Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

içki içen namaz kılabilirmi? ve içkinin dindeki yeri nedir...?

G Çevrimdışı

gezgin

Üye
İslam-TR Üyesi
İçkinin haram kılınmasının hikmetleri nelerdir? İçki içen namaz kılabilir mi? İçki içtikten sonra kırk gün namaz kılınmaz deniyor, doğru mu?”

Azı veya çoğu sarhoşluk veren her içecek dînimizde içki diye adlandırılmaktadır ve her tür içkinin azı da, çoğu da haramdır. İçkiyi haram kılan âyet, bunun gerekçesini de, hikmetini de açıklamıştır: “Ey Îman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki, saadete eresiniz. Şüphesiz şeytan, içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi?”1

Bu âyette geçen hikmetleri kısaca açmak gerekirse:

İçki; sinir sisteminde, beyin damarlarında, omurilik ve çevre sinirlerinde çok büyük ve çok çabuk yıpratıcı ve olumsuz tesirler yapar. Beyin üzerinde öldürücü darbeleri vardır. Beyin sinirlerini zedeleyerek kısmî felçlere ve muhtelif hastalıklara sebep olur. Göz sinirlerini tahrip ederek gözlerin bozulmasına neden olur. Kalp hücrelerini zedeler ve yorar. Kalp hücrelerinde meydana gelen yorgunluk, “miyokard” denilen kalp adalesinin eskimesine ve yıpranmasına yol açar. Böbrekte yara açar, kanın süzülmesini aksatır. Yaralı böbrek idrardaki zehirleri süzemez hale gelir. Bu zehirli maddeler kana karışır ve “üremi” denilen kan zehirlenmesine yol açar. Damarlarda kireçlenme meydana getirir. Bu ise erken bunamaya sebep olur. Hücreleri uyuşturur, vücudun hastalıklara karşı mukavemetini kırar. Karaciğerin, kan yığılmasıyla önce büyümesine, sonra büzülmesine yol açar.

İçkinin ruh üzerindeki zararları ise çok daha tehlikelidir: Zihin, dikkat, şuur ve irâde üzerinde korkunç dağınıklıklara sebep olur. Şiddetli ümitsizlik ve karamsarlık doğurur. Dikkat, şuur ve irâdenin zayıflamasıyla kavgalara, cinâyetlere, aile geçimsizliklerine, nice yuvaların yıkılmasına, nice dostlukların bozulmasına, nice acı trafik kazalarına ve nice âsâyişi ihlâl edici fiillere neden olur.

İçki, fertte ve toplumun bünyesinde, sosyal ve iktisâdî hayatta kapanmaz yaralar açar, acı felâketler doğurur. Aile nafakasını içkiye verenler, faydasız ve boş yere harcama yaparak israf etmiş olmakla berâber, aile ve çocuklarının hakkını da yemiş olmaktadır. Netice itibariyle içki içmek, hayatına kıymet veren, kazancının değerini bilen, kul hakkını gözeten ve sağlığına önem veren akıllı kimselerin yapacağı şey değildir. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm), “İçki bütün kötülüklerin anasıdır”2 buyurmuştur.

İçkinin uhrevî zararları fizikî ve sosyal bünyemiz üzerinde değil;—Allah affetmediği takdirde—benliğimiz, kişiliğimiz, karakterimiz, varlığımız, mâneviyâtımız, ebedî ümitlerimiz, saadetimiz ve sevincimiz üzerinde tam bir yıkım getirir. Çünkü Allah’ın açık nehyine ve yasağına karşı duyarsız kalınmıştır.

İçki büyük günahlardandır. Ancak Allah’ın affı, merhameti ve mağfireti geniştir. Kim günahı terk eder ve Allah’a dönerse, Allah’ın af ve mağfiretinin—inşaallah—onunla olacağına dâir kuvvetli haberler ve müjdeler vardır. Allah bütün günahları bağışlar ve siler.3 Yeter ki kul, Rabb’ine bir adım atsın; Allah kulunu koşarak kucaklar.

Yeter ki kul haramı helâl, helâlı haram saymasın ve hiçbir şeyi ortak koşmayarak O’na dönsün, tevbe etsin; yerle gök arası günahları da olsa, Allah affeder.4

İçkili iken veya sarhoşken namaz kılınmaz. Fakat sarhoş değilken, ne okuduğunu ve ne söylediğini bilmek şartıyla, namaz kılınır. Halk arasında içki alındıktan sonra kırk gün namazın kabul olmayacağı veya içki alanın kırk gün namaz kılamayacağı tarzındaki hüküm doğru değildir.

