan ve ölçüleri Şia ve Ehl-i Sünnet arasındaki ihtilafların en büyük ve önemlilerinden bir tanesidir. Zira Ehl-i Sünnet sahabenin tamamını adil bilmekte ve onlara karşı yapılan herhangi bir eleştiriyi kabul etmemektedirler.
Ehl-i Sünnete göre sahabe, Nevevi’nin de Müslim’in şerhinin mukaddimesin de zikrettiği gibi şöyledir; ‘Peygamberi bir an bile gören her Müslüman sahabedir. Ve bu kendi konumunda sahihtir. Buhari Ahmed b. Hanbel ve bütün hadisçiler bu g örüşe sahiptirler.’ Sahih-i Müslim, Şerhi Nevevi, c.1, s.28
Şia inancına göre, sahabelerin tamamı bir makam ve derecede olmayıp, hepsi adil değillerdir. Onlara itiraz etmek ve onları eleştirmek caizdir. Şianın bu inancına Kuran ve sünnetten deliller vardır.
Ama, bazı şahıslar bilerek veya bilmeyerek bir takım hedef ve gayeler doğrultusunda Şiaya saldırarak, onların sahabeye hakaret ettiklerini, sahabeyi tekfir ettiklerini ve sahabeye lanet ettiklerini söylemiş ve Şiaya iftirada bulunmuşlardır.
Bu yalan ve iftiradan başka bir şey değildir. Zira herhangi bir sahabeyi eleştirmek onu tekfir etmek anlamına gelmez. Eğer eleştiri sağlam ve inandırıcı delillere dayalı ise, peki öyleyse bu öfke ve iftira nedir?
Sahabenin içerisinde mümin olanlar vardır ki ALLAH’u Teala, Kuran’ı Kerimde onları övmüş ve şöyle buyurmuştur; ‘Andolsun ki; o ağacın altında sana biat ederlerken ALLAH, o müminlerden razı olmuştur.’ Feth, 18
Allame Lütfullah Safi bu ayet hakkında şöyle diyor; ALLAH’u Teala övgüsü o ağacın altında Peygambere biat eden müminlere mahsustur. Ama (bu övgü) orada hazır bulunan Abdullah b. Übeyy, Avs .b Huli gibi münafıklara asla şamil olmamıştır.
Bu ayet biat etmeyenlerin tamamına şamil olmadığı gibi aynı şekilde, biat edenleri de akıbetlerinin hayırlı olacağına asla delalet etmez. Zira ayet sadece biat edenlerin biatine razılığa delalet etmektedir. Yani ALLAH bu biatı onlardan kabul etti ve onların da bu biatine mükafat verecektir anlamındadır. Ama onların bu biatı, ALLAH’ın onlardan ebedi olarak razı olması anlamına gelmez. Bu sözün delili ALLAH’ın Kuran’ı Kerimdeki şu buyruğudur. ‘Muhakkak ki; sana biat edenler ancak ALLAH’a biat etmektedirler. ALLAH’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa ancak kendi aleyhine şahitlik bozmuş olur. Kimde ALLAH ile olan ahdine vefa gösterirse ALLAH ona büyük bir mükafat verecektir.’ Feth, 10
Eğer ALLAH’ın biat edenlerden razılığı ebedi ve daimi olmuş olsaydı, hakka biat edenlerden hiç kimse biatini bozmazdı. Aksi takdirde ayette geçen ‘Kim ahdini bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur’ cümlesinin bir anlamı kalmazdı.
Sahabeler içerisinde öyleleri vardı ki; Peygamber onların kendi vefatından sonra murted olacaklarından ve kıyamette helak olacaklarından haber vermiştir.
