Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü İmamın Emri ile; İstihbarat ve Suikast Amacıyla Küfür Ordusuna Sızmak Caiz ise, Aynı Maslahatlar Sebebiyle Siyasi Parti Kurmak Neden Caiz Olmasın?

M Çevrimdışı

mübahis

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İmam'ın emri dahilinde: İstihbarat, suikast vb Müslümanların maslahatına olan şeyler için küfür ordularına girilebildiğine göre, aynı sebeplerden dolayı parlementoya girmek neden caiz değil? Cedel amacıyla değil, bir şübheyi izale etmek için soruyorum
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَاُو۬لِي الْاَمْرِ مِنْكُمْۚ فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ ف۪ي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَأْو۪يلاً۟
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Rasulune arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir. (Nisa 59)


Geniş detayı:


 
عبد الرحمن Çevrimdışı

عبد الرحمن

قُل آمَنتُ بِاللهِ ثُمَّ استَقِم
İslam-TR Üyesi
Şu iki ayrıntıyı eklemek istiyorum:

1. Bir erin casusluk etmesi ile tüm bir hareketin yaptığı karşılaştırılamaz. Böyle bir mukayese için liderliği yapan Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) casusluk etmiş olması gerekirdi. Ancak o bir takım tavizlere mukabil Kureyş'in meclisi Darunnedve'ye girmeyi reddetmiştir. Casus göndermek bir taktir, parlamentoya girmek ise geniş çaplı bir strateji. Lideri dahil hareket kimliğini gizlerse, ortada hareket kalmaz, hareketin kimliği değişir ve insanlara gerçek davayı ve hedefleri anlatmak mümkün olmaz. Casusluk bir strateji olamaz, ne stratejik manada ne de şeriata göre (liderin takiyye yapmasını ulema caiz görmemiştir).

2. Casusluğun sınır nedir? Bu sorunun cevabını bilmiyorum, ama üzerinde düşünmeye değer. Casus küfrü ikrar edebilir veya zina edebilir mi ifşa olmamak için? Küfrü ikrar etmek ancak zaruret (daha dar anlamda ikrahı mülci, yani ölüm tehdidi) anında caizdir, ki azimeti esas alarak direnmek bazı ulemaca daha faziletli bulunmuştur. Zinayı ise bir çok ulema zaruret anında bile caiz görmemiştir. Casusluk bu gibi fiilleri meşru kılan bir zaruret midir? Öyle değerlendiren bir alim duymadım. İslam tarihinden bilinen casuslar, Hz. Abbas veya Hz. Nuaym bin Mesud gibi, radıyallahu anhuma, benim hatırladığım sadece İslam'a girdiklerini gizlemişlerdir. Onun ötesinde herhangi aşikar büyük bir günahı işlediklerini duymadım.

Türkiye'de parlamentoya girenler ise Kemalizm üzerine yemin ediyorlar. AKP onunla da kalmayıp pragmatizmi benimseyerek program ve söylemlerini buna uyarlıyor.
 
Son düzenleme:
M Çevrimdışı

mübahis

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
@Abdulmuizz Fida Hocam, yazıda İmam'ın gayr meşru emrine uyulmayacağı anlatılmış. Bunu bende biliyorum, benim merak ettiğim farklı bir şey. Bilindiği üzere Tağut'a askerlik yapma küfürdür. Hatta -bildiğim kadarı ile- Mücahidlerde Tağutun askelerinden esir aldıklarına, esir alınmış Kafir muamelesi yapıyorlar. Buna rağmen sizin bir yazınızda okuduğum kadarı ile suikast, istihbarat vb amaçlar ile Tağutların ordularında görev almak caiz. Aynı şey neden Parlemento yada hükümet için geçerli değil benim sorum o.

Allah razı olsun bir abi cevab yazmış, orada aklıma takılan bir kaç mesele var:

1. Bir erin casusluk etmesi ile tüm bir hareketin yaptığı karşılaştırılamaz. Böyle bir mukayese için liderliği yapan Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) casusluk etmiş olması gerekirdi. Ancak o bir takım tavizlere mukabil Kureyş'in meclisi Darunnedve'ye girmeyi reddetmiştir. Casus göndermek bir taktir, parlamentoya girmek ise geniş çaplı bir strateji. Lideri dahil hareket kimliğini gizlerse, ortada hareket kalmaz, hareketin kimliği değişir ve insanlara gerçek davayı ve hedefleri anlatmak mümkün olmaz. Casusluk bir strateji olamaz, ne stratejik manada ne de şeriata göre (liderin takiyye yapmasını ulema caiz görmemiştir).


Benim kastettiğim zaten bu türlü olanlar değil, -pek hoş bir misal değil ama- PKK/HDP gibi düşünün. Belediyeleri kazanması halinde dahi PKK'ye sağladığı faydaları gayet iyi biliyoruz. Birde iktidar yada iktidar ortağı olanları düşünün. Yoksa diğer türlüsü insanları rejime adapte etmekten başka bir işe yaramaz bunu bende biliyorum. Sosyalist hareketlerden dahi bu stratejiyi güdenler sonunda Devletçi olmuştur.

2. Casusluğun sınır nedir? Bu sorunun cevabını bilmiyorum, ama üzerinde düşünmeye değer. Casus küfrü ikrar edebilir veya zina edebilir mi ifşa olmamak için? Küfrü ikrar etmek ancak zaruret (daha dar anlamda ikrahı mülci, yani ölüm tehdidi) anında caizdir, ki azimeti esas alarak direnmek bazı ulemaca daha faziletli bulunmuştur. Zinayı ise bir çok ulema zaruret anında bile caiz görmemiştir. Casusluk bu gibi fiilleri meşru kılan bir zaruret midir? Öyle değerlendiren bir alim duymadım. İslam tarihinden bilinen casuslar, Hz. Abbas veya Hz. Nuaym bin Mesud gibi, radıyallahu anhuma, benim hatırladığım sadece İslam'a girdiklerini gizlemişlerdir. Onun ötesinde herhangi aşikar büyük bir günahı işlediklerini duymadım.

Buraya diyecek sözüm yok zira işin fıkhi boyutunun cahiliyim. Ama bildiğim bir şey var orada vakıa boyutu: Küfrü ikrar etmeyeni çoğu ülkede kadrolu erbaş dahi yapmazlar. Zina ise zaten TSK'da suçtur. Mesai saatleri içinde içkide böyledir, mesainin dışndada pek kimsenin birbirinden haberi olmaz. Aynı şeyler Parlementoda da sözkonusu olur MV yemini vardır ve zina yada içki için zorlayan yoktur.
Yanlış anlamayın lütfen konuyu netleştirmek için soruyorum. Yoksa amacım cedel değil, parti propagandası hiç değildir. 18 sene kesintisiz iktidar olan ve bunun 6 ayı ve son 2 senesi dışında geri kalanını tek başına iktidar olan ve İslami kesimin önüne Türban, İmamhatip ve Müftülüklere nikah kıyma yetkisi vermekten başka bir şey koyamayan bir iktidarı zaten zerre aklı olan savunamaz.
 
عبد الرحمن Çevrimdışı

عبد الرحمن

قُل آمَنتُ بِاللهِ ثُمَّ استَقِم
İslam-TR Üyesi
Benim kastettiğim zaten bu türlü olanlar değil, -pek hoş bir misal değil ama- PKK/HDP gibi düşünün. Belediyeleri kazanması halinde dahi PKK'ye sağladığı faydaları gayet iyi biliyoruz. Birde iktidar yada iktidar ortağı olanları düşünün. Yoksa diğer türlüsü insanları rejime adapte etmekten başka bir işe yaramaz bunu bende biliyorum. Sosyalist hareketlerden dahi bu stratejiyi güdenler sonunda Devletçi olmuştur.

Demokratik sürece katılmanın bir resmi, şeklî yönü, bir de partilerin yürüttüğü siyaset açısından reel yönü var.

İslami partiler ilk oluştuklarında (Suriye'de mesela 40lı yıllarda) parlamentoya davet amaçlı katıldılar, insanlara ulaşmak için. Ancak zamanla oy kazanmak ve partiyi insanlara çekici kılmak için ortama uyum sağlayıcı retorikler benimsendi. Mesela Suriye'de şeyh Mustafa Sibai İslam Sosyalizmi diye bir kitap yazdı.

Ancak Türkiye'de bir parti değerlerini ve çizgisini koruyabilse dahi, parti kurarak anayasa'daki küfür ifade eden maddelere imza atmış olacak. Şeriatta sözün değeri büyüktür. Harp hiledir kavli şerifinin de bir sınırı vardır. Antlaşmalarda, yeminlerde hile yapılmaz. Maslahat siyaseti (siyaseti şeriye/istislah) hilafına hüküm olmayan mübah konularda söz konusudur.
'Siyasete girmeden de anayasayı kabul etmekteyiz' diyenler var, ancak resmiyette vatandaş olmak elimizde değilken, siyasete girmek elimizde olan bir şey. Bir de "ehveni şerreyn" (iki şerrin hafifi) fıkıh kaidesi altında 'herhangi bir parti seçmez isek, daha kötü bir parti gelir, dolayısıyla anayasayı tasdik ederek zulmü kaldıracak bir parti kurmaktan başka bir çaremiz yok' şeklinde bir düşünce var. Bu kaidenin ancak kaçınılmaz zaruret hallerinde geçerli olduğu ve parti kurmanın hükümetlerin yapacaklarına nisbeten zaruret derecesine ulaşmadığı, şurada anlatılıyor: Makale - Ehven-i Şer Meselesi

Bazı ülkelerde (mesela Kuveyt ve Mısır) böyle değil, anayasa şeriatı hukuk kaynağı olarak kabul ediyor. Kimi İslami hareketler buna dayanarak siyasete giriyor. Kimi hareketler de ya stratejik sebeplerden (kafirlerle işbirliği yapan rejimlerin demokratik süreç ile devrilemeyeceği) ya da şeri sebeplerle (anayasaya rağmen şeriatın kale alınmadığı parlamentolarda demokrasiye katılmanın, şeriatı insanların reyine sunmak olduğu görüşü) siyasete girmeyi reddetiyorlar. Ancak Türkiye'nin durumu farklıdır. Anayasa CHP'nin altı okuyla Kemalist-devrimcidir ve Kenan Evren'in ekledikleriyle anayasının temellerinin değiştirilmesi teklif edilemez.
 
M Çevrimdışı

mübahis

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Demokratik sürece katılmanın bir resmi, şeklî yönü, bir de partilerin yürüttüğü siyaset açısından reel yönü var.

İslami partiler ilk oluştuklarında (Suriye'de mesela 40lı yıllarda) parlamentoya davet amaçlı katıldılar, insanlara ulaşmak için. Ancak zamanla oy kazanmak ve partiyi insanlara çekici kılmak için ortama uyum sağlayıcı retorikler benimsendi. Mesela Suriye'de şeyh Mustafa Sibai İslam Sosyalizmi diye bir kitap yazdı.

Ancak Türkiye'de bir parti değerlerini ve çizgisini koruyabilse dahi, parti kurarak anayasa'daki küfür ifade eden maddelere imza atmış olacak. Şeriatta sözün değeri büyüktür. Harp hiledir kavli şerifinin de bir sınırı vardır. Antlaşmalarda, yeminlerde hile yapılmaz. Maslahat siyaseti (siyaseti şeriye/istislah) hilafına hüküm olmayan mübah konularda söz konusudur.
'Siyasete girmeden de anayasayı kabul etmekteyiz' diyenler var, ancak resmiyette vatandaş olmak elimizde değilken, siyasete girmek elimizde olan bir şey. Bir de "ehveni şerreyn" (iki şerrin hafifi) fıkıh kaidesi altında 'herhangi bir parti seçmez isek, daha kötü bir parti gelir, dolayısıyla anayasayı tasdik ederek zulmü kaldıracak bir parti kurmaktan başka bir çaremiz yok' şeklinde bir düşünce var. Bu kaidenin ancak kaçınılmaz zaruret hallerinde geçerli olduğu ve parti kurmanın hükümetlerin yapacaklarına nisbeten zaruret derecesine ulaşmadığı, şurada anlatılıyor: Makale - Ehven-i Şer Meselesi

Bazı ülkelerde (mesela Kuveyt ve Mısır) böyle değil, anayasa şeriatı hukuk kaynağı olarak kabul ediyor. Kimi İslami hareketler buna dayanarak siyasete giriyor. Kimi hareketler de ya stratejik sebeplerden (kafirlerle işbirliği yapan rejimlerin demokratik süreç ile devrilemeyeceği) ya da şeri sebeplerle (anayasaya rağmen şeriatın kale alınmadığı parlamentolarda demokrasiye katılmanın, şeriatı insanların reyine sunmak olduğu görüşü) siyasete girmeyi reddetiyorlar. Ancak Türkiye'nin durumu farklıdır. Anayasa CHP'nin altı okuyla Kemalist-devrimcidir ve Kenan Evren'in ekledikleriyle anayasının temellerinin değiştirilmesi teklif edilemez.

Abi benim kastettiğim farklı bir durum, mesela Türkiyede rejim ile Müslümanlar arasında fiili ve askeri bir çatışma var, bu durumda MGK'da mesela karşı taraftan birinin olması Mücahidlere ciddi fayda sağlayabilir. Yada bir Belediye'nin Mücahidlere çalışması, fetihden evvel Mücahidlere hazırlamasının faydaları çok büyük olur tersinden bir örneğini Diyarbakır sur çatışmalarında görmüştük hatırlarsanız. Bahsettiğim şey bu. Tabiiki savaşta dahi gayri meşru olan bir yola girelim demiyorum sadece yol neden gayri meşru onu soruyorum.
 
A Çevrimdışı

AhmedElTurki

Üye
İslam-TR Üyesi
Abi benim kastettiğim farklı bir durum, mesela Türkiyede rejim ile Müslümanlar arasında fiili ve askeri bir çatışma var, bu durumda MGK'da mesela karşı taraftan birinin olması Mücahidlere ciddi fayda sağlayabilir. Yada bir Belediye'nin Mücahidlere çalışması, fetihden evvel Mücahidlere hazırlamasının faydaları çok büyük olur tersinden bir örneğini Diyarbakır sur çatışmalarında görmüştük hatırlarsanız. Bahsettiğim şey bu. Tabiiki savaşta dahi gayri meşru olan bir yola girelim demiyorum sadece yol neden gayri meşru onu soruyorum.
Türkiye'de müslümanlarla rejim arasında fiili ve askeri değil ideolojik bir sürtüşme var.Fiili ve askeri çatışma demek bildiğimiz savaş demektir.PKK-rejim arasında olduğu gibi.Şu an için Türkiye'de böyle bir durum yok.
Bu batıl yol ise Peygamberin sünnetiyle şüphe götürmez bir şekilde yasaklanmıştır.
Mekkeli müşrikler Peygamberi hiçbir şekilde yolundan döndüremeyince 'Muhammed gel seni başımıza reis yapalım sen onay vermeden hiçbir iş yapmayız yeter ki sen bizim ilahlarımıza ilişme bizde müslümanlara ilişmeyelim' dediler.
Peygamber 'Bunların başına reis olayım sonra hepsini birbirine karşı kışkırtırım sonra birbirlerine kırdırırım kalanlarıda suikastla öldürtür hepsini ortadan kaldırır yönetimi ele geçiririm' DEMEDİ.
Dediği ise şuydu 'BİR ELİME AYI BİR ELİME GÜNEŞİ VERSENİZ YOLUMDAN(buraya dikkat) DÖNMEM'.
 
Üst Ana Sayfa Alt