Esselâmu Aleyküm
Yaratılış kitabı olarak bilinen Tekvin, Eski Ahit'in ilk beş kitabını oluşturan Kutsal Kitap Tevrat'ın birinci kitabıdır.
Bu kitapta şöyle geçiyor;
(M.Ö. 2000 yılı) İbrahimin çocuğu yoktur, ve (yaşlandığı için) çocuk sahibi olmaktan ümidini kesmiştir. Allah, çadırında bulunan İbrahim'e vahiy yolu ile şöyle seslenir:
Ey İbrahim ! Şimdi göklere bak, ve saya bilirsen, gökteki yıldızları say!
İbrahim (aleyhisselam) çıkar ve yıldızlara bakar ve sonra, şöyle bir ses duyar:
Ey İbrahim ! Senin soyunda aynı şekilde çoğalacak! (Kastedilen İbrahimoğullarıdır).
Az önce anlattığım bu gerçek hikaye, Tekvin 15:5-de geçmektedir. Ve tahminen 4019 yıl önce gerçekleşmiştir.
Tekvin, yeniden anlatıyor:
(M.Ö. 1915) İbrahimin, karısı Sâre 76, İbrahim ise 85 yaşındaydı (Aralarında 9 yıl yaş farkı var). Karısı Sare (Sare ismi günümüzde Sara diye anılmaktadır. Ayrıca, bu isim Rusya da kullanılmaktadır.) İbrahime Hacer isimli bir kadını evlenmesi (karısı olması için) hediye olarak vermiştir. (Tekvinde çocuğu olmadığı için verdiği söyleniliyor. Ayrıca, yaşı bilinmemektedir. Genç olduğu tahmin ediliyor.) Sonrasında Sara ile Hacer arasında anlaşılmazlık (geçimsizlik) ortaya çıktı. Hacer, Sârenin kızgınlığından kaçtı ve üzüntü içerisinde Allaha yalvardı. Allah ona melekle bir vahiy gönderdi:
Ey Hacer! Senin soyunu o kadar çoğaltacağım ki, onu saymak (yıldızlar gibi) mümkün olmayacak! (Kastedilen, İsmailoğullarıdır).
Melek ona şunları söyledi:
Ey Hacer! İşte, bir çocuğun olacak (Peygamber olan Hz.İsmail) bir erkek çocuğu dünyaya getireceksin ve adını İsmail koyacaksın, çünkü Allah senin kederini işitti (duydu).
Bu anlattıklarımın kaynağı, Tekvin: 16: 10-11-dir.
Yeniden, Tekvinde geçiyor:
(M.Ö. 1915) Sonra Hacer, İbrahim ve Sârenin yanına döndü ve onlara meleğin söylediklerini haber verdi, çocuk doğduğundaysa, ona İsmail (Tanrı (Allah) işitir) adını koydular.
(M.Ö. 1900) (M.Ö. derken, kast Hz.İsanın doğumundan öncedir) Çocuk (İsmail) 13 yaşına girdi, İbrahim artık 100, Sâre 90 yaşındaydı (Bazı Ateist kesim, Sâre İbrahimden 9 yaş küçükse neden Sâre 90 İbrahim 100 yaşında diye bilir, bunun sebebi 1900 yılının yeni girmesi, İbrahimin 100 yaşına girmesi Sârenin ise 91 yaşına 7-9 ay kalmasıdır) Allah tekrar İbrahime (vahiy yoluyla) seslendi ve Sârenin bir erkek çocuğu dünyaya getireceğini (Hz.İsmail İbrahimin oğludur bu erkek çocuğuda İbrahimin oğludur ve kastedilen Hz.İshaktır) ve adını İsmail koymasını söyledi. İbrahim çok sevdiği İsmailin gözden düşeceğinden korktu. Ve Allaha yalvardı:
Ya Rabbim! İsmail senin katında yaşamaya devam etsin
Allah cevap verdi (vahiy yolu ile):
İsmaille ilgili söylediklerini duydum, ve üzülme, selâmım onun üzerine olsun... Ben onu büyük bir millet (İsmailoğulları) yapacağım. Fakat benim ahdim (sözüm), Sârenin bu yıl bu vakitte dünyaya getireceği İshak ile yerine gelecek. (Söz derken kastı, İshakoğullarıdır. Yani Allah demek istiyor ki, tüm peygamberler İshakoğullarındandır, Muhammed ise İsmailoğullarından. Diğer peygamberlerin dünyaya gelmesi için, onların ataları Hz.İshak dünyaya gelmelidir).
