Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ibni Kayyım'ın Mevzu Hadisleri Tanıtırken Yaptığı Yanlış Içtihadlar;

F Çevrimdışı

ferdiosman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İbni Kayyım'ın Mevzu hadisleri tanıtırken yaptığı yanlış içtihadlar;

Hoş, hacimli ve bol bilgiye sahip olan bu kitap, "el-Menâru'1-Münîf fî's-Sahîh ve'z-Zaît’tir.

İbn Kayyim, bu kitabında, Ebu'l-Ferec İbnü'l-Cevzî (ö. 597/ 1200) 'nin "el-Mevzûât" adlı kitabını özetlemiştir. Bu özetlemeyi de, güzel bir şekilde yapmış, 1000 sayfadan daha fazla olan bu kitaptaki temel bilgileri belirli sayfalarda kapsamlı bir şekilde işle*miş ve İbnü'l-Cevzî (ö. 597/1200)'nin, "Bu konudaki uydurma hadise delalet eden kurallar, genel kaideler ve işaretler" ekse*ninde naklettiği hadisler ile ilgili konuları özetlemiştir.

İbn Kayyim, İbnü'l-Cevzî (ö.597/1200)'nin "el-Mevzûât" adlı kitabı özetlediğini, bir açıklama ve işaretle bile olsa belirtme*miştir. Fakat bu iki kitabın arası karşılaştırıldığında, bu konuyu bilen bir kimse için bu en kolay bir bakışla ortaya çıkar. Bununla birlikte bazı bölümlerde İbnü'l-Cevzî'nin bu kitabının adı vermiş, bazen de onun "el-Mevzûât"taki sözünü hiçbir dayanak göster*meksizin harfi harfine nakletmiştir.

İster Ömer b. Bedr el-Mevsılî (ö. 622/1225)'nin "el-Muğnî ani'1-Hıfz ve'1-Kîtâb, bî kavlihim: Lem yesihha şey'un fî hazâ'l-bâb" adında [2] bu kitaba yaptığı muhtasar olsun veya ister "el-Kâms adlı kitabın yazarı Fîrûzâbâdî (ö. 817/1414)'nin "Sifru's-Saâdet" adlı kitabının sonunda bu kitaba yazdığı muhtasar ol*sun, İbn Kayyim'in bu muhtasarı, "el-Mevzûât"a yapılan muhta*sarların en iyisidir. Bu iki kitabın, "el-Mevzûât"tan yaptığı alıntı, "el-Menâru'l-Münîf'in yaptığı alıntıdan kat kat daha fazladır. Fa*kat bu iki kitap ve bu iki kitabın yaptığı alıntılan eleştirme husu*sunda birçok müstakil kitaplar yazılmıştır.

İbn Kayyim'in kitabını, diğer iki kitaptan üstün tutulmasında garipsenecek bir durum yoktur. Çünkü İbn Kayyim'in hadisteki, ezberdeki, konuyla ilgili bilgileri ve ravileri bilmedeki imamlığı, çok derin ve çok güçlüdür. İşte bundan dolayıdır ki, "el-Mevzûâf'tan yaptığı alıntılar, diğer iki kitabın yaptığı alıntılara nispetle daha azdır. Bununla birlikte bu iki kitabın yazarı, sünnet araştırı*cıları için, hadisin senedine bakmaksızın uydurma hadisi tanımayı gösteren kuralları, genel kaideleri ve işaretleri kapsamlı bir şekildir belirlemede doğruyu bulamamışlardır. İbn Kayyim ise, bu tür ko*nularda doğruyu yakalamıştır.

Bu iki kitabın yazan, birçok konuda hükümlerin (Ahkâ*mın) batıl olduğunu belirtmekle yetinmişler. Dolayısıyla da bazı konularda doğruya isabet etmişler, birçok konuda ise hataya düş*müşlerdir.

İbn Kayyim'de alıntılar yapmıştır. Onun, içerisinde sahih ya*da zayıf olan hadisleri istisna etmeksizin o konuda gelen her ha*disin batıl olduğu ile ilgili verdiği hükmü bazı konularda genelleştirmiştir. Yalnız bazı konularda bazı hadisleri istisna etmiş, son*ra da bunun dışındaki hadislerin uydurma olduğuna hükmetmiş*tir. Bununla birlikte onun istisna ettiği bu tür hadisler, tam değil*dir. Çünkü istisna ettiği hadislerin dışında, batıl olduğuna dair hüküm verdiği konularda da sahih, hasen ve zayıf hadis yer al*maktadır. Kaynaklarının neler olduğu ve konuyla ilgili söz söyleyen imamların kimler olduğunu göstermek için emaneti yerine getirme ve Resulullah (s.a.v)'in sünnetini koruma mahiyetinde bunu, konuyla ilgili açıklama yaptığını yerlerde belirttim.