Buhari kendi sahihinde Sehl b. Saad’dan şöyle nakleder; Peygamberin şöyle buyurduğunu duydum. ‘Ben sizden önce havuzun (Kevser) kenarında olacağım. Gelen herkes ondan içecek ve ondan içenler asla susamayacaklar. Doğrusu bana gelen bölükler olacaktır ki; ben onları tanıyorum onlarda beni tanıyorlar. Daha sonra ben ve onlar arasında ayrılık düşecektir. Ben onların benden olduğunu söyleyeceğim. Bana denilecek ki; Sen bunların vefatından sonra dinde ne gibi değişiklikler yaptığını bilmiyorsun. Bunun üzerine ben diyeceğim ki; benden sonra dinde değişiklik yapıp da murted olanlar ALLAH’ın rahmetinden uzak olsun. Sahih-i Buhari, c.9, s.144, Kitab-ul fiten
Peygamberin birgün sahabesine şöyle dediği naklolunmuştur; Ben sizden önce havuza gideceğim. Bazılarını benim yanıma getirecekler. Onların yanına yaklaşmak istediğimde onlar benden uzaklaştırılacaklardır. Ben diyeceğim ki; Ya Rabb’i ashabım! Bana buyuracak ki; sen bilmiyorsun (bunlar) senden sonra ne işler yaptılar!’ Sahih-i Buhari,c.9, s.144, Kitab-ul fiten
Peygamber Efendimiz kendisinden sonra murted olanları, dini hükümleri değiştirenleri ve ALLAH’ın kelamını tahrif eden Yahudi ve Nasranilere benzetmiştir.
Ebu Said Hurdi Peygamber Efendimizin şöyle buyurduğunu nakletmiştir; Doğrusu sizler (adım-adım) karış-karış geçmiş ümmetlerin sünnetlerine uyacaksınız. Onlar kertenkelenin oyuğundan (yuvasından) girseler bile, sizlerde onlara tabi olacaksınız. Dedik ki; ey ALLAH’ın Resûlü Yahudi ve Nasranileri mi diyorsun? Evet, kimler olacak diye buyurdular. Sahih-i Buhari, c.9, s.315, Kitab-ul İtisam bil kitab ve-s sünnet
Sahabelerin içerisinde öyleleri vardır ki; ALLAH onlar hakkında şöyle buyurmuştur. ‘Onlar bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman dağılıp ona giderler ve seni ayakta bırakırlar.’ Cuma,11
Çok fazlada uzatmak istemiyorum ve Muaviye'nin Hz. İmam Ali (a.s) olan düşmanlığını gösterelim;
İbn esir tarihi'nin 3. cildine bakcak olursak ;
İbn esir'in tarihi'nin 3. cildine baktığızda ;
Zeyd bin Erkam (Radiyallahü anh)'den rivayet edildiğine göre Resûlullah s.a.v Ali, Fâtime, Hasan ve Hüseyin (Radiyallahü anhüm)'e hitaben şöyle buyurdu: «Sizler, barış halinde bulunduğunuz kimse ile bende barış halinde olurum ve harp halinde bulunduğunuz kimse ile ben de harp halinde olurum.»
Süneni ibni Mace, Mukaddime, hadis 145
İbn Esir'in tarihine baktığımızda 4. cildine;
1. Muaviye neye emr ediyordu?
2. Muaviye emr edince Sad neden Alinin a.s faziletlerini saymaya başladı?
3. imam Hasan a.s Muaviye l.a ile antlaşma yaparken neden imam Alinin a.s sövülmemesini şart koştu?
4. Ömer b. Abdulaziz neyi yasaklıyordu?
5. Valiler kaç yıl Hz. İmam Ali (a.s) söverken ve teşvik ederken neden böyle faziletli birisine düşmanlık nerede sahabe'nin fazileti nerede hürmet?
Hz. Ali’ye Lanet Edip Lanet etmeye Emir Vermesi:
Muaviye
Hz. Ali’ye lanet etti.
(İkd’ül Ferid İbn-i Abdu
Rabbih’in c.4, s.366 / İbni Ebil Hadit' in "Şerhu Nehc'ül Belağa"c.1, s.356;
c.3, s.258 – 1.Baskı-Mısır)
Muaviye Hz.Ali’ye
sövdü.