Az önce anlattığım şeylerin kaynağı: Tekvin: 17:20-1 .
Şimdi anlatacaklarımda, Tekvindendir.
Sâre İshak'ı (Allah mucizesi ile) dünyaya getirir. Hatta, onu kendisi emzirir (Burada şaşıracak ne var diye bilirsiniz, 90 yıldır çocuğu olmuyor, bu yüzden böyle şaşırtıcı). İshak sütten kesildi, ve Sâre (geçimsizlikleri yüzünden) İbrahime, Hacer gitsin artık dedi. İbrahim, İsmaili çok severdi, bu yüzden üzüldü. Allah, İbrahime Sârenin dediğini yap diye seslendi. Ve üzülmemesini, İsmailin korunanlardan olacağını söyledi.
İbrahim bir tane değil, iki tane büyük millet atası olacaktı (kastedilen İbrahimoğulları değildir, İsmailoğulları ve İshakoğullarıdır). İbrahim her şey çok güzel olacak diye düşündü, ve İbrahim ve Haceri Allaha emanet etti.
Hacer ve İsmail Bekkeye gittiler. (Nasıl gittikleri hakkında bilgi olmasa bile, alimlere göre kervanla gittiler). Bekke vadisine vardıklarında, susuzluktan kavrulmaya başladılar. Hacer çok sevdiği oğlunun ölmesinden korktu. Atalarının gelenekleri gibi, İsmail yattığı yerde Allaha yalvardı. Taşın üstüne çıktı ve yardım gelip gelmediğine baktı. Kimse yoktu, diğer taşa çıktı yine yoktu (daha yüksek bir taş). Artık Hacer çıldırmıştı. Aynı noktadan 7 kez geçti, 7-cisinde dinlemke için kayanın üstünde oturduğu sırada bir melek geldi. (Yaratılış Kitabı Olan Tekvine göre Melek şöyle dedi):
Tanrı (Allah) çocuğun sesini duydu, ve Tanrının (Allahın) meleği gökten Hacere seslendi ve şöyle dedi: Hacer seni üzen ne? Korkma, çünkü Tanrı (Allah) yatan çocuğun sesini duydu. Kalk ve çocuğu kaldır, kucağına al. Çünkü onu büyük bir millet yapacağım. Tanrı (Allah) onun gözlerini açtı ve o kaynayan bir su gördü.
Az önce anlattıklarımın kaynağı: Tekvîn, 21: 17-20
Bu anlattıklarımda Tekvîndendir.
Allah, İsmailin topuğu olduğu yerden bir su kaynağı fışkırttı. Bundan sonra vadi (Bekke), suyunun bolluğu ve güzelliği nedeniyle kervanların konak yeri oldu. Ve, kaynak Zemzem adını aldı.
(Tekvîn İbrahimin oğlu İsmailin kitabı değildir, İshakoğullarının kitabıdır. Yalnız İsmaille ilgili yinede şunları yazar):
Ve Tanrı (Allah) çocukla beraberdi. Çocuk vahşi doğanın içerisinde büyüdü, yaşadı ve bir okçu oldu.
Bu anlattıklarımın kaynağı: Tekvîn, 21: 17-20
Bu anlattıklarımdan sonra, İsmailden çok az bahseder.
Tekvîn yeniden yazmaktadır:
(M.Ö. En çok 1800 yılı) İsmail ve İshak babalarını Hebron da (El Halil de deniliyor buraya, Yahudilerin ve Filistinlilerin yaşadığı yerin ortasında, tahminen Kudüs bölgelerindedir) beraber gömdüler. Bir kaç yıl İshak sonra Esavın (Yahudiliğin Peygamberi, Hz.İbrahimin torunu) kuzeniyle, yani İsmailin kızıyla evlendi (M.Ö. 1861).