Hadisi geçersiz kılma ile ilgili bu hüküm, gerek bu kitabında ve gerekse de bunun dışındaki "Zâdu'I-Meâd" adlı büyük eseri gibi kitaplarında ve gerekse de diğer kitaplarında şu iki husustan biri ancak İbn Kayyim'de meydana gelmiştir:

Birincisi: Hadislerle ilgili konulardaki açıklamalarında mü*kemmel olan hafızasına dayanarak hadise hızlı bir şekilde uydur*ma hükmü vermesi. Halbuki hafıza, hafızların büyük bir kısmını yanıltmıştır.

İkincisi: Bazı durumlarda, Ukaylî (ö. 322/934) gibi kendi*sinden önce geçen kimselerin konuyla ilgile hadisi geçersiz kıldı*ğına dair görüşe dayanması. Çünkü o, bir çok konularda; o ko*nuda gelen her hadisin batıl olduğu ile ilgili verdiği hükmü genelleştirmiş, fakat verdiği bütün hükümlerde isabet edememiştir. Nitekim ileri gelen hadis hafızları, bununla ilgili gerekli uyarıda bulunmuşlardır.

İbn Kayyim'in bu kitabıyla ilgili hizmetimin ve müellifin dik*katsiz davrandığı konulardaki düzeltmelerimin, içerisinde yer alan sağlam ve anlaşılır alıntıların doğru olmasını umuyorum.




İbni Kayyım derkı;Yine hayzın en azının üç gün ve en çoğunun ise on gün olduğu ile ilgili hadis de böyle uydurmadır.

Bu konuda rivayet edilen hadislerden hiç birisi sahih değil*dir. Hatta tamamen batıldır

Şeyh Aliyyu'1-Kârî, "el-Mevzûâtu'I-Kübrâ"nın sonundaki 38. bölümde "hayzın en azının üç gün ve en çoğunun ise on gün" olduğu ile ilgili hadi*sin batıl oluşunu tenkit edip şöyle der: "Derim ki: Bu hadisin bir çok geliş yolu var. Bu hadisi; Dârekutnî, İbn Adiyy "el-Kâmil"ds, Ukaylî ile İbnü'l-Cevzî rivayet etmiştir. Hadisin geliş yolları, -zayıf olsa bile- çok olup hadis hasen derecesine çıkmaktadır. Dolayısıyla hadisin uydurma olduğu ile ilgi*li hüküm, kabul edilemez."

Allâme Aliyyu'1-Kârî, bu hadisin geliş yollarını, tahkikini de yaptığını, Fethu Bâbi'l-İnâye bi-şerhi Kitâbi'n-Nukâye, 1/202-203'de nakletmiştir. Bu kitabın baskısı, 1387/1967’de Haleb'de yapılmıştır. Bu konuda daha geniş bilgi için oraya bakabilirsiniz.


İbni Kayyım derkı;Yemeğe üfürmek, (yemeğin) bereketini giderir.

Şeyh Aiyu'1-Kârî (ö. 1014/1605), "el-Mevzûâtu'l-Kübrâ"nın sonunda 12.bölümde, müellif İbn Kayyim (ö. 751/1350)'in, bu hadise batıl hükmü vermesi ile ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır: Derim ki: İmam Ahmed, Müsned, 1/309, 357'de, Abdullah İbn Abbâs yo*luyla Peygamber (s.a.v)'in; "yemeğe ve içeceğe üfürmenin yasak olması" ile ilgili hadisi basen bir senedle rivayet etmiştir."

Abdulfettâh Ebu Gudde'de der ki: "(AIiyyu'l-Kârî'nin) bu düzeltmesine bir itiraz var. Çünkü Abdullah İbn Abbâs hadisinde, bereketi yok saymayan bir yasaklama var. Fakat Aliyyu'I-Kârî'nin (hasen senedle rivayet ettiği hadis), (konuyla ilgili olarak) Ebu Dâvud, Eşribe 20 (3728); Tirmizî, Eşribe 15 (1888); İbn Mace, Eşribe 24 (3429, 3430); Muvatta, Sıfâtu'n-Nebî 12; Dârimî, Eşribe 27 (2139)'nin (Abdullah İbn Abbâs'tan) rivayet ettiği hadisin (sahihlik yönünden olan) yararından uzaktır. Alimlerin de kabul ettiği üzere, bu kitaplar, dayanak ve rivayet açısından İmam Ahmed'in "Müsned"inden daha önceliklidir."

İbni Kayyım derkı;Yine iddiaya göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuş:

"Allah, Adem'i; gökteki uzunluğu aitmiş zira' olarak ya*rattı. İnsanlar, Adem'den bu ana kadar kısalarak geldi.”

Yine yer ile gök arası, beş yüz yıllık yol mesafesidir. Onun tavanı da böyledir.

Güneş dördüncü kat semada olup bizim ile güneş arasında (bu kadar) büyük bir mesafe olduğuna göre; uzunluğu üçbin zira' olan birisi, nasıl olurda güneşe yetişip bizzat onda balık kızartabilir?

