Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Hz. isa nın ölümü ve ashabı kiram

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
sahabeerkam Çevrimdışı

sahabeerkam

Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. İsa'nın (a.s.) Ölümü ve Ashab-ı Kiram
“Hz.İsa’nın (a.s.) ölümü hususundaki gerçek 1300 yıldır bütün Müslüman âlimlerce bilinmiyor muydu? Yalnız siz mi bunun farkına vardınız?” diyerek bizle alay ederler. Ancak, bizimle alay edenler, Kur’an-ı Kerim’in ilk müfessirlerinin ashab-ı kiram olduğunu unutuyorlar.
Peygamberimizden sonra İslâmî inançları dünyaya ilk olarak açıklayan onlardır. Ashab ise İsa’nın ölümü konusunda bizimle hemfikirdir. Zaten Peygamber Efendimize (sav) hakaret mahiyetinde olan böyle bir düşünceye sahip çıkmalarına imkân yoktu.
Ashab-ı kiram yalnız bizimle hemfikir olmakla kalmamış, elbirliği (icma) ile kararlaştırdıkları ilk resmi beyanla Hz.İsâ’nın (a.s.) ölümünün doğruluğunu tasdik etmişlerdi. Ashab-ı kiramın ilk icmasıyla İsa’nın ölümü üzerine mühür basılmıştır.
Zira, hadis ve tarihi kitaplara göre, Peygamber Efendimiz (sav) öldüğü zaman ashabı kederden şaşkına dönmüşlerdi. Bazıları yürüyemez hale geldiler. Bir kısmının ağzından ise tek kelime çıkmıyordu. Bazıları ayrılık ızdırabına dayanamayıp birkaç gün içinde fani âleme veda etti. Hz.Ömer ise Peygamber Efendimiz’in (sav) öldüğünü kabullenemedi.
Kılıcını kınından çıkararak, kim Peygamberin öldüğünü söylerse boynunu vuracağını ilân etti. Peygamber Efendimiz’in (sav) tıpkı Hz.Musa (a.s.) gibi, aralarından geçici bir müddet için ayrıldığını söylemeye başladı. Hz.Musa (a.s.) ümmetine kırk gün sonra dönmüştü. Peygamber Efendimiz (sav) de aynı şekilde geri gelecekti. Geri döneceği zaman kendi hakkında yakışıksız söz söyleyenleri ve münafıkları öldürecek veya çarmıha gerdirecekti. Hz.Ömer (r.a.) ciddi ve kararlı idi. Sahabelerden hiçbiri onun söylediğini reddetmeye veya ona karşı gelmeye cesaret edemedi. Hatta bazıları Hz.Ömer’in ifadesinin doğruluğuna kanaat getirmişler.

Onlar da Peygamber Efendimiz’in (sav) ölmediğini düşünmeye başlamışlardı. Böylece, onların kederi sevince dönmüştü. Bu sevincin belirtileri onların yüzlerinde görülüyordu. Kederden boynu bükülmüş olanların başları tekrar dimdikti. Durumun farkına varan, ashaptan bazı basiretli ve ferasetli kişiler içlerinden birisini Hz. Ebu Bekir’i (r.a.) çağırmak için göndermişlerdi. Peygamber Efendimiz (sav) öldüğü vakit Hz.Ebu Bekir (r.a.) Medine’de bulunmuyordu. Çünkü Peygamber Efendimiz’(sav)in hastalığı iyileşmiş gibi göründüğünden, Hz Ebu Bekir’in (r.a.) gitmesine müsaade etmişti.
Hz.Ebu Bekir’e yollanan sahabe şehirden çıkıp yola koyulur koyulmaz onun gelmekte olduğunu gördü. Hz.Ebu Bekir’e yaklaşınca, kendini tutamadı, gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. Söz söylemeye lüzum yoktu. Hz.Ebu Bekir (r.a.) ne olduğunu anladı ve sahabeye “Peygamber Efendimiz (sav) öldü mü?” diye sordu. Sahabe verdiği cevapta, kederli haberi onaylamakla kalmayıp aynı zamanda Hz.Ömer’in (r.a.) “Kim Peygamber öldü derse boynunu vururum” dediğini de anlattı. Hz.Ebu Bekir (r.a.) bunu işittiğinde, hemen Peygamber Efendimiz’in (sav) mübarek naaşının yattığı yere koştu. Üzerinden örtüyü kaldırınca ölmüş olduğunu hemen anladı. Sevgili dostu ve önderinden ayrılmanın acısıyla gözleri nemlendi. Eğilip Peygamber Efendimizi (sav) alnından öptü ve: “Vallahi, sen birden fazla ölüm görmeyeceksin. Senin ölümünle insanlığın uğradığı kayıp, öteki peygamberlerin ölümü ile uğradığı kayıptan daha fazladır. Senin methedilmeye ihtiyacın yok.

Hiçbir matem, ayrılığın ızdırabını dindiremez. Senin ölümünün önüne geçmek elimizde olsa, bunu hayatlarımız pahasına yapardık” dedi.Hazret-i Ebu Bekir (r.a.) bunları söyledikten sonra Peygamber Efendimiz’in (sav) yüzünü örttü, ondan sonra Hz.Ömer’in (r.a.) sahabelere nutuk irat etmekte olduğu yere gitti. Hz.Ömer (r.a.) onlara Peygamberin ölmediğini ve sadece geçici bir müddet için ortadan kaybolduğunu söylüyordu.

Hz_Ebu Bekir (r.a.), Hz.Ömer’den bir an için sözünü kesmesini ve topluluğa hitap etmesine imkân vermesini istedi fakat Hz.Ömer (r.a.) sözünü kesmeyip konuşmasına devam etti. Hazret-i Ebu Bekir (r.a.) sahabelerden bazısına doğru döndü. Onlara Peygamber Efendimiz’in (sav) gerçekten öldüğünü söylemeye başladı.
Öteki sahabeler de Hz.Ebu Bekir’e (r.a.) doğru döndüler ve onu dinlemeye koyuldular. Bu durumda Hz.Ömer (r.a.) de dinlemeye mecbur oldu. Hz.Ebu Bekir(r.a.), Kuran-ı Kerim’den şu ayetleri okudu:
“Muhammed (sav) bir peygamberden başka bir şey değildir. Ondan önce gelen bütün peygamberler ölmüştür. Eğer o da ölürse veya öldürülürse, sizler geri mi döneceksiniz?” [1]
“Sen (Ey Muhammed) muhakkak öleceksin ve onlar (kâfirler) da muhakkak ölecekler.”[2]
Bu ayetleri okuduktan sonra sözüne devam ederek şöyle dedi: “Ey insanlar! İçinizden kim Muhammed’e (sav) tapıyorsa bilsin ki Muammed (sav) öldü. Kim Allah’a (c.c.) tapıyorsa bilsin ki Allah yaşıyor ve ölümsüzdür.” [3]
Hz.Ebu Bekir Kuran’ın ayetlerini okuyup açıklayınca ashab-ı kiram olayın mahiyetini anladı. Peygamber Efendimiz (sav) gerçekten ölmüştü. Ağlamaya başladılar. Rivayete göre, Hz. Ömer, Hz.Ebu Bekir’in okuduğu ayetlerin manasını birdenbire kavradığı vakit bu ayetler ona sanki o gün, o anda nazil olmuş gibi geldi. Bacakları artık gövdesini taşıyamaz oldu, sendeledi ve şiddetli bir keder nöbeti içinde yere yıkıldı. Peygamber Efendimiz’in (sav) ölümü üzerine sahabeler arasında neler geçtiğini anlatan bu rivayet üç önemli şeyi ispat ediyor:
(1) Peygamber Efendimiz (sav) öldükten sonra sahabelerin icma halinde yani elbirliğiyle verdikleri ilk karar Peygamber Efendimiz’den (sav) önce gelen bütün peygamberlerin öldüğü yolundaydı. Bunun istisnası yoktu. Sahabeler daha evvelki peygamberlerden bazısının ölmediğini düşünmüş olsalardı, ortaya çıkıp bu istisnalardan bahsedeceklerdi.
Hiç olmazsa Hz.İsa’nın (a.s.) 600 seneden beri gökte hayatta olduğunu ileri sürüp yukarıdaki ayet-i kerimeye dayanarak Hz.Ebu Bekir’in (r.a.) çıkardığı neticenin yanlış olduğunu beyan edeceklerdi.

