S
Çevrimdışı
İSLAM ALİMLERİNİN CİLBAB VE PEÇE HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ...
Bismillahirrahmanirrahim
Alemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Salatü Selam, Rasulullah’ın, Ehli Beytinin, Sahabesinin ve de kıyamete kadar, onları dost edinenlerin üzerine olsun.
Allah-u Teala Ahzab Suresinin 59. ayetinden buyuruyor ki:
Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Allahu Teala bu ayet-i kerimede mümin kadınlara, evlerinden çıkarken yabancı erkekler karşısında vücutlarını iyice örten cilbablarını (dış elbiselerini) üzerlerine örtünmelerini emretmiştir.
Ayet-i kerimede geçen “Cilbab” kıyafeti hakkında, müfessirler değişik yorumlarda bulunsalar da, mefhumda birleşmişler ve “cilbab”dan maksadın kadının elbiseleri üzerine giyilen ve vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde bütün vücudu örten bir elbise olduğunda ittifak etmişlerdir.
Nitekim Resulullah a.s buyurmuşlardır ki: “Ümmetimin alimleri, hiçbir zaman dalalette birleşmezler. İhtilaf olunca sivad-ı a’zama (alimlerin ekseriyetinin bildirdiği yola) tabi olun!” [ İbni Mace]
Ulemanın bu konudaki beyanlarına geçmeden önce “Kur’an-ı Kerim’de çarşaf geçiyor mu?” sorusuna açıklık getirelim.
Evet, Kur’an-ı Kerimde çarşaf geçiyor!
Mevla Teala Ahzab süresinin 59. ayet-i kerimesinde cilbabdan bahsetmektedir. Ayette geçen “cilbab” kelimesi geçmekte ve “celabib” diye zikrolunmaktadır. “Celabib” kelimesi “cilbab”ın çoğuludur. Cilbab kelimesi Türkçemizde kullanılan “çarşaf” manasına gelir.
Ulemanın bu ayetle alakalı yaptıkları tefsirlere bakıldığında, tariflere en uygun kıyafetin çarşaf olduğu görülecektir.
Şimdi ulemanın bu konudaki beyanlarına geçelim Allah’ın izniyle…
Elmalılı Muhamed Hamdi Yazır:
“
Cilbab” hakkında “Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır.” “Tepeden tırnağa örten giysidir.” “Çarşaf ve paçedir.” Demiştir
Konyalı Mehmet Vehbi Efendi:
“
Hulasatü’l-Beyan isimli tefsirinde cilbab için “burgu ve çarşaf” demiştir.
Ömer Nasuhi Bilmen Efendi:
Kendi tefsirinde “Cilbab”ı çarşaf olarak tefsir etmiştir.
İbn Şirin: “Abide es-Selmani’ye,
“…
Dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle…” ayetinin manasını sordum. O hemen büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu örttü. Başını da kaşlarına kadar kapattı. Yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözünü açık bıraktı. Böylece ayeti fiili olarak tefsir etti.”demiştir.
İbni Abbas radıyallahu anh:
Cilbab, yukarıdan aşağıya bedenin tümünü kapsayan bir aba ve örtüdür.” “Kadın cilbabını alnının üzerine indirir ve oradan sıkar. Alttan da burnunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri açık kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapatmalıdır.” demiştir.
Ebu’s-Suud Efendi:
Cilbab”tan maksat, çok geniş ve uzun bir örtüdür. Kadın bununla başın örttüğü gibi yüzünü ve göğsünü de örterek ayaklarına kadar salar. Buna göre ayetin manası, “Kadınlar dışarıya veya yabancı bir erkeğin karşısına çıkacakları zaman, bu örtüyle yüzleini ve bütün vücutlarını örtsünler.” olur.”demiştir.
Cevheri:
“
Cilbab”ı çarşaf diye tefsir etmiştir ve “Cilbab Çarşaftır” demiştir
İbni Cevzi
“
Celabib kelimesinden maksat, normal elbiselerin üzerini kapatacak ve vücut hatlarını göstermeyecek bir örtüdür.” Demiştir.
Kurtubi:
“
Gerçek şu ki; cilbab; bütün bedeni örten ce kabarık kısmını göstermeyen örtüdür.” demiştir.
İbni Kudame:
Cilbab; giyilmeyerek entari üzerinden kuşanılır ve yüz örtülür” demiştir.