Hiç kuşkusuz bu ve benzen hadisler, Ehl-i Kitap zındıkların; peygamberler ve ümmetieriyle alay edip onlarla dalga geçmek isteyen kimselerin uydurmalarındandır.

Tirmizî, Tefsiru Sure-i Hadîd 58 (3298); Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/370'de rivayet ettiği bu hadis, merfu' olarak Ebu Hureyre'den gelmiştir. Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447)'de, Fethu'1-Bârî, 6/210'da bu hadisi nakledip daha sonra da şöyle der: Her iki göğün arasının, beş yüz yıllık yol bir mesafe olduğu ve her göğün tavanının da böyle olduğu......" şeklindeki hadisi; Tirmizi ile Ahmed b. Hanbel, Ebu Hureyre'den merfu' olarak rivayet etmiştir." Bu hadis, delil getirme mahiyetinde ifade edilen Tirmizî ile Ahmed b. Hanbel'in şartına göre sahih yada hasendir.

İbni Kayyım derkı;Kudüs'teki kaya hakkında gelen her hadîs, yalan ve uy*durmadır


.Bu genelleme doğru değildir. Çünkü İbn Mace, Tıb 8 (3456)'da (konu ile ilgili olarak şu hadisi) rivayet etmiştir: Bize Muhammed b, Beşşâr tahdis etti. O da dedi ki: Bize Abdurrahman b. Mehdî tahdis etti. O da dedi ki: Bize Müşmaill b. İyâs tahdis etti. O da de*di ki: Bana Amr b. Süleym tahdis etti. O da dedi ki: Râfi' b. Amr el-Müzenî'nin şöyle dediğini işittim: Resulullah (s.a.v)'in şöyle buyurduğunu işittim: "Acve (adındaki Medine hurması) ile (Mescîd-i Aksa'daki) kaya, cennet*tendir." Hadisin ravisi Abdurrahman b. Mehdî dedi kî: "Ben, sahra kelimesini, şeyhimin ağzından (işitmek suretiyle) ezberledim."

Bûsîrî (ö. 840/1436), "Zevâid"de konu ile ilgili olarak şöyle der: "Hadisin senedi sahih olup ravileri ise sika kimselerdir." Îbnü'1-Esîr (ö. 606/1209) ise, "en-Nihâye"de konu ile ilgili olarak şöyle der: "(Mescid-i Aksa'daki) kaya, cennettendir. Kaya ile, Mescid-i Aksa'*daki kaya kast edilmektedir." Bu hadisi; İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/31, 65'de Abdurrahman b. Mehdî yoluyla Muşmaill b. İyâs'dan aynı lafızla rivayet etmiştir. Yine bu hadisi; Hâkim, Müstedrek, 4/120'de İmam Ahmed b. Hanbel'den naklen Abdurrahman b. Mehdî'den bu lafızla rivayet etmiştir. Bu hadisin içerisinde yer alan "(Medine'deki) acve hurması ile (Mescid-i Aksa'daki) kaya, cennettendir" ifadesinden sonra "Bize bu hadisi bu şekilde tahdis etti" İbaresi yer almaktadır. Yine Hâkim, bu hadisi, Abdussamed İbn Abdilvâris yoluyla İsmail'den, o da Amr b. Süleym'den, ......bu lafızla rivayet edip hadisin sonunda Bize bu hadîsi bu şekilde tahdis etti" ibaresi yer almaktadır. Hâkim der ki: "Bu hadis, senedi sahih bir hadistir." Zehebî'de, Hâkim'in bu görüşünü kabul etmiştir. Bu hadisin bazı rivayetlerinde ismi geçen Müşmaill ile ilgili bir şüphe var.

Ahmed b. Hanbel'in, Müsned, 3/426'da Yahya b. Saîd yoluyla Muşmaill'den......şu hadis nakledilmiştir:

(Medine'deki) acve hurması île ağaç, cennettendir." Yine Ahmed b. Hanbel'in, Müsned, 5/31'de Abdussamed yoluyla Muşmail'den......şu hadis nakledilmiştir: "(Medine'deki) acve hurması ile (Mescid-i Aksa'daki) kaya, cennettendir" yada "(Medine'deki) acve hurması ile ağaç, cennettendir." Görüldüğü üzere, (hadisin ravisi) Müşmaill (bu hadisle ilgili olarak) şüp*heye düşmüştür. İşte Muşmaill'in bu şüphesinden dolayı -İbn Mâce'nin rivayetinde- hadisin ravisi Abdurrahman b. Mehdî: "Ben, sahra (kelimesini), şeyhimin ağ*zından (işitmek suretiyle) ezberledim" demiştir. Suyûtî (ö. 911/1505)'de, el-Câmiu's-Sağîr, (H. No: 5679, 5680, 5681 ç.)'de konuyla ilgili üç farklı rivayetin arasını birleştirip bu hadisi Medine'deki) acve hurması ile (Mescid-i Aksa'daki) ka*ya, cennettendir" lafzıyla rivayet etmiş ve yine bu hadisi; İmam Ahmed'e, İbn Mâce'ye ve Hâkim'e dayandırmıştır. Münâvî (ö. 1031/1622) ise, el-Câmiu's-Sağîr'e şerh olarak yazdığı) Feyzu'1-Kadîr, 4/376-377'de ise bu konuda sus(mayi tercih etmiştir.

