Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale IHH BAŞKANI BÜLENT YILDIRIM’A!

Necati Koçkesen Çevrimdışı

Necati Koçkesen

İyi Bilinen Üye
İslam-tr Yazar
IHH BAŞKANI BÜLENT YILDIRIM’A!

Ey Bülent Yıldırım!

Senin Filistinli kardeşlerimiz lehine yaptığın birçok eylemi, protesto gösterilerini çoğu zaman destekledik. Aslında desteğimiz sana da değildi. Filistinli kardeşlerimize idi. Belki bir nebze de olsa Filistinli kardeşlerimize yardımı olur, belki Filistinli kardeşlerimiz bizlerin eylemlerini görürler de daha da cesaretlenirler, arkamızda olan, bize destek veren kardeşlerimiz de var diye düşünürler diye idi o destekler.

Bu son Adana’daki İncirlik Üssü protestosunu da destekledik. Fakat sen ne yaptın? Kardeşlerinin katledilmesinden dolayı üzüntüye kapılıp İncirlik Üssü’ne girmeye çalışan insanları “bunlar bizden değildir” diyerek suçladın. Söyler misin, kim sizden? Eğer o insanlar sizden değilse bundan sonra kendiniz çalın kendiniz oynayın. Bundan sonra bizden size destek falan yoktur. Siz işinizi sizden olanlarla halledin. Bu birincisi.

İkinci olarak; esasında protestonun yeri çok çok yanlıştı. Protesto yeri Adana değil Ankara’da, Cumhurbaşkanlığı sarayı olan Beştepe’nin önünde olmalıydı. Çünkü İncirlik Üssü’nü kapatacak olan Amerikalılar değildi, Ankara idi. Siz orada talebinizi bizzat Cumhurbaşkanı’na yöneltmeli ve demeli idiniz ki, “kınama gösterilerinden vaz geçip kardeşlerimize fiilen yardım edin. Telaviv’deki Türk büyük elçisini derhal çekin, İsrâil büyük elçisini de derhal kovun. İsrail ile yaptığınız anlaşmaları hâlâ neden bozmuyorsunuz? İsrail kardeşlerimizin elektriğini suyunu keserken siz neden hâlâ Manavgat suyunu İsrâil’e akıtıyorsunuz? İsrâil’e sınırsız destek veren Amerika'nın tüm üsleri, özellikle İncirlik Üssü kapatılmalıdır.”

Evet, Beştepe’ye karşı bunları haykırmalıydın.

Ama sıkmadı değil mi? Cumhurbaşkanından bir zılgıt daha yemek istemedin değil mi? Bilmiyorum, belki bu Adana gösterisini de onlarla anlaşarak yaptın.

Anladık ki sen daha önce yediğin zılgıtı unutamamışsın.

Hatırlar mısın, Mâvi Marmara olayından dolayı İsrail ile arası açılan Türkiye, daha sonraları Amerika’nın da baskıları ile İsrâil ile arayı düzeltmek istemişti de İsrâil’den arayı düzeltmek için üç şart istemişti. Neydi onlar?

1. İsrail Türkiye’den özür dileyecek

2. Mavi Marmara’da öldürülenlere tazminat ödeyecek

3. Filistinlilere Türkiyeden gidecek yardımlara engel olmayacak

Mart 2013'te ABD Başbakanı Barack Obama'yı ağırlayan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Barack Obama’nın da baskıları ile Mavi Marmara olayı nedeniyle dönemin Türk mevkidaşı Başbakan Tayyip Erdoğan'a özür mesajını iletmişti.Yine Mâvi Marmara’da öldürülenlere tazminat ödeneceğini de kabul etmişti.

Türk yetkililer de iki ülke arasında ilişkilerin normalleştirilmesi için yürütülen görüşmelerde anlaşmaya varıldığını açıklamıştı.

Bunun üzerine sen IHH başkanı olarak bir açıklama yaparak, “şehitlerin kanı satılamaz” falan demiştin de Başbakan Tayyib Erdoğan’ı sinirlendirmiştin.

