Bir kadın âdet kanı gördüğü zaman, az veya çok olsun, âdet kanı ne zaman kesilirse, o zaman âdetten temizlenmiş olur. Nitekim birçok fakih, âdetin (hayızın) en az süresinin; 1 gün ve gece, en fazla süresinin ise, 15 beş gün olduğu görüşünde ittifak etmişlerdir.
Fatıma Bint Ebî Hubeyş, Rasulullah'a (s.a.v.) gelerek:
"-Ben istihazalı bir kadınım hiç temizlenemiyorum, namazı terk edeyim mi?" diye sordu.
Rasulullah (s.a.v.): "-Hayır, Bu hayız kanı değil, bir damar kanıdır. Hayız günleri gelince namazı bırak bitince kanını yıka ve (gusledib) namazını kıl" buyurdu (Ebu Davud, tahare, 107).
Rasulullah'a (s.a.v.) yine istihazalı bir kadın hakkında soruldu.
Rasulullah (s.a.v.): "-Hayız gördüğün günlerde namazı terk eder, sonra gusul abdesti alır, her namazda abdest alır, kalkıp namazını kılar" buyurdu.
İstihaza Kanı ve Hükümleri:
İstihaza, âzil diye adlandırılan bir damardan sızıntı şeklinde zamanı dışında kanın akması demektir.
İstihazalı kadının durumu ay hali kanının istihaza kanına benzemesinden ötürü muşkil bir durumdur. Kan böyle bir kadından sürekli yahud çoğunlukla akmakta ise bu kadın hangisini ay hali kanı kabul edecek, hangisini istihaza kanı kabul edecek bundan dolayı orucu ya da namazı terk etmeyecek?
Bu sebeple istihazalı kadın hakkında temiz kadınların hükümleri muteberdir. Buna göre istihaza kanı gören kadının üç hali söz konusudur:
Birinci hal: Onun istihaza musibetine uğramadan önce bilinen bir adetinin olması halidir. Yani istihazalı hale düşmeden önce mesela ayın başında ya da ortasında beş ya da sekiz gün ay hali oluyordu. Böylelikle ay hali günlerinin sayısını ve vaktini bilmiş oluyordu. Böyle bir kadının adeti kadar ay hali kabul edilir, namazı ve orucu bırakır ve onun hakkında ay hali hükümlerine dikkat edilir. Adeti sona erdi mi, gusleder namaz kılar geriye kalan kanı istihaza kanı olarak değerlendirir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) Ummu Habibe’ye şöyle demiştir: “Daha önce adetin seni alıkoyduğu kadar bekle; sonra gusl et ve namaz kıl” (Hadisi Muslim rivayet etmiştir)
Yine Peygamber (s.a.v.) Ebi Hubeyş kızı Fatıma’ya şöyle demiştir:
“Şubhesiz ki bu (kan sızdıran) bir damardır, ay hali değildir. Ay hali vakti geldi mi namazı terk et.” (Buharî ve Muslim rivayet etmiştir)
İkinci hal: Şayet böyle bir kadının bilinen bir adeti bulunmayıp fakat kanı siyah yahud katı yahud özel bir kokusunun bulunması gibi adet kanı niteliğini taşımak suretiyle diğerinden ayırt edilebiliyor; diğer kanı ise kırmızı, kokusuz ve katı olmamak suretiyle ay hali kanının niteliklerini taşımadığı için ay hali kanından ayırt edilebiliyorsa, bu durumda ay hali kanı niteliklerini taşıyan kanı adet kanı olarak kabul eder ve bu süre zarfında namazı bırakır, oruç tutmaz. Bunun dışında gelen kanları istihaza kabul eder ve ay hali kanı niteliklerini taşıyan kanın akmasının sona ermesi ile birlikte gusleder, namaz kılar, oruç tutar ve temiz kabul edilir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) Ebu Hubeyş kızı Fatıma’ya şöyle demiştir:
“Ay hali kanı bilinen siyah bir kandır. İşte o vakit namaz kılma! Eğer diğer kan görünürse o zaman abdest al namaz kıl!”
(Ebu Dâvud ve Nesâî rivayet etmiş, İbn Hibban ve Hakim sahih olduğunu belirtmişlerdir)
Bu hadisten anlaşıldığına göre istihazalı olan kadın kanın niteliklerine itibar eder ve bu nitelikler ile ay hali kanı ile diğerlerini ayırır ve değerlendirir.
Üçüncü hal: Eğer kadının bildiği bir adeti ve ay hali kanının diğerlerinden ayırt edici nitelikleri yoksa, bu durumda kadın çoğunlukla görülen süre olan her aydan altı ya da yedi günü ay hali olarak kabul eder. Çünkü kadınların çoğunlukla görülen adeti budur.
Rasulullah صَلى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ'e gelerek : Şubhesiz ben nefret edilen ve çetin bir şekilde istihazaya tutulmuşum, dedi.
Nebi صَلى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ O na: «Kan çıkan yere pamuk koy» buyurdu.
Hamne. Ona: Gerçekten kan çok daha şiddetlidir. Benden çok fazla kan akıyor, dedi.
Resulullah صَلى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ : «Kan akan yeri gem gibi bir bezle sıkıca bağla ve her ay, Allah'ın (kadınlar için) takdir ettiği 6 gün veya 7 gün kendini hayızlı say. Sonra ğuslet ve 23 veya 24 gün namaz kıl ve oruç tut. (İstersen) öğle farzını geciktir. İkindi farzını da ilk anda kıl ve iki namaz için bir ğusûl yap. Akşam namazını da geciktir. Yatsıya acele et. Bu iki namaz için de bir ğusûl yap. Bu son şekil, bence daha sevimlidir.»
(İbn Mâce, Tahare, Bab 117, Hadis no: 627 Tirmizî sahih olduğunu söylemiştir)
Geçen açıklamalardan çıkan sonuç şudur:
Adeti olan bir kadın adetine göre hareket eder. Kanları birbirinden ayıran kadın bu ayırt etmeye göre tutumunu belirler. Bu iki durumda da olmayan bir kadın altı ya da yedi gün ay hali olduğu kabul edilir. İşte böylece bu hususta Peygamber (s.a.v.)’den istihaza hakkında vârid olmuş üç ayrı sünnet uygulaması bir arada değerlendirilmiş olmaktadır.
Tirmizi'nin, bu hadis bahsinde verdiği beyana göre İmam Ahmed b. Hanbel (rahimehullah) ve İshak b. Rahuye (rahimehullah) şöyle demişlerdir:
Mustahaza kadın, hayız süresinin geliş ve gidişini anlayabiliyorsa Onun hükmü, Fatime bint-i Ebi Hubeyş (r.anha)'nın hadisine göredir. Hayzın gelişi, kan'ın siyahlaşmasıyla; gidişi de, kan renginin sarıya doğru renk değiştirmesiyle bilinir. Eğer, mustahaza kadın bu hale düşmeden önceki hayız zaman ve süresini hatırlıyorsa, ona göre hayzıını hesablar. Hayız günlerinde namazı bırakır, süre bitince ğusleder ve her namaz için abdest alır, namaz kılar. Şayet mustahaza kadın, devamlı kan görür, hayız zaman ve süresini bilemez ve hayızın geliş ve gidişini kan rengiyle, tesbit edemezse Onun hükmü Hamne bint-i Cahş (r.anha)'nın hadisine göredir, demişlerdir.
Tirmizi'nin İmam Ahmed b. Hanbel ve İshak b. Rahuyye'den yaptığı nakil'den anlaşıldığı gibi Hamne, kan rengiyle hayız süresinin geliş ve gidişini bilememiştir. Keza, Hamne'nin istihaza hastalığına tutulmadan önceki zamanına ait, hatırladığı bir hayız adeti de, yokmuş.
EI-Menhel yazarı El-Ayni'nin şöyle dediğini nakleder: 'Bu hadisin hükmü Ummu Seleme (r.anha)'nın hadis hükmüne ve Aişe (r.anha)'nın hadis hükmüne muhalif'tir. Hamne, yeni kan görmeye başlayan, renk ile vasıf bakımından gördüğü kanda bir farklılık bulamayan ve devamlı kan gören bir kadındır. Bunun için Rasulullah (s.a.v.), Onun durumunu kadınları ekseriyetle gördükleri adete döndürmüştür.
EI-Menhel yazarı da hadisin fıkıh yönünü açıklarken: Mustehaza kadın adetini hatırlamazsa ve kanı renklere göre ayıramazsa kadınların hayız ve temizlik hususundaki adetine göre hayız ve temizlik süresini hesablar, demiştir.
Âlimlerin Eski Adetini Unutup Karışık Kan Gören Mustehaza ile Yeni Kan Gören Mustehaza Hakkındaki Görüşleri
İmam Ebu Hanife'ye göre:
a) Mustahaza olarak erginlik çağına gelen kadının hayzı şöyle hesablanır:
Her ay'ın ilk 10 günü hayız sayılır. Sonra gusleder ve aydan kalan sürece namaz kılar. Her namaz vakti için abdest alır.
b) Mûtade olup eski adetinin zaman ve süresini unutan kadın, araştırıp ictihad eder ve kanaatına göre günlerini tesbit eder. Hayız ve temizlik arasında tereddüt ettiği zaman, her namaz vakti için abdest alır. Şayet hayızda mıdır? Temizlik halinde midir? Hayızlık süresi bitti de temizlik süresine mi geldi diye tereddüt ederse, bu tereddudu duyduğu zaman, her namaz vakti için gusleder, gayr-ı muekkede sünnetleri kılmaz, cami'ye girmez ve eşiyle cinsi munasebette bulunmaz.
c) Eski adetinin zaman ve süresini unutup, yaptığı araştırma neticesinde hiç bir kanaata varmayan kadın mütehayyire (şaşkın) sayılır. Ne temizliğine. ne de hayzına hükmedilir. Bütün hükümlerde, en ihtiyatlı olanı tutar. Hayızlı kadın gibi namaz dışında Kur'an okumaz, Mushaf'ı ellemez, eşine yaklaşmaz, her namaz vakti için gusleder, bu gusül ile farz namazı ve vitir namazını kılar. Namazın sıhhati için gereken en az ayetleri okur. Fatiha ve sure vâcib olduğu için, bunları okur, denmiştir. Hac yaptığı zaman ifada tavafını. yapar, çünkü o rukundür. On gün ara verdikten sonra tekrar ifada tavarını yapar, sonra veda tavafını yapar. Çünkü vacibdir. Ramadan orucunu tutar, sonra yirmi beş gün kaza eder. '
İmam Şafii ye göre:
a) Yeni kan görmeye başlayıp kanı kesilmemekle mustahaza olan kadın, gayr-i mumeyyize ise, yani kanı hep aynı durumda görüyorsa hayızdaki kadına haram olan namaz vesair şeyleri kanı gördüğü andan itibaren bırakacak, kan 15 günde veya daha az zamanda kesilirse, kanın tamamı hayız sayılır. Eğer, 15 günden fazla süre devam ederse, kan gördüğü ilk gün ve gece hayız ve kalan süre ay sonuna kadar temizlik sayılır. Bu nedenle ilk ayın birinci günü hariç, bütün günlerinin namazını kaza edecek ve ilk aydan sonra her ayın ilk günü hayız ve 29 günü temizlik sayılacak ve ilk günden sonra bütün namazlarını vaktinde eda edecek.
b) Yeni kan görmeye başlayıp, kanı kesilmediğinden mustahaza sayılan kadın mumeyyize ise, yani kanı kuvvetli ve zayıf olarak görürse, duruma bakılacak; Eğer kuvvetli kan 24 saatten az bir zaman görülürse veya 15 günden fazla süre devam ederse, yahud zayıf kan onbeş günü doldurmazsa, hüküm aynıdır. Yani kan gördüğü ilk 24 saati hayız ve ondan sonraki 29 gün temizlik sayılır. İlk günden sonraki günlere ait namazları kaza edecek ve 30 günü dolunca her ayın ilk günü hayız 29 günü mustahaza sayılıp, ibadetlerini yapacak.
c) Mustahaza kadın, mûtade ise, yani devamlı kan görmeye başlamadan önce, her ayın belirli günlerinde hayız görmekte ise fakat bu adetin zaman ve süresini unutmuş ise niyet etmenin şart olmadığı hususlarda hayızlı kadın hükmündedir. Niyet edilmesi şart olmayan işler; namaz dışında Kur'an okumak, Mushaf'ı ellemek, mescid'den geçmek, eşine yaklaşmak ve benzeri işlerdir. Boşamakta ve niyetin şart olduğu namaz, oruç, tavaf ve itikaf gibi ibadetlerde temiz kadın gibidir. Mustahaza olmadan önceki zamanlarda, günün hangi saatinde kanının kesildiğini bilmiyorsa, her farzın vakti girdikten sonra o farz için gusletmesi gerekir. Eğer eskiden günün hangi saatinde hayız kanının kesildiğini biliyorsa, mesela güneş battığı zaman hayız kanının kesilip guslettiğini hatırlıyorsa mustahazalık süresince güneş batınca gusletmesi gerekir. Bu gusül ile akşam namazını kılar. Diğer namazlar için yalnız abdest alır.
İmam Ahmed bin Hanbel'e göre:
a) Mustahazalık haline tutulan kadın, mumeyyize ise, yani mesela kanı siyah ve kırmızı olmak üzere iki renkte görse fakat siyah kan 24 saat'ten eksik veya 15 günden fazla görüldüğü için, hayız sayılmaya elverişli olmazsa;
b) Kadının bilinen bir adeti yoksa ve mumeyyize de değilse, mesela hep aynı renkte kan görse;
Bu iki ihtimalde her ay 6 veya 7 gün namazını vesair işlerini terk ederek kendisini hayızlı sayacak. Sürenin 6 veya 7 gün oluşunda ve bu sürenin ayın başına mı, ortalarına mı.. sonuna mı tesadüf etmesi hususunda kadının araştırması ve ictihadı esastır. Keza bu hususta kendisinin adetine veya yakını olan kadınların aybaşı adetine hangi zaman ve sürenin daha yakın olduğu hususunda veya hangi süredeki kan'ın hayız kanına daha çok benzediği hususunda kadının kanaati esastır. Bu esaslardan hareketle, kanaatına göre hayız süresi bitiminde gusleder ve namaza başlar. Dört mezheb imamlarından yalnız Ahmed bin Hanbel'in, anlattığımız bu fetvasını terceme ettiğimiz hadis'e dayandırdığı görülmektedir. Diğer imamlar bu hadisle amel etmemişlerdir. Çünkü seneddeki ravilerden AbdulIah bin Muhammed bin Akil zayıf sayılmıştır. Görüşünü anlatmadığımız Maliki mezhebine gelince; O da şöyledir:
Malik'e göre, durumu üçüncü maddede belirtilen mustahaza kadının hayzı 15 gün kabul edilir. Sonra gusleder ve namaza başlar.
****
Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye şöyle diyor: “Alâmet olarak kabul edilenler altı tanedir: Eğer adet var ise bu en güçlü alamettir. Çünkü aslolan ay halinin durumudur. Ayırt edici özelliklere gelince, siyah ve kötü kokan katı kanın ay hali kanı olması kırmızı kana göre daha uygundur. Kadınların çoğunluğunda görülen kanı muteber kabul etmeye gelince, aslolan kişinin daha genel ve çoğunlukla görülen kişiler gibi değerlendirilmesidir.
İşte bu üç alamet, gerek sünnet gerekse konu ile ilgili olayların değerlendirilmesi sureti ile delil teşkil etmektedir.”
Daha sonra İbn Teymiyye bu hususta kabul edilen diğer alâmetleri söz konusu etmekte ve şunları söylemektedir:
“Bu husustaki görüşlerin en doğru olanı ise, sünnet-i seniyyede gelmiş olan alametlere itibar etmek, bunların dışındakileri göz önünde bulundurmaktır…” (Abdullah Yolcu, Mûmin Hanımların Dikkatine)
Ay hali olan hanımın tehlil, tekbir, tesbih, dua gibi meşhur zikirleri yapması ile sabah akşam uyumak isterken uyanırken yapılacağı vârid olmuş meşru duaları okuması da sakıncasızdır. Ayrıca tefsir, hadis ve fıkıh gibi ilim kitabları okumasında da bir sakınca yoktur. (Abdullah Yolcu, Mûmin Hanımların Dikkatine)
Fatıma Bint Ebî Hubeyş, Rasulullah'a (s.a.v.) gelerek:
"-Ben istihazalı bir kadınım hiç temizlenemiyorum, namazı terk edeyim mi?" diye sordu.
Rasulullah (s.a.v.): "-Hayır, Bu hayız kanı değil, bir damar kanıdır. Hayız günleri gelince namazı bırak bitince kanını yıka ve (gusledib) namazını kıl" buyurdu (Ebu Davud, tahare, 107).
Rasulullah'a (s.a.v.) yine istihazalı bir kadın hakkında soruldu.
Rasulullah (s.a.v.): "-Hayız gördüğün günlerde namazı terk eder, sonra gusul abdesti alır, her namazda abdest alır, kalkıp namazını kılar" buyurdu.
İstihaza Kanı ve Hükümleri:
İstihaza, âzil diye adlandırılan bir damardan sızıntı şeklinde zamanı dışında kanın akması demektir.
İstihazalı kadının durumu ay hali kanının istihaza kanına benzemesinden ötürü muşkil bir durumdur. Kan böyle bir kadından sürekli yahud çoğunlukla akmakta ise bu kadın hangisini ay hali kanı kabul edecek, hangisini istihaza kanı kabul edecek bundan dolayı orucu ya da namazı terk etmeyecek?
Bu sebeple istihazalı kadın hakkında temiz kadınların hükümleri muteberdir. Buna göre istihaza kanı gören kadının üç hali söz konusudur:
Birinci hal: Onun istihaza musibetine uğramadan önce bilinen bir adetinin olması halidir. Yani istihazalı hale düşmeden önce mesela ayın başında ya da ortasında beş ya da sekiz gün ay hali oluyordu. Böylelikle ay hali günlerinin sayısını ve vaktini bilmiş oluyordu. Böyle bir kadının adeti kadar ay hali kabul edilir, namazı ve orucu bırakır ve onun hakkında ay hali hükümlerine dikkat edilir. Adeti sona erdi mi, gusleder namaz kılar geriye kalan kanı istihaza kanı olarak değerlendirir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) Ummu Habibe’ye şöyle demiştir: “Daha önce adetin seni alıkoyduğu kadar bekle; sonra gusl et ve namaz kıl” (Hadisi Muslim rivayet etmiştir)
Yine Peygamber (s.a.v.) Ebi Hubeyş kızı Fatıma’ya şöyle demiştir:
“Şubhesiz ki bu (kan sızdıran) bir damardır, ay hali değildir. Ay hali vakti geldi mi namazı terk et.” (Buharî ve Muslim rivayet etmiştir)
İkinci hal: Şayet böyle bir kadının bilinen bir adeti bulunmayıp fakat kanı siyah yahud katı yahud özel bir kokusunun bulunması gibi adet kanı niteliğini taşımak suretiyle diğerinden ayırt edilebiliyor; diğer kanı ise kırmızı, kokusuz ve katı olmamak suretiyle ay hali kanının niteliklerini taşımadığı için ay hali kanından ayırt edilebiliyorsa, bu durumda ay hali kanı niteliklerini taşıyan kanı adet kanı olarak kabul eder ve bu süre zarfında namazı bırakır, oruç tutmaz. Bunun dışında gelen kanları istihaza kabul eder ve ay hali kanı niteliklerini taşıyan kanın akmasının sona ermesi ile birlikte gusleder, namaz kılar, oruç tutar ve temiz kabul edilir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) Ebu Hubeyş kızı Fatıma’ya şöyle demiştir:
“Ay hali kanı bilinen siyah bir kandır. İşte o vakit namaz kılma! Eğer diğer kan görünürse o zaman abdest al namaz kıl!”
(Ebu Dâvud ve Nesâî rivayet etmiş, İbn Hibban ve Hakim sahih olduğunu belirtmişlerdir)
Bu hadisten anlaşıldığına göre istihazalı olan kadın kanın niteliklerine itibar eder ve bu nitelikler ile ay hali kanı ile diğerlerini ayırır ve değerlendirir.
Üçüncü hal: Eğer kadının bildiği bir adeti ve ay hali kanının diğerlerinden ayırt edici nitelikleri yoksa, bu durumda kadın çoğunlukla görülen süre olan her aydan altı ya da yedi günü ay hali olarak kabul eder. Çünkü kadınların çoğunlukla görülen adeti budur.
حَدَّثنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ. حَدَّثنَا يزيد بْن هارون. أَنْبَأَنَا شريك، عَنْ عَبْد اللَّه بْن مُحَمَّد بْن عقيل، عَنْ إبراهيم بْن مُحَمَّد بْن طلحة، عَنْ عمه عمران بْن طلحة، عَنْ أمه حمنة بِنْت جحش؛ - أَنَّها استحيضت عَلَى عهد رَسُول اللَّهِ صَلى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ. فأتت رَسُول اللَّهِ صَلى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ فقالت: إني استحضت حيضة منكرة شديدة. قَالَ لَهَا ((احتشي كرسفاً)) قالت له: أَنَّهُ أشد من ذلك. إني أثج ثجا. قَالَ : تلجمي وتحيضي فِيْ كل شهر فِيْ علم اللَّه ستة أيام أو سبعة أيام. ثُمَّ اغتسلي، فصلي وصومي ثلاثة وعشرين، أو أربعة وعشرين. وأخري الظهر وقدمي العصر. واغتسلي لهما غسلا. وأخري المغرب وعجلي العشاء. واغتسلي لهما غسلاً. وهذا أحب الأمرين إليَّ
Hamne bint-i Cahş (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre : Kendisi Rasulullah صَلى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ'in zamanında mustahaza olmuş ve;Rasulullah صَلى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ'e gelerek : Şubhesiz ben nefret edilen ve çetin bir şekilde istihazaya tutulmuşum, dedi.
Nebi صَلى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ O na: «Kan çıkan yere pamuk koy» buyurdu.
Hamne. Ona: Gerçekten kan çok daha şiddetlidir. Benden çok fazla kan akıyor, dedi.
Resulullah صَلى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمْ : «Kan akan yeri gem gibi bir bezle sıkıca bağla ve her ay, Allah'ın (kadınlar için) takdir ettiği 6 gün veya 7 gün kendini hayızlı say. Sonra ğuslet ve 23 veya 24 gün namaz kıl ve oruç tut. (İstersen) öğle farzını geciktir. İkindi farzını da ilk anda kıl ve iki namaz için bir ğusûl yap. Akşam namazını da geciktir. Yatsıya acele et. Bu iki namaz için de bir ğusûl yap. Bu son şekil, bence daha sevimlidir.»
(İbn Mâce, Tahare, Bab 117, Hadis no: 627 Tirmizî sahih olduğunu söylemiştir)
Geçen açıklamalardan çıkan sonuç şudur:
Adeti olan bir kadın adetine göre hareket eder. Kanları birbirinden ayıran kadın bu ayırt etmeye göre tutumunu belirler. Bu iki durumda da olmayan bir kadın altı ya da yedi gün ay hali olduğu kabul edilir. İşte böylece bu hususta Peygamber (s.a.v.)’den istihaza hakkında vârid olmuş üç ayrı sünnet uygulaması bir arada değerlendirilmiş olmaktadır.
Tirmizi'nin, bu hadis bahsinde verdiği beyana göre İmam Ahmed b. Hanbel (rahimehullah) ve İshak b. Rahuye (rahimehullah) şöyle demişlerdir:
Mustahaza kadın, hayız süresinin geliş ve gidişini anlayabiliyorsa Onun hükmü, Fatime bint-i Ebi Hubeyş (r.anha)'nın hadisine göredir. Hayzın gelişi, kan'ın siyahlaşmasıyla; gidişi de, kan renginin sarıya doğru renk değiştirmesiyle bilinir. Eğer, mustahaza kadın bu hale düşmeden önceki hayız zaman ve süresini hatırlıyorsa, ona göre hayzıını hesablar. Hayız günlerinde namazı bırakır, süre bitince ğusleder ve her namaz için abdest alır, namaz kılar. Şayet mustahaza kadın, devamlı kan görür, hayız zaman ve süresini bilemez ve hayızın geliş ve gidişini kan rengiyle, tesbit edemezse Onun hükmü Hamne bint-i Cahş (r.anha)'nın hadisine göredir, demişlerdir.
Tirmizi'nin İmam Ahmed b. Hanbel ve İshak b. Rahuyye'den yaptığı nakil'den anlaşıldığı gibi Hamne, kan rengiyle hayız süresinin geliş ve gidişini bilememiştir. Keza, Hamne'nin istihaza hastalığına tutulmadan önceki zamanına ait, hatırladığı bir hayız adeti de, yokmuş.
EI-Menhel yazarı El-Ayni'nin şöyle dediğini nakleder: 'Bu hadisin hükmü Ummu Seleme (r.anha)'nın hadis hükmüne ve Aişe (r.anha)'nın hadis hükmüne muhalif'tir. Hamne, yeni kan görmeye başlayan, renk ile vasıf bakımından gördüğü kanda bir farklılık bulamayan ve devamlı kan gören bir kadındır. Bunun için Rasulullah (s.a.v.), Onun durumunu kadınları ekseriyetle gördükleri adete döndürmüştür.