İbni Kayyım derkı;Yarış yapmak suretiyle mal elde etmek, ancak devede ya da atta ya da davarda ya da kuşta olur."

Bu, yalana olan Vehb b. Vehb el-Bahterî'nin uydur(duğu bir söz)dür.

Müellif İbn Kayyım, burada, Vehb b. Vehb el-Bahterî'nin, "ya da kuşta" ifadesini uydurduğunu kast etmektedir. Çünkü bu hadisin asıl, yarış yapmak suretiyle mal elde etmek, ancak devede ya da atta ya da davarda olur" şeklinde olup sahihtir. İmam Ahmed, Müsned, 2/256, 358, 425, 474'de bu hadisi bir çok şekilde riva*yet etmiştir. Yine bu hadisi; içerisinde Ebu Dâvud, Cihâd 60; Nesâî, Hayl 14; Tirmizî, Cihâd 22; İbn Mâce, Cihâd 44'ün de bulunduğu dört sünen sahibi ve Hâkim'de, "Müstedrek"de rivayet etmiştir.

Nesât ile Tirmizî söz konusu hadisin lafzını, ileri ve geri almakla rivayet etmiştir ya da kuşta" ilavesini, Gıyâs b. İbrâhîm en-Nehaî el-Kûfî'nin uydurduğu meşhur bir durumdur. Bu kişi, bu ilaveyi, sultan Mehdî için uydurmuştur. Nitekim bunu; Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, 12/323-324'de 'Gıyâs'ın Biyografisi' ile ilgili yerde ve yine İbnü'l-Cevzî, el-Mevzûât, 1/42'de; Zehebî, el-Mîzân, 3/338'de; Suyûtî, el-Leâlî'l-Masnûa, 2/470'de; İbn Arrâk'da, Tenzîhu'ş-Şerîati'l-Merfûa, 1/14'de naklettiği gibi bir çok kimse, bunu, "Mevzuat" kitaplarında zikretmiştir. Müellif İbn Kayyım'in belirttiği bu ilave, Vehb b. Vehb el-Bahterî'nin uy*durmasıdır. Bu hadis, ilavesiz bir şekilde İmam Ahmed'den nakledilmiştir. Nitekim bu ilavenin uydurma olduğunu; Hatîb el-Bağdâdî; Târîhu Bağdâd, 13/486'da "Vehb'in Biyografisi" ile ilgili yerde belirtmiştir.

İbni Kayyım derkı;Yine abdest alırken boynu mesh etme ile ilgili hadis de, batıldır.

Bu ifade, problemlidir. Çünkü Şevkânî, Neylu'I-Evtâr, 1/142'de 'Boyna Meshetme İle İlgili Bab'ta bu konudaki rivayetleri topluca getirip daha sonra da şöyle demiştir:

"Bu anlatılanların hepsi; Nevevî'nin: 'Boyna mesh etmek bid'attir ve boy*na mesh etme ile ilgili hadis de uydurmadır' şeklindeki sözünün çılgınca bir görüş olduğunu göstermektedir."

İmam Abdulhayy el-Leknevî'nin de, bu konuda şahane bir risalesi olup bu risalesine, "Tuhfetu't-Talebe fî Tahkiki Meshi'r-Rekabe" adını vermiş*tir. Üstad Leknevî, bu kitabında, abdest alırken boynu mesh etme hususunda uydurma değil de zayıf hadis olduğunu belirtmiştir. Bu konuda da*ha geniş bilgi için oraya bakabilirsiniz.

İbni Kayyım derkı;Kim bir zimmiye eziyet ederse bana eziyet etmiş olur.

Bu hadisin bu lafzına uydurma hükmünün verilmesi, problem meydana getirir. Çünkü hadisin bu manası sabittir. Hadis; Ebu Dâvud, Harâc 31-33 (3052)'de şu şekilde geçmektedir:

"Dikkatli olun! Kim bir zimmiye zulmederse yada onu(n hakkını) kısarsa veya ona gücünün yetmeyeceği bir vergi yüklerse yada gönülsüz olarak ondan bîr şey alırsa, kıyamet gününde onun hasmı benîm."

Hafız Irâkî (ö. 805/1402), "Mukadimetu İbnu's-Salâh"a yaptığı haşiyede bunu nakletmiştir.

Suyûtî (ö. 911/1505)'de, el-Leâli'1-Masnûa, 2/140-141'de bu hadisin nak*ledip devamla da der ki: "Bu hadisin senedi, ceyyiddir. Her nekadar hadi*sin senedinde, ismi bilinmeyen kimseler olsa bile, bunlar, sahabe çocuklarından oluşan bir topluluktur. Dolayısıyla hadis, tevatür derecesine ulaş*mıştır. Çünkü bu hadis; Beyhakî'nin, Sünenü'l-Kübrâ, (9/205 ç.)'de: '"Bu hadisi, sahabe çocuklarından oluşan 30 kişi rivayet etmiştir' ifadesi geç*mektedir."