(2) Sahabelerin daha önce gelen peygamberlerin ölümüne iman etmeleri şahsi görüşlerinin neticesi değildi. Onların bu görüşü Kuran-ı Kerim’e dayanmaktaydı. Eğer sahabelerin bu inancı Kuran-ı Kerim’e dayanmayıp, sadece şahsi görüşten ibaret olsaydı o zaman Hz.Ebu Bekir (r.a.) sözü geçen ayeti okuduğu vakit, ashabın: “Evet bütün peygamberlerin vefat ettiği doğrudur. Ama okuduğun ayetten çıkardığın netice yanlıştır. Çünkü bu ayetten bütün peygamberlerin vefat ettiği ispat edilemez” demeleri gerekirdi. Hz.Ebu Bekir (r.a.) okumuş olduğu ayetten geçmişte gelen bütün peygamberlerin istisnasız vefat ettiği neticesini çıkarmıştı. Bütün ashap ise çıkardığı neticeyi kabul etmekle kalmayıp, bundan bir haz ve sevinç duymuşlardı. Hatta sokak ve caddelerde dolaşırken bu ayeti dillerinden hiç düşürmüyorlardı. Bütün bunlar bu ayetten çıkarılan neticede ashabın Hz. Ebu Bekir’le aynı düşünceyi paylaştığını göstermektedir.
(3) Ashab-ı kiram (r.a.) başka peygamberlerin öldüğüne ister inanmış ister inanmamış olsun. Hz.İsa’nın (a.s.) gökte hayatta bulunduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Bütün sahih hadis ve itibarlı rivayetlerden bu mesele besbellidir. Hz.Ömer (r.a.) dahi heyecanın en şiddetli anında Peygamber Efendimiz’in (sav) öldüğünü söyleyecek olanları ölümle tehdit ederken, sadece ümmeti arasından kırk gün kaybolan Hz.Musa (a.s.) ile benzerlikten bahsetmiş fakat Hz.İsa’nın gökte berhayat olduğundan hiç söz etmemişti. Sahabeler Hz.İsa’nın (r.a.) gökte olduğu inancını taşısalardı, Hz.Ömer (r.a.), ve onun gibi düşünen sahabeler düşündüklerinin doğruluğunu ispatlamaya çalışırlardı. Hz.Musa’dan (a.s.) bahsedip, Hz.İsa’dan (r.a.) hiç söz etmemeleri, bu konuda en ufak bir fikre sahip olmadıklarını açıkça göstermektedir.

[1] Al-i İmran Suresi; Ayet 145[2] Zümer Suresi; Ayet 31[3] Buhari; Kitab-ül Menakib, Menekib-i Ebu Bekir Faslı[4] Buhari; Kitab-ül Magazi, Marad-ün Nebiy Babı
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
(156-157) Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve "Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük" demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler.
Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.(158)

ayeti kerimeler bu kadar acik ve net iken HZ .Muhammed sallallahu aleyhi vessellemin vefatini HZ.isa as goge yukseltilmesi ile karisitirip mix yapmak gercekten cok aci.....ayetleri iyi anlayalim KUR'AN her zaman icin acik ve nettir......
 
sahabeerkam Çevrimdışı

sahabeerkam

Üye
İslam-TR Üyesi
hz. isa öldürülmedi.

eceliyle öldü.

Anlamak istemeyen anlamaz.ölüm olayı dünyada diri olmamasıdır.dünyada diri olmayan ölmüştür.vefat etmiştir.

hz. isa mahşer günü hiristiyanların alehine şahid olacağı da nisa 159 ayette verildi.

son peygamber hz. Muhammed sav. efendimiz olduğu da açık.


hala ne akılla hz. isa gelecek ölmedi denilir.elinizde uydurma menkıbelerden başka ne var.

ayetler bu kadar açık olduğu halde müslümanım diyenler hiristiyan itikatını almaz .kabül etmez.

bu zihniyettir ki hiristiyanlar hz. Muhammed sav. efendimizi peygamber olarak kabül etmiyor.

siz bile hz. isa yı bekliyorsunuz diyen lere ümmet olarak cevabımız açıktır.

inşallah son peygamber geldi mahşere kadar başka bir peygamber gelmiyecektir.

gelecek diyenler kardeşim değildir.

bu böyle kesindir.

Allah c.c yar ve yardımcımız olsun
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
sahihi buharideki hadisi serife hangi ilimin ile uydurma makale diyebildigini LUTFEN YAZARMISIN IZAHLI BIR SEKILDE????
 
sahabeerkam Çevrimdışı

sahabeerkam

Üye
İslam-TR Üyesi
sahihi buharideki hadisi serife hangi ilimin ile uydurma makale diyebildigini LUTFEN YAZARMISIN IZAHLI BIR SEKILDE????

sen yazılarımda verdiğim ayetlere karşı hangi ilminle sahihi buharide verilenleri daha doğru kabül ediyorsun.latin harfleri ile yazılı kitaba ilave yapmak çok mu zordur.ya da değiştirmek.Kur'anda ilave veya eksiltme yoktur.1400 yıldır bir harfi dahi değişmemiştir.bir alimimiz gazali olabilir 5500 hadis diye

verilenden ancak 500 tanesini sahih hadis olarak değerlendirmiştir.yani 9/10 gelen hadisleri uydurma olarak değerlendirmiştir.

Allah c.c ayetlerde veriyor anlamamışsın , ben bir kul olarak sana anlatmam mümkün değildir.

gerek te yoktur.

istediği gibi anlamakta herkes özgürdür.

Allah c.c yar ve yardımcımız olsun.



 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
evvela gazaliden bahsetmiyoruz bir sahihi buhariden bahsediyoruz iki gazalideki uydurmalar ile sahihi buhari icin kotu zan yapiyorsun uc bu hadisler mutevatir hadislerdendir dort...daha ne istersinizki?????????
 
sahabeerkam Çevrimdışı

sahabeerkam

Üye
İslam-TR Üyesi
yazdıklaımla bağlantılı bir şey yazmıyorsun.farklı yerlere gidiyorsun . ayetleri yazıyorum ayetlerden konuyu açıklamaya çalışıyorum. sen yazdığının hadis olduğunu savunuyorsun.

hiç ayete ters hadis olur mu.?

ben daha sana bir cevap yazmk istmiyorum.yazdıklrım da inşallah kardeşlerimize faydalı olur.


Allah c.c yar ve yardımcımız olsun.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
senin anlaman ile alakali problemin var kardes lafi farkli yerlere tasiyan bizzat sizsiniz mahser de HZ.ISA as taniklik edecek kelimesi ile dunyaya inmesi arasinda ne alakasi var tamamen alakasiz bir konu ondan sonra kimse HZ MUHAMMED sallallahu aleyhi vessellemin son peygamber olduguna itiraz etmiyorki ne alaka o lafi sokuyorsun cumlene tamamen alakasiz anlatabildimmi ehli hadis kardesin ayet ile ilgili aciklamasini oku arapca bilgin yeter umarim anlamaya????
 
sahabeerkam Çevrimdışı

sahabeerkam

Üye
İslam-TR Üyesi
hz. Muhammed sav.efendimizin son peygamber geldiğine inanan hz. isa gelecek dermi ?

kim anlayışsız kim anlıyor fazlasını yazmaya gerek yoktur.

inşallah mahşere kadar müslümanlar hz. Muhammed sav.efendimize ümmet olmaya devam edecektir.

hz. isa hiristiyanlara tanıklık etmeyecek.alehlerinde tanıklık edecek.arada tam ters bir anlatım var.

yazdıklarını gözden geçir.

ayet açıktır.

anlayan anlar anlamayan da mahşerde anlar.

yazdığın cevabi yazıdaki yanlşlıktan dolayı cevap yazdım.

Allah c.c yar ve yardımcımız olsun.

Allah c.c hz.muhammed sav. efendimize peygamberlik görevini verdi.

görevini yaptığına sahabe şahiddir.bizde şahidiz.

siz nediye başka peygamber beklediğinizi açıklayın.?

hem son peygamberolduğuna itirazım yok diyeceksin hemde hz. isa gelecek diye ölmedi diye cevap yazacaksın.

uydurma hadisler bulup davanı savunacaksın.

Laiklerin yaptığı bu oyunu çok iyi bilyoruz.yanlış anlamasen laiksin demiyorum.Laik dine mensup din adamları müslümanların itikatını bozmakiçin türlü menkıbelerle insanları yanılttılar.

senin bu menkıbelerden de haberin yok.yazdığım halde hiçbir tepkin olmadı.

bu menkıbeler arapca yazılı olup müslümanlara hiristiyan itikatını aşılamak amaçlanmıştr.

bundada maalesef ilerlediklerini görüyoruz.

Allah c.c en doğruyu anlamayı bizlere nesip etsin.

ben bu konuda yaptığım tartışmanın karşılığında rüyada bana verilen mesajı aldım.

rabbime sonsuz şükürler olsun.

bana rüyayabağlı canlı şahidlerde nasip etti.

ben imanım kadar açık ve net inanıyorumki mahşere kadar başka peygamber gelmiyecektir.

sende inandığını yazdığına göre tartışma sona erdi.