Fakat Mezmurda (Mezmurlar, yani Hz.Davudun getirdiği Kutsal Kitap Zeburda),
Ey Mihmandarların Rabbi, senin barınakların (tapınakların) ne güzeldir.
kısmında, İsmail ve annesi (Hz.Hacer) ayrıca Vadi (Bekke) ve Bol ve Güzel Sudan (Zemzem) bahsedilir,
Mübarek olanlar, gücünü senden alan, Bekke vadisinden geçip, orayı bir su kaynağı yapanların yolunda ve onları kalbinde taşıyanlardır.
Diye geçer, bunlar Zebur; 84: 5-6-da geçer.
İsmail ve Hacer Bekkeye ulaştığında İbrahimin 76+ yıldan çok ömrü vardır. Kuranda bu olaydan bahseder. (Hacc 26). Ayrıca hadiste geçer,
O (Kabe) sütten beyaz bir halde indi, fakat Ademoğlunun (Hz.Muhammed ümmeti Müminler ve ya tüm insanlar) günahları onu karattı.
Bu, Hadis: Tir. V11, 49.-da geçer.
Ayrıca Kuranda geçer,
“Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut. İnsanlar içinde Hacc’ı duyur; gerek yaya, gerekse uzak yollardan (derin vadilerden) gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler.” (Hacc, 26, 27)
Hacer, bir keresinde İbrahime nasıl yardım aradığından bahsetmiştir (M.Ö. 1886). İbrahimde, bunu hacıların yapacağı haccın gereklerinden birisi kıldı.
Daha sonra, İbrahim (çok büyük bir ihtimalle) Kenan-da (Kenan toprakları eskiden varolmuş, şimdi Kenan ismiyle anılmayan çok eski topraklardır. Antik Filistin topraklarıdır) etrafındaki geniş otlaklara, arpalara ve buğdaylara bakarak şöyle dua etti:
“Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram (Kutlu ve Korunmuş Ev’in) yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.” (İbrahim, 37)
Bu sözler, kopyala+yapıştırla yazılmamıştır. Sözler, Merhum Ebu Bekir Siraceddin (Allah ondan razı olsun)'a aittir. Parantez içindekiler ve yıl tahminleri ise bana aittir.
Yaratılış kitabı olarak bilinen Tekvin, Eski Ahit'in ilk beş kitabını oluşturan Kutsal Kitap Tevrat'ın birinci kitabıdır.
Bu kitapta şöyle geçiyor;
(M.Ö. 2000 yılı) İbrahimin çocuğu yoktur, ve (yaşlandığı için) çocuk sahibi olmaktan ümidini kesmiştir. Allah, çadırında bulunan İbrahim'e vahiy yolu ile şöyle seslenir:
Ey İbrahim ! Şimdi göklere bak, ve saya bilirsen, gökteki yıldızları say!
İbrahim (aleyhisselam) çıkar ve yıldızlara bakar ve sonra, şöyle bir ses duyar:
Ey İbrahim ! Senin soyunda aynı şekilde çoğalacak! (Kastedilen İbrahimoğullarıdır).
Az önce anlattığım bu gerçek hikaye, Tekvin 15:5-de geçmektedir. Ve tahminen 4019 yıl önce gerçekleşmiştir.
Tekvin, yeniden anlatıyor:
(M.Ö. 1915) İbrahimin, karısı Sâre 76, İbrahim ise 85 yaşındaydı (Aralarında 9 yıl yaş farkı var). Karısı Sare (Sare ismi günümüzde Sara diye anılmaktadır. Ayrıca, bu isim Rusya da kullanılmaktadır.) İbrahime Hacer isimli bir kadını evlenmesi (karısı olması için) hediye olarak vermiştir. (Tekvinde çocuğu olmadığı için verdiği söyleniliyor. Ayrıca, yaşı bilinmemektedir. Genç olduğu tahmin ediliyor.) Sonrasında Sara ile Hacer arasında anlaşılmazlık (geçimsizlik) ortaya çıktı. Hacer, Sârenin kızgınlığından kaçtı ve üzüntü içerisinde Allaha yalvardı. Allah ona melekle bir vahiy gönderdi:
Ey Hacer! Senin soyunu o kadar çoğaltacağım ki, onu saymak (yıldızlar gibi) mümkün olmayacak! (Kastedilen, İsmailoğullarıdır).
