Çevrimdışı
İbn Kayyım el Cevziyye -Rahimahullah- Diyor ki: ...
Bir günlüğüne bile, müslümanlar, yıkıp yok etmeye güçleri yettikten sonra şirk ve put yerlerinin aynen bırakılmaları caiz değildir. Çünkü oralar şirk ve küfrün sembolü, kötülüklerin en büyüğüdür. Elbette güç yetiyorken öylece bırakılması caiz olmaz. Bu hüküm, kabirler üzerine yapılıp ta ALLAH dışında tapınılan bir put ve tağutlar haline gelen türbelerin de hükmüdür. Ta'zim, teberrük, nezir ve öpmek için ziyarete gidilen taşların da yok etmeye güç yetince onlardan yeryüzünde hiç bir şey bırakmak caiz değildir. Bunların pekçoğu Lat ve Uzza ve bir diğer üçüncüsü Menat yerindedir. Ya da onun yanında ve onunla birlikte en büyük şirktir.
Vallahu Mustean.
Bu putların sahiblerinden hiç birisi putun yaratıp, rızık veren, öldürüp dirilten olduğunu inanıyor değildi. Ancak putun yanında, puta yaptıkları şey bugünkü müşrik kardeşlerinin putun yanında yaptıkları şeylerden ibaret idi. Bunlar da kendilerinden öncekilerin adetlerine uyup, onların yoluna adım adım gidip aldıklarını karış karış, arşın arşın aldılar. İlmin gizlenmesi cahilliğin ortaya çıkması ile şirk ekseri insanlara baskın geldi. Ma'ruf münker, münker de ma'ruf, sünnet bid'at, bid'at da sünnet oldu. Gençler bu fikirlerle büyüdü, ihtiyarlar bunlarla ihtiyarladı. İslam'ın sancakları dürüldü. İslam garipliği arttı. Alimler azaldı. Beyinsizler galip geldi. Vaziyet bozuldu, kötülük arttı. İnsanların yaptıkları yüzünden karada ve denizde fesad ve bozgunculuk ortaya çıktı. Lakin hala Muhammed'in (sas) ümmetinden bir grup hak ile kaimdirler ve şirk ve bid'at ehline karşı ALLAH'ın onları yeryüzüne ve yeryüzündekilere varis edinceye kadar cihad edeceklerdir. O varis edenlerin en hayırlısıdır.
[İbn Kayyım - Zadu'l Me'ad, c. 3, s. 1429]
Bir günlüğüne bile, müslümanlar, yıkıp yok etmeye güçleri yettikten sonra şirk ve put yerlerinin aynen bırakılmaları caiz değildir. Çünkü oralar şirk ve küfrün sembolü, kötülüklerin en büyüğüdür. Elbette güç yetiyorken öylece bırakılması caiz olmaz. Bu hüküm, kabirler üzerine yapılıp ta ALLAH dışında tapınılan bir put ve tağutlar haline gelen türbelerin de hükmüdür. Ta'zim, teberrük, nezir ve öpmek için ziyarete gidilen taşların da yok etmeye güç yetince onlardan yeryüzünde hiç bir şey bırakmak caiz değildir. Bunların pekçoğu Lat ve Uzza ve bir diğer üçüncüsü Menat yerindedir. Ya da onun yanında ve onunla birlikte en büyük şirktir.
Vallahu Mustean.
Bu putların sahiblerinden hiç birisi putun yaratıp, rızık veren, öldürüp dirilten olduğunu inanıyor değildi. Ancak putun yanında, puta yaptıkları şey bugünkü müşrik kardeşlerinin putun yanında yaptıkları şeylerden ibaret idi. Bunlar da kendilerinden öncekilerin adetlerine uyup, onların yoluna adım adım gidip aldıklarını karış karış, arşın arşın aldılar. İlmin gizlenmesi cahilliğin ortaya çıkması ile şirk ekseri insanlara baskın geldi. Ma'ruf münker, münker de ma'ruf, sünnet bid'at, bid'at da sünnet oldu. Gençler bu fikirlerle büyüdü, ihtiyarlar bunlarla ihtiyarladı. İslam'ın sancakları dürüldü. İslam garipliği arttı. Alimler azaldı. Beyinsizler galip geldi. Vaziyet bozuldu, kötülük arttı. İnsanların yaptıkları yüzünden karada ve denizde fesad ve bozgunculuk ortaya çıktı. Lakin hala Muhammed'in (sas) ümmetinden bir grup hak ile kaimdirler ve şirk ve bid'at ehline karşı ALLAH'ın onları yeryüzüne ve yeryüzündekilere varis edinceye kadar cihad edeceklerdir. O varis edenlerin en hayırlısıdır.
[İbn Kayyım - Zadu'l Me'ad, c. 3, s. 1429]