Hafız Sehâvî (ö. 902/1496)'de, el-Mekâsıdu'l-Hasene, s. 392'de, Ebu Davud'un naklettiği bu hadis hakkında şöyle der: "Hadisin senedinde bir problem yok. Bu sahabe çocuklarının ismini bilmeyen kimsenin cehaleti, bu hadise zarar veremez. Sahabe çocuklarının çok olması, onların bu ha*disle ilgili cehaletlerini onarmaktadır. İşte bundan dolayıdır ki, Ebu Dâvud bu hadisle ilgili susm(ayı tercih etmiştir. Bu hadis, başka bir yolla, Beyhakî'de geçmektedir. Çünkü Beyhakî'de, 'Bu hadisi, Resulullah (s.a.v)'in sahabilerinin çocukları, kendilerine akraba olan 30 kişiden riva*yet etmiştir' ifadesi bulunmaktadır. Beyhakî, bu hadisi, söz konusu lafızla nakletmiştir. Onun naklettiği hadisin lafzı içerisinde; "Kıyamet gününde onun hasmı benîm. Resulullah (s.a.v), parmağıyla göğsüne işaret etti" ifadesi yer almaktadır. Bu hadisin şahidleri var. Bunları, bu hadis için ha*zırladığını bir cüz'de açıkladım."

Şeyhü'l-İslam İbn Teymiyye (ö. 728/1327), "Mecmûatu'r-Resâil ve'l-Mesâil" adında neşredilen ve 1341/1922'de Kahire'de Menâr matbaasında 5 cilt halinde basılan kitabında bu konuda bazı cevablara ve fetvalara yer vermiştir. Örneğin, Şeyhü'l-İslam İbn Teymiyye, Mecmûatu'r-Resâil ve'I-Mesâil, 1/228'de (konu ile ilgili olarak) şöyle der: "Halktan bazı kimsele*rin, Peygamber (s.a.v)'den; "Kim bir zimmiye eziyet ederse, bana eziyet etmiş olur" şeklinde naklettiği rivayete gelince, bu hadis, Resulullah (s.a.v) üzerine söylenmiş bir yalandır. İlim adamlarından hiçbiri, bu hadisi rivayet etmemiştir. Fakat bu konuda Ebu Dâvud, Harâc 31-33 (3050)'de Şanı yüce olan Allah, sizin, izinsiz olarak Kitap ehlinin evlerine girme*nizi helal kılmadığı gibi üzerlerinde olan vergiyi ödedikleri zaman hanım*larına saldırmanızı ve meyvelerinizi yemenizi de helal kılmadı" şeklinde İrbâd b. Sâriye yoluyla Peygamber (s.a.v)'den rivayet edilen hadis ile dikkatli olun! Kim bir zimmiye zulmederse....." şekline Safvân b. Süleym yoluyla rivayet edilen hadis yer almaktadır." Daha sonra Şeyhü'l-İslam İbn Teymiyye, Ebu Davud'un konuyla ilgili ola*rak naklettiği hadisin tamamını nakletmiştir.

Görüldüğü üzere İbn Teymiyye, burada, Kiti bir zimmiye eziyet ederse, bana eziyet etmiş olur" hadisinin batıl olduğu ile ilgili hükmü, söz konusu lafızla ilgili olduğunu açıklamaya çalışmaktadır. Yine de doğruyu en iyi bilen yüce Allah'tır.


İbni Kayyım derkı;At üstünde gelse bile, dilenci için bir hakkı vardır.

Bu hadise uydurma hükmünün verilmesi doğru değil. Çünkü bu hadisi; Ebu Dâvud, Zekât 34 (1665); İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/201'de Hüseyin b. Ali yoluyla Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: "At üstünde gelse bile dilenci için bir hakkı vardır." İmam Mâlik'te, Muvatta', Sadaka 3'de, bu hadisi, Zeyd b. Eslem'den mürsel olarak Resulullah (s.a.v)'den naklen şöyle rivayet etmektedir: “At üstünde gelse bile, dilenciye (bir şeyler) verin." Hafız Irâkî, "Mukadimetu İbnu's-Salâh"a yaptığı haşiyede bunu nakletmiştir. Suyûtî'de, el-Leâli'1-Masnûa, 2/140-141'de bu hadisi nakledip devamla da der ki: "Ebu Dâvud ile İmam Ahmed'in naklettiği hadisin isnadı ceyyiddir. Ravileri, sikadır."

