Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Imam Ahmed Bin Nasr El-huzai – Imamların Imamı

A Çevrimdışı

ammar huseyn

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla




Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Salat selam Muhammed'in s.a.v ve muvahhid Sahabe'lerin ve Müslümanların üzerine olsun. Bundan sonra:



İmam Ahmed bin Nasr el-Huzai - İmamların imamı



Hafız İbni Kesir'in anlattığı gibi




Hafız İbni Kesir r.h. , el-Bidaye ve en-Nihaye adlı eserinde şöyle demiştir:


Hicretin İkiyüzotuzbirinci Senesi…

Ahmed b. Nasr'ın dedesi Malik b. Heysem, Abbasilerin devletleri*nin kurulması için propaganda yapanların en önde gelenlerindendi. Abbasiler, onun bu oğlunu öldürdüler Ahmed b. Nasr; itibarlı bir li*der, şahsiyetli bir kimseydi. Babası Nasr b. Malik'in yanına hadis eh*li kimseler gelirlerdi. Hicretin 201. senesinde Me'mun'un Bağdat'tan uzaklaşmış olduğu esnada, hırsız ve yankesicilerle yol kesenlerin ço*ğaldığı ortamda iyiliği emredip kötülüğü menetmesi için halk ona bey'at etmişti. Bunun adına Bağdat'ta, Nasr pazarı diye bir pazar ku*rulmuştu.

Ahmed b. Nasr; ilim, diyanet, salih amel ve hayır ehli kimseler*dendi. İyiliği emredip kötülüğü men eden sünnet imamlarındandı. Al*lah'ın indirilen kelamının gayrı mahluk olduğunu söylemeleri için halka çağrıda bulunanlardandı.

Halife Vasık ise insanları, "Kur'ân mahluktur" demeye çağırıyor ve bu konuda şiddet kullanıyordu. Bu çağrısını gece gündüz, gizli aşi*kar, her zaman yapıyordu. Daha önce babasının ve amcası Me'mun'*un delilsiz, bürhansız, hüccetsiz, beyansız, sünnetsiz, Kur'ân'la ala*kasız olan bu iddialarına dayanarak kendisi de aynı iddiaya sahip çıktı, Ahmed b. Nasr ise, insanları Allah'a imana, iyiliği emredip kö*tülüğü men etmeye ve Allah'ın indirilen kelamı Kur'ân'ın mahluk ol*madığını söylemeye ve daha birçok iyiliklere davet etti. Bağdat hal*kından ve diğerlerinden birçok kişi onun etrafında birleştiler. Ebu Harun es-Serrac, Bağdat'ın doğu yakasındaki insanları; Talib de batı yakasındaki insanları Ahmed b. Nasr'ın yanında toplanmaya davet ettiler. Böylece etrafında binlerce insan toplandı. Büyük bir cemaat meydana geldi.

Bu senenin Şaban ayında, iyiliği emredip kötülüğü menetmek üzere; bid'atçılığı ve insanları Kur'ân'ın mahluk olduğunu söylemeye davet edişi nedeniyle insanları sultana başkaldırmaya gizlice davet eden Ahmed b. Nasr el-Huzaî'ye bey'at edildi. Çünkü sultan, komu*tanlar ve yanındakiler; masiyet işliyor, fuhşiyatı irtikab ediyor ve daha birçok kötülükler işliyorlardı.

Ahmed b. Nasr'ın cemaatı, bu senenin Şaban ayının üçüncü gece*sinde, yani cuma gecesi karanlıkta def çalmak ve randevulaştıkları yerde toplanmak üzere sözleştiler. Bunların dinar dağıttığı kimseler arasında Beni Eşres kabilesinden içkici iki adam da vardı. Perşembe gecesi olunca onlar kendi arkadaşlarıyla içki içtiler ve sözleşilen gece*nin o gece olduğunu sandılar. Oysa cuma gecesi toplanmaları gereki*yordu. Bunlar perşembe gecesi arkadaşlarıyla içki içtikten sonra in*sanların toplanmaları için kalkıp geceleyin def çalmaya başladılar. Hiç kimse onların bu gürültüsüne gelmedi, düzen bozuldu. Emniyet görevlileri durumdan haberdar olarak saltanat naibi Muhammed b.

İbrahim b. Mus'ab'ı bilgilendirdiler. O, kardeşi İshak b. İbrahim'in yerine vekalet ediyordu. Kardeşi Bağdat dışındaydı. İnsanlar sağa so*la kaçışmaya başladılar. Saltanat naibi, o iki kişinin huzura getiril*mesini emretti. Onları işkenceye tabi tutunca, Ahmed b. Nasr'ın adamları olduklarını itiraf ettiler. O da Ahmed b. Nasr'ı arattı. Onun bir hizmetçisini yakalattı. Hizmetçi de o iki kişi gibi aynı ikrarda bu*lundu.

Şaban ayının sonunda, Ahmed b. Nasr ile taraftarlarının elebaşlarından bir grup, Samarra'da bulunan halifeye gönderildiler. Halife, onları sorgulayacağı meclise büyüklerden bir cemaatı getirtip onları da hazır bulundurdu. Mutezile mezhebinden Kadı Ahmed b. Ebi Duad da bu mecliste hazır bulundu.

Ahmed b. Nasr, huzura getirildiğinde; bu yaptıklarından ve iyiliği emredip kötülüğü menetmek hususunda halktan bey'at alışından Ötürü halife Vasık onu hiç azarlamadı. Bütün bunları bir tarafa bıra*kıp ona şöyle bir soru yöneltti:

- Sen Kur'ân hakkında ne diyorsun?

- O Allah kelamıdır. .

- Kur'ân mahluk mudur?.

- O Allah kelamıdır.

Ahmed b. Nasr ölmek istiyordu. Kendini feda etmişti, ölmeyi göze alarak vücuduna hanut kokusu ve nevre sürüp avret mahallerini ör*tecek giysiyi de sıkıca bağlayarak gelmişti.

Halife Vasık ona bu defa şöyle bir soru yöneltti.

- Sen Rabbin hakkında ne diyorsun, kıyamet günü onu görecek misin?

- Ey mu minlerin emiri, onu göreceğimi Kur'ân ve hadisler söylü*yor. Bir ayet-i kerimede yüce Allah şöyle buyurmuş: "O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır." (ei-Kıyâme, 23.) Rasûlullah (s.a.v.) da bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: "Sizler bu Ay'ı gördüğü*nüz gibi Rabbinizi göreceksiniz. O'nu görürken de sıkışıklığa maruz kalmayacaksınız." Bizler Kur'ân ve hadisin haberlerine bağlıyız.

Hatib Bağdadî'nin rivayetine göre halife Vasık ona şöyle demiş:

- Yazıklar olsun sana! Allah, şekli şemaili belirli cisim suretinde hiç görülebilir mi? O bir mekana sığar mı? Gören gözler onu göz çer*çevesinde müşahede edebilir mi? Senin anlattığın nitelikteki bir Rabbe ben inanmıyorum!

Ben derim ki: Vasık'ın söyledikleri, caiz olmayan sözlerdir. Bu sözler karşı tarafı ilzam edici sözler değildir ve onun bu sözleriyle sa*hih hadis reddedilemez. Doğrusunu Allah bilir.

Sonra Ahmed b. Nasr, Vasık'a şöyle cevap vermişti: «Süfyan, ba*na şu merfu hadisi nakletti: "Ademoğlunun kalbi Allah'ın parmaklarından iki parmak arasındadır. Allah o kalbi dilediği gibi evirip çevi*rir." Peygamber (s.a.v.) de bir duasında Cenâb-ı Allah'a hitaben şöyle diyor: "Ey kalbleri evirip çeviren! Kalbimi bu dinin üzere sabit kıl."

Orada bulunan İshak b. İbrahim, Ahmed b. Nasr'a dönüp şöyle dedi: "Yazıklar olsun sana, söylediklerine dikkat et!" Ahmed b. Nasr da ona: "Böyle söylememi sen bana emretmiştin." deyince İshak bun*dan korktu ve: "Ben mi sana emretmiştim?" diye sordu. O da şu ceva*bı verdi: "Evet, sen bana, Vasık'a öğüt vermemi emretmiştin."

Vasık, çevresinde bulunan adamlara: "Şunun hakkında ne diyor*sunuz?" diye sordu. Orada bulunanlar, onun hakkında çok şeyler söy*lediler. Bağdat'ın batı yakasının kadılığını yapmakta olan ve azledi*len ve daha önceleri Ahmed b. Nasr'ı seven bir kimse olan Abdurrahman b. İshak, halife Vasık'a: "Ey mü'minlerin emiri, bunun kanı he*laldir!" dedi. Ahmed b. Ebi Duad'ın arkadaşı Ebu Abdillah el-Ermenî de halifeye: "Ey mü'minlerin emiri, bana şunun kanını içir." dedi. Ha*life Vasık: "İstediğin kanın mutlaka akıtılması gerekir." dedi. İbn Ebi Duad ise: "Bu kafirdir, tevbe etmesi istenilsin, belki kendisinde bir hastalık veya akıl noksanlığı vardır." dedi.

Vasık: "Üzerine gitmek için yerimden kalktığımı görürseniz hiç kimse kalkıp da bana müdahale etmesin. Ben adımlarımı hesaplıyo*rum." dedi. Sonra halifeliği zamanında Musa el-Hadi'ye hediye edil*miş, alt tarafı çivili, büyülü ve enli bir kılıç olan Amr b. Madikerib ez-Zübeydî'nin kılıcı Samsama'ya elini uzattı. Kılıcı eline alıp Ahmed b. Nasr'm omuzuna, sonra başına, sonra karnına üç darbe vurdu. İplere bağlanmış ve deri bir yaygı üzerinde bulunan Ahmed, can verip yere düştü. Allah ona rahmet etsin. Doğrusu bizler Allah'a aidiz ve ona dö*nücüleriz. Allah, Ahmed'e rahmet etsin, onu bağışlasın.

Sonra Sima ed-Dımışkî kılıcını alıp Ahmed'in boynuna vurarak başını kesti. Gövdesini alıp Babek el-Hürremî'nin asıldığı bahçeye gö*türdü ve orada astı. Ayaklarında çifte bukağı, üzerinde bir gömlek ve şalvar vardı.

Kesik başı Bağdat'a götürülerek doğu yakasında birkaç gün, batı yakasında da birkaç gün mızrak üzerine dikildi. Kesik başının yanın*da gece gündüz bekçiler vardı. Kulağına, şu ifadelerin yazılı olduğu bir kağıt asılmıştı:

"Bu kafir, müşrik, sapık Ahmed b. Nasr el-Huzaî'nin başıdır. Ab*dullah Harun, mü'minlerin emiri Vasık Billah'ın öldürdüğü bir kim*sedir. Halife, kendisine karşı Kur'ân'ın mahlukluğu, Allah'ı birşeye benzetmenin imkansızlığı hususunda hüccet beyan ederek tevbe tek*lif edip hakka dönme fırsatı vermesine rağmen kendisi inad edip küf*rünü açıkça beyan ettikten sonra Öldürülmüştür, Onu Cehennem'e ve elem verici azaba çabucak sevkeden ve küfrü nedeniyle azaplandıran

Allah'a hamdolsun. Böylece onun kanı mü'minlerin emirine helal ol*du. Allah ona lanet etsin."

Bundan sonra halife Vasık, Ahmed b. Nasr'ın adamlarının önde gelenlerini ve reislerini takip ettirdi. Onlardan yirmidokuz kadar ki*şiyi yakalattı ve bunları zindana attırdı. Kendilerine, zalimler adını verdi. İnsanların onları ziyaret etmeleri yasaklandı, demir prangala*ra ve zincirlere vuruldular. Mahkumlara verilen erzak onlara veril*medi. Bu da büyük bir haksızlık ve zulümdü.

Kendisinden bahsettiğimiz Ahmed b. Nasr; iyiliği emredip kötü*lüğü meneden, ilmiyle amel eden büyük âlimlerdendi. Hammad b. Zeyd, Süfyan b. Uyeyne ve Haşim b. Beşir'den hadis dinledi. Yanında Haşim'in bütün eserleri vardı. İmam Malik b. Enes'ten sahih hadisler dinledi, ama onun hadislerinin çoğunu nakletmedi.

Ahmed b. İbrahim ed-Devrakî ile kardeşi. Yakub b. İbrahim ve Yahya b. Maîn de kendisinden hadis rivayet ettiler. Yahya b. Maîn, bir gün Ahmed b. Nasr'ı andı, ona rahmet okudu ve: "Allah onun son nefesini şehitlik mertebesiyle birlikte aldı." dedi. Ahmed b. Nasr, ha*dis nakletmez ve: "Ben buna ehil değilim." derdi. Yahya b. Maîn onu çok övmüştü. İmam Ahmed b. Hanbel bir gün onu andı ve şöyle dedi: "Allah, Ahmed b. Nasr'a rahmet etsin. O, kendini Allah'a feda etti. Nefsini feda etmekle büyük bir cömertlik yaptı."

Cafer b. Muhammed es-Saiğ dedi ki: "Gözlerimle gördüm. Yalan söylüyorsam gözlerim çıksın. Kulaklarımla duydum, yalan söylüyor*sam kulaklarım sağır olsun ki, boynu vurulduğu zaman Ahmed b. Nasr el-Huzaî'nin kesik başı "Lâ ilahe illallah" diyordu. Kendisi ağa*ca asılı iken seyrine giden bazı kimseler onun kesik başının şu ayet-i kerimeyi okuduğunu duymuşlardı:

«Elif, Lâm, Mim. Andolsun, biz kendilerinden öncekileri de dene*mişken insanlar "inandık" deyince, denenmeden bırakılacaklarını mı sanarlar?» (el-Ankebût,1.) Bunun üzerine benim tüylerim ürperdi.»

Öldürülmesinden bir süre sonra adamın biri onu rüyasında gör*müş ve ona: "Ey Ahmed, Rabbin sana nasıl muamele etti?" diye sor*muş, Ahmed b. Nasr da ona şu cevabı vermişti: "Benim öldürülmem sanki hafif bir uykuya dalmak gibiydi. Sonunda Aziz ve Celil olan Al*lah'ın huzuruna vardım. O da bana bakıp güldü."

Adamın biri rüyasında Rasûlullah (s.a.v.), Ebu Bekir ve Ömer'le birlikte Ahmed b. Nasr'ın kesik başının asılı olduğu ağacın yanından geçerlerken Rasûlullah (s.a.v.)'ın, mübarek yüzünü ondan başka tara*fa çevirdiğini görmüş. Bunun üzerine kendisine: "Ya Rasûlallah, ne*den yüzünü Ahmed b. Nasr'dan öte yana çevirdin?" diye sordukların*da Rasûlullah (s.a.v.) şu cevabı vermiş: "Ehl-i beytimden olduğunu id*dia eden bir adam onu öldürdüğü için kendisinden utanıp yüzümü başka tarafa çevirdim."

Ahmed b. Nasr'ın kesik başı, hicretin 231. senesinin şaban ayının 28'i olan perşembe gününden, hicretin 237. senesinin ramazan bayra*mının bir iki gün sonrasına kadar asılı kalmıştı. Sonra başı ile gövde*si bir araya getirilerek Bağdat'ın doğu yakasında Malikiye adıyla bili*nen mezarlığa defnedildi. Allah ona rahmet etsin.

Bu iş, kardeşi Vasık'tan sonra halifeliğe geçen Mütevekkil Alallah'ın emri üzerine olmuştu. "Kitabü'I-Hayde" adlı eserin sahibi Ab-dülaziz b. Yahya el-Kettanî, halifelerin en hayırlılarından Mütevekkil'in yanına gitti. Mütevekkil'e, halifelerin en hayırlılarından dedik; çünkü o, kardeşi Vasık'ın, babası Mutasım'ın ve amcası Me'mun'un aksine Ehl-i Sünnet'e çok iyi davrandı. Oysa ki Vasık; babası Mutasım, amcası Me'mun, Ehl-i Sünnet'e çok kötülüklerde bulunmuşlar, bid'atçı ve sapık Mutezililerle diğerlerini kendilerine yakın tutmuş*lardı, Abdülaziz, Mütevekkil'in yanına gidip bu konuyu anlatınca Mütevekkil, Ahmed b. Nasr'ın asılı duran gövdesinin ve kesik başının indirilip defnedilmesini emretti. Bu emri yerine getirildi. Mütevekkil, İmam Ahmed b. Hanbel'e fazlasıyla ikramda bulunurdu. Nitekim bu mesele, yeri gelince de anlatılacaktır.


Kasaca diyeceğimiz şudur: "Kitabü'l-Hayde" adlı eserin sahibi Ab*dülaziz, halife Mütevekkil'e şöyle demişti: "Ey mü'minlerin emiri! Va-sık'ın, Ahmed b. Nasr'ı öldürmesinden daha acaip bir olay görmedim. Çünkü Ahmed defnedilinceye kadar onun lisanı Kur'ân okuyordu."

Mütevekkil, Abdülaziz'in bu sözlerinden korktu. Kardeşi Vasık hakkında duyduğu şeylerden ötürü üzüldü. Vezir Muhammed b. Ab-dülmelik b. Zeyyad, huzuruna geldiğinde ona şöyle dedi:

- Ahmed b. Nasr'ın öldürülmesi hususunda kalbimde bir şüphe var.

- Ey mü'minlerin emiri! Vasık onu kafir olarak öldürdü. Eğer ya*lan söylüyorsam Allah beni ateşte yaksın!

Bundan sonra Herseme huzura geldi. Halife Mütevekkil ona da şöyle sordu:

- Ahmed b. Nasr'ın Öldürülmesi hususunda kalbimde bir şüphe var.

- Eğer o kafir olarak öldürülmemişse Allah beni paramparça et*sin!

Bundan sonra Kadı Ahmed b. Ebi Duad huzura girdi. Halife Mü*tevekkil ona da aynı şeyi sorunca o şu cevabı verdi:

- Eğer Vasık onu kafir olarak öldürmemişse Allah beni felç etsin! Mütevekkil diyor ki: «İbn Zeyyad'ı ben ateşte yaktım. Harseme'ye gelince o kaçıp gitti. Huzaa kabilesinin yanından geçerken kabileden bir adam onu tanıyıp çevresindekilere şöyle seslendi: "Ey Huzaa topluluğu! Bu, amcanız oğlu Ahmed b. Nasr'ı öldüren adamdır!" Adamın bu çağrısı üzerine kabilenin adamları gelip onu parçaladılar, lime li*me ettiler. Kadı İbn Ebi Duad'a gelince, Cenâb-ı Allah, onu kendi cil*dine hapsetti. Yani onu felç etti. Allah, onu ölümünden dört yıl önce bu felç illetine mübtela kıldı.»

İleride de anlatılacağı üzere, onun çok miktarda malına el konul*du.

"Kitabu el-Mesail" adlı kısımda Ebu Davud, Ahmed b. İbrahim ed-Devrakî tariki ile Ahmed b. Nasr'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:

«"Kalpler Allah'ın parmaklarından iki parmak arasındadır. Allah, pazarlarda kendisini ananlara güler." Bu hadisi Süfyan b. Uyeyne'ye sorduğumda bana şöyle dedi: "Siz bu hadisi hiç yorumlamadan oldu*ğu gibi rivayet edin."»

Halife Vasık bu senede hacca gitmeye niyetlendi. Hazırlığa başla*dı. Ama yolda suyun az olduğu kendisine söylenince bu sene haccet*mekten vazgeçti.

(el-Bidaye ve en-Nihaye. Türkçe baskıya göre 10.clt. 231.yıldan bahsederken zikretmiştir / Arapça baskıya göre 10.clt. 336.s. İhyautturas bsk. / Arapça Hecr bsk. 14.clt. 316.s.)

Hafız İbni Kesir'in İmam Ahmed bin Nasr e-Huzai hakkında anlattıkları burada bitmiştir.



Başka önemli bilgiler



İmam Ahmed bin Nasr el-Huzai r.h. , Hadis ehli olan Müslümanlar ile boş kaldığında, Kuran mahluktur diyen Vasık'ı kasd ederek şöyle derdi: Bu Hınzır (domuz) şöyle yaptı. Bu kafir şöyle dedi.


Bu bilgi Vasık'a ulaşınca, kendisine karşı huruc etmesinnden (silahlı mücadele ile devrim yapmasından) korktu. Sonra da, Kuran mahluk demedi bahanesi ile onu öldürdü.

(Hafız Şemsuddin ez-Zehebi, İslam Tarihi. Arapça bsk. 5.clt. 766.s.)

Hadis ehlinin Vasık gibi Kuran mahluktur diyenleri tekfir ettikleri gibi, Vasık'ta Müslümanları tekfir ediyordu.

(Hafız Şemsuddin ez-Zehebi, Siyeri Alamin Nubela. 11.clt. 167.s.)

Hafız Şemsuddin ez-Zehebi, İmam Ahmed bin Nasr el-Huzai'nin başının Kuran okumasının Sahih rivayetler ile geldiğini zikretmiştir.

(Siyeri Alamin Nubela 11.clt. 168.s.)

Kuran yaratıktır diyen kafirler, bu küfürlerini ilan edince, Müslümanları toparlıyıp bu küfür sözünü söyleyene kadar dövüp ağır işkencelerden geçiriyorlardı. Bu durumla karşılaşan Müslümanların geneli, çektikleri acılara dayanamayarak, kalpleri küfür sözünden uzak olduğu halde Kuran'ın mahluk olduğunu ağızları ile ikrahen söyleyip hapisten kurtuluyorlardı.

Zikredilene göre Müslümanların imamlarından sadece dört tanesi acılara dayanarak Kuran mahluktur dememişlerdir. Onlarda şunlardır:


Bir: Ahmed bin Hanbel r.h. acılara dayanmış ve en sonunda hapisten kurtulmuş idi.

İki: Ahmed bin Nasr el-Huzai. Hakkında konuştuğumuz imam. İnşallah şehid edilmişti.

Üç: Muhammed bin Nuh. Zikredilene göre vefat etmişti. Ahmed bin Hanbel onu gömmüştü.

Dört: Nuaym bin Hammad. Büyük meşhur imam. Hapiste vefat ettiği iddia edilmişti. Artık dövülerek mi öldürüldü? Başına başka şeyler mi geldi? Bunu sadece Allah c.c. bilir.

(Tarihu Bağdad 6.clt. 387.s.)

Allah'a hamd olsun.

Muvahhidlere rahmet olsun.

Ebu Musa el-Medeni
Ehli İlm | Ehli Sunnet ve’l Cemaat ve Ehli Hadis Sitesi
 
Üst Ana Sayfa Alt