Allah c.c yar ve yardımcımız olsun.
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
anlayan anlar anlamayan da mahşerde anlar. ALINTI

bu kadar yazi yazdin icindeki tek dogru bu yazdigin kelime anlayan anlar anlamayan da mahserde anlar..insanin basina gelebilecek en kotu sey bilmedigini bilmemektir.ALLAH celle celaluhu islah eylesin.......



 
Abu_ibrahim Çevrimdışı

Abu_ibrahim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. İsa'nın (a.s.) Ölümü ve Ashab-ı Kiram
“Hz.İsa’nın (a.s.) ölümü hususundaki gerçek 1300 yıldır bütün Müslüman âlimlerce bilinmiyor muydu? Yalnız siz mi bunun farkına vardınız?” diyerek bizle alay ederler. Ancak, bizimle alay edenler, Kur’an-ı Kerim’in ilk müfessirlerinin ashab-ı kiram olduğunu unutuyorlar.
Peygamberimizden sonra İslâmî inançları dünyaya ilk olarak açıklayan onlardır. Ashab ise İsa’nın ölümü konusunda bizimle hemfikirdir. Zaten Peygamber Efendimize (sav) hakaret mahiyetinde olan böyle bir düşünceye sahip çıkmalarına imkân yoktu.
Ashab-ı kiram yalnız bizimle hemfikir olmakla kalmamış, elbirliği (icma) ile kararlaştırdıkları ilk resmi beyanla Hz.İsâ’nın (a.s.) ölümünün doğruluğunu tasdik etmişlerdi. Ashab-ı kiramın ilk icmasıyla İsa’nın ölümü üzerine mühür basılmıştır.
Zira, hadis ve tarihi kitaplara göre, Peygamber Efendimiz (sav) öldüğü zaman ashabı kederden şaşkına dönmüşlerdi. Bazıları yürüyemez hale geldiler. Bir kısmının ağzından ise tek kelime çıkmıyordu. Bazıları ayrılık ızdırabına dayanamayıp birkaç gün içinde fani âleme veda etti. Hz.Ömer ise Peygamber Efendimiz’in (sav) öldüğünü kabullenemedi.
Kılıcını kınından çıkararak, kim Peygamberin öldüğünü söylerse boynunu vuracağını ilân etti. Peygamber Efendimiz’in (sav) tıpkı Hz.Musa (a.s.) gibi, aralarından geçici bir müddet için ayrıldığını söylemeye başladı. Hz.Musa (a.s.) ümmetine kırk gün sonra dönmüştü. Peygamber Efendimiz (sav) de aynı şekilde geri gelecekti. Geri döneceği zaman kendi hakkında yakışıksız söz söyleyenleri ve münafıkları öldürecek veya çarmıha gerdirecekti. Hz.Ömer (r.a.) ciddi ve kararlı idi. Sahabelerden hiçbiri onun söylediğini reddetmeye veya ona karşı gelmeye cesaret edemedi. Hatta bazıları Hz.Ömer’in ifadesinin doğruluğuna kanaat getirmişler.

Onlar da Peygamber Efendimiz’in (sav) ölmediğini düşünmeye başlamışlardı. Böylece, onların kederi sevince dönmüştü. Bu sevincin belirtileri onların yüzlerinde görülüyordu. Kederden boynu bükülmüş olanların başları tekrar dimdikti. Durumun farkına varan, ashaptan bazı basiretli ve ferasetli kişiler içlerinden birisini Hz. Ebu Bekir’i (r.a.) çağırmak için göndermişlerdi. Peygamber Efendimiz (sav) öldüğü vakit Hz.Ebu Bekir (r.a.) Medine’de bulunmuyordu. Çünkü Peygamber Efendimiz’(sav)in hastalığı iyileşmiş gibi göründüğünden, Hz Ebu Bekir’in (r.a.) gitmesine müsaade etmişti.
Hz.Ebu Bekir’e yollanan sahabe şehirden çıkıp yola koyulur koyulmaz onun gelmekte olduğunu gördü. Hz.Ebu Bekir’e yaklaşınca, kendini tutamadı, gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. Söz söylemeye lüzum yoktu. Hz.Ebu Bekir (r.a.) ne olduğunu anladı ve sahabeye “Peygamber Efendimiz (sav) öldü mü?” diye sordu. Sahabe verdiği cevapta, kederli haberi onaylamakla kalmayıp aynı zamanda Hz.Ömer’in (r.a.) “Kim Peygamber öldü derse boynunu vururum” dediğini de anlattı. Hz.Ebu Bekir (r.a.) bunu işittiğinde, hemen Peygamber Efendimiz’in (sav) mübarek naaşının yattığı yere koştu. Üzerinden örtüyü kaldırınca ölmüş olduğunu hemen anladı. Sevgili dostu ve önderinden ayrılmanın acısıyla gözleri nemlendi. Eğilip Peygamber Efendimizi (sav) alnından öptü ve: “Vallahi, sen birden fazla ölüm görmeyeceksin. Senin ölümünle insanlığın uğradığı kayıp, öteki peygamberlerin ölümü ile uğradığı kayıptan daha fazladır. Senin methedilmeye ihtiyacın yok.

Hiçbir matem, ayrılığın ızdırabını dindiremez. Senin ölümünün önüne geçmek elimizde olsa, bunu hayatlarımız pahasına yapardık” dedi.Hazret-i Ebu Bekir (r.a.) bunları söyledikten sonra Peygamber Efendimiz’in (sav) yüzünü örttü, ondan sonra Hz.Ömer’in (r.a.) sahabelere nutuk irat etmekte olduğu yere gitti. Hz.Ömer (r.a.) onlara Peygamberin ölmediğini ve sadece geçici bir müddet için ortadan kaybolduğunu söylüyordu.

Hz_Ebu Bekir (r.a.), Hz.Ömer’den bir an için sözünü kesmesini ve topluluğa hitap etmesine imkân vermesini istedi fakat Hz.Ömer (r.a.) sözünü kesmeyip konuşmasına devam etti. Hazret-i Ebu Bekir (r.a.) sahabelerden bazısına doğru döndü. Onlara Peygamber Efendimiz’in (sav) gerçekten öldüğünü söylemeye başladı.
Öteki sahabeler de Hz.Ebu Bekir’e (r.a.) doğru döndüler ve onu dinlemeye koyuldular. Bu durumda Hz.Ömer (r.a.) de dinlemeye mecbur oldu. Hz.Ebu Bekir(r.a.), Kuran-ı Kerim’den şu ayetleri okudu:
“Muhammed (sav) bir peygamberden başka bir şey değildir. Ondan önce gelen bütün peygamberler ölmüştür. Eğer o da ölürse veya öldürülürse, sizler geri mi döneceksiniz?” [1]
“Sen (Ey Muhammed) muhakkak öleceksin ve onlar (kâfirler) da muhakkak ölecekler.”[2]
Bu ayetleri okuduktan sonra sözüne devam ederek şöyle dedi: “Ey insanlar! İçinizden kim Muhammed’e (sav) tapıyorsa bilsin ki Muammed (sav) öldü. Kim Allah’a (c.c.) tapıyorsa bilsin ki Allah yaşıyor ve ölümsüzdür.” [3]
Hz.Ebu Bekir Kuran’ın ayetlerini okuyup açıklayınca ashab-ı kiram olayın mahiyetini anladı. Peygamber Efendimiz (sav) gerçekten ölmüştü. Ağlamaya başladılar. Rivayete göre, Hz. Ömer, Hz.Ebu Bekir’in okuduğu ayetlerin manasını birdenbire kavradığı vakit bu ayetler ona sanki o gün, o anda nazil olmuş gibi geldi. Bacakları artık gövdesini taşıyamaz oldu, sendeledi ve şiddetli bir keder nöbeti içinde yere yıkıldı. Peygamber Efendimiz’in (sav) ölümü üzerine sahabeler arasında neler geçtiğini anlatan bu rivayet üç önemli şeyi ispat ediyor:
(1) Peygamber Efendimiz (sav) öldükten sonra sahabelerin icma halinde yani elbirliğiyle verdikleri ilk karar Peygamber Efendimiz’den (sav) önce gelen bütün peygamberlerin öldüğü yolundaydı. Bunun istisnası yoktu. Sahabeler daha evvelki peygamberlerden bazısının ölmediğini düşünmüş olsalardı, ortaya çıkıp bu istisnalardan bahsedeceklerdi.
Hiç olmazsa Hz.İsa’nın (a.s.) 600 seneden beri gökte hayatta olduğunu ileri sürüp yukarıdaki ayet-i kerimeye dayanarak Hz.Ebu Bekir’in (r.a.) çıkardığı neticenin yanlış olduğunu beyan edeceklerdi.

