Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ihtilat

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İhtilat meselesi, batılılaşma akımına kapılmış münafıkların İslam ülkelerine soktuğu meseleler in en başında gelmekted ir. Zira bu, Müslüman toplumun, dinlerind en ve ahlaklarından sıyrılıp çıkmalarını kolaylaştırmakta, böylece kendisine uyanları ve bağlananları yüce işlerden yüz çevirten haram şehvetlerin ortasına gömerek, zillet içinde bir batı uydusu olmakta ve onların istediği şekli almaktadırlar.
Çalışmamızın konusu, ters yüz edilerek Müslümanların kafasına sokulan şu şüphelerdir;
1- Diyorlar ki; “İslam, kadın – erkek birliktel iğini (ihtilatı) yasaklama mıştır(!). Bilakis, ilk Müslümanlar mescitler de, ilim meclisler inde, cihad alanlarında, Müslümanların meseleler inin istişare edildiği toplantılarda bir arada bulunuyor lardı.”!!!
2- Hezeyanla rından bir diğeri; “İslam, ne sedd-i zerayi (kötülüklerin önünü tıkama prensibi) ile ve ne de iki cinsin arasını ayırarak, kadınları evlere hapsetmek suretiyle değil, iki cinsin karşı karşıya eğitilmesi suretiyle kadın – erkek arasındaki ilişkilerin temiz tutulmasını hedefler.”(!!!)
3- Diyorlar ki; “Kadının çalışmak için çıkması, ilerlemen in ve çağdaşlaşmanın kaçınılmaz gerekleri ndendir.”(!)
Allah’a hamd olsun ki, bu gibi şüphelere, sadece kalpleri şehvet hastalığına yakalanmış olanlar düşmektedir. Fakat yine de, isyankarl arın yolu açığa çıkıp, gafil Müslümanların mahremiye tlerine ve namuslarına kurulan tuzaklara karşı uyanık olmaları için bu iddiaların çürütülmesi gerekmekt edir.
Allah’tan dilerim ki bu eseri faydalı kılsın, Müslümanlara basiret versin.
Kur’an ve Sünnet, kadınların ve erkekleri n karışık bulunmala rını yasakladığı gibi, buna vesile olan her şeyi de haram kılar. Bunun Kur’an-ı Kerim’deki delilleri;
1- Allah Teala buyuruyor ki; “Evleriniz de oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. Evleriniz de okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, her şeyin iç yüzünü bilendir ve her şeyden haberi olandır.”(Ahzab 33-34)
Allah Azze ve Celle’nin bu emri, bütün mümin ve Müslüman kadınları kapsamakt adır. Böylece fesat vesileler inden uzaklaşarak korunmuş olacaklar dır. Zira kadınların ihtiyaç haricinde dışarı çıkmaları, açılıp saçılma ve yabancı erkekle halvet gibi pek çok kötülüklere sebep olmaktadır.
Sonra kadınlar, kendileri ni kötülük ve çirkinliklerden alıkoyacak olan Salih ameller işlemekle emrolunuy orlar. Bunlar da, namaz kılmaları, zekat vermeleri, Allah’a ve Rasulüne itaat etmelerid ir.
Bundan sonra da kendileri ne hem dünyada hem ahirette faydalı olacak şeylere yönlendiriliyorlar; Kur’an-ı Kerim okumak ve ona tabi olmak, peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’in tertemiz sünnetine sarılmak. İşte bunlar kalbi cilalandırır, pislikler den temizler, hakka ve doğruya irşat eder.
Allah Azze ve Celle, kadınların evde durmasını emrederke n; “قرار " kelimesin i kullanıyor. Bu da demektir ki; kadının evde durmasında nefsi için istikrar, kalbi için rahat, göğsü için inşirah (genişleme) vardır. Evden çıktığında ise, nefsine sıkıntı, kalbine endişe, göğsüne de darlık hasıl olur.
2- Allah Azze ve Celle buyuruyor ki; “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman başlarını ve yüzlerini kapatacak şekilde) dış örtülerinden (çarşaflarından bir kısmıyla) üzerlerine örtmelerini söyle. Onların tanınıp ta incitilme mesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyen dir.” (Ahzab 59)
Kadınlara ihtiyaçları olduğu zaman, kalpleri hastalıklı olanların eziyetler ine maruz kalmamala rı için bütün vücutlarını örten bir dış örtüsüyle çıkmaları emrediliy or.