Hafız Şehevî'de, el-Mekâsıdu'1-Hasene, s. 337'de, bu hadisi nakletmiş, (hadisle ilgili) bu görüşü doğrulamış ve bu hadisin kuvvetliliğini artıran bir çok şahidler getirmiştir. Suyûtî'nin "Câmiu's-Sağîr"inde geçtiğine göre; Ziyâuddin el-Makdisî'de, "el-Muhtâre"de. bu hadisi, "Sahîhayn"da olmayan hadisler içerisinde ge*tirmiştir.

(Azimâbâdî'nin) Avnu'l-Ma'bud, 2/51'de geçtiğine göre; Alâî'de konuyla ilgili olarak der ki: "Bu hadis, hasendir. Bu hadisin uydurma olduğunu söylemek caiz değildir."

Midrâsî'de, Zeylu'l-Kavli't-Müsedded, s. 68-70'de bu hadisi nakledip bu konuda 11 hadis olduğunu ve bu hadisle ilgili uydurma hükmünü geçersiz kılma konusunda sözü oldukça uzatıp daha sonra da şöyle der: "Bu hadi*sin geliş yollarının toplamı, hadis hakkındaki şüpheyi gidermektedir." Şeyh Ahmed Şâkir (ö. 1378/1958), İmam Ahmed'in "Müsned"ine yaptığı ta'ük, 3/173'de konu ile ilgili olarak der ki: "Hadisin senedi, sahihtir."

İbni Kayyım derkı;İmam Ahmed der ki:

"Çarşılarda insanların ağzında dolaşan dört hadis bulunmaktadır. Bunların, Resulullah (s.a.v)'den geldi*ğine dair bir aslı yoktur." Daha sonra İmam Ahmed, bu dört ha*disi nakletti.

Hafız Irâkî, "Mukadimetu İbnu's-Salâh"a yaptığı haşiyede bunu nakletmiştir.

Suyûtî'de, el-Leâli'1-Masnûa, 2/140'da bunu nakledip devamla da der ki: "Bu sözün, İmam Ahmed'in nakledilmesi doğru değildir. Çünkü İmam Ahmed'in, "Müsned"de rivayet ettiği hadislerin içerisinde, “At üstünde gelse bile, dilenci için bir hakkı vardır" hadisi de var." Daha sonra Suyûtî, bu hadisin geliş yollarını nakletmiştir. Daha sonra da “Kim bir zimmiye eziyet ederse,......" hadisi de böyledir. Bu hadis de, bilinen bir hadistir." Daha sonra da bu hadisin geliş yollarını nakletmiştir. Daha sonra da der Kim Mart (ayın)ın çıktığını (bana müjdelerse,) ben de ona cenneti müjdelerim" hadisi ile "Orucunuzun,.......günü" hadisine gelince, bu iki aslı yoktur."



İbni Kayyım derkı;Hayrı, merhametli kimseler ile güzel yüzlü kimselerden isteme ile ilgili hadis.

Ukaylî (ö. 322/934) der ki:

"Bu konuda Resulullah (s.a.v)’den sabit/sahih olan hiçbir şey yoktur.

Bu konuda pek çok hadis var. Nitekim müellif İbn Kayyım, bunu, daha önce 96-122 nolu hadislerde kaydetmişti. Yalnız bu hadislerin geliş yolla*rının hepsi zayıftır. Bunu, hadis hafızı olan tenkitçiler söylemiştir. Aclûnî, Keşfu'I-Hafâ', 1/176-177'de konuyla ilgili olarak der ki: "Bu ko*nuda rivayet edilen hadislerin en hasen/en iyi olanı; Temam (ö. 414/ 1023)'ın, "Fevâid"de ve daha bir çok kimsenin, merfu' olarak Abdullah İbn Abbâs'tan rivayet ettikleri şu hadistir: "Hayrı, güzel yüzlü kimselerin yanında arayın." Abdullah İbn Abbâs'a: Nice çirkin yüzlü kimse var ki ihtiyaçları (onlar) karşılar' diye soruldu. Bunun üzerine Abdullah İbn Abbâs: Güzel yüzlü, ancak (bir şey) isteme anında olur' diye cevap verdi." Hafız Sehâvî, el-Mekâsıdu'1-Hasene, s. 80-81'de bu hadisin geliş yolları*nın hepsini nakletmiş, bu geliş yollarının illetlerini açıklayıp daha sonra da şöyle der:

"Bununla birlikte hadisin metninin uydurma olduğuna dair bir hüküm ve*rilemez. Nitekim hocamız hafız İbn Hacer, buna işaret etmiştir." Kudsî'nin, İntikâdu'l-Muğnî, s. 35 adlı eserinde geçtiğine göre; Musnid b. Himmât ed-Dımeşkî (ö. 1175/1761), "et-Tenkît ve’l-İfâde"de, bu hadisin geliş yollarının tamamını ve daha önce geçen hafız İbn Hacer'in (konuyla ilgili) sözünü naklettikten sonra der ki: Derim ki; "Hadisin bütün bu geliş yollarının tamamı, hadisi, hasen dere*cesinden aşağıya indirmez. Bu da gereklidir. Hafız İrâkî (ö. 805/1402)'de, bu hadisin geliş yolları hakkında: 'Bu hadisin geliş yollarının hepsi, zayıftır. Fakat bu geliş yolları, geliş yollarının çok sayıda olduğunu güçlendirmektedir' demiştir."