İmamı Suyuti r.a “Tefsiru’l-Celaleyn” İsimli tefsirinde:
Cilbab, bir ihtiyaç için kadın dışarıya çıktığı zaman vücudunu kaplayan ve geriye kalan kısmıyla tek bir gözü açık kalacak şekilde yüzünü örttüğü elbisedir.” demiştir.
Büyük tefsirci Alusi:
“
Kadınlar cilbablarını bütün bedenlerini örtecek şekilde giyerler, bir parçasını da başörtüsü yapıp yüzlerini de örterler.” demiştir.
Beydavi:
Hür kadınlar ihtiyaçları için dışarı çıktıkları vakit çarşaflarını giyer, başlarını, yüzlerini ve vücutlarını bununla örterler.” demiştir.
İbni Kesir( r.a):
Cilbab baş örtünün üzerine giyilen ve bütün bedeni kaplayan bir örtüdür.” demiştir.
Taberi:
Cilbab; kadının bütün vücudunu örten örtüdür.” demiştir.
Zemahşeri, Mahalli,Kasani ve İbni Abidin;
Cilbab; bir parçası ile başın ve yüzün, diğer parçasıyla bedenin üzerine bırakılmak suretiyle bütün vücudun örtüldüğü örtüdür.” demişlerdir.
İsmail Hakkı Bursevi(k.s):
Cilbab; dış örtünün bir göz müstesna yüzü bile kapatması demektir.” demiştir.
Muhammed Mahmud Hicazi Ahzab suresinin 59. ayetini şu şekilde manalandırmıştır:
“
Ey paygamber! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına de ki; örtülerini üzerlerine salsınlar, bedenlerinin tümünü örtsünler, yolu görebilecekleri kadar müstesna olmak üzere yüzlerini de örtsünler.”
Ümmü Seleme (r.a) annemiz demiştir ki:
Cilbablarından üzerlerini sıkı sıkı örtsünler.” Ayet-i kerimesi nazil olduğu zaman, Ensar kadınları üzerlerine
siyah
elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kargalar varmış gibi idi.” Bakınız buradaki ifadede “elbisenin rengi” dahi verilmiştir.
Resulullah s.a.v’e bir kadın sorar: “Olur ki birimiz tüm bedenini örten örtüyü bulamaz, bu takdirde ne olur?”. Resulullah bunun üzerine: “Ona din kardeşi kendi cilbabından giydirsin” buyurmuştur. Bu hadisin şerhinde birçok ulema dedi ki: “Zaruret icabı kadın dışarı çıkarsa din kardeşinin çarşafını ödünç alır ve onunla örtünür. İmkan bulduğu müddetçe evinde giymiş olduğu elbisesiyle dışarı çıkması caiz değildir.”
Ümmü Hallad adında yüzü kapalı bir kadın Resulullah A.S’a gelip Allah yolunda öldürülen oğlunu sordu. Orada bulunanlardan birisi: “Oğlunu sormaya yüzün kapalı olarak mı geldin? Deyince Ümmü Hallad: “Oğlumu kaybettiysem hayamı da kaybetmedim ya! dedi. Peygamber aleyhisselam: “Oğlun iki şehid ecri almıştır. Çünkü onu ehli kitab öldürmüştür.” buyurdu
Aişe radıyallahu anha: “Peygamber aleyhisselam’ın hanımları sabah namazını mescide kılarlar, sonra da karanlık sebebiyle tanınmadan önce çarşaflarına bürünmüş olarak evlerine dönerlerdi.” buyurur.
Aişe radıyallahu anha: “Safvan’ın istirca’ı ile uyandım. Hemen çarşafım ile yüzümü örttüm. Safvan, hicab
emredilmeden önce beni gördüğü için tanıdı…” demiştir.
Şeyhül İslam İbni Teymiyye’ye göre eller ve yüz avrettir.
Ebu Hayyan’a göre
Cilbablarını idna etsinler” ifadesi, bütün bedenin örtülmesini anlatır. “Üzerlerine” denmekle de yüzleri kastedilmiştir. Çünkü cahiliye döneminde kadınların açık olan yerleri yüzleri idi.
Katade:
Kadın bunu(cilbabı) alnının üzerinden büker ve bağlar, sonra da burnunun üzerinden onu çevirir. İsterse iki gözü görülsün. Şu kadar var ki cilbab, göğsü ve yüzün büyük bir bölümünü örtmelidir.” demiştir.
Fahreddin Razi, Nisaburi, Nevevi ve Şerkavi
Ahzab suresinin 59. ayeti için “Bu ayette kadınlara yüzlerini örtmeleri emrediliyor” derler.