Hal böyle olunca, nasıl olur da kadınlar erkekleri n aralarına girer, onlarla ihtilat eder ve ihtiyaçlarını onlara arz ederler? Bu gidişat, hayâlarını kaybetmel erine sebep olur!
3- Allah Azze ve Celle buyuruyor ki; “(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemele rini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunla r; namus ve iffetleri ni esirgesin ler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetleri ni teşhir etmesinle r. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.”(Nur 30-31)
Allah Azze ve Celle, peygamber i aleyhissa latu vesselama, mümin erkek ve kadınlara gözlerini sakındırmalarını, avret yerlerini zinadan korumalarını tebliğ etmesini emretmekt edir.
Sonra Allah, bunun kendileri için daha temiz olduğunu açıklıyor. Bilinmekt edir ki, avret yerlerini çirkinliklerden korumak, ancak onun vesileler inden uzak durmak ile olur.
Şüphe yok ki, çalışma alanlarında ve başka yerlerde kadınların erkeklerl e karışık olmaları, birbirler ine bakmalarını gerektire cektir ki bu, fuhşa düşmelerinin en büyük vesilesid ir. Müminlerden talep edilen bu iki emir, çeşitli yerlerde erkekler ile kadınların bir arada bulunmala rına imkan vermemekt edir.
Şüphesiz erkeklerl e kadınların beraber bulunmala rı, gözlerin sakındırılmasına, avret yerlerini n korunmasına ve nefisleri n temiz kalmasına mani olmaktadır.
Böylece Allah Azze ve Celle, mümin kadınlara, gözlerini sakınmalarını, avretleri ni korumalarını, kendiliğinden görünen yerler dışında zinetleri ni göstermemelerini, örtülerini yakalarına salarak, başlarını ve yüzlerini örtmelerini emrediyor . Zira ayette geçen “الجيب ” (yaka) başı ve yüzü kapsar.
Şu halde kadın, erkeklerl e bir arada bulunursa ve onlarla beraber çalışırsa, gözlerini nasıl sakınacaklar, avretleri ni korumaları ve zinetleri ni göstermemeleri nasıl mümkün olacaktır?
Kadınlar ile erkekleri n karışık bulunmala rı, bahsedile n sakıncalara düşülmesinin bir garantisi dir.
İslam, haram kılınan sakıncalara ulaştıran vesileler i de haram kılar. Bu yüzden kadınların erkeklere yumuşak konuşmalarının erkekleri tamaha düşürdüğü için haram kılındığını görürüz;
Allah Azze ve Celle buyuruyor ki; “Ey peygamber kadınları, siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allâh'ın buyruğuna karşı gelmekten) korunuyor sanız, sözü yumuşak bir edâ ile söylemeyin ki, kalbinde hastalık bulunan kimse tamah etmesin; güzel, (kuşkudan uzak bir biçimde) söz söyleyin.”(Ahzab 32)
Yani kalbinde şehvet hastalığı olanlar kastedilm ektedir. Öyleyse ihtilat olduğu takdirde bundan nasıl korunulab ilir?
Şurası bedihi (apriori) olarak bilinmekt edir ki; kadın, erkekleri n bulunduğu yerlere girince, mecburen onlarla konuşacak, birbirler ine karşı konuşmalarını inceltece kler, şeytan da fuhşa düşürene kadar geri planda çirkinliği süsleyecek ve güzel gösterecektir.
Allah Azze ve Celle, kadınlara hicabı emretmekl e ve ihtilatı yasaklama kla çok hikmet sahibi ve en iyi bilendir. Çünkü şüphesiz insanlar arasında iyisi ve faciri, temizi ve rezili bulunmakt adır. Örtünme ve ihtilatta n sakınma, Allah’ın izniyle fitneden alıkoymakta, şehvet hastalıklarından uzaklaştırmakta, kadınların ve erkekleri n kalplerin in temiz kalmasını sağlamakta, itham edilmekte n ve suizandan korumakta dır.
4- Allah Azze ve Celle buyurur ki; “Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalplerin iz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır.”(Ahzab 53)
Bu gösteriyor ki, yabancı kadınlardan bir şey istenilme si, ancak erkekler ile kadınlar arasında birbirler ini görmelerini engelleye n bir perdenin bulunması halinde caiz olur. Kadının, dış elbisesiy le yüzünü ve vücudunu örttükten sonra en hayırlı örtüsü, kendisini yabancı erkekleri n görmesinden alıkoyan evidir.