Suyûtî, el-Leâli'1-Masnûa, 2/76-81'de bu hadisin geliş yollarını nakletme*de geniş davranıp daha sonra da der ki: "Bu hadis, benim tenkidime gö*re, hasensahihtir. Bu hadisin geliş yollarını da, bir cüz'de topladım." Şeyh Ahmed İbnu's-Sıddîk el-Gumârî'nin (konuyla ilgili olarak); "Bulûğu't-Tâlib mâ yercûhu min turuki hadîsi: 'Utlubû'l-Hayra inde hisâni'1-vucûh' " adında bîr cüz'ü var.

Gumârî'nin kardeşi şeyh Abdullah İbnu's-Sıddîk'de, "Mufîdun li'1-gâye" adlı eserinde konu hakkında (çeşitli sözler) söylemiştir. Abdulfettâh Ebu Gudde'de der ki: Müellif İbn Kayyim, burada, "Hayn, güzel yüzlü kimselerin yanında arayın" hadisinin, batıl olduğu doğrultusunda söz söylemiştir. Fakat Ravdatu'l-Muhibbîn, s. 123-124'de ise bu hadisin sahih olduğunun farzedilmesi yönelik ifadeler yer almaktadır.


İbni Kayyım derkı;Cömert kişi; Allah'a, insanlara ve cennete yakındır... Cimri ise ..." şeklinde bunun aksini belirten hadis de böyledir.

Dârekutnî (ö. 385/995)'de der ki:

"İşte bu hadisin bir çok geliş yolları vardır. Bunların (sıhhati) hususunda hiçbir şey tespit edilememiştir.


Bilakis bu hadis, uydurma değil zayıftır. Heysemî'nin, Mecmâu'z-Zevâid, 3/127'de geçtiğine göre, bu hadisi; Tirmizî, Birr 40 (1961)'de Ebu Hureyre'den; Taberânî'de, "el-Evsat"ta Hz. Aişe'den rivayet etmiştir. Suyûtî'nin, "Câmiu's-Sağır "inde geçtiğine göre ise, bu hadisi; Beyhakî, "Şuabu'l-İman"da Câbir'den rivayet etmiştir.

Münâvî'de, Feyzu'l-Kadîr, 4/139'da der ki: "Onlara göre, hadisin senedin*de Saîd b. Muhammed el-Verrâk var.

Zehebî'de: '(Bu kişi,) zayıftır' demiştir. Heysemî'de, buna katılmıştır.

İşte bundan dolayıdır ki, İbn Hibbân: 'Hadis, garibtir' demiştir. Beyhakî'de: 'Saîd el-Verrâk, bu hadiste, tek başına kalmış olup zayıf bir kimsedir' demiştir. İbnü'l-Cevzî'nin zannettiği üzere; bu, hadisin uydurma olduğunu gerek*tirmez." Hafız İbn Hacer'de der ki: "Bu hadis, zayıftır. Hadisin uydurma olduğuna dair hüküm sağlam değildir." Nitekim bu hususu; Sehâvî, el-Mekâsıdu'l-Hasene, s. 239'da ve Aclûnî, Keşfu'1-Hafâ', 1/450'de nakletmiştir. Bu konuda daha geniş bilgi için İbn Arrâk'ın, Tenzîhu'ş-Şerîati'l-Merfû', 2/139'a bakabilirsiniz. Dolayısıyla bu hadis, hasen olmaya daha yakındır.

İbni Kayyım derkı; Bu uydurmalardan birisi de; çarşılarda/sokaklarda ye*mek yemeyi yasaklama ile ilgili hadislerdir.

Bu (tür) hadislerin hepsi, batıldır

Hafız Heysemî, Mecmâu'z-Zevâid, 5/24'de der ki: Taberânî, (el-Kebîr, 8/249'de ç.) Ebu Ümâme yoluyla, Peygamber (s.a.v)'den çarşılarda/sokaklarda (bîr şey) yemek, çirkinliktir" şeklinde (bir ha*dis) rivayet etmiştir. Bu hadisin senedinde, Ömer b. Musa yer almaktadır. Bu kişi, zayıf bir kimsedir." Yine Sehâvî'de, el-Mekâsıdu'1-Hasene, s. 80'de, bu kişinin, zayıf bir kimse olduğunu belirtmiştir.

Suyûtî'de, el-Leâli'1-Masnûa, 2/256'da, İbnü'l-Cevzî'nin bu hadise uy*durma hükmünü vermesini eleştirerek der ki: "Derim kî: İrâkî, "Tahrîcu'l-İhyâ"da bu hadisin zayıf olduğunu kaydetmiştir."

