Ebu Hanife, İmam Buhari ve bir takım Sünni alimlerin iddia ettiği gibi, "güvenilmez adam, zındık, kafir, sapık mezhep mensubu, hatta kafir" biri mi? Yoksa bir Ehl-i Sünnet Mezhebinin kurucusu, imamı ve önderi mi?
Olaya şimdilik Rey ve Rical ehli bakımından yaklaşmam konuyu kısırlaştırır. Nitekim Ehl-i Sünnet için, Ebu Hanife ne ise, İmam Buhari de odur. Aynı sevgi ve saygıyı görmektedir. Bu (benim düşünceme göre) Rey ve Rical ehli meselesini bilenler içinde geçerlidir.
Ebu Hanife, gerçektende, İmam Buharinin anlattığı türden bir insanmıydı? Şayet öyle ise, Hanefilerin, İmam Buhariyi dikkate bile almaması gerekirdi. Veya Hanefilerin, İmam Buhariden uzak durması gerekirdi. Görünen o ki bu da mümkün değil.
Hanefiler veya sünniler için (Günümüz için diyeyim) İmam Buhari ve Ebu Hanife bir bütün ve vazgeçilmez iki değerdir.
Rivayetleri nakledip öyle değerlendirme yapsak daha hayırlı olacak galiba.
İmam Buhari Ebu Hanife hakkında demiş ki:
1- "Güvenilmez Adam." (Tarihul Kebir c. 8 s.81)
2- "Sapık Mürcie Mezhebinin Mensubu." (Tarihul Evsat c.2 s.93)
3- "Küfründen dönmesi için iki defa tövbeye çağrılan adam." (Kitabuz Zuafa s.132)
Sırası ile diğer Alimlerinde sözlerini beyan edeceğim. Burada Ebu Hanifeye saldırma ve küçümseme gibi bir gayretim yok. Buna en azından Allah Şahittir. Burada beni ciddi derecede düşündüren şudur. Acaba Ebu Hanife, İmam Buhari ve benzeri olan alimlere ne yapmıştı? Suçu neydi? Kabahati neydi? Sadece sözlerde geçen bazı suçlama ve kelimeler mi?
Ehl-i Sünnet için meşhur olan, ünlü Muhaddis, alim ve Fakih, Süfyan bin Uyeyne, Ebu Hanifenin Ölüm haberi kendisine gelince, kendisi İmam Buhariden geri kalmayarak şöyle demiştir:
"Allah ona lanet etsin! İslam'ın can damarlarını, bir, bir kopardı. Müslümanlar arasında ondan daha şerir biri doğmamıştır." (İbni Abdulbirr, El İntika s.149-150)
İbnül Carud ise Ebu Hanifeyi tanıtırken şu korkunç sözü söylüyor: "Müslüman olup olmadığı tartışmalıdır." (El İntika s.150)
Bir diğer Mezhep İmamı olan İmam Malik ise şöyle demiştir:
"Ebu Hanife, İslam bünyesinde doğan en şerir varlıktır. Bu ümmete, fikirleri yerine kılıçla vursaydı daha iyi olurdu." (El İntika s.150)
Abdullah Bin Mübarek ise şöyle diyor:
"Biz önceleri onu tanımıyorduk ve sohbetlerine devam ediyorduk. Ne zaman ki onu yakından tanıdık kendisini terk ettik." (s.151)
Daha buna benzer bir çok alime ait bir çok sözden bahsedilmektedir. Biz bunları toparlayıp öncelikle dönelim Buhariye.
Bunların için Ehl-i Sünnet dünyası için şüphesiz en Meşhuru İmam Buharidir. Malikiler için ise hem Buhari hem İmam Maliktir.
Peki İmam Buhari bunu neden yaptı?
Acaba, Buharinin, Aklın, Nakli delillerin önüne geçirilmesine ve Kıyasa şiddetle karşı karşı olması bunda etkili olabilir mi? Nitekim bilinen odur ki Ebu Hanife Ehl-i Reydir. Ebu Hanife ise kıyas ve aklı, naklin önüne geçirmede uzman hatta mucididir diyebiliriz.
Yoksa, Buhari, Ebu Hanife karşıtı olan kendi hocalarının etkisinde mi kalmıştır?
Nitekim Bazı hocaları bizzat Ebu Hanifenin öğrenciliğinide yapmıştır. Örneğin Veki bin El Cerrah...
Olaya şimdilik Rey ve Rical ehli bakımından yaklaşmam konuyu kısırlaştırır. Nitekim Ehl-i Sünnet için, Ebu Hanife ne ise, İmam Buhari de odur. Aynı sevgi ve saygıyı görmektedir. Bu (benim düşünceme göre) Rey ve Rical ehli meselesini bilenler içinde geçerlidir.
Ebu Hanife, gerçektende, İmam Buharinin anlattığı türden bir insanmıydı? Şayet öyle ise, Hanefilerin, İmam Buhariyi dikkate bile almaması gerekirdi. Veya Hanefilerin, İmam Buhariden uzak durması gerekirdi. Görünen o ki bu da mümkün değil.
Hanefiler veya sünniler için (Günümüz için diyeyim) İmam Buhari ve Ebu Hanife bir bütün ve vazgeçilmez iki değerdir.
Rivayetleri nakledip öyle değerlendirme yapsak daha hayırlı olacak galiba.
İmam Buhari Ebu Hanife hakkında demiş ki:
1- "Güvenilmez Adam." (Tarihul Kebir c. 8 s.81)
2- "Sapık Mürcie Mezhebinin Mensubu." (Tarihul Evsat c.2 s.93)
3- "Küfründen dönmesi için iki defa tövbeye çağrılan adam." (Kitabuz Zuafa s.132)
Sırası ile diğer Alimlerinde sözlerini beyan edeceğim. Burada Ebu Hanifeye saldırma ve küçümseme gibi bir gayretim yok. Buna en azından Allah Şahittir. Burada beni ciddi derecede düşündüren şudur. Acaba Ebu Hanife, İmam Buhari ve benzeri olan alimlere ne yapmıştı? Suçu neydi? Kabahati neydi? Sadece sözlerde geçen bazı suçlama ve kelimeler mi?
Ehl-i Sünnet için meşhur olan, ünlü Muhaddis, alim ve Fakih, Süfyan bin Uyeyne, Ebu Hanifenin Ölüm haberi kendisine gelince, kendisi İmam Buhariden geri kalmayarak şöyle demiştir:
"Allah ona lanet etsin! İslam'ın can damarlarını, bir, bir kopardı. Müslümanlar arasında ondan daha şerir biri doğmamıştır." (İbni Abdulbirr, El İntika s.149-150)
İbnül Carud ise Ebu Hanifeyi tanıtırken şu korkunç sözü söylüyor: "Müslüman olup olmadığı tartışmalıdır." (El İntika s.150)
Bir diğer Mezhep İmamı olan İmam Malik ise şöyle demiştir:
"Ebu Hanife, İslam bünyesinde doğan en şerir varlıktır. Bu ümmete, fikirleri yerine kılıçla vursaydı daha iyi olurdu." (El İntika s.150)
Abdullah Bin Mübarek ise şöyle diyor:
"Biz önceleri onu tanımıyorduk ve sohbetlerine devam ediyorduk. Ne zaman ki onu yakından tanıdık kendisini terk ettik." (s.151)
Daha buna benzer bir çok alime ait bir çok sözden bahsedilmektedir. Biz bunları toparlayıp öncelikle dönelim Buhariye.
Bunların için Ehl-i Sünnet dünyası için şüphesiz en Meşhuru İmam Buharidir. Malikiler için ise hem Buhari hem İmam Maliktir.
Peki İmam Buhari bunu neden yaptı?
Acaba, Buharinin, Aklın, Nakli delillerin önüne geçirilmesine ve Kıyasa şiddetle karşı karşı olması bunda etkili olabilir mi? Nitekim bilinen odur ki Ebu Hanife Ehl-i Reydir. Ebu Hanife ise kıyas ve aklı, naklin önüne geçirmede uzman hatta mucididir diyebiliriz.
Yoksa, Buhari, Ebu Hanife karşıtı olan kendi hocalarının etkisinde mi kalmıştır?
Nitekim Bazı hocaları bizzat Ebu Hanifenin öğrenciliğinide yapmıştır. Örneğin Veki bin El Cerrah...