(2) Sahabelerin daha önce gelen peygamberlerin ölümüne iman etmeleri şahsi görüşlerinin neticesi değildi. Onların bu görüşü Kuran-ı Kerim’e dayanmaktaydı. Eğer sahabelerin bu inancı Kuran-ı Kerim’e dayanmayıp, sadece şahsi görüşten ibaret olsaydı o zaman Hz.Ebu Bekir (r.a.) sözü geçen ayeti okuduğu vakit, ashabın: “Evet bütün peygamberlerin vefat ettiği doğrudur. Ama okuduğun ayetten çıkardığın netice yanlıştır. Çünkü bu ayetten bütün peygamberlerin vefat ettiği ispat edilemez” demeleri gerekirdi. Hz.Ebu Bekir (r.a.) okumuş olduğu ayetten geçmişte gelen bütün peygamberlerin istisnasız vefat ettiği neticesini çıkarmıştı. Bütün ashap ise çıkardığı neticeyi kabul etmekle kalmayıp, bundan bir haz ve sevinç duymuşlardı. Hatta sokak ve caddelerde dolaşırken bu ayeti dillerinden hiç düşürmüyorlardı. Bütün bunlar bu ayetten çıkarılan neticede ashabın Hz. Ebu Bekir’le aynı düşünceyi paylaştığını göstermektedir.
(3) Ashab-ı kiram (r.a.) başka peygamberlerin öldüğüne ister inanmış ister inanmamış olsun. Hz.İsa’nın (a.s.) gökte hayatta bulunduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Bütün sahih hadis ve itibarlı rivayetlerden bu mesele besbellidir. Hz.Ömer (r.a.) dahi heyecanın en şiddetli anında Peygamber Efendimiz’in (sav) öldüğünü söyleyecek olanları ölümle tehdit ederken, sadece ümmeti arasından kırk gün kaybolan Hz.Musa (a.s.) ile benzerlikten bahsetmiş fakat Hz.İsa’nın gökte berhayat olduğundan hiç söz etmemişti. Sahabeler Hz.İsa’nın (r.a.) gökte olduğu inancını taşısalardı, Hz.Ömer (r.a.), ve onun gibi düşünen sahabeler düşündüklerinin doğruluğunu ispatlamaya çalışırlardı. Hz.Musa’dan (a.s.) bahsedip, Hz.İsa’dan (r.a.) hiç söz etmemeleri, bu konuda en ufak bir fikre sahip olmadıklarını açıkça göstermektedir.

[1] Al-i İmran Suresi; Ayet 145[2] Zümer Suresi; Ayet 31[3] Buhari; Kitab-ül Menakib, Menekib-i Ebu Bekir Faslı[4] Buhari; Kitab-ül Magazi, Marad-ün Nebiy Babı

بسم الله الرحمن الرحيم

yukarıdaki yazı her kime aitse kitap, mütevatir sünnet ve müslümanların ittifakı ile sabit olan, dinde bilinmesi zaruri bir hakikati inkar eden bir kafirdir ve sahabeye iftira eden bir yalancıdır.

İsa Aleyhisselam’ın Diri Olarak Yükseltildiğine Dair Ayetler;

Birinci Ayet:
إِذْ قَالَ اللّهُ يَا عِيسَى إِنِّي مُتَوَفِّيكَ وَرَافِعُكَ إِلَيَّ وَمُطَهِّرُكَ مِنَ الَّذِينَ كَفَرُواْ وَجَاعِلُ الَّذِينَ اتَّبَعُوكَ فَوْقَ الَّذِينَ كَفَرُواْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأَحْكُمُ بَيْنَكُمْ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ

Allah Teala şöyle buyuruyor; “Allah buyurmuştu ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.”
Al-i İmran 55
Hafız İbn Kesir bu ayetin tefsirinde der ki ; “Müfessirler: “Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim,” ayetinin anlamı hususunda ihtilaf etmişlerdir.
Katâde radıyallahu anh ve başkaları: “Bu ayette takdim - te'hîr vardır. “Seni önce kendime yükseltip kaldıracak sonra da seni öldüreceğim” demektir dediler. Ali İbn Ebi Talha, İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan naklen dedi ki; “Seni vefat ettireceğim” kavli “seni öldüreceğim” demektir.”
Muhammed İbn İshâk dedi ki, aleyhinde söz söylenmeyen biri Vehb İbn Münebbih'den şöyle dediğini rivayet etti: “Allah Azze ve Celle, İsâaleyhisselam’ı kendine yükselttiğinde gündüz üç saat öldürmüştü.”
İbn İshâk dedi ki; “Hıristiyanlar Allah'ın İsa aleyhisselam’ı yedi saat öldürüp sonra dirilttiğini iddia ediyorlar.”
İshâk İbn Bişr, İdrîs’ten o da Vehb İbn Münebbih'ten nakleder ki; “Allah O'nu üç gün Öldürmüş, sonra diriltmiş, ondan sonra da yükseltip kaldırmıştır.
Matar el-Verrâk dedi ki “Seni dünyada vefat ettireceğim” ama bu vefat bildiğimiz ölüm değildir. Aynı şekilde İbn Cüreyc de; “Allah'ın İsa aleyhisselam’ı vefat ettirmesi, o'nu kendine yükseltip kaldırmasıdır” der.
Çoğunluk da şöyle dediler; “Burada vefat kelimesi ile kastedilen uykudur.” Nitekim Allah Teâlâ başka ayetlerde
şöyle buyurur:
وَهُوَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُم بِاللَّيْلِ
“Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan) O’dur.”
En'am, 60
اللَّهُ يَتَوَفَّى الْأَنفُسَ حِينَ مَوْتِهَا وَالَّتِي لَمْ تَمُتْ فِي مَنَامِهَا
“Allah, ölenin ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken canlarını alır.”
Zümer, 42
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de uykudan uyandığında; “Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah'a hamd olsun…” derdi.
İbn Ebi Hatem; babası – Ahmed Bin Abdurrahman – Abdullah Bin Ebi Cafer – Babası (Ebu Cafer) – er-Rebî Bin Enes – el-Hasen isnadı ile rivayet ediyor; el-Hasen; “Seni vefat ettireceğim...” ayeti hakkında şöyle dedi; “Burada anlam “Seni uyku ölümü ile vefat ettireceğim” demektir ki, Allah Teâlâ İsâ aleyhisselam’ı uykuda iken göğe kaldırmıştır.”
El-Hasen diyor ki: Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Yahudilere şöyle dedi; “Muhakkak ki İsâ ölmedi. O, kıyamet gününden önce size dönecektir.”
“Seni inkâr edenlerden arındıracağım”(Al-i İmran 55) Yani; kâfirlerin içinden, seni semâya kaldırmak suretiyle tertemiz çıkaracağım demektir…”
İbn Kesir böylece bu ayet hakkında yapılan tefsirleri sıralar, sonra da çoğunluğun bu ayette geçen “vefat” kelimesini “uyutmak” anlamında yaptıkları tefsiri tercih eder. Buna vefat ettirme fiilinin Kur’an’da uyutmak anlamında kullanıldığı iki ayeti ve uykuyu ölüm, uyanmayı diriliş olarak ifade eden hadisi delil getirmiştir. Bunu Allah Azze ve Celle’nin Nisa suresindeki şu kavli de desteklemektedir;
“Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir.”(Nisa 159) Bu ayette geçen “Ölümünden önce” kavlindeki zamir İsa aleyhisselam’a aittir. Yani; Ehli Kitaptan her biri mutlaka İsa aleyhisselam’a iman edecektir. Bu da – daha sonra açıklaması geleceği üzere - onun kıyamet gününden önce yeryüzüne indiği zaman olacaktır. O zaman bütün ehl-i Kitap ona iman edecektir. Zira o İslam’ı kabul edenlerin dışındakilere cizye koyacaktır.
Sonra İbn Kesir, İbn Ebi Hatem’den naklederek bu görüşü el-Hasen’e nispet eder. El-Hasen’den bu konuda merfu bir hadis de rivayet etmiştir.
Biz İbn Kesir ile birlikte bu ayetin anlaşılması gereken doğru anlamını görmüş olduk. Zira bu, Kuran’ın emrine sarılarak, onun manasını anlamak için müteşabih olanı muhkem olana döndürmektir. Bu ayetteki “teveffa” kelimesi için; ölüm, uyku ve bir şeyi tamamen almak gibi anlamlar ihtimal dâhilinde olduğu için müteşabihtir. Lakin Allah’a yükseltilme ifadesi muhkemdir ve “vefat” kelimesinde kastedilenin anlaşılması hususunda açıktır. Bunun, “ruhunun yükseltilmesi” veya “derecesinin yükseltilmesi” olarak yorumlanması ise ayete karşı çıkmaktır ve kelimeyi anlamından saptırmaktır!
Bu anlaşıldıysa, Allah’a yükseltilme ile birlikte “vefat” fiilinin anlamı, ölü olarak Allah’a yükselmenin anlamı olmadığı için ölüm değil, uyutmak anlamındadır.
Onun yükseltilmesi ile kastedilen, Yahudilerden arındırılması ve onların İsa aleyhisselam’ı öldürmek istediklerinde tuzaklarından korunmasıdır. “Vefat” kelimesi ölüm anlamında takdir edildiği zaman, bu arındırılma ve korunma şeklindeki müjdeleme gerçekleşmiş olmaz, aksine bu Yahudilerin maksadına yardım etmek olur. Bu da onların gerek İsa aleyhisselam’ın ölümü ile gerekse onu bizzat kendilerinin katletmeleri ile ondan kurtulmaları anlamına gelir!
Bu ayetteki “vefat” fiili öldürme anlamında tefsir edilirse o halde; “(Yahudiler) tuzak kurdular; Allah da onların tuzaklarını bozdu.”(Al-i İmran 54) ayeti nasıl anlaşılacaktır? Yahudilerin İsa aleyhisselam’ı öldürmek için kurdukları tuzaklarına Allah’ın onu onlardan önce öldürmesi uygun bir karşılık mıdır?! Yoksa onu kendisine yükseltip ahir zamanda indirmesi ve onun da kendisine tuzak kurup eza eden Yahudilerden, onlara karşı yalnız İslam üzere savaşarak, yüz çevirenlerin kanını dökerek, Müslüman olanların da kurtularak intikam alması mı daha uygundur?
İbn Kesir’in “vefat” kelimesinin tefsiri hakkında kaydettikleri içinde bunun ölüm anlamında olduğuna dair kabule layık sahih bir rivayet yoktur.
Ali Bin Ebi Talha’nın İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan yaptığı rivayette kopukluk vardır. Zira Ali Bin Ebi Talha, İbn Abbas’dan bir şey dinlememiştir. Bununla birlikte bu rivayet, İbn Abbas’tan İsa aleyhisselam’ın diri olarak semaya yükseltildiğine ve nüzul edeceğine dair nakledilen pek çok rivayete karşı direnecek güçte değildir. Şayet bu rivayet sahih kabul edilse bile, İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın burada İsa aleyhisselam’ın – Katade’nin de dediği gibi – ahir zamanda yeryüzüne indikten sonra öleceğini kastettiğini anlamamız gerekir. Malumdur ki “mutlak cem vav’ı” tertip ve peşi sıralık ifade etmez. Yahut – İbn İshak’ın Vehb Bin Münebbih’ten rivayetinde olduğu gibi – onu öldürdükten sonra diriltmiştir. Böylece bu rivayet de diğer rivayetlere uygun olur.
İbn İshak’ın Vehb Bin Münebbih’den rivayetine gelince bu bir şey ifade etmez. İbn İshak, siyer ashabından olup hadis ricalinden değildir. Vehb Bin Münebbih Yahudi iken sonra müslüman olmuştur. Malumdur ki Ehl-i Kitap’tan müslüman olanlar Kuran tefsirinde pek çok israiliyat sokmuşlardır. Vehb de; “İsa aleyhisselam göğe çıkarıldığı zaman üç saat ölmüş, sonra hayat kendisine dönmüştür” demiştir.
Nitekim İbn Hazm, İsa aleyhisselam’ın öldüğünü ve yükseltildiğini söylemiş, “Seni vefat ettireceğim ve katıma yükselteceğim”(Al-i İmran 55) kavline vakıf olmakla birlikte bunu yükselmeye muhalif görmemiştir.
Zahirîler’in her zamanki işi olduğu gibi, hayatın zıddı olan cansızlığı kelimenin zahiri olarak kabul etmiştir!
Neticede bu ayetin doğru tefsiri hakkında üç anlam geriye kalıyor;
1- Çoğunluğun görüşü; bunu İbn Kesir tercih etmiş ve el-Hasen’den rivayet etmiştir. Bu, vefat kelimesinin uyutmak anlamında olduğuna dair görüştür.
2- Katade’nin görüşü; bu, ayette takdim ve tehir olduğuna dair görüştür. Bu durumda anlam; “Seni yükselteceğim ve nüzulden sonra vefat ettireceğim” şeklinde olur.
3- İbn Cerir’in görüşü; vefat ettirmek ile kastedilen bizzat yükseltmektir. Bu durumda anlam; “Seni yeryüzünden bedenin ve ruhun ile tamamen alacağım” şeklinde olur. Bu şekilde tefsir İbn Zeyd’e nisbet edilir. Bunu İbn Kesir Matar el-Verrak’tan nakletmiştir.
Bu üç görüş , İsa aleyhisselam’ın diri olarak yükseltildiği hususunda ittifak halindedir. Biri diğerinden daha sahih ve kabule daha layıktır. En doğrusu cumhurun görüşü olan birinci görüştür. Ondan sonra Katade’ninki, ondan sonra da İbn Cerir’in görüşü gelir. Vallahu a’lem.
Devamı var...
 