Bunun sünnetten delilleri şunlardır;
1- Ebu Hureyre r.a.’den; Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Erkekleri n en hayırlı safları ön sıralar, en şerli safları ise arka sıralardır. Kadınların en hayırlı safları arkalar, en şerli safları da ön sıralardır.”
Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem, kadınların erkeklerd en uzaklaştırılmasının mecburiye tinden dolayı, Müslüman’ın Rabbine en yakın olduğu yer olan namazda, nefisleri n şehvetlere karşı zaafı ve şeytanın vesvesele rine muhatap olunması korkusuyl a, Müslüman erkeğin ve Müslüman kadının fitne ve şüphe mevzileri nden uzak olmaları için böyle irşat ediliyorl ar. Namazda dahi durum böyle olunca, namaz dışında nasıl olur da bunun aksi mümkün olabilir?
Bu, iki cinsin çalışma alanlarında ve başka yerlerde ayrı bulunmala rının mecburi oluşuna delil olmaktadır.
2- Abdullah Bin Mes’ud r.a.’den; Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Kadın avrettir. Dışarı çıktığı zaman şeytan, bakışları ona çevirtir. Kadının Rabbine en yakın olduğu yer, evinin ortasıdır.”
Tıybî der ki; “Hemen anlaşılıveren odur ki; kadın evinde olduğu müddetçe, şeytan, insanlara vesvese vererek tamaha düşüremez. Evinden çıktığında ise, hem tamah eder, hem ona tamah edilir. Zira şeytanın en önemli tuzak kapısı kadınlardır.”
Münziri der ki; “Şeytan bakışları kadına çevirtir ve vesvese verir. Çünkü evinden çıkmakla kendisine musallat olunmasına sebep olmuştur.”
3- Ümmü Humeyd es Saidiye r.a., Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’e gelip der ki;
“Ey Allah’ın Rasulü! Ben seninle beraber namaz kılmak istiyorum .” Bunun üzerine buyurdu ki;
“Benimle namaz kılmak istediğini biliyorum . Lakin evinin ortasında kıldığın namaz, evinin avlusunda kıldığı namazdan hayırlıdır. Evinin avlusunda kıldığın namaz da, mahalle mescidind e kıldığın namazdan hayırlıdır. Mahalle mescidind e kıldığın namaz ise, senin için benim şu mescidimd e kıldığın namazdan hayırlıdır.”
Bu saliha ve takvalı hanım sahabiyen in, ahlaklı ve dindar olmasına rağmen, Rasululla h salallahu aleyhi ve sellem ona daha doğru ve daha hayırlı olanı açıklamış, ona namaz kılabileceği yerleri fazilet sırasına göre saymıştır. Fazileti en az olan yer, evine en uzak olan yerdir. Çünkü evi dışında daha fazla yol yürüyecek ve bakışlara daha çok maruz kalacaktır.
Bu da gösteriyor ki, Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem, kadınları mümkün mertebe evinden çıkmaktan alıkoymak istemekte, onların dışarı çıktıkları takdirde meydana gelebilec ek tehlikele re işaret etmektedi r.
Takvalı ve saliha bir kadının, Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem ile namaz kılmak için çıkması müstehap olmadığına göre, kadının ders için, çalışmak için, siyasi alanlara ve gezmek için çıkabileceği nasıl söylenebilir ve onlar nasıl olur da dışarı çıkmaya davet edilir!?
4- Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem, kadınların yanına girmekten ve onlarla yalnız kalmaktan sakındırmıştır.
Utbe Bin Amir r.a.’den; Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem buyurdu ki;
"Sizleri kadınların yanına girmekten sakındırırım." Ensar’dan biri dedi ki;
"Ya Rasululla h! Kocanın akrabalarına ne dersin?" Buyurdu ki;
"Kocanın akrabaları ölüm (gibi kaçınılması gereken bir durum) dur."
İbni Abbas r.a.’dan; Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Bir erkek, bir kadın ile yanlarında mahremler i olan bir kimse bulunmada n yalnız kalmasın.”
Amir Bin Rabia r.a.’den; Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Bir kadınla erkek yalnız kaldığında üçüncüleri şeytan olur."
Bütün tecrübelerden bilinmekt edir ki, bu hadislerd e sakındırılan kadın erkek ihtilatı, o toplumu fitneye düşürür.
5- Gözleri harama bakmaktan sakındıran hadisler;
Cerir radıyallahu anh der ki; "Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem'e aniden (yabancı kadına) bakışın hükmünü sordum;
"Gözünü derhal başka tarafa çevir " buyurdu."