Muhammed Hamidullah “İslam Peygamber,” adlı eserinde,
kadınların yüzünü örtmelerinin vacip oluşunu delilleri ile anlatmıştır.
Es Süddi:
Kadın alnını ve yüzünü yalnız bir gözü açık kalacak şekilde örter” demiştir.
Zemahşeri
Cilbablarını üstlerine alsınlar” ayetinin manasını şu şekilde vermektedir: ”Cilbablarını üzerlerine salıversinler ve onunla yüzlerini ve bedenlerin örtsünler.”
Kasani:
Yabancı kadının yüzüne bakmak caiz değildir” demiştir.
İbni Abidin, Haskefi, Mevkufati, Merginani, Halebi, İbni Nüceym, Iraki, Kevseri, Aliyyül Kari gibi Hanefi ulemasını kahir ekseriyeti:
Genç kadın erkekler arasında yüzünü açmaktan men edilir” demişlerdir.
Muhammed Said Bin Ramazan El Buti:
Bugün ki Müslümanların durumu fısk-u fücurun kötü ahlak ve terbiyenin yaygınlaştığı göz önünde bulundurulursa bu durumda kadının yüzünü açmasının caiz olduğunu söylemeye imkan bulunmadığı anlaşılmış olur” demiştir.
İbni Ömer, İbni Abbas, Said bin Cübeyr, Abdulvaris ve Mekhul radıyallahu anh
yüz ve ellerin örtülmesi emredilen ziynete dahil olduğunu söylemişlerdir.
Hazreti Aişe radıyallahu anha bir haberde çok süslü ve renli bir başörtüsü giyen kadına: “Herhalde sen hivab ayetlerine iman etmeyenlerdensin. Zira iman eden asla böyle giyinmez” buyurur.
Peygamberimizin (s.a.v) “Ümmetimin alimleri, hiçbir zaman delalette birleşmezler.” Hadis-i Şeriflerini bir kez daha hatırlayalım.
Nitekim Resulullah a.s buyurmuşlardır ki: “Ümmetimin alimleri, hiçbir zaman dalalette birleşmezler. İhtilaf olunca sivad-ı a’zama (alimlerin ekseriyetinin bildirdiği yola) tabi olun!” [ İbni Mace]
not: ( zayif,sahih,uyrdurma hadis meselele'ri olursa yazar'saniz iyi olur) ( barakallahu-fikum)...
Bismillahirrahmanirrahim
Alemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Salatü Selam, Rasulullah’ın, Ehli Beytinin, Sahabesinin ve de kıyamete kadar, onları dost edinenlerin üzerine olsun.
Allah-u Teala Ahzab Suresinin 59. ayetinden buyuruyor ki:
Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Allahu Teala bu ayet-i kerimede mümin kadınlara, evlerinden çıkarken yabancı erkekler karşısında vücutlarını iyice örten cilbablarını (dış elbiselerini) üzerlerine örtünmelerini emretmiştir.
Ayet-i kerimede geçen “Cilbab” kıyafeti hakkında, müfessirler değişik yorumlarda bulunsalar da, mefhumda birleşmişler ve “cilbab”dan maksadın kadının elbiseleri üzerine giyilen ve vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde bütün vücudu örten bir elbise olduğunda ittifak etmişlerdir.
Nitekim Resulullah a.s buyurmuşlardır ki: “Ümmetimin alimleri, hiçbir zaman dalalette birleşmezler. İhtilaf olunca sivad-ı a’zama (alimlerin ekseriyetinin bildirdiği yola) tabi olun!” [ İbni Mace]
Ulemanın bu konudaki beyanlarına geçmeden önce “Kur’an-ı Kerim’de çarşaf geçiyor mu?” sorusuna açıklık getirelim.
Evet, Kur’an-ı Kerimde çarşaf geçiyor!
Mevla Teala Ahzab süresinin 59. ayet-i kerimesinde cilbabdan bahsetmektedir. Ayette geçen “cilbab” kelimesi geçmekte ve “celabib” diye zikrolunmaktadır. “Celabib” kelimesi “cilbab”ın çoğuludur. Cilbab kelimesi Türkçemizde kullanılan “çarşaf” manasına gelir.
Ulemanın bu ayetle alakalı yaptıkları tefsirlere bakıldığında, tariflere en uygun kıyafetin çarşaf olduğu görülecektir.
Şimdi ulemanın bu konudaki beyanlarına geçelim Allah’ın izniyle…
Elmalılı Muhamed Hamdi Yazır:
“
Cilbab” hakkında “Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır.” “Tepeden tırnağa örten giysidir.” “Çarşaf ve paçedir.” Demiştir
Konyalı Mehmet Vehbi Efendi:
“
Hulasatü’l-Beyan isimli tefsirinde cilbab için “burgu ve çarşaf” demiştir.