O da senin bu açıklamana karşı şu açıklamayı yapmıştı:

"Siz kalkıp da Türkiye'den böyle bir yardım götürmek için günün başbakanına mı sordunuz? Herkes haddini bilecek."

Bunun üzerine çok büyük telaşa kapılmıştınız da hemen ertesi gün başbakandan özür dilemiştiniz. Yani tükürdüğünüzü yalamıştınız.

Halbuki aynı başbakan, 11 Temmuz 2014 tarihinde İstanbul Yenikapı Şehir Parkı'nda İstanbul Dostluk Derneği tarafından düzenlenen iftarda, Fethullah Gülen’in Mâvi Marmara gemisi hakkında, “otoriteden (İsrâil’den) izin alınmalıydı” demesine karşılık şu cevabı veriyordu:

"Ne diyordu? Otoriteden izin almaları gerekiyordu. Otorite kim? Güney'deki sevdikleri mi, yoksa biz mi? Eğer otorite Türkiye'de bizsek, biz zaten izni verdik"

Evet, başbakan o gün de böyle diyordu. Yâni Mâvi Marmara gemisinin Filistinlilere yardım göndermesine otorite olarak izin verdiklerini beyan ediyordu. Ama politika işte böyledir. Dün söylediğini bugün inkâr eder. Çünkü onlar için dün dündür, bugün de bugün.

Ne diyeyim, senin de ondan pek bir kalır yanın yok hani. Ne de olsa tâ gençliğinizden beri birlikte siyâset yaptınız, yapıyorsunuz. Hem durup dururken o zamanın başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanını kızdırmanın bir âlemi yok değil mi? O zaman; “herkes haddini bilecek”, demişti. Bugün kim bilir ne der veya ne yapar değil mi?
 
الإسلام أولا Çevrimdışı

الإسلام أولا

Dünya müminin zindanı kâfirinse cennetidir.
İslam-TR Üyesi
IHH BAŞKANI BÜLENT YILDIRIM’A!

Ey Bülent Yıldırım!

Senin Filistinli kardeşlerimiz lehine yaptığın birçok eylemi, protesto gösterilerini çoğu zaman destekledik. Aslında desteğimiz sana da değildi. Filistinli kardeşlerimize idi. Belki bir nebze de olsa Filistinli kardeşlerimize yardımı olur, belki Filistinli kardeşlerimiz bizlerin eylemlerini görürler de daha da cesaretlenirler, arkamızda olan, bize destek veren kardeşlerimiz de var diye düşünürler diye idi o destekler.

Bu son Adana’daki İncirlik Üssü protestosunu da destekledik. Fakat sen ne yaptın? Kardeşlerinin katledilmesinden dolayı üzüntüye kapılıp İncirlik Üssü’ne girmeye çalışan insanları “bunlar bizden değildir” diyerek suçladın. Söyler misin, kim sizden? Eğer o insanlar sizden değilse bundan sonra kendiniz çalın kendiniz oynayın. Bundan sonra bizden size destek falan yoktur. Siz işinizi sizden olanlarla halledin. Bu birincisi.

İkinci olarak; esasında protestonun yeri çok çok yanlıştı. Protesto yeri Adana değil Ankara’da, Cumhurbaşkanlığı sarayı olan Beştepe’nin önünde olmalıydı. Çünkü İncirlik Üssü’nü kapatacak olan Amerikalılar değildi, Ankara idi. Siz orada talebinizi bizzat Cumhurbaşkanı’na yöneltmeli ve demeli idiniz ki, “kınama gösterilerinden vaz geçip kardeşlerimize fiilen yardım edin. Telaviv’deki Türk büyük elçisini derhal çekin, İsrâil büyük elçisini de derhal kovun. İsrail ile yaptığınız anlaşmaları hâlâ neden bozmuyorsunuz? İsrail kardeşlerimizin elektriğini suyunu keserken siz neden hâlâ Manavgat suyunu İsrâil’e akıtıyorsunuz? İsrâil’e sınırsız destek veren Amerika'nın tüm üsleri, özellikle İncirlik Üssü kapatılmalıdır.”