(İbn' ül Esir' in "Üsd' ül Gabe" c.1, s.134
/ el-İsabe c.1, s.77 / El-Kamil İbn’ül
Esir c.3, s.302 / el-Suyuti' nin
"Tarih'ül Hulefa" s.190 / İbn-i Abdurabbih’in
“el-İkd’ül Ferid” c.2, s.144 /
İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika"
s.33 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs
Sıdk s.310)
• Muaviye namaz kıldığında (Allah
kabul etmesin) Ali'ye, Hasan’a, Hüseyin’e, İbn-i Abbas’a Kays bin Sa’d bin
İbadet ve Eşter’e lanet etti.
(Şeyhülislam
Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi el-Belhi'nin "Yenabi'ul Mevedde"
s.162)
Muaviye Hz. Ali’ye sövmeleri için emir
verdi.
(Sahih-i Müslim c.2, s.360 /
Sahih-i Tirmizi c.5, s.301, Hadis No: 3808 /el-Hakim Nişaburi'nin "Müstedrek alas-Sahihayn" c.3, s.109 /Hasais en-Nisai s.48, 81 Haydariye Bas. /el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet'üt Talib" s.84,86 Haydariye Bas./İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.1, s.206, Hadis No: 271,272 / ez-Zerendi el Hanefi'nin "Nazım Dürer es-Simtayn" s.107 /Menakib-i Hüvarezmi s.59 /İbn-i Esir'in "Üsd'ül Gabe" c.1, s.134; c.4, s.25-26 /el-Askalani eş-Şafii’nin “el-İsabe fi Temyiz es-Sahabe” c.2, s.509 /
İbn-i Mezahim’in
“Vak’it Siffiyn” s.82, 92 /
İbn-i Abdu Rabbih’in “İkd’ül Ferid” c.4, s.29
/
İbn-i Ebil Hadit'in "Şerhu Nehc'ül Belağa" c.1, s.256, 361, Mısır 1. Bas. /
Sıbt İbn-i Cevzi’nin “Tezkiret’ül Havas” s.63 /
el-Emini’nin “el-Gadir” c.1,
s.257; c.3, s.200)
Muaviye mimberde Hz.Ali'ye
lanet okudu ve bütün valilerine de ona lanet okumalarını emretti.
Peygamberin zevcesi Ümmü Seleme, Muaviye'ye mektup yazarak şöyle dedi :
Siz mimberde Hz. Ali'ye ve onu seven herkese lanet ettiğiniz
için Allah ve resulüne küfrediyorsu-nuz. Ben, Allah ve Resulünün Hz.Ali'yi
sevdiğine şehadet ediyorum. Ama Muaviye onun sözlerini
dinlemedi.
(Bkz. İbn-i Abdurabbih'in "İkd'ül
Ferid" kitabı c.4, s.366)
İslam ülkelerinde
minberlerde Ali'ye (a.s) küfür edilmesine emir verdi. (Bu emir Emevi
halifelerinden Ömer b. Abdulaziz'in (99-101) dönemine kadar icra edildi).
Muaviye mümessillerinin ve içlerinde sahabelerin de bulunduğu idarecilerinin
yardımıyla, has ve seçkin Ali taraftarlarını öldürdü ve bazılarının başını
mızraklara takıp şehirlerde gezdirdi. Rastladıkları Şiilere, Ali'den (a.s) uzak
olduklarını ve ona sebbetmelerini teklif ediyorlardı. Bu tekliften çekinenler
derhal katlediliyordu.
(en-Nesaih’ül Kafiye S.58,63, 77-78) Aziz kardeşim bunları inkar edemeyeceğin gibi kabul etmeye bilirsin sadece tektraflı hüküm vermeni istemem Biz şia'larıda söz ver ve dinle ve Adaletli hükümver diğer merak ettiğin konularıda bu şekilde kanıtlamaya ve elimden gelen yardımı yaparım Allah hayırlara vesile olmasını dua ederim