Ömer Nasuhi Bilmen Efendi:
Kendi tefsirinde “Cilbab”ı çarşaf olarak tefsir etmiştir.
İbn Şirin: “Abide es-Selmani’ye,
“…
Dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle…” ayetinin manasını sordum. O hemen büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu örttü. Başını da kaşlarına kadar kapattı. Yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözünü açık bıraktı. Böylece ayeti fiili olarak tefsir etti.”demiştir.
İbni Abbas radıyallahu anh:
Cilbab, yukarıdan aşağıya bedenin tümünü kapsayan bir aba ve örtüdür.” “Kadın cilbabını alnının üzerine indirir ve oradan sıkar. Alttan da burnunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri açık kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapatmalıdır.” demiştir.
Ebu’s-Suud Efendi:
Cilbab”tan maksat, çok geniş ve uzun bir örtüdür. Kadın bununla başın örttüğü gibi yüzünü ve göğsünü de örterek ayaklarına kadar salar. Buna göre ayetin manası, “Kadınlar dışarıya veya yabancı bir erkeğin karşısına çıkacakları zaman, bu örtüyle yüzleini ve bütün vücutlarını örtsünler.” olur.”demiştir.
Cevheri:
“
Cilbab”ı çarşaf diye tefsir etmiştir ve “Cilbab Çarşaftır” demiştir
İbni Cevzi
“
Celabib kelimesinden maksat, normal elbiselerin üzerini kapatacak ve vücut hatlarını göstermeyecek bir örtüdür.” Demiştir.
Kurtubi:
“
Gerçek şu ki; cilbab; bütün bedeni örten ce kabarık kısmını göstermeyen örtüdür.” demiştir.
İbni Kudame:
Cilbab; giyilmeyerek entari üzerinden kuşanılır ve yüz örtülür” demiştir.
İmamı Suyuti r.a “Tefsiru’l-Celaleyn” İsimli tefsirinde:
Cilbab, bir ihtiyaç için kadın dışarıya çıktığı zaman vücudunu kaplayan ve geriye kalan kısmıyla tek bir gözü açık kalacak şekilde yüzünü örttüğü elbisedir.” demiştir.
Büyük tefsirci Alusi:
“
Kadınlar cilbablarını bütün bedenlerini örtecek şekilde giyerler, bir parçasını da başörtüsü yapıp yüzlerini de örterler.” demiştir.
Beydavi:
Hür kadınlar ihtiyaçları için dışarı çıktıkları vakit çarşaflarını giyer, başlarını, yüzlerini ve vücutlarını bununla örterler.” demiştir.
İbni Kesir( r.a):
Cilbab baş örtünün üzerine giyilen ve bütün bedeni kaplayan bir örtüdür.” demiştir.
Taberi:
Cilbab; kadının bütün vücudunu örten örtüdür.” demiştir.
Zemahşeri, Mahalli,Kasani ve İbni Abidin;
Cilbab; bir parçası ile başın ve yüzün, diğer parçasıyla bedenin üzerine bırakılmak suretiyle bütün vücudun örtüldüğü örtüdür.” demişlerdir.
İsmail Hakkı Bursevi(k.s):
Cilbab; dış örtünün bir göz müstesna yüzü bile kapatması demektir.” demiştir.
Muhammed Mahmud Hicazi Ahzab suresinin 59. ayetini şu şekilde manalandırmıştır:
“
Ey paygamber! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına de ki; örtülerini üzerlerine salsınlar, bedenlerinin tümünü örtsünler, yolu görebilecekleri kadar müstesna olmak üzere yüzlerini de örtsünler.”
Ümmü Seleme (r.a) annemiz demiştir ki:
Cilbablarından üzerlerini sıkı sıkı örtsünler.” Ayet-i kerimesi nazil olduğu zaman, Ensar kadınları üzerlerine
siyah
elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kargalar varmış gibi idi.” Bakınız buradaki ifadede “elbisenin rengi” dahi verilmiştir.
Resulullah s.a.v’e bir kadın sorar: “Olur ki birimiz tüm bedenini örten örtüyü bulamaz, bu takdirde ne olur?”. Resulullah bunun üzerine: “Ona din kardeşi kendi cilbabından giydirsin” buyurmuştur. Bu hadisin şerhinde birçok ulema dedi ki: “Zaruret icabı kadın dışarı çıkarsa din kardeşinin çarşafını ödünç alır ve onunla örtünür. İmkan bulduğu müddetçe evinde giymiş olduğu elbisesiyle dışarı çıkması caiz değildir.”