Büreyde r.a.’den; Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem, Ali radıyallahu anh'e buyurdu ki;
"Ya Ali! bir bakışına bakış ekleme zira birincisi lehine ise de ikincisi aleyhined ir."
İbni Abbas r.a.’dan; "Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem kurban gününde Mina'da Fadl Bin Abbas radıyallahu anh’ı bineğinin arkasına almıştı. Bu esnada bir kadın fetva sormaya gelmişti. Fadl bu kadına bakmaya başladı. Bunun üzerine Rasululla h aleyhissa latu vesselam Fadl'ın başını başka tarafa çevirdi."
Ümmü Seleme radıyallahu anha der ki; "Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellemin yanındaydım. Yanında Meymune R.a. da vardı. İbni Ümmü Mektum radıyallahu anh çıka geldi . Bu hicab ayetinden sonra idi. Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem ;
"Haydi ikinizde perde arkasına geçin" buyurdu. Dedik ki;
"Ya Rasululla h! o âmâ değil mi? Bizi ne görür ne tanır?" Buyurdu ki,
"Siz de mi körsünüz? Onu görmüyor musunuz?"
Hz. Aişe radıyallahu anha âmâ’dan örtünürdü. Ona; “O âmâ’dır seni görmez” denilince;
“Lakin ben onu görüyorum” demiştir.
Şüphe yok ki, İslam’a davet ve tebliğ amacıyla bile olsa, iki cinsin ihtilatı ister çalışma alanında, ister öğrenim alanlarında olsun, karşılıklı bakışın önüne geçilemez. Bu yüzden kadınlarla erkekleri n bir arada bulunmala rı haramdır.
Sahabeler r.anhum, şer’î delilleri n kadın erkek ihtilatını haram kıldığını bildikler i için, bundan sakındırmış ve engel olmuşlardır;
1- Azatlı bir cariyesi, Aişe r.a.’nın yanına girmiş ve demiştir ki;
“Ey müminlerin annesi! Beyt’i yedi defa tavaf ettim ve Rükn’ü iki ya da üç kez selamladım.”
Aişe r.a. ona dedi ki; “Allah sana karşılık vermesin! Allah sana karşılık vermesin! Erkekleri n arasına mı girdin!? Tekbir getirip geçemez miydin?”
2- Ömer Bin el Hattab r.a., kadınlara karşı çok kıskanç idi. Bu yüzden Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’e hicabı emretmesi ni işaret etmiş, bunun üzerine Kur’an’ın hicap emri buna muvafık gelmiştir.
Enes r.a.’den; Ömer r.a. dedi ki; “Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’e;
“Ey Allah’ın Rasulü! Senin yanına iyiler de, kötüler de giriyor. Müminlerin annelerin e hicabı emretsen” dedim. Bunun üzerine Allah Azze ve Celle hicap ayetini indirdi.”
Ömer r.a. erkekleri n mescide kadınlara ayrılmış kapılardan girmesini yasaklardı.
Hafız İbni Hacer r.a. der ki; “elFakihî – Zaide’den, - o da İbrahim en Nehaî’den naklediyo r;
“İmran r.a., erkekleri n kadınlarla beraber tavaf etmesini yasakladı ve bir adamı onlarla beraber görünce onu kamçısıyla dövdü.”
3- İbni Cürayc, Atâ’dan naklediyo r; “İbni Hişam kadınları erkeklerl e beraber tavaf etmekten men edince dedi ki;
“Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’in kadınları erkeklerl e beraber tavaf ettiği halde onları bundan nasıl alıkorsun?” dedi ki;
“Bunu hicap emrinden önce mi, yoksa sonra mı yapıyorlardı?”
“Ben onlara ancak hicap emrinden sonra yetiştim.”
“Peki erkeklerl e kadınlar nasıl karışıyorlardı?”
“Karışmıyorlardı. Aişe r.a. erkekler arasına karışmadan, ayrı şekilde tavaf ediyordu.”
Bu haber gösteriyor ki, İslam’ın ilk yıllarında erkekler ile kadınlar karışıp, izdiham içinde tavaf etmiyorla rdı.
4- Sevde r.a.’ya; “Kızkardeşlerinin yaptığı gibi hac ve umre yapsan olmaz mı?” denilince dedi ki;
“Ben hac ve umre yaptım. Bunun üzerine Allah bana vakarla evde oturmamı emretti.”
Ravi der ki; “Allah’a yemin olsun, o cenazesi çıkarılana kadar evinden çıkmadı.”