Abu_ibrahim Çevrimdışı

Abu_ibrahim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
بسم الله الرحمن الرحيم

İkinci Ayet:
وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلَكِن شُبِّهَ لَهُمْ وَإِنَّ الَّذِينَ اخْتَلَفُواْ فِيهِ لَفِي شَكٍّ مِّنْهُ مَا لَهُم بِهِ مِنْ عِلْمٍ إِلاَّ اتِّبَاعَ الظَّنِّ وَمَا قَتَلُوهُ يَقِينًا بَل رَّفَعَهُ اللّهُ إِلَيْهِ وَكَانَ اللّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا
Allah Teala buyuruyor ki; “Hâlbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilakis Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.”
Nisa 157-158
Allah ehu, İsa aleyhisselam’ı astıklarını ve öldürdüklerini iddia eden Yahudileri yalanlamakta, onlara öldürdükleri kimsenin İsa aleyhisselam’a benzetildiğini haber vermekte, – ki O en doğru haberi verendir – tabilerinden veya düşmanlarından bir adamın ona benzer gösterildiğini, onların da onu İsa zannederek o adamı asıp öldürdüklerini bildirmektedir. Sonra da onların bu konuda şüphe ve şaşkınlığa düştüklerini, kesin bilgiden uzak bir zan ile, İsa aleyhisselam’ı öldürdükleri hususunda emin olmadıklarını bildirmektedir.
Onların öldürme ve asma iddialarına karşılık olarak Allah, onu kendisine yükselttiğini belirtiyor ve ayeti isimlerinden iki değerli ismi ile bitiriyor; el-Aziz (izzet sahibi) ve el-Hakim (hikmet sahibi). Bu O’nun düşmanlarını kahretmesini ve tuzaklarını bozmasını gösterir. Hikmeti ise İsa aleyhisselam’ı onlardan koruyup semaya yükselterek kurtarmasıdır. Bu ayet İsa aleyhisselam’ın diri olarak yükseltildiği hususunda gayet açıktır. Zira yükseltilmenin zikredildiği yerde onun öldürüldüğü ve asıldığı reddedilmektedir. Şayet İsa aleyhisselam yeryüzünde ölmüş ve defnedilmiş olsaydı, yükseltme ile kastedilen – inkârcıların iddia ettiği gibi - ruhunun veya derecesinin yükseltilmesi olurdu. Ama öldürme ve asma iddiası karşılığı olarak yükseltildiği zikredilmiştir. Şüphesiz öldürme ve asma iddiasının reddedilişi, onun ölmeden, diri olarak yükseltildiğine uygun düşer. Ancak şöyle derler; “Onu öldürmediler ve asmadılar. Lakin onu Allah öldürdü.”
O halde kuruntu sahipleri “Bilakis Allah onu kendisine yükseltti”(Nisa 158) ayeti ile kastedilenin ruhunun yükseltilmesi olduğunu nasıl düşünürler? Onu öldürdüklerini ve astıklarını iddia edenlere karşı ruhunun yükseltildiğini söylemek, öldürme ve asma iddiasını iptal etmez. Zira şayet onu katlettikleri varsayılsa yine ruhu Allah’a yükselecektir. Allah Azze ve Celle’nin onu kendisine yükselttiğini haber vermesi, onu bununla has kıldığını düşündürmektedir. İsa aleyhisselam’ın ruhu ve bedeni ile diri olarak yükseltilmek ile has kılınmış olması mümkündür. Zira bütün peygamberlerin – hatta müminlerin – ruhları ölümden sonra Allah’a yükselir. Bu durumda İsa aleyhisselam ile başkaları arasında bir fark olmaz ve onun buradaki hususiyeti ortaya çıkmaz.
Sonra ayet, Allah’ın izzet ve hikmetinin tecelli ettiğine şahitlik edildiğini gösteren “Allah izzet ve hikmet sahibidir” kavliyle bitiyor. Bu tecelli ancak nadir ve etkileyici bir şey olmakla tamam olur. Onun ölümünde ve ruhunun yükseltilmesinde ne gibi bir nadirlik ve etkileyicilik vardır? Biz zaten bunun bütün müminler hakkında umumi olduğunu söylüyoruz!
Bundan sonra bu konuda Selef müfessirlerinin ne dediklerine bakabiliriz;
İbn Ebi Hatem , Ahmed Bin Sinan – Ebu Muaviye – el-A’meş – el-Minhal Bin Amr – Said Bin Cübeyr – İbn Abbas radıyallahu anhum isnadıyla rivayet ediyor; İbn Abbas radıyallahu anhuma dedi ki; “Allah İsa’yı semaya yükseltmeyi dilediği zaman İsa aleyhisselam ashabının yanına çıktı. Evde havarilerden on iki kişi vardı. Yani evin bir odasından onların yanına çıktı, başından su damlıyordu. Dedi ki;
“İçinizden bana iman ettikten sonra beni on iki kere inkâr eden vardır.” Sonra da şöyle dedi;
“Hanginiz bana benzetilip yerime öldürülecek ve benimle beraber aynı derecede olacak?” yaşça küçük olanlarından bir genç kalktı, ona;
“Otur” dedi. Sonra onlara dönüp tekrar etti, yine o genç kalktı, ona;
“Otur” dedi. Sonra tekrar onlara dönüp tekrar edince o genç yine;
“Ben” dedi. Bunun üzerine;
“Evet, o sen olacaksın” dedi. O İsa aleyhisselam’a benzetildi, İsa aleyhisselam o evin penceresinden semaya yükseltildi. Yahudiler gelip benzerini götürdüler, onu öldürdüler ve astılar. İçlerinden birisi ona iman ettikten sonra on iki kere küfretti.”
İbn Kesir bu hadisi rivayet ettikten sonra dedi ki; “Bu rivayetin İbn Abbas’a kadar ulaşan isnadı sahihtir. Bunu Nesai , Ebu Kureyb – Ebu Muaviye tariki ile benzer şekilde rivayet etti. Aynı şekilde seleften birden fazla kişiden nakledildi. Orada şöyle geçer; “Onlara dedi ki; “Hanginiz bana benzeyecek ve yerime öldürülüp cennette arkadaşım olacak?”
İbn İshak dedi ki; Hıristiyan iken Müslüman olmuş biri bana şöyle dedi; “İsa aleyhisselam’a Allah’tan; “Seni kendime yükselteceğim” haberi geldiği zaman dedi ki;
“Ey Havariler topluluğu! Hanginiz benim cennette arkadaşım olmak ister? Bana benzetilip şeklime bürünerek yerime öldürülmek ister?” Sercis dedi ki;
“Ben, ey Ruhullah!” İsa aleyhisselam;
“Sen benim yerimde otur” dedi. O da oturdu. İsa aleyhisselam yükseltildi. Oraya girip (Sercis’i) yakaladılar ve astılar. O, onlara İsa aleyhisselam gibi gösterilip asılan kimse oldu.”
İbn Cerir, Mücahid’den naklediyor ; “Onlar İsa aleyhisselam’a benzeyen birini astılar. İsa aleyhisselam ise diri olarak semaya kaldırıldı.”
Üçüncü Ayet:
وَإِن مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ إِلاَّ لَيُؤْمِنَنَّ بِهِ قَبْلَ مَوْتِهِ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكُونُ عَلَيْهِمْ شَهِيدًا
Allah Teâlâ buyuruyor ki; “Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o, onlara şahit olacaktır.”
Nisa 159
İbn Cerir dedi ki; “Yorumcular bu ayetin anlamı hakkında farklı görüşler belirttiler. Bazıları “Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir.” Ayetinin anlamının “İsa aleyhisselam’ın ölümünden önce” anlamında olduğunu söyledi. Bunun açıklaması, bütün ehl-i Kitabın, o Deccal’i öldürmek üzere indiği esnada onu tasdik edecekleri, bütün milletlerin (dinlerin) İbrahim aleyhisselam’ın milleti (dini) olan Hanif İslam dininde birleşecek olmalarıdır.
Bu görüşte olanlar;
İbn Beşşar – Abdurrahman – Süfyan – Ebi Husayn – Said Bin Cübeyr – İbn Abbas isnadıyla; İbn Abbas radıyallahu anhuma “Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir” ayeti hakkında dedi ki; “Meryem oğlu İsa aleyhisselam’ın ölümünden önce demektir.”
El-Avfî , İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan aynısını nakletti.
Ebu Malik, “ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir.” Kavli hakkında; “Bu İsa aleyhisselam’ın nüzulünden sonra olacaktır. Meryem oğlu İsa aleyhisselam ölmeden önce ehli kitaptan her biri mutlaka ona iman edecektir” dedi.
Ed-Dahhak, İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın, “Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir” ayeti hakkında “Özellikle Yahudiler kastedilmiştir” dediğini nakletti.
El-Hasen el-Basrî; “Necaşi ve ashabı kastedilmiştir” dedi. Bu ikisini İbn Ebi Hatem rivayet etmiştir.
İbn Cerir , Ya’kub – Ebu Reca – el-Hasen isnadı ile rivayet ediyor; el-Hasen (el-Basri) “Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir” ayeti hakkında dedi ki; “İsa aleyhisselam’ın ölümünden önce demektir. Allaha yemin olsun şu an o Allah katında diridir. Nüzul ettiği zaman hepsi ona iman edecektir.”