Ümmü Hallad adında yüzü kapalı bir kadın Resulullah A.S’a gelip Allah yolunda öldürülen oğlunu sordu. Orada bulunanlardan birisi: “Oğlunu sormaya yüzün kapalı olarak mı geldin? Deyince Ümmü Hallad: “Oğlumu kaybettiysem hayamı da kaybetmedim ya! dedi. Peygamber aleyhisselam: “Oğlun iki şehid ecri almıştır. Çünkü onu ehli kitab öldürmüştür.” buyurdu
Aişe radıyallahu anha: “Peygamber aleyhisselam’ın hanımları sabah namazını mescide kılarlar, sonra da karanlık sebebiyle tanınmadan önce çarşaflarına bürünmüş olarak evlerine dönerlerdi.” buyurur.
Aişe radıyallahu anha: “Safvan’ın istirca’ı ile uyandım. Hemen çarşafım ile yüzümü örttüm. Safvan, hicab
emredilmeden önce beni gördüğü için tanıdı…” demiştir.
Şeyhül İslam İbni Teymiyye’ye göre eller ve yüz avrettir.
Ebu Hayyan’a göre
Cilbablarını idna etsinler” ifadesi, bütün bedenin örtülmesini anlatır. “Üzerlerine” denmekle de yüzleri kastedilmiştir. Çünkü cahiliye döneminde kadınların açık olan yerleri yüzleri idi.
Katade:
Kadın bunu(cilbabı) alnının üzerinden büker ve bağlar, sonra da burnunun üzerinden onu çevirir. İsterse iki gözü görülsün. Şu kadar var ki cilbab, göğsü ve yüzün büyük bir bölümünü örtmelidir.” demiştir.
Fahreddin Razi, Nisaburi, Nevevi ve Şerkavi
Ahzab suresinin 59. ayeti için “Bu ayette kadınlara yüzlerini örtmeleri emrediliyor” derler.
Muhammed Hamidullah “İslam Peygamber,” adlı eserinde,
kadınların yüzünü örtmelerinin vacip oluşunu delilleri ile anlatmıştır.
Es Süddi:
Kadın alnını ve yüzünü yalnız bir gözü açık kalacak şekilde örter” demiştir.
Zemahşeri
Cilbablarını üstlerine alsınlar” ayetinin manasını şu şekilde vermektedir: ”Cilbablarını üzerlerine salıversinler ve onunla yüzlerini ve bedenlerin örtsünler.”
Kasani:
Yabancı kadının yüzüne bakmak caiz değildir” demiştir.
İbni Abidin, Haskefi, Mevkufati, Merginani, Halebi, İbni Nüceym, Iraki, Kevseri, Aliyyül Kari gibi Hanefi ulemasını kahir ekseriyeti:
Genç kadın erkekler arasında yüzünü açmaktan men edilir” demişlerdir.
Muhammed Said Bin Ramazan El Buti:
Bugün ki Müslümanların durumu fısk-u fücurun kötü ahlak ve terbiyenin yaygınlaştığı göz önünde bulundurulursa bu durumda kadının yüzünü açmasının caiz olduğunu söylemeye imkan bulunmadığı anlaşılmış olur” demiştir.
İbni Ömer, İbni Abbas, Said bin Cübeyr, Abdulvaris ve Mekhul radıyallahu anh
yüz ve ellerin örtülmesi emredilen ziynete dahil olduğunu söylemişlerdir.
Hazreti Aişe radıyallahu anha bir haberde çok süslü ve renli bir başörtüsü giyen kadına: “Herhalde sen hivab ayetlerine iman etmeyenlerdensin. Zira iman eden asla böyle giyinmez” buyurur.
Peygamberimizin (s.a.v) “Ümmetimin alimleri, hiçbir zaman delalette birleşmezler.” Hadis-i Şeriflerini bir kez daha hatırlayalım.
Nitekim Resulullah a.s buyurmuşlardır ki: “Ümmetimin alimleri, hiçbir zaman dalalette birleşmezler. İhtilaf olunca sivad-ı a’zama (alimlerin ekseriyetinin bildirdiği yola) tabi olun!” [ İbni Mace]
not: ( zayif,sahih,uyrdurma hadis meselele'ri olursa yazar'saniz iyi olur) ( barakallahu-fikum)...