Yine Suyûtî, "el-Câmiu's-Sağîr"de (konuyla ilgili olarak) der ki: Bu hadisi; Taberânî, (el-Kebîr, 8/249'de ç.) Ebu Ümâme'den; Hatîb'te (Târîh-u Bağdâd, 3/163, 7/283," 10/124'de) Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir." Münâvî'de, Feyzu'l-Kadîr, 3/181'de, bu hadisin, zayıf bir senedle rivayet edildiğini belirtmiştir.

İbni Kayyım derkı;Bu uydurmalardan birisi de; pirelere sövmeyi yasak*lama ile ilgili hadislerdir.

Ukaylî der ki:

"Pirelere sövme hususunda Peygamber'den (s.a.v) gelen hiçbir hadis sahih değildir."
Bu geçersiz kılma işleminde hiçbir şey yoktur. Çünkü Heysemî, Mecmâu'z-Zevâid, 8/77'de konuyla ilgili olarak Enes'in şöyle dediğini nakletmektedir: "Biz, Resulullah (s.a.v)'in yanında idik. Bu sırada bir adamı, pire soktu. Bunun üzerine o adam, pireye lanet etti. (Adamın lanet ettiğini duyan) Peygamber (s.a.v): “Pireye lanet etme! Çünkü pire, peygamberlerden birine, namaz (vakti*nin girdiğini) haber verdi” buyurdu."

"Ona sövmeyin. Çünkü o, pey*gamberlerden birini, sabah namazına uyandırdı" ifadesi hariç bu hadisi; Ebu Ya'lâ, (Müsned, 5/333, 429'da ç.) ve Bezzâr rivayet etmiştir. Taberânî'de, el-Evsat, (6/40'ta ç.) bu hadisi şu şekilde rivayet etmiştir: Resulullah (s.a.v)'in yanında pirelerden bahsedildi, Bunun üzerine Resu*lullah (s.a.v): “Pireler, namaza uyandırır' buyurdu." Taberânî'nin ravileri, güvenilir kimselerdir. Fakat Saîd İbn Beşîr hakkında zayıflık olduğu iddia edilmişse de, o da, güvenilir bir kimsedir. Bezzâr (ö. 292/904)'ın rivayet ettiği hadisin senedinde yer alan Suveyd b. İbrahim hakkında ise; Ukaylî ve bir çok hadis hafızı, onun güvenilir bir kimse olduğunu belirtmişlerdir. Taberânî ile Bezzâr'in diğer ravileri ise, sahih/sağlam kimselerdir."

Sehâvî'de, el-Mekâsıdu'1-Hasene, s. 461'de konuyla ilgili olarak der ki: "Enes (r.a)'tan şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: "Biz, Resulullah (s.a.v)'in yanında idik. Bu sırada bir adamı, pire soktu. Bunun üzerine o adam, pireye lanet etti. (Adamın lanet ettiğini duyan) Peygamber (s.a.v): “Pireye lanet etme! Çünkü pire, peygamberlerden birine, namaz (vakti*nin girdiğini) haber verdi” buyurdu."

Bu hadis; Buhârî, Edebül-Müfred s. 424'de; İmam Ahrned'de, "Müsned"de ve daha bir çok kimsenin kitabında geçmektedir. Bunlardan biri olan Taberânî'de, "Duâ"da bu hadisi rivayet etmiştir. Hocamız hafız İbn Hacer'de bu konuda bir cüz' hazırlamıştır."

İbn Hacer, bu cüz'ünü, "el-Bestu'1-Mebsûs fi Haberi'1-Burğûs" diye ad*landırmıştır. Hafız Suyûtî'nin de konuyla ilgili olarak "et-Tursûs fî Haberi'1-Burğûs" adında bir cüz'ü vardır.



Unutmamalıdırki ! Hadislerin sahih mevzu veya zayıf olduğunu belirlemek içtihadi bir eylemdir.İçtihad sahibi tutturursa 2,yanılırsa 1 sevap alır.Lakin ! Gerekli ilmi donanıma sahip olmayan kişilerin hadisler konusunda aceleci tavırları ilmi edeple pekişmemektedir.İşte bu yüzden ilmi donanıma sahip İbni Kayyım şu yanlışlarından dolayı mazur görülebilir...Ya her yerde şu hadis uydurma,bu hadis zayıf diyen kibir sahibi talebeler? Kaldıki hadlerine değilken.....
''Peygamberimizden buyuruluyorki ''dendiğinde biraz daha dikkatli olmak ilmi edebin icaplarındandır..

Peygamberimiz(sav) buyuruyor ki;Kime benden bir söz ulaşır da onu yalanlarsa o üç kişiyi yalanlamıştır:

(1)Allâh celle celâlühû’yu,
(2)Resûlü sallallâhu aleyhi ve sellem’i
(3)ve o haberi vereni.

[(Taberânî,(ra) el-Evsât ve İbnü ‘Asâkir(ra), Câbir radıyallâhu anhu’dan), Kenzü’l-Um mâl:1/209, H:1047 numaralandırma tarafımızdan]
 
Üst Ana Sayfa Alt