Çevrimdışı
IŞİD’den Halep olaylarıyla ilgili bildiri
Irak ve Suriye’deki büyük kazanımlarının ve süratle büyüyüp yayılmasının ardından büyük bir korkuya kapılan ABD’nin tuşa basmasıyla IŞİD’e karşı kurulan komplonun yeni aşamasında büyük bir zulme uğrayan Irak ve Şam’daki İslam Devleti Halep’te yaşanan son olaylar hakkında bir bildiri yayınladı. Devletin enformasyon bakanlığının imzasını taşıyan bildiride bu kazanımlardan bahsedi
Küresel Haber / Haber Merkezi
Irak ve Şam’daki İslam Devleti, Halep’te yaşanan son olaylarla ilgili bir bildiri yayınladı. Bildiri şöyle başladı: ‘Irak ve Şam’daki İslam Devleti’nin büyük orduları Irak’ta elinden giden bölgeleri geri almak için harekete geçtiği, Anbar Şehirleri’nden Musul’a, Selahaddin’e ilerleyişleri başladığı, çöldeki sınavları bir hediyeye dönüştüğü, belaların kendilerinin ancak saflık ve temizliğini artırdığı bir sırada, öne geçenlerin azlığı, yüzüstü bırakanların iftiraları, cahillerin inadı onları aldatmadı. Allahu Teala lütfuyla insanların kalbine onların sevgisini koyarak, Rafızi düşmanlarının ve kendilerine destek olan uşaklarının gözlerinde de kendilerini heybetli kılarak rızıklandırmıştır.
İşte şimdi onlar bugün, –uzun bir süre sonra bile olsa- birçoklarının gözlerindeki perde gittikten ve gerçeği gördükten sonra ailelerinin ve aşiretlerinin arasında tek bir hendekteler.’
Bu komplonun tam da devletin Hizbullah’ın güvenlik sistemine sızmayı başardığı, devletin mücahitlerinin Şam cephelerinin birçoğunu doldurmaya başladığı bir sırada gerçekleştiğine de atıfta bulunulan bildiride bu şekilde ak koyunun kara koyundan daha da ayrıldığı vurgulandı.
Ardından kendilerini tekfir eden fütursuz fetvalar hakkında şöyle dendi: ‘Bu sapık fetvaların, kışkırtmanın ve sürekli doldurmanın sonuçlarından biri de bazı ayaktakımı gruplarının, İslam Devleti’nin azgın Nusayri Ordusu’nun Halep’teki son ilerleyişini püskürtmek için hazırlanmasını fırsat bilerek, devlet askerlerinden binlercesinin, hassas nöbet hatlarında ve cephelerinde saf tuttuğu Halep Şehri ve kırsallarındaki Allah yolundaki muhacirlere saldırmasıdır. Kendilerinin kadrini kıymetini bilmeyen mücrim katillerin elinde muhacirlerin temiz kanı haince akıtılmıştır. Evinde yastığı üzerinde oturup da cihad konularında fetva veren, hiç düşünmeden söz söyleyen yarım akıllılara yazıklar olsun. Akıtılan kanlar da kendilerine kutlu olsun. Zira Rablerine arzedilecekleri gün o kanlar boyunlarına dolanacak.’
Bildirinin sonunda ise dört ayrı kesime mesajlar gönderildi. Öncelikle İslam Devleti savaşçılarına seslenilerek şöyle dendi: ‘Allah sizin yüzlerinizi aklandırsın ey temizler! Vallahi zorluklar sizlerin saflık ve temizlikte yeryüzünün en iyi madenleri olduğunuzu ortaya çıkardı. Sevinin! Sizler, sizin faziletinizi bilmeyenlerle denendiniz. Yakın olan uzak olan size zulmetti sabrettiniz. Sarsıldınız ancak ayakta durdunuz, eğilmediniz. İnsanlar üzerinize üşüştü dağılmadınız. İşte bu, düşmanınızın sizden korkmasına neden olmaktadır. Kazanacağınız ecir ve ellerinizle dokunacağınız zafer sizlere kutlu olsun. Onu daha önce gördüğünüz gibi Allah’ın izniyle gözlerinizle göreceksiniz. Ancak bu sefer daha net ve istikrarlı şekilde. Sizin üzerinize düşen sadece ihlaslı olmak ve güzel bir şekilde Allah’a tevekkül etmek, vaadine güvenmek, O’na içten bir şekilde yönelmek. Ey Allah’ın kulları! Sizler kazançlı bir ticaret içindesiniz. Bu ticarette hayal kırıklığı da kaybetme de yok. Güvence veren ise Allah! Size peygamberimizin (s.a.s.) sözü yeter: ‘Allah azze ve celle, Onun rızasını umarak, vaadini tasdik ederek ve gönderdiklerine iman ile Allah yolunda çıkan kimseye kefil olmuştur; ya Allah onu dilediği bir ölüm şekli ile öldürecek ve cennetine koyacaktır ya da -gözden kaybolması uzun sürse bile- Allah’ın güvencesi altında seyahat edecektir. Sonra elde ettiği ecir ve ganimet ile birlikte salim bir şekilde ailesine geri döndürecektir.’ ‘Allah'a yemin ederim ki, eğer müslümanlara zor gelmeseydi, Allah yolunda cihada çıkan hiçbir seriyyenin arkasında asla oturup kalmazdım. Fakat maddî güç bulamıyorum ki onları sevkedeyim, onlar da bu gücü bulamıyorlar. Benden ayrılıp geride kalmak ise onlara zor geliyor. Muhammed'in canını elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda cihad edip öldürülmeyi, sonra cihad edip yine öldürülmeyi, sonra tekrar cihad edip tekrar öldürülmeyi çok arzu ederdim.’
Devletin bildirisinde ikinci olarak ise sahadaki samimi mücahit gruplara seslenilerek şöyle dendi: ‘Sorumluluğunuzu taşıyın ve kardeşlerinize yardım için harekete geçin. Vallahi eğer suçlular, muhacirlere ve devlet projesine yapmak istediklerini başarabilirlerse; bu mümkün olursa zannettiğinizden çok daha kısa bir sürede sıra size de gelecek. Aldığınız övgüler, medihler sizi aldatmasın. Bu, size karşı hilelerinin bir parçasıdır. Fazla geçmeden size kalkanın arkasını çevirecekler.’
Üçüncü mesaj ise Halep halkına idi. Halep Halkına kendilerini yalnız bıraktıkları takdirde başlarına gelebilecekler zikredilerek şöyle çağrıda bulunuldu: ‘Canlarımızı sizlerin uğruna ortaya koyduk. Sizler bunu çok iyi biliyorsunuz. Bu size, bu fitnenin ortasında bir uyarı haykırışıdır. Vallahi bu ayaktakımının baskısının artmasıyla olur da nöbet hatları kırılırsa Halep şehri sadece birkaç saat içinde Nusayri rejim ordusunun eline düşer. O zaman size ne yapacaklarını ise hiç sormayın. Bu, Cenevre 2 Anlaşması’nda planlanan komplonun bölümleri tamamlanmaya başlamadan önce rejimin sizin başınıza gelmesini istediği şeydir. Gerçekle yüzleşin ve bu iş için hazırlığınızı yapın. Pişmanlığın fayda vermeyeceği vakit pişman olmadan önce İslam devletindeki kardeşlerinizin yanında durun.’
Son olarak hainlere hitap edilerek şöyle dendi: ‘Allah’ın en hayırlı kullarına vefasızlık edip tüm soğukkanlılıklarıyla kanlarını akıtan hainlere de diyoruz ki: Gökyüzünü direksizce ayakta tutan Allah (c.c.), kardeşlerimizin kanını heder etmeyecektir. Vallahi hayır! Uykularınızı bozacak şeyle sevinin ey bozguncular! Irak’ta akranlarınıza olanlar sizlere bir ibret olsun. İslam Devleti’ne karşı savaşan gruplar bugün nerede? Bilin ki bu kudurmuş kampanya devlet projesini Allah’ın izniyle bu yolda ancak daha köklendirecek ve evlatlarını da daha istikrarlı kılacak.’
