Özellikle Siyonist İsrail devletinin Filistin'de gerçekleştirmiş olduğu insanlık dışı eylemler, bu meselenin ehemmiyetini kat kat arttırmakta ve sadece Müslümanların değil, bütün insanların siyonistler konusunda ne kadar müteyakkız bulunmaları gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır.
Bugünkü faşist ve de terörist İsrail devletini oluşturan millet, şüphesiz tarihin en eski milletlerinden birisi olan Yahudilerdir. Keza mevcut verilerin azlığından dolayı sınırlı olan bilgilerimize göre kendilerine en çok peygamber gönderilen kavim de bu Yahudi kavmidir. Fakat buna rağmen, yâni ilâhi vahyin kendilerine bu kadar sık gitmesine karşın, Allah'ın elçilerine ihanet eden, kendileriyle en çok uğraşan, hatta onlara işkence yapan, onları öldüren kavim de yine bu Yahudi kavmidir. Onun içindir ki Kur'an-ı Kerim'de Allah, "İnsanların, imân edenlere düşmanlık bakımından en şiddetlisi olarak, andolsun ki, Yahudileri ve Allah'a şirk koşanları bulacaksın" (Maide, 82) buyuruyor. Nitekim büyük zorluklarla, hatta hayatını tehlikeye atarak, istisnasız bütün erkek çocukları kesilen İsrailoğullarını Firavun'un zulmünden kurtaran Hz. Musa (a. s)'a, bu Yahudiler ihanet etmiş ve kendisi Allah'ın emri üzerine Sina Dağı (Tur-u Sina)'na çıkınca, aralarında Samiri denen birisinin hevâsına kapılarak, altından bir buzağı yapmışlar ve ona tapmaya başlamışlardır: "(Tûr'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, zinet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler. Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular. " (Araf, 148)
Tarihin seyri içerisinde, gerek peygamberlere, gerekse ümmetlerine, -hatta tüm insanlığa diyebiliriz- karşı göstermiş oldukları ihanet hareketlerinden, düşmanlıklardan ve de zulümlerinden dolayı Yahudiler girdikleri her toplum tarafından kısa zamanda teşhis edilmişler, bu kavmin fitne-fesat çetesi olduğunu anladıklarından da diyardan diyara sürülmüşlerdir.
Bugünkü faşist ve de terörist İsrail devletini oluşturan millet, şüphesiz tarihin en eski milletlerinden birisi olan Yahudilerdir. Keza mevcut verilerin azlığından dolayı sınırlı olan bilgilerimize göre kendilerine en çok peygamber gönderilen kavim de bu Yahudi kavmidir. Fakat buna rağmen, yâni ilâhi vahyin kendilerine bu kadar sık gitmesine karşın, Allah'ın elçilerine ihanet eden, kendileriyle en çok uğraşan, hatta onlara işkence yapan, onları öldüren kavim de yine bu Yahudi kavmidir. Onun içindir ki Kur'an-ı Kerim'de Allah, "İnsanların, imân edenlere düşmanlık bakımından en şiddetlisi olarak, andolsun ki, Yahudileri ve Allah'a şirk koşanları bulacaksın" (Maide, 82) buyuruyor. Nitekim büyük zorluklarla, hatta hayatını tehlikeye atarak, istisnasız bütün erkek çocukları kesilen İsrailoğullarını Firavun'un zulmünden kurtaran Hz. Musa (a. s)'a, bu Yahudiler ihanet etmiş ve kendisi Allah'ın emri üzerine Sina Dağı (Tur-u Sina)'na çıkınca, aralarında Samiri denen birisinin hevâsına kapılarak, altından bir buzağı yapmışlar ve ona tapmaya başlamışlardır: "(Tûr'a giden) Musa'nın arkasından kavmi, zinet takımlarından, böğürebilen bir buzağı heykelini (tanrı) edindiler. Görmediler mi ki o, onlarla ne konuşuyor ne de onlara yol gösteriyor? Onu (tanrı olarak) benimsediler ve zalimler oldular. " (Araf, 148)
Tarihin seyri içerisinde, gerek peygamberlere, gerekse ümmetlerine, -hatta tüm insanlığa diyebiliriz- karşı göstermiş oldukları ihanet hareketlerinden, düşmanlıklardan ve de zulümlerinden dolayı Yahudiler girdikleri her toplum tarafından kısa zamanda teşhis edilmişler, bu kavmin fitne-fesat çetesi olduğunu anladıklarından da diyardan diyara sürülmüşlerdir.