İbn Kesir , İbn Cerir’in sözlerini naklettikten sonra şöyle der; “Aynısını Katade, Abdurrahman Bin Zeyd Bin Eslem ve başkaları da söyledi. Bu görüş, Allah’ın izniyle kesin delillerini açıklayacağımız üzere hak olan görüştür. Allah’a güvenir ve O’na tevekkül ederiz.
İbn Kesir, İbn Cerir’den , “Ölümünden önce” ifadesindeki zamirin İsa aleyhisselam’a değil de ehli kitaba ait olduğunu – yani ister Yahudi ister Hıristiyan olsun ehli kitaptan her bir kimse ölmeden önce mutlaka İsa aleyhisselam’a iman edecektir anlamına - söyleyenlerin görüşünü ve bu ayetin ehli kitaptan her birinin ölümlerinden önce Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e iman edeceği anlamında olduğu şeklindeki görüşü naklettikten sonra der ki;
“Sonra İbn Cerir şöyle dedi; bu görüşler içinde doğru olanı ve önceliklisi birinci görüştür. Bu da; “İsa aleyhisselam nüzul ettikten sonra ehli kitaptan, İsa aleyhisselam’ın ölümünden önce ona iman etmeyen kimse kalmayacaktır” şeklindeki görüştür. İbn Cerir’in bu sözünün doğruluğunda şüphe yoktur. Zira ayetlerin siyakından, Yahudilerin İsa aleyhisselam’ı öldürüp çarmıha germe iddialarının ve bilgisiz Hıristiyanların bunu kabullenmelerinin batıl oluşu kastedilmektedir. Allah Azze ve Celle bunun böyle olmadığını haber vermiş, onların öldürdüğü kimsenin kendilerine İsa aleyhisselam gibi gösterildiğini ve onların bunu anlayamadıklarını bildirmiştir. İsa aleyhisselam’ı kendisine yükseltmiş, onu diri bırakmıştır ve yakında Allah’ın izniyle sıralayacağımız mütevatir hadislerin de gösterdiği gibi kıyamet gününden önce nüzul edecek, sapıklık Mesih’ini öldürecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizye koyacaktır. Yani İslam dışında başka bir din kabul etmeyecek, ya İslam’ı kabul edecekler yahut kılıca razı olacaklardır. Bu ayeti Kerime işte o zaman bütün ehli kitabın iman edeceklerini, hiçbirinin tasdik etmekten geri durmayacağını haber vermektedir; “Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir”(Nisa 159). Yani; onu öldürdüklerini ve astığını iddia eden Yahudiler ile onlara muvafakat eden Hıristiyanlar, İsa aleyhisselam ölmeden önce ona iman edecekler, “Kıyamet gününde de o, onlara şahit olacaktır”(Nisa 159). Yani; semaya yükselmeden önce ve yeryüzüne nüzulden sonra onlarda gördüğü amellerine şahitlik edecektir…
…Bilakis ayette kastedilen bizim zikrettiklerimizdir. Buna göre İsa aleyhisselam’ın varlığı, gökte hayatının halen devam etmekte olduğu ve kıyamet gününden önce yeryüzüne ineceği anlaşılmaktadır. İsa aleyhisselam, haktan ve gerçekten uzak, birbirine zıt ve tenakuz içinde sözler söyleyen Yahudi ve Hıristiyanları yalanlamak için inecektir. Yahudiler tefrite, Hıristiyanlar da ifrata düşmüşlerdir. Yahudiler, ona ve annesine olan iftiralarıyla onun değerini düşürmüşler, Hıristiyanlar ise, onda olmayanı kendisine nispet ederek övgüde aşırıya kaçmışlardır. Yahudilerin aksine onlar, İsa aleyhisselam'ı peygamberlik makamından rubûbiyyet makamına yükseltmişlerdir ki, Allah Teâlâ hem onların, hem de bunların sözlerinden münezzehtir. Onların iddialarından mukaddestir. O'ndan başka ilâh yoktur…
Abdullah el-Gımarî, “İkametul Burhan Ala Nuzuli İsa Fi Ahiriz Zaman” adlı kitabında şu uyarıda bulunur; “Ölümünden önce” ibaresindeki zamirin ehli kitaba ait olma ihtimalinin zayıf oluşuna dair delilleri kaydetmemizden sonra, bu zamirin İsa aleyhisselam’dan başkasına ait olma ihtimalinin batıl oluşu ortaya çıkıyor. Zayıf ve batıl ihtimaller ise hüccet olarak tutunulacak şeyler değildir. Bu ayeti kerime İsa aleyhisselamın hayatı ve nüzulü hakkında bir nas olmaktadır.
Kelime bazen bizatihi, bazen de diğer delillerle birlikte nas olup, ilim usulünün kaideleri ile hükmetmeyen pek çoğunun düşündüğü diğer ihtimalleri ortadan kaldırmaktadır.
İsa Aleyhisselam’ın Nüzulü Hakkındaki Ayetler
Birinci Ayet:
وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلاً وَمِنَ الصَّالِحِينَ
Allah Azze ve Celle, Al-i İmran suresinde Meryem oğlu İsa aleyhisselam’ı şöyle müjdeliyor; “O, sâlihlerden olarak beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlara konuşacak.”
Al-i İmran 46
إِذْ قَالَ اللّهُ يَا عِيسى ابْنَ مَرْيَمَ اذْكُرْ نِعْمَتِي عَلَيْكَ وَعَلَى وَالِدَتِكَ إِذْ أَيَّدتُّكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلاً
Allah Azze ve Celle, Maide suresinde de İsa aleyhisselam’a hitaben şöyle buyuruyor; “Allah o zaman şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun.”
Maide 110
İbn Cerir , ilk ayetin tefsirinde; Yunus – İbn Vehb – İbn Zeyd isnadıyla rivayet ediyor; İbn Zeyd, “beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlara konuşacak.”(Al-i İmran 46) ayeti hakkında şöyle dedi; “İsa aleyhisselam onlara beşikte iken konuşmuştur ve Deccal’i öldürdüğünde yetişkin olarak konuşacaktır.”
Yine İbn Cerir , Yunus – İbn Vehb – İbn Zeyd isnadıyla rivayet ediyor; İbn Zeyd, “Seni vefat ettireceğim ve nezdime yükselteceğim”(Al-i İmran 55) ayeti hakkında dedi ki; “Seni vefat ettireceğim ifadesi; seni alacağım demektir. Vefat ettirmek ve yükseltmek tek bir fiilin ifadesidir. O Deccal’i öldürene kadar ölmeyecek, bundan sonra ölecektir.” Sonra da Allah Azze ve Celle’nin şu kavlini okudu; “O, beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlara konuşacak.”(Al-i İmran 46) sonra da şöyle dedi; “Allah onu yetişkinlikten önce yükseltmiştir. Nüzul ettiğinde yetişkin olacaktır.”
El-Huseyn Bin el-Fadl el-Becelî dedi ki; Ayette geçen; “Kehlen = yetişkin” kelimesi ile kastedilen şudur; İsa aleyhisselam’ın ahir zamanda semadan indiğinde yetişkin olur, insanlara konuşur ve Deccal’i öldürür.”
El-Huseyn Bin el-Fadl dedi ki; “Bu ayet İsa aleyhisselam’ın yeryüzüne nüzul edeceğine dair bir nastır.”
Sa’leb “ve yetişkin olarak” kavli hakkında dedi ki; “İsa aleyhisselam yeryüzüne yetişkin olarak inecektir.”
İbn Cerir’den bütün bu naklettiklerimiz, tefsir ehlinin genelinin görüşüdür. Hepsi de bu ayeti böyle tefsir etmiş, bu ayeti İsa aleyhisselam’ın nüzul edeceği hususunda delil getirmişlerdir. Bu şüphesiz doğrudur. Zira Allah Azze ve Celle’nin “ve kehlâ: ve yetişkin olarak” kavli, hikmetine dâhil olmakla birlikte, bundan önceki ilgili zarfa atfedilmiştir. Takdiri; “insanlara beşikte bebek iken konuşur ve yetişkin iken de konuşur” şeklinde olur. Doğumunun ardından bebeklik halinde konuşmuş olması mucize olduğuna göre, buna atıf olarak yetişkin halde de konuşacağının belirtilmesi aynı şekilde zorunlu olarak bunun bir mucize olduğunu ifade eder. Ancak üzerine alıntı yapılmasına delil olmaz. Zira yetişkinlik halinde konuşmak sıradan bir şeydir. Bunun haber verilmesinin özellikle mucizenin zikredildiği yerde bir anlamı olmazdı. Hatta burada kastedilen, onun yetişkin iken konuşmasının bebek iken konuşması gibi sıra dışı bir mucize olduğunu bildirmektir. Yani onun yetişkinlik çağından önce semaya yükseltileceği, sonra yeryüzüne indirilip yetişkinlik çağına kadar kalacağı, böylece insanlara yetişkinlik halinde de konuşacağı bildirilmiştir.
Nitekim Muhaddislerin ve tarihçilerin çoğunluğu İsa aleyhisselam’ın otuz üç yaşında semaya yükseltildiğini belirtmişlerdir. Sahih hadiste geçtiği üzere o, yeryüzüne indiği zaman kırk sene kalacaktır. Yirmi dört yaşında olduğu da söylendi. Bunu İbn Cerir, Ka’b el-Ahbar’a ulaşan sahih bir isnad ile rivayet etmiştir. Yeryüzünde yedi yıl kalıp bunu kırka tamamlayacağı da söylenildi. Sahih olanı birincisidir.
İkinci Ayet:

وَإِن مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ إِلاَّ لَيُؤْمِنَنَّ بِهِ قَبْلَ مَوْتِهِ وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكُونُ عَلَيْهِمْ شَهِيدًا
Allah Teâlâ buyuruyor ki; “Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o, onlara şahit olacaktır.”
Nisa 159
Bu ayet daha önce geçmiş ve İbn Cerir’den naklen, “ölümünden önce” ifadesindeki zamirin İsa aleyhisselam’a ait olduğu görüşünün en doğru görüş olduğunu belirtmiştik. İsa aleyhisselam nüzul ettiği zamanda mevcut olan ehli kitap içinde ona iman edip tasdik etmeyen kimse kalmayacaktır. Zira İsa aleyhisselam cizye koyacak, İslam’dan başka din kabul etmeyecek, bu dini kabul etmeyenlerle savaşacaktır. Bu ayetteki zamir İsa aleyhisselam’a ait olduğu için – ki sahih görüş budur – Ehli Kitap da ona iman etmek için semaya çıkamayacaklarına göre, onun nüzul edeceği şüphesiz bir gerçek olarak ortaya çıkar. Allah’ın izniyle yakında kaydedeceğimiz sahih mütevatir hadislerde açıklandığı gibi İsa aleyhisselam yeryüzüne nüzul edecektir.
Üçüncü Ayet:

وَإِنَّهُ لَعِلْمٌ لِّلسَّاعَةِ فَلَا تَمْتَرُنَّ بِهَا وَاتَّبِعُونِ هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Allah Teala buyuruyor ki; “Şüphesiz ki o, kıyametin (ne zaman kopacağının) bilgisidir. Ondan hiç şüphe etmeyin ve bana uyun; çünkü bu, dosdoğru yoldur.”
Zuhruf 61
Abdullah el-Gımarî, “İkametul Burhan Ala Nuzuli İsa Aleyhisselam Fi Ahiriz Zaman” adlı kitabında bu ayet hakkında şöyle diyor; “Yani İsa aleyhisselam kıyamet için bir alamettir. Onun nüzul edeceği şüphesiz olarak buradan anlaşılır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in tefsiri bu şekildedir.
İbn Hibban, Sahih’inde “Meryem oğlu İsa’nın Kıyamet Alameti Olarak Nüzul Edeceğinin Beyanı” diye bir başlık açmış ve şöyle rivayet etmiştir;
Muhammed Bin el-Hasen Bin el-Halil – Hişam Bin Ammar – el-Velid Bin Müslim – Şeyban Bin Abdurrahman – Asım – Ebu Rezin – Ebu Yahya Mevla İbn Afra – İbn Abbas isnadıyla;
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Şüphesiz ki o, kıyametin (ne zaman kopacağının) bilgisidir.”(Zuhruf 61) ayeti hakkında buyurdu ki;
“Meryem oğlu İsa kıyamet gününden önce nüzul eder.”
Bu isnad sahihtir, bütün ravileri güvenilirdir. Asım meşhur kıraat imamlarındandır.
İbn Abbas, Ebu Malik, el-Hasen, Mücahid, Katade, es-Süddî, ed-Dahhak, İbn Zeyd ve daha başkalarından, peygamber sallallallahu aleyhi ve sellem’in bu hadisinde gelenin aynısı rivayet edilmiştir. Bu rivayetler İbn Cerir’in Tefsir’inde muhtelif isnadlarla pek çok yoldan rivayet edilmiş olup hepsi de bu ayette kastedilenin İsa aleyhisselam’ın kıyamet gününden önce nüzul edeceği olduğunu ifade etmektedir.
Bu ayetin tefsiri, başka şekilde tefsir edilemeyecek şekilde tayin edilmiştir. Bunun delillerine gelince;
Birincisi; yukarıda geçtiği gibi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in tefsiri sahih olarak gelmiştir.
İkincisi; İsa aleyhisselam’dan bahseden ayetlerin siyakı bunu göstermektedir. Allah Teala’nın ayetlerini oku; “Meryem oğlu İsa, bir misal olarak anlatılınca senin kavmin hemen bağrışmaya başladılar. “Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa o mu?” dediler. Bunu sana ancak tartışmak için söylediler. Doğrusu onlar kavgacı bir toplumdur. O, sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur. Eğer dileseydik, içinizden, yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratırdık. Şüphesiz ki o (İsa), kıyametin (ne zaman kopacağının) bilgisidir. Ondan hiç şüphe etmeyin ve bana uyun; çünkü bu, dosdoğru yoldur.”(Zuhruf 57-61)
Ayetin akışını başka bir şekle değiştirerek konuşmak caiz değildir. İbn Cerir’in daha önce belirttiği gibi bu ancak teslim olmayı gerektiren, delaleti açık olan, açık bir ayet veya Rasul’ün açık bir haberi ile mümkün olur.
Üçüncüsü; Şayet söylenildiği gibi zamir İsa aleyhisselam’dan başkasına ait olsa, bu Kitabul Hakim’in belagatinin tenzih edilmesi gerektiği bir zayıflık olurdu.
Allame İbn Kesir , “Şüphesiz o, kıyamet için bir bilgidir”(Zuhruf 61) ayeti hakkında der ki; “Bu ayetin tefsiri hakkında daha önce İbn İshak’ın tefsiri geçmişti. Buna göre burada, kastedilen; İsa aleyhisselam’ın ölüleri diriltmesi, anadan doğma körleri, baras hastalığı olanları ve başka hastalıkları iyileştirmesi gibi mucizelerdir. Ancak bunda şüphe vardır. Bundan daha da uzak olanı, Katâde’nin el-Hasen el-Basrî ve Saîd İbn Cübeyr'den naklederek anlattığıdır ki, buna göre ayetin başındaki zamir İsa aleyhisselam'a değil Kur'ân'a aittir. Ancak sahih olan, zamirin İsa aleyhisselam'a ait olmasıdır. Zira ayetin akışında İsa aleyhisselam zikredilmektedir. Bir de bu ayette kastedilen, İsa aleyhisselam’ın kıyamet gününden önce yeryüzüne inmesidir. Nitekim Allah Teâlâ başka bir ayet-i kerime’de:
“Kitâb ehlinden hiç kimse yoktur ki; ölümünden önce ona inanacak olmasın. O da kıyamet günü aleyhlerinde şâhid olacaktır.” (Nisa, 159) buyurmaktadır. Ayrıca bu ayetin:
“Şüphesiz ki o, beklenen saat için bir işarettir” şeklindeki kıraati de bu anlamı güçlendirmektedir. Yani o, kıyametin meydana geleceğine bir işaret ve delildir.
Ebu Hureyre, İbn Abbâs, Ebul-Âliye, Ebu Mâlik, İkrime, el-Hasen, Katâde, ed-Dahhâk ve başkalarından da bu şekilde rivayet edilmiştir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den mütevâtir olarak rivayet edilen hadislere göre; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, İsa aleyhisselam’ın kıyamet gününden önce adaletli bir imam ve hakem olarak ineceğini haber vermiştir…
---- bu konuda gelen hadisler ise malum, meşhur ve mütevatirdir. ----- bunları Guraba Yayınlarından çıkan İsa Aleyhisselamın nüzulü adlı tercememde görebilirsiniz -------
İsa Aleyhisselam’ın Nüzul Edeceğine Dair Sahabe ve Tabiin’den Gelen Rivayetler;
1- İbn Ebi Şeybe, Abdullah Bin Amr radıyallahu anhuma’dan rivayet ediyor; “Meryem oğlu İsa nüzul eder, Deccal onu görünce yağın eridiği gibi erir. Deccali öldürür, Yahudiler ondan ayrılıp savaşırlar. Hatta şüphesiz taş bile; -müslümana- “Ey Allah’ın kulu işte Yahudi burada, gel onu öldür” der.”
2- İbn Asakir, İbn Mesud radıyallahu anh’den rivayet ediyor; “Şüphesiz kıyamet gününden önce Meryem oğlu Mesih çıkacaktır.”
3- Hakim , sahih kaydıyla sahabelerden bir olan Ebut Tufeyl radıyallahu anh’den rivayet ediyor; “Ben Kufe’de iken denildi ki; “Deccal çıkmıştır” Bunun üzerine Huzeyfe Bin Useyd radıyallahu anh’e gittik ve dedim ki;
“İşte Deccal çıkmış!” bana;
“Otur” dedi, oturdum. Şöyle seslenildi;
“O boyacının yalanıdır” Huzeyfe radıyallahu anh şöyle dedi;
“Şüphesiz Deccal, zamanınızda çıksa, çocuklar onu hedef yapıp taşlarlar. Lakin o, insanların noksanlaştığı, din zayıfladığı ve insanların aralarının kötü olduğu zamanda çıkacaktır. O, her pınarı geri çevirir, yeryüzü ona koyun postunun dürülmesi gibi dürülür, Medine’ye kadar gelir, onun dışındakilere galip gelir, içindekileri alıkoyar, sonra İlya dağında Müslümanlardan bir topluluğu kuşatır. İçlerinden biri onlara şöyle der; “Bu zorbayla neden Allah’a ulaşıncaya yahut galip gelinceye kadar savaşmıyor da bekliyorsunuz?” bunun üzerine sabaha onunla savaşmak üzere karar verirler. Sabahladıklarında İsa İbn Meryem aleyhisselam onlarla beraber olur, Deccal’i öldürür ve ordusunu hezimete uğratırlar.”
4- Abd Bin Humeyd, İbnul Munzir – Şehr Bin Havşeb – Muhammed Bin Ali (İbnul Hanefiyye) isnadı ile rivayet ediyor;
Muhammed Bin Ali, Allah Teala’nın; “Ehli Kitaptan hiç kimse yoktur ki ölümünden önce ona iman etmesin”(Nisa 159) ayeti hakkında şöyle dedi;
“Ehli Kitaptan her birine mutlaka melekler gelip yüzüne ve arkasına vuracaklar, sonra ona şöyle diyecekler;
“Ey Allah’ın düşmanı! Şüphesiz İsa ölmedi. O semaya kaldırıldı. Kıyametten önce inecektir.” Böylece ona iman etmeyen ne bir Yahudi ne bir Hıristiyan kalmayacaktır.”

Bu yazdıklarımı okursan belki Allah (cc) sana hidayet vere bilir.
 
sahabeerkam Çevrimdışı

sahabeerkam

Üye
İslam-TR Üyesi
istersen binlerce sayfa yaz.ben inşallah yazacağımı yazdım.

son peygamber hz.Muhammed sav. efendimdir.

o kadarrrrrrrr.

yalanlara dolanlara kapalıyız.

inşallah müslümanlardanım.hz. muhammed sav.efendimize ümmetim.başkasına ümmet olmak istiyenler serbestir.

istiyan istediğine inansın.


ayetler açık olduğu halde son peygamberi kabul ediyorum deyip sonra kıvırıp Hz.isa yı bekleyenlerle işim yoktur.



 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
bizim de hz muhammet peygamberim diyip sahih hadisine- sözüne itibar etmeyenlerle işimiz yok...
konu kilit...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt