Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İnsanlığın İftihar Tablosu (sav) derin bir muhasebe insanıdır.

T Çevrimdışı

TSERHAD

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Ümmeti için en güzel örnek olan Allah Resûlü (sav), "Bildiğimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız." (Buhari, Kusûf, 2; Müslim, Salât, 112; Tirmizi, Kusûf, 2; İbn Mâce, Zühd, 19), yani "yataklara girip yatamaz, ağzınıza koyduğunuz lokmayı yutamaz ve bir yudum su içemezdiniz." buyurmuş ve bir sahabinin yorumu çerçevesinde: "Keşke kesilip biçilen bir ağaç olsaydım." (Tirmizi, Zühd, 9; İbn Mâce, Zühd, 19) gibi mülahazalarla sorumluluğun ağırlığını çevrelerine duyurmaya çalışmışlardır.

İki Cihan Güneşi (sav), şahsi hayatının her ânını, muhasebe duygu ve düşüncesine bağlı yaşadığı gibi bu çizgide, yer yer insanlığa yapacağı ihtarlarını da ilk defa kendisine en yakın olanlarda ortaya koymuş ve başkalarına diyeceğini onları muhatap alarak seslendirmiştir. Nitekim bir gün O (sav), en uzak daireden başlayıp, en yakın daireye kadar, bütün yakınlarını çağırdıktan sonra, "Ey Kâ'b b. Mürreoğulları, Ey Abdimenâfoğulları, Ey Abdülmuttaliboğulları!" diyerek onlara ayrı ayrı seslenmiş ve "Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın; zira ben, ahirette sizin adınıza bir şey yapamam!" (Buhari, Vesâyâ, 11; Tefsir (26), 2; Müslim, İman, 348–352) buyurarak herkesin kendinden sorumlu tutulacağını hatırlatmıştır.

Evet, "Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir." (Müddessir, 74/38) fehvasınca, her insanın nefsi tıpkı rehin emtia (mal) gibi ipotek altındadır. Kişi, çalışıp kazanacak, kazandığı şeyleri Allah yolunda sarfedecek ve nefsini ipotek olmaktan kurtaracaktır. Efendimiz (sav) işte, bu noktadan hareketle, kendisine en uzak kabile ve oymaktan başlayıp, tedelli (en genişten en dar daireye gelme) yoluyla sözü en yakınlarına doğru çekerek şöyle buyurmuştur: "Ey Allah Resûlü'nün halası Safiyye! (Sen de nefsini Allah'tan satın almaya bak; zira) ahirette senin adına da bir şey yapamam!" (Müslim, İman, 349–350)

Safiyye (ra) ki, Hz. Hamza'nın (ra) kız kardeşi, Allah Resûlü'nün "Havarim" buyurduğu Hz. Zübeyr'in (ra) anası, (Buhari, Cihad, 40–41; Müslim, Fezâilu's–Sahabe, 48) zalim Haccac'a karşı Kabe'yi müdafaa ederken, asılmak suretiyle şehid edilen Abdullah b. Zübeyr'in babaannesi (İbn Hacer, İsâbe, 2/309–311) ve bütün bunlardan öte o, İnsanlığın İftihar Tablosu'nun (sav) öz halasıdır. Bunlara rağmen, İki Cihan Serveri, ona da nefsini Allah'tan satın almasını söylüyor ve Allah nezdinde onun adına da bir şey yapamayacağını bildiriyor. Dahası O (sav), kendi kızı, ciğerparesi ve peygamberlik günlerinin gönül meyvelerinden Hz. Fatıma'ya (ra) bile "Ey Muhammed'in kızı Fatıma! (Sen de nefsini Allah'tan satın al; zira) ahirette senin adına da bir şey yapamam." (Buhari, Vesâyâ, 11; Tefsir (26), 2; Müslim, İman, 348–350) buyurarak sorumluluğun şahsiliğine dikkat çekiyor ve herkesi dikkatli yaşamaya çağırıyor.

Fatıma (ra) ki, Allah Resûlü (sav) tarafından "Fatıma benden bir parçadır." (Buhari, Fezâilu'l–Ashab, 12, 16, 19; Müslim, Fezâilu's–Sahâbe, 93–94) buyurulan; cennet kadınlarının efendisi olduğu (Buhari, Fezâilu'l–Ashâb, 29; Tirmizi, Menâkıb, 30) bildirilen; kendisinden sonra gelecek olan ekser evliya ve asfiyanın onun nurlu neslinin semeresi olan müstesna ve yüce bir kadındır.

Evet işte İslam, böylesine büyük bir mesuliyet ve vazife şuuruyla gelmiş, herkesin yapması gereken vecibeleri hatırlatmış ve ehl–i kitabın kuruntularına kapılmamayı emretmiştir. Evet her fert, sa'y u gayret meydanı olan bu dünyada ne yapmışsa Cenab–ı Hakk'ın huzuruna onunla çıkacak, durumu mizanda o amellerle değerlendirmeye tabi tutulacak ve neticede ya cennete yürüyecek yada esfel–i sâfilîne sükût edecektir. Kitap ve sünnet gibi kaynaklarıyla İslam, herkese belli sorumluluklar yükler. Toplumun hemen her ferdine, bulunduğu yer itibariyle yapması gereken bir kısım mükellefiyet ve vazifeler yüklenmiştir. "Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mesulsünüz. İmam çobandır ve güttüğünden mesuldür. Erkek ailesinin çobanıdır o da elinin altındakilerden mesuldür. Kadın da, kocasının evinde çoban gibidir, o da yeddiklerinden mesuldür. Hizmetçi de, efendisinin malından sorumlu ve sürüsünden mes'uldür..." (Buhârî, Ahkâm 1, Cum'a 11, İstikrâz, 20, Itk, 17,19, Vesâya, 9, Nikâh 81, 90; Müslim, İmâret 20; Tirmizî, Cihâd, 27; Ebû Dâvud, İmâret, 1) hadisinde ifade edildiği gibi, herkes bir çoban ve herkes güttüğünden sorumludur. Dolayısıyla herhangi bir noktada, başkalarından önce Hak ve hakikate uyanmış, imanla tanışmış bir talebe, öğretmen yada esnafın çevresindeki arkadaşlarına karşı bir kısım sorumlulukları vardır. Böyle biri, sahip olduğu bütün imkanları kullanarak henüz imana tam uyanmamış arkadaşlarına Hak ve hakikatları anlatmalı, onların ellerinden tutarak, kendisinin teneffüs ettiği o temizlerden temiz iman atmosferi içine çekmeli; Cenab–ı Hak ve Efendimiz'i (sav) onların ruhlarına duyurmaya çalışmalıdır. Yine herhangi bir müessesede memur olarak çalışan bir kimse, çalıştığı iş yerindeki arkadaşlarına aynı hakikatları anlatmalı ve ölüm soluklayan ruhlara yeniden dirilişin yollarını göstermelidir. Aslında böyle bir çalışma, aynı şekilde toplumun her kesiminde artan bir ivmeyle sürdürülmeli ve herkes nerede bulunursa bulunsun, kendisine kucak açacak muhabbet dolu bir sine bekleyen kitleleri sevgi ve hoşgörüyle bağrına basmalıdır. Bizim, bu misyonu mazide tam ifa eden insanlara yaptığımız gibi geleceğin nesilleri de, ilk kuruluşun temsilcileri sayılan Ashâb–ı Kiram'dan (ra) sonra, bu ikinci dirilişin mümessillerini yürekten alkışlayacak ve tarihin altın sayfalarına kaydedeceklerdir.
 
Üst Ana Sayfa Alt