Sarhoşluk geçtikten sonra pişmanlık duyulabilir, bir daha içki kullanmayacağına dâir Allah’a içtenlikle söz verilebilir, tevbe ve istiğfar yapılabilir ve tabiî ki namaz kılınabilir. Kul ile Allah arasına kim girebilir ki?

Dipnot:
1-Mâide Sûresi, 5/90, 910;
2-Suyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 2/12;
3-Zümer Sûresi, 39/53;
4-Riyâzu’s-Sâlihîn, 412..



İçkinin dindeki yeri nedir? İçki âyetlerinden ilk inen âyetin hükmü kalkmış mıdır? Hazret-i Ömer ve Hazret-i Halid bin Velid Müslüman olduktan sonra içki içmişler mi?”
İçki kötülüklerin anasıdır. Bunda şüphe yok. Adı, maddesi ve malzemesi ne olursa olsun, aklı gideren ve sarhoşluk veren her türlü içki dînimizde haramdır.

Yaşanan birer ihtiyaç üzerine inen Kur’ân âyetlerinin, insanların kıyâmete kadar aynı veya yakın problemlerde alacakları tavır ve davranışları düzenlemeye esas birer nüzul sebebi vardır. Âyetlerin sebeplere dayalı olarak nâzil olmaları, Kur’ân’ın hayatın içini ve özünü kucakladığının en açık göstergesidir.
Hiç şüphesiz içkiyi haram kılan âyetler inmeden önce içki kullanılıyordu. Çünkü henüz haram kılınmış değildi. Çünkü o insanlarda içki bağımlılığı Müslüman olmazdan öncesine dayanıyordu. Cenâb-ı Hak ise, Müslümanların önceki davranışlarını affetmiş ve günahlarını bağışlamıştır.

Bununla berâber, içkiyi haram kılan âyet öncesinde Müslümanlar içkinin ne iğrenç bir şey olduğunu kendi aralarında konuşur dururlardı. Meselâ bu dönemde Hazret-i Ömer’in (ra) defalarca, “Yâ Rabbi! İçki hakkında bize açık ve kesin bir beyanda bulun!” diye niyazda bulunması bunun ilk göze çarpan ibretli örneklerindendir. Cahiliye devrinden beri kullandıkları halde, içkinin kötülüğünü yeni fark ediyor oluşları, Müslüman olduktan sonra ruhlarının aydınlanmaya, kalplerinin kemâlât mertebelerinde yükselmeye başladığının göstergesiydi.

İçkinin kademe kademe haram kılınması, nehyin algılanması ve yerleşmesinde müessir olmuş; Müslümanlar o cahiliye devri alışkanlığını bir anda bırakmışlar ve Allah’ın emrine boyun eğmişlerdir.

Peygamber Efendimiz (asm) Medîne’ye teşrif ettiklerinde Medîne’de içki içiliyor ve kumar oynanıyordu. Medîneliler Peygamber Efendimize (asm) içkinin hükmünü sordular. Peygamber Efendimiz (asm) de henüz Cenâb-ı Hak’tan bir hüküm gelmediği için sükut buyurdu. O esnada Hazret-i Ömer tekrar, “Yâ Rab! İçki hakkında bize açık ve kesin bir beyanda bulun!” diye duâ etti.

Bir süre sonra Cenâb-ı Hak, içki hakkında, “Günahı faydasından büyüktür”1 âyetini nazil buyurarak içkinin haram kılınmasına zihinleri hazırladı. Nitekim bu âyetten sonra bir kısım Müslümanlar içkiyi bıraktılar.
İçki hakkında ilk inen âyet budur.

Görüldüğü gibi bu âyette içkinin günahının faydasından büyük olduğu beyan ediliyor. Burada bir hükümden çok, bir tesbit söz konusudur. Bu gün de böyle değil mi? İçkinin günahı faydasından çok değil mi? Dolayısıyla ilk âyet zaten içkiyi—hâşâ—meşru saymıyordu ki, hükmü daha sonra kalkmış olsun.

Hazret-i Ömer ile Halid bin Velid (ra) içki haram kılındıktan sonra içki içmemişlerdir. Zaten Halid bin Velid’in (ra) Müslüman oluşu içkinin haram kılınmasından sonradır.

Dipnot:
1- Bakara Sûresi, 2/219;
 
Birtat Çevrimdışı

Birtat

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
güzel ve günümüze de gerekli bir araştırma.
teşekkür ederim.
 
Üst Ana Sayfa Alt