F
Çevrimdışı
İftarda Hurma mı Kaysı mı?
Neredeyse tüm Müslümanların iftar sofrasında Hurma bulunur. Hurma ile iftar açmak dini bir emir değil bir gelenektir. Sünnet olarak uygulanan bir gelenek…
Türkiye’de yaşayan Müslümanların evine Ramazan ayı dışında neredeyse hiç Hurma girmez. Ramazan ayında ise her sofrada Hurma bulunur.
Hurma ile iftar açmanın yanlış olduğunu iddia etmiyorum. Ancak birkaç yıl önce bir arkadaşım bana öyle bir soru sordu ki şaşırıp kaldım.
“Peygamber efendimiz Mekke – Medine’de değil de Malatya’da yaşasaydı iftarını Hurma ile mi açardı kaysı ile mi?”
Bu soruyu soran arkadaşımdan buna benzer birçok şaşırtıcı soru ve bakış açısı dinlediğim için cevap vermedim.
Şaşkınlığımı anlayan arkadaşım sorunun cevabını kendisi verdi.
“Peygamberimiz Malatya’da yaşasaydı iftarda kaysı yerdi. Çünkü O yerel ekonomiyi desteklerdi! Malatya halkının alın teri ve geçim kaynağı olan kaysı çöpe atılırken yurt dışından Hurma getirip iftar açmayı sevap görmek İslamı’ın vermeye çalıştığı mesajları doğru okuyamamaktır.”
Aldığım cevap karşısında sustum ve güldüm. Yıllar önce başka bir hocamdan dinlediklerim aklıma geldi. “İslam düşmanları İslam’ın her emrine karşı gelir ancak hac ibadetine karşı gelmezler. Çünkü Müslümanların hac ibadetinden en büyük parayı onlar kazanır” demişti. Sonra halen kulaklarımda çınlayan örnekler vermişti. “Hac’dan getirilen seccade takke tespih gibi hediyelerin markalarına bir bakın. Kore’nin takkesi Japon’un tespihi Çin’in seccadesi gelir. Böylesi bir ekonomik kazanç sağladıkları hac ibadetine tabi ki karşı gelmezler.” Bunları anlattıktan sonra da “Parmaklarınızla tespih çekmeniz daha hayırlıdır” demişti.
İsrail Ramazan ayında Hurma satarak çok iyi para kazanıyor. Dünyada ki Müslümanlar İsrail’den gelen Hurmalara para vermez diye sattıkları Hurmanın adını Kudüs Hurması koymuş.
Ramazan gelince tüm reklamlar iftar merkezli oluyor. CocaCola firması birkaç yıl önce reklamlarını “Sordum
Üretemeyen taklit eder.
Dini bilgilerimizden üretemediğimiz için var olan bilgiyi taklit etmekten başka bir şey yapmıyoruz. Sayın Ali BULAÇ taklit etmenin kötü sonuçlarıyla ilgili ilginç bir örnek veriyor.
Önceki yılarda Türkiye’deki dindar muhafazakarların CocaCola’ya karşı rezervleri vardı. ColaTurka yani bize ait olan kola geldi ve kola tüketiminde yüzde 60 artış oldu. Fakat bu yüzde 60’lık artış CocaCola’nın tüketiminde oldu. Çünkü insanlar önceleri ColaTurka içtiler sonradan iki sebepten dolayı CocaCola’ya döndüler. Birincisi bize ait olan kola diğeri gibi kaliteli olmuyor insanlar alıştıktan sonra daha kalitelisini istiyorlar.
İkincisi insanlar markete veya bakkala gittiklerinde ColaTurka istiyorlar yok ise “ver bir CocaCola” diyorlar; çünkü alışmışlar. CocaCola’yı ColaTurka’dan başka hiçbir şey meşrulaştırmazdı. Nitekim CocaCola firması “ColaTurka’nın piyasaya girmesi bizim için iyi oldu pazarımızı genişlettik” diyor. Dindar muhafazakar zihin üretici değil tüketicidir. Hiçbir şey üretmiyor her şeyi İslamileştirip yeşile boyuyor sahte bir meşruiyet sağlıyor.