Evet, Beştepe’ye karşı bunları haykırmalıydın.

Ama sıkmadı değil mi? Cumhurbaşkanından bir zılgıt daha yemek istemedin değil mi? Bilmiyorum, belki bu Adana gösterisini de onlarla anlaşarak yaptın.

Anladık ki sen daha önce yediğin zılgıtı unutamamışsın.

Hatırlar mısın, Mâvi Marmara olayından dolayı İsrail ile arası açılan Türkiye, daha sonraları Amerika’nın da baskıları ile İsrâil ile arayı düzeltmek istemişti de İsrâil’den arayı düzeltmek için üç şart istemişti. Neydi onlar?

1. İsrail Türkiye’den özür dileyecek

2. Mavi Marmara’da öldürülenlere tazminat ödeyecek

3. Filistinlilere Türkiyeden gidecek yardımlara engel olmayacak

Mart 2013'te ABD Başbakanı Barack Obama'yı ağırlayan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Barack Obama’nın da baskıları ile Mavi Marmara olayı nedeniyle dönemin Türk mevkidaşı Başbakan Tayyip Erdoğan'a özür mesajını iletmişti.Yine Mâvi Marmara’da öldürülenlere tazminat ödeneceğini de kabul etmişti.

Türk yetkililer de iki ülke arasında ilişkilerin normalleştirilmesi için yürütülen görüşmelerde anlaşmaya varıldığını açıklamıştı.

Bunun üzerine sen IHH başkanı olarak bir açıklama yaparak, “şehitlerin kanı satılamaz” falan demiştin de Başbakan Tayyib Erdoğan’ı sinirlendirmiştin.

O da senin bu açıklamana karşı şu açıklamayı yapmıştı:

"Siz kalkıp da Türkiye'den böyle bir yardım götürmek için günün başbakanına mı sordunuz? Herkes haddini bilecek."

Bunun üzerine çok büyük telaşa kapılmıştınız da hemen ertesi gün başbakandan özür dilemiştiniz. Yani tükürdüğünüzü yalamıştınız.

Halbuki aynı başbakan, 11 Temmuz 2014 tarihinde İstanbul Yenikapı Şehir Parkı'nda İstanbul Dostluk Derneği tarafından düzenlenen iftarda, Fethullah Gülen’in Mâvi Marmara gemisi hakkında, “otoriteden (İsrâil’den) izin alınmalıydı” demesine karşılık şu cevabı veriyordu:

"Ne diyordu? Otoriteden izin almaları gerekiyordu. Otorite kim? Güney'deki sevdikleri mi, yoksa biz mi? Eğer otorite Türkiye'de bizsek, biz zaten izni verdik"

Evet, başbakan o gün de böyle diyordu. Yâni Mâvi Marmara gemisinin Filistinlilere yardım göndermesine otorite olarak izin verdiklerini beyan ediyordu. Ama politika işte böyledir. Dün söylediğini bugün inkâr eder. Çünkü onlar için dün dündür, bugün de bugün.

Ne diyeyim, senin de ondan pek bir kalır yanın yok hani. Ne de olsa tâ gençliğinizden beri birlikte siyâset yaptınız, yapıyorsunuz. Hem durup dururken o zamanın başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanını kızdırmanın bir âlemi yok değil mi? O zaman; “herkes haddini bilecek”, demişti. Bugün kim bilir ne der veya ne yapar değil mi?
Gayet yerinde olmuş
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
CezakAllahu hayran Necâti hocam, taşı gediğine koymuş, işgüzara haddini bildirmiş, tam da durum tesbitini yapmışsınız. Ellerinize yüreğinize sağlık . Rabb'im haryrınızı misliyle versin
 
Üst Ana Sayfa Alt