Melek ona şunları söyledi:
Ey Hacer! İşte, bir çocuğun olacak (Peygamber olan Hz.İsmail) bir erkek çocuğu dünyaya getireceksin ve adını İsmail koyacaksın, çünkü Allah senin kederini işitti (duydu).
Bu anlattıklarımın kaynağı, Tekvin: 16: 10-11-dir.
Yeniden, Tekvinde geçiyor:
(M.Ö. 1915) Sonra Hacer, İbrahim ve Sârenin yanına döndü ve onlara meleğin söylediklerini haber verdi, çocuk doğduğundaysa, ona İsmail (Tanrı (Allah) işitir) adını koydular.
(M.Ö. 1900) (M.Ö. derken, kast Hz.İsanın doğumundan öncedir) Çocuk (İsmail) 13 yaşına girdi, İbrahim artık 100, Sâre 90 yaşındaydı (Bazı Ateist kesim, Sâre İbrahimden 9 yaş küçükse neden Sâre 90 İbrahim 100 yaşında diye bilir, bunun sebebi 1900 yılının yeni girmesi, İbrahimin 100 yaşına girmesi Sârenin ise 91 yaşına 7-9 ay kalmasıdır) Allah tekrar İbrahime (vahiy yoluyla) seslendi ve Sârenin bir erkek çocuğu dünyaya getireceğini (Hz.İsmail İbrahimin oğludur bu erkek çocuğuda İbrahimin oğludur ve kastedilen Hz.İshaktır) ve adını İsmail koymasını söyledi. İbrahim çok sevdiği İsmailin gözden düşeceğinden korktu. Ve Allaha yalvardı:
Ya Rabbim! İsmail senin katında yaşamaya devam etsin
Allah cevap verdi (vahiy yolu ile):
İsmaille ilgili söylediklerini duydum, ve üzülme, selâmım onun üzerine olsun... Ben onu büyük bir millet (İsmailoğulları) yapacağım. Fakat benim ahdim (sözüm), Sârenin bu yıl bu vakitte dünyaya getireceği İshak ile yerine gelecek. (Söz derken kastı, İshakoğullarıdır. Yani Allah demek istiyor ki, tüm peygamberler İshakoğullarındandır, Muhammed ise İsmailoğullarından. Diğer peygamberlerin dünyaya gelmesi için, onların ataları Hz.İshak dünyaya gelmelidir).
Az önce anlattığım şeylerin kaynağı: Tekvin: 17:20-1 .
Şimdi anlatacaklarımda, Tekvindendir.
Sâre İshak'ı (Allah mucizesi ile) dünyaya getirir. Hatta, onu kendisi emzirir (Burada şaşıracak ne var diye bilirsiniz, 90 yıldır çocuğu olmuyor, bu yüzden böyle şaşırtıcı). İshak sütten kesildi, ve Sâre (geçimsizlikleri yüzünden) İbrahime, Hacer gitsin artık dedi. İbrahim, İsmaili çok severdi, bu yüzden üzüldü. Allah, İbrahime Sârenin dediğini yap diye seslendi. Ve üzülmemesini, İsmailin korunanlardan olacağını söyledi.
İbrahim bir tane değil, iki tane büyük millet atası olacaktı (kastedilen İbrahimoğulları değildir, İsmailoğulları ve İshakoğullarıdır). İbrahim her şey çok güzel olacak diye düşündü, ve İbrahim ve Haceri Allaha emanet etti.
Hacer ve İsmail Bekkeye gittiler. (Nasıl gittikleri hakkında bilgi olmasa bile, alimlere göre kervanla gittiler). Bekke vadisine vardıklarında, susuzluktan kavrulmaya başladılar. Hacer çok sevdiği oğlunun ölmesinden korktu. Atalarının gelenekleri gibi, İsmail yattığı yerde Allaha yalvardı. Taşın üstüne çıktı ve yardım gelip gelmediğine baktı. Kimse yoktu, diğer taşa çıktı yine yoktu (daha yüksek bir taş). Artık Hacer çıldırmıştı. Aynı noktadan 7 kez geçti, 7-cisinde dinlemke için kayanın üstünde oturduğu sırada bir melek geldi. (Yaratılış Kitabı Olan Tekvine göre Melek şöyle dedi):
Tanrı (Allah) çocuğun sesini duydu, ve Tanrının (Allahın) meleği gökten Hacere seslendi ve şöyle dedi: Hacer seni üzen ne? Korkma, çünkü Tanrı (Allah) yatan çocuğun sesini duydu. Kalk ve çocuğu kaldır, kucağına al. Çünkü onu büyük bir millet yapacağım. Tanrı (Allah) onun gözlerini açtı ve o kaynayan bir su gördü.