5- Ali Bin Ebi Talib r.a., kadınlar ile erkekleri n karışmasına karşı çıkarak dedi ki;
“Hiç utanmıyor musunuz? Hiç kıskanmıyor musunuz? Duyduğuma göre kadınlarınız çarşılara çıkıyor ve kalabalığın arasına giriyormuş!”
6- Zübeyr Bin el Avam r.a., Atike Binti Zeyd ile evlenirke n, onun; “Mescide çıktığında mani olmamasına dair” şartını kabul etmişti. Hanımının yatsı namazı için çıkması kendisine zor gelmeye başlayıp sabredeme z hale gelince, bir gece ondan önce çıkıp onun yolu üzerinde bir yere gizlendi. Hanımı oradan geçerken arkasına vurdu ve kayboldu. Bundan sonra hanımı bir daha çıkmadı.”
7- Ebu Ömer Şeybani’den; “İbni Mesud r.a. kadınların Cuma günü mescide çıktıklarını görünce dedi ki;
“Evleriniz e dönmeniz sizin için daha hayırlıdır.”
İbni Mesud r.a., kadınların evlerinde vakarla oturmalarını teşvik ederek dedi ki;
“Şüphesiz kadın avrettir. Kadın dışarı çıkmada sakınca görmezse, şeytan bakışları ona çevirtir ve denilir ki; “Sen bir kimseden hoşlanmasan ona uğramazsın.” Kadın dış elbisesin i giyince ona denilir ki; “nereye gidiyorsu n?” o da; “Hasta ziyaret etmeye veya cenazeye katılmaya ya da mescitte namaz kılmaya” der. Halbuki kadın, evinde yaptığı ibadet gibisiyle Rabbine ibadet edemez.”
Bütün bu rivayetle rden sonra İslam’ın ihtilata mani olmadığı ve Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem’in ashabını bundan yasaklama dığı nasıl söylenebilir?
İşte bu, İslam’ın ilk yıllarındaki gidişatı, şer’î hükümleri bilen bir Müslüman’ın kabul edemeyeceği bir iftiradır!
Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem zamanında kadınlarla erkekleri n mescitler de, çarşılarda, ilim meclisler inde, cihad alanlarında ve Müslümanların sorunları hakkındaki istişare toplantılarında bir arada bulundukl arı iddiası dikkate alınabilecek bir iddia değildir!
Mescitler de ve yollarda ihtilat etmelerin e gelince bu, ihtilata davet edenlerin arzuladığı biçimde bir kadın erkek karışması değildir! Çünkü Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem zamanında erkek sahabeler, mescidin ön saflarında, kadınlar ise örtünmüş oldukları halde arka saflarda namaz kılıyorlardı. Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem, bayram günlerinde erkeklere vaaz ettikten sonra, hutbeyi işitemeyecek uzaklıkta bulunan kadınlara doğru yaklaşarak vaaz ediyordu.
Abdurrahm an bin Âbis r.a.’den; “İbni Abbas r.a.’ya; “Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem ile beraber bayram gününe katıldın mı?” diye sorulunca;
“Evet. Küçük yaşta olmasaydım katılamazdım. Kesir Bin Samit’in evi civarından bayrak getirilir, namaz kılındıktan sonra hutbe verirdi. Sonra Bilal r.a. ile kadınların bulunduğu yere doğru gider, onlara vaaz eder, sadaka vermeleri ni emrederdi .”
Hafız İbni Hacer der ki; “Sonra kadınlara doğru giderdi” sözü, kadınların erkeklerd en ayrı bir yerde olduğunu gösterir. “Yanında Bilal olurdu” sözü, kadınlara vaazın bir edebi olması veya şahitlik gibi ihtiyaçlar sebebiyle erkeklerd en birinin hazır olması hikmetine binaendir . Zira Bilal r.a., Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem’in hizmetçisi ve zekat toplama görevlisi idi. İbni Abbas r.a. ise, kendisini n de belirttiği gibi, küçük olması sebebiyle orada bulunmuştur.”
Düşün ki, erkekler ve kadınlar, kalabalık cemaatler olmalarına rağmen, birbirler ine karışmamaya özen gösterilmiş, ihtilat men edilmiştir. Tek bir kadının erkekler ile beraber namaz kılması da bu hükme dahildir;
Enes r.a.’den; “Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem, (süt teyzesi olan) annem Ümmü Süleym’in evinde namaz kılar, ben ve yetim kardeşim onun arkasında saf olurduk. Ümmü Süleym ise bizim arkamızda namaza dururdu.”