EI-Menhel yazarı da hadisin fıkıh yönünü açıklarken: Mustehaza kadın adetini hatırlamazsa ve kanı renklere göre ayıramazsa kadınların hayız ve temizlik hususundaki adetine göre hayız ve temizlik süresini hesablar, demiştir.
Âlimlerin Eski Adetini Unutup Karışık Kan Gören Mustehaza ile Yeni Kan Gören Mustehaza Hakkındaki Görüşleri
İmam Ebu Hanife'ye göre:
a) Mustahaza olarak erginlik çağına gelen kadının hayzı şöyle hesablanır:
Her ay'ın ilk 10 günü hayız sayılır. Sonra gusleder ve aydan kalan sürece namaz kılar. Her namaz vakti için abdest alır.
b) Mûtade olup eski adetinin zaman ve süresini unutan kadın, araştırıp ictihad eder ve kanaatına göre günlerini tesbit eder. Hayız ve temizlik arasında tereddüt ettiği zaman, her namaz vakti için abdest alır. Şayet hayızda mıdır? Temizlik halinde midir? Hayızlık süresi bitti de temizlik süresine mi geldi diye tereddüt ederse, bu tereddudu duyduğu zaman, her namaz vakti için gusleder, gayr-ı muekkede sünnetleri kılmaz, cami'ye girmez ve eşiyle cinsi munasebette bulunmaz.
c) Eski adetinin zaman ve süresini unutup, yaptığı araştırma neticesinde hiç bir kanaata varmayan kadın mütehayyire (şaşkın) sayılır. Ne temizliğine. ne de hayzına hükmedilir. Bütün hükümlerde, en ihtiyatlı olanı tutar. Hayızlı kadın gibi namaz dışında Kur'an okumaz, Mushaf'ı ellemez, eşine yaklaşmaz, her namaz vakti için gusleder, bu gusül ile farz namazı ve vitir namazını kılar. Namazın sıhhati için gereken en az ayetleri okur. Fatiha ve sure vâcib olduğu için, bunları okur, denmiştir. Hac yaptığı zaman ifada tavafını. yapar, çünkü o rukundür. On gün ara verdikten sonra tekrar ifada tavarını yapar, sonra veda tavafını yapar. Çünkü vacibdir. Ramadan orucunu tutar, sonra yirmi beş gün kaza eder. '
İmam Şafii ye göre:
a) Yeni kan görmeye başlayıp kanı kesilmemekle mustahaza olan kadın, gayr-i mumeyyize ise, yani kanı hep aynı durumda görüyorsa hayızdaki kadına haram olan namaz vesair şeyleri kanı gördüğü andan itibaren bırakacak, kan 15 günde veya daha az zamanda kesilirse, kanın tamamı hayız sayılır. Eğer, 15 günden fazla süre devam ederse, kan gördüğü ilk gün ve gece hayız ve kalan süre ay sonuna kadar temizlik sayılır. Bu nedenle ilk ayın birinci günü hariç, bütün günlerinin namazını kaza edecek ve ilk aydan sonra her ayın ilk günü hayız ve 29 günü temizlik sayılacak ve ilk günden sonra bütün namazlarını vaktinde eda edecek.
b) Yeni kan görmeye başlayıp, kanı kesilmediğinden mustahaza sayılan kadın mumeyyize ise, yani kanı kuvvetli ve zayıf olarak görürse, duruma bakılacak; Eğer kuvvetli kan 24 saatten az bir zaman görülürse veya 15 günden fazla süre devam ederse, yahud zayıf kan onbeş günü doldurmazsa, hüküm aynıdır. Yani kan gördüğü ilk 24 saati hayız ve ondan sonraki 29 gün temizlik sayılır. İlk günden sonraki günlere ait namazları kaza edecek ve 30 günü dolunca her ayın ilk günü hayız 29 günü mustahaza sayılıp, ibadetlerini yapacak.