Irak ve Suriye’deki büyük kazanımlarının ve süratle büyüyüp yayılmasının ardından büyük bir korkuya kapılan ABD’nin tuşa basmasıyla IŞİD’e karşı kurulan komplonun yeni aşamasında büyük bir zulme uğrayan Irak ve Şam’daki İslam Devleti Halep’te yaşanan son olaylar hakkında bir bildiri yayınladı. Devletin enformasyon bakanlığının imzasını taşıyan bildiride bu kazanımlardan bahsedi
Küresel Haber / Haber Merkezi
Irak ve Şam’daki İslam Devleti, Halep’te yaşanan son olaylarla ilgili bir bildiri yayınladı. Bildiri şöyle başladı: ‘Irak ve Şam’daki İslam Devleti’nin büyük orduları Irak’ta elinden giden bölgeleri geri almak için harekete geçtiği, Anbar Şehirleri’nden Musul’a, Selahaddin’e ilerleyişleri başladığı, çöldeki sınavları bir hediyeye dönüştüğü, belaların kendilerinin ancak saflık ve temizliğini artırdığı bir sırada, öne geçenlerin azlığı, yüzüstü bırakanların iftiraları, cahillerin inadı onları aldatmadı. Allahu Teala lütfuyla insanların kalbine onların sevgisini koyarak, Rafızi düşmanlarının ve kendilerine destek olan uşaklarının gözlerinde de kendilerini heybetli kılarak rızıklandırmıştır.
İşte şimdi onlar bugün, –uzun bir süre sonra bile olsa- birçoklarının gözlerindeki perde gittikten ve gerçeği gördükten sonra ailelerinin ve aşiretlerinin arasında tek bir hendekteler.’
Bu komplonun tam da devletin Hizbullah’ın güvenlik sistemine sızmayı başardığı, devletin mücahitlerinin Şam cephelerinin birçoğunu doldurmaya başladığı bir sırada gerçekleştiğine de atıfta bulunulan bildiride bu şekilde ak koyunun kara koyundan daha da ayrıldığı vurgulandı.
Ardından kendilerini tekfir eden fütursuz fetvalar hakkında şöyle dendi: ‘Bu sapık fetvaların, kışkırtmanın ve sürekli doldurmanın sonuçlarından biri de bazı ayaktakımı gruplarının, İslam Devleti’nin azgın Nusayri Ordusu’nun Halep’teki son ilerleyişini püskürtmek için hazırlanmasını fırsat bilerek, devlet askerlerinden binlercesinin, hassas nöbet hatlarında ve cephelerinde saf tuttuğu Halep Şehri ve kırsallarındaki Allah yolundaki muhacirlere saldırmasıdır. Kendilerinin kadrini kıymetini bilmeyen mücrim katillerin elinde muhacirlerin temiz kanı haince akıtılmıştır. Evinde yastığı üzerinde oturup da cihad konularında fetva veren, hiç düşünmeden söz söyleyen yarım akıllılara yazıklar olsun. Akıtılan kanlar da kendilerine kutlu olsun. Zira Rablerine arzedilecekleri gün o kanlar boyunlarına dolanacak.’
Bildirinin sonunda ise dört ayrı kesime mesajlar gönderildi. Öncelikle İslam Devleti savaşçılarına seslenilerek şöyle dendi: ‘Allah sizin yüzlerinizi aklandırsın ey temizler! Vallahi zorluklar sizlerin saflık ve temizlikte yeryüzünün en iyi madenleri olduğunuzu ortaya çıkardı. Sevinin! Sizler, sizin faziletinizi bilmeyenlerle denendiniz. Yakın olan uzak olan size zulmetti sabrettiniz. Sarsıldınız ancak ayakta durdunuz, eğilmediniz. İnsanlar üzerinize üşüştü dağılmadınız. İşte bu, düşmanınızın sizden korkmasına neden olmaktadır. Kazanacağınız ecir ve ellerinizle dokunacağınız zafer sizlere kutlu olsun. Onu daha önce gördüğünüz gibi Allah’ın izniyle gözlerinizle göreceksiniz. Ancak bu sefer daha net ve istikrarlı şekilde. Sizin üzerinize düşen sadece ihlaslı olmak ve güzel bir şekilde Allah’a tevekkül etmek, vaadine güvenmek, O’na içten bir şekilde yönelmek. Ey Allah’ın kulları! Sizler kazançlı bir ticaret içindesiniz. Bu ticarette hayal kırıklığı da kaybetme de yok. Güvence veren ise Allah! Size peygamberimizin (s.a.s.) sözü yeter: ‘Allah azze ve celle, Onun rızasını umarak, vaadini tasdik ederek ve gönderdiklerine iman ile Allah yolunda çıkan kimseye kefil olmuştur; ya Allah onu dilediği bir ölüm şekli ile öldürecek ve cennetine koyacaktır ya da -gözden kaybolması uzun sürse bile- Allah’ın güvencesi altında seyahat edecektir. Sonra elde ettiği ecir ve ganimet ile birlikte salim bir şekilde ailesine geri döndürecektir.’ ‘Allah'a yemin ederim ki, eğer müslümanlara zor gelmeseydi, Allah yolunda cihada çıkan hiçbir seriyyenin arkasında asla oturup kalmazdım. Fakat maddî güç bulamıyorum ki onları sevkedeyim, onlar da bu gücü bulamıyorlar. Benden ayrılıp geride kalmak ise onlara zor geliyor. Muhammed'in canını elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda cihad edip öldürülmeyi, sonra cihad edip yine öldürülmeyi, sonra tekrar cihad edip tekrar öldürülmeyi çok arzu ederdim.’
Devletin bildirisinde ikinci olarak ise sahadaki samimi mücahit gruplara seslenilerek şöyle dendi: ‘Sorumluluğunuzu taşıyın ve kardeşlerinize yardım için harekete geçin. Vallahi eğer suçlular, muhacirlere ve devlet projesine yapmak istediklerini başarabilirlerse; bu mümkün olursa zannettiğinizden çok daha kısa bir sürede sıra size de gelecek. Aldığınız övgüler, medihler sizi aldatmasın. Bu, size karşı hilelerinin bir parçasıdır. Fazla geçmeden size kalkanın arkasını çevirecekler.’
Üçüncü mesaj ise Halep halkına idi. Halep Halkına kendilerini yalnız bıraktıkları takdirde başlarına gelebilecekler zikredilerek şöyle çağrıda bulunuldu: ‘Canlarımızı sizlerin uğruna ortaya koyduk. Sizler bunu çok iyi biliyorsunuz. Bu size, bu fitnenin ortasında bir uyarı haykırışıdır. Vallahi bu ayaktakımının baskısının artmasıyla olur da nöbet hatları kırılırsa Halep şehri sadece birkaç saat içinde Nusayri rejim ordusunun eline düşer. O zaman size ne yapacaklarını ise hiç sormayın. Bu, Cenevre 2 Anlaşması’nda planlanan komplonun bölümleri tamamlanmaya başlamadan önce rejimin sizin başınıza gelmesini istediği şeydir. Gerçekle yüzleşin ve bu iş için hazırlığınızı yapın. Pişmanlığın fayda vermeyeceği vakit pişman olmadan önce İslam devletindeki kardeşlerinizin yanında durun.’
Son olarak hainlere hitap edilerek şöyle dendi: ‘Allah’ın en hayırlı kullarına vefasızlık edip tüm soğukkanlılıklarıyla kanlarını akıtan hainlere de diyoruz ki: Gökyüzünü direksizce ayakta tutan Allah (c.c.), kardeşlerimizin kanını heder etmeyecektir. Vallahi hayır! Uykularınızı bozacak şeyle sevinin ey bozguncular! Irak’ta akranlarınıza olanlar sizlere bir ibret olsun. İslam Devleti’ne karşı savaşan gruplar bugün nerede? Bilin ki bu kudurmuş kampanya devlet projesini Allah’ın izniyle bu yolda ancak daha köklendirecek ve evlatlarını da daha istikrarlı kılacak.’