Nitekim Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem, kadınların erkeklerl e ihtilat etmemesi için mescidind e kadınlara özel bir kapı tahsis etmiştir. Ebu Davud, Sünen’inde; “Kadınların Mescitler de Erkeklerd en Ayrı Tutulması” diye bir başlık koymuş ve İbni Ömer r.a.’dan şu rivayeti kaydetmiştir;
“Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem; “Şu kapıyı kadınlara ayırsak” buyurdu.”
Nafi der ki; “İbni Ömer r.a. ölünceye kadar bir daha o kapıdan girmedi.”
Kadınlarla erkekleri n yolda karşılaşmamaları için erkekler, namaz bitişinde kadınlar mescidi terk edene kadar beklemekl e emrolunur lardı.
Hind Bintul Haris r.a.’dan; Ümmü Seleme r.a. dedi ki; “Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem namazı bitirip selam verince, kadınlar derhal kalkarlar, Rasululla h ise kalkmadan önce bir müddet beklerdi.” Zührî dedi ki;
“Bunun sebebi, kadınların erkekler ile karşılaşmamaları içindir. Allahu a’lem.”
Diğer rivayetin metni şu şekilde; “Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem namazı kılıp selam verince, kadınlar derhal evlerine dönmek üzere kalkarlar dı.”
Hafız İbni Hacer der ki; “Bu hadiste sakıncaya sebep olan şeye karşı ihtiyatlı olmak ve ithama sebep olabilece k konumlard an uzak durmak gereği vardır. Kadınların erkeklerl e yolda karşılaşması, evde ihtilatta n daha çirkindir.”
İbni Kudame der ki; “Erkekler ve kadınlar bir imamın arkasında namaz kıldıkları zaman, selamdan sonra kadınlar çıkıncaya kadar erkekleri n beklemesi müstehaptır. Aksi halde kadın erkek ihtilatına sebep olunur.”
Kadınlara gece namaza mescide çıkmaları için izin verilmesi, karanlığın örtücülüğü sebebiyle fitneden uzak olmaları yüzündendir.
Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem buyurur ki; “Gece mescide gitmeleri için kadınlara izin veriniz.”
Aişe r.a. diyor ki; “Kadınlar Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem ile beraber namaz kılmak için sabah namazına koku sürünmeden ve yüzlerini de örterek katılırlar, namazı kıldıktan sonra, kimsenin onları tanıyamayacağı karanlıkta evlerine dönerlerdi.”
Aynı şekilde kadınlardan, fitnenin davetçisi olan güzel koku ve süs bulundurm aktan sakınmaları istenmiştir. Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem buyurur ki;
“Siz kadınlardan biriniz, mescide geldiği zaman koku sürünmesin.”
“Herhangi bir kadın üzerine koku sürünmüşse bizimle yatsı namazına da gelmesin.”
Aişe r.a. kadınların bu konuda gevşek davrandıklarını görünce şöyle uyarmıştır; “Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem, kadınların neler çıkardığını görseydi, İsrailoğullarının kadınlarının yasaklandığı gibi, bunları da mescide çıkmaktan yasaklardı.”
Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem kadınları, yolu ortalamak tan yasaklar, kenardan gitmeleri ni, erkeklerl e ihtilat etmemeler ini emrederek, yolda gidiş esnasında birbirler ine dokunmala rıyla fitneye sebep olmaktan sakındırırdı.
Ebu Useyd el Ensarî r.a.’den; Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem kadınlarla erkekleri n karışık bir halde yürüdüklerini görünce buyurdu ki;
“Kadınlar geri tarafa geçsin! Kadınların yol ortasından yürümeye hakları yoktur. Onlar kenarlard an yürümelidirler.” Bunun üzerine kadınlar kenardaki duvarlara o kadar yakın yürürlerdi ki, bazılarının elbisesi duvara takılırdı.”
İlim meclisler ine gelince, peygamber sallallah u aleyhi ve sellem zamanında kadınlar asla erkeklerl e karışık bulunmazl ardı. Onlar, erkeklerd en ayrı olarak, mescidin arka taraflarında otururlar, vaazları, hutbeleri dinlerler ve dinlerini n hükümlerini öğrenirlerdi. Tabii ki, bu esnada tesettürlü bulunuyor lar, süslerini gizliyorl ardı. Bugün iki cinsin ilim meclisler inde ihtilat etmesini ortaya çıkarmak için bağrışanlar nerede, onlar nerede!..
Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş bir kimsenin; “Kız öğrenci, erkek öğrencinin sandalyes inin yanında oturabili r” demesi düşünülebilir mi?
Hicap emrinin gereği olarak yüz ve ellerin örtülü olması halinde bile, kadının erkek ile beraber oturması, yüzün ve ellerin açılmasına, süslerin ve güzelliklerin gösterilmesine ve fitneye sürükleyen diğer sakıncalara sebep olacaktır.
Bilinmekt edir ki, kız öğrencinin erkek öğrenci ile beraber oturması en büyük fitne kapısıdır. Allah’ın mümin kadınlara emrettiği hicabın terkine, Allah’ın belirttiği kimseler dışındaki kimselere zinetleri n açılmasına sebep olur. Allah Azze ve Celle buyurur ki;
“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunla r; namus ve iffetleri ni esirgesin ler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetleri ni teşhir etmesinle r. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanla r (köleleri), erkeklerd en, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyet lerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetleri ni göstermesinler.”(Nur 31)
Bazıları kadınların Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem ile beraber cihada katılmalarını öne sürerek ihtilatın caiz olduğunu iddia ediyorlar . Buna itibar edilemez. Zira onlar, mahremler i ile beraber çıkıyorlardı.
Müslümanların işleri hakkında istişare meclisler ine gelince, ne peygamber sallallah u aleyhi ve sellem zamanında ne de raşid halifeler zamanında kadınlar asla istişare meclisler inin bir üyesi olmamıştır.
Peygamber sallallah u aleyhi ve sellem kadınlarla musafaha etmeden biat almıştır.
İslam tarihinin bazı safhalarında kadınların belli idarelere getirilmiş olması, üzerine hüküm bina edilecek bir delil değildir. İslam’ın hükümleri ancak Allah’ın kitabı ve Rasulü’nün sünnetindeki sabit delillerd en alınır. Sahabe bile olsa, ferdi tasarrufl ar ile delil getirilem ez. Selef alimleri şu sözü ikrar etmişlerdir;
“Hakkı, kişilerle tanıyamazsın. Önce hakkı tanı, hak ehlini de tanırsın.”
Peygamber ler dışında herkesin yanlış yapması mümkündür. Enes r.a.’ın rivayet ettiği hadiste buyrulur ki;
“Her ademoğlu hata edicidir.”
İşte bu yüzden, seleften (sahabe ve tabiinden) bazılarının içki içtiklerini buluruz fakat “İçki içmek helaldir” diyemeyiz .
İhtilatın, Müslüman toplumun ilerlemes i ve çağdaşlaşması için gerekli olduğu iddiasına gelince, İslam, Hicap ayetlerin in nüzulünden beri ihtilatı yasaklamıştır. Rasululla h sallallah u aleyhi ve sellem, sahabeler i, onlara en güzel şekilde uyan Tabiîn’in bu yasağı uygulamay a devam ettikleri sabittir. Bu hiçbir zaman Müslümanların ilerlemes ine engel olmadığı gibi, aksini iddia edenler de Allah ve Rasulünün açık emirlerin e kafa tutmaktadırlar.
Ümmetin önceki ve sonraki alimleri ve muhakkikl eri, Allah Teala’nın; “Vakarınızla evleriniz de oturun. Önceki Cahiliye açılıp saçılması gibi açılmayın.” (Ahzab 33) ayetinden, Müslüman kadının evinde oturup zaruret haricinde dışarı çıkmamaları gerektiği ve onların yabancı erkeklerl e ihtilatının haram olduğu hükmünü çıkarmışlardır.
Allame İbnul Cevzi r.a. der ki; “Müfessirler, bu ayetin anlamının, vakar ve sükun ile evlerinde oturmalarının kadınlara emredildiğini, dışarı çıkmaktan yasaklandığını belirttiğini söylediler.”
İbni Kesir r.a. der ki; “Yani evlerinde oturmaya devam etsinler, zaruret haricinde çıkmasınlar.”
Kadı Ebubekir İbnul Arabî r.a. der ki; “Evlerinde sükûn ile otursunla r, oradan başka yere hareket edip çıkmasınlar demektir.”
Ahmed Mustafa el Meragî der ki; “Bütün kadınlara evlerinde oturmaya devam etmeleri ve ihtiyaç dışında çıkmamaları emrediliy or.”
Hasaneyn Muhammed Mahluf der ki; “Meşru bir mazeretle ri olmadıkça dışarı çıkmasınlar ve evlerinde oturmaya devam etsinler. Bütün kadınlar bu hükme dahildir.”
