Çözüldü İçinde Mezar Bulunan Mescidlerde Namaz Kılınır mı?

aytekinblack Çevrimdışı

aytekinblack

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Selamün aleyküm
İçinde mezar bulunan mescidlerde namaz kılınmaz olduğunu biliyoruz, peki peygamber efendimizin kabri sonradam henişletilmesi ile mescid i nebinin içinde kalmıştır burda namaz kılınıyor bunun hükmü nedir?
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah;

Türbe, namaz kılınan yerden/mescidden ayrı bir alanda ise namaz kılınmasında bir beis yoktur. Eğer türbe, namaz kılınacak mescidin/odanın içerisinde ise böyle bir yerde (türbeyi meşrulaştırmamak) namaz kılmaktan sakınılmalıdır. Namaz kılınacak olsa her ne kadar sahih olsa da, yapılan fiil mekruhtur.


Ebu Saîd el-Hudri (Radiyallahu Anh); Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
Mezarlık ve hamam hariç yeryüzünün tamamı mesciddir’ buyurdu.”
(Ahmed (11788); Ebu Davud (492); Tirmizi (317); Darimi (1/323); İbni Mace (745); İbni Huzeyme (792); İbni Hibban (1699); Ebu Yaala (1350); Hakim (1/251); Begavi (506); Albânî (1/320 İrva)

Aişe (Radıyallahu anha) ve İbni Abbas (Radiyallahu Anh) şöyle dediler:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefatı ile neticelenen hastalığında yanında bulunan bir hamisayı sık sık yüzüne örter dururdu. Hamisa kendisine sıkıntı verdikçe yüzünü açardı. İşte bu halde iken:
Allah, Yahudi ve Hristiyanlara lanet etsin. Çünkü onlar nebilerinin kabirlerini birer mescid edindiler’ buyurdu.
Aişe (Radiyallahu Anh): Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu sözleriyle onların fiillerinden ummetini sakındırıyordu dedi.”
(Buhari (534); Muslim (531/22); Ebu Avane (1(399); Nesei (702); Beyhaki (4/80); Ahmed (1/2186/34)


***

Mescid-i Nebevi'de 1400 senedir namaz kılınmaktadır.
Rasulullah (s.a.v.)ın vefat etmesiyle mescide bitişik olan evinin odasına defnedildi. Mescid-i Nebevi'nin ilk inşasında mescidin doğu duvarına bitişik Muhammed ve ailesi için iki oda (Hucre-i Saadet) yaptırıldı. Bu odaların sayısı daha sonra dokuza kadar yükseldi. Daha sonra Muhammed (s.a.v.), Ebu Bekir ve Ömer (r.anhuma) buraya defnedilmiştir.

Rasûlullah (
sallallâhu aleyhi ve sellem) kabirlerin mescid haline getirilmesini yasaklamıştır. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) ölümüne yol açan hastalığı sırasında şöyle buyurmuştur:
Allah’ın laneti peygamberlerinin kabirlerini birer mescid edinen Yahudi ve Hıristiyanların üzerlerine olsun!
Âişe (
radiyallâhu anhâ) şöyle demiştir:
Eğer mescid edinilme endişesi olmasaydı,(Rasûlullah’ın)kabri açıkta bırakılırdı. Ancak (kabrinin) mescid edinilmesinden endişe edilmektedir.”
(Buhârî, No: 1330 ; Muslim, No: 529)

Âişe radiyallâhu anhâ şöyle demektedir:
“Ummu Habîbe ve Ummu Seleme, Nebî (
sallallâhu aleyhi ve sellem)’e, Habeşistan’da gördükleri bir kiliseden ve içindeki resimlerden söz ederler. Bunun üzerine Nebî (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:
Onlar, aralarında sâlih bir kimse öldüğünde kabri üzerine bir mescid inşa eder ve içine o (gördüğünüz) sûretleri resmederler. Onlar Allah katında yaratılmışların en şerlileridir.
(Buhârî, No: 427 , 434, 1341 ; Muslim, No: 528)

Peygamber´in (s.a.v.) özelliklerinden biri de, O'nun vefat ettiği yere defnedilmesidir.

Beyhakî ile îbni Sa´d´ın îbni Abbas´tan rivayetleri de şöyledir: "Peygamber'in (s.a.v.) vefatından sonra, nereye defnedileceği hususunda ihtilâfa düşüldü... Bâzıları: "O´nu, Mescid´e defnedelim!" dediler.
Bâzıları: "Medine Kabristanına defnedelim!" dedi.
Ebû Bekir de: "Ben, Peygamber´in (s.a.v.) kendisinden duydum! O, bu hususta şöyle buyurmuştu:
"
Hiç bir peygamber, vefat ettiği yerden başka bir yere defnedilmemiştir!"
İşte Ebû Bekir´in bu sözü üzerine Peygamberimiz´in üzerinde vefat ettiği yatak kaldırıldı, bu yatağın serildiği yere O´nun kabri kazıldı ve O buraya defnedildi."

(Bu rivayetin, mevsûl ve mursel başka tarikleri de bulunmaktadır.)
Ebû Bekr'in bu hadisi rivayet etmesiyle de, vâki´ ihtilaf sona ermiştir. Zaten Peygamberimiz´in ashabı hep böyle idiler. Bazı meselelerde ihtilaf ve İçtihat ederler. Peygamberimiz´in bir hadisi nakledilince de, işi o noktaya bağlıyarak ihtilafı sona erdirirlerdi.

Îbni Sa´d, Hâkim ve Beyhakî, Aişe´den (r.anha) nakleder. O şöyle demiştir:
"Ben rü´yâmda üç Ay görmüştüm... Bu üç Ay, semâdan kucağıma düştü... Babam Ebû Bekir´e bu rüyamın tâbirini sordum.
O da dedi ki: "Yeryüzünün en hayırlı üç insanı senin odana defnedilecektir."
Peygamber (s.a.v.) vefat ettikten sonra benim odama defnedildi.
Babam da bana dedi ki: "Ey Aişe, işte senin rüyanda gördüğün üç Ay´dan birincisi ve en hayırlısı! Senin odana defnedilmiş bulunmaktadır."


Îbni Sa´d, îbni Abbas´ın şöyle dediğini nakleder: "Peygamber (s.a.v.), kabrine defnedilmezden ve konulmazdan önce, altına kırmızı renkli bir kadife serildi. Sonra bunun üzerine konuldu."
İşte îbni Abbas´ın bu rivâyetiyle ilgili olarak Vekî´ der ki: "Bu, sâdece Peygamberimiz'e hâs idi. O´nun bir özelliği idi."

(Bu hadîsi, Vekî´in bu sözü olmaksızın Muslim dahî rivayet etmiştir.)

Ez cumle; Mescid-i Nebevi'de namaz kılmak câiz olmakla beraber, Ravza-i Mutahhara denilen Mescid-i Nebevi'deki alan (10x20=200 m2) içeriside namaz kılınması teşvik edilmiştir.
Allah Rasulu (s.a.v.) şöyle buyurur:
"
Evimle minberim arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir"
(Tecrid-i Sarih Tercumesi, IV, 268)

pey_1247519047.jpg


939f3e285a071bbd0ad05f00b764e169_1303593914.jpg
 
Geri
Üst Ana Sayfa Alt