Az önce anlattıklarımın kaynağı: Tekvîn, 21: 17-20
Bu anlattıklarımda Tekvîndendir.
Allah, İsmailin topuğu olduğu yerden bir su kaynağı fışkırttı. Bundan sonra vadi (Bekke), suyunun bolluğu ve güzelliği nedeniyle kervanların konak yeri oldu. Ve, kaynak Zemzem adını aldı.
(Tekvîn İbrahimin oğlu İsmailin kitabı değildir, İshakoğullarının kitabıdır. Yalnız İsmaille ilgili yinede şunları yazar):
Ve Tanrı (Allah) çocukla beraberdi. Çocuk vahşi doğanın içerisinde büyüdü, yaşadı ve bir okçu oldu.
Bu anlattıklarımın kaynağı: Tekvîn, 21: 17-20
Bu anlattıklarımdan sonra, İsmailden çok az bahseder.
Tekvîn yeniden yazmaktadır:
(M.Ö. En çok 1800 yılı) İsmail ve İshak babalarını Hebron da (El Halil de deniliyor buraya, Yahudilerin ve Filistinlilerin yaşadığı yerin ortasında, tahminen Kudüs bölgelerindedir) beraber gömdüler. Bir kaç yıl İshak sonra Esavın (Yahudiliğin Peygamberi, Hz.İbrahimin torunu) kuzeniyle, yani İsmailin kızıyla evlendi (M.Ö. 1861).
Fakat Mezmurda (Mezmurlar, yani Hz.Davudun getirdiği Kutsal Kitap Zeburda),
Ey Mihmandarların Rabbi, senin barınakların (tapınakların) ne güzeldir.
kısmında, İsmail ve annesi (Hz.Hacer) ayrıca Vadi (Bekke) ve Bol ve Güzel Sudan (Zemzem) bahsedilir,
Mübarek olanlar, gücünü senden alan, Bekke vadisinden geçip, orayı bir su kaynağı yapanların yolunda ve onları kalbinde taşıyanlardır.
Diye geçer, bunlar Zebur; 84: 5-6-da geçer.
İsmail ve Hacer Bekkeye ulaştığında İbrahimin 76+ yıldan çok ömrü vardır. Kuranda bu olaydan bahseder. (Hacc 26). Ayrıca hadiste geçer,
O (Kabe) sütten beyaz bir halde indi, fakat Ademoğlunun (Hz.Muhammed ümmeti Müminler ve ya tüm insanlar) günahları onu karattı.
Bu, Hadis: Tir. V11, 49.-da geçer.
Ayrıca Kuranda geçer,
“Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut. İnsanlar içinde Hacc’ı duyur; gerek yaya, gerekse uzak yollardan (derin vadilerden) gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler.” (Hacc, 26, 27)
Hacer, bir keresinde İbrahime nasıl yardım aradığından bahsetmiştir (M.Ö. 1886). İbrahimde, bunu hacıların yapacağı haccın gereklerinden birisi kıldı.
Daha sonra, İbrahim (çok büyük bir ihtimalle) Kenan-da (Kenan toprakları eskiden varolmuş, şimdi Kenan ismiyle anılmayan çok eski topraklardır. Antik Filistin topraklarıdır) etrafındaki geniş otlaklara, arpalara ve buğdaylara bakarak şöyle dua etti:
“Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram (Kutlu ve Korunmuş Ev’in) yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.” (İbrahim, 37)
Bu sözler, kopyala+yapıştırla yazılmamıştır. Sözler, Merhum Ebu Bekir Siraceddin (Allah ondan razı olsun)'a aittir. Parantez içindekiler ve yıl tahminleri ise bana aittir.