Şeyh Abdurrahm an Bin Sa’dî der ki; “Evlerinde karar kılsınlar. Zira bu, onlar için daha güvenilir ve daha koruyucud ur.”
Şeyh Ebubekir el Cezairî der ki; “Yani evlerinde sabit kalsınlar, mecbur kalmadıkça çıkmasınlar.”
Ebul A’la el Mevdudi der ki; “Kadının övülmeyen bir durum için çıkması uygun düşmez. Bilakis onlar için hayırlı olan evlerinde durmaya devam etmelerid ir.”
Kurtubî der ki; “Alimlerin ve lugatçilerin bu ayetin manası hakkında sözleri, kadınlara evde durmalarının emredildiğidir. Hitap peygamber hanımlarına ise de, başka bütün kadınlar da bu hükme dahildir.”
Şevkanî der ki; “Ayette kastedile n, kadınların evlerinde oturmaları ve istikrar etmelerin in emredilme sidir.”
Ebubekir el Cessas der ki; “Kadınlar evlerinde oturmakla emrolunmuşlar, çıkmaktan yasaklanmışlardır.”
Ebus Senâ el Alusi der ki; “Bütün kıraatler gösteriyor ki, peygamber hanımları ve diğer kadınlar evlerinde oturmakla emrolunmuşlardır.”
Burada hitabın yalnız Peygamber hanımlarına olduğunu iddia edenlerin bu iddiasının batıllığına gelince;
1- Mevcut şer’î hükümler ve kuvvetli deliller, bunun müminlerin annelerin e özel olmadığını gösterir. Bilakis bütün kadınları kapsayan bir hükümdür. Lakin peygamber hanımlarının başkalarından şu farkları vardır;
“Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz.”(Ahzab 32)
“Ey peygamber hanımları! Sizden kim açık bir hayâsızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır.”(Ahzab 30)
“Sizden kim, Allah'a ve Resûlüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükâfatını iki kat veririz.”(Ahzab 31)
İşte bu ayetlerde n sonra Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor;
“Eğer (Allah'tan) korkuyors anız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin. Evleriniz de oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin.”(Ahzab 32-33)
Böylece bu ayetlerde ki emirler ve nehiyler bütün Müslüman kadınları kapsamakt adır. Hiçbir kimsenin; “Sözü yumuşatmak, açılıp saçılmak, namaz kılmak, zekat vermek, Allah’a ve Rasulüne itaat etmek gibi emirler ile yasaklar peygamber hanımlarına mahsustur” demesi caiz değildir!
Şüphesiz bu hükümler bütün Müslüman kadınlar için geçerlidir.
2- Müslüman kadınlar, bu hükümlere muhatap olmaya, peygamber hanımlarından daha önceliklidirler. Zira başkaları fitne ve fesada düşmeye daha müsaittirler. Özellikle de bozulmanın arttığı şu zamanda…
3- Şüphesiz Kitap ve Sünnet’te gelmiş deliller, sahih bir gerekçe olmadan ümmetten biri için has kılınamazlar. Bu durumda kıyamete kadar bu hükümler herkes için geçerli olur. Allah, peygamber i sallallah u aleyhi ve sellem’i kıyamet gününe kadar iki ağırlık (Kitap ve Sünnet) ile göndermiştir;
“De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim.”(A’raf 158)
“Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler .”(Sebe 2
“İşte bu (Kur'an), kendisiyl e uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridi r.”(İbrahim 52)
“Bu Kur'an bana, kendisiyl e sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolund u.”(En’am 19)
Ebul A’la Mevdudi der ki; “Bazıları bu ayetlerde ki (Ahzab 32-33) emirlerin peygamber hanımlarına mahsus olduğunu iddia ettiler. Sorarız;
“Bu ayette geçen tavsiyele rden hangisi diğer kadınları ilgilendi rmeyip yalnız peygamber hanımlarına mahsustur? Bu ayetleri okuyup düşün ve bana söyle, Müslüman kadınların dışarı çıkmaktan, erkeklerl e yumuşak konuşmaktan, ilk cahiliye açılıp saçılması gibi açılmaktan sakınmaları gerekmiyo r mu?
Onların namazı ve zekatı terk etmeleri, Allah ve Rasulüne itaat etmemeler i caiz midir?
Allah diğer kadınları kir içinde bırakmayı mı dilemekte dir?!!”
 
Üst Ana Sayfa Alt