* * * * * *
Konumuz ne CocaCola ne de Hurma. Müslümanların yaşadıkları yüzyılın yaşadıkları bölgenin şartlarına göre değil ezberledikleri alıştıkları din üzerine yaşamalarıdır. Mübarek Ramazan ayında elimize daha çok Kur’an alıyoruz. Daha çok Kur’an okuyor ve dinliyoruz.
Kur’an’ın en çok üzerinde durduğu “Atalarınızdan öğrendiğiniz din!” ve “Düşünmez misiniz? Akıl etmez misiniz?” uyarıları Kur’anı anlama çabamızda yolumuzu aydınlatmalı.
Kur’anı anlamaya çalışırken büyüklerimizden öğrendiklerimizle yetinmemeliyiz. Ana kaynak en temiz kaynak en saf kaynak Kur’an’da anlatılanlar hakkında düşünmeliyiz.
* * * * * *
Peygamberimiz yerel ekonomiyi desteklerdi diyen arkadaşım bana çok farklı ufuklar açmış nadir dostlarımdan birdir. Bu ve benzeri sorularla bana ufuk açan arkadaşım evlenince eşiyle de dini konuları konuşmaya başlamış. Eşi geleneksel olarak aileden hocalardan duyduğu dini bilgilerin bir çoğunun eşi tarafından farklı yorumlandığını görmüş.
Bir gün dayanamamış ve eşine “Din adına ezberlediğim öğrendiğim okuduğum birçok bilginin yanlış eksik veya abartılı olduğunu fark ettirdin bana. Seninle evlendikten sonra imanım sarsıldı!”
Bu soruya arkadaşım okkalı bir cevap vermiş:
“İman sarsılmaktır hayatım!”
Sait Çamlıca
Neredeyse tüm Müslümanların iftar sofrasında Hurma bulunur. Hurma ile iftar açmak dini bir emir değil bir gelenektir. Sünnet olarak uygulanan bir gelenek…
Türkiye’de yaşayan Müslümanların evine Ramazan ayı dışında neredeyse hiç Hurma girmez. Ramazan ayında ise her sofrada Hurma bulunur.
Hurma ile iftar açmanın yanlış olduğunu iddia etmiyorum. Ancak birkaç yıl önce bir arkadaşım bana öyle bir soru sordu ki şaşırıp kaldım.
“Peygamber efendimiz Mekke – Medine’de değil de Malatya’da yaşasaydı iftarını Hurma ile mi açardı kaysı ile mi?”
Bu soruyu soran arkadaşımdan buna benzer birçok şaşırtıcı soru ve bakış açısı dinlediğim için cevap vermedim.
Şaşkınlığımı anlayan arkadaşım sorunun cevabını kendisi verdi.
“Peygamberimiz Malatya’da yaşasaydı iftarda kaysı yerdi. Çünkü O yerel ekonomiyi desteklerdi! Malatya halkının alın teri ve geçim kaynağı olan kaysı çöpe atılırken yurt dışından Hurma getirip iftar açmayı sevap görmek İslamı’ın vermeye çalıştığı mesajları doğru okuyamamaktır.”
Aldığım cevap karşısında sustum ve güldüm. Yıllar önce başka bir hocamdan dinlediklerim aklıma geldi. “İslam düşmanları İslam’ın her emrine karşı gelir ancak hac ibadetine karşı gelmezler. Çünkü Müslümanların hac ibadetinden en büyük parayı onlar kazanır” demişti. Sonra halen kulaklarımda çınlayan örnekler vermişti. “Hac’dan getirilen seccade takke tespih gibi hediyelerin markalarına bir bakın. Kore’nin takkesi Japon’un tespihi Çin’in seccadesi gelir. Böylesi bir ekonomik kazanç sağladıkları hac ibadetine tabi ki karşı gelmezler.” Bunları anlattıktan sonra da “Parmaklarınızla tespih çekmeniz daha hayırlıdır” demişti.