c) Mustahaza kadın, mûtade ise, yani devamlı kan görmeye başlamadan önce, her ayın belirli günlerinde hayız görmekte ise fakat bu adetin zaman ve süresini unutmuş ise niyet etmenin şart olmadığı hususlarda hayızlı kadın hükmündedir. Niyet edilmesi şart olmayan işler; namaz dışında Kur'an okumak, Mushaf'ı ellemek, mescid'den geçmek, eşine yaklaşmak ve benzeri işlerdir. Boşamakta ve niyetin şart olduğu namaz, oruç, tavaf ve itikaf gibi ibadetlerde temiz kadın gibidir. Mustahaza olmadan önceki zamanlarda, günün hangi saatinde kanının kesildiğini bilmiyorsa, her farzın vakti girdikten sonra o farz için gusletmesi gerekir. Eğer eskiden günün hangi saatinde hayız kanının kesildiğini biliyorsa, mesela güneş battığı zaman hayız kanının kesilip guslettiğini hatırlıyorsa mustahazalık süresince güneş batınca gusletmesi gerekir. Bu gusül ile akşam namazını kılar. Diğer namazlar için yalnız abdest alır.
İmam Ahmed bin Hanbel'e göre:
a) Mustahazalık haline tutulan kadın, mumeyyize ise, yani mesela kanı siyah ve kırmızı olmak üzere iki renkte görse fakat siyah kan 24 saat'ten eksik veya 15 günden fazla görüldüğü için, hayız sayılmaya elverişli olmazsa;
b) Kadının bilinen bir adeti yoksa ve mumeyyize de değilse, mesela hep aynı renkte kan görse;
Bu iki ihtimalde her ay 6 veya 7 gün namazını vesair işlerini terk ederek kendisini hayızlı sayacak. Sürenin 6 veya 7 gün oluşunda ve bu sürenin ayın başına mı, ortalarına mı.. sonuna mı tesadüf etmesi hususunda kadının araştırması ve ictihadı esastır. Keza bu hususta kendisinin adetine veya yakını olan kadınların aybaşı adetine hangi zaman ve sürenin daha yakın olduğu hususunda veya hangi süredeki kan'ın hayız kanına daha çok benzediği hususunda kadının kanaati esastır. Bu esaslardan hareketle, kanaatına göre hayız süresi bitiminde gusleder ve namaza başlar. Dört mezheb imamlarından yalnız Ahmed bin Hanbel'in, anlattığımız bu fetvasını terceme ettiğimiz hadis'e dayandırdığı görülmektedir. Diğer imamlar bu hadisle amel etmemişlerdir. Çünkü seneddeki ravilerden AbdulIah bin Muhammed bin Akil zayıf sayılmıştır. Görüşünü anlatmadığımız Maliki mezhebine gelince; O da şöyledir:
Malik'e göre, durumu üçüncü maddede belirtilen mustahaza kadının hayzı 15 gün kabul edilir. Sonra gusleder ve namaza başlar.
****
Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye şöyle diyor: “Alâmet olarak kabul edilenler altı tanedir: Eğer adet var ise bu en güçlü alamettir. Çünkü aslolan ay halinin durumudur. Ayırt edici özelliklere gelince, siyah ve kötü kokan katı kanın ay hali kanı olması kırmızı kana göre daha uygundur. Kadınların çoğunluğunda görülen kanı muteber kabul etmeye gelince, aslolan kişinin daha genel ve çoğunlukla görülen kişiler gibi değerlendirilmesidir.
İşte bu üç alamet, gerek sünnet gerekse konu ile ilgili olayların değerlendirilmesi sureti ile delil teşkil etmektedir.”
Daha sonra İbn Teymiyye bu hususta kabul edilen diğer alâmetleri söz konusu etmekte ve şunları söylemektedir:
“Bu husustaki görüşlerin en doğru olanı ise, sünnet-i seniyyede gelmiş olan alametlere itibar etmek, bunların dışındakileri göz önünde bulundurmaktır…” (Abdullah Yolcu, Mûmin Hanımların Dikkatine)
Ay hali olan hanımın tehlil, tekbir, tesbih, dua gibi meşhur zikirleri yapması ile sabah akşam uyumak isterken uyanırken yapılacağı vârid olmuş meşru duaları okuması da sakıncasızdır. Ayrıca tefsir, hadis ve fıkıh gibi ilim kitabları okumasında da bir sakınca yoktur. (Abdullah Yolcu, Mûmin Hanımların Dikkatine)