İsrail Ramazan ayında Hurma satarak çok iyi para kazanıyor. Dünyada ki Müslümanlar İsrail’den gelen Hurmalara para vermez diye sattıkları Hurmanın adını Kudüs Hurması koymuş.
Ramazan gelince tüm reklamlar iftar merkezli oluyor. CocaCola firması birkaç yıl önce reklamlarını “Sordum
Üretemeyen taklit eder.
Dini bilgilerimizden üretemediğimiz için var olan bilgiyi taklit etmekten başka bir şey yapmıyoruz. Sayın Ali BULAÇ taklit etmenin kötü sonuçlarıyla ilgili ilginç bir örnek veriyor.
Önceki yılarda Türkiye’deki dindar muhafazakarların CocaCola’ya karşı rezervleri vardı. ColaTurka yani bize ait olan kola geldi ve kola tüketiminde yüzde 60 artış oldu. Fakat bu yüzde 60’lık artış CocaCola’nın tüketiminde oldu. Çünkü insanlar önceleri ColaTurka içtiler sonradan iki sebepten dolayı CocaCola’ya döndüler. Birincisi bize ait olan kola diğeri gibi kaliteli olmuyor insanlar alıştıktan sonra daha kalitelisini istiyorlar.
İkincisi insanlar markete veya bakkala gittiklerinde ColaTurka istiyorlar yok ise “ver bir CocaCola” diyorlar; çünkü alışmışlar. CocaCola’yı ColaTurka’dan başka hiçbir şey meşrulaştırmazdı. Nitekim CocaCola firması “ColaTurka’nın piyasaya girmesi bizim için iyi oldu pazarımızı genişlettik” diyor. Dindar muhafazakar zihin üretici değil tüketicidir. Hiçbir şey üretmiyor her şeyi İslamileştirip yeşile boyuyor sahte bir meşruiyet sağlıyor.
* * * * * *
Konumuz ne CocaCola ne de Hurma. Müslümanların yaşadıkları yüzyılın yaşadıkları bölgenin şartlarına göre değil ezberledikleri alıştıkları din üzerine yaşamalarıdır. Mübarek Ramazan ayında elimize daha çok Kur’an alıyoruz. Daha çok Kur’an okuyor ve dinliyoruz.
Kur’an’ın en çok üzerinde durduğu “Atalarınızdan öğrendiğiniz din!” ve “Düşünmez misiniz? Akıl etmez misiniz?” uyarıları Kur’anı anlama çabamızda yolumuzu aydınlatmalı.
Kur’anı anlamaya çalışırken büyüklerimizden öğrendiklerimizle yetinmemeliyiz. Ana kaynak en temiz kaynak en saf kaynak Kur’an’da anlatılanlar hakkında düşünmeliyiz.
* * * * * *
Peygamberimiz yerel ekonomiyi desteklerdi diyen arkadaşım bana çok farklı ufuklar açmış nadir dostlarımdan birdir. Bu ve benzeri sorularla bana ufuk açan arkadaşım evlenince eşiyle de dini konuları konuşmaya başlamış. Eşi geleneksel olarak aileden hocalardan duyduğu dini bilgilerin bir çoğunun eşi tarafından farklı yorumlandığını görmüş.
Bir gün dayanamamış ve eşine “Din adına ezberlediğim öğrendiğim okuduğum birçok bilginin yanlış eksik veya abartılı olduğunu fark ettirdin bana. Seninle evlendikten sonra imanım sarsıldı!”
Bu soruya arkadaşım okkalı bir cevap vermiş:
“İman sarsılmaktır hayatım!